21 Mart 2009 Cumartesi

"10 Numara" ve Galatasaray Kimliği.

Yazının çıkışı pek ala çok emprovize oldu fakat bu sıra Galatasaray yönetimi kafayı sık sık yorduğum bi merci olduğundan konu Felipe' den bilmediğim Prekazi' ye kadar bile gitti.Ve artık kronolojik başlasam sanırım daha akılda kalıcı ve akıcı olur. Hagi' nin oynadığı doksanların ortasında kısa şort giydiğim var sayılırsa; Prekazi' nin Galatasaray' ı bana sadece frikikse, ben seneyi 2001 e getirmek istiyorum, ilk adamımız Sergen Yalçın;
Aslında onun Galatasaray kariyeri daha öncesine de dayanıyor fakat o zaman zarfı içerisinde önündeki Hagi olduğunu düşünürsek akılda 2. Galatasaray "macerası" ile kalması çokta ilginç değil doğrusu. Sergen bir sezon kiralık oynadığı Galatasaray' da pekte kötü performanslar sergilemedi aslında fakat, 1 sezon sonra "yönetimsel yöntemler" ile klüpten uzaklaştırıldı. (Özhan Canaydın' ın gelişi, kiralık sözleşme sonrası başka yönelimler vesaire... Hani Galatasaray adının kimseye ihtiyacı yok ya.)
İşte Canaydın dönemi ile başlayan "liselileşme" (ben ona herkesin söylediği gibi elitleşme diyemiyorum maalesef !) doğrultusunda ilk isim Felipe oldu. Aslında Felipe' nin gelişi öncesi Galatasaray' ın yeni başkanının en büyük vaatleri ilk olarak takımın hocasını Fatih Terim yapmak, ikinci vaadi ise; alınacak bir yıldız idi. (bunlardan biri Milan' dan "10 numara" Rui Costa' ydı.) Felipe' nin Galatasaray kariyeri; Galatasaray' ın Felipe "açılımı" uymayınca, Felipe olaylı bir şekilde klüpten ayrıldı. Galatasaray' a katkısına gelince ligde oynadığı 15 civarı maçta attığı 2 gol vardı. (Kocaelispor ve Samsunspor a, hatta bunlardan birisi penaltıdır) Ve geleyim önemli ayrıntı olan o "açılım" a; bir Barcelona maçında ön libero başlatılınca film koptu. Çünkü Galatasaray "isminde" oyuncu egosunun takımın ihtiyaçlarının önünde bir yeri yoktu. Çünkü Felipe orta sahaya her "açıdan" katkı yapmalıydı ve yapamaz/madı; çünkü o Latin karakterliydi. Ve olmadı gitti...
Daha sonrasında gelen isim ise Fenerbahçe' deki kariyeri artık "demode" olan Revivo. Sezonu tamamlayan 10 numara olurken onunda verdiği performans beğenilmedi ve yollar ayrıldı. Ki zaten Revivo' nun ne derecede bir yönetim hatası olduğunu söylemeye dahi gerek yok. Hele o zamanki yönetimin öteki hamleleri akla gelince.
2. Fatih Terim Dönemi Part II ye gelirsem; Bu dönemi hiç bir Galatasaraylı hatırlamak istemez sanırım ama bu yazı içerisindeki yeri başka bir şey; nedir? Bu sezonki Galatasaray Şablonu içerisinde "10 Numara" olmaması... Belkide son 10 sezondur yaşanılan "en kötü" Galatasaray' ı anımsıyorsak; o sezonun sonunda 6. oluşumuzu bu konuya da bağlayabiliriz.
Sasa Ilic e ne demeli? Türkiye' ye gelmiş en ilginç oyunculardan. Şu anda ikinci bir Galatasaray deneyimi olsa, hiç hayır demezdim sanırım. (yaşı filan da önemli değil) Terim gider, Hagi gelir -gider ve ardından Eric Gerets ve Sasa Ilic dönemi. Yıl 2005. 2 sezon oynadı ve bu adam Galatasaray forması ile 59 maçta 22 gol attı. Bu rakamları tuttururken Galatasaray sistemi 4-2-1-3 idi diyebiliriz fakat, Ilic' in gidişide görgüsüzce (ve elitist) oldu. Avusturya ekibi Redbull' un verdiği ücrete hayır denemedi ve Sırp 22 numara klüpten ayrıldı.
Ve artık Cassio Lincoln... Çok yazıldı çizildi fakat bu kadar şeyden sonra benim onunla ve Galatasaray Yönetimleriyle ilgili toptan kanım, Galatasaray eğer bu kadar rahatsız ise Latin sosyo-kültürel tarzına bağlı olarak Lincoln' ün tavırlarından, biraz düşünüp, sistemde bir değişiklik, klübün ana alterlerinde (yani alt yapıda) farklı bir uygulama getirebilir. Evet hiç bir takımın bir oyuncu üzerine kurulması gerekmez, lakin elinizde taraftarın izlemeye doyamadığı, size katkı yapan bir isim varsa onu palazlamazsınız. Oyunu ya onun kurallarıyla oynarsınız ya da ülkeyi terk ederken havaalanında sizinle alakalı söyleyeceği ileri geri şeyleri sindirirsiniz. Sonuçta Galatasaray kalibresindeki takımların "10 numara" pozisyonuna oyuncularını bulabileceği en verimli topraklar Latin toprakları. Ve bu topraklardan yetişen, bu pozisyonun yeteneklerine sahip oyunculardan bu kadar da rahatsızsak Gerrard Stili, Ballack Stili oyuncu bulup/yetiştirilip, bu yapıda bir takım yaratılır. Nasıl sürekli (hatta TDK yakında deyim bile sayabilir yakında) "Barcelona Kimliği" diyoruz. Bir Galatasaray Kimliği yaratıp, 10 numarasız bir takım seçilebilinir bence. Displin açılımımızdaki bu hitaben "Abilikte" bu oyunculardadır aslında. Belkide.
Bir kaç gün önce Galatasaray klübünü ülkede en iyi bilen isimlerden/basın mensuplarından biri olan Bülent Timurlenk kendi kişisel sayfasında yazmıştı. Okuyunca daha iyi anladım ki var böyle bir şey. Sonra da bu geçmişi düşündüm, Felipe' nin, Ilic' in, Revivo' nun Sergen' in geliş gidişlerini... Galiba burdan sonuç buraya bağlandı.
Ha ayrıca, Galatasaray yönetimi "Hiç bir kurum ya da kişi Galatasaray adından üstün değildir" diye daha çok söylenecektir. Fakat ben eminim bu ülkede en azından bir tane "Galatasaray adından üstün" adam var. Hatta o adam gayette Galatasaray içinden...

bir not: Bloga toplu fotoğraf ekleme olayından nefret ediyorum.

bir teşekkür: lincoln fotoğrafı için Kâmil' e teşekkür ediyorum.

0 yorum: