2 Mayıs 2009 Cumartesi

Cep Herkülü


Ertesi gün okulum vardı o yüzden annem yatağıma göndermişti beni. O sırada televizyonda Naim Süleymanoğlu'nun halter yarışması vardı. Yılını ve mücadeleyi tam hatırlamam. Muhtemelen 1996. Naim ve yanılmıyorsam Bulgar bir rakibinin mücadelesiydi. Yattığım yerden televizyonun sesini duyabiliyordum anca. Bir Bulgar rakibi, bir Naim halteri kaldırıyordu. En sonunda Naim kendisinin 3 katı ağırlığını kaldırdığını duydum televizyonda. 55 kilo bir adam 165 kilo kaldırmıştı o gün. O kazanmıştı sonunda. Evdeki seslerden bunu anlamıştım. Aslında o gün 4.kez Dünya Rekoru'nu kırmıştı. 3. kez de Olimpiyat madalyası kazanmıştı üst üste. Peki o Naim şimdi ne durumda biliyor musunuz?

Hastanede yatmakta. Uyutulmakta. Daha acı olanı ise resmi tatil olması nedeniyle gerekli olan tahlillerinin yaptırılamaması! 3 Olimpiyat Madalyası, sayısız Dünya Rekoru'nu kıran adam bu durumda işte. Tatil diye gerekli tahlilleri yapılamıyor. Futbol dışı bir konu ama Güreş'ten sonra Türkiye'ye ilk Olimpiyat altınını getiren adam bu halde işte.

Barcelona Açık Tenis Turnuvası Final Seti: 2-6


"Casillas, Avrupa Şampiyonasının en değerli oyuncularından birisi, Şampiyon takımın kalecisi, Dünya'nın en iyi kalecilerinden birisi olarak gösteriliyor ama 7.golü yemeyim diye şu an vakit geçiriyor"

Rıdvan Dilmen

Ben bu maça bu sözün üzerine başka birşey yazmam hacı. Hakemin bile acıyıp 5 saniye uzattığı maça ne denir. Adamlar 100.golü Real'e attılar. Galatasaray'lılara bira ısmarlamıştım bu post'ta. Real'lilere bütün Almanya ve İngiliz Pub'ları yetmez.

Demirören'in Yarattığı Paha Biçilemez Duygu!




Önceki Mali Kongre Sonuçları Şöyleydi:
Borç: 126 Milyon TL (50 Milyon TL'si Yıldırım Demirören'e borç)

Olağan Divan Kurulu ardından çıkan tablo ise:
Borç: 142 Milyon TL (61 Miyon TL Demirören'e olan borç)

Son Mali Kongre ne zaman yapılmıştı?

15.02.2009

Aradan Geçen Gün sayısı?

76

Demirören'e olan borcun artışı?

%22

106 Yıllık Kulübün Tek Bir Adama Göz Göre Göre "Bağlanması"nın Taraftara Verdiği Acı?

Paha Biçilemez...

Galatasaray'ı Mahveden Vefa Duygusu


2000 Mayıs'ında o gün kupa kazanan herkes canımız, ciğerimiz, dalağımız, herşeyimizdir. O günlerde deseler ki; "Bu adamlar size kupa kazandırdı ama ileride bir türlü sağlanamayan istikrarın sebebi olacak, gelen iyi hocaların ve oyuncuların başını yiyecek, yönetimlerin başını ağrıtacak" diye hadi lan oradan derdim en hafif tabirle. Ama maalesef gerçek bu. Bizi bitiren bu vefa, sevgi durumları. Suçlu camia mı peki? Hayır. Futbolcular'ın da büyük suçu var.

Biraz açalım. O gün kadroda kimler vardı Galatasaray adına. Ezbere yazarız Galatasaray'lılar olarak. Capone, Popescu, Taffarel üçlüsü takımın mali durumu göz önüne alınınca gönderildiler. Çünkü 2000 başarısı kadar, ekonomik çöküntü vardı. Hagi; futbolu Galatasaray forması ile bıraktı. Davala; Milan, Werder derken salon futbolu ve rap! ile bitirdi işi. Aslında bu isimler değil muhattapımız. Muhattapımızın kimler olduğu belli. İsim vererek yazacağım. Hakan Ünsal, Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Ergün Penbe, Arif Erdem ve bu sene muhtemelen katılacak olan Hasan Şaş gibi isimler. Neden kovulurcasına gönderilmek isteniyor bunlar. Koskoca yönetim manyak mı bunları kapı önüne koymak istiyor. Tutup 35 yaşında Emre Aşık'a 2 sene sözleşme yaparken hem de. Bunu biraz daha derinleştirelim.

Bu futbolcular hala bizim kalbimizde, aklımızda, isimleri söylenince gözlerimizin önüne gelen görüntülerde olduğu gibi sanıyorlar kendilerini. Biz de öyle olduklarını söylüyoruz her maçta. Hala soldan yaldır yaldır bindirebileceklerini, 90 dakika rakip defansı presle boğabileceklerini, en hızlı stoperi canından bezdireceğini sanıyorlar. Ama fizik kapasitelerinin ve oyunlarının buna müsait olmadığının farkında değiller. Belki de farkında olmak istemiyorlar. Hep Maldini 41 ama nasıl oynuyor, Del Piero 36, Nedved 37 gibi örnekler veriliyor. Lakin Maldini'nin 41 yaşında oynadığı oyunu bizde 25'inde oynayamayan adamlar var. Del Piero hala 30'dan 35'ten kaleye çiviler çakıyor, Santiago Barnebau'da Real'i deviriyor Nedved ile. Nedved 3 ay topa dokunamıyor, ilk maçında Roma'ya arşivlik golünü atıyor. Keza Javier Zanetti. İtalya, İspanya, Almanya'da orta sahada onun kadar koşan, mücadele edebilen adam çok az. Orta saha oynuyorum diyen adamı cebinden çıkartır. Ryan Giggs bu sene ödül bile aldı oynadığı top ile İngiltere'de. Ama bizim oyuncularımızı maalesef biz; "yok Uefa kazandırdın, yok sen büyüksün, yok sen başarıların adamısın" diyerek sanki 21'indeymiş gibi sahaya sürüyoruz. Oynattıklarımız da yedek kalmayı kabullenemiyor maalesef. Mesela Figo gibi kenarda da bekleyemiyorlar. İlla koskoca sezonda 34 maçta en az 30 kez oynamalılar. Hal böyle olup oynatılmayınca, kale içinden yıkıyorlar durumu. Çok çalıştırıyor diye Gerets'in yollanması kimin eseridir acaba? Ya da sen Kalli'yi yolla biz Şampiyon yaparız demenin gücü kimden geliyor?

Galatasaray, Fenerbahçe gibi her sene Türkiye'nin en başarılı kadrosunu kurmak istiyorsa önce bu Uefa izlerinden sıyrılmalı. Adam gibi kondüsyon ve taktik çalıştıracak bir adamı getirmeli. Saha kenarında hoca olmalı yani. Florya'da hoca olmalı. Arkadaş değil. Teknik direktör. Fenerbahçe derken, hani başkan felan da karışmayacak olaya. Futbolu, futbolu bilenlere emanet edecek. Futbolun dünü yok maalesef. Bugün çalışıp, yarına hazırlanmak var.

Tüm Zamanların En İyi Kadroları


Efendim Daily Mail üşenmemiş, okurlarına sorarak en iyi takımı belirlemek istemiş. Dikkatimi çeken 2004 yılının namağlup şampiyonu Arsenal kadrosu. Ne güzel kadroydu o be. Sol Campbell yeter. Neyse efendim Daily Mail'e göre kadrolar şunlar;

1 - Brezilya (1970): Dünya Kupası şampiyonu
2 - Manchester United (1999): Şampiyonlar Ligi şampiyonu, İngiltere Ligi şampiyonu, FA Kupası şampiyonu
3 - Real Madrid (1960): Avrupa Kupası Şampiyonu, Kıtalararası Kupa Şampiyonu
4 - Liverpool (1984): Avrupa Kupası Şampiyonu, İngiltere Ligi Şampiyonu, Lig Kupası Şampiyonu
5 - Arsenal (2004): İngiltere Premier Lig Şampiyonu
6 - İngiltere (1966): Dünya Kupası Şampiyonu
7 - AC Milan (1989): Avrupa Kupası, Süper Kupa, Kıtalararası Kupa
8 - Macaristan (1954): Dünya Kupası finalisti
9 - Hollanda (1974): Dünya Kupası finalisti
10 - İspanya (2008): EURO 2008 Şampiyonu

Sabah'tan alıntıdır.

1 Mayıs 2009 Cuma

Hacettepe 2-0 Galatasaray | Anektod




Maçta durum 1-0 iken...

Bülent Korkmaz; Dakika 67'de Hasan Şaş'ı sahaya sürüyor, Emre Aşık'ı yanına alıyor.

Ergün Penbe; Bülent Korkmaz'ın hamlesine karşılık İbrahim Şahin'i oyuna alıyor, Ümit Tütinci'yi yanına çekiyor.

Bülent mantıken golü istiyor. (Normal şartlarda olması gereken o) Gol silahı da Hasan Şaş. (!)
Ergün ise forvette güç tazeliyor. Arada bir tane daha tıkarım gibisinden belki de.

Bülent'in "Gol Silahı" topu orta sahada kaptırıyor. Ergün'ün "Taze Güç"ü golü atıyor.

Maç Skoru:

Efendi Sol Kanat 2-0 Büyük Kaptan

Kemik


Ntv Muhabiri: Maç içerisinde neredeyse kulübeden hiç çıkmadınız. Taktikleri bile kaleci antrenörünüz verdi. Bunun sebebi nedir?
Ergün Penbe: Taktikleri ben verdim aslında. Tabii karışık duygular içerisinde oluyorsunuz, maç içerisinde rakip Galatasaray olunca. Ergün Penbe'yi Ergün Penbe yapan Galatasaray'dır. Fazla ön plana çıkmak, göz önünde bulunmak istemedim böyle bir maçta.

ya peki aynı sırada Bülent Korkmaz ne diyordu?

Bülent Korkmaz: Rakip bizden daha çok istedi.

Hacettepe 2 - 0 Galatasaray


Hani maç içinde ne olduğu, analiz vb. felan yapılır bloglarda ama, maç sonunda yapılacak en iyi şey bu yahu Galatasaray'lılar adına. 2008 - 2009 sezonunun şerefine. O değil de Tolga Seyhan asist yaptı ya :/

Lincoln?


Maç öncesi ne içtiyse aynısından istiyorum arkadaş. En az 3,4-0 olurdu bu adamın o muhteşem pasları ile.

Bülent Korkmaz'da ne içtiyse yazık. Yaser Yıldız'ı çıkartıp, Volkan Yaman'ı oyuna aldı.

not: bu yazı yazılırken Hacettepe gol attı.
not2: Galatasaray'da Oyuncu Değişikliği; Çıkan oyuncu 21 numarayla Emre Aşık Giren oyuncu 11 numarayla Hasan Şaş.

Hey Allahım yaa.. Terim'in dediği gibi; "Umarım beni yanıltırsınız!"

Beşiktaş - Fenerbahçe | Derbi Öncesi #1




Elimizde bulunan haberlere göre şimdilik en ideal 11'ler böyle gibi görünüyor.

Beşiktaş belki Holosko ya da Bobo ile sahaya çıkabilir. Fener'de ise stoper mevkisinde bir değişiklik olabilir. Aylardır futboldan uzak isim yerine Deniz veya Selçuk stoper olur mu bilemiyoruz.

Maç saatine kadar süprizlere açık.

Maç öncesi demeçler doğal olarak Denizli cephesinden başladı. "Her zaman favoriler kazanmaz" gibisinden konuştu ve rehavetten uzak durma konusunda fubolcularını uyarmış oldu. Aragones her zamanki gibi hiçbir şey demedi. İ. Üzülmez ve Uğur Boral haftaiçinde bir araya geldiler ve ikisi de rakibi önemseyen açıklamalarda bulundu.

En net konuşan isim şimdiye kadar Yusuf Şimşek. Yusuf, Semih'in doğumgününde kendisine "Size fark atacağız" dedi. Semih ise "O kadar emin olma Yusuf abi" demekle yetindi.

Sahada futboluyla konuşurlar umarım.

El Clasico


Cumartesi saat 21.00'de Ercan Taner anlatımı ile Ntv'de karşımızda olacak. İddaa bile Real Madrid'i favori göstermiş bu hafta. Makine Barça ile Nöbetçi Hoca Ramos'la görüp görebileceği en istikrarlı lig performansına sahip Real Madrid'in maçı. Barça kazanırsa La Liga biter bu haftadan. Real Madrid kazanırsa, işte bundan sonra La Liga'da yine bir 2006 - 2007 sezonu daha izleyebiliriz. Keşke Madrid kazansa da kalan haftalarda dönüşümlü maçlar izlemenin tadını çıkartsak.

foto da istiklâl'den. hani olur da görmeyen ya da dikkatinden kaçmış olanlar için yazayım dedim.

Şampiyonluk Ruhu


Şampiyonluk, takımın kapasitesinin üzerinde işler yapması ile kazanılan bir başarıdır. Sahaya çıkan en iyi 11 değil, sezonda en iyi mücadele eden 11'in başarısıdır "Şampiyonluk". Peki bu sene bu "Ruh" kimde?

2000'li yıllardan sonra adamakıllı bu ruh olayı belirginleşti. 2000-2001 sezonunda 3-0'dan 4-3'e maç çeviren Fenerbahçe, evinde o sezon neredeyse %100 ile oynayan Fenerbahçe, kurulmuş en iyi Galatasaray takımının elinden şampiyonluğu almıştı. "Bizler İnandık, Sizler İnanın" ve "Mustafa Denizli Şampiyon Yap Bizi" sloganları ateşlemişti Fenerbahçe'yi. Sonrasında 1 sene öncesinin yerinde yeller esen, deyim yerindeyse "çakma" kadrolu Galatasaray takımı evinde 17'de 17 yaparak Şampiyonluğu alıyordu. Beşiktaş'ta ise "100.yıl ruhu" başarının anahtarı idi. 34 maçta 1 mağlubiyet ve Fenerbahçe ve Galatasaray'dan 4 maçta gol yemeyerek kazanmak o sezon için mükemmeldi zaten. 85 puan yapmıştı takım. Sonrasında "11 puan farkla geldik, 11 puanla şampiyon olacağız" Fenerbahçe'si, Adnan Polat'ın"20.45'te şampiyonuz"u, 100.yıl Fenerbahçe'si ve geçen senenin Galatasaray'ı. Hepsi hani ligdeki en iyi kadro olmasa da, en büyük "ruh"un ürünü idi. Gelelim günümüze.

Sivasspor ve Beşiktaş. İkisinden birisi mucize olmazsa Şampiyon bitirecek. Peki kim bu "ruh"un sahibi. Beşiktaş'a bakarsak, hani Bursaspor maçında 10 kişi kalınmasına rağmen futbolcularında nedensiz bir şekilde maç başlarında Şampiyonluk hırsı yok. Es-Es maçının ilk yarısı da böyle. Sanki maç onlar için 45'ten sonra başlıyor. İlk yarı ısırmıyorlar. Lig bitse de gitsek gibiler. Belki de bu derbi, artık hırsın başlayacağı yer olacaktır. Ayrıca, 2009 yılında da tek mağlubiyet aldılar. O da kupada Ankaraspor. 3-1 rövanşı. 2009 performansı bu isteğin göstergesi denebilir.

Gelelim Sivas'a. Bülent Uygun'u, Mecnun Odyakmaz'ı sevmeyebilirsiniz. Futbolcuları o kadar yakışıklı da olmayabilir (tekrar okuyunca farkettim yahu bu da ne demekse), karizmatik, üst düzey yetenekli adamlar da olmayabilir. Fakat bulundukları konum, kendilerine saygı göstermeye engel değildir. Trabzonspor'u sahadan süpürdükleri maçta ise harikalardı. Belki de onların içlerindeki isteği gösterme maçıydı Trabzonspor. Liderler 1 puan farkla. Son 2 sezon performansında da liderler. 19 gol yediler koskoca sezonda. İpler kendi ellerinde. 5'te 5 yaparlarsa kendileri bitirecek ligi.

Neticede bu ikilinin de güzel şampiyonluk öyküleri olacaktır. Lig ortasında yönetimi istifaya çağıran Beşiktaş'tan, Şampiyonluk şarkıları söyleyen Beşiktaş'a. Bu sene kesin biterler denilen Sivas'ın liderlikte kalma mücadelesine. Aslında 34.Hafta bittiğinde bu iki takımın herşeyi eşit olsa da, tarafsız bir sahada Şampiyonluk maçı yapsalar. Var mı ki öyle bir uygulama acep?

İlginç Google Aramalarıyla Gelenler #5 | Ayın Top 5'i




İlginç Google Aramalarıyla Gelenler serisinin 5. yazısına geldik. Artık bir de yanına "Ayın Top 5 Yazısı" ekliyoruz. Top 5 belirleme ölçütü olarak en çok hit alan (futbloglar& arama motorlarından) yazıları sırasıyla Top 5 yapıyoruz.

Önce Google Aramaları:

Manchester United Seçmeleri: Seçmelerin Türkiye'de yapıldığına dair bir haber falan aranıyor herhade. Yoksa Man U seçmeleri Türkiye'de yapmadığı sürece seçmeler hakkında "Türkçe" bir haber bulmak zor.

19.04.2009 Beşiktaş Bursaspor Live: Ohhh Myyy Godd!! "Live" nedir yahu? He tabiî aramayı yabancı bir vatandaş yaptıysa Türk Futbolu adına sevindirici haber.

Sivas spor Barcelona
: Bu geyik baymadı mı artık. Ayrıca yazarımız Felix Mourinho bu konuda son noktayı "bu postta" koydu. Bu arada "Spor" eklentisi o kadar takımda var hâlâ yanlış yazılıyor.

İnönü Bizim Direkleri Sizin
: Telekon Akıllı Olsun Akıllı! -ilgili post-

Daniel Faraday Öldü: Allah rahmet eylesin, N'apalım. Bir yerlerden çıkar gelirse şaşırmam o ayrı.


Ve Geliyoruz Top 5'e:

  1. En güzel Forma Kimin? Anketi
  2. Harry Kewell'lı GS Mobile Reklamı
  3. Ntv 23 Nisan Maçı
  4. 3 Adımda BülentUygun.Com.Tr
  5. Beşiktaş'ı Şampiyon Yapıyorlar Uyumayın!

Not: Veriler Google Analytics'ten.

Örümcek Katilleri #3 Fabio Bilica

30 Nisan 2009 Perşembe

Ne Büyüksün Hagi

Daniel Faraday

Yok öyle hemen bırakıp gitmek abi..

Örümcek Katilleri #2 Milan Baros




Bu da 1.si; http://golsuzesitlik.blogspot.com/2009/04/orumcek-katilleri-1-sergen-yalcn.html (Sergen Yalçın)

29 Nisan 2009 Çarşamba

5 Para Etmez Stoper





Diatta'nın yeni transferi haberlere çıkınca aklıma yaklaşık bir ay önce bir anda aklıma Diatta geldi diye yolladığım post geldi. (Gece gece ne garip bir cümle oldu :/)

Yine beleşe gitmiş belli ki: Para etmiyor bu adam yahu!

Beleş Stoper Yazısı

Türk Futbol Spikerliği


Ntvspor, Şampiyonlar Ligi, Uefa Kupası, Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası gibi büyük organizasyonları almazsa biz 200 sene daha bundan dem vururuz arkadaşım. Almışsın kadrona Ercan Taner, Güntekin Onay, Ersin Düzen, Emre Gönlüşen, Osman Sakallıoğlu ve gözümde bu işin kralı Murat Kosova'yı, biz de hala diğer kanallardan güzel maç anlatımı bekliyoruz. Bari Ali Okancı ya da Okay Karacan'ı maçlar için yayına getirin, anlaşın. Futbolu kurtarın, satışlarınızı artırın en önemlisi de bizi yabancı dilde yayın yapan spikerlere mahkum etmeyin. Ümit Aktan bile olabilir durumuna geldim ben.

O değil de Almunia ne içtiyse aynısından istiyorum!

3 Büyükler




Tam boyut için resmin üzerine tıklayın

Çarşı'nın muhalif tavrını seviyorum yahu.

Gerets'in Kafasındaki Kan


Taa o günlerden bugünlere işte... Olympique Lyon'un elinden şampiyonluğu almasına ramak kalan bir adam Gerets. Hıncal'ın "bir şey bilmiyor" diye her hafta kovaladığı, sürekli olarak "12.haftadan sonra düşüyor takımları, 12 olmadıysa 13 olur, yok yok 14 kesin" diye şafak sayanların olduğu bir adamdı. Galatasaray tarihinin rekor puanla şampiyonluğunu, kurulmuş en iyi Fenerbahçe kadrosu önünde Cihan Haspolatlı, Orhan Ak, Saidou, Sabri'li kadro ile kazandırmıştı. Kime gidecek bilmem ama bir gün bize rakip olursa, kendisinin hakkını geç de olsa verir alkışlarız inşallah. O da bize kendine yapılanlar için fark atar ve gider. Hakediyor zamanında ona İnamoto, Carrusca, Okan Buruk verenler çünkü.

70 TL'ye En Ucuz Bileti Satmak!


VIP Üst B-E: 750 TL
VIP Üst A-F: 450 TL
VIP Alt A-F: 375 TL
VIP Alt B-E: 400 TL
VIP Alt C-D: 450 TL
Numaralı orta: 375 TL
Numaralı kenar: 325 TL
Kapalı üst: 250 TL
Kapalı alt: 200 TL
Yeni açık: 70 TL
Eski açık: 70 TL
Rakip takım (Eski açık): 70 TL
Beleştepe: Paha biçilemez! (Zaten düzenlemişler de orayı, Polis'ten fırsat kalırsa izlemelik)

Bugüne kadar kale arkası bilet fiyatı olarak belirlenmiş en yüksek miktar, Fenerbahçe - Chelsea Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali ilk maçı'nda 66 TL idi. Beşiktaş - Fenerbahçe maçında kale arkası bilet fiyatları ise 70 TL. Hani daha önce söyleselerdi Bay Kerahet part-time işe girerdi.

Azalarak Bitmesi Gereken Futbol Geyikleri || #2 Yattara Barça'da Oynar


Şu Yattara bir maçta 2 çalım yapıp, gol atmayagörsün. Adamı Barcelona'da Messi ile kanatları paylaşırken görüyoruz. Hemen eline bi' kemençe, hemen bi' uçurmalar. Yahu bu dediğin adam Yattara. Senin dediğin kapasitenin 10'da biri olsa Dubai, Katar değil gider Recreativo Huelva'ya. Yok Real istemiş, yok çok üst düzey. İlk senesinde oynayıp 5 senedir "Yat"tara modunda. Bu adamın giyeceği o renklerdeki tek forma Trabzonspor olur. En fazla Basel hani. Hele para veren olursa da satılırsa tadından yenmez. Koskoca sezon 3 büyükler rezil durumda iken, takım şampiyon olamadıysa Umut kadar, Gökhan kadar, hatta daha fazla suç bu adamdadır. Sonra bu adam Barça'da oynar, X'de oynar diye gelmeyin...

28 Nisan 2009 Salı

Barcelona - Chelsea


Hiç teknik analize girmeyi istemiyorum bu maçta. Ekran başına kurulacağım, elimde nescafe dolu kupam, ayaklarımı uzatıp maçı seyredeceğim. Messi'yi, Eto'o'yu, Henry'i, Lampard'ı, Drogba'yı, Cech'in "daha ne yapayım ben" hareketlerini izleyeceğim. Yani "Futbol" izlemek umudundayım. Herkes inşallah bu umudun boşa gitmediğini görür. Hiddink faktörü ve Messi, Alves - Bosingwa düellosu maçı belirler. Tabii Cech var. Neyse izleyin işte maçı.

Derbinin Kazananı; Fenerbahçe!


Haftasonu oynanacak derbinin kazananı Fenerbahçe olacak aslında. Kazansan da, kaybetsen de, fark atsan da, fark yesen de kazanan Fenerbahçe olacak. Neden mi? Açalım biraz.

Fenerbahçe, artık lig konusunda yok. Bildiğin yok. Düşenlere ilaç, deplasmanlara prestij, sezonu sakatlanmadan bitirelim, sözleşmelere bakalım havası var. Tek maçları var. Beşiktaş. 13 Mayıs 2009 günü oynanacak olan. Lugano'nun da cezasının bittiği maç. Böyle bir takım nasıl kazanır derseniz, basit. Beşiktaş takımı artık 5 maçta mucize yaratıp, evinde Galatasaray ve Fenerbahçe'ye yenilmez, son maçta düşme potasının göbeğindeki Denizli'ye ya da başka bir rakibe yenilmez ise Şampiyonlar Ligi'nin 2 temsilcisinden birisi. Türkiye Kupası finalisti hemde. Duble yapma imkânı var Beşiktaş'ın. Finalde de Fenerbahçe rakibi. Otomatik olarak Fenerbahçe, Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'ne gideceği için Uefa yolcusu. Yani Beşiktaş yenerse, Şampiyonlar Ligi vizesinden dolayı Fenerbahçe'yi de Uefa'ya göndermekte. Fenerbahçe kazanırsa zaten derbi galibi olur, finalde kendi işini kendi halleder. Her halükârda kaybedeni olmayan, hatta kazanan Fenerbahçe. Olur da fark yerse bile Fenerbahçe, teknik heyet ve bazı futbolculara patlar ki, daha büyük kazanç olur.

Beşiktaş mı? Favori onlar neticede. Kaybedecekleri de kazanacakları da çok. Kazanırsalar bunun kazancını sezon sonunda göreceklerinden bu galibiyetin anlamı 5 hafta sonra. Denizli'nin de dediği gibi; "Bunlar bizim için bir excuse olamaz."

27 Nisan 2009 Pazartesi

Siz de Futbolu Biliyorsanız!


Derler ki, Trabzonlular futbolu herkesten iyi bilir, yemez numaraları ıvır zıvır... Taraftarını bilemem ama "Yönetim"i futbolu biliyorsa, bu işi bırakırım. Ersun, istifa ettirildi. Kendi istedi felan, yenmez bunlar. 3.sırada Uefa kupasının göbeğinde bir takım Paf takım hocasına bırakılır mı yahu hele Trabzon camiasında. Altyapı hocan Jupp Heynckes ayarında bir adam olur tamam. Takımında bir Hakan Şükür tarzı ağabey olur hani futbolcuları kenetlemek maksatı ile. O da yok. Olanın da kulübü baltalamaktan başka işi yok. Eee ne olacak şimdi. Seneye Jose Mourinho'cuğum Internazionale'i bırakıp Trabzon'a mı gelecek? Yerli getirsen Ersun'un yerine kim gelecek? Şenol Güneş'i mi getireceksin 5.kez. "Adam gibi Adam" mottosu ile Ziya'yı getirin tekrar. 6.Haftada lige havlu atın ne güzel. 2.dakikada 2-0 önde iken kalede Bobo'nun olduğu Beşiktaş'a maçı versin. Ama önce Allah size akıl, fikir ve en önemlisi futbol bilgisi versin. Bu kafa sizi Şampiyon felan yapamaz. 5 hafta kala Uefa'nın en büyük adayı iken bu imkanı vermenizden sonra hiç yapamaz. Hele hele seneye şampiyonluğu kaçırmış Galatasaray ve Fenerbahçe kadrolarının önünde, Şampiyonlar Ligi için alternatifi bol Beşiktaş kadrosunun önünde, kimi koysan oynar Sivas kadrosunun önünde şansınız artık hiç yok. Seneye en iyi 5.olursunuz artık.

Alakasız ama; Kayserispor'da bu şansı bir denemeli bence. Tolunay Kafkas yerine adaylar arasına Yanal'ı da yazmıştım ama bir şartla tabi. Ersun hocanın da kafasını dinlemesi söz konusu olabilir bu periyotta. Ayrı kalmak istediği süre belirler kendi durumunu. Ama Kayseri onun için Ertuğrul Sağlam-Bursa ikilisi gibi olabilir. Tabii Trabzonspor olayını üstünden atarsa. Saçları da iyi beyazlamıştı hocanın bir senede hani.

Denizli Fantezileri


Rıdvan Dilmen cümlesi ile başlayım. "Güntekin, elinde olsa Eto'o - Messi - Henry ile mi başlarsın sen, Bojan - Gudjohnsen - Hleb ile mi böyle kritik bir maça?" Serdar Özkan ve yıllardır orada oynamamaktan santraforluğunu unutmuş Holosko ile başlamak bu mealdeydi. Serdar Özkan, Beşiktaş ilk 11'inde böyle kritik maçlarda başlayabilecek kapasitede değil. 5 ila 25.haftalar arası ve kupa maçlarında rotasyonun elverdiği derecede ilk 11 başlar bu adam. O da rahat denilebilir maçlarda. Neyse Serdar ayrı bir yazı konusu. Oyuna aldığı adam maçı çevirince, off büyük hoca triplerinden anlamam. Yanlış kadrodan dönmek büyük hocalık değildir. Kurduğun doğru kadroda aksayan adamı farkedip değiştirmek büyük hocalıktır. Hiddink'in 45'i beklemeden yaptığı Kalou-Anelka değişikliği gibi. Benitez o zaman her maça N'gog - Babel - Leiva gibi adamları sürsün, sonra Gerrard - Torres gibi adamları alıp çevirsin ya da Guardiola o üçlüsünü sonradan alsın. Beşiktaş, 2.yarılarda bu yüzden alıyor maçları. Doğruyu yapınca ya da doğruya gelince 45 dakikada kendini bir şekilde gösteriyor. Yerli yerinde oynayan adamlar basiti oynayıp alıyorlar. 10 kişi kalınmasa Cisse - Ernst orta sahası Bursa'ya karşı 11'e 11 o maçı da alırdı. Gürkan'la başladığı Kocaeli maçı ise felaket. Ankaraspor maçında da kıyıdan döndü hani. Meye Galatasaray'a değil o gün Beşiktaş'a 90'da atsa (ki dokunamadı topa) 120 dakikalık bir maç ardından Es-Es zorlayabilirdi yine.

Uzun lafın kısası, dolandırmadan söylemek gerekirse; Rüştü - Toraman (Ekrem), Zan, Sivok, Üzülmez (Ekrem) - Cisse, Ernst, Holosko, Tello, Yusuf - Bobo şu an yapabileceği en ideal ve güzel 11'i. Nobre - Delgado, Bobo - Yusuf değişimleri yabancı sayısından olabilir. Ekrem ise zaten joker. Her yerde oynar o. Ama Cisse - Ernst en ideal orta saha göbeği.

Fikstür


Sırasıyla; Bayern Münih (D), Getafe (D), Sevilla, Valencia (D), Chelsea, Real Madrid (D), Chelsea (D), Villareal ve Athletic Bilbao ile karşılaşacağı bir fikstüre sahipti Barça 14.04.2009'dan 13.05.2009'a kadar. İlk 4'ünden sadece Valencia'dan adamakıllı bir darbe aldı denebilir. Puan farkı ligde 4. Lig Kupası finalindeler Bilbao ile fikstürün son maçı o maç. Şl'de Chelsea önündeki engel. El Clasico'da kazanırsa ligi alır. Ama kaybederse tadından yenmez. El Clasico'da bu pazar. 13.05.2009'dan sonra da bir final daha sıkıştırabilirler araya.

Hasan Şaş'la Efsane Yaratıyorum!


Sahaya çıkıp, sağa sola koşturunca, mahalle arasında maç yaparken maça karışan çocukların babalarını hatırladım. Çocukların fiziklerinin kat be kat üstünde ama göbeği ile koşturup yetişemeyen, karizmayı çizmemek için de hafif çamur oynayarak birşeylere çabalayan o babalar, abiler geldi aklıma. Tribünde de bir pankart, Bir Galatasaray Efsanesi Daha Yaratabilirsiniz! Hani futbolcu olsam, maçtan sonra o pankartı görmemek için kafamı eğerdim utancımdan. Hasan olsam, zayıflayana kadar değil Mecidiyeköy, Jupp Derwall antreman sahası bile yok derdim kendime. En azından bugüne kadar kazandırdığım 2 şampiyonluk adına, son kez bunun için çabalardım. Ama sahada şu Hasan, tribünde o pankart olunca Tanrı bile yaratamazdı o efsaneyi.

Azalarak Bitmesi Gereken Futbol Geyikleri || #1 Rıdvan'ın Anelka'sı


Vedat Özdemiroğlu'ndan arakladığım bir olay bu azalarak bitsinler. Türk futbolunda da o kadar çok ki bunlardan. Neyse ilk konuğum biraz iddialı olsun diye Rıdvan Dilmen. 3 senedir 14 Mayıs 2006 Pazar 21.15'te Denizli Atatürk Stadı'nda Rıdvan Dilmen. Fenerbahçe'nin o gün yaptığı Nobre - Anelka değişikliğini örneklendiriyor 3 senedir her puan kaybı yaşanan Fenerbahçe maçı sonrası. Koskoca Fenerbahçe takımı yahu. En nihayetinde kötü de kadrosu olacak, puan da kaybedecek ama her %100 Futbol'da bu değişiklikten bahsetmek sırıtıyor artık hocam. Ekranlarımızda futbolu bilen 2-3 kişiden birisin, tek istediğimiz biraz çeşitli örnek sadece. Nobre - Anelka değişikliği değil.

26 Nisan 2009 Pazar

Cin Olmuşlar, Adam Çarpıyorlar!



"Bir takım rahatsızlıklar vardı, bir takım duyumlar vardı. Bu duyumların önünü kesmek adına bu açıklamayı yaptım, şimdi cezamı aldım, seyrediyorum, sonu hayırlı olur inşallah"

Mecnun Odyakmaz / Kazandıkları TS Maçının Ardından "Bizi Şampiyon Yapmazlar" beyanıyla ilgili...



"Bu Anadolu'nun başarısıdır"
Bülent Uygun/Aynı Maçın Ardından



Peki maçı kaybetmiş olsaydınız Sayın Başkan? Bu kadar rahat konuşabilir miydiniz? Sizi kesmek isteseler kı.ını da yırtsan kesmezler miydi?

Yıllar sonra Anadolu'dan şampiyon çıkacak belki de. Ancak Teknik Direktörü de Yöneticisi de bir "iticilik" yarışına girdiler. Sezon başlamadan sorsalar "Tuttuğum takım olmayacaksa Sivas tabiî ki olsun" derdim; şimdi demiyorum. Tüm sempatiyi bir anda ortadan kaldırdılar. Hocası çıkar "Din, Millet, Yallah, Bismillah", Başkanı çıkar "Bizi öperler, bizi keserler"; iğrençsiniz ulan!

Bunları 3 Büyük kulüp başkanı/hocası yapsa şaşırmam da; sevimli, sempatik vs Anadolu takımlarımızdan birileri yapınca gıcık oluyor insan. Cin olmadan adam çarpmaya kalkan çok futbol insanı görmüştük Anadolu'da bugüne kadar da; bunlar Cin olmuş, adam çarpıyorlar.

Kaleci Avcısı! | Hasta mısın Birader?




Daha önce Volkan'ınkini koparmaya çalışmıştı.(İşte o an)

Bugün Rüştü'nün kelleye göz dikti. Yerdeki adamın kafasına ayak sallanır mı yahu?! Bu iki etti hem de.

Serdar Özbayraktar, manyak mısın birader sen?

Geç Oldu Ama İyi Oldu




2000 sezonunun başında Beşiktaş, Denizlispor'dan Yusuf Şimşek ve Ümit Bozkurt'la büyük ölçüde anlaşma sağladı.

Beşiktaş önce Ümit'i renklerine bağladı. O sıralar Fenerbahçe de Ümit'in peşindeydi. Bunun hırsıyla, Fenerbahçe "Ümit olmadı, Yusuf'u alalım" dedi hiç de ihtiyacı olmaması rağmen.

Fenerbahçe orta sahasında denge kurulamadı o sezon. Ümit de Beşiktaş'da pek yararlı olmadı. Yusuf yıllar sonra Beşiktaş'a gelebildi.

Son maçta (EsEs 0-2 BJK) yine gördük yürüyerek adam geçtiğini. Zamanında gelseydi ya keşke... "Ah Fenerbahçe ah, ne adam çürüttünüz" diyeceğim de; Yusuf'un da hataları vardır o zamanlar.