8 Mayıs 2010 Cumartesi

Galatasaray - Antalyaspor


Fotoğraf aslında Galatasaray'ın özeti. Çöküşü. Bitişi. Takıma güzel futbol oynatsın diye getirilen adamın, 1 sene içerisinde ne teknik direktörlüğü, ne futbol bilgisi, ne çalışma izni, ne de kemer tokası kaldı. O da bugün devre arasında bu pozu verecek duruma geldi.

Galatasaray, ne oynamış daha doğrusu hiç bir şey oynamamış bütün maç. Herkes tatil rezervasyonunu yapmış, Dünya Kupası'nı nereden izlerim, nereye giderim derdinde.

Galatasaray bu hale getirildi. "Küçük ama mide bulandıranlar"dan tutun, "büyük deyip her fırsatta Galatasaray'a çakan kaptanlar"a kadar bu duruma geldi bu takım. Sezon sonunda da "bütün suç benim der Frank"imiz. Tam Türk olur. Seneye bol bol 4.hakemin yanında ve son düdüklerle saha içerisinde kendisini görmek dileğiyle. Hayırlı olsun.

Maçta 1-2 bitti. Veysel Cihan'dan gol yedi Galatasaray. Ömer'den fırsat kaldığı sürece oynanan oyunda...

Ömer Çatkıç

Tarihe Not; 18 senelik kalecilik hayatının yaklaşık 10 senesini zaman geçirme işi ile harcamıştır. Geri kalan 8 senede ise kalecilik yapmıştır.

Ne Oluyor Orada? III





Barcelona'nın bu geyeiği bitecek gibi görünmüyor. Şimdi de Pique'yi Bojan'ı kovalarken görüyoruz.

Gerçi Barça Tv falan... Ne hikayesi vardır bu videonun acaba?

Bu arada geçen olayla ilgili Ibra çok fena ayarı vermiş gazeteciye.

Ne Oluyor Orada 1
Ne Oluyor Orada 2

Not: Video Youtube'dan. Youtube'a erişim sorunu yaşıyorsanız da bu saatten sonra ne desem boş. (:

Beşiktaş Tribünleri Ne Olacak?





Çarşı Boyutu

Beşiktaş'ın en etkin taraftar grubu Çarşı. Temelleri 80'lerin sonunda atılmış. Ortak stad ve tribün kullanımı zamanında şu anki Kapalı Tribünün elde tutulması için uğraşlar; hatta can'lar vermiş bir kitle. Grubun liderlerinden Alen: "Çarşı ruhtur, bedene indirgenemez" diyor. Ki bu laf nereye çeksen gidiyor. Bir tarafta bakıyorsun yaşını başını almış abilerimiz alınıyor bu lafa, bir yana bakıyorsun 15-16'lık arkadaşlar alınıyor. Bu genç arkadaşları görüyoruz zaten. Üstünde Çarşı beresi, montu falan. Manisaspor maçına giderken Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a küfür eden tipler. Bir yanda sosyal sorumluluk vs alanlarda kendini gösteren Çarşılılar, bir yanda tribünden falan bihaber, işi eğlence amaçlı yapan liseli gençler. Şimdi gel de onlarla "aynı ruh"a bürün. Olmuyor işte.

Rakip Takıma Baskı Kurmak ve Maçı İzlemek

Bu olay artık çok nadiren ortaya çıkıyor. Dakika 1; üçlüyle başlıyor maç. Sonra kartal gol gol gol, Beşiktaş'ım oley vesaire. Top rakipte de olsa, ev sahibinde de olsa değişen bir şey yok. Rakip korner kullanırken "Kartal gol gol gol" deniliyor neredeyse. Bazen bu denge tutturuluyor tabii ki. Ancak takım öne geçerse yine bitiyor. 1-0 öne geçince takım başlıyor eğlence. Rakibi baskıya alalım falan gerek yok sanki. Tribünde maçı izleyen yok zannedersin.

Ezeli Rakiplere Gönderme

Şu olay artık cidden can sıkıcı hale gelmeye başladı. Olayın durma noktası da yok. Sırf stadda da değil. Köyiçi'nde, Beşiktaş Çarşı'da maç öncesi toplanan taraftarlar; iki Beşiktaş marşı, bir anti-Fb/Gs marşı söylüyor. Tamam, bu marşları söylemek falan daha eğlencelidir ancak "sokaktaki Beşiktaş" profiline nasıl zarar veriyor belli değil. Stadda da çok kez alakalı alakasız rakiplere göndermeleri duyuyoruz. Ne alaka...?

Yıldız Oyuncu Alınırsa, Yıldız Taraftarı Olunacak mı?

Beşiktaş'da yıllardır tartışılan olay Kapalı Tribünün geleceği. Ticari olarak baktığımızda Kapalı'nın "seyircilere" verilmesi, Çarşı'nın Yeni Açık'a geçmesi kârlı olacaktır. Sebebini anlatıp bin kez ortaya koymak gereksiz. Taraftar bunu nasıl kabullenecek? Yıldız oyuncu sahaya inince, yıldıza göre taraftar olun denilecek. Kimse de buna bir şey diyemeyecek. Bu proje stad yenileme ya da yeni stad yapma işine göre zamanla sonuçlanacak. Kapalı'yı özleyecek tabii herkes.

Yaz yaz bitmez. Sorunlar bayağı fazla her tribünde olduğu gibi. Bi' ara yine değinirim şimdi bitirmem lazım.

Cuma'ların Beşiktaş'ı

Beşiktaş bu sezon 9'uncu Cuma maçına çıktı.

He, daha da "fantastik" olanı ne biliyor musunuz? Bu 9 maçın 7'si iç saha maçı. Yani şöyle diyeyim. İstanbul gibi Türkiye'nin en "kalabalık" kentinde, Cuma işkencesini Beşiktaş taraftarı çekti. Başka şehirlerden gelecek taraftarlar gelemedi çok kez.

Elbette Cuma'ları da futbol oynanacak(ki oynanmasa da olur) ama biraz adil dağıtsak bunları. Fenerbahçe ve Galatasaray bir veya iki kez Cuma maçı yapmış.

İnsaf.

7 Mayıs 2010 Cuma

Beşiktaş - Manisaspor Maçının Ardından





Nihat'ı, Bobo'yu, Toraman'ı falan yazarım diyordum maçtayken. İsmail'i, Rıdvan'ı, Atınç'ı söyleyecektim. Şöyle bir Necip Uysal fotoğrafı koyacaktım. Uzun uzun anlatacaktım "Neden Necip futbolcu olacak?" diye.

Şimdi geldim maçtan. Karşıma çıkan ilk şey Rıdvan Şimşek'in "o an'ının" fotoğrafı oldu. Tüm keyfim kaçtı zaten. Nasıl da güzeldi "pırıl pırıl bir Rıdvan" izlemek. Kahretsin!

Rıdvan'ı Beşiktaş'a gelmeden önce genç Millî Takım'da izlemiş ve çok beğenmiştim. Sezonun büyük bir kısmında sakattı malesef. Tam iyileşti derken şimdi de bu kırık. Kahretsin ya, cidden!

Beşiktaş 2-0 Manisaspor
'69 Nihat
'70 Hüseyin (KK)

Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #5 Stephen Appiah ve Diğer 5 Gana'lı


Tarih 19 Kasım 1996. Terim'in Galatasaray'da ilk senesi. Takım yeni sisteme alışma çabalarında. Tabii Terim etkisi de takıma iyice sinmiş durumda. Galatasaray scout'ları Gana'lı 7 tane futbolcuyu Florya'ya getiriyor. En genci 13 yaşında. En yaşlısı 18. Türk olmak şartı ile getiriliyorlar Florya'ya. İsimleri; Richard Kingston, Stephen Appiah, Ernest Boakye, Isaac Addo,Yakuba Amodu, Yaw Rush, Amenu Musah. Tabii Appiah değil. Abbiah olarak geçiyor o zaman. Kim nereden bilsin. Kingston zaten Gana Milli Takım kalecisi. O Türk olacak. Adı da Faruk Gürsoy olacak. Ergun Gürsoy etkisi var isminde.



Sonrasında mı ne oluyor? O zamanın alt yapı sorumlusu Tamer Güney, bütün Gana'lıların gönderilmesini istiyor. "Bunlardan bi' cacık olmaz" diyor deyim yerindeyse. Tabii Galatasaray ne diyecek. Yolluyorlar. Appiah oradan İtalya seferine başlıyor. Bologna, Udinese, Parma, Juventus gidiyor. Tamer Güney ise, 2000 yılına kadar Fatih Akyel ve Emre Belözoğlu'nu takıma çıkartıyor. 2000 senesinde Fenerbahçe'de alt yapının başına geliyor, 2002-2003 sezonunda dibe vuran Fenerbahçe'de, Oğuz Çetin'in istifasının ardından, teknik sorumlu olarak sezon sonuna kadar yaklaşık 1.5-2 ay görev yapıyor. O sene Fenerbahçe'ye Semih Şentürk denilen bir genci de sunuyor. Tabii o zamanlar Semih cidden genç. Fahri Tatan'ı da o alıyor alt yapıdan A takıma.

Kingston en son askerlik sorunu nedeniyle ülkeden kaçmıştı. İlginçtir, Isaac Addo'nun Eric Addo ile olan bir benzerliği de söz konusu. Eric Addo, 2007-2008 yıllarında Psv stoperi olarak görev yapmış, Semih'le olan tükürük olayının kahramanı. Geri kalanlar hakkında ise pek bir şey yok. Sonuçta elde bir Appiah var.




Serinin Önceki Yazıları;

4- Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #4 Andriy Shevchenko ve Sergei Rebrov

3- Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #3 Sami Hyypia

2- Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #2 Egemen Korkmaz + Volkan Demirel

1- Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #1 Jose Mourinho

Ne Oluyor Orada II ?

Kim bu takıma pembe forma giydirdi çıksın ortaya !!

Bir Zamanlar ... #2



Soldaki fotoğraf ikilinin Almanya günlerinden. "Tipik bir orta saha mücadelesi" diyebileceğimiz bir şey herhalde. Ernst Schalke'de, Fink Frankfurt'da o zamanlar.

Sağdaki fotoğraf ikilinin yanılmıyorsam İnönü'deki Fenerbahçe maçından. Nereden nereye işte. Aynı menajerlik şirketinin bünyelerinde bulunmalarını unutmayalım.

ŞİFO'yu Kaybettik



Daha üstünden çok zaman geçmemişti küçük Şifo'yu konuşalı...

Ne diyeyim, hayallerinden birini gerçekleştirdi en azından. İbrahim Toraman Abi'sinin elini tutarak, hatırladığı tek şey olan "Beşiktaş'ın" yüreğinde sahaya çıkmıştı.



Bugün o'nu kaybettiğimizin haberini aldık.
...


İlgili haber için bkz: Aklında Bir Tek Beşiktaş

Ülkenin Başkenti Ama Futbolun Asla


Avrupa veya Dünya üzerinde futbol oynanan, daha doğrusu futbol ligi olan her ülkede tarih boyunca başkent takımı en az 1 kere şampiyon olmuştur. Futbolun beşiği olduğu iddia edilen ülkemizde de bu durum tek istisna olarak kayıtlardadır herhalde. Gel gelelim sportif başarısızlığın yanısıra spor dünyasının hala bulanık olmasının altında da İstanbul takımları kadar, Ankara takımları da yatmakta. Bakın 3 büyükler kadar payları vardır bu takımların hiç bir zaman temiz olmadığına inandığımız ligin... Bugün patlak veren olay daha da büyürse ve Ankaragücü genç takım ile çıkarsa tarihe bir not olarak düşecektir... Bundan önce ne vardı derseniz aklıma gelenleri yazayım.

1- Ankaragücü - Kenan Evren; Dönemin sadece yazılı kaynaklardan bildiğimiz kısmı şu. Ankaragücü küme düşer. Ama Türkiye kupasını kazanır. O zaman darbe ile yönetimi ele alan Kenan Evren, Başkent'in takımı düşmemeli der ve takımı geri 1.ligde bırakır. Bir daha da küme düşmez.

2- Zalad - 8-0; Hikayeyi az çok biliyorsunuz. Galatasaray ile Beşiktaş son haftaya kafa kafaya girerler. Galatasaray kazanırsa şampiyondur. Beşiktaş'da Gençlerbirliği ile oynamaktadır. 1-0 bile yetmektedir. Ama Galatasaray, Ankaragücü'nü 8-0 yener. Zalad, devre olmadan ülkeden kaçar. 35 dakikada 5 tane yiyip alınır oyundan. Aynı hafta da İlhan Cavcav'da 3 oyuncusunu kadro dışı bırakır. Zalad, Beşiktaş'ın 100.yıl formasında ismi geçmeyen tek Beşiktaş'lı olarak kalır.



3- Gençlerbirliği Oftaş - Gençlerbirliği; Başkanı aynı, adları aynı 2 takımın aynı sezonda ligde mücadele etmesinin mimarı oldu bu kez Cavcav. Takım küme düşürülmedi. Aksine Gençlerbirliği Oftaş, İnönü'de Beşiktaş'ı yenerek Beşiktaş'ın şampiyonluk umutlarını sıfırladı. Bu olay daha sonra Oftaş'ın adının Hacettepe olmasıyla kapandı sanıldı. Kimse konuşmadı.

4- Galatasaray - Ankaragücü 1-2; İçeriden Okan - Emre, dışarıdan başka olayların geliştiği bir maç daha. Cafer Aydın'ın hocamız bize teşvik dağıttı açıklamaları, Ersun Yanal'ın daha sonra benim haberim yok ama oyuncularla teşvik primi şeklinde bir şeyler oldu açıklamaları vs. vs.

5- Gençlerbirliği - Antalyaspor; Antalyaspor'un kümede kalma ya da gitme maçı. O haftaya kadar yatan Gençlerbirliği ve o hafta canla başla oynayan Gençlerbirliği. Ardından Yılmaz Vural'ın Cavcav için söyledikleri...

6- Akçaabat Sebatspor - Ankaragücü; Ankaragücü önde kapatıyor ilk yarıyı. Hani şu Bursa'nın küme düştüğü sene. Sebat kazanamazsa küme düşecek. Devre oluyor. Ankaragücü takımının oyuncularının soyunma odası basılıyor. Tekme tokat dövülüyor. Silahla tehdit ediliyorlar. Maç 3-2 Sebat lehine bitiyor. Bursa küme düşüyor. Sebat kalıyor.

7- Ankaragücü - Ankaraspor; Olaylar zaten taze. Pek birşey yazmaya gerek yok.

Ha deyince 7 tane. İddia, gerçek, yalan, dolan. Bugün yaşanan olay ise belki kimsenin değil, iç meselelerden doğan bir olay belki. Ama çıkıp çatır çatır oynanan bir sezon olsa keşke.

6 Mayıs 2010 Perşembe

Ne Oluyor Orada ?

Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #4 Andriy Shevchenko + Sergei Rebrov


Bu şekilde başlıyor Trabzonspor'un Shevchenko seferinin ilk adımları. Saffet Susic'in çalıştırdığı Oğuz'lu Aykut'lu İstanbulspor'la 1-1 berabere kalınca Trabzonsporlu yöneticiler "Misse Misse ile bu iş yürümez, onu yollayıp yabancı sınırlamasının son hakkını iyi bir santrafor ile kullanalım" diyorlar. Hatta Misse Misse kulüpte bir sorun bile yaratıyor. Yönetim esiyor, gürlüyor. Misse Misse "hakkım için her yere başvuracağım, alacağım var" diyor. Neyse, transfer komitesi, Başkan Mehmet Ali Yılmaz ve Menajer Özkan Sümer'in verdiği izinle gidiyor Ukrayna'ya.

Sergei Rebrov ve Sheva için Kiev yolları aşınıyor. Gidiyorlar. Görüşüyorlar. İlk haberler olumlu hatta transfer için. 2'si de gelirse Vugrinec'in gönderilmesi planları bile yapılıyor. Sonra durum bildiriliyor. Maliyetleri konuşuluyor. Biraz tuzlu geliyor Trabzonspor için. Malum Trabzonspor'da üst limit Hami'dir. Fazlası verilmez. Başkan M.Ali Yılmaz, yabancı transferine sıcak bakmadığını, Şota'nın bir önceki sene sadece gol kralı olduğunu ama takıma bir faydasının olmadığını, Hami varken yabancıya gerek olmadığını söylüyor ve "dış transfer işleri için Özkan Sümer yetkilidir" diyerek tarafını belli ediyor. Trabzonspor, başkanının bu isteksiz tutumu yüzünden Shevchenko ve Rebrov ikilisini almaktan vazgeçiyor. Vazgeçtikleri gün de Özkan Sümer alt yapıdan A takıma o zamanlar 17 yaşında olan 1980 doğumlu bir genci çıkartıyor...

To be Continued...

Shaktar Şampiyon








Tebrikler Luce'ye...

Dünya Kupası "Don"ları



Nacizane, Pato'ya tek bir önerim var. Siyahi bir arkadaş çıplaksa yanında durma. Ya git Kaka' gibi pantolon felan giyin ya da London Donovan gibi eğil. Vazgeçtim eğilme...

Şampiyonlar Ligi Yolcusu Tottenham




O kadar uğraştık ettik, bizim çocukları yolladık Şampiyonlar Ligine.

Bu zorlu yolun en kritik virajı şüphesiz ki son ay kazanılan Chelsea ve Arsenal maçlarıydı. Bu gece de deplasmanda alınan Manchester City galibiyeti ekmek kadayıfı üzerindeki kaymak gibi oldu. Yenilmemek yeterliyken alınan 3 puan, Hem de ŞL için çekiştiğiniz rakipten.

Yapılacak bir iki takviyeyle önümüzdeki sezon 1 basamak daha yükselir Tottenham. Tabii takviye yapmadan önce eldeki kadronun da önemli birkaç isminin elde tutulması gerek.

Manchester City 0-1 Tottenham
Dk 82 Crouch

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Yıktın Perdeyi Eyledin Viran Totti



Francesco Totti isminin herkeste yarattığı görüntü farklıdır. Kimisinde Lazio'ya karşı attığı gol, kimisinde Inter'e attığı harika aşırtma, kimisinde gol sevinci... Hatta Lazio maçı sonrası yaptığı hareket bile gelebilir akıllara. Onu bayrak, önder, kaptan gibi bir sürü sembol ile hatta bizim blogdaki gibi Batigol ile beraber hatırlamak isteyenler videoyu izlemesin derim ben.

Dakika 88. Inter 1-0 önde. Roma'ya neredeyse pozisyon vermemiş. Oyunun hakimi. Maçta da Materazzi olması nedeniyle klasik İtalyan derbisi gerginliği. Balotelli'ye de gelen geçen vuruyor. Böyle bir anda Totti topa vurur gibi Balotelli'nin bacağına tekmeyi geçiriyor. Haliyle atılıyor oyundan da... Mourinho'da Sneijder'in yerine aldığı Balotelli'nin bu durumuna daha fazla dayanamıyor. Oyundan alıyor. Yerine giren Muntari'ye de Taddei geçiriyor bu kez. Bu hareketleri 1940 İtalya'sında yapsanız kimse yadırgamaz belki. 50-60 sene sonra da Spielberg filmlerine konu olursun. Ama bu yapılan futbol dahilinde değildir. Yapan Totti'ydi. O sahada Roma forması giyen başka bir insan evladı olsa şaşırmazdım da Totti'ydi O.

Gerginliği, oyunu, mücadelesi ile güzel bir maçtı Inter - Roma. Tabii bir tarafta Mou, diğer tarafta da Ranieri olması sonucu belli etmişti. Biz de Bill Shankly'nin sözünü The Special One'ımız için çevirelim...

"Mourinho isen birincisindir, ikinciysen hiçbirşey"

Tie-Break Seti


Ekmek felan yeseydiniz tok tutar, daha az yerdiniz... 6-6 maç mı biter?

Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #3 Sami Hyypia


Tarih 1 Kasım 1995. Samsunspor'un kadrosunda kıvırcık saçlı kaptan Ercan, Timofte belki Celil Sağır bile var. Başkan da soyadından dolayı akılda kalan İsmail Uyanık. Soyadının hakkını vereceği gün geliyor aslında önüne 1 Kasım Günü.

Şimdilerde İddaa'da gözümüze Myllyoski diye çarpıp kısaca Mypa şeklinde kısalttığımız takımın stoperi genç Sami Hyypia. Tabii o zamanlar genç. Deneniyor, görüşülüyor sonunda da dönemin Hagi-Popescu-Filipescu-İlie yüzünden Romen sevdası kontenjanından faydalanarak ülkede iş bulan teknik direktörü Gigi Multescu "bundan topçu mopçu olmaz, hem saçı da sarı, brutal vokal bile yapamıyor, hem Ercan halleder ya, o durduramazsa Vural'ı salarım rakibin üzerine ben rahat olun" diyerek yolluyor Fin futbolcuyu.

O dönemde de bir adet deri ceket istediği ve o ceketi 15 gün çıkartmadığı da söylenir hakkında... Sonrasında Willem II ve Murat Kosova'nın ağzından çıkan gençliğinde Samsunspor beğenmedi hikayesi...

Hikayenin gerisini biliyoruz artık değil mi..?

Fenerbahçe Kupayı Alınca (:


Edit: Foto yalan olmuş. Buradan ulaşabilirsiniz.

Bunu paylaşmamak olmazdı değil mi ama?

Hababam



"Zaten bu hayatta 2 şeyden çekiyoruz. Birisi Mahmut Hoca. Diğeri Trabzonspor"

Fener Gol Gol Gol 28 Oluyor


Fenerbahçe koskoca 90 dakika boyunca takım olmak adına, takım oyunu adına 1 tane iş yapmadı. Bakın gol de dahil hiç bir şey yapmadı. Gol de uzun vurulan bir topa atlayan ve çarpıp önüne düşen Güiza'nın asisti ve Alex'in Alex'liği. Bunu alelade bir maçta da yapmıyor. Bir kupa finalinde yapıyor, daha doğrusu yapamıyor! Golün gerisinde veya önünde hiç bir şey yok. Karşısında ne var. Teknik anlamında yarısı bile etmeyen ama mücadele anlamında en az 5 katı mücadele eden bir Trabzonspor.

Şöyle söyleyelim. Trabzonspor Umut Bulut ile gol attı. Engin Baytar'ın Lugano'yu ekarte atıp ceza sahasındaki hareketleri ile gol attı. Son saniyede korner direğine gidebilecekken kaleye yönelip Colman ile gol attı. Burak Yılmaz ve Umut Bulut + Engin Baytar hücum hattına sahip bir takım 3 gol ile bitirdi maçı.

Bir de Daum var tabii kenarda. Ama cidden kenarda. Samet de kenarda. O da kenarda. Fark yoktu bu maçlık aralarında. 27 senedir Fenerbahçe de kupanın kaldırıldığı podyumun kenarında.

4 Mayıs 2010 Salı

Galiba Ricardo Geliyor #2




Yaklaşık 20 gün önce bu transferin ayak seslerini blogdan duyurmuştuk. Bu sefer Fanatik-Fotomaç-Fotospor kombinasyonundan daha ciddi haberler duyuyorduk hepimiz. Bugün Beşiktaş internet sitesinden "görüşmelere" başlandığına dair Borsa'ya bildirim yapıldığının haberi verildi.

En yakın zamanda hatırladığım Topuz transferi bildirilmişti "görüşmelere başlandı" şeklinde. Quaresma'yı da Aziz Yıldırım jipine atar götürmezse gelecek gibi görünüyor. Ki ben hâlâ çok zor bir transfer olduğunu düşünmekteyim.

Şampiyonlar Ligine gittiğin sene Tabata getiriyorsun, UEFA Avrupa Ligi'ne giderken Quaresma getiriyorsan ... Neyse. Bakalım neler olacak?.. O değil de; sağ dışına kurban olurum ben bu adamın.

Galiba Ricardo Geliyor #1
Ricardo "The Apaçi" Quaresma
Transfer Dönemine Doğru Beşiktaş
Quaresma-Beşiktaş (Bu yazı da taa geçen seneden)

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Beşiktaş'dan 3'de 3





Önce Ankara'da Basketbol ve Hentbol Takımı, sonra da Diyabakır'da futbol takımı. Güzel bir gün oldu Beşiktaş için.

Yazıları bir de buraya taşımanın anlamı yok. Türk Telekom ile oynanan maçın değerlendirilmesi için buraya, Diyarbakırspor ile oynanan futbol maçının değerlendirmesi için buraya tıklayınız. Hentbol Takımı hakkında genel bir durum için buraya tıklayabilirsiniz. İyi iş çıkarıyor parkenin kartalları. Yöneticiler de görse keşke.

Yeni hafta başlıyor, iyi haftalar dilerim.