5 Haziran 2010 Cumartesi
4 Haziran 2010 Cuma
Güle Güle Hocam
Beşiktaş benim çocukluk aşkımdı.
Mustafa Denizli/04.06.2010/ Akaretler-İstanbul
Ne çok sevmişiz seni, ne çok alışmışız sana.
Sen gittin, ortalık yine "onlara" kaldı!
Güle güle Hocam. Çeşme'nin havasına bırak kendini. Rahatla, dinlen, çok geçmeden o kapıdan içeri gir yeniden.
Bkz: Mustafa Denizli, Armanın Sana Yakıştığı Gibi
Sen gittin, ortalık yine "onlara" kaldı!
Güle güle Hocam. Çeşme'nin havasına bırak kendini. Rahatla, dinlen, çok geçmeden o kapıdan içeri gir yeniden.
Bkz: Mustafa Denizli, Armanın Sana Yakıştığı Gibi
Etiketler:
Bay Kerahet,
Beşiktaş,
Mustafa Denizli
Yasaklanan Sitelere Giriş Yolu
Youtube, Farmville, ıvır, zıvır ve aklınıza gelebilecek her türlü siteden sonra Google'da engellenecek artık. Bir şeyi engellemenin o şeye ulaşma konusunda çok büyük bir aşama olduğuna inanan yöneticilerimiz sağolsun, yeni çözümler de üretiliyor yöneticilerimize inat. Yaklaşık 2-3 sene sonra ortalama her internet kullanıcısı kendisi program yapacak, kodlar yazacak hale gelecek. Hamdolsun..!
Gelelim asıl meseleye. Bu gibi sitelere DNS, host dosyası değiştirme gibi yöntemler artık işlemez oldu. Yeni bir çözüm var. Otomatik bir vekil sunucu seçiyorsunuz. Böylece hiç bir sıkıntı yaşamıyorsunuz. Nasıl yapıldığını anlatmak için ben uğraşmayacağım. Link şu; http://www.navige.com/navige-kullanmaya-basla
Zaten tıklayınca otomatik olarak "başlamak için tıklayınız" kısmına gireceksiniz. Tıkladıktan sonra sakın, "Ayarlarınızı Test Edin" butonunu tıklamayın!! Çünkü bu sayfada 35 saniyelik bir video açılacak ve size kılavuz olacak. Videodaki işlemleri yaptığınızda bütün sitelere sıkıntı olmadan girebileceksiniz. Hayırlı olsun..!
Futbol blogunda işi ne derseniz, bir yerde sosyal sorumluluk işte. Futbolcular kadar yazanlar da örnek olsunlar. (Amma toplumsal oldu, gören de hastane açtık sanacak. Çorbada bir parça tuz işte)
Etiketler:
Felix Mourinho,
Sansüre Hayır
3 Haziran 2010 Perşembe
Mustafa Denizli, Arma'nın Sana Yakıştığı Gibi
Kal orada. Ne bileyim... Tesislerde sen ol, basın mensuplarıyla sohbet et arada, altyapıdaki çocukları izle, A takıma gençleri davet et. Arada kehanet at ortaya bomba misali, "Beşiktaş'ın mazisinde bu da olmalı" de bir şey için... Kapalı'nın önüne gel taraftarla kucaklaş, Numaralı'dan boynuna atkı dolasınlar, çiçek versinler.
Yüreğimizi ısıtan Beşiktaşlılardan sayarız seni. Bu geç kavuşmanın tadını biraz daha çıkartırız.
Sen gol olunca sevinmeyi pek beceremezsin hocam. Ellerini sıkar, anlamsız bi şekilde sallarsın, bazen garip durur. Ama gözlerin parlar; biz onu severiz.
Biz seni severiz hocam, kaldı ki son yılların en saygın hocası olmanı severiz.
Severiz seni hocam, sevmeyen de saygı duyar. Kulübe'ye yakışırsın sen, takım elbisendeki armanın sana yakıştığı gibi. Feridun Düzağaç'ın dediği gibi; "şapkandaki tavşanlar seni sevmenin diyeti olsun" diyorum Hoca'm.
Bulut mu olsa,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Nazım Hikmet Ran
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Nazım Hikmet Ran
Etiketler:
Bay Kerahet,
Beşiktaş,
Mustafa Denizli
Bu Kez Gökmavilikleri Kadar Uzak | 2010'da İtalya
Dünya Kupası Takımları incelemeri arşivine bir katkı da İtalya ile Cartalete blogu yazarı Forza'dan da tanıdığım abimizden. Yazıya giriş yapmadan önce "konuk yazar"ımız hakkında bir şey söylemek istiyorum. Kimi okurlar uzun yazı okumayı sevmezler, siz onlardan değilseniz şiddetle tavsiye edeceğim blogdur. Uzun ve sıkıcı olmayan yazı bulmanın pek kolay olmadığını düşünürsek Cartalete Blogu kaçırmayın derim.
Son Dünya şampiyonunda o günden bu yana çok şey değişti aslında... En başta Totti'nin milli takımı bırakmasıyla, kupayı getiren 4-4-1-1 sistemi yürüyemez oldu. Konfederasyon Kupası'nda Lippi farklı arayışlar içine girdi. Totti'nin yerine bir forvet arkası bulmak yerine, Luca Toni'nin yanına bir ikinci santrafor olarak Iaquinta'yı düşündü. Tutmadı, hem de hiç... Lippi'nin bu turnuvadan boynu bükük, yeni planlarını ve Luca Toni'yi çöpe atmış olarak döndü... Dünya Kupası elemelerinde ise, kendilerini Azzurri formasıyla kanıtlanmış oyuncular yerine, Serie A'da hep formda olan fakat bir türlü milli takımda as olamamış oyunculara yöneldi Lippi... Gilardino, Pazzini, Di Natale, Pepe, Palombo gibi isimlerdi bunlar. Ve bununla birlikte sistemi de değiştiriyor, Dünya'nın hemen hemen her bölgesinde benimsenmeye başlanan 4-3-3 sistemini kullanarak,santrafor bölgesinde Luca Toni, geçmişten Vieri, Del Vecchio gibi statik, güçlü oyuncuların yerine, artık Gilardino, Pazzini gibi hareketli santraforları kullanmaya başlıyordu... Doğrusu da buydu, İtalya yeniden bir sıçrayış gösteriyor ve zayıf olarak da nitelendireceğimiz gruptan lider olarak Afrika biletini kapıyordu...
İtalya'nın 2010 Dünya Kupası değerlendirmesine, Lippi'nin şuanda elinde bulunan 28 kişilik kadroyu sunarak başlayalım...
Kaleciler: Buffon (Juventus), De Sanctis (Napoli), Marchetti (Cagliari), Sirigu (Palermo). Burada fazla takılmaya gerek yok, Buffon her zamanki gibi Azzurri'nin birinci eldiveni olacaktır...
Defans oyuncuları: Bocchetti (Genoa), Bonucci (Bari), Cannavaro (Juventus), Cassani (Palermo), Chiellini (Juventus), Criscito (Genoa), Maggio (Napoli), Zambrotta (Milan). İtalya'nın her kadrosunda belli bir iskeleti olan ve her zaman en güvendikleri bölgeleri "defans 4'lüsünde" bu kez bir belirsizlik hakim... Turnuva öncesinde yerinin en garanti olduğunu söyleyebileceğim tek isim Chiellini... Fakat yanında bulunan, 2006 Dünya Kupası'nda bütün İtalya'nın "un capitanosu" olmuş Cannavaro'nun, son dönemlerde fizik olarak büyük düşüş içersinde olduğunu görebiliyoruz... Lippi de, eleme maçları olsun, hazırlık maçları olsun, Cannavaro'nun yerine bir alternatif bulma arayışı içine girdi bu sezon. Ama sonunda yine O'na sarıldı diyebilirim... Ferrari, Serie A'da kalsaydı çok büyük ihtimalle Dünya Kupası yolcusuydu... Zira, Genoa'dan yancısı Bocchetti, neredeyse Cannavaro'yu kesecek kadar yükseldi...Sol bek bölgesinde yine 2006'nın yıldızlarından Grosso kadrodan çıkartıldı. Burada Genoalı Criscito yanlız kaldı diyebilirim... Sağ bek bölgesinde yine bir efsanenin (Zambrotta) yanında iki isim daha var. Palermo'da henüz bir iki yıl öncesinde tribünlerde ıslıklanan adam olmuş fakat geçtiğimiz sezonda müthiş performans göstermiş Cassani ve fiziğiyle göz dolduran Napolili Maggio. Zambrotta'nın sene sonuna kadar yeri sallantıdaydı aslında... Fakat Milan'la çıktığı son lig maçlarında "bende hala çok iş var" dedirtti açıkcası. Grosso'ya acımayan Lippi, Zambrotta'yı kadroda tuttu. Büyük ihtimalle 11'deki yerini de alacaktır. Cassani ve Maggio'dan biri de, 28'den 23'e indirilecek olan kadroda İtalya'ya uğurlanacaktır...
Ortasaha oyuncuları: Cossu (Cagliari), De Rossi (Roma), Gattuso (Milan), Marchisio (Juventus), Montolivo (Fiorentina), Palombo (Sampdoria), Pirlo (Milan). Burada da bana göre İtalya'nın banko 3'lü ortasahası: De Rossi - Pirlo - Marchisio olarak şekillenecektir.
Atak oyuncuları: Camoranesi (Juventus), Pepe (Udinese), Borriello (Milan), Di Natale (Udinese), Gilardino (Fiorentina), Iaquinta (Juventus), Pazzini (Sampdoria), Quagliarella (Napoli), Giuseppe Rossi (Villarreal). İtalya'nın 3'lü forvet oynayacağını ön görürsek, bu oyuncuları iki kategoriye ayırmak gerekir: Kenar forvetler ve santraforlar... Sağ forvet olarak oynayabilecek isimler: Camoneresi, Pepe, Quagliarella... Camoneresi de iyi bir sezon geçirmemesine rağmen, o bölgenin en hakkını verecek oyuncudur. 2006 Dünya Kupası'nı alan oyuncular içersinde, Buffon ve Pirlo ile birlikte tekrardan yeri garanti olan 3 isimden biridir bana göre. Sol forvet oynayabilecek isimler: Di Natale, Rossi, Quagliarella, Pepe... Burada da formayı alacak olan oyuncu hiç tartışmasız, ilk milli formasını 2002 yılında Türkiye'ye karşı giymiş olmasına rağmen, Azzurri'de as oyuncu olabilmek için bu günleri bekleyen, Serie A'da uzak ara gol kralı olan Antonio Di Natale olacaktır... Santraforlar: Borriello, Iaquinta, Pazzini, Gilardino... Burada Lippi, Gilardino ve Pazzini arasında zor bir karar verecektir... Bir tarafta eleme maçlarının yıldızı, İrlanda deplasmanında attığı son dakika golüyle takımını Afrika'ya götüren Gilardino, diğer tarafta Serie A'nın yıldızı, özellikle son haftalarda hem ligin kaderini değiştiren, hem de Sampdoria'yı Şampiyonlar Ligi'ne taşıyan Pazzini... Ama burada Lippi'yi ilgilendiren şey, oyuncunun milli takımda ne yaptığı olacaktır. O nedenle Gilardino bu konuda kredisini bir hayli yükseltti... Borriello ve Iaquinta'dan en az biri, İtalya yolunu tutacaktır...
Lippi'nin Dünya Kupası öncesi nasıl bir şablon düşündüğünü ve bu şablon içinde hangi oyuncuları kullanmak istediğini test edeceğimiz bir maç var; İtalya'nın bu sezon oynadığı son "ciddi" resmi maçı olan İrlanda deplasmanında, takımın nasıl bir 11'le çıktığına bakalım:
Bu kadro ışığında değerlendirmek gerekirse: Palombo'nun yerini, Juventus'un bu sezon "bataklık gülü" olan Marchisio; kadro dışı kalan Grosso'nun yerini Criscito; yine kadroda olmayan Legrottaglie'nin yerini herşeye rağmen Cannavaro; Iaquinta'nın yerini Gilardino alacaktır diye düşünüyorum. Sonuç olarak kendime göre Azzurri'nin, Afrika'da göreceğimiz en muhtemel 11'i şöyle şekilleniyor;
Gelelim Dünya Kupası şansına... Elbette favori değiller, aslında 2006'da da değillerdi... Ancak, herşeye rağmen İtalya'yı 2006'da favori gören ben, bu kez aynı duyguları hissetmiyorum... Çok şey değişti İtalya'da... O dönemde takımı sürükleyen Zambrotta, Pirlo, Gattuso, Cannavaro, Camoneresi gibi oyuncuların bugün temposu çok düşmüş durumda... Totti gibi bir oyuncu bu kez hiç yok... O dönemde Del Piero, Materazzi gibi tecrübeli oyunculardan bile yararlanmıştı İtalya... Keza yine o turnuvada çok iyi durumda olan Perrotta, Luca Toni, Grosso gibi isimler kadroda bile yok. İşin kötüsü, yerlerini alabilecek bir alt yapıda oluşmadı İtalyan milli takımında açıkcası. O nedenle ben bu kez Azzurri'nin şansını çok az buluyor, hatta bu kez o kupayı gökteki mavilikler kadar uzakta görüyorum... Ama yinede iyi bir gruptalar ve çeyrek finale kadar fikstür şansları da var. Slovakya, Yeni Zellanda, Paraguay'ın olduğu gruptan lider çıkacak, akabinde son 16'da Japonya, Danimarka, Kamerun'dan biriyle karşılaşarak, çeyrek finale yükselecek gücü görüyorum İtalya'da... Ama bu kupada tekrardan iddialı olup-olmadıklarını test edeceğimiz maç, çeyrek finalde ortaya çıkacak... Çünkü, çok büyük ihtimalle bu kez rakip İspanya olacak...
İtalya'yı her ne kadar favori dışına koysam da, onları kolay lokma zanneden yanılabilir... Yine de formalarında kazanmaya alışmış, içlerinde kim olursa olsun zirve yolunu kovalamış bir büyü vardır. Fikstür avantajıyla gelecekleri İspanya karşısında, alacakları ters bir sonuç yine final hatta kupa yolunu açabilir. Buna da hiç şaşırmam... Dünya Kupası, dakikaların oyunudur.... Burada iyi futbol ya da takım olmaktan öte "adı tam konulmayan" başka sinerjiler de gerekir. Adı konmamıştır, ama Azzurri formasıyla daha önceleri çok kez örneklenmiştir...
Keyifli okumalar, Cartalete'ye teşekkürler.
Son Dünya şampiyonunda o günden bu yana çok şey değişti aslında... En başta Totti'nin milli takımı bırakmasıyla, kupayı getiren 4-4-1-1 sistemi yürüyemez oldu. Konfederasyon Kupası'nda Lippi farklı arayışlar içine girdi. Totti'nin yerine bir forvet arkası bulmak yerine, Luca Toni'nin yanına bir ikinci santrafor olarak Iaquinta'yı düşündü. Tutmadı, hem de hiç... Lippi'nin bu turnuvadan boynu bükük, yeni planlarını ve Luca Toni'yi çöpe atmış olarak döndü... Dünya Kupası elemelerinde ise, kendilerini Azzurri formasıyla kanıtlanmış oyuncular yerine, Serie A'da hep formda olan fakat bir türlü milli takımda as olamamış oyunculara yöneldi Lippi... Gilardino, Pazzini, Di Natale, Pepe, Palombo gibi isimlerdi bunlar. Ve bununla birlikte sistemi de değiştiriyor, Dünya'nın hemen hemen her bölgesinde benimsenmeye başlanan 4-3-3 sistemini kullanarak,santrafor bölgesinde Luca Toni, geçmişten Vieri, Del Vecchio gibi statik, güçlü oyuncuların yerine, artık Gilardino, Pazzini gibi hareketli santraforları kullanmaya başlıyordu... Doğrusu da buydu, İtalya yeniden bir sıçrayış gösteriyor ve zayıf olarak da nitelendireceğimiz gruptan lider olarak Afrika biletini kapıyordu...
İtalya'nın 2010 Dünya Kupası değerlendirmesine, Lippi'nin şuanda elinde bulunan 28 kişilik kadroyu sunarak başlayalım...
Kaleciler: Buffon (Juventus), De Sanctis (Napoli), Marchetti (Cagliari), Sirigu (Palermo). Burada fazla takılmaya gerek yok, Buffon her zamanki gibi Azzurri'nin birinci eldiveni olacaktır...
Defans oyuncuları: Bocchetti (Genoa), Bonucci (Bari), Cannavaro (Juventus), Cassani (Palermo), Chiellini (Juventus), Criscito (Genoa), Maggio (Napoli), Zambrotta (Milan). İtalya'nın her kadrosunda belli bir iskeleti olan ve her zaman en güvendikleri bölgeleri "defans 4'lüsünde" bu kez bir belirsizlik hakim... Turnuva öncesinde yerinin en garanti olduğunu söyleyebileceğim tek isim Chiellini... Fakat yanında bulunan, 2006 Dünya Kupası'nda bütün İtalya'nın "un capitanosu" olmuş Cannavaro'nun, son dönemlerde fizik olarak büyük düşüş içersinde olduğunu görebiliyoruz... Lippi de, eleme maçları olsun, hazırlık maçları olsun, Cannavaro'nun yerine bir alternatif bulma arayışı içine girdi bu sezon. Ama sonunda yine O'na sarıldı diyebilirim... Ferrari, Serie A'da kalsaydı çok büyük ihtimalle Dünya Kupası yolcusuydu... Zira, Genoa'dan yancısı Bocchetti, neredeyse Cannavaro'yu kesecek kadar yükseldi...Sol bek bölgesinde yine 2006'nın yıldızlarından Grosso kadrodan çıkartıldı. Burada Genoalı Criscito yanlız kaldı diyebilirim... Sağ bek bölgesinde yine bir efsanenin (Zambrotta) yanında iki isim daha var. Palermo'da henüz bir iki yıl öncesinde tribünlerde ıslıklanan adam olmuş fakat geçtiğimiz sezonda müthiş performans göstermiş Cassani ve fiziğiyle göz dolduran Napolili Maggio. Zambrotta'nın sene sonuna kadar yeri sallantıdaydı aslında... Fakat Milan'la çıktığı son lig maçlarında "bende hala çok iş var" dedirtti açıkcası. Grosso'ya acımayan Lippi, Zambrotta'yı kadroda tuttu. Büyük ihtimalle 11'deki yerini de alacaktır. Cassani ve Maggio'dan biri de, 28'den 23'e indirilecek olan kadroda İtalya'ya uğurlanacaktır...
Ortasaha oyuncuları: Cossu (Cagliari), De Rossi (Roma), Gattuso (Milan), Marchisio (Juventus), Montolivo (Fiorentina), Palombo (Sampdoria), Pirlo (Milan). Burada da bana göre İtalya'nın banko 3'lü ortasahası: De Rossi - Pirlo - Marchisio olarak şekillenecektir.
Atak oyuncuları: Camoranesi (Juventus), Pepe (Udinese), Borriello (Milan), Di Natale (Udinese), Gilardino (Fiorentina), Iaquinta (Juventus), Pazzini (Sampdoria), Quagliarella (Napoli), Giuseppe Rossi (Villarreal). İtalya'nın 3'lü forvet oynayacağını ön görürsek, bu oyuncuları iki kategoriye ayırmak gerekir: Kenar forvetler ve santraforlar... Sağ forvet olarak oynayabilecek isimler: Camoneresi, Pepe, Quagliarella... Camoneresi de iyi bir sezon geçirmemesine rağmen, o bölgenin en hakkını verecek oyuncudur. 2006 Dünya Kupası'nı alan oyuncular içersinde, Buffon ve Pirlo ile birlikte tekrardan yeri garanti olan 3 isimden biridir bana göre. Sol forvet oynayabilecek isimler: Di Natale, Rossi, Quagliarella, Pepe... Burada da formayı alacak olan oyuncu hiç tartışmasız, ilk milli formasını 2002 yılında Türkiye'ye karşı giymiş olmasına rağmen, Azzurri'de as oyuncu olabilmek için bu günleri bekleyen, Serie A'da uzak ara gol kralı olan Antonio Di Natale olacaktır... Santraforlar: Borriello, Iaquinta, Pazzini, Gilardino... Burada Lippi, Gilardino ve Pazzini arasında zor bir karar verecektir... Bir tarafta eleme maçlarının yıldızı, İrlanda deplasmanında attığı son dakika golüyle takımını Afrika'ya götüren Gilardino, diğer tarafta Serie A'nın yıldızı, özellikle son haftalarda hem ligin kaderini değiştiren, hem de Sampdoria'yı Şampiyonlar Ligi'ne taşıyan Pazzini... Ama burada Lippi'yi ilgilendiren şey, oyuncunun milli takımda ne yaptığı olacaktır. O nedenle Gilardino bu konuda kredisini bir hayli yükseltti... Borriello ve Iaquinta'dan en az biri, İtalya yolunu tutacaktır...
Lippi'nin Dünya Kupası öncesi nasıl bir şablon düşündüğünü ve bu şablon içinde hangi oyuncuları kullanmak istediğini test edeceğimiz bir maç var; İtalya'nın bu sezon oynadığı son "ciddi" resmi maçı olan İrlanda deplasmanında, takımın nasıl bir 11'le çıktığına bakalım:
Bu kadro ışığında değerlendirmek gerekirse: Palombo'nun yerini, Juventus'un bu sezon "bataklık gülü" olan Marchisio; kadro dışı kalan Grosso'nun yerini Criscito; yine kadroda olmayan Legrottaglie'nin yerini herşeye rağmen Cannavaro; Iaquinta'nın yerini Gilardino alacaktır diye düşünüyorum. Sonuç olarak kendime göre Azzurri'nin, Afrika'da göreceğimiz en muhtemel 11'i şöyle şekilleniyor;
Gelelim Dünya Kupası şansına... Elbette favori değiller, aslında 2006'da da değillerdi... Ancak, herşeye rağmen İtalya'yı 2006'da favori gören ben, bu kez aynı duyguları hissetmiyorum... Çok şey değişti İtalya'da... O dönemde takımı sürükleyen Zambrotta, Pirlo, Gattuso, Cannavaro, Camoneresi gibi oyuncuların bugün temposu çok düşmüş durumda... Totti gibi bir oyuncu bu kez hiç yok... O dönemde Del Piero, Materazzi gibi tecrübeli oyunculardan bile yararlanmıştı İtalya... Keza yine o turnuvada çok iyi durumda olan Perrotta, Luca Toni, Grosso gibi isimler kadroda bile yok. İşin kötüsü, yerlerini alabilecek bir alt yapıda oluşmadı İtalyan milli takımında açıkcası. O nedenle ben bu kez Azzurri'nin şansını çok az buluyor, hatta bu kez o kupayı gökteki mavilikler kadar uzakta görüyorum... Ama yinede iyi bir gruptalar ve çeyrek finale kadar fikstür şansları da var. Slovakya, Yeni Zellanda, Paraguay'ın olduğu gruptan lider çıkacak, akabinde son 16'da Japonya, Danimarka, Kamerun'dan biriyle karşılaşarak, çeyrek finale yükselecek gücü görüyorum İtalya'da... Ama bu kupada tekrardan iddialı olup-olmadıklarını test edeceğimiz maç, çeyrek finalde ortaya çıkacak... Çünkü, çok büyük ihtimalle bu kez rakip İspanya olacak...
İtalya'yı her ne kadar favori dışına koysam da, onları kolay lokma zanneden yanılabilir... Yine de formalarında kazanmaya alışmış, içlerinde kim olursa olsun zirve yolunu kovalamış bir büyü vardır. Fikstür avantajıyla gelecekleri İspanya karşısında, alacakları ters bir sonuç yine final hatta kupa yolunu açabilir. Buna da hiç şaşırmam... Dünya Kupası, dakikaların oyunudur.... Burada iyi futbol ya da takım olmaktan öte "adı tam konulmayan" başka sinerjiler de gerekir. Adı konmamıştır, ama Azzurri formasıyla daha önceleri çok kez örneklenmiştir...
Etiketler:
Bay Kerahet,
İtalya Milli Takımı,
Konuk Yazar,
World Cup 2010
Maldini Junior
Yok bu Maldini'nin 3 numarasının varisleri olan çocuklarının değil, bir İtalyan markasının Maldini adına ürettiği çikolatasının hiç değil, bir Türk markasının çikolatası...
Ivan Gennaro Gattuso markalı bir elektrik süpürgesi markası da bekliyorum bu firmadan. Hadi be...
Etiketler:
Felix Mourinho,
Maldini Çikolatası
1 Haziran 2010 Salı
6+2+2 Saçmalığı Türk Futboluna Hayırlı Olsun
Zamanında 6+2'nin, hatta toptan yabancı kontenjanının kalkması gerektiğini düşündüğümü yazmıştım. (burada)
Bugün Federasyondaki abiler & amcalar karar almış. 6+2 yetmiyor, 6+2+2 yapalım demişler. Afedersiniz ama iyi halt etmişler. Nedir abi bunun mantığı? Avrupa'da mücadele edecek takımlar daha da yabancı yüklensin diye mi çıkmış? Ama o yabancıları alırken ilk 11 oyuncusu diye alamayacaksın, 4'ü ligde düzenli forma giyemeyecek; ama Avrupa'da onlarla başarı yakalayacaksın.
Kaldırın anasını satayım şu kontenjanı. Sercan Yıldırım'lar, Mehmet Topuz'lar ve benzerleri 30 Milyonluk adamlar olmasın. "Vasatın üstündeyim, nasıl olsa kontenjandan yer bulurum" diyemesin. Daha çok ara kazanacağım diye Türkiye'de kalmasınlar. Az cesur olun.
Heyhat!
Etiketler:
Bay Kerahet,
tff,
Türk Futbolu
31 Mayıs 2010 Pazartesi
2010 Dünya Kupasına Doğru "Domenech'in Fransası"
Dünya Kupası 2010 Millî Takım incelemelerine devam...
Bu sefer konuk yazarımız Arsenal Türkiye Blogu yazarlarından Ryuzaki. Kendisinin blogumuza hediyesi Fransa Millî Takımı incelemesini yayınlıyoruz.
Keyifli okumalar. Ryuzaki'ye teşekkürler.
Bu sefer konuk yazarımız Arsenal Türkiye Blogu yazarlarından Ryuzaki. Kendisinin blogumuza hediyesi Fransa Millî Takımı incelemesini yayınlıyoruz.
Keyifli okumalar. Ryuzaki'ye teşekkürler.
Fransa son uluslararası kupalarda başarısızlık serisi yapmış bir takım. Ülke olarak Domenech'i hiç istemiyorlar ve nedendir bilinmez Fransa Federasyonu ona sahip çıkıyor. Ancak Dünya Kupası başlamadan hemen önce alınan bir kararla Dünya Kupasından sonra takımın başına Bordeaux'dan ayrılan Laurent Blanc'ın geçeceği söylendi. Sanırım bu karar Domenech’in Fransa’ya oynattığı kötü oyuna karşı bir ambargoydu. Bu karar Fransa milli takımına olumlu yansıyabilir çünkü Domenech başka takım çalıştırabilmek için Fransa milli takımına başarılar getirmek veya en azından iyi oyun oynatmak zorunda. Bilindiği gibi Fransa gibi bir takıma savunma futbolu oynatıyor diye çok eleştiriliyor. Böyle muazzam oyuncuları olan bir takıma 4-3-3 oynatıp doğru düzgün pozisyona sokamamak ciddi bir sıkıntı.
Gelelim Domenech’in milli takıma aldığı isimlere ve dünya kupasında oynayacak muhtemel kadrosuna ;
Kaleciler: Hugo Lloris (Lyon), Steve Mandanda (Marsilya), Cedric Carrasso (Bordeaux),
Savunma: Bacary Sagna (Arsenal), Patrice Evra (Manchester United), William Gallas (Arsenal), Eric Abidal (Barcelona), Sebastien Squillaci (Sevilla), Marc Planus (Girondins Bordeaux), Gael Clichy (Arsenal), Anthony Reveillere (Lyon)
Orta Saha: Alou Diarra (Bordeaux), Jeremy Toulalan (Lyon), Florent Malouda (Chelsea), Yoann Gourcuff (Bordeaux), Abou Diaby (Arsenal),
Forvet: Thierry Henry (Barcelona), Nicolas Anelka (Chelsea), Andre-Pierre Gignac (Toulouse), Franck Ribery (Bayern Münih), Sidney Govou (Lyon), Djibril Cisse (Panathinaikos),Mathieu Valbuena (Marsilya)
Görüldüğü üzere takımın defans göbeğinde ve defansif ortasaha mevkiinde ciddi sıkıntılar var. Defans bölgesinde Mexes’in, Ortasahada iki oyuncu kurucudan biri olan ve Arsenal’in son dönemdeki kadrosunda yer alıp müthiş oynayan Nasri’nin, Forvette ne kadar Madrid’de forma şansı bulamasada süperstar olan Benzema’nın Milli takıma alınmaması ve Lassana Diarra’nın sakatlanması kadronun dengesini bozdu.
Domenech gene şaşırtıcı bir kararla Lassana Diarra’nın yerine bir ön libero çağırmayacağını açıkladı. Fransız medyası tarafından milli takıma alınmasına en çok tepki gösterilen isimler ; Planus, Cisse ve Valbuena oldu. Gerçekten Mexes,Nasri,Benzema’yı almayıp bu isimleri almak şaşırtıcı bir gelişme, ki zaten 30 kişilik kadroda da bu isimler yer almamıştı.Sanırım Domenech’in bu oyuncularla kişisel sorunları var. Oyuncular arasındaki problemler de kadro tercihlerine yansıyor olabilir çünkü Nasri ve Gallas birbirleriyle konuşmuyorlar.
Fransa’nın son iki hazırlık maçında gözlemlediğim ve Dünya Kupasında oynamasını beklediğim taktik dizilişi ;
Kaleciler: Hugo Lloris (Lyon), Steve Mandanda (Marsilya), Cedric Carrasso (Bordeaux),
Savunma: Bacary Sagna (Arsenal), Patrice Evra (Manchester United), William Gallas (Arsenal), Eric Abidal (Barcelona), Sebastien Squillaci (Sevilla), Marc Planus (Girondins Bordeaux), Gael Clichy (Arsenal), Anthony Reveillere (Lyon)
Orta Saha: Alou Diarra (Bordeaux), Jeremy Toulalan (Lyon), Florent Malouda (Chelsea), Yoann Gourcuff (Bordeaux), Abou Diaby (Arsenal),
Forvet: Thierry Henry (Barcelona), Nicolas Anelka (Chelsea), Andre-Pierre Gignac (Toulouse), Franck Ribery (Bayern Münih), Sidney Govou (Lyon), Djibril Cisse (Panathinaikos),Mathieu Valbuena (Marsilya)
Görüldüğü üzere takımın defans göbeğinde ve defansif ortasaha mevkiinde ciddi sıkıntılar var. Defans bölgesinde Mexes’in, Ortasahada iki oyuncu kurucudan biri olan ve Arsenal’in son dönemdeki kadrosunda yer alıp müthiş oynayan Nasri’nin, Forvette ne kadar Madrid’de forma şansı bulamasada süperstar olan Benzema’nın Milli takıma alınmaması ve Lassana Diarra’nın sakatlanması kadronun dengesini bozdu.
Domenech gene şaşırtıcı bir kararla Lassana Diarra’nın yerine bir ön libero çağırmayacağını açıkladı. Fransız medyası tarafından milli takıma alınmasına en çok tepki gösterilen isimler ; Planus, Cisse ve Valbuena oldu. Gerçekten Mexes,Nasri,Benzema’yı almayıp bu isimleri almak şaşırtıcı bir gelişme, ki zaten 30 kişilik kadroda da bu isimler yer almamıştı.Sanırım Domenech’in bu oyuncularla kişisel sorunları var. Oyuncular arasındaki problemler de kadro tercihlerine yansıyor olabilir çünkü Nasri ve Gallas birbirleriyle konuşmuyorlar.
Fransa’nın son iki hazırlık maçında gözlemlediğim ve Dünya Kupasında oynamasını beklediğim taktik dizilişi ;
Domenech’in alternatif olarak belirlediği kadroyuda sizlere sunayım.
Diaby-Henry-Squillaci yedekte olan ama formayı zorlayacak isimler olarak gözüküyor.
Bu Dünya Kupasında Fransa’nın en büyük başarısı kura şansıyla yarı finale kalmak olacaktır yoksa işleri gerçekten zor. Gruplarında Uruguay-Meksika ve Güney Afrika bulunuyor ve bu gruptan çıkmakta bile zorlanacaklardır eminim.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Fransa,
Konuk Yazar,
World Cup 2010
30 Mayıs 2010 Pazar
Hücum - ( Savunma+ Maradona ) = Kupa (?)
Konuk yazarımız CeyKun'dan 2010 Dünya Kupası öncesi Arjantin incelemesi.
Keyifli okumalar, CeyKun'a teşekkürler.
FIFA Dünya sıralamasının 7. basamağında bulunan tangocular, 3 kupayı(Dünya Kupası, Konfederasyon Kupası, Olimpiyatlar) da kazanmayı başaran 2 takımdan biri. Teknik adamlık görevini Basile'den devralan Maradona 2008'den beri Arjantin milli takımının başında. Teknik direktörlük görevine 94'te Arjantin'de(Mandiyu de Corrientes) başlayan Diego, 13 yıl kadar ara verdiği kariyerine 2008'de, Arjantin Milli Takımı ile tekrar hayat verdi.
Dünya Kupası elemelerinde, beklenen performansının çok altında kalan tangocular, son iki maçta aldığı galibiyetlerle G. Afrika biletini kapmıştı. Martin Palermo'nun son saniyede attığı golle şansını son maça taşıyan Arjantin, bu maçta da Uruguay'ı Bolatti'nin son dakikalara doğru attığı golle yenmişti.Arjantin'in elemelerdeki en golcü isimleri 4'er golle; Riquelme, Messi ve Agüero olmuştu. Fakat tangocuların Bolivya karşısında aldığı 6-1'lik hezimet hafızalardan silinmeyecek bir sonuç olarak kalacaktır.
Kadroyu nasıl bir kafayla yaptığı belli olmayan Maradona'nın 23 kişilik ekibi ise şu isimlerden oluşmaktadır.
Kaleciler: Sergio Romero (AZ Alkmaar), Mariano Andujar (Catania), Diego Pozo (Colon)
Savunma: Gabriel Heinze (Olympique Marseille), Martin Demichelis (Bayern Munich), Nicolas Otamendi (Velez Sarsfield), Walter Samuel (Inter), Clemente Rodriguez (Estudiantes de La Plata), Nicolas Burdisso (AS Roma), Ariel Garce (Colon)
Orta saha: Javier Mascherano (Liverpool), Jonas Gutierrez(Newcastle United), Angel Di Maria (Benfica), Mario Bolatti (Fiorentina), Juan Sebastian Veron (Estudiantes de La Plata),Javier Pastore (Palermo), Maxi Rodriguez (Liverpool)
Forvet: Lionel Messi (Barcelona), Gonzalo Higuain (Real Madrid), Carlos Tevez (Manchester City), Sergio Aguero (Atletico Madrid), Diego Milito (Inter), Martin Palermo (Boca Juniors)
Kadrosuna Javier Zanetti, Cambiasso, Lucho Gonzalez, Lavezzi, Zarate, Lisandro Lopez, Riquelme gibi isimleri almayan Maradona'nın 11'inin şu isimlerden oluşması bekleniyor.
Kadrosuna bu kadar önemli oyuncuları almamasına rağmen, tangocular inanılmaz bir hücum gücüne sahip. Forvet ve kanat oyuncuları çok iyi ve formda olan Arjantin'in esas sorunu ise savunma ve kalede gibi görünüyor. Özellikle savunmanın sağında oynatacak direk bir oyuncunun olmaması, J. Zanetti'nin önemini bir kez daha ortaya çıkarıyor. Kalede ise Romero, Andujar ve Pozo gibi tecrübesiz isimler yer aldı. En tecrübeli isim Pozo'nun da sadece 3 kez milli formayı giymiş olması durumun ehemmiyetini gösteriyor.
Ayrı bir paragrafta kesinlikle Javier Zanetti ve Cambiasso'ya açmak gerekiyor. Çok başarılı birer kariyeri bulunan iki futbolcunun da kadroya alınmaması, olası bir başarısızlıkta Maradona'nın başını çok ağırtacaktır. 15 yıldır Inter forması giyen ve 11 yıldır kaptanlık yapan J. Zanetti'nin kariyerinde sayısız başarısı bulunuyor. Son beş sezonda beş şampiyonluk kazanan "Il Capitano", 136 maçla milli formayı da en çok terleten isim. Özellikle bu sezon Jose Mourinho ile başarısını ve performansını en üst düzeye çıkaran Zanetti'nin son hedefi de, G. Afrika'da dünya kupası kaldırmak olabilirdi. Fakat futbolun yaşayan efsanesi buna izin vermedi. Zanetti için yazdıklarımın hepsi olmasada çoğu Cambiasso içinde geçerli. Kariyerinde Real Madrid ve Inter gibi önemli takımlarda oynayarak geçiren "Cuchu", milli formayı da 44 kez giymişti. Bu sezon gelen 3 kupalı müthiş başarıda, büyük katkıları bulunan bu iki oyuncunun yokluğu özellikle büyük maçlarda, işin savunma tarafında çok aranacaktır.
Bu sezon oynadığı futbolla büyük klüplere göz kırpan Angel Di Maria, kaptan Javier Mascherano, Inter'in muazzam savunmasının lideri Walter Samuel, İspanya'da geçirdiği iyi sezonların ardından bu sezon Liverpool'a geçen Maxi Rodriguez gibi isimlerin de takıma üst düzey katkı vereceği şüphesiz. Yukarıda da belirttiğim gibi esas soru işaretleri, bu oyuncuların dışındakilerden kaynaklanıyor. Veron'un ilerleyen yaşı, Demichelis'in savunmada ağır kalması, Heinze ve Otamendi'nin stoperden kırma bekler olması ve kaleci problemi, Arjantin'in canını sıkabilecek noktalar.
Umarım geçiremezler, olası bir kupa zaferinde Maradona'nın Buenos Aires sokaklarında çırılçıplak koşacağı düşünülürse...
Etiketler:
Arjantin,
Bay Kerahet,
Diego Armando Maradona,
Konuk Yazar,
World Cup 2010