11 Temmuz 2009 Cumartesi

Real Madrid 2009 - 2010


Transferleri malum. Robben - Raul - Higuain 3'lüsünü Kaka - Ronaldo - Benzema - Robben'e çevirdiler. Raul ve Higuain yedekte kalacak gibi. Orta sahaları ise Diarra I ve Diarra II ikilisinden birisi + Sneijder'e emanet olacak. Defans hattında da Ramos garanti. Yani garanti dediysek de sarı kart görmediği zamanlarda. Garay - Albiol'da Pepe gelene kadar göbek hattındalar. Sol bek ise Marcelo ve Heinze arasında gidip, gelecek. Gelelim arada kaybolanlara.

Gago - Guti - Diarra'lardan biri - Van der Vaart - Drenthe - Huntelaar bu sezonun kayıpları olacak. Nistelrooy'da keza öyle. Salgado 10 maç oynarsa ne mutlu ona. İlk 11'i 4-2-3-1 gibi oynayacak Real'in. Ama çok maçta 5 ve üstü gol olur maçlarında karşılıklı. Casillas yine kahraman olur bu sene Real adına. Tabii Diarra'lar da...

Gelelim maddi kısmına. Herkesin aksine çok sevindim bu transferlere. Harcanan paralara. "Rüzgar essin de, değirmen dönsün, değirmen dönsün de buğday öğütsün, buğday öğütsün, öğütsün de un yapıp satalım"ı bekleyen futbol camiasına, direk ekmek yardımı geldi. Lyon bile kimsenin aklından geçmeyen Lisandro Lopez'i alabildi Benzema yerine. Sir Alex bile hayatta 10 milyon'un üzerine bir sağ bek için çıkmayacakken çıkabildi. İzleyenleri John O'Shea'dan kurtardı. Darısı Fletcher'a ya neyse. Bir yerlerde bu transferler etkisini gösteriyor bu sayede. Dişliler birbirini döndürerek, makineyi çalıştırmakta. Futbola ne kadar para akıtılırsa o kadar iyi. Fiyatlar uçuyor denmesi de hikaye. Uçurulan paralar Kaka'ya, Ronaldo'ya, Benzema'ya uçuyor. Tutup Lovenkrands'a felan verilmiyor yani. Tek sorun ise transfer paralarını kulüplerin transfer değil de borç ödemeye felan harcaması. Milan gibi. Onlarda tek santrafor ile dükkanı kapatacaklar gibi. 2 seneye emekli olan futbolcular yüzünden İlhan Cavcav'ın Gençlerbirliği'ne dönerler bu gidişle. Berlusconi'de en büyük hatam Bülent Korkmaz'dı der en sonunda.

Neyse Real Madrid sahada ne yapar bilemem ama Ps3 konsollarında Barcelona ile çok güzel kapışır. Ah bir de Valdez kova olmasa...

Yarım Sıfır Olsun Bizim Olsun


Maslak Acıbadem hastanesine kaldırılan Vedat Okyar damarlarındaki pıhtılaşmadan dolayı felç geçirmiş, yaşam destek ünitesine bağlı olarak yoğun bakıma alınmıştır.

"Bu öyle bir maç ki; yarım sıfır kazanmak bile bize yeter" Vedat Okyar


kaynak: bjk.com.tr

Bermuda Şeytan 3'lüsü


Her sene fikstür çekilir, ayarlanmış haftalar dışında geri kalan haftalar rastgele dağıtılır, bazı sezonlarda peşpeşe gelen haftalarda zorlu rakipler çıkar. 2007-2008 sezonunda İstanbul B.B - Fenerbahçe - Sivasspor 3'lüsü o sezonun tehlikesi olmuş, o 3'lüyü peşpeşe yenen tek takım Galatasaray şampiyon olmuştu. Bu sene ise daha zorlu bir 3'lü var.

Trabzonspor - Fenerbahçe - Sivasspor 3'lüsü. Mesela Galatasaray 9.Hafta Sami Yen'de Trabzon'la, sonra Kadıköy'e, ardından Sivasspor'la tekrar Sami Yen'de oynayacak. Bu fikstür geri kalan 15'liye de vuruyor. Son 3 hafta bu 3'lüyle karşılacak ekip ise Hikmet Karaman'ın Ankaragücü ekibi. Hikmet Karaman sever böyle maçları ama peşpeşe onları zorlamasa bari...

Demirören'den Denizli'ye ...



"Ben 2000 yılında Serdar Bilgili zamanında yönetici olduğum günde de aynı şeyi söyledim. Samet Aybaba ve Mustafa Denizli, ben var olduğum sürece Beşiktaş kapısından içeri giremezler"

İlgili Link; Yıldırım Demirören'in Denizli Açıklaması

Aziz Yıldırım vs Kokain-Büyük Camia İlişkisi




"Sn. Daum’la ilgilenmemiz daha önceydi. Kokain içmekle suçlanan bir kişinin, büyük camiamızın başına getirileceğini yazmanız, sizin bir ayıbınız"


Fenerbahçe Spor Kulübü Adına Aziz Yıldırım. 22 Ekim 2000 tarihli Türkiye gazetesinde çıkan haberle ilgili.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Alkış!?!?!?


Geçtiğimiz günlerde bir haber vardı medyada. Görsel ve yazılı basın içerisinde. Tatil, staj derken fırsat bulamadım yazmaya. Fenerbahçe'li futbolcular kaptanı Alex'i alkışlamışlardı kamptaki ilk antremanına gelince. Kafama takıldı.

Alex, kampın 6 Temmuz'dan 29 Haziran'a alınması sebebiyle "erken gelmekten vazgeçti, tatilini yarıda kesip gelmeyecek, Fenerbahçe kaptanına ceza verecek" haberleri yapılmıştı. Bir hafta geç gelen, izinsiz tatilde takılan adama, hem de takımın 1.kaptanı olan adama, bir hafta boyunca Roland Koch gözetiminde İstanbul sıcağında günde çift antreman yapan adamdan ne alkışı bu? Beyne geçen sıcaktan mı yoksa "hacı iyi ki gelmedin bu sıcakta perişan olduk biz, helal olsun sana, zeki adammışsın vesselam mı?" İlginç tabii..

Cavcav'ın 500.000 Euro'su


Gaziantepspor'un 500.000 Euro'su oldu. Nasıl, neden, niçin oldu derseniz bir dirsek yüzünden hem de. Fair Play ligi lideri 500.000 Euro ödül kazanacaktı. Bu ödül de son maça kadar Gençlerbirliği'nin hakkıydı. Ama son maçta Mehmet Polat rakibine dirsek atınca Gençlerbirliği bu sıralamada 4.lüğe indi. 2. ve 3.'ye verilecek ödülleri de kaybetti haliyle. Olan Cavcav'ın paralara oldu. Ama Cavcav bu parayı kaptırmama adına cezaya itiraz etti. Ceza 2 maçtı, direk kırmızı kart olduğundan. Ceza 1 maç olsaydı ilk 3 içinde olacağından yine para alacaktı. Alamadı. Üstüne bir de Tahkim'e çattı 1 maça inmeyince. Hırsını ise kırmızı kart gören Mehmet Polat'tan aldı. Sözleşmesini feshetti. Olan Cavcav'a ve paralara oldu. Troisi'yi de elinden kaçırmıştı zaten. 2 gün de 2 şok onun adına. Artık bunu da Bülent Korkmaz'a bağlarsın Sn. Cavcav...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Yolculuk ve Bir Tavsiye





Öğleden sonra otobüse atladığım gibi Ankara'dayım. Bir hafta, belki de biraz daha fazla dönmem. Oradayken blogla pek ilgilenemeyeceğim. Öyle çok önemli bir olay olmadığı sürece tabii (:
Blogger arkadaşlarım nasıl olsa yazılarına devam ederler.



Tavsiye ise şu: Bikkembergs'den uzak durun. Böyle saçmalık görmedim. Uzun süre araba kullanınca ayakkabı topuk hizasından yırtılır mı hiç? Görseldeki modelden yok bende ama hemen hemen aynısı; siz uzak durun bence.


... Ahmet Çakar!




Ben bu ülke spor basınında bu kadar tehlikeli başka bir adam daha görmedim. Bu akşam programda konu Galatasaray'dı. Adam tutturdu "Galatasaray camiası büyük camia değildir" vs. Her kulübe bir şey giydirmesi lazım adice, yoksa rahat edemiyor. Topuz muhabbetinde de ortalığı karıştıran bu isimdi. Yıldırım Demirören o akşam doğru dedi "Tehlikeli adamsın Ahmet Çakar" diye. Beşiktaşlıyım bilenler bilir. Adam başka takımlara bile atıp tutarken midem bulandı. Reyting falan için yapıyorsa Kanalturk'e kolay gelsin. Gerçek spor severden reyting kazanamaz bu adam. Şahsen midem bulandı izlemeyi bıraktım bu iğrenç herifi!

Başlıktaki üç noktaya en uygun hakareti siz yerleştirin!

5 Temmuz 2009 Pazar

Basın Hangi Gezegende Yaşıyor?




Dün Nihat'ın olayı ile ilgili Lig TV'nin hangi gezegende yaşadığını sorgulamıştık. Lig TV'nin Nihat'ın askerlik yapacağından habersiz "antremana katılmadığını" yazdığı söylemiştik.

Olayın içi biraz daha değişikmiş.

Bildiğiniz gibi Nihat hâlâ Villareal'in futbolcusu. Beşiktaş henüz bir bonservis alışı yapmadı resmi olarak. Sebebini ise helal olsun bir adet basın kuruluşu yazmış değil. Hepsi sağ olsun Murat Kuş'un "Nihat hâlâ Villa'nın futbolcusu. Askerliği bir bitsin..." tarzı açıklamasının altında bir şeyler arayıp, Beşiktaş taraftarının aklına "Acaba?" sorusunu getirip canını sıkmaya çalışıyor.

Olayın içyüzü hakkında Haber1903'den bir açıklama geldi. Nihat'ın askerlik yapması için yabancı ülkede oyuncu olması lazım. 21 gün askerlikten sonra atacak imzayı doğal olarak. Murat Kuş'un açıklamayı böyle yapması da bu yüzden.

Bunu bir satırda bile dile getirmeyen "uzaylı basın"a teşekkürler.

Futbol & Kölelik Geyiği




İş tadından çıktı ve "geyik" kıvamına gelmeye başladı. "Ağzı olan konuşuyor" ya bizim ülkede. Futbol da bundan nasibini aldı. Kendim de bu gruba dahilim mesela. Sadece imkanım olduğundan açtım bir blog, gidiyorum; hayırlısı olsun bakalım. İsteyen okuyor, isteyen okumuyor sonuçta değil mi?

Şu "modern zamanların köleliği" muhabbeti bitsin bence artık. Daha fazla söylenecek bir şey yok. Futbolcular kendi istekleriyle bu dünyaya giriyorlar. Kendileri gidip, kendilerini 3-4 yıllığına bir klübün malı yapan sözleşmelere imza atıp dünyanın parasını kazanıyorlar. Kulüpten parasını çatır çatır kazanırken iyi ama kulüp onu satmak istediğinde "kölelik". Tabii ki futbolcunun istekleri ve kişisel duyguları önemli ancak sözleşmeyi imzalarken buna karşı bir koruma maddesi var mı? Tek bir şey var o da futbolcunun istemediği takıma gitmeyeceği. Futbolcular bir araya gelip de bir önlem almamış bu "kölelik sistemine" karşı, biz izleyenler mi kurtaracağız onları? Burada da sorun "eğitimsiz futbolcu"dan başlıyor ya neyse.

Sene 1879'da başladı bu ticaret. İsmini "Köle Ticareti" olarak adlandırmak ne zaman moda oldu bilmiyorum ama bir ticaret döndüğü kesin. Zannedersem işi duygusallaştırıyor "kölelik" adını vermek. Kölelikten ağzı yanan bir dünyada daha "reyting" kazandırıcı bir isim de bulunamazdı herhalde.

Bu işin daha fazla çıkışı yok. Bosman'dan sonra yeni bir atılım da zor; kimsenin işine gelmez. Bu yüzden bu işin adını kölelik koyarak olayın tadını kaçırmaya gerek yok.

Bunun gibi artık değişmeyecek olan ve muhabbeti devam eden şey ise "endüstriyel futbol" geyiği. Ona da bir şeyler deriz bi' ara.

Lig TV Hangi Gezegende Yaşıyor?




Beşiktaş'ın yeni transferi Nihat Kahveci, bugünkü antrenmanda yer almadı. Dün sağlık kontrolünden geçen milli futbolcuya, bugün izin verildiği bildirildi.

Arkadaşım hangi gezegende yaşıyorsunuz siz? Adam yarın gidip birliğine teslim olacak, 21 gün askerlik yapacak. Antremanda ne işi var? Adam Burdur'a gidiyor askere.