20 Haziran 2009 Cumartesi

Stoper Hoyratlığı


4 Büyüklerin yıllardır en büyük sıkıntısı sağlam bir defans 4'lüsü. Galatasaray yıllardır sağ bek arar, Beşiktaş her sene 2-3 tane defansa adam alır ama 26.haftadan sonra Toraman-Zan-Üzülmez 3'lüsü sabit defanstadır. Trabzon zaten evlere şenlik. Fenerbahçe ise son 2 sene sakatlıklar ve cezalar hariç bu arayışın biraz gerisinde. Ama onların da bu sene sıkıntısı olacak gibi.


Önce Fenerbahçe'den başlarsak, Fenerbahçe 2 senedir istikrarın adı olan Edu - Lugano - Gökhan ve Roberto Carlos 4'lüsünü bu sene kuramayacak gibi. Gerek Carlos'a gelen teklifler, gerek Edu'nun eylül ortası gibi dönüşü, gerek Bilica'nın ve Bekir'in alınması bunun göstergesi. Ama asıl olan ise savunmasının belkemiği Lugano ile olan durumu. Fenerbahçe diğer takımlardan farklı bir durumda olarak, oyuncusunun menajerinin oyunu ve yurtdışı transferi nedeni ile Lugano'ya kapıları kapatmıştı. Böyle bir adamı kovmak ya da satmak için anlaşmamazlık yapmıyordu Fener. "Camia oyuncudan büyüktür" prensipi ile kapıyı gösteriyordu. Lugano ise tekrar anlaşma için masaya oturacak Fenerbahçe ile. Olursa olacak. Olmazsa olmayacak.

Beşiktaş ise Zapo konusunda sorunlu. Gerek basında, gerek camianın içinden gelen seslere göre Zapo iyi bir alıcı bulunursa satılacak ya da kiraya verilecek. Zapo kişisel görüşüme göre "El Bombası" Gökhan Zan'dan daha iyi. Toraman'ın da ameliyat sonrası geç döneceğini göz önüne alırsak Zapo'nun yollanması Beşiktaş adına eksi hatta 3 kulvardaki bir takım için 2 eksi. Eğer böyle birşey olacaksa da Galatasaray alsın isterim. Çünkü sezon başı Zapo-Sivok için herkes en iyi stoper tandemi diyordu. Zapo ise Beşiktaş'ın stoper konusu.

Trabzonspor'da ise Song'u "çakma Güiza" Ahmet Özen sezon sonuna doğru yedek bırakınca Song konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Yeni hoca belli olmadığından Song konusu muallakta. Song'u hoca istemezse, ki bunu yapacak hoca sıksın kafasına Trabzon'da, Trabzon ilk 3'ü rüyasında göremez.

Galatasaray ise felaket. Önce Fernando Meira ardından da Servet Çetin'i satan Galatasaray'da sağ bek yok. 2 sağlam stoper yok. Joker çok ama nereye kadar. Hiç kimse kalmazsa Harry Kewell oynar orada. Yaz yaz bitmez Galatasaray zaten.

Neyse efendim. 4 Büyükler elindeki adamları da göndermek isteyerek kanayan yarasına tuz basma durumunda. Zaten adam yok. Olanı da yolluyorlar. Bakalım bu hoyratlık nereye kadar gidecek?

Wikipedia'dan Transfer Takibi


Lucas Neill, Wikipedia'nın İngilizce versiyonuna göre boşta. Galiba normali de bu zaten. Ama Wikipedia'nın Türkiye uzantılı bölümüne göre yeni takımı Galatasaray. Hem de 17 numaralı formayı giyecek. Gerçek olsa keşke. Şaştım, kaldım yahu...
İlgili link; Lucas Neill Wikipedia

Nadal'sız Wimbledon


Goran Ivanisevic - Patrick Rafter finalini Trt ekranlarında izlediğim günü unutamam. Wildcard ile davet edilen ve muhteşem servisleri ile beraber kortta yardıran Ivanisevic'in şampiyon olması bir Wimbledon efsanesidir. 2 sene önceki Wimbledon'da da maçtan sıkılan seyircilerin Sean Connery ile beraber meksika dalgası yapması da efsanedir. Ama en yakını bu efsanelerden Rafael Nadal'ın Roger Federer'i hava kararmadan hemen önce biten maçta yenmesidir.


Roger çimin efendisidir. Rafa ise toprak ve sert zeminin. Rafa sürekli olarak Wimbledon'da finalde Roger ile karşılaşır Roger yenerdi. Geçen sene herşeyini veren Rafael bunu da başardı. Bu sene ise bunun rövanşını izleriz düşüncesindeydik. Ama Rafa'nın diz sakatlığı buna müsaade etmeyecek. Wimbledon'a katılmama kararı aldı Rafa. Kendisini denediğini ve tam olarak kendisini hazır görmediğini söyledi ve katılmama kararı aldı. Eğer Roger kazanırsa tekrar 1 numara olacak. Bizlere ise Roger karşısında yeni bir sürpriz bulma umudunu bıraktı.


19 Haziran 2009 Cuma

Nilüfer Üzerindeki Kurbağa


"Final serisinin 4.maçıydı. Stres ve gerilim üst düzeydeydi. Hepimiz koç'un bizi motive edici birşeyler söylemesini, bize seri ile ilgili önemli şeyler söylemesini, bize bu anlarda yardımcı olmasını bekliyorduk takım olarak. Ve konuşmaya başladı. "Hepinizden şimdi yerlerinize oturmanızı ve gözlerinizi kapamanızı istiyorum. Kendinizi nilüfer çiçeği üzerindeki bir kurbağa gibi düşünün ve buna konsantre olun" dedi bize. Şaka yapıyor herhalde dedim ama gözlerimi de kapadım. Bir yandan gülerken, tek gözümü açtım ve acaba herkes bunu yapıyor mu diye baktım. Herkesin gözleri kapalıydı ve ciddi ciddi bunu yapıyordu."


Kobe Bryant (Orlando - Lakers final serisinin 4.maçından önce takımın nasıl konsantre olduğunu Conan O'Brien Show'da anlatırken...)

Yusuf Şimşek'in Ardından (+16)






Bugüne kadar kendisi hakkında yapılan en içten yorumu yayınlıyoruz!

Olcay Meriç isimli vatandaşın yazısıdır. Forza'dan alıntı. Görsele tıklarsanız okunabilirlik açısından verimli olur. (:

Hâlâ baktıkça gülümsetir beni. Yanlış hatırlamıyorsam Olcay Meriç kafası güzelken yazmıştı bunu. Helal olsun be!

18 Haziran 2009 Perşembe

4-2 vs Fenerbahçe





Fortis Türkiye Kupası finali sonucu:

Beşiktaş 4-2 Fenerbahçe






TBL Finalleri sonucu:

Efes Pilsen 4-2 Fenerbahçe

Beşiktaş Tv'de Nostalji Yapmak

Bir Galatasaray'lı Beşiktaş Tv'de yayınlanan bir maçta nasıl nostalji yapabilir diyebilirsiniz. Galatasaray maçı olmamasına rağmen hemde. Beşiktaş ilk 11'inde sonradan Galatasaray'lı da olan kimse yoktu o kadroda.

Beşiktaş Tv'de bugün Beşiktaş - Psv Eindhoven maçı vardı. 1991 Şampiyon Kulüpler Kupası eleme maçı. Beşiktaş fırtınasının estiği yıllar. Şanssız bir şekilde elenen Beşiktaş'tı bu turda. Beşiktaş İnönü'deki maça bako-recep, gökhan, ulvi, kadir, ­rıza, mehmet, turan, zeyer, feyyaz, metin ilk 11'i ile başladı. Geri pas uygulaması bile vardı maçta tabii. Psv Eindhoven kadrosu ise nostaljinin başlama yeri. Psv sahaya van breukelen- alex, de jong-vanenburg, van aerle, erwin koeman, heintze-kieft, ellerman ve yıllar yılı eksikliğini hep arayacağımız, savunmadan topla çıkmanın, hava hakimiyetinin temsilcisi 6 numarası Popescu ile beraber sağ bekte kirli sakalları, berduş model saçları, kısa şortu ile Hasan Şaş yüzünden beyazlayan saçlarını kahverengiye boyatan 2 numarası ile Erik Gerets vardı. Bu maç spiker'in en çok güvendiği adam Bako'nun yediği hatalı gol yüzünden 1-1 bitiyordu. Rövanşı ise Sarı Fırtına Metin'in golüyle 1-0 öne geçen Beşiktaş için güzel başlıyor fakat kötü bitiyordu. 2-1 biten maç sonucu Romario'lu Psv turu atlıyordu. Tabii 2.maçta 2.yarı civarında Sergen'in oyuna girdiği ve sol kanatta Sergen Yalçın'a sağlam bir faul yapıldığı rivayetler arasındadır. Psv sağ beki mi kim?



ilk maçın özetini izlemek isteyenler için; Beşiktaş - Psv Eindhoven

Rövanş için; Psv Eindhoven - Beşiktaş

Sana Yakıştı mı Ergun Babahan?


Dün Aziz Yıldırım hakkında çok sert bir köşe yazısı yazdı Ergun Babahan. Belli ki Mehmet Topuz transferine kızmış. Tuttuğu takımı bilmiyorum. İlgilendirmiyor da beni. Bir kulüp başkanı hakkında çetecilerle iş birliği ağır bir ithamda bulundu dünkü köşe yazısında. "Yıldırım'a da Yakıştı" adındaydı yazısı.

Çete üyeleri ile işbirliği yapıyor ile iddialı girmiş yazısına. Topuz transferinde yanında götürdüğü bir isimden dolayı Aziz Yıldırım'ı çeteci ilan etti 2 dakikada. Tamam sütten çıkmış ak kaşık olarak görmeyebilirsin, iddia ettiğin ithamları doğru olarak da görebilirsin, hiç sevmeyebilirsin de, mevdiven diye dalga da geçebilirsin, ama çetecilerle, mafya üyeleri ile beraber gezmek sana çok yakıştı diye yazmak bir başkan ise, hem de böyle bir camianın başkanı ise ayıptır. Yazman gereken de "102 yıllık Fenerbahçe camiasının başkanının böyle kişiler ile gezmesi ayıptır vs." minvalinde olmalıyken Başkan'ı çetecilikle suçlaman, bunu feyz alarak göndermelerde bulundurman da sana yakışmıyor...

O Malzemecinin Orada İşi Ne?



Kavgada felan hani sahaya seyirci girmesini bu ülkede anlarım, anormal değildir de, kardeşim o elinde bavulla nereye gidiyorsun sen? 30.saniyeler civarı görürsünüz kendisini..

ek1: Kaya Peker'e saldıran abi kısmına hiç girmiyorum bile. Kerem Gönlüm'den yediği darbe 2 ay yeter ona.

ek2: Ufuk Sarıca'daki bilek de paslanmamış hiç. O karmaşa da adamın kafasını vurmak büyük iş..

17 Haziran 2009 Çarşamba

Yeni Blog | Beşiktaşlılık

Beşiktaşlı yönümü burada rahatça "salamadığım" için yeni bir blog açayım dedim. Eee, beleşten reklamını da yapalım o zaman (:

Sizi buradan alalım:
Herkese Nasip Olmaz Beşiktaşlılık!

Konfederasyon Kupası Şampiyonu


Allah bunu icat edeni de, bunu o tribünlere sokmayı akıl edenin de, ilk tribünlerde çalanı da, güzel oluyor bunu hep yapalım diyeni de, stadyumlarda bunu çalıp maçın zevkinin içine edeni de bu kornanın önüne koysun ve 90 dakika boyunca bunu kulaklarında çalsın emi. Ettiniz lan keyfimize..

Sen Bana Birini Android Matrix Reloaded






Bobiler.örg'dekiler gibi. Ama Matrix versiyonundan..

Servet Kazanmak mı? Servet Kaybetmek mi?


Hangisi acaba şu an Galatasaray'ın içerisinde bulunduğu durum? 8 milyon Euro'yu kasaya koymak mı? Yoksa yüzünde maske, kaburgasında çatlak, adalesinde yırtık olduğu haberlerini okuduğumuzda "Servet mi? Oynar abi sorun değil" diyebileceğimiz bir adamın artık olmaması mı?

Zaman gösterecek..

15 Haziran 2009 Pazartesi

Rasim Başak, Sabri Sarıoğlu'dur || Ergin Ataman


Harika bir final serisi izliyordum 4 maç, 3 periyod, 9.50 dakikadır. Türkiye standartlarına göre harika bir seriydi. Koç hamleleri, rotasyon, üst düzey savunma, yorgunluklar ve küçük nüans'ların belirlediği bir final serisi. Ta ki 5.maçın kaderini çizen sportmenlik dışı faule kadar...


O kadar gereksiz ki sportmenlik dışı faul, anlatılmaz. Normal bir savunma faulü. Biraz sertinden. Hakemler sportmenlik dışı çaldılar. Açık ve net bir şekilde maçı bir tarafa gönderdi bu düdük. Kural kitapçığı ne yazar bilemem. Hani kitapçığa göre de bunun uygulanma mercii de hakemler tarafından belirleniir. Serinin 5.maçında oyunun bu dakikasında böyle bir maçta çalması enteresan. Misal, orta sahada ikili mücadeleye faul çalınır da, ceza sahasında çalınmaz işte ondan. Maçın bu düdükten sonra zaten kaderini hakemler belirledi. Neyse sonrasında olan oldu. Spormax ekranlarında Mirsad Türkcan'ın 4.kez tekrarladığı küfürden sonraki teknik faulü felan. Rasim Başak ise Sabri Sarıoğlu kanından taşıdığını gösterdi. Küfürler, birilerine sataşmalar, gidip hakem masasına tekme atıp, bayan masa hakemlerine ağzına geleni söylemesi felan. Sabri'yi gördüm adeta sahada. Hani tek bir vukuat olsa neyse de, bir çok maçta, Milli ya da Fenerbahçe Ülker farketmeden, yapıyor bunları. Tekrarını ya da bu anların videosunu izlerseniz anlarsınız "Sabri" diyerek ne demek istediğimi.


Son sözlerim ise Ergin Ataman'a. Efes'i buralara kadar harika getirdi. Koçluğuna değil lafım. "Görmedim" lafına. İnsanoğlu görmeyebilir dersiniz. Bu adam sahadaki 2 koçtan birisi. Hücum yapan takımın koçu. Futbol değildir ki bu meret. 20m ötende olan aksiyonu göremiyorsan, basketbol koçu olman abes değil mi? Hücum faul çalsalar, "Görmedim" diyebilir misin? Onu görmeyen adam, steps, 3 saniye, ayağı çizgide ya da set oyununda yanlış yerde duran adamı nasıl görsün? Gördün be hoca. Gördün de "Bence ağır bir karar" demek zor oldu.

14 Haziran 2009 Pazar

15 Günde Sinan Engin




Manisa'da yaklaşık 15 gün önce resmi olarak başlamıştı. Ayrılmış...

Manisaspor için hayırlı olmuş. Yarın öbür gün "Benim Manisa'ya yaptıklarımı kimse yapmadı, Manisa ligde kalsın kendimi becertirim" gibisinden konuşursa şaşırmam.

Allah'ınızdan Bulun! ||| Çakma Pascal




Mehmet Topuz Fenerbahçe'ye gitmiş falan tamam. İyi oyuncuydu, istedik, gelmedi Beşiktaş'a. Şu saatten sonra Beşiktaş'ın adam hakkında söyleyeceği her şey "Kuyruk Acısı" olarak nitelendirilecek basın tarafından. Nitelendirilsin, çok da tın. Mehmet'i iki günde Pascal Nouma ilan eden taraftarlar utansın. Bu olayda Fenerbahçe'nin "etik" yanlışlarını örten ve olayı "Beşiktaş adamı transfer etmeyi beceremedi, ehe hehe" olarak gösteren basının Allah belasını...


Biri Beşiktaş forması giyip "Ben Beşiktaşlıyım" der ve iki gün sonra "Fenerbahçe" formasını diyer.

Biri Fenerbahçe'ye golü attıktan sonra...

Forza Pascal Ulan!

Fotomontaj Forma || Beşiktaş'lı Duruşu


Mehmet Topuz, "Ben Beşiktaş formasını giymedim, ben sadece formayı elimde tuttum. Üzerimde forma olan fotoğraflar, montajdır" dedi. Be kardeşim, Aziz Yıldırım seni almayacak diye gittin koşa koşa Demirören'le anlaştın, "Doğuştan Beşiktaş'lıyım" dedin, Fener bonservisini alınca yan çizmeme adına buna devam ettin, sonra Aziz Yıldırım 45 dakikada transfer işini halledince, adeta dünyaya yeniden gelmiş gibi imza töreninde sırıttın, sonra da böyle diyorsun. Hoş sen böyle dedin diye, üzerindeki formayla olan fotoğrafın, sanki bana göbekli, gayet normal Türk insanı fiziğine sahip birisiymiş gibi geldi ya neyse...


Gelelim Beşiktaş cephesine... Levent Erdoğan, "Topuz Beşiktaş'lı duruşuna sahip değilmiş" dedi. Nedir bu duruş Allahaşkına. Sayın Erdoğan, söyle de bilelim biz. Sen de var mı bu mesela? "Bu duruş nedir?" desem sana "Sayın Seba" veya "Baba Hakkı" demeden nasıl açıklayabilirsin? Kendini örnek verebilirmisin mesela? Çok Sayın Başkan'ın sahip midir bu duruşa? Camia içerisinde bir tek geçen sene Ertuğrul Sağlam bu duruşu gösterirken, kovarcasına yollamak mıdır senin Beşiktaş'lı Duruşu adını verdiğin şey? Kendinde veya Başkan'ında gösteremediğin bir şeyi transferinde mi bekliyorsun? Bence bu "duruş" kelimesini siz yönetim fazla kullanmayın. Saygın isimlerin, camianın yüz akı olmuş kimselerin, yıllar boyu tırnakları ile yaptığı bu eseri, gelecek nesillere miras bıraktığı böyle bir miras'ı siz harcamayın. Zaten mali anlamda harcadınız, manevisini de bitirmeyin de, gelecek nesil sizden fazla bahsetmesin...

Dj Tarkan




13 Haziran gecesi "Wongo Terrace"da dinleyebildik sonunda kendilerini. Mekanın teras olması falan güzeldi ancak diğer bir teras'dan gelen piyasa müzik sesleri Dj Tarkan'ın setlerinin arasına girince biraz kötü oldu. Ama olsun, değdi valla. Benim gibi gece çıkmayı, dans etmeyi vs sevmeyen biri bile bu kadar eğlendiyse; ve sabah kalktığında hâlâ yerinde oynamaya devam ediyorsa helal olsundur. Yaz geceleri için güzel bir eğlence yöntemi. Avrupaya falan da geliyor. Resmi sitesinden takip edilebilir.


"don't touch that dial because you are locked into DJ Tarkan..."