29 Mayıs 2010 Cumartesi

Umarım İzliyorsunuzdur..!


Sen adamın sevgilisine, keyfine, giysisine, sinemasına laf et, yuhla, yeni beste üret, onu sitenin girişine koy, aleyhine tezahürat yap, üstüne karaborsadan da bilet sat, sonra da de ki; "Ya bizde böyle oynamıyor yæææææææ"

3 maçtır Arda'nın oyununu izledikten sonra yaptığınızdan utanmışsınızdır diyeceğim de, nerdeee..!

Bedava Transfer İmkanları || #3 Serie A


Serinin 3.ligi. Şampiyonunun, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu, 2.sinin, Uefa'da Panathiniakos'a elendiği, 3.sünün, Man.Utd'den 2 maçta 7 gol yediği lig. Basın ve ülke futbolu tarafından sevilmemesine rağmen yine kupayı kazanarak, ülkenin ŞL temsilci sayısının 3'e düşmesini Mou'nun engellediği lig. Serie A. Bu ligdeki ücretsiz isimlere bir bakalım.

1- Dida; 2000-2001 sezonunda yedek kaleciydi Milan forması altında. Bir gün as takım kalecisi olarak Sami Yen'e çıktı, Hagi efsanevi bir gol atarak selamladı O'nu da. Önünde Stam-Nesta-Cafu-Maldini 4'lüsünün olmasının hakkını verdi her zaman. Milan'ın oynadığı 3 ŞL finalinde kalede o vardı. Inter maçında kafasına meşale inene kadar kalede efsaneydi. Milan'da o yokken hep sıkıntı çıktı. Storari, Abbiati, Roma bile geçti kaleye. O'nun güvenini veremedi. 35'ine merdiven dayadı şimdilerde. Sözleşmesi bu yaz bitiyor. Milan formasını giymeye belki devam eder. 40'ına kadar oynayan Van der Sar'ı gördükçe hala oynar dedirtiyor Dida bana.

2- Fabio Simplicio; Her sene bir Türk takımı için "transfer gündemine girdi" haberi yazılmazsa futbol oynamayanlardan birisi Simplicio. Orta sahada hücum yönünde forma giyer. Buna rağmen fazla gol atan bir isim değildir. 8 maçta 1 gol gibi bir ortalaması vardır. Sözleşmesini yenilemeyeceğini hem kendisi hem Palermo açıkladı. 30'unda o da.

3- Rodrigo Taddei; Roma orta sahasının işçilerinden. Bilenler zaten bilir. Yıllardır orada oynar. Yeri gelir Aquilani'nin arkasında bekler. Yeri gelir forma giyer çalışır, çalışır. Sağdan gider. Yeri gelir girer ceza sahasına voleyi vurur. Yeri gelir, Ronaldinhovari hareketler yapar. Sözleşmesi bu senenin sonunda sona ermekte. Al, koy orta sahana çalışsın. Bir nevi Hamit işte.



4- Mark Bresciano; Bir Aussie. Kafadan +1 yani. Hücumun her alanında oynar. Kanattan bindirir, içeri girer asist yapar, ceza sahası dışından vurur, bir anda boş pozisyonu tamamlar, hücuma yardım eder. Golden sonra da herkes koştururken olduğu yerde durarak pozunu verir. O da Palermo'lu. Niye aldınız dedirtmeyecek bir isim.

5- Savunma Bakanı Fabio Cannavaro; İtalyan gazetelerinin 2006'da kendisine uygun gördüğü lakap buydu. İtalya'nın değişmez stoperiydi. Önce Juve düşürülünce, ardından Capello Madrid'e geçince Pavon'lu, Mejia'lı defans hattına O'nu getirdi. O ve Ramos'lu defans hattı o sene ve sonraki sene şampiyonluğu göğüsledi. Cannavaro için ne desek az. Havadan, yerden her türlü iyidir savunmada. Tek sıkıntısı 36'lık olması. Napoli'de bırakmak istiyordu. Napoli istemedi. Belki başka bir İtalyan takımı olur ama Cannavaro, Cannavaro'dur!

6- Hernan Crespo; Chelsea santraforuydu. Mou Chelsea'de futbolcularla ilk buluşması için takımca bir kahvaltı ayarlamıştı. Herkesi eksiksiz istiyordu. O toplantıya bir kişi katılmadı. O da saçları ile uğraştığı için geç gelen Crespo idi. Mou, hemen Crespo'yu kiraladı. "Saçına takımdan daha çok önem verenin takımda yeri yoktur" diyerek. O Crespo, Milan, Inter derken en sonunda Parma'da kaldı. Onun da sözleşmesi bitiyor bu sene. Büyük golcü.

7- Allah Allah Allah Stephen Appiah; Ne ara sözleşme yaptı, nerede oynadı, ne yaptı demeye kalmadık ki Appiah, Bologna'da ve sözleşmesi bitiyor. Buralara gelmez de yazalım yine.

Reklam Yıldızı Yılmaz Vural



Vallahi alem adam şu Yılmaz Vural... Reklamı bile bir başka...

28 Mayıs 2010 Cuma

Euro 2016

Platini'nin aman Fransa'nın oldu... Keşke "yapılacak" denilen statlar bu bahaneyle yarım kalmasa...

Bedava Transfer İmkanları || #2 İşte Premier Lig Bu


Haldun Üstünel'in Harry Kewell'ı getirmesi ile, Lucas Neill için İngiltere'den gelmemesi ile aşina olduk İngiltere'ye. Kolay kolay kimseyi getiremezdik İngiltere'den. Gelmezlerdi de zaten. Şimdilerde; özellikle Euro 2008 maceramız, Fenerbahçe'nin Chelsea karşısındaki oyunu ve çeyrek finali, Türkiye'de oynayanların da Ulusal Takım'larında da rahatlıkla forma bulması, İspanya'dan naklen yayınlar derken artık geliyorlar. Peki, bonservissiz kim gelir onları yazayım madde madde.

1- Joe Cole; Belki de Ada'nın ilk sırasındaki isim Cole. Mou'nun sisteminin prensi olmuştu. Bir kanatta Robben, diğer kanatta Cole ile önlerindeki Drogba ile herkesi devirmişlerdi. Uzun süren sakatlıklarının handikapını çok çekti. Scolari'nin çok oyunculu orta saha prensipinde önce kayboldu, sonra Ancelotti döneminde tekrar sakatlık ve Malouda'nın formu derken görünmedi ortalarda. Tabii uzun süren sakatlığı başrolde yine. Sözleşmesi bitiyor bu sene. Tottenham'a gidecek deniyor. Nereye gideceğini belki kararlaştırmıştır ama İngiltere'nin en gözde ismi kendisi. Şampiyonlar Ligi ve ilk 11'in değişmezi olması ilk istekleridir. Hakkıdır da.

2- Michael Ballack; Alman Panzeri. Kendisini böyle tanımlarım hep. Bir de kaybedilen finallerin adamı olarak... Çıktığı hemen hemen her finali kaybetmiştir oynadığı takımlar. Aklınıza gelen her finalde bir kaybı var Ballack'ın. Ama bu onun takım lideri, yıldız futbolcu olduğu gerçeğini değiştirmez. Orta sahadır. Hücumda da savunmada da vardır. Ön direğe kes vursun kafayı. Ya da bırak korneri kullansın atsın kafana. Frikik atar. Takım kaptanıdır. Muhtemelen Almanya'ya döner ama 2 numara olmayı hak eder. Tek dezavantajı 34 yaşında olması.

3- Martin Petrov; Kağıt üzerinde, fantezi futbol kadrolarında, akla gelen sol kanat dendiğinde aklıllara gelen ilk isimlerdendir benim için. Giggs, Kewell, Robben, Petrov... Atletico Madrid zamanlarında "çok iyi kadro kurdular, sağda Maxi, solda Petrov ileride Kezman ve Torres. Harika oldular" düşüncemi mahfetmişti Atletico ama Petrov yine de Premier Lig'e attı kendisini. Sol kanatta eskisi kadar görülmese de iyi bir sol kanattır. Sürekli bilek sakatlığı ve aşil tendonu ara ara kendisine sıkıntı yaşatsa da Man.City'nin bu bolluğunda kendisini başka takıma atar. Bakarız, Haldun Üstünel, Kewell ile anlaşmayıp O'nu getirir.

4- Fabio Aurelio; Çağlar Birinci karşılığında bütün altyapıyı vermek yerine alabilirdi Galatasaray. İstikrarlıdır. Sol bektir. Savunma yapmanın yanı sıra hücumda da bulunur. Zaman zaman bekin önünde de yer alabilir. Gider Old Trafford'da da baraj arkasına topu keser. Öyle güzel bir bektir Aurelio. Sao Paolo, Valencia ve Liverpool kariyerine sahip bir sol beki kim istemez ki... 30'unda Fabio.

5- Patrick Vieira; 35'ine gelmiş Patrick. Orta sahanın futbol efsanesi. Duvar. Fizik üstünlüğü denince akla gelen. Anlatmaya kelimeler yetmez. Orta sahada adamı yer bitirir(di). Ama eski hali kalmadı. Şu hali bile iş yapar ama İngiltere'de. Burada da yapar.

6- Manuel Almunia; Jens Lehmann'ın arkasında bekledi, bekledi. Sonra zamanla düşe kalka, yiye kurtara kaleciliğini üst seviyeye çıkarttı. Zaman zaman armutlaşsa da iyi bir kalecidir. Bir çok maçta takımının en iyisidir. Fabianski gibi bir ismin önünde ise kraldır. Sözleşmesi bu yaz bitiyor ama Arsenal bırakmaz kendisini.

7- Simon Davies; Tam bir Premier Lig futbolcusu. Ne akar, ne de kokar. Orta sahanın her 2 kanadında oynasa da en etkili olduğu yer sağ kanattır. Fulham'ın bu sene Uefa finalinde attığı golün de sahibi Davies. Ayağını çok iyi kullanır. Zaman zaman yaradana sığınıp sağlam vurur. Sözleşmesi bu senenin sonunda bitecek gibi görünmekte. Ama Fulham'ın onu bırakacağını düşünmemekteyim. Alan iyi iş yapar kendisini.

8- Yıldıray Baştürk; Arkadaş yaşıyor mu bilmiyoruz ama sözleşmesi bu sene bitiyor. Gelsin Türkiye'ye. Bulsun kendisine göre güzel bir takım. Güzel güzel oynasın. Takımını da bir seviye üste çıkartsın. Kendisi de rahat etsin.

Daha Sol Campbell, Mikael Silvestre, Ricardo Fuller'lar, Belletti'ler var ama kolay kolay gelmezler. Silvestre aslında iyi olur. Tabii bırakırsa İngiltere'yi.

27 Mayıs 2010 Perşembe

Bedava Transfer İmkanları || #1 Bundesliga


Artık, bedava transfer yapmak, transfer yapmaktan daha çok maharet isteyen bir iş oldu kabul edeceğiniz üzere. Hatta Bosman kanunları izin verdiğince sözleşmesi sene sonunda bitse bile erkenden anlaşabiliyorsunuz. Bunu becerebilmek artık bir yetenek. Bu transferleri yapabileceğimiz futbolcuları ise biraz araştırayım istedim. Önce Almanya'dan başlıyoruz.

1- Hamit Altıntop; Artık malumunuz, Hamit'in durumu herkes tarafından biliniyor. 30.06 günü Hamit serbest. Franck Ribery'e Münih servet verince Hamit'in işi Münih ile bitti gibi. Hamit bu listenin ilk sırasında. Sağ kanata koy, gayet güzel oynasın. Bakın "bek"e değil. Açık oyuncusu. Hatta 4-3-1-2 için sağ iç bile gayet uygun ama sağ bek değil. 28 yaşında kendisi. Şampiyonlar Ligi finali görmüş ve ilk 11 oynamış olması da kendisi için büyük bir artı.

2- Halil Altıntop; Hamit'in ikizi ve santrafor olanı. Sözleşmeleri aynı gün bitmekte. Hücum için gayet iyi bir silah. Almanya'dan bir çok takımın kendisini istediğini söylemek gerek. Özellikle Skibbe'nin ısrarcı olabileceğini de belirtmeliyiz. Ama Gekas'tan sonra bilinmez tabii. Oynadığı her takımda da iyi performans verir.

3- Jaroslav Drobny; Hertha Berlin'in kalecisi. 30 yaşında. Ülkemizde pek kaleci sıkıntısı çekilmediğinden kendisinin işi Almanya'da devam eder gibi geliyor tabii ki... Hele hele takımı küme düşmüşken...

4- Timo Hildebrand; Arkadaş bir ara Koeman'lı Valencia'nın kalecisiydi. O Valencia küme düşüyordu bu arkadaş varken. Suç tabii ki Koeman'ın da neyse. Hoffenheim'da da kaleye geçti. Hoffenheim'den haber alamaz olduk. Armut gibi goller yemek gibi huyları vardır. Almanya'da iş bulur, aç kalmaz. Hele hele 884 dakika gol yememe rekoru kendisindeyken...

5- Pierre Wome; Kadronun sol bekine koy çalışsın Wome. Sözleşmesi onun da 30 Haziran'da bitiyor. Kamerun'lu. 30 yaşında. Werder Bremen'de de, Roma'da da hatta Inter'de de oynamışlığı vardır. Alper Tezcan'ın ayağının kırılması olayının da başrolündedir. Almanya, İtalya, İspanya ve İngiltere liginde top oynamış 6 oyuncudan birisidir. Bu 6'dan 2'si Galatasaray stoperi oldu. Birini de Galatasaray zamanında Avrupa Şampiyonası bitsin öyle alırız diyerek reddetmişti. İsimleri de vermiyorum.

6- Roberto Hilbert; Stuttgart'ın 25 yaşındaki oyuncusu Hilbert. Kendisini en iyi şöyle açıklayabiliriz. Bizim Hamit Altıntop'un saf Alman olanı. Zaten Beşiktaş ile de adı geçmişti kendisinin. Sağ kanatta oynar. Bekte değil. Ama bir Hamit midir, tabii ki değil. Alternatifi midir. Münih için değilse de diğer takımlar için olabilir.


Bundesliga'dan alınabilecek elle tutulur 5-6 isim bunlar. 2 kaleci var. Gekas'ı Frankfurt kapınca Halil'in orada işi zorlaştı. Gentner'i Stuttgart hemen kaptı. Hilbert'i boşa çıkarttı. Bunlar olan malzemeler işte...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Rıdvan Dilmen Anketi





Aklımıza takıldı, soralım dedik. Soru ortada. "Rıdvan Dilmen söylendiği kadar değerli ve önemli bir futbol yorumcusu mu?"; yani tabiri caizse "overrated" mı diye merak ediyoruz.

Oyları bekliyoruz. Manipülasyon olmasın diye yorum yapmıyorum. :)




Kewell & Barthez


Fotoğrafın neresine baksak orada bir efsane var arkadaş...

Bugün Değilse Ne Zaman ?

Türkiye, Çek Cumhuriyeti ile oynuyor. İlk maçta kalede Volkan var. Doğrudur, zaten ilk O olmalı. Bugün Kuzey İrlanda. Kalede yine Volkan var. Keşke Onur olsa. Onur'u izlesek. Hakediyor çünkü orayı en az Volkan kadar.

ek: Onur ilk 11 başladı. Maç öncesi ilk 11'lerde Volkan okuduğum, gördüğüm, duyduğum için yazıyı yazdım. Yazının da bi' meali kalmadı artık.

Let the Sunshine In

Let the sunshine,
Let the sunshine in..
The sunshine in..



Keyifli..!

Mourinho & Materazzi



Mou, arabasına biner. Araba çalışır. Gitmek üzereyken Materazzi'yi görür. Arabayı durdurur. Materazzi'nin üzerine üzerine hızlıca yürür ve ...

25 Mayıs 2010 Salı

Çağlar Birinci Takas Şenliği


Bülent Korkmaz'ı izliyordum Ümit Aktan'ın sunduğu bir programda. Kewell konusu açıldı. Ümit Aktan'da o Hamburg maçını hatırlattı yine Kewell'ın profesyonelliğinden dem vururken. Soru "neden hocam Kewell'ı oynattınız?"a kadar geldi. Bülent Korkmaz da şöyle anlatıyordu Kewell'ı stoper oynatma sebebini; "Ben, ilk gün defans oynayan futbolcularla yaptığım toplantıda şunları söyledim: 'Bireysel hataya hiç bir şey demem. Ben de yaptım. Herkes yaptı. Yapacaktır da. Bireysel hatadan gol yemeye kızmam. Ama pozisyon hatası yapanın ve hele o yüzden gol yememize sebep olanın gözünün yaşına bakmam. Bunu kabul edin.' dedim. Sonra Hamburg maçı geldi. Stoperimiz kalmadı. Semih'i orada denedik. 18 yaşında olmasına rağmen daha nerede duracağını bilmiyordu Semih. Pozisyon almakta sıkıntılar çekti. Antremanda üstüne gitsek bile en az 1-1.5 ay gerekiyordu. En az 3 hazırlık maçı almalıydım bunun için. Ama vakit yoktu. Neticesinde Kewell o bölgede Semih'ten daha iyiydi. Ben de bunun üzerine ertesi gün direkt yönetime bir rapor sundum. Galatasaray Takımı'nın altyapısının önümüzdeki sezondan itibaren değişmesi gerektiğinden bahsettim. Bunları ilettim"

Semih Kaya, Murat Akça, Erhan Şentürk, Serdar Eylik ve üzerine para ediyor Çağlar Birinci. Marsilya'dan Taiwo'yu alsak bence daha az maliyetle olayı kapatırdık. Hem de gözümüz bir sol bek görürdü. Neyse bu 4'lüden bonservisi ile verildiğinde kahrolacağım tek adam var. Serdar Eylik. Diğer 3'lü için de üzülürüm ama kalsalar ya da kiralık verilseler yine Galatasaray'a dönüp yazık olacak bir kariyerleri olacak.

Yukarıda Büyük Kaptan'ın anlattığı altyapı meselesinden 2 stoper gidiyor. Erhan zaten Galatasaray'dan kopmuş, gitmiş. O Erhan, 2 sene önce Diyarbakır'ı lige çıkartmıştı neredeyse tek başına. O'nun da geri gelmesi bir transfer olurdu. Ama Serdar öyle değildi işte. Daha bizim çocuğumuzdu. Daha bizdendi. Altyapıdan Emre Çolak alınmadığı zaman bile Serdar alındı takıma sene başında. Hem de tek başına. Aydın'ın yerine bu sene bir çok maçta da oynardı Serdar. Serdar Özkan alındı ya 2.Serdar sürgün yedi takımdan artık. Giden gençlere hayırlısı olsun.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Aslında Hepsi Ölüymüş !!!


Öncelikle; diziyi gözümle izledim, rahat olun. Başlıkla alakası yoktu finalin.

6.His filminin inanılmaz bir geyiği vardır bilirsiniz. Herkes sinema salonunda filmin başlamasını bekler. Önlerden elemanın birisi bağırarak film hakkında der ki; "Bruce Willis aslında ölüymüş". Sonrasında da ekrana bakan bir avuç insan kalır.

Lost'u buna benzeten insanlar gördüm bugün bir çok yerde. 6 senemi vermedim bu diziye. 4 senemi verdim. İlk 3 sezonu 3 ayda izlediğimden mütevellit, 3.sezonun 7.bölümü Flashes Before Your Eyes'da normal zamanlamayı yakalamıştım. Sonrasında 3.sezon finalindeki "we have to go back Kate, we have to go baaaack" haykırışında ayağa kalkıp, J.J.Abrams'a 2 dakika aralıksız küfür etmiştim. Çünkü, mükemmel bir finaldi ve önümüzde yaklaşık 10 ay vardı. 10 koskoca ay.

Neyse, son görevimizi yaptık Lost'a. İzledik. Açıkçası iyi bir toparlama olmazsa sağlam haykıracaktım ama o görüntüler, geçen 4 senemin aslında Flashback'iydi. Hele o kadar "ezik doktor, ne sünepe adamsın lan Jack" dediğim Jack'in görüntüleri aslında boşa geçmiş zamanlarımın olmadığını ve Jack Shephard'ın bu dizide en favori karakterimin olduğunu gösterdi bana. Desmond, Benjamin, Faraday efsanelerimdi ama Jack başkaymış arkadaş. Hele açılış gibi kapanışta da Jack Shephard ve Vincent ikilisini görmek, Jack'in önce bambuların arasından yaralı halde düşe kalka yürümesi, o ağaçta kalmış ayakkabı, yerde yatması ve tepesinden geçen uçağa bakıp gülmesinin bende ilginç bir duygusallık ve boşluk yarattığını söylemeliyim. Çünkü, biz Lost'a böyle başlamıştık, böyle de bitirdik işte. "Göz açıp kapayana kadar geçen bir an"dı Lost. Faraday'ın dediği gibi zaman aslında izafi bir kavramdı. Bu dizi bize bunu göstermiş oldu.



Tabii aslında 2 senede bitecek iken 6 seneye sündürülen, hiç girilmeyecek iken girilen Jacob, hiyeroglifler vs. gibi konular eklenerek devam ettirilen bir dizinin zaaflarıydı bunlar. Bu 4 senede Walt, Aaron, Hurley'in gördüğü ölüler, Hurley Bird, Işığın gizemi, rakamların asıl nedeni, Jacob's Cabin'de "help me" diye bağırtıp o bölümde kalp krizleri geçirmemizi sağlayan adam, o kabinde bulunan Hurley'in gördüğü göz gibi bir sürü şey var. Ama güzeldi işte. Bir efsaneydi Lost. Adına yakışır gibi bir sezonla bitmedi ama güzeldi.

See you another life brother. Namaste.

Eski Dünya Kupalarını Özleyen Bir G. Amerikalı| URUGUAY


Dünya Kupası 2010 heyecanına devam ediyoruz. Konuk Yazarımız CeyKun'dan Sırbistan ve Fildişi Sahilleri incelemelerinin ardından "Uruguay" incelemesi

Herkese keyifli okumalar, CeyKun'a teşekkürler.



1930 ve 1950'de Dünya Kupasını kazanmayı başaran Uruguay, ondan sonra en büyük başarısını 1970 Meksika'da 4. olarak gösterdiler. Son olarak G. Kore & Japonya işbirliğinde gerçekleşen turnuvaya katılan Uruguay, ilk turda elenmişti. 2002'de Fransa, Senegal ve Danimarka ile A grubunda yer alan "Olimpik Gök Mavililer", grupta 2 beraberlik alarak 3. olmuştu. Danimarka'ya yenilip, Senegal ve Fransa'yla berabere kalan gök mavililer ülkelerine erken dönmüşlerdi. 2002'deki gibi Fransa ile aynı grupta yer alacak gök mavililerin diğer rakipleri ise: G. Afrika ve Meksika.


FIFA Dünya sıralamasında 18. sırada bulunan Uruguay'ın tarihinde 2 Dünya Kupası, 14 tane de Copa America şampiyonluğu bulunuyor. Uruguay'ı; kariyerinde Boca Juniors ve A.C Milan gibi önemli takımlarda görev alan Oscar Tabarez çalıştırıyor. 63 yaşındaki teknik adam son olarak Arjantin'de Velez Sarsfield'ı çalıştırmıştı.



Güney Amerika elemelerinde 5. olup, play-off oynamaya hak kazandılar. Play-offtaki rakipleri Costa Rika'yı da 1-0 ve 1-1'lik skorlarla saf dışı bırakan gök mavililer, G. Afrika'ya gitmeyi başardılar.

Oscar Tabarez'in kupa öncesi açıkladığı 26 kişilik kadrosunda ise şu isimler yer alıyor:

Kaleciler: Fernando Muslera (Lazio), Juan Castillo (Deportivo Cali), Martin Silva (Defensor Sporting)

Savunma: Diego Lugano (Fenerbahçe), Diego Godin (Villarreal), Andres Scotti (Colo Colo), Mauricio Victorino (Universidad de Chile), Martin Caceres (Juventus), Jorge Fucile (Porto), Maximiliano Pereira (Benfica)

Orta saha: Sebastian Eguren (AIK Stockholm), Alvaro Pereira (Porto), Walter Gargano (Napoli), Diego Perez (AS Monaco), Alvaro Fernandez (Universidad de Chile), Alvaro Gonzalez (Nacional), Jorge Rodriguez (River Plate, Uruguay), Nicolas Lodeiro (Ajax), Jorge Martinez (Catania), Egidio Arevalo Rios (Penarol), Ignacio Gonzalez (Levadiakos)

Forvet: Luis Suarez (Ajax), Diego Forlan (Atletico Madrid), Sebastian Abreu (Botafogo), Edinson Cavani (Palermo), Sebastian Fernandez (Banfield)

Kadroda ilk bakışta Cristian Rodriguez ve Abel Hernandez gibi önemli isimlerin eksikliği göze çarpıyor. Kendi takımlarında başarılı bir sezon geçiren Rodriguez ve Hernandez'in yokluğu aranabilir. Özellikle Hernandez genç ve potansiyeli yüksek bir oyuncu. 19 yaşındaki Abel bu sezon Palermo formasıyla ligde 7 gol kaydetti. Tabarez, forvet hattında önemli isimler bulunduğu için tercih etmemiş olabilir genç oyuncuyu. Cristian ise sezon içerisinde geçirdiği sakatlıklardan dolayı kadroya dahil edilmemiş olabilir. Bu isimlerin dışında ; Forlan, Suarez, Cavani, Fucile, Gargono, Godin, Cacares gibi etkili isimlere sahip gök mavililerin 11'i ise, şu şekilde olabilir.



11'e yazdığımız oyuncular dışında ise Caceres, Eguren, Cavani gibi önemli yedek oyuncuları da bulunuyor. Uruguay'ın, daha önce incelediğimiz Sırbistan ve Fildişi Sahilleri'ne göre kaleci sıkıntısı bulunmuyor. 1 numara Lazio'lu Muslera'ya emanet edilecek gibi gözüküyor. Bunun yanında Pereiralı, Luganolu, Godinli, Fucileli savunma hattı; diğer takımları sıkıntıya sokabilecek düzeyde. Orta sahanın ortasında da Eguren, D. Perez ve Gargono gibi oyuncuları bulunan Uruguay'ın tek eksiği kanatlar gibi. Cristian Rodriguez'in yokluğunda, Lodeiro, M. Pereira, I. Gonzalez gibi oyuncularla idare edecek gök mavililer. Forvet hattında ise her teknik adamın görmek isteyeceği oyunculara sahipler. Özellikle Forlan-Luis Suarez ikilisi çok can yakacak gibi.


Deneyimli teknik adam Tabarez'in en güvendiği bölge kesinlikle forvet hattıdır. Çünkü elinde çok formda sezon geçiren Forlan, Suarez ve Cavani gibi oyuncular bulunuyor. Özellikle Luis Suarez inanılmaz bir sezon geçirdi. 23 yaşındaki genç oyuncu bu sezon Ajax formasıyla çıktığı 53 maçta 50 gol, 24 asist gibi ulaşılması güç bir istatistik yakaladı. Takımının ligde 106 gol attığı sezonda 35 gole imza atan Suarez'in bu katkısı, şampiyonluğu getirmeye ise yetmedi ve Twente'nin ardından 2. bitirdiler sezonu. 31 yaşındaki deneyimli oyuncu Forlan ise takımının UEFA Avrupa Ligi'ni kazanmasına büyük katkı sağladı. Finalde Fulham ağlarına 2 gol gönderen Forlan, kupanın Madrid'e gitmesini sağladı. Geçen sezon La Liga'da 32 golle, krallığı kapan Diego, bu sezon ise ligde 18 gole imza attı. Bana kalırsa Villa&Torres ve Messi&Tevez ikililerinden sonra en etkili ikili. Oscar bu oyunculardan istediği verimi alırsa Uruguay'ın başarılı olması sürpriz olmaz.



Uruguay Milli Takımı'nın kaptanlığını ise Fenerbahçe'de forma giyen Diego Lugano yapıyor. Fenerbahçeli oyuncu bu sezon 42 maçta görev aldı ve 6 gole imza attı. Ligde kaçırdığı 9 maçta ise takım savunması oldukça aksadı. Lugano'nun partneri ise Villarealli Diego Godin olacak büyük ihtimalle. 24 yaşındaki genç oyuncu Villareal formasıyla ligde 36 maça çıktı ve 3 gole imza attı. Barcelona'dan Juventus'a kiralanan ve burada genelde sağ bek olarak görev alan Martin Caceres ise Lugano-Godin ikilisinin ardında görev bekleyecek.



Olimpik Gök Mavililer görüldüğü üzere çekinilecek bir kadroyla geliyorlar kara kıtaya. Deneyimli teknik adamları Oscar Tabarez önderliğinde, G.Afrika, Fransa ve Meksikalı gruptan çıkarak son 16 şansını zorlamaları pekte sürpriz sayılmaz.

Koreografi Dediğin...




Basel Tribünlerinden...
Adamlar sanat yapmış be sanat!

12 Yaşındaki Fernando Torres



Attıkları 3.golün organizasyonunu bu ülkede yapamayacak takımlar ve futbolcular biliyorum. O kadar...

23 Mayıs 2010 Pazar

Bize Mercedes de Trabzon ..?




Hadi arabanın rengini değiştirmeni anladım. Aslında kötü de sayılmaz renkler bakımından. Peki o amblemlere gerek var mıydı?

Hadi amblemleri de anladım. O slogana gerek var mıydı? Yapılır mı bu Mercedes'e? He?

Jose Mourinho Banner'ı #2




Yazar arkadaşım Felix'in isteği üzerine, yukarıya Jose'ye ithaf ettiğim çalışmayı asmış bulunmaktayız.

Lost - The End


Yarın bu saatlerde ya televizyon tarihinin en büyük fenomenini konuşuyor olacağız ya da 5.sezona kadar gayet güzel gelmiş olan bir dizinin son sezonunda bu kadar kötü bitirildiğini yorumluyor olacağız. Ne olursa olsun yarattığı karakterler, anlattığı öyküleri, dillere dolaşmış replikleri ile yarın uğurlayacağız onları.

Jack'in gözleri ile açmıştık efsaneyi. 6.sezonda anlatılan hikaye neticesinde bu göz açılma sahnesine finalde dönülür ise işte o zaman "yok artık Lebron James" diye ekran başında söyleniriz. Ne olacağına dair sadece 1 tane spoiler biliyorum finalde. O da Jack'in karısının kim olduğu. (Evet ta kendisi :) Gerisini okumadım. Okumamaya gayret ettim. Ama Lost deyince aklıma gelen replikleri yazıp, son kez bu efsaneyi gözümde canlandırmak istedim. Sizin için de flashback olur belki. Büyük Final bu gece sabaha karşı işte. 2.5 saat sürecek...

- I can fix this.
- If we can't live together, we're going to die alone
- My name is Henry Gale and I'm from Minnesota
- The numbers are bad
- They took my son! Waaaaaaaaaaaaaaaaaaaalllllt!
- My baby!
- Have you ever heard of Driveshaft? The band?
- Whatever happened, happened!
- My name is Sayid Jarrah and I'm a torturer!
- 4-8-15-16-23-42
- I love you, Penny.
- You can't change the future.
- Ewoke sucks dude.
- The island told me!
- I looked into the eye of the island, and what I saw...was beautiful
- Por Favor!
- Jin sushi..!
- How many times do I have to tell you John? I always have a plan!
- Dynamites are unstable..!
- "You have some... Arzt... on you."
- Son of a bitch.
- If anything goes wrong, Desmond Hume will be my constant.
- We have to go back Kate!

son olarak da;

- See you another life Brother.

2004 Kırmızı Beşiktaş Formasına 2010'da Kavuşmak





Kırmızı formaya her zaman sempati duymuşumdur. Ancak elimde yoktu bu formadan.

Geçtiğimiz günlerde forumda insanlar bu formanın hâlâ satıldığından falan bahsediyordu. Satılan yer aklımda kalmış. Bugün orada bir yere uğramıştım, mağazayı görünce aklıma geldi.

Kırmızı forma hâlâ satılıyor. 30 Lira hem de! İnternette orjinal olup olmadığı tartışılıyordu ancak formanın Puma'nın resmi mağazasında satılıyor olması bana %51 orjinaldir dedirtti, edindik bir tane.

Nerede satıldığını merak eden olursa iletişime geçebilir.

Not: Fotoğraf, Beşiktaş Formaları Blogundan alınmıştır.

Ekleme: Arkadaşlar bu kadar talep olacağını bilmediğimden bir de bilgileri yazmakla uğraşmayayım dedim ancak bayağı mail aldık satılan yerle ilgili. Firmanın internet sitesi burada.