Ostoros sağolsun, piyango gibi bir şekilde
Galatasaray - Antalyaspor maçına gitme imkanı buldum. Gitmişken, stadyum atmosferi, Store çadırı ve bir sürü diğer şeyleri inceleyeyim dedim. İyi de oldu aslında.
Store'dan başlamak gerekirse, gelen taraftarın büyük yoğunluğu, havanın da etkisi ile atkılara sarıldı. Her gelen bir atkı aldı neredeyse. Sarı ve kırmızı renklerin dışında bu sene kullanılan "
mercan" renginin hakim olduğu atkı modelleri güzeldi. Ama en çok beğendiğim, gri ve siyah renklerin kullanıldığı bir atkı idi. Store'larda satılan ürünlerin, gündelik hayatta kullanışlı olması ne kadar fazla olursa benim gözümde o kadar güzel üründür. Üzerinde kocaman kocaman sloganların olduğu t-shirtler, sweatshirt'ler, kapşonlu sweat'lerin ne kadar kötü bir düşünce ürünü ile yapıldığını anlayamıyorum.
Neyse maça geleyim. Sahaya zemine bakmak için adımını attığı andan, çıkana kadar en çok baskı altında olan adam Ömer idi. Herkes istisnasız, bireysel ve toplu olarak Ömer'in dikkatini dağıtmak için elinden geleni yaptı. Maç öncesinde de Servet'i çağıranları gördüğümde içimden bir parça koptu gitti. Bağırmadım. Golünde bile sevinmedim. Taraftarın, üzerinde siviller ile Harry Kewell'ı gördüğünde birden ayağa kalkıp bağırmaya başlaması ise harikaydı. Neyse maça gelelim artık. Gelemiyorum bir türlü...
Hagi, derbinin iyi oynayan takımının düzenini bozmak istemedi. Bu yüzden de Elano ve Ayhan'ın eksikliklerini direkt olarak değişiklikler ile halletti. Yine tek başına Pino. Arkasında gezinen Misimovic. Şöyle bir durum vardı maçta. Antalyaspor,
Necati - Tita ve Veysel gibi 3 orijinal santrafordan değişik hücum aksiyonları yaratabilecek bir hatta sahipti. Gel gelelim Galatasaray kadrosunda tek santrafor
Mehmet Batdal'dı, o da takımın ilk ısınmaya giden adamıydı. Lâkin, 2 oyuncuyu sakatlıktan dolayı değiştirince Galatasaray, O'na sıra gelemedi.
Galatasaray'ın oyun şablonu ve oyunu her maçı 1-0 veya 2-1 şeklindeki skorlarla kazanma üzerine. İç sahada kolay görünen rakiplere karşı bile bu sistemle 2 gol civarı skorlar ile maç bitirilecektir büyük oranda. Tabii erken gol gelmesi işi değiştirir. Galatasaray da 30-40 arası bir tempo ile bir saldırma ile 3-0, 4-0'a götürebilecek şekilde oynadı. 2-0 bitirdi ilk yarıyı.
Sonrasında da, sağolsun,
Ufuk Ceylan rakibi maça ortak etti. Çünkü, Antalyaspor'da Necati oyundan çıkmıştı ve baskı sebebiyle defansını oldukça ileriye çıkartıyordu. Ama 2-1 olduktan sonra da Antalyaspor hakkını verelim, oyunu çevirebilecek duruma geldi. Oyunu bir 15 dakika Galatasaray sahasında oynadı. Lâkin, son anlardaki skoru koruma olayları yüzünden verilen 2 pozisyon yüzünden, oyun o dakikalarda Galatasaray adına sıkıntılı geçtiyse de Hagi'nin beklentisi içerisinde muhtemelen bu pozisyonlarda olduğunu düşünüyorum.
Teknik Direktör değiştirmiş ve "Şampiyonluk" hedefinin olduğu bir takımda, bu skorlar ve bu oyuna laf söylemeye özellikle yönetim başta olmak üzere basının laf söylemeye hakkı olmadığına inanıyorum. Güzel oyun oynatacak adamı el birliği ile yolladık, şimdi hem güzel oynatsın, hem 3-4 atsın, hem de bunu her maç yapsın, yok öyle 3 köfte 5 liraya.
Bireysel olarak;
Emre Çolak'ın pas vermesi gereken yerde şut çektiği, şut çekmesi gereken yerde pas verdiğini söylemem gerekli.
Insua'nın kat ve kat Hakan Balta'da çok daha iyi bir sol bek olduğunu da söylemeliyim. Bir bekin kanat bindirmesi yaparken yaptığı boş koşuları izlemek oldukça keyifli. Atağı kesmeleri ve atağa katılmaları bakımından oldukça faydalı bir isim. Umarım, bonservisi alınır.
Ufuk Ceylan'ın Aykut Erçetin golü yemesine anlam veremedim.
Sabri, taraftarın en çok bağırdığı isimdi. Sağ kanatta ve oyun genelinde mücadele anlamında oldukça iyiydi. Ama açık oynadığında da sanki hiç bek oynamamış gibi savunmaya dönmekte aksamasına şaşırıyorum.
Taraftarın, daha doğrusu Kapalı'nın da Beşiktaş'ın "
Gücüne Güç Katmaya Geldik" sloganına yaptığı anlamsız kontraya sadece baktım. Kimse de umursamadı zaten. Gereksiz olmuş.
Neyse, skor maçları bunlar. Hagi'nin oyunu ligde 76 puan yapmıştı. Trabzon - Fenerbahçe ve Beşiktaş'a karşı ligde yaptığı ilk 4 maçta gol yememişti 100.yılda. Ama bu maçlardan birisini kazandığında gidip deplasmanda Diyarbakır'a 2-0 kaybettiği zamanlar da olmuştur. Hagi'nin oyunu böyle. 5 tane ilk 11 oyuncusu yokken, Antalyaspor gibi ters bir takımı yenmesi iyidir.