9 Mayıs 2009 Cumartesi

Turkcell Super Lig 31. Hafta || Büyükşehir Çalışıyor



Beşiktaş, en sonunda liderlik ikramını kabul etti. 16 dakikada Sivasspor'a 2 tane atan İstanbul Büyükşehir Belediye, Beşiktaş'ın Ankara Büyükşehir Belediye'yi 4'lemesi ile hem Beşiktaş'ı lider yaptı, hem de kendini kurtardı. Hatta Sivasspor'u 2.liğe hatta Trabzon'un kucağına itti. Trabzon ise son dakikasında Alanzinho sambası ile Kocaeli'yi 3'lerken Kocaeli'yi maalesef kümeye gönderdi. Beşiktaş şu dakikadan sonra ipleri eline aldı artık. Kendi kendini yakmazsa, ki zaten kendi kendini yaktığından ancak 31.Hafta'da liderliği alabildi, şampiyonluğu alır.

Gelelim 2. 3'lü gruba. Bursaspor klasik. Sağlam gidiyorlar. Konya'yı da 3'lediler. Fenerbahçe'de Daniel Güiza'nın şık golü ile 1-0'la bitirdi. Bir haller oldu bu adama ya hayırlısı. Galatasaray ise lanet olsun ki erken golü buldu. Ayağın kaysaydı da Baros penaltıyı kaçırsaydın dedirtti sonraki dakikalardaki oyun. Bir tane atayım, yatıp durayım diye bir oyun stili var mıdır yahu "Bülent Korkan"? Neticede Baros gol krallığına bir adım daha yaklaştı. Çok kral adam yahu.

Son olarak; Düşme Potası! Hacettepe - Gençlerbirliği maçı hakkında hiçbirşey yazmayacağım. Tez zamanda 3.lige düşüp hatıralarımızda bile kalmamaları dileğindeyim ikisinin. Es-Es Batugol ile uçtu. Büyükşehir yine kritik bir 3 puanı "Avcı" önderliğinde avladı. Konya şu durumu ile küme düşüyor. Hikmet Karaman'ın Ankaragücü'sünün işi daha zor. Haftaya Beşiktaş. Bouzid'i yok. Denizli'de keza zor durumda. Bu ikilinin ortak yönü ise evlerinde Beşiktaş ile oynayacak olmaları.

Neyse efendim. Bu lig daha çooooook olaya sahne olur. Ama şu Galatasaray, şu anlayışla Beşiktaş'ı felan yenemez. Bu kadar mı Korkak olunur? "Türbülent"te türbülansa uğradı bu sefer. Maç sonu aforizmalarını bekliyoruz kendisinden...

Ronaldo vs Messi


Oyunlarını, yeteneklerini, futbolculuklarını karşılaştırmayacağım burada. Futbol blog'unda ne yazacaksın başka diyebilirsiniz. Forumlarda, sözlüklerde, bloglarda bu konuda yapılmış çok karşılaştırma var. "Yeryüzünün en iyi 2 futbolcusu"nu bu daha iyi, bu daha kötü diye karşılaştırmayacağım. Benimki futbol dışı olacak. Mesela yanyana olan resimlerine bakınca veya sahada ve saha dışında olan davranışlarına bakınca aklıma ne geliyorsa onları yazacağım. Eğlencesine yani. Çok gerekirse ileride futbollarını karşılaştırırım.

Mesela; Ronaldo, okula gitmek için babasından güzel bir spor araba ister. Messi ise kendi arabasını alana kadar otobüse talim eder.
Ronaldo en güzel kızla çıkmayı hedeflerken, Messi için mühim olan iç güzelliktir.
Ronaldo
"Yeteneğim var yapıyorum işte"cidir. Messi ise süper kahramanlar gibi sıradan görünmeye çalışır.
Ronaldo
Jose Mourinho'dur. Messi ise Guus Hiddink. (Messi kısmı olmadı gibi)
Ronaldo
Sawyer'dır. Messi ise Daniel Faraday.
Ronaldo
sabahları erkenden kalkıp saçlarını fönleyen, jöleleyen gençtir. Messi ise en fazla saçını tarayan gençtir.
Ronaldo marka takıntılıdır. Messi için de önemli olan modelinin güzel olmasıdır.
Kızım olsa
Messi'ye verirdim. Ama kız olsaydım da Ronaldo'yu seçerdim.

Bu sonuncusundan sonra daha uzatmasam iyi olacak gibi geliyor...

El Değmemiş Bir Fikstür İSTİYORUZ!!


Siz hiç lig açılışı olarak Galatasaray - Fenerbahçe - Beşiktaş 3'lüsünden ikisinin maçını gördünüz mü? Ya da 2. Hafta, 3.Hafta maçı olarak. Peki 31, 32 ya da 33. Hafta'da derbi duyarsanız şaşırıyor musunuz peki? Neden peki bu fikstür? Topu topu 3 takımın 25 senedir Şampiyon olduğu ülkemizde bu takımlar hiç mi en son 28.haftada karşılaşmazlar? Mesela neden Fenerbahçe son 3 senedir Galatasaray ve Beşiktaş derbilerini 2.yarıda deplasmanda ve 30.haftalar civarında oynar? Kimin çıkarı adına fikstürler yapılır?

Örneklerle açıklayayım da, daha rahat anlaşılsın;
2002-2003: Beşiktaş - Galatasaray (33.Hafta); 1-0 [Şampiyon Beşiktaş]
2003-2004: Beşiktaş - Fenerbahçe (31.Hafta); 1-3 [Şampiyon Fenerbahçe]
2004-2005: Fenerbahçe - Galatasaray (33.Hafta); 1-0 [Şampiyon Fenerbahçe]
2005-2006; Fenerbahçe - Galatasaray (31.Hafta); 4-0 + Beşiktaş - Galatasaray (33.Hafta); 1-2 [Şampiyon Galatasaray]
2006-2007; Galatasaray - Fenerbahçe (33.Hafta); 1-2 + Beşiktaş - Fenerbahçe (31.Hafta) 0-1 [Şampiyon Fenerbahçe]
2007-2008; Galatasaray - Fenerbahçe (32.Hafta) 1-0 [Şampiyon Galatasaray]

Peki bu sene ne var?

2008-2009; Beşiktaş - Fenerbahçe (1-2) ve Beşiktaş - Galatasaray (?)

Her sene gerilim yaratma, ilgi çekme, heyecanı artırma, satış, ıvır zıvır adına mı bunlar oluyor? Yoksa sadece rastlantı mı bu derbiler? Daha aralarda Trabzonspor ve dönemin güçlü takımlarının olduğu maçlar da var aslında. Neden peki? Tek kelimelik bir soru? Neden?

8 Mayıs 2009 Cuma

Pi


Asıl meziyeti kaotizm olan bir film Pi. Benim Nolan' ın Following ine benzetmem dışında da pek bir çağrışımı olmadı. Hala Aronofsky' nin 13-17 yaş arasına seslendiği düşüncemi sağlamlaştıran, bana pek az içsel derinlik veren bir yapıt Pi.


Şöyle bir kaç anektod vereyim, "para ve din" üzerinden hallice "marksist" olan; bunun ötesinde bunu bize bir kaç "materyalist" diyalogda güzelcene sunmaya çalışan, akabinde mevcudiyetinde barındığı renklendirme ile izleyicisine bir zeka belirtisi vereceğini düşünen fakat zeka yetisinin sadece dijital çağın sayaçlarını ve onun paradigmalarını kovalama basireti ya da salt olarak "insanı kovalamak" arasındaki ironiye değinerek yaptığının farkında ol(a)mayan, şizofrenik bir medcezir var Pi' de. Ama 10 üzerinden 3 dışında hiç bir şey bulamadım şahsen.


Aronofsky' ye gelirsem, pek sevdiğim bir yönetmen değildir bunun sebebi de çok açık ve net; kabiliyetsizliğinde bir şeyler aramaktadır!

7 Mayıs 2009 Perşembe

Carles Puyol, Richard Alpert'tır!




Kesin Richard Alpert yahu bu... Doğduğunda da saçlarının böyle olduğuna bahse girerim...

Alt Yapı Geyiği(!)




Birmingham City Altyapı sorumluları Galatasaray' Tesislerini ziyarete gelmiş... Demin bir blogda Cafercan' "arayan" post gördüm. Birmingham City ne bulacak ki acaba burada? Ya da Türkiye' den kaç kişi Galatasaray Camiasının Altyapı sistemini biliyor? Hani bi de dünyanın en iyi 3-5 altyapısından biri diye lanse edilir.
Foto: Namık Kemal Nou Camp' ı geziyor...

Sakin?!


Şöyle söyleyeyim; Barca bu sene her pozisyonu gol yapacak gibi geliyordu. Bir kaç maç izleyen için gerçekten öyle. Ceza sahası içersinde 4-5 pas filan, 160 gol, herkesi yenmek... Dün gece bunu düşündüm, Messi dediğimiz adam dünyanın en iyi oyuncusu konumunda olabilir fakat ki, gözden kaçan bir şey var, o da bence tek kelime ile; "sakinlik"
Dünde gelirsek; dakikalar ilerliyor, Chelsea orta sahayı biraz daha tutmaya başlıyor, orta saha da Barca daraldıkça, defanstan topla çıkamadıkça ekran başında ben ligimizdeki futbolu düşünüyorum. Sanki bizde oynanan kısır futbolun aksine bu adamların her vurduğunun gol olduğunu, bu sebepten Delgado' ya; Sabri Sarıoğlu' na; Serkan Balcı' ya küfretmenin manasını buluyorum(!)
Aslında olayı bir şey güzel özetliyor olabilir.Bay Kerahet mesaj atmıştı "Messi adeta Serdar Özkan oldu" diye. Belki de Beşiktaş - Kayserispor maçında Serdar Özkan Messi olmuştu ha? Bu yüzden ki belki de bizim ligimizde de sakin futbol oynanmalıdır... Uzun vadede!


Foto : Nou Camp!

Barça Galatasaray'ın Başarısını Egale Edecek mi?


Kafadan başlığı görünce diyeceksiniz ki, koskoca Barça, bu sezon 161 gol atmış Barça, oynayıpta gol atmadığı takım kalmamış Barça, ezeli rakibine Barnebau'da 6 atan Barça, müzesinde her kupadan 2'şer 3'er olan Barça, Galatasaray'ın hangi başarısını egale edecek. Namağlup kupa kazanmak değil. Onu kafadan eleyelim. Gelelim başarıya.

Avrupa üzerinde liginde Şampiyonluk + Lig Kupası, uluslararası arena'da da Uefa ya da Şampiyonlar Ligi + Süper Kupa kazanan tek takım Galatasaray. Sezonda bu 4'lemeyi yapan tek takım Galatasaray. Bu başarıya en çok yaklaşan Jose Mourinho'nun 2003 Porto'su ve 2005 Cska Moskova'sı. İkisi de Süper Kupa'yı kazanamadığından 3'te kaldılar. Buna şu an en yakın takım ise Barça. 5 Galibiyet alırlarsa 4 Kupa kazanacaklar. Ligde 2 galibiyet alırlarsa Şampiyon, kupa finalinde rakibini yenerlerse İspanya Kral Kupası, Manchester'i yenerlerse Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, eğer Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunu kazanıp, Süper Kupa'da da kazanırsa bu 4'lemeyi yapan 2.takım olacak Avrupa'da.

Yaa işte nereden nereye...

Rıdvan - Tanju - Şike - Fenerbahçe - Galatasaray

Tanju Çolak, bir toplantıda futbol içerisinde şike olduğunu anlatıyor. Bunu biliyoruz. Futbol içerisinden birisinin söylemesi, bunu Avrupa Gol Kralı sıfatına erişmiş, Altın Ayakkabı'lı bir ismin yapması biraz dikkat çekiyor. Aslında 2 satır yer almaz bu haber normalde. Tanju bile olsan. Devam ediyor Tanju. Özetle, Galatasaray'da iken puana ihtiyacı olan Fenerbahçe'ye yatmaları için Rıdvan'dan bir rica ile deyim yerindeyse "Hatır Şikesi" yapmasını istiyor. O da takımdaki ağırlığı ile bunu yapmaya çalışıyor felan. Bu açıklamaları ajanslara düşüyor tabii. Tanju bunu yalanlıyor haliyle. Sonra yayını geçen ajans "bizde yalan haber olmaz" diyerek haberin videosunu yayınlıyor. Rıdvan Dilmen, böyle bir olay varsa yalanlamaz. Ama sormazsan da anlatmaz sana ömrü boyunca çok yakını felan değilsen. Sorsan bile rica ile cevaplamak istemez. Eğilip, bükülüp anlatır. Tanju ise maharet gibi anlatıyor. Adını andığı kulüplerin ve dönemin futbolcularının ne duruma düştüğünü, düşürdüğünü göz ardı ederek..

Daniel Alves


Dostum Daniel Alves demişsin ama bu Sabri Sarıoğlu!

Chelsea - Barça maçı hakkında oynadığı oyun ile ilgili yapılacak tek yorum budur benim için...

6 Mayıs 2009 Çarşamba

İniesta, İniesta Londra Yasta


İlker Yasin kelimeler kifayetsiz sana. İki maçta dünyanın en iyi futbolunu oynayan takımına adamakıllı pozisyon vermiyorsun, 2.maçta kalene 93 dakika isabetli şut gelmiyor, rakibin 10 kişi kalıyor, Messi gibi bir oyuncuyu kilitliyorsun, Henry kadroya alınmıyor ama kalene 94.dakikada gelen tek şutla eleniyorsun.

Kalbimin bir köşesinde Barça final oynasın hep vardı. Eto-Messi-Henry ve Pep hakediyordu çünkü. Diğer tarafta da Guus Hiddink gibi bir futbol-satranç dehası. Finalde karşılaşsalardı keşke. Barça oynamak isteyen, Chelsea oynatmayan taraftı. Normali buydu çünkü. Messi'yi oynatırsan topu ağlarında görebilirdin ancak. Ya neyse taktiğe girmek istemiyorum aslında bu maçta. Pep Guardiola'nın golden sonra çocuklar gibi sevinmesi, benim için gerçekten gecenin olayı idi. Barça'nın başarısının göstergesiydi bu. Kenarda teknik adam ama aslında bir ağabey, bir futbolcu kadar heyecanlı idi. Ne kadar sevindi yahu. Maç sonunda da sahaya koşturması vardı ki, mükemmeldi. 1-1'den sonra 2-1 olur mu diye de geçirmedim içimden değil hani...

Ronaldo vs. Messi izleyeceğiz sonunda yahu. En büyük belli olacak... Essien'in gole yazık oldu ama yahu. İniesta'da ne attı be... Daniel Alves'in içine de Sabri kaçmış bugün. Barça'nın da karşılaşıp gol atmadığı takım kalmadı. 161. golü oldu resmi maçlarda.

Bi' Tanesin Hıncal!


"Bülent Korkmaz'ın en büyük yanlışı Hasan Şaş'ı 80. dakikada oyuna sokmak değil, ilk 11'de sahaya sürmemek. Hasan Şaş bu takımda lider vasıflı tek futbolcu. Uzun bir sakatlıktan çıktı ama her hafta diğerine göre daha başarılı olduğunu da gösteriyor. Ama Bülent Korkmaz, Yaser'i oynatmak için Hasan Şaş'la başlamıyor. Ne varsa Yaser'de!.. Adnan Polat'ın Adnan Sezgin'i var, Bülent Korkmaz'ın da Yaser'i var"

...

9 Saniye

Cristiano Ronaldo Dos Santos Aviero adlı hız manyağının kendisinin 2. takımının 3.golünü atarken, topla kontraatağı ilk başlatırken topa değmesi ile, golü atarken topla buluşması arasında geçen süre! Bu arada yaklaşık 90m koştuğunu, Manchester'ın da Park ve Rooney arasında geçen bir paslaşma yaptığını belirtelim.

5 Mayıs 2009 Salı

Türk Usulü Yorumla Yarı Final


Sol bek diye yetiştirdik, traş köpüğü çıktı bu Kieran Gibbs! Wenger böyle bir maça böyle tecrübesiz adamlarla çıkmakla neyi amaçlıyor?! 4 senedir genç sevdası yüzünden Gunners ne hale geldi!

Neyse yapamıyorum bunu ben. Gibbs ikramı ve Almunia hediyesi 2 golle maç 11.dakikada bitti. Arsenal beklerinin orta konusunda zaafiyeti var. Hatta bütün takımın bir zaafiyeti var. Her orta bomboş arka direğe gitmekten harap düştü. Ferdinand ve Vidic desen zaten duvar. Manchester'ın kendisi bir duvardı bu maçta. O'Shea, Evra, Ferdinand, Vidic, Carrick, Fletcher, Anderson, Park ve arkalarında Van der Sar gibi bir dev olunca zaten gol yeme olayını kapatıyorsunuz. 8 tane savunma özellikli adam. Ronaldo'nun hızına, Rooney'in çabalarına kalmışlardı. Arsenal yardım etti onlara. Ferguson'da 3 olmuş, rakip saha bomboş, Tevez gibi bir at dururken Berbatov gibi bir pivot santraforu atıyor oyuna. Manchester United balı var. Bunu anladım.

Arsenal ise, gençlerin dezavantajını çekiyor. Genç + 3-4 tecrübe yapsalar takımı, bugün hala uzatmalara giden maçı bile konuşuyor olabilirdik. Olmuyor tabii onlar adına. Kolay demoralize oluyorlar, kale önünde çok pas yapıyorlar ve Adebayor böyle maçlarda yok oluyor. Sene bitti onlar adına. Gelecek sene artık onlar için hedef. Arshavin'li bir Arsenal daha farklı olacaktır.

Manchester, Ronaldo ile çıktı bir üst tura. Şu Park'ta nasıl bir adamdır, ben hiç sevemedim. Ama en sevmediğim O'Shea. Cihan Haspolatlı'nın İngiltere görmüşü adam.

bomba!!

emirateste panik mi desem bizde mi asıl panik desem bilemiyorum! tribünlerin orta kısımı boştu "ne çabuk yıldılar lan?" dedik; sonra gösterdi kamera, bomba alarmı var galiba!

Legend is Back!


Arsenal vs. Manchester United. Efsane olan maç değil. Ertem Şener anlatıyor yahu. Yeni hayat hikayelerine hazırlanın. Kamera Arsene Wenger'e döndüğünde, içinde çoluk çocuk geçen bir cümle kuracak diye iddia ediyorum. Bahsi olsa çok düşük bir oran olur ama neyse.. İzleyin, keyif alın, izlettirin...

5 Fotoğrafla Bir Futbolcu || #1 Sergen Yalçın


İlk konuğumuz Sergen Yalçın... Ahaha süper yahu bu adam.


90'ların başında Beşiktaş'ın yeni yıldızı olarak lanse ediliyordu. Oynadığı top bunun kanıtıydı. Ama çalışmayı pek sevdiği söylenemezdi. İstikrarı sağlayamadı. Beklenen Sergen o zamanlarda gelemedi.


Giymediği 4 büyük forması kalmadı. Cem Uzan zamanında asrın takımı düşüncesiyle İstanbulspor'a alındı. Sahada beklenen performans gelmeyince, Cem Uzan tarafından oynadığı bir maç esnasında telefonla talimat gelmiş ve takımdan gönderilmişti.

Beşiktaş formasını 2.kez giydiğinde 2.baharını yaşadı ve yaşattı. Takımın 100.yılındaki şampiyonluktaki mimarıydı. Chelsea'yi Stamford Bridge'de 2-0 yenerken takımı, başrol onundu. Maç için Sergen'in kendi lehine bahis oynadığı iddia edilmişti o zamanlar. Cola Turka reklamında adım geçiyor diye de telif istemişliği vardır. Oturarak bile gol atmıştır.

Buna yazacak bir şey bulamadım...

"Sahada neden koşmuyorsun?" sorusu kendine yöneltildiğinde "Valla, koşunca yoruluyorum" cevabını verecek kadar pişkin, "Hakeme çok itiraz ettin maçta, şimdi yanına gittin, ne söyledin?" sorusuna "Valla ağzıma geleni söyledim" diyecek kadar rahat, "Ben bırakın gece hayatını, gece dışarı çıkmaya korkuyordum. Ben böyle şeyler yapmazdım" diyen bir 10 numaraydı. Ne yaptıysa kendine yaptı, kendine yaşadı. Orta sahadan sol ayağı ile basket atabilecek kadar usta bir sol ayağı vardı. (Bunu yaptı) Açık söylemek gerekirse, kendine yazık etti.

Bu da Bonus olsun..

4 Mayıs 2009 Pazartesi

When Harry Meets Çekirdek!


Chao Grey'e sevgilerimle..

Pasif Futbol Günü Olarak Bir Pazar.


Evet Pazar gününün anlam ve önemini anlatan bir başlık oldu bu. Kişisel bir Antakya - İskenderun rekabeti konumuz.
Aslında sadece bir "blog" yazısı kişiselliğinde bir mevzuu. Nedir? Doğan ve Alperen' in Antakya ziyareti... Şöyle bir anektodları hızlıca geçersem, Mado da buluşulur, bol "kişili" muhabbetler yapılıp, nargile tüttüren İskenderunlulara ben ile Yusuf(Dwight Howard derim ben ona) "üçgen" vucudumuzdan ice tea ile dahil oluruz ve Playstation 3 oynamak için PS3 kafeye randevu verilip mekanın yolunu boylarız... Fakat işin kötüsü mekanın sahibinin misafirleri bu tarihi rekabetin Antakya ayağına mahal vermektedir. Neyseki 15-20 dakkalık bir beklemeden sonra Doğan Bey ile Busker (bendeniz) maçı başlar. İki tarafta çok iddaalıdır, bu yüzden olcak ki Liverpool u seçmiş bulunmaktayımdır. (İddaalı olmasam Ath Madrid filan bile seçerim, ciddiyim!) Doğan ise klasik Barçasını alır. Zaten ¬bir daha diyeceğimdir; Oğlum Doğan, bu dünyada yaş itibariyle senden küçük gösteren tek isim Messidir! Neyse maçın başında tüm seriye etki eden bir gol gelir Doğan' dan. Bende moral sıfır. İlk yarı top orta sahada sıkışır, ikinci yarıda Babel ve Kuyt kaçırır 1-0 kazanıp seride avantajını sağlar Doğan. İkinci maça gelirsem; bambaşkayım! Robbie Keane' in RWF oynadğı, Babel' in LWF olduğu bir Liverpool var. Saldırmak gerek! Fakat olmuyor. Doğan Bey önce golü buluyor, sonra Liverpool tarafı Robbie Keane' in Tottenham a gidişini kınarcasına iki gol bulup 2-1 öne geçip Agger ve Aurelio ile topu ileri dikmeye başlıyor... Son on dakkaya 2-1 önde girsem de nasıl olduğunu anlamadığım şekilde 3-2 kaybedip 3 ün 2 si olan seriyi Doğan Bey' e deplasmanda vermiş bulunuyorum. İskenderun Pasif Futbol Aktivitelerinde 1-0 önde(Eline sağlık len)
Neyse akabinde Anarkostyle- Dejenere Marksist Kemal şahsiyetimiz yetişip ortamı şenlendiriyor. Bu adam aktivitelerinize dahil olduğunda inanın işleriniz Guy Ritchie filmlerindeymişçesine ilerliyor. Ciddiyim! Önce İskenderun tayfasını uğurlama konuşuluyor, arabaya atlanıyor daha sonrasında ise hayatımın langırt maçını izleme şansı doğuyor... Ama o nasıl bir maç...
Güvercin pisliği kokusu eşliğinde bir bilardo salonunda başlıyor langırt mücadelesi. Doğan ile Alperen; Yusuf ile Kemal... Şu kadarını söylesem yeter herhalde, ben langırtta "bloklar arası pas" yapıldığını gördüm bu gün! Kaleci ile gol atıldığını, langırttaki adamların topa falsolu vurabildiğini gördüğümü de hiç saymayacağım... Heleki; maç sonu Alperen' in keyif sigarası olayın ne kadar gerilimli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyordu. Ve İskenderun, Pasif Futbol Aktivitelerinde 2-0 yapıyor durumu ve günün galibi oluyor! Gerçi bizim bir çekişmemiz daha var, iki fanatik Galatasaraylı; iki Antakyalı arabada bağıra bağıra başlıyor Beşiktaş Taraftarlarının meşhur "bir manitam olsa" adlı eserine(!)... Kesmiyor bir daha söylüyoruz... İskenderun Pasif Futbol Aktiviteleri Takımını Antakya ekibi olarak(Pazar günü Yıldırım Demirören Aziz Yıldırım’ ı böyle ağırlamamıştır) İskenderun minibüslerine bırakıyor ve akşamki Beşiktaş- Fenerbahçe maçına konsantre oluyoruz artık Kemal ve Yusuf ile…

Beşiktaş – Fenerbahçe maçına bir adet ekstra konuğumuz var… Neyse maç başlıyor, biz her zamanki gibi “locamızda” en öndeyiz(!) Fenerbahçe inanılmaz başlıyor maça, defansta 3 kişi görünümlü 5 kişilik savunma mı dersiniz, ileri – koşanların geriye dönüş momentumları mı dersiniz… Her şey mevcut bu Fenerbahçe’ de gol de şaşırtmıyor yani. Çünkü orta sahayı nefis tutuyor elinde. Harika bir gol… Harika bir koşu, Güiza denen bu adamın bütün sene eleştirilmesine anlam veremiyorum bu skor ile. Hele ki 90. dakikada Beşiktaş’ lı oyuncuyu orta sahadan geriye gelerek kovalaması daha da büyük bir incelik. Ha bir de dünyanın en mantalitesiz insanı olan İbrahim Üzülmez’ in kanadında 8 pas yapıp Semih Şentürk’ ün attığı gol sonrası orta parmağı ile “çocuğuna” yaptığı hareketi de es geçmemem gerek. Neyse Doğan Bey günün galibi oluyor; pek yakında doğum günü partisi var beyimizin, organizasyon da kral olacak gibi, gidip göreceğiz…

Sabri'nin Yedeği Olmak

Paha biçilemez!

Yılmaz Vural'ın Amerikan Salatası



O muhabbetin Amerikan Salatası'na gelme sebebi neydi acaba? Hep merak edeceğim! Asdşlasjkdasldjkasdajlşa yahu.

ek: 15.kez izleyişimde bile yarılıyorum yahu.

Aziz (Yıldırım) Demirören Buluşmasının Ardındaki Gerçek




- Şimdi Demirören. Sivas'ı şampiyon yapmamız lazım. Ama biz bir hıyarlık ettik onları yendik, şimdi siz de bu hafta bize kesin yenilin de işleri garanti olsun. Türkiye Kupasını da size veririz canım ne olacak. Yıllardır alamıyoruz zaten.

- Ne demek Azizciğim lafı mı olur. Zaten İnönü'de bizi yenmeniz, bizim Türkiye Kupası almamız olağan işler. Mecnun'u ara da haber ver rahat olsun.

- Tamam canm arıyorum hemen...


Önceki senaryo tutmayınca bu daha gerçekçi(!) geldi !!!

Ceza mı Ödül mü?


Galatasaray, Ankaragücü maçını tarafsız sahada oynayacaktı. Maçın nerede oynanacağı kararı verildi. Kayseri Kadir Has Stadyumunda. Stadyum kapasitesinin 2 katına oynayacak Galatasaray. Muhtemelen senede 1 kere görme imkanı olan Kayseri taraftarına da büyük bir fırsat olacak ve tribünleri dolduracak. Stadyum geliri olarak daha büyük bir avantaj Galatasaray'ın. Ev sahibi avantajı haliyle Galatasaray'ın. 1 saat uçak yolculuğu ceza ise her maç Kayseri'de olsun bizim için. Güzel oldu güzel.

NBA




Tekrar tekrar kendini izletebilen bir video yahu. Kanye West - Amazing'de mükemmel olmuş yahu.

6. Kupa da Geldi!


Galatasaray tarihinin 6.Uluslararası Kupası, Türkiye tarihinin de 11.Uluslararası Kupası kazanıldı. Engelsiz Aslanlar üstüste 2.kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonu oldu. Daha ne denebilir ki onlara..

Beşiktaş


Fenerbahçe'nin içeride ve dışarıda diğer bir deyişle evinde ve deplasmanda bu sezon yendiği takım yoktu. 2 maçta 6 puanı görememişti bir takıma karşı. Bu maç ilk oldu. Fenerbahçe'nin iç-dış yendiği ilk takım Beşiktaş bu sezonda.

Beşiktaş için ise bir ilginç not daha. Beşiktaş ligin ilk 6 sırasında yer alan 6 takıma karşı hiç kazanamadı. 9 maçta sadece 6 puan topladı bu rakiplere karşı. 27 puan içerisinden alınan sadece 6 puan. 2009'da da alınan ilk lig mağlubiyeti.

3 Mayıs 2009 Pazar

"Zan"lı İdam Sehpasına

Fenerbahçe, İnönü'de derbi adı altında oynanan bir maça göre çok çok çok kolay bir ilk gol attı. Golde suçlu kim? Gökhan Zan(mı?)! Bence değil. En azından tek suçlu değil. Gole gelelim.

Daniel Güiza, Semih Şentürk ile 2'ye 1'e giriyor. İlk topu attığı yer orta saha çizgisinin biraz önü. Hadi kaleye 40m var diyelim. İlk pası atıp koşuyor. Top Semih'e gelene kadar Güiza tek başına koşuyor. Bu adam santrafor. Hani bir sağ bek olsa, defanstan kopup gelen stoper olsa anlaşılır. Ama santrafor. Bi' stoper ya da bir ön libero kovalar bu adamı. Toraman'ın kovalaması da hikaye. Güiza bir ters yapınca bırakıp seyre dalıyor. Güiza'ya bakan, kontrol eden yok. Hani başka adam alır desek, Tek Güiza ve Semih atağın içerisinde. Sağdan bindiren adam bile geri dönüyor. O kadar rahat ki Güiza anlatılmaz. Bu orta sahanın basmamasının suçudur. Orta sahanın uyumasının suçu. Adam seyrediyorlar yahu. Adam kovalamamanın ürünü. Sen tek bir adamın kendi başına, hem de kendi sahanda, skorda 0-0 iken, yaldır yaldır koşmasına izin veriyorsun yahu. Gökhan Zan'da öldürücü darbeyi vuruyor orada. Rüştü ve orta sahada bir isimde "haydi şimdi bütün eller havaya"yı söylemekte olunca kaçınılmaz tabi.

Mustafa Denizli Fantezisi



Bloga başladığımızda ilk postum: Mustafa Denizli Bir Muammadır

Hocaya bu zamana kadar son derece güvendim, bundan sonra da güvenirim diye düşünüyorum.
Ancak şu derbi kadrosu fantezisine bir son versin! Beşiktaşlı biri olarak Fenerbahçe'nin çıkacağı kadroyu tutturmak daha acı geliyor yahu!

Maçtan bir kaç gün önce yazdığım kadroyu bekliyordum. En sağlam kadro o görünüyordu bu zamana kadar.

Her maça neden Ernst'in yanında Sivok'la başlayıp 45'de aklına Cisse geliyor hocam?

Evindesin, kazanman lazın, en sağlam işleyen sistemin varken neden açık alan futbolcusu HOLOSKO kadroda? Rakibin kapanacağı belliyken bir de. Sen bu kadroyla çıkarsan rakip açılır, gol atar, seni şampiyonlukdan eder.

Ekrem Dağ... Bu adam bek değil. Oynarsa açık oynasın bari. Tut yedekte, oyuna sonradan girmesi gerekirse girsin. "Pıtırcık" kılıklı Serdar Özkan'dan daha iyi iş yapar.

3 derbide 0 puan hocam... 1 tane kaldı, onu kazansan da işine yaramayabilir.

Allah Beşiktaşlılara sabır versin...

Ekleme: Bizim uydu alıcısı derbi havasına girdi sahadaki adamlar giremedi...

Bi' Kere O Eli İndir!


Yıllardır kaleciliğini izlerim bu adamın. Fenerbahçe, Barcelona, Ulusal Takım, Beşiktaş. Değişmeyen tek hareketi var. Golden önce elini ofsayt diye kaldırması. Golden önce! Golden sonra Mondragon gibi ofsayt çizgisi de çekmiyor. Top santrafordayken ofsayt diye duruyor. Golü yiyor takım. Yahu neredeyse torunun olacak. Hala vazgeçemedin şundan. Hala vazgeçemedin şu takımı yakma işinden.

Sahada Olması Gerekenler Tribünde Olunca




Fazla bir şey demeye gerek yok. Fotoğraftaki isimlere dikkat.

Araya belki bir tane karışmış ama yıllar geçtiğinde kaç taneniz oraya girmeyi hakedecek bilemiyorum. Umarım telafisi olur. -Hiç sanmasam da-

Tamam, kazandığınız maçlardan sonra çok övdük sizi. Hırsınızla, azminizle takdir ettik ancak böyle maçı böyle bir ortamda bir daha bulamazsınız. Her sene aynı filmi izliyoruz. Yazıklar olsun bu maçı kazanamayan futbolcuya!

Maça dair...

Fenerbahçe oyuncusu kendi seyircisinden destek almışcasına rahat, Beşiktaş oyuncusu zorlu deplasmana gelmiş gibi gergin. 5 metre öteye top atamayan adamlar... Her şey çok iyi giderken, önündeki rakibin 3 puanı birden bırakmışken 1 puan bile alamadılar.

Teknik-Taktik bir şey demiyeceğim. Böyle maçı kazanmayan takıma ne denir ki zaten. Son sezonlarda olduğu gibi bu gece de ömrümden bir 10 sene çaldınız, Teşekkürler Beşiktaş! Biz inandıkça yanıltıyorsunuz bizi. "Umarım Sivasspor bir kez daha puan kaybeder!" demekten gına geldi. El-alemin aletiyle gerdeğe girmek zorunda mıyız ULAN!

Aziz Yıldırım-Yıldırım Demirören buluşması hakkında konuşanlara da selam olsun.

2'de 1 Kazanan Fenerbahçe!


Bundan 4-5 gün önce derbi ile ilgili bir yazı yazmış, her halükarda kazananın Fenerbahçe olacağını söylemiştim. Fenerbahçe benim çok çok çok az ihtimal verdiğim şekilde (o ihtimalinde futbolu yüzünden değil rahatlığı olması sebebiyle hani verdiğimdendir) maçı bu rahatlıkla çok rahat kazandı. Aslında ben Beşiktaş'ın kazanıp, Şampiyonlar Ligi vizesi sebebiyle Fenerbahçe'yi Uefa'ya yollamasını bekliyordum.

Beşiktaş'a gelelim. Sabah rakibin yenilmiş, evinde kapalı gişe, stopersiz, sağ bekten bozma bir adamla sahaya çıkıyor ama sen kız takımı gibi oynuyorsun. Hatta hakkını vereyim Galatasaray ve Fenerbahçe Bayan Basketbol yarı final serisinde bile takımlar daha çok rakibini ısırdı. Şampiyonluk ruhu yok. 28 Haftanın 1 haftasında futbolcular inanmamış bu takıma. Denizli desen fantezilerinden kurtulamıyor. Bay Kerahet'in kadrosunda yer almayan Ekrem Dağ'ın bu kadroda bir şekilde yer bulacağını, Cisse - Ernst ikilisi bozulursa Beşiktaş'ın bozulacağını söylemiştim. Bozuldu. Stoperlerin deyim yerindeyse foyası ortaya çıktı. Tek kelime ile bu oyunun adı Rezalet onlar adına!

Fenerbahçe ise sanki büyük maç olsa da oynasakların takımı. Roberto Carlos o kadar çok yardımcı oluyor ki takımının topla çıkmasına, sıkıştığı anda tek pasla oyunu açmasına, stoperlerin adeta can simidi oluyor. Çok rahattı Fenerbahçe. Pasla çıktılar, oyunu sahasında kabullenmediler, çok açık alan bulup 2'ye 1'lerle sonuca gitmeye çalıştı ve bunu da başardı da. Daniel Güiza bir senede 2 kez Beşiktaş'a aşırtma attı. Stoperlerin asisti ile tabii. Aragones ise turnuva hocası hala. Önemli maçları bir şekilde kazanmasını biliyor. Semih ise gerçekten çok iyi bir santrafor. Volkan yine ligdeki derbilerde en fazla 1 gol yeme istatistiğine devam ediyor.

Neticede kazanan Fenerbahçe. 5 maçtır üstüste iç, dış, tarafsız saha farketmeden 2-1 yeniyor Beşiktaş'ı. Sivas yerinde saydı. Kaybeden mi? O tek isim. Beşiktaş.

Beşiktaş'ın Teşvik Primi Vermesi




Antep karşısında ezilmiş bir hâl alan Sivasspor, sahada konuşamayınca saha dışında konuşmaya başladı. Neymiş, Antep süpermiş, Antep tüm sezon böyle oynasaymış farklı olurmuş falan filan.
Zaten Sivas bir kaybetti dengeler bozuldu.

Röportaj veren Murat Erdoğan ve Hayrettin'in surat ifadelerine bakarsanız daha iyi anlayacaksınız neyi ima ettiklerini.

(Röportaj Burada)

Eh tabii, iki hafta öncesine kadar deplasmanlardan "Anadoludan şampiyon çıksın" diye yollanılıyordu, dişli rakibi görünce şaşırdılar herhalde.

Tahminimce Demirören Teşvik primi vermiştir. Geçen günkü yazımda Demirören'e olan borcun nasıl da arttığını sorgulamıştım. Sanırsam Sivas'ın rakiplerine cebinden veriyor Demirören primleri!

-Bazıları demeden ben diyeyim dedim-

Bülent Uygun'dan Aforizmalar #3 | Antep Yenilgisinin Ardından




"Sıcak Havada Oynayamadık, onun dışında suç benim" şeklinde başlayan röportaj, "Şampiyon biz, 1.(evet, birinci) kim bilmiyorum" diye sonlandı.

Seviyoruz seni hocam.

Röportajın tamamı: Lig Tv Haber

Derbi Havasına Giren Uydu Alıcısı




Evdeki uydu alıcısı derbi havasına girer mi demeyin; giriyormuş. Ben bugün bunu gördüm.

Evin içerisindeki bireylerin çoğu futbol hastası insanlar olunca Lig TV + D-Smart şart oluyor demiştik. Lig TV yıllardır ufak tefek sorunlar çıkartır belki ancak D-Smart sağ olsun sürekli bir sorun çıkartma derdinde.

D-Smart'ın bağlı olduğu televizyondan faydalanmak adına, D-Smart'ı çıkartıp yerine eski uydu alıcısını yerleştirdik.

İşin ilginç yanı uydu alıcısı, o kadar kanal içerisinden FB TV ve BJK TV dışında hiçbir kanalı göstermiyor. Derbi havasına girdi diye tahmin ediyorum, başka bir açıklaması yok.

160


Barcelona takımının bu sene resmi maçlarda attığı gol sayısı.

"Barcelona takımının karşısına suçsuz adamı çıkart, ben yaptım diye isyan eder adam"

Rıdvan Dilmen

ek: bu sene sadece 4 maçta gol atamadılar. Wisla Krakow, Numancia, Espanyol ve Chelsea.

Pazar Gününü Renklendirelim




Futbol Bahis oyunlarını uzun zaman oynamadım. Düzenli olarak son bir-iki aydır oynadığımı söylemeliyim. Şimdilik İddaa'yı bir "gelir kapısı" olarak görmüyorum; görmemeye de kararlıyım.

Bence bu bahisler daha çok heyecan için olmalı. Misal Bundesliga 2 maçlarından keyif almak isteyen bünye yapacağı bir kuponla güzel saatler geçirebilir eğer işi yoksa.

Malum ligimiz kendiliğinden renklendi; biz de ilginç kupon denemelerine devam edelim.

Kupon bu... Ne dersin Felix?

Hasan Şaş'a Saldırı


Hasan Şaş malumunuz yarım dünya. Buna rağmen kendisini 75 kilo, esnek ötesi felan sanarak oynamakta, Lincoln'e de hiç pas atmamakta. Neyse olaya gelelim. Takıma havaalanında 200 kişilik bir taraftar grubu protesto gösterisinde bulunmakta. Hasan'da karşılık verince olaylar daha da büyümekte. Olayın trajikomik tarafı Hasan'a cep telefonu ve laptop ile saldırmak. Kafasına cep telefonu ile vurulmuş. Hatta laptop fırlatan bile olmuş. Hasan o kadar değerli ki; çakmak, bozuk para gibi şeylerle değil, laptop ve cep telefonu gibi şeyler fırlatılmakta. Kültürlü (!) taraftar bu olsa gerek. Teknolojik çalışıyoruz.

ek: Hasan'ı severim. Ama o da takımını ve futbolu sevmeli. Bir an önce zayıflamalı. Sadece futbolu düşünmeli...
ek2: Taraftarın yaptığı da çok çok büyük ayıp. Adam gibi protestonu et, git. Futbolcuya vurmak çok büyük terbiyesizlik.

0


Sporting Gijon'un La Liga'da 33 Hafta sonunda aldığı beraberlik sayısı. 11 Galibiyet, 22 Mağlubiyet.

ek: nazarım değdi yahu. berabere kaldılar bu hafta.

İddaa || Bize Birşey mi İma Ediyorsun??


Ankaragücü - Ankaraspor maçında "Ankaragücü kazanır"ın oranı 1.40 olarak görünüyordu. İddaa yanılmıyorsam cumartesi günü bu maçın oranlarını değiştirdi. Ankaraspor yönünde artış bekleyenlerdenseniz, yanıldınız. "Ankaragücü Kazanır"ın oranı 1.25'e indi. Neden böyle bir iniş var? 1 hafta içinde üç büyüklerin ikisini yenip birinde berabere kalan takıma verilen oran deplasman bile olsa 5.75'e mi çıkartılır? Hayat ne tuhaf, vapurlar felan...

İl Magnifico Jose Mourinho




Hakkaten "The Special One" yahu. Ama kondüsyon olarak zayıflamış.

Tek Rakipleri Hayrettin || 37 Gollü Maç


Aek - Olympiakos maçları genelde 0-0 ya da 1-0 biten sıkıcı savunma maçlarıdır. Bugün oynanan final mücadelesi ise 90.dakikası 2-2 geçilen ama maç bittiğinde tabelada 3-3 yazan, uzatma devrelerinde önce Aek'nın 10 kişi kalması ile Olympiakos'un 4-3 öne geçtiği, sonra Olympiakos'un 9 kişi kalması ile Aek'nın 4-4'ü yakalaması sebebiyle penaltılara giden, penaltıları Olympiakos'un 15-14 skoru ile kazanması ile neticelenen Yunanistan Lig kupası maçıdır. Evet yahu Yunanistan liginden 2 takımın maçı bu. Toplam izlenen gol 37. Kupa Olympiakos'un.

6. Kupa mı Geliyor Yoksa?


Galatasaray'ın Uluslararası arena'da kazanacağı 6.Kupa'ya bir maç kaldı sadece. Tekerlekli Sandalye basketbol takımı Şampiyonlar Ligi finalinde RSC Rollis Zwickau ile karşılaşacak. 3 Mayıs günü saat 14.45'te maç. Kazanırlarsa Galatasaray'ın bu sene kazandığı 2.Avrupa Kupası olacak. Tarihinin de 6.kupası. Sadece 1 maç. 1 adım. Hadi Engelsiz Aslanlar!