19 Aralık 2009 Cumartesi

Arshavin @ Anfield / Video




Bu makara pek bitecek gibi görünmüyor. (:

Beşiktaş 2-3 Bursaspor




Madde madde gidelim:

- Hakemden başlayalım ve aceleylen bitsin. Böyle güzel bir maça yakışmayacak kadar kötü bir yönetimdi. Eyyam, korkaklık ne ararsan var adamda.

- Ferrari'li Beşiktaş 17 maçta 7 gol yedi. Ferrari oyundan çıktı 2 gol yendi. (Sadece istatistik)
Bu arada geçmiş olsun Matteo! Biz 2 ayda bir omzu çıkan stoperler gördük, senin daha ilk sakatlığın canın sağ olsun. Bir de bazıları Ferrari'nin maliyetini hesaplarken Zapo'nun ve Gordon'un maliyetlerini de ekliyormuş. (Yazı Burada) Bir Beşiktaşlı olarak Gökhan Zan'ı yıllarca izlemenin "manevi maliyet"ini bilir mi onlar?

- Maçtan önce yağmur & fırtınadan bahsetmiştim, ancak yine de güzel maç olacağını düşünüyordum. Sahadaki 22 futbolcuya teşekkürler, gerçekten güzel mücadeleydi. Sahadaki 23. Kişi de gününde olsaydı keşke.

- Beşiktaş'ın tek uzun boylu adamı Ferrari çıkınca zaten doldur boşalta başlaması beklenen Bursa'ya gündoğdu. Ertuğrul Hoca boylu poslu Ömer'i de araya sıkıştırınca işlem tamam.

- Bir Beşiktaşlı olarak Zapo'yu çok severdim geçen sene. Kimileri "profesyonel" derken ben onu tuttum hep. Dedim bu adam ısındı buraya falan. Yalanmış, on numara profesyonel topçuymuş Zapo.

- Yusuf bu zeminde ne işi vardı anlamadım ama değişiklikler yüzünden Mustafa Hoca'ya "çok da" kızamayız. Zorunluluktan yapılan iki değişiklik var kafadan. Eh, Nihat'ın çıkması da zorunluluk sayılır. Hata kısmı başlatırken gerçekleşiyor.

- Resime gelirsek: Buz Adam, ailecek beğendik. Allah yolunu açık & uzun etsin inşallah. Hangi takım olursa olsun sahada gençleri görmeyi seviyorum. Gerçi Korcan biraz zorunluluktan sahadaydı ama olsun.


Sonuçta güzel maçtı vesselam. Tebrikler Bursa.


Az kalsın unutuyordum!

İbrahim Üzülmez; senden daha deli futbolcu görmedi & görmeyek bu ülke! (:

Twitter'dan Atışmak || Mehmet Demirkol vs. Ersin Düzen


Ersin Düzen ve Mehmet Demirkol'un Twitter üzerinden Ferrari üzerine başlayan atışmaları.

ersinduzen: birileri ferrari'ye sallıyordu sürekli....çıktı oyundan ne oldu ?
mdemirkol: oyundayken ne oldu?

ersinduzen: oyundayken 2-1 oldu....
mdemirkol: yapma ersinim açık alanda dokuluyor. sercan gol kralı olacaktı bir maçta. kötü demiyorum . o kadar iyi değil diyorum.
ersinduzen: açık alanda hızlı rakibi karşısında dökülmeyecek defans oyuncusu dünyada bir elin parmaklarını geçmez....
ersinduzen: o halde agüero karşısında yerlerde sürünen puyol'un barcelonada işi yok...
mdemirkol: :) agüero=sercan?
mdemirkol: bi de zapo'yu napıcaz? o mu iyiydi ferrari mi?
mdemirkol: ayrıca ferrari'nin beşiktaş'ta işi yok diyen kimse duymadım. toplam bedeli 20 milyon euro. eder mi? soru bu!
ersinduzen: bonservisi 4.5 , yıllık ücreti 2.5 ...3 yıllık maliyeti 12 mil. bonservisine 8 verilen tabatanın yanında ferrari bedavadır...
mdemirkol: zapo'yla gordo'nun maliyetlerini de ekleyeceksin ona!
mdemirkol: sercan'ın 46'da kaçırdığı pozisyonda ergiç'e asisti de yapan ferrari yere düşen de
mdemirkol: bunu gökhan yapsa bitmişti. nasılsa yabancı oyuncu yapınca sorun yok.
ersinduzen: gidenlerin maliyetini gelenlere eklemek benim bildiğim takasta olur...g.zan'ı açık alanda analiz için sadece derbiler yeter...
mdemirkol: ersincim gitmediler. hala paralarını ödüyor bjk.
ersinduzen: bjk parasını ödese dahi faturayı ferrari'ye kesmek neden ? ferrari'nin maliyeti 12 mil eurodur.helalı hoştur :)
mdemirkol: yahu fatura kesmiyorum. abartmayın diyorum. ferrariye ne tabii! adam işini yapıyor. helali hoş olsun.
ersinduzen: claude bakadal vardı bir ara d.bakırspor'da...fenerbahçe maçında servet'i hatırlar mısın ?
ersinduzen: servet'e kötü futbolcu diyebilir miyiz şimdi ? o halde gençlerbirliği maçında kendi kalesine gol atan ferrari niye kötü ?
mdemirkol: yahu kötü demiyorum ersin allah allah. abartıldığı kadar değil diyorum. kafaya çıkmıyor adam. hüseyine vurdurdu. net poziyon.
mdemirkol: ergiç'e asist yaptı
mdemirkol: geçen hafta kalabane'ye de vurduran. çıkmayan o.
mdemirkol: bunlar mükemmel olmadığını gösterir. kötü olduğunu değil.
ersinduzen: ferrari'ye ülkede kimse terry ,ferdinand , puyol da demedi. ya da ben duymadım görmedim...
ersinduzen: neden hep yenilen goller , verilen pozisyonlarda sadece savunma zaafları önplana çıkar ?neden kalabane süper çaktı kafayı denmez?


Burada bitti konuşma. Bu arada Ferrari'nin de elmacık kemiği kırılmış. Göz çukuru tabanında da çatlak varmış. Eğer, görmesine engel değilse ameliyat olmayacak Ferrari.

50 - 100 Sene Sonrası Futbol Araştırmacılarına Not


Bakın, sevgili arkadaşlar, seslendiğim 2009 yılının insanları değil, 2046, 2059 ne bileyim 2098 yılının futbol meraklıları, sevdalıları, araştırmacıları söz uçar, yazı kalır demişler.

Bir gün, kulağınıza Berkant Göktan ismi çalınırsa, siz de bunu araştırır ve bazı fotoğraflara rast gelirseniz bunlara aldanmayın. Bunlar tamamiyle, evrende doğru zamanda doğru yerde bulunabilme şansına sahip bir insanın durumudur.

Muhtemelen ilk fotoğrafa Manchester United efsanelerini araştırırken geldiniz veya Berkant'ı Roy Keane ile yanyana gördünüz. Tamamiyle hikaye. Bülent Korkmaz'ı da Galatasaray tarihinde araştırırken Berkant çıktı karşınıza. Ümit ile gol sevincinde iyi bir yandaştı. Arada da penaltı atardı işte. Zaten 3.fotoğraftaki Effenberg'in yanında da yancı gibi duruyor. Hele Anfield'da Liverpool'a karşı oynaması...

Ben bunları söylüyorum ama kim inanır ki şu fotoğraflardan sonra yazılanlara.

18 Aralık 2009 Cuma

Keser Döner Sap Döner


Hadi Bursa'ya puan kaybedilir, dünyanın sonu değil de, takıma adam almak için ite kaka gönderdiğin adamın seni mağlup eden golü atması zor be Denizli. Hele yerine geldiğin adam da aynı şekilde ite kaka yollanırken, o yollanan adam santrafor çıkartıp, uzun boylu stoper koyarken, senin stoper çıkartıp, 2-1 öndeyken, kısa kulvar yüzme şampiyonasına ev sahibi yapan zemininde mücadeleci bir adam yerine Yusuf'u oyuna almak gibi dahiyane (!) hamleni mat ediyorsa daha da zor.

Yenilirsin. Sahada yenilirsin. Ama bugün sadece sahada yenilmedi Beşiktaş. Daha doğrusunu söyleyelim. Hakkını verelim. Bursaspor kazandı. Hemde kenarda Ertuğrul, sahada Zapotocny'nin golüyle.

Kendini Yenemeyen Mourinho & Bahtsız İtalyanlar (!)


3 sene üst üste İtalyan'ların 1 tane istisna eşleşme dışında İngilizlerle eşleşmesine ne dersiniz bilemem. Ben "bit yeniği" diyorum. 1 istisna da Real Madrid ve Roma arasındaki maç. Ondan kurtulan Roma'da Manchester'la eşleşmişti çeyrek finalde. Bu senede Milan - Manchester United ve Inter - Chelsea eşleşti. Yine Barça kek rakiplerle oynuyor. El Clasico yani. Inter - Chelsea demişken, Jose Mourinho demeliyiz.

Kendini aşamayan bir adam aslında Jose. Kurduğu Chelsea'yi aşabilmenin imkanı çok zor. O mükemmel Barça bile son topta, hakemin vermedikleri ile geçti bu Chelsea'yi. O Chelsea, orta saha, savunma bloklarının, harika takım savunması uyumunun ismi. Yıllarca üstüne koya koya buralara geldi o Chelsea. Aslında üstüne koymak kadro anlamında pek değil. Klasik orta sahasına Deco geldi, hücumuna Anelka. Yıllardır o da bir sağ bek bulamamıştı, hala bulunamadı ideal sağ bek. Şimdi bu mükemmel yapının mimarı, mühendisi Jose kendine karşı gelmek zorunda. Kendisini yenebilirse, turu geçecek. Kendisini yenmeye çalışırken, Inter'i de yıllardır iyi bilen Ancelotti'ye karşı mücadele vermek zorunda. Kurduğu müthiş orta sahayı, elindeki orta saha ile devirmenin yollarını bulmalı, Terry - Carvalho'yu Eto'o ile delmeli ama en önemli 2 isim olan Lampard - Drogba'yı durdurmanın yollarını aramalı. O da biliyor ki, Drogba durdurulamaz. Milito durdurulur. Zor Jose'nin işi. Manchester United'dan daha zor.

Bir İtalyan'ı finalde göremeyeceğiz uzun süre muhtemelen. Jose de çıkamazsa, kimse çıkamaz, çıkartamaz.

Beşiktaş - Bursaspor

Kadrolar da belli oldu. Maça 45 dakika kala İstanbul'da şimşek, yağmur, fırtına ne ararsanız var.

İşte 11'ler:

Beşiktaş:
Rüştü, İ.Toraman, Sivok, Ferrari, İ.Üzülmez, Fink, Ernst, Ekrem, Tello, Nihat, Bobo

Bursaspor:
İvankov, A.Tandoğan, İbrahim, Zapotocny, M.Keçeli, Hüseyin, Ozan İpek, Ergiç, Bekir, Volkan Şen, Sercan

Ortasahayı ele geçiren avantajı elde eder. Beşiktaş adına Bobo umudun adı, Bursaspor'un umudu Sercan gibi görünüyor. Ancak orta alanda Ernst, Tello, Ergiç, Volkan gibi isimler iki takım adına kilit isimler olabilir. Beşiktaş'ta değer görmeyen Ali Tandoğan ölümüne savaşacaktır, Zapotocny de öyle olur.

Güzel bir açılış maçı bizi bekler.

Atletico Madrid mi Daha Zor Lille mi ??


Busker ile dün akşam muhabbet ederken, Atletico Madrid dedim rakip olarak. O da Brugge istiyordu. Atletico kırmadı geldi sağolsun. İstiyordum gelmelerini Galatasaray'a. Çünkü, adı bilinen bir ekibi eleyerek üst tura çıkmanın motivasyonu ile, adı bilinen ama sizin karşınızda esamesi okunmayacak bir ekibi eleyerek çıkmanın motivasyonu farklıdır. Mesela; Kasımpaşa'nın Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi, Beşiktaş'ı iyi oyunla yenerek aldığı 3 puan, İ.B.B'yi iyi oyunla yenerek aldığı 3 puandan daha değerlidir. İşte bu yüzden Atletico biçilmiş kaftan. Lille ise tehlike.



Atletico Madrid, geçtiğimiz sene Galatasaray'ın yendiği Benfica durumunda Quique Sanchez Flores'den sonra. Daha beterdi aslında başlarda. İsimler var. Oyun yok. Daha doğrusu Aguero yok. Aguero varsa, önlerinde duracak takım da yok. Lakin Aguero, Chelsea forması altında oynama hayallerinde olduğundan Maxi - Reyes - Jurado - Forlan'ın durumunu da aşağıya çekiyor. Hoş Reyes ve Maxi'nin durumu daha ne kadar aşağı iner bilinmez. 2 aya nereye gelirler sorusu bilinemeyen. 2 aya yükselişe geçmelerinin önünde La Liga'ya göre eh işte bir fikstür var. İspanya'da da devre arasının olmaması, olanın da 2 hafta gibi bir süre olan Noel ve yılbaşı tatillerini kapsaması toparlanma konusunda dezavantaj. Dönüşte ilk maçları 3 Ocak'ta Sevilla. Belki de kritik virajları orası olacak. Atletico'nun diğer büyük dezavantajı da ilk maç öncesi Barcelona ile kendi evinde oynayacak olması. O maçtan sonra yine evlerinde Galatasaray maçları var. Deplasmandaki maçtan sonra da Valencia deplasmanına gidiyor.



Lille ise Fransa Ligi'nin bir çok takımına göre adı olan ama Lyon - Bordeaux - Marsilya gündeminde arka planda kalan bir ekip. İstikrarlılar. Fransa Ligi'nde üst lige çıkanın şampiyon olması, şampiyonun küme düşme potasında olması gibi durumların yakınında değil. Son yıllarda 2.lik, 3.lük, 5.lik seviyesinde bitiriyorlar ligi. Kötü yanı Fenerbahçe için, dediğimiz gibi adı bizim için büyük değil. Bir şanssızlık olur elenirse, "Lille kim ya" denebilir. İyi kapanan bir ekip haliyle. Fransız oyunu oynuyorlar. Basıyorlar, ısırıyorlar. İlk maçın evlerinde olması dezavantaj onlar adına. Gol bulamazlarsa (bu sene Lyon'a 4 tane attılar, Genoa'ya da 3 attılar) işleri zorlaşır. Yenilgilerinin en büyük sebebi erken yedikleri gollere karşılık verememeleri. Deplasmanda iyi kapanabilen bir ekip. Ama yedikten sonra da konsantrasyonunu kaybedebilen. İlk maçın deplasman olması büyük avantaj Fenerbahçe adına.

Tekrar edelim, ilk maçların deplasman olması avantaj. İlk maçta beraberlikler alınarak turlar geçilebilir. Devre arasında toparlanılmalı tabi. Fenerbahçe orta sahasına Emre'nin arkasına bir adam bulmalı. Emre'siz yapamıyor Fenerbahçe. Galatasaray'da stoper olayını çözmeli artık. Baros'da dönecek zaten. Neticede elenmeyecek takım diye bir şey yoktur, az inanç vardır.

Polis Arshavin

Bu fotoğrafı gülüşünden dolayı Austin Powers'a benzeten Busker'a selamlar ederim.

17 Aralık 2009 Perşembe

Ah Şu Adama Şöyle Bir Orta Kesseniz



Yanarım, yanarım şöyle bir golünü izlemeden gidecek olmasına yanarım...

Tottenham Sezonu Nerede Bitirir?




Sezon başında gönüllerimizin favorisi Tottenham'ı yazmıştım ben 5'e. Bu sezon L'pool'un Rafa Benitez & transfer politikaları sayesinde yakaladığı mükemmel düşüş diğer takımların dördüncülük için iştahını kabartıyor.

Ofansif kuvvet takımı sırtlıyor maşallah. (Defanstaki eksikler ortada) Defoe-Kranjcar-Lennon, biraz da Keane ve Crouch şu anda en çok iş yapan isimler gibi duruyor. Onları izlemek gerçekten keyifli. Özellikle kişisel olarak Premier Lig'de en sevdiğim oyuncu Aaron Lennon... Bir de bunlara Modric eklenecek. Modric, Kranjcar'ı izlerken ne düşünüyordur o da bir merak konusu. Modric sakatlandı diye yapılan transfer Niko Kranjcar. Aklıma Delgado-Tabata muhabbetini getiriyor.

Delgado kadar rahat değildir Modric. (Gerçi yine de Modric Modric'tir! (: )

Defansın yeniden güçlenmesiyle Tottenham rahatlar. Şu an ligde gol yemeden maç bitirme sayısı sadece 3 Tottenham'ın. Birmhingam, Portsmouth, Stoke gibi takımların bile altında bu konuda. Gol atamadan maç bitirme sayısı ise 4, o kadar da kötü değil yani.

Liverpool'un mükemmel düşüşünü gördükçe içimden bir ses Tottenham'ı 4. sıraya yaklaştığını söylüyor. Tabii bir de Aston Villa'nın düşüşünü beklemek lazım. Hadi Tottenham, en az dördüncülük be!

Not: İçimden bir ses devre arasında Pascal Chimbonda için yeni bir Spurs devri başlar diyor. İnşallah yanılıyorumdur. Demirören'den beterler valla yaparlar (:

Ah bir de Wolverhampton yenilgisi ve Everton beraberlikleri sağ salim atlatılsaydı.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Galatasaray'ı Allah Korumuş


Derbinin bir "an"ı var Galatasaray adına hatırlarsınız. 10 kişi kalmış takım, Sarp'ın ileri çıkışıyla bir anda Aydın'ı topla buluşturmuştu. Aydın'da o anda topu dağlara taşlara, kurtlara kuşlara vurmuş maçın belki de kırılma noktasının altına imzasını atmıştı. Hayıflandık, yıkıldık felan filan... Aslında iyi ki atamamış dedim bugün. İyi ki o topu dışarı vurmuş. Top dağlara gitmiş. Düşünsenize bi'. Konyaspor maçında attığı gol ile 3 sene geçirdi takımda. Belediye forması ile Aykut'a attığı şut ile 2 senedir Galatasaray'da.

Ya Fenerbahçe'ye o golü atıp, 9 senelik mağlubiyet serisini bitirseydi?

Önemli Bir Soru (????)





1650 Galatasaray Taraftarı
1650 Fenerbahçe Taraftarı
1650 Trabzonspor Taraftarı
ve hatta
1650 Ankaragücü Taraftarı
ile
1650 Bursaspor taraftarı arasında ne fark vardır?


***


Cevap Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, Ankaragücü taraftarları İnönü'ye girebilir. Onların güvenliğini sağlamak mümkündür, 1650 Bursaspor taraftarının güvenliğini sağlamak mümkün değil. Belki Bursaspor Beşiktaş'ın en büyük rakibi/düşmanıdır da haberimiz yoktur.

Cevap mı bu şimdi?

Köpeğin İnsanı Isırması


Haber değeri taşımaz normalde. Tersi gündemdir. Lakin, Türkiye'de iseniz, hele boynunuzda fularınız varsa, ağzınızda "inanamadım ya" sözcüğü dönüyorsa, birilerini kovup, istifa ettirip, görevden aldırma şeklinde dönen bir spor hayatınız, yazarlığınız varsa, gündeme geliyorsunuz. Gündeme gelmeyi bırakın, tam sayfa yazıp, manşet oluyorsunuz. İsim vermedim. Anlayan anladı. Yazının ilk iki cümlesini de yazıp, başka alıntı yapmayacağım. Allah aşkına futbol bilgisi olarak bir şeyler istiyoruz. Yeni şeyler. Birilerini kovarak, göndererek, şutlayarak, görevden aldırarak değil de kazanmaya çalışarak spor yapmaya, yazmaya çalışsak keşke. Yazı da eski değil. Bugünün yani 16.12.2009'un yazısı.

Rijkaard futbolu bilmiyor, antrenörlüğü bilmiyor, insan psikolojisinden anlamıyor. Ben çalışma bakanı olsam çalışma iznini iptal ederdim

Yeri gelmişken bunu da aktarayım. Yine aynı kişinin, bu kez Şenol Güneş'e çattığı zamanlardı. Onu da kovalım, asalım, kellesini isterük günleriydi. Şenol Güneş, bu yorumların üzerine şunu demişti; "Ben sahada futbol oynarken, O, Ankara'da magazin muhabirliği yapıyordu"

İl Güvensizlik Kurulu





Bursaspor taraftarı bu hafta oynanacak maçta İnönü Stadyumu Misafir Tribünlerinde yer almayacak.

Bu gereksiz gerginliği yaratan İl Güvenlik Kurulu'na en içten sevgilerimi yolluyorum. Yarattığınız gerilimin altında ezilirsiniz inşallah.

Aslında geçen yılların aksine Bursaspor-Beşiktaş gerilimi bitiyordu. Geçen sezon iki kulüp bu sezon için karar almışlardı. İki kulüp yönetimleri arasında sorun yok. Bursaspor'un bu sene bu hale gelmesinde Beşiktaş'ı katkısı bayağı var. Ertuğrul Sağlam, Tuna, Ali Tandoğan, Zapotocny Beşiktaş'ın Bursa'ya hediyeleri.

Zaten bu Bursaspor-Beşiktaş gerilimi sadece Bursaspor'un bir kısım taraftarının ortaya çıkardığı bir şey. Yoksa Beşiktaş taraftarının büyük bir kısmı pek de sallamıyor bunları. Bir Beşiktaşlı olarak ben de Bursaspor taraftarlarının gelmesini istiyordum açıkcası.

FC Beşiktaş Chisinau



Beşiktaşlı bir işadamı almış kulubü başına "Beşiktaş"ı koymuş. Maksat Beşiktaş'ın adını duyurmak vs.

Yalnız amcam biraz karanlık işler çeviriyor gibi geldi bana, ya da Moldova'da sağlam bir internet yapısı mevcut değil ki kendilerine ulaşmak bayağı zor. Google amcanın sınırlarını zorladığımda birkaç şey bulabildim.

Bir adet resmi site: http://supersite.md/besiktas/index.html
Beşiktaş resmi sitesinde bir haberde adı geçiyor: bjk.com.tr (Bunu bulmasaydım takımın varolduğundan emin olamazdım)

Moldova 1. Ligi Divizia Nationala'da olmadıkları kesin. Zorlaya zorlaya Moldova Futbol Federasyonu internet sitesine ulaştım, ama sağ olsun onlar da sitelerine bir "ingilizce" seçeneği koymamışlar. Yine zorlayarak resmi liglere ulaştım ancak Divizia Naionala, Divizia A, Divizia B (Nord/Sud) liglerinin hiçbirinde bu takım adına bir şey yok. 2007-08 sezonunda ikinci ligde mücadele etmişler oradan sonrası kayıp. Yalan olmuşlar yani.

Bu da o sezonun istatistikleri:



Raul Madrid


Ben mi benzetiyorum, yoksa Raul değil mi bu?

15 Aralık 2009 Salı

Şampiyonlar Ligi Tarihinin En İyi Kurtarışı



Şu sıralar ayağındaki kırık ile yatan Gregory Coupet'ten geliyor.

Çok Sıkılıyoruz, Kuş Vuralım.


Bu gün aylar sonra ilk defa televizyonda futbola dair bi şeyler izledim... Futbol dışında olan şeyler bizim blogların hepsinin aslında taslağı, besin/geçim kaynağıymış bunu anladım. İlkin bunu belirtmeliyim; o boktan basın mensuplarımız olmasa, bundan gayri "pun" basını da olmasa; şu anda "futbol blogu" sayısı 3 ü geçmezdi. Vallahi ne kadar çoklar o kadar iyi...


Evet Şekip Mosturoğlu ve Ali Koç' un basın açıklaması mevzuumuz... Ve olayı hiç uzatmadan benim kafamın takıldığı kısmı direkt olarak geçeyim; siz düşünün...


Öyle bi ülkeyiz ki; birisinin adını, bahis skandalıyla, seks skandalıyla, trafik kazasıyla anmadan "ülkenin kültürüne ne kadar uyum sağladı" diye resmi olarak düşündürtemiyoruz...


Ulan, Antigua & Barbuda' lı olsun bu şahıs, isterse Mehdi Mahdavikia nın teyzeoğlu olsun. Kardeşim; adam 3 senedir Türkiye' de !!!


Babası Antigua & Barbuda' lı annesi Kıbrıs'lı; olan, bütün bi hayatını İngiltere de geçirmiş; Kazım' ın "sosyolojik" çıkartımının bundan sonra yapılacak olması; bizim medya mensuplarının bu mevzuuya şimdi eğilmesine vesile, sadece "resmi merciiler ile yapılan bir basın toplantısı" olmasa "düşünmeyecekleri" ne kadar güzel değil mi? Sonra neymiş efendim Gökhan Gönül niye böyle şeyler yapmıyormuş bik bik bik!? Salak.

14 Aralık 2009 Pazartesi

La Liga'nın En Az Gol Yiyen İç Saha Ekibi


La Liga üzerine sorduğum 2.soruydu bu. 1.si En iyi iç saha performansına sahip ekipti. 2.si ise iç sahada en az gol yiyen ekipti. Soruyu sorduğum dakikalarda, ilk 15 hafta itibari ile bu ünvana sahip ekip Ender Gelişen Osasuna Atakları değildi maalesef. Sporting Gijon idi. Sevilla'dan dün akşam yediği gol ile iç sahada yediği gol rakamı 3'e çıktı. Soru anında sadece 2 gol yemişti iç sahada. 3 gol ile Mallorca ile eşit duruma geldi Gijon.

8 Senede Değişen Hakem Yorumculuğu



2.fotoğrafı artık herkes biliyor. Tuvalet kağıdı ile çizgi. 1.fotoğrafın üzerine tıkladığınızda ise 8 senede meydana gelen değişimi göreceksiniz. Ekşi Sözlük'teki yazının tarihi 16.05.2001.

Kısacası hala topun çizgiyi geçip geçmediğini öğrenmek için tuvalet kağıdına ihtiyaç duyuyoruz. Piero çizince de Özer'in göğsündeki top kale ortasına kadar geliyor.

not; Yazının kendisine de tarihe tıklayarak ulaşabilirsiniz.

"Mustafa" Senin Babanın Oğlu mu Erman Bey?




Erman Toroğlu Mustafa Denizli'den yaşça büyük olabilir, Mustafa Denizli'yi sabahtan akşama kadar eleştirebilir isterse de; ancak ona kim Mustafa Hoca'dan bahsederken "Mustafa" diye bağırıp çağırma izni vermiştir merak ediyorum.

Yabancı hocalar hakkında konuşurken zaten soyadlarıyla bahsedildiği için başına sonuna "Hoca, Sayın" gibi sıfatlar koymayabilir. Ancak benim bildiğim bizim ülkemizde bir insana, hele ki resmi bir ortamda ismiyle seslenemezsiniz. Kebap salonlarında bile garsonlar aralarında konuşurken ortamda müşteri varsa "Bey" diye hitap eder.

Erman Toroğlu isimli varlık, nasıl bir anlayışla ülkenin saygın bir teknik direktörü hakkında konuşurken böyle sınırları zorlar anlayabilmiş değilim.

Tamam genç hocaları kardeş gibi görüp isimleriyle seslenip samimiyet yaratabilirsiniz de 60 yaşında adama böyle yapılmaz. Lig TV'de iyi bir halt etmiş gibi manşetlere taşıyor Erman Bey'i(!).

Alain Perrin'i Aratmak


Lyon'da 2 sene süren Perrin dönemi boyunca Lyon, kenardan ancak bu kadar kötü yönetilebilir diyordum. Perrin beni affetsin. Aslında o kadar sakata, yeni isimlerin eklenmesine göre harika işler yapmış. Bunu anlamamın ve günah çıkartmamın nedeni resimde Cantona'nın karşısında duran şimdinin Lyon Teknik Direktörü Claude Puel yüzünden. Yılların getirdiği şampiyonluk hanedanlığını yıktı. Yıkmak bir kenara gelenden 4, gidenden 5 yiyen bir Lyon oldu bu sene. Bu akşam da Bordeaux'a sahasında 1-0 yenilerek "Şampiyonluk Yarınlara Kaldı" adlı marşın Fransızcasını, Lyon taraftarlarına söyletmeye başladı.

Şampiyonlar Ligi'nden de elenirse Puel'e elveda deriz artık. Elenmese de deriz.

13 Aralık 2009 Pazar

Mark Bresciano Hep Gol Atsın



Zlatan'ın kolları açıp sevinmesinden sonra gördüğüm en güzel 2 gol sevincinden birisidir Bresciano'nun olduğu yerde durması. Milan'ı perişan ederken atılan 2.golün ismi o. Golün kaçta kaçı yazılmalı bilmem ama Miccoli önderliğinde dağıttılar Milan'ı bugün 2-0 ile San Siro'da..

Diğer sevinçte bu.

La Liga'nın En İyi İç Saha Takımı


Yaklaşık 20 saat önce La Liga'nın 15.haftası itibariyle 2009 - 2010 sezonu en iyi iç saha performansını gösteren takımı sormuştum. Belki aklınızdan kim şimdi o kadar golü hesaplayacak, belki görmediğinizden, belki de ya Real ya da Barça yazmaya ne gerek var diyeceğinizden cevabı vereyim artık diyorum.

Şıklar; Real Madrid - Barça - Sevilla - Mallorca ve Atletico idi. Doğru cevap ise Mallorca olacaktı. Şaka değil gerçek. 7'de 7 yapıp, Barça'dan averajı 1 gol daha iyi Mallorca'nın.

Gelelim 24 saat sonra cevaplayacağım 2.soruya. La Liga'nın iç sahada en az gol yiyen takımı kimdir? Aklınıza gelen cevap olursa araştırmadan pek bi güzel olur.

a) Barcelona
b) Sporting Gijon
c) Mallorca
d) Ender Gelişen Osasuna Atakları
e) Real Madrid

Sürekli Olarak Atıyor Efendim Durduramıyoruz



Kayserisporlu futbolcunun almaması için topu uzağa vuran ve o sırada ayağı kayıp düşen, düştüğü için de yerini kaybedip gole neden olan arkadaş, asist sana yazılmalı.

Gol krala, liderlikte Kayserispor'a yazılıyor tabi.

Sen Yaşıyor muydun Ya?


2 tane atmış bir de.

Fanatik


Fanatik'in Fenerbahçe - Ankaragücü maçı ile ilgili manşeti. Yorumsuz...

Bir Soru - Bir Cevap


La Liga'da 2009 - 2010 sezonunun 15.haftası itibariyle en iyi iç saha performansı hangi takıma aittir?

a) Barcelona
b) Real Madrid
c) Sevilla
d) Mallorca
e) Atletico Madrid

Araştırmadan, aklınıza ilk geleni yazın. Böyle de averaj hesabı sorarım işte.