27 Ekim 2011 Perşembe

Dimas'tan Amokachi'den Günümüze Beşiktaş - Fenerbahçe Derbileri


Biz erkeklerin futbol hafızası, ayrıntıları müthiş hatırlamasına rağmen ana parçayı tam olarak hatırlayamayan bir hafızadır. Mesela Cevad Prekazi'nin Monaco'ya attığı gol her sene 1m'ye geri gider. Mesela 1989'da o gol 35m'den atıldıysa, bugün o gol bence 45m'den atılmıştır. Ama 45metre yani. Youtube'a girin Prekazi yazın size "Prekazi 75m" diye sonuç önerir. Maçın 1-1 bittiğinin önemi yoktur, kimine göre o maç 1-0 bitmiş bile olabilir. Neyse konu Beşiktaş - Fenerbahçe maçları. Dağılmasın.

Hatırladığım dersem olmaz ama yazmazsam da olmaz. "Haydi Ferdi Zamanı Geldi" yani Les Ferdinand'ın efsanevi slalomu ile gelen 88-89 sezonunun Fenerbahçe adına tek mağlubiyeti benim görüntü anlamında aklıma yer etmiş belki de ilk görüntüsüydü. Sonra o Ferdi'nin kuzeni yıllar sonra İnönü'ye gelmiş taraftarlarla bol bol da fotoğraf çektirmişti. Tabii ki Rio Ferdinand o kuzen.

Sonra Uche'nin işaret parmağıyla yaptığı silah ve Osieck'in sevinci gelir aklıma. Sahanın ortasına kadar girip Uche'nin üzerine atlamıştı. Uche'nin o golünün asistinin Emre Aşık'tan gelmesi, hakemin Bülent Yavuz olması kadar Beşiktaş'ın yıllardır Fenerbahçe'ye yenilmemesi geleneği de bu maçla son bulmuştu. Ne acıdır ki, yine bir Beşiktaş maçında Uche'nin ayağı kırılmıştır. O maçta ayağının kırılmasına sebep olan Murat Şahin, 2006-2007 sezonunda sakat ayağı ile Beşiktaş - Antalyaspor maçına çıkmış, Beşiktaş'a hayati bir 3 puan armağan etmiş Demirören'de ona 1 sezon sözleşme uzatarak karşılık vermiştir.

Cine5 veya hiç bir kanal tarafından yayınlanmayan bir derbi de vardı. 96-97 sezonu ki yanılmıyorsam havuz sisteminin Cine 5 adına yeni günleriydi. Ali Şen, havuzdan çıkmak, daha fazla para veren Kanal D grubuna yayın hakkını satmak istemiş, bu isteğinde de Beşiktaş'ı yayına almış, bu sebeple de Cine5 maç yayını yapmamıştı. Hatta Kanal D bu sebeple bir Fenerbahçe maçını da 60 dakika yayınlamış, Tayfun Korkut'un efsanevi bir golünden sonra da yayını kesilmişti. Neyse maçtaki tek golü de Ertuğrul Sağlam atmıştı. Ama maç sonrası da golü Ertuğrul mu başkası mı attı tartışmaları olmuştu. Tabii bu maçın en enteresan detayı, Amokachi stada geldi anonsuyla ülkesinden geleli 15 dakika olan Amokachi'nin bir anda kendisini ilk 11'de bulmasıydı.

Bir de Dimas vardı. Bir zamanlar saçlarını at kuyruk yapan herkesin Dimas olarak çağırılmasına sebep olan adam. Juventus'tan gelmişti. Kariyeri Portekiz'de geçmişken bir anda Juve'de kendini bulmuş, Löw ile de Fenerbahçe'ye gelmişti. Zaten Dimas'tan sonra, hatta Dimas varken bile Fenerbahçe'nin o iflah olmaz sol kanat sorunu başladı diye hatırlarım. Tabii sol bekten bindirip, sağ dışıyla orta kesen Ümit Özat ve Sevilla maçında ayağı delinene kadar Roberto Carlos'a kadar. Neyse, bu maçta Dimas gol atmış, Toshack 75'te Şifo Mehmet'i oyuna almış, defansın arkasına atılan bir topta herkes ofsayt diye duraksamış, Rüştü tahmin edebileceğiniz gibi elini kaldırıp beklemiş, ama o kadar çok beklemiştir ki, Şifo Mehmet kafayla topu ağlara göndermiş, Rüştü ve Şifo Mehmet aynı anda aynı yere depar atmışlardı. Tabii Şifo sevinmek için, Rüştü hakeme itiraz için. Toshack ise 75'te oyuna aldığı, 88'de golü atan Şifo'yu 90'da oyundan almış ve maçı 3-2 bitirtmişti.




Turhan Sofuoğlu'nun efsanevi Fenerbahçe kariyerine son imzası olan bir 1-3'lük Beşiktaş maçı da vardır. Yav Preko bile 2 gol atmıştır öyle ki. Johnson'un Ali Sami Yen'de attığı golden sonra Preko'da 2 tane İnönü'de atmış, Galatasaray'ın 1999-2000 yılı şapiyonluğu garantilenmiştir.

Tabii ki efsanevi 6.yabancı ve 7.yabancı Denizli manşetlerinin atılmasına sebep olan 3-0'lık maç. Beşiktaş, Fenerbahçe'yi oynadığı oyunla sahadan silmişti. Beşiktaş sezona mükemmel başlamıştı. Denizli'nin kafasının karışması normaldi çünkü sahada 4 yabancı vardı. Bir de üstüne Uche ve Elvir Balic ikilisi de sahadaydı. Ali Güneş'de gurbetçi kontenjanından sayarsak Rüştü ve Ogün dışında Türkiye doğumlu adam yoktu sahada. Gerçi filmin koptuğu yer Balic - Rap Rap Rapaiç değişikliği idi. Maçın ardından da Mustafa Denizli; "ben teknik direktörüm, bu gibi yabancu sayısı işleriyle uğraşacak isim ben değil, yardımcılarımdır." gibisinden bir şey söylemişti. Beşiktaş ise 3 gün sonra Barça'yı da 3'lemişti. Hep söylerim, Ahmet Dursun'dan o golü yedikten sonra Messi'yi Barça altyapısına kattılar diye. Bu da benim efsanemdir.

Serhat Akın'ın 2 atakta 2 gol, 3 kırmızı kart ve bir sürü olayın olduğu bir Beşiktaş - Fenerbahçe derbisi de vardır.

Geldik Beşiktaş'ın 100.yılına. Tabii ki o maça. 1.Çinko. 2.Çinko. Tombala. Pascal Nouma. Sergen'in de bir aşırtması vardır, Ronaldo'nun neden o anda orada olduğunu anlayamayacağımız ama ofsayt gerekçesiyle sayılmayan bir golü de vardır. Tabii Rüştü de vardır. O olmasaydı hezimet olurdu o maç.

2003-2004 sezonunun ilk yarısında yanılmıyorsam Radikal gazetesinin bir spor ekinde bir F1 arabası, üzerinde Beşiktaş logosu ve bir yarışı bitirirken tasvir eden bir resim vardı. Manşetinde de "lider belli, devam etmeye gerek var mı ?" tarzında bir şey vardı. Çünkü 17 maçta 43 puan toplamıştı Beşiktaş. Gerçekten de buldozer gibiydi. Ta ki o Samsunspor maçına kadar. Ardından transfer olan İlhan Mansız. Yerine gelen İlie. Lucescu'nun 2 ciltlik kitap yazabileceği Türkiye kariyerinin 2.cilti. Neyse, Oscar Cordoba'nın sakatlık numarası ayağına yediği bir ilk gol vardı bu maçta. Sonra da 2. Ardından da 3. Fenerbahçe'de Daum'un Serhat-Tuncay-Van Hooijdonk-Nobre 4'lüsü ile maça çıkmasının yanında Ümit Özat'ı uzun zaman sonra ön libero başlatması da enteresan bir detaydı.

Sonrasında bir John Carew vardı. Yaptığı driplinglerden ben yoruldum o yorulmadı.

Bir de Jose Kleberss... Tun-cay Şan-lı !



Kezman'ın Fenerbahçe kariyerinde yaptığı nadir hayırlı işlerden birisi de 2006-2007'de attığı aşırtma golüdür. Beşiktaş'ın Bobo-Nobre-Delgado-Ricardinho 4'lüsü ile yardırdığı, Tigana'nın ısrarla Burak Yılmaz'ı kazanmaya çalıştığı, Baki Mercimek'in sol bek olduğu ve Beşiktaş'ın Mesut Özil'i transfer edemediği seneydi. Fenerbahçe'nin 100.yılı olduğu kısmı asıl söylenmesi gereken kısım tabii ki.

Alex de Souza. Kazım'ın Deivid'in cezası nedeniyle sağ kanatta gayet güzel oynadığı ve harika bir orta kestiği ardından gelen Alex'in kafa golü. Serdar Özkan'ın kontradan gol atması. Alex'in orta sahada infazının ardından gidip golü atması. Ardından Baki'ye gelen her topta yapılan ıslıklar.

Ardından da Aragones'in Gökhan Gönül'ü stoper oynattığı, Güiza'nın aşırtma atarken yine Rüştü'nün ellerinin havada olduğu bir gol vardı bu maçta. Bir de Holosko'nun slalom golü.

Bu kısım önemli. Çok önemli hem de. İbrahim Üzülmez topu solundan sağına çekti. Sağ ayağıyla ceza sahasının dışına kesti. Fink vurdu. Burada Mustafa Denizli giriyor araya o muzip gülüşüyle. Vurmadı... Bu vurmadı kelimesini Prekazi'nin golünde kullanmıştı aslında hoca ama buraya da uydu. İ19 sağıyla kesecek ve asist olacak. Gerisini konuşmamalı.





Son maç. Beşiktaş yedek kulübesinde stoper yok. Ferrari oyundan atılır. Alex, Aurelio zincirinden kurtulur. Oyunu alır götürür. İbrahim Toraman'ın İ19'dan yumruk yemesinin hemen ardından gol atması, Ekrem'in Dia'nın karşısında madara olmasının ardından gidip gol atması tam bütün olumsuzlukları Beşiktaş adına olumluya çevirmişken, Almeida golü kaçırır ve bir anda maç 2-1'den 4-2'ye döner.



Bu sene ne mi olur ? Beşiktaş kazanırsa lig çekişme kazanır. Fenerbahçe kazanırsa gayet öne çıkar. Hakemler ne yapar ? İşte bunun cevabını bilsem, maç yazısı da yazardım ama yazamıyorum...

26 Ekim 2011 Çarşamba

Galatasaray 2 - 4 Gaziantepspor


Bunlar babadan oğula nesil heralde...

25 Ekim 2011 Salı

17 - 24 Ekim || Haftanın Genel Görünümü


* Antalyaspor - Galatasaray maçını izlerken vallahi billahi, düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine, futbol dışı sporlara olan ilgim arttı. Hentbol, curling gibi spor dalları, düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine, hiç bir yere ilerlemeyen ağır aksak diziler, düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine... Böyle bir yazıyı okumak insana ne kadar keyif verirse o maç da o kadar keyifliydi işte. düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine... Bak Yunuscuğum, eskiden asker devletiydik, asker hakem doluydu memleket, şimdi de polis devletiyiz diye de polis hakemler dolmasın memleket. Gerçi sen polis felan değilsin ama benim gözümde bir trafik polisinden farkın yok. 7.5 dakikalık uzatmayı zorlaya zorlaya 3 dakika oynattın ya sana ne desem az. Gerçi 2008-2009 sezonundaki Antalyaspor - Galatasaray maçının son 10 dakikasını izleseniz, orada da ayrı bir katliam olduğu gerçeğini de görürsünüz.

Bak sana da bir kıyak geçeyim, haydi yine iyisin Yunuscuğum. TFF binasından Vatan Caddesi'ne yol tarifi yaptım sana. Gidersin Vatan Caddesi'ne akşama kadar düdük çalar durursun.

* Yunus Y. için tarif; http://g.co/maps/9fgb3

* Ertuğrul Sağlam hala diyor ki; "Maçta sadece 1 hata yaptık, kalemize 1 kere geldiler o da gol oldu." E zaten golleri yediğin takımlara bak; Beşiktaş. Galatasaray. Trabzonspor. Sen hata yaparsan tabii affetmezler. Sen Galatasaray'a karşı nasıl golü attın. Sercan'ın tek hatasıyla.

* Ziya Doğan'ın kırılma noktalarından bıktım. Hatta illallah artık. Her kaybedilen maçtan sonra bir kırılma noktası var, o anda kaybettik vs. vs. vs. 3 sezondur hoca Diyarbakırspor, Konyaspor ve Ankaragücü'nde görev yapıyor. 3 sezondur bu 3 takımla şu ana kadar aldığı galibiyet 6. Yazıyla altı. 2 takım küme düştü. 3.sü de yolda. Ben söyleyim; Ziya Doğan'ın bir takımın başına gelmesi o takımın küme düşme yolundaki kırılma noktasıdır.

* Rıza Çalımbay'ın takımlarındaki "korkunç ve bireysel defans hataları", "basit gol yeme" durumları da beni öldürüyor.

* Marco Simoncelli.

* Gattuso'nun futbola dönüp, kazandığı bir maçtan sonra rakibinin üzerine gidip sevineceği anı bekliyorum. O sakatlıktan döner. Gözündeki problem yüzünden 6 ay yok deniyor. Pippo'nun da direğe yardıracağı anı özledim. "Bunlar futbolu bırakmasın istiyorum" cümlesini kurduğuma göre biz yaşlanıyoruz yahu.

* Carlos Carvalhal diye bir adam geldi. Bu adam geldiğinde bizim Buşker'i askerden aradım. Dedim bu adam ne iş. Cevabı şu oldu; "Biz o kadar çok Portekizli aldık ki, madem hocamız da yok, diploması olan ilk Portekizliyi de hoca yapalım, gelsin takılsın" diye getirdiler heralde bu adamı da. Zamanla empati yapınca bu adam için, gerçekten ağır eleştiri yapamıyorum. Hele hele Rıdvan ile neydi adı Güntekin'in karşısında verdiği bir cevaptan sonra asla... Mesela, öyle bir takıma geldi ki bu adam; takımı sezon başında bir kondüsyoner-antrenör hazırlamış, gelirken "Tayfur Havutçu gelirse sen gidersin" demişler, takım kazandığı kupayı geri vermiş, başkanı taraftara yaranma, daha az yuhalanmak için habire taraftarın istediği adamları getirmiş, getire getire de kulübün burnundan getirmiş, kadrosunda neredeyse Porto kadrosundaki Portekiz'li kadar Portekiz'li var diye Simao-Quaresma kontenjanından gelmiş bir adam bu adam. Dahası tutup röportajlarda Türkçe konuşmaya çalışıyor, Rüştü'ye yardıra yardıra koşup sarılıyor, Burcu Esmersoy'a yazıyor, kenarda taraftar gibi heyecanlanıyor felan... Teknik anlamda kötü, taktik anlamda zayıf vs. vs. Özetle dedim ki; kabahat sen de değil, seni getiren de... Çünkü, Rıdvan ve Güntekin'e "bana Türkiye'den 1-2 takımdan geçen sezon teklif yapıldı" dediği zaman Buşker dedi ki; "abi bu adama teklif götüren takımın bırak Beşiktaş'ı, Gaziantepspor veya Kayserispor hatta ve hatta İBB kalibresinden daha aşağıda bir takım olduğu geçen sezon ki kadrolar ve hocalara bakıldığında bal gibi ortada ve bu adamı Beşiktaş takımın başına getiriyor." Bu yüzden dedim ya, kabahat sende değil seni getiren de...

* Aykut Kocaman'ın kadrosu ve oynadığı oyun 2009-2010 sezonundaki Daum kadrosundan farksız. Kenarda kanat özelliği zayıf ama oradan oraya koşturan bir sürü orta saha adamı, deplasmanda rakip ceza sahasına bile girmeden atılan gollerle kazanılan maçlar, oyun anlamında Alex'in olmadığı her an Fenerbahçe'nin sahada 11 Özer Hurmacı varmış gibi bir şeyler yapması felan. Çok koşayım, basayım ama hücumda da Alex'e bakayım. Özeti bu.

* Özer'in attığı gol de yılın golü olabilir ama gününde bir Bekir o topu da rahatlıkla çıkartabilirdi...

* Six and The City. Ahahahahaha.

* Why always me ?

* Bu City gidip Villareal'i 100.dakikada attığı gol ile zorla yenerken, United'a nasıl 6 atıyor sorusunu şöyle cevaplayayım. Villareal ile City iki Premier lig takımı olsa Villareal de 6 tane yer. United ile City şampiyonlar ligi çeyrek finalinde karşılaşsalardı, United bu maçı 2-0 kazanır. Neden ? City, şampiyonlar ligi denilen şeyi bilmiyor. Oyuncular 200 kez oynamış olsalar dahi takım olarak olmuyorlar. Villareal dediğimiz takımın Riquelme'nin penaltısı gol olsa Barça ile bir finali olacaktı belki de. City ise Kiev'e elenen bir takım. Fark bu.

* Barça - Sevilla maçının 90-98.dakikaları arasını Barça değil Real Madrid oynamış olsaydı, aman aman. Ne Mou'nun çirkefliği kalırdı, ne penaltı yaptıranın futbolculuğu, ne de hakemin satılmışlığı... Allahtan Barça oynadı.

* Javi Varas Reyiz.

* Jeoloji mühendisine "bina neden yıkılmış" diye sormak var ya, Fransızca hocasına "'How are you' ne demekti" diye sormaktan farksız. Yani aptalca. Salakça. İnşaat Mühendisliği diye bir bölüm de var. Okudum oradan biliyorum. Betonarme, statik, dinamik, gerber, cross vs. Bina bizim işimiz yani.

* Oraya buraya para yardımı yapmayın. Bakın bir daha yazıyorum. Yap-ma-yın ! Deprem vergilerinin hesabını sorun. 30 Milyar YTL. 6 tane daha sıfır eklenince eski parayla inanılmaz bir para oluyor. Hesap edin. 5 lira için sms atıyorsunuz onun zaten 2 Tl'si vergiye gidiyor. O vergi zaten bu işler için var. Bunun üzerine gidin. Bunu sorun. Bunu sorgulayın. "Somali'de, Gazze'de, Suriye sınırında Türk Kızılayı çadırı varsa Van'da neden çadır bitiyor ?" diye sorun. Bunun dışında da ebelek göbelek derneklere bir şey vermeyin. Adına, duruşuna, kuruluşuna sokaktaki 100 kişiden 100'ünün de güveneceği bir derneğe yardımınızı yapın. Yapamıyorsanız, güvenemiyorsanız, Van'a giden birilerini bulun onlara verin. En olmadı kendiniz gidin. Memleketteki insanları yaptıkları yardımdan bile şüphe ettirecek duruma getirdiler ya, yolladığım para birisinin cebine girer korkusu yerleştirdiler ya, yazıklar olsun...

Astsubay Kıdemli Başçavuş İbrahim Geçer - Konya
Jandarma Üsteğmen Murat Bek
Jandarma Er Koray Özel - Adana
Uzman Çavuş Mustafa Aslan
Jandarma Komando Onbaşı Yavuz Çoban
Er Eyüp Çolakoğlu
Piyade Astsubay Bilal Özcan

Jandarma Çavuş Birol Elmas
Piyade Er Ufuk Bozkurt
Jandarma Komando Er Süleyman Kalkan
Jandarma Komando Er Mehmet Çetin
Jandarma Er Mesut Cengiz
Er Mehmet Ağgedik
Er Reşit Ercan

Uzman Çavuş Halil Özdoğru
Piyade Er Fikret Özel
Jandarma Er Fevzi Kazak

Er Yunus Yılmaz
Piyade Çavuş İdris Çam
Er Hüseyin Güldal
Jandarma Piyade Onbaşı Soner Ateşsaçan
Onbaşı Mesut Kazanç
Er Ramazan Akın
Piyade Er Ahmet Tuncel

Hepsi burada...