6 Şubat 2010 Cumartesi

Bobo ve Recep İvedik





Beşiktaş Dergisi Şubat sayısında Bobo ile hem moda çekimi hem de kısa bir röportaj yapılmış. Bobo'nun en sevdiği komedyen Recep İvedik karakteriymiş! Öehh be arkadaş, sen tam Türk olmuşsun. Yerli kontenjanına alınma vaktin gelmiş. Son zamanlardaki iyi formun sebebiyle bulaşmıyorum sana. Ama Recep İvedik nedir oğlum. Brezilya'da komedyen mi yetişmiyor?

En iyi huyu: “İyi bir insan olduğumu düşünüyorum” diyor
En kötü huyu: Biraz daha konuşkan olması gerektiğini düşünüyor
En büyük başarısı: Geçtiğimiz sezon çifte şampiyonluk
En heyecanlandığı an: Brezilya’daki ve geçtiğimiz sezonki şampiyonluklar
En korktuğu şey: Ölmek
En hoşlandığı müzik türü: Gospel
En son okuduğu kitap: Guerreiros Baluz
En beğendiği film türü: Hepsi
En beğendiği aktris ve aktör: Angelina Jolie ve Bruce Willis
En beğendiği komedyen: Recep İvedik En sevdiği yemek: Hepsi
En son tatili: Evde yaptığı tatil
En beğendiği ülke: Brezilya ve Türkiye

Hayatında en değer verdiği şey: Çocukları
Seçici olurken nelere dikkat ediyor: Kaliteye
Kıyafetlerinde nelere dikkat ediyor: Beyaz olmasına
Yakışıklı olduğunu düşünüyor mu: “Sanırım” diyor
En çok neresini beğeniyor: Göbeğini
En beğenmediği yeri: Ayakları
En son ne için ağladı: “Çok zaman oldu, hatırlamıyorum” diyor
En çok ne için dua ediyor: Güçlü olmak için
Batıl inancı: Yok
Uğuru: Yok

5 Şubat 2010 Cuma

Beşiktaş 4-1 Gençlerbirliği || Birkaç Şey





Beşiktaş ilk defa ligde 3'den fazla gol attı. Gençlerbirliği ilk kez 3'den fazla gol yedi. Ayrıca Beşiktaş'ın 3'den fazla gol olan ikinci maçı. Zannedersem bu performans bayağı bir kişiyi bahislerde yatırmıştır.

Tabata yanılmıyorsam ilk kez 90 dakika sahada kaldı. Kendisi belki de ilk defa bu kadar olumlu performans sergiledi. Özellikle attığı son gol tuzu biberi oldu.

Yusuf'un sonradan oyuna girmesi bu sezon "sonunda" olumlu yönde maçı etkiledi.

Bobo Beşiktaş kariyerinde ilk defa bu kadar erken 8 gol attı. Böyle devam ederse kariyer rekorunu kırması iş değil.

Sivok'un gol vuruşu mükemmeldi. Bu kadar nizami bir bitirici vuruşu defans oyuncularından nadir görüyoruz.

Tüm gollerin hücum organizasyonlarından gelmesi sevindirici siyah beyazlar için. Duran toplarda hâlâ etkisiz Beşiktaş ancak paslarla, driplinglerle etkili pozisyonlar bulduğu başka bir maç yoktu bu sezon. Ayrıca Gençlerbirliği'nin golünü de sayarsak tüm goller izlemeye değerdi.

İbrahim Üzülmez... İnsan değilsin valla. Dakika olmuş 90, takım farklı önde 1. dakikadaymış gibi ileriye çıkıyor.

Son söz: Beşiktaş'ın kanatlar çalışmıyor hâlâ. Kanatsız Kartal olur mu hiç? O bölge de çalışırsa Beşiktaş zirveye bodoslama uçma şansını yakalar.

Not: Foto HT Spor'dan.

Spam Yorumculuk / YETER!




Spam maillerden sonra şimdi de spam yorumlar moda oldu sanırsam. Yorum kısmında eksik olmuyorlar maşallah. Yeter lan!

Bu arada Şenol Karagöl'e Amerikalıların ilgisi karşısında şaşkınız efendim.


Busker ile Futbolcu Analizleri


Yazılanların resmiyetini bir kenara bırakıp, sohbet ederken kullandığımız cümlelerin futbolu tanımlamada daha eğlenceli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü daha doğal ve gerçekçidir. Playstation oynarken Busker ile alakasız muhabbetlerin ortasında buluyoruz böyle kendimizi. Alakasız tanımlamalar yapıyoruz. Doğalımız bu çünkü. Herkesin bu. Ne kadar futbolcu kimliğini tanıtsak da yazarken, konuşurken daha başka tanımlıyoruz. İsmine, tipine, hareketlerine bakarak analiz ediyoruz, konuşuyoruz. Uzatmadan bu tanımlamalardan yazayım 3-4 tane anlatayım derdimi...


Marouane Fellaini; O saç stili ile bir futbolcu ne kadar iyi olabilir ki? Yani mümkünatı yok büyük bir yıldız olmasının o saç ile...


Saffet Akbaş; Adam futbol kariyerinde ilk kez kupa kazandı. (Acun'un programından sonra) Onda da paramızı vermeyecekler duruşu ile defansta oynadı. O izlenim silinmez yani o adamdan abi. Her an bir maçtan sonra patates ve pilav yiyerek öğlenleri çalıştık diye konuşacak gibiydi.


Volkan Kilimci; Çarşı izinlerinde gelip Galatasaray kalesini koruyan bir adamdı bu da. Haftasonlarında çarşıya inip kahveye gitmek yerine Sami Yen'e gelirdi. Adamın bütün iznini Galatasaray yedi.


Engin Baytar; Bu adama 2-3 kişi sen yeteneklisin demiş. Sonra Engin de; "madem yetenekliyim, neden kaprisli ve sorunlu olmuyorum" demiş. Olayı bu kadar abi bu adamın.


Ergun Gürsoy; (Futbolcu değil ama olsun) Abi nedense bu ismi duyunca benim aklıma hep şey geliyor. Elinde bir çanta ile şeref tribününde oturmuş, her an rakip başkanla pazarlık yapacak bir adam. Trabzonspor maçlarında parmağı kesin vardır. İlk yarısı 4-1 biten maç, nasıl 4-1 bitti abi zaten.


Böyle işte. Niye yazdım. Busker yaz derdi bunları toparlayıp, yazdım işte. Normalde Mario Berk'ten, Volkan Aydın'a, Murat Evliyaoğlu'na kadar geniş bir yelpaze var ama bunlar yeter şimdilik...

Radyocu || Futbol Yorumculuğuyla Tabu Oynamak


Bilgin Gökberk'in sunduğu, gece yarısında başlayan, canlı yayınlanan bir futbol sohbet programı. Kağıt üzerindeki tanımından izlemediyseniz hoşunuza gitmiştir veya izleme isteği olmuştur. Bilgin Gökberk, canlı program, her an telefon ile, twitter ile, mail ile katılma imkanı. Güzel yani herşey. Lakin bir şart var. Tabu oyunu gibi. Yasak kelimeleri kullanmamak !


Tabu oyununu biliyorsunuz. Bilmeyenler için anlatmak gerekirse bir kelimeyi, yasaklı olan 5 kelimeyi kullanmadan anlatabilmek olay. Örneğin; Hakan Şükür'ü, gol, kral, Galatasaray, kaptan, rekor kelimesini kullanmadan anlatmak Tabu oyununun amacı. Bu programda da yasaklı kelimeler 5'ten fazla. Bence, sistem, taktik, hakem, takımın form durumu, transfer yapılsın gibi herhangi bir futbol programında duyabileceğiniz kelimelerin kullanımı yasak. Arayıp, görüş bildirirken bu kelimeleri kullandığınız zaman anında Bilgin Gökberk'in; "biz sizin görüşünüzle ilgilenmiyoruz, Fenerbahçe'nin form durumunu öğrenmek istesek Aykut Kocaman'ı veya Rıdvan Dilmen'i bağlardık" cümlesiyle hattan alınırken bulabiliyorsunuz kendinizi. Yani, Bilgin Gökberk gibi görülmeyeni görmeniz, onu konuşmanız gerek. Bir anda konuyu değiştirebilecek bir şey bulmanız...


Canlı olmasının en eğlenceli yanı, Bilgin Gökberk'in gelen maillere, twitter'lara cevap vermesi. Bir anda ekranda "bir de böyle salaklar var. benim intihar edip etmememden sana ne?" derken görebiliyorsunuz Bilgin Gökberk'i. Programa gelen konukların ise senin, benim gibi normal vatandaşlar olmasının sıkıntısını çekiyor aslında program. Programın da istediği o belki de. Programın istediği tarzın yorumcusu, bir anda değişen veya konuşulan konuyu konuşabilecek, anektod aktarabilecek, sisteme, kendi fikirlerine girmeden yorum yapabilecek yorumcular. Bu söylediğim şeyi yapabilecek isim sayısı ekran başında bile çok az. Ama ısrarla istediği ve direttiği bu programın. Yoksa rakamlara, taktiklere istese girilebilinir, konuşulur, bence 4-4-2, 3-5-2 diye tartışılabilinir. Bu tarzı oturtmak için uğraşıyorlar. Umarım oturur.


Güzel program, biraz tempolu olsa, böyle konuklardan fikirler gelse daha hoş olacak. Bu kadar yazdım, kendimi de cevaplayayım. "Görüşünüzü isteseydik, sizi arardık veya anket felan yapardık". Tabii bence...

Galatasaray Santraforları


Bildiğiniz değil, araştırmadan, takip etmeden bilemeyeceğiniz santraforlardan bahsediyorum. A2'lerden. Jo yok, Kewell yok, Nonda yok, Baros zaten yok. Kim var derseniz A2'ler var. En azından son kurşun olarak kullanılabilinecek bir isim olmalı Uefa'da kadroda A2'lerden. Kim peki bu isimler?

Cem Sultan; Galatasaray A2 takımının gol makinesi desek yanlış olmaz. Babasının bilardo antrenörü olması nedeniyle, topa top kendisine gelmeden hesaplama yaparak vuruyorum diyen bir isim. Bu sebeple gol sayısının arttığını da söylüyor. 1.80 boyu var. En güçlü aday Cem Sultan kadroya girebilecek. En azından son 20 dakika için. 1991 doğumlu Cem Sultan

Anıl Dilaver; A2 takımının as kadroya çıkması muhtemel 2. ismi. 1.83 boyunda. 2008-2009 sezonunu 16 golle tamamladı. 1991 doğumlu Anıl. Altyapının 9 numarası kendisi. 2.aday olarak gösterilebilir.

Berkin Aslan; Kendisini Trabzonspor kupa maçında resmen gördük izledik. Heyecandan ve kendisini gösterme çabasından kendisinin gerçek oyun karakterini izleyemedik. En azından düşündükleri ile ayakları bu yüzden uyum sağlayamadı. 1992 doğumlu. Kısa boylu ve çelimsiz fiziği dezavantaj olsa da Anıl ve Cem Sultan'dan sonra gelen sağlam bir aday.

Bu ikiliden başka Mertan Caner Öztürk ve Orçun Selduman var A2'de santrafor oynayabilecek. Bu isimler alt yapının isimleri. 3 isimden birisinin belki de 10-15 dakikalık katkısı, bir hareketi Galatasaray'ı kurtarabilecek. Çünkü santrafor oynuyor bu isimler. Santrafor özellikleri ile bir şansı hakediyor şu durumda. Konyaspor maçının 82.dakikasında sağ kanat olarak oyuna giren Aydın gibi bir hamle ile takımının kaderini değiştirebilirler belki.

Kadrodan da santrafor oynayabilecek, daha doğrusu devşirilebilinecek isimler olacaktır ama bu isimlerin en azından kadroda bulunması, verilecek bir şansı hak etmeleri gerek...

Neill + Ferrari = Gökhan Zan !





Neill, Gökhan Zan'ın yarısı değil.
Sergen Yalçın/4.2.2010

Ferrari, Gökhan Zan'ın yarısı etmez.
Mehmet Demirkol/7.7.2009

Yahu ben anlamıyorum bizim futbol yorumu yapan insanların Gökhan Zan'ı nasıl gördüğü. Başka bir Gökhan Zan mı izliyorlar? Aklıma gelen başka bir şey ise Gökhan Zan'ın arkasında derin devlet, mafya babaları, CIA falan olması. Bir şeyden korkuyorlar da mı söylüyorlar bunları? Yoksa bu adamı kimse bu kadar savunmaz. Çok garip...

Demirkol'a, Yalçın'a bu sözleri zorla söylettiren kuvvetler beni aşağı almasın şimdi. Bence Ferrari + Neill = Gökhan Zan. Aman abi'm. Ehe..

Vallaha çok garip...

Futbol Kronoloji #9 / Gole Giden En Kolay Yol





22 Mayıs'da serinin en son yazısını yollamışım.

Kötü yarım kalmış güzelim seri, hazır aklıma gelmişken devam ettirmek gerek.

Önceki serilerde sırasıyla Top yuvarlaktır, Aşağılık Futbolculuk, FA Cup, Millî Maçlar, Kafa Topu, Kornerin Kurallara Gimesi, Profesyonelleşmenin ilk adımı ve Ofsayt Kuralı tarihine bakmıştık kısaca.

9. Kaydımız kimi zaman "gole giden en kolay yol" diye adlandırılan penaltıyla alakalı. Sene 1891, zannedersem yine International Board. Kuralın ortaya çıkmasına sebep Stoke City-Notts maçındaki tartışmalar olduğu söylenir. O maçtan sonra kitaba girmiş kural olarak. Bulmak imkansız ama kendini yere atan ilk topçu kim onu da merak ettim açıkcası.

Ayrıca bazı istatistikler:
Penaltı atışlarının yüzde 75-80`i gole dönüşür. Bu oran, dünya şampiyonalarında yüzde 80`in üzerindedir. Eğer penaltıyı atan oyuncu faul kurbanı ise, atışların yüzde 90`dan fazlası kaleye isabet eder. Penaltı atışlarının yüzde 90`ı kalenin sağ veya sol alt köşesine gider.

istatitiklerin kaynağı

"Futbol Kronoloji" serisi yazıları için tıklayınız.

4 Şubat 2010 Perşembe

Terry'nin Fantezileri / Midesizler






Aslında severdik kaptan'ı ama bu son olay falan iyice antipatik hale geldi. Neyse biz işin Terry kısmını kapatıyoruz şimdilik. Terry'nin bu son olaydaki partneri, Bridge'in eski yavuklusu Vanessa'nın dosya herkesden kabarık.

The Sun mükemmel atmış manşeti.

"Vanessa scored with 5 Chelsea Stars!"

Son golü de ülkenin en iyi stoperine de atınca herkese malzeme çıktı. Bir de akla Nuria Bermudez geldi ister istemez. O da bir dönemin Real kadrosunu elden geçirmişti. Liglerin marka değerinin artmasında önemli bir adım mıdır ne anlamadım bu kadınları.

Ayı Terry!


Şimdi de bizim başlığımızdaki habere gelelim. "Terry'nin Fantezileri" de ortaya çıktı artık. Şöyle bir habere rastgeldim. Abla Terry'le ilgili ne anlatmış direk tercüme yapmakla vaktinizi almayayım. Bazı noktalar var ki:

- Terry ablayı çağırıyor yanına ve direk "seni çağırdım çünkü çok güzel güğüslerin var" diyor. Ohaa, bu kadar "net" olunmaz.
- Daha sonra Terry ablamıza "Kadınlardan hoşlanır mısın?" diyor, "Üçlü yapmak istiyorum" diyor. Sonra gidiyor bir kadın daha bulup köşeye kıstırıp...
- Bir de cip fantezisi var detaylara gerek yok.
- Abla da az midesiz değil. Zaten futbolcu camiasında meşhurmuş. (Özellikle göğüs ameliyatları, 15 kez) Terry'nin kız ardaşının hamile olduğunu falan biliyormuş ama iyi bir ilişkileri olur zannediyormuş. Çüşşş, midesizler!

Düşünüyorum da bizim topçulardan birini başına gelcek. Yok yok, yapmazlar öyle şey. Haber doğruysa da Terry benim için bitmiştir.


3 Hafta Var, 3 Hafta Var


Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı Oyuncusu Joao Silva’nın (Jo) Antalyaspor karşılaşmasının ilk yarısında sol ayak bileğine aldığı darbeye bağlı sakatlığının tedavisinin en az 3 hafta süreceği öngörülmektedir.


Bakın 3 hafta sonra dönecek demiyor. "En az 3 hafta süreceği öngörülmektedir" diyor. Yani bu şu demek. 3 diyorsak en az 5. "Hatta Baros döner o dönmez demek bizim elimizde..." demek...

Jo da Gitti





Galatasaray yönetimi şu işe bi' çare bulsun. Tıbbın bittiği yerde inanışlar işin içine girsin. Yakında sahaya çıkacak adam kalmayacak valla. Artık doktorlara falan kızmanın da anlamı kalmadı.

Önerim kurban kesip doktor, futbolcu, teknik heyet kim varsa kanını alnına sürsünler. Bir de Nonda'dan helallik alsınlar. Bu ne yahu?

Zannedersem Tek Eksiğimiz Twitter





Facebook grubumuzu da kurmuş bulunduk. Zannedersem tek eksiğimiz Twitter kaldı. Gerçi Twitter'ı normalde de kullanmadığım için pek iligilenemedim ama zamanla hallederiz. Bu sitenin RSS'i oraya nasıl eklenir onu bilsem hallederim belki, "hacı bu işten ben anlarım yardımcı olayım" diyen olursa yorum kısmı açık.

Yeni tema da yolda. Sürekli arıza çıkartması ve HTML'lerden bıkmam sebebiyle ağır gidiyor biraz. Sonuçta kurumsallaşıyoruz efendim, tek rakibimiz Demirören. (!)

Gruba buradan ulaşabilirsiniz.

2 Şubat 2010 Salı

Türk İnsanının Xavi Yorumu


Ntvspor.net'de gördüm haberi. Sabah da bu konuda Mehmet Demirkol konuşmuş. Xavi açıklamaları ve yorumların mükemmelliği... Yorumsuz yazıyorum yorumları...

Xavi demiş ki; "Real bizim 5 puan gerimizde. Bunu hazmedemiyorlar. Hakemleri baskı altına almaya çalışıyorlar. "

Ve o müthiş yorumlar...

çok konuşmaya başladın sen kendini ne sanıyorsun yıllardır bu
takımdasın ama hiç bi zaman başarıda 1 numara olamayacaksın 2 ara pası atmayla kendini bişey sanma ronaldinholar etolar iniestalar messiler olmasa bir hiçsin ek yapabildiğin yana pas geri pas pas alıp pas vermek özel bi yeteneğin bile yok kendini kaybetme fazla


ayrıca ağızı açık alex i izleyen kim xavi kim ya bundan 2 3
sene önce adını azına alanmı vardı o kadar iyi olsaydı yaşlı albertiniyi almazlardı xavi önemli bi adam değil olmazsa yokluğu rahatlıkla doldurulabilir barcelona sisteminden dolayı iyi vede aslan payı iniesta messi henry etoo yada ibrahimoviç alvesindir xavi en sonlardan gelir yana pas geriye pası o takıma kimi koysan yapar


çekemiyormuş duyunca güldüm ve xavi gibi birine yakıştıramadım
kedi uzanamadığı ciğere pis dermiş xavi burda bunu diyo ama kedi kendisi farkında değil realin büyüklünü çekememiş gerçekten. Galatasaraylı arkadaşlarda gs fbden büyük demiş hemen :) bir çekemeyenlerde onlar işte unutmayalım

zenginlik ukelalık değildir zengin olmayı başarmak da bi büyüklüktür ve bence
tükiyenin en büyük külübü fenerbahçe dünyanında real madriddir çünkü bu
takımlara duyulan saygılara bi bakın


Xavi heralde şampiyonlar ligine bile gidemedikleri seneleri
çabuk unuttu. Saygı duyarım Barcelona şu an daha iyi bir futbol takımı ama asla
Real Madridden daha büyük bir kulüp değil!!!

hazmedememeyi en iyi xavi bilir yıllarca real'in altında ezilip
durduktan sonra 2 yıl iyi oynuyunca böyle acıklamalar son derece komik oluyo.
aynı şeyler gs fb muhabbetindede geçerli hazımsız olan taraf gs yalnız burda
komik şekilde tersi sölenmiş olsada. hazımsız olan taraf fb olsaydı bu saçma
yorumlar silsilesini bi fb li başlatırdı ama fenerbahçenin büyüklügünü
hazmedemeyen gs taraftarları direk barcalılar gibi davranmış. ispanya'da real
neyse burdada fener odur.


Xabi lütfen artık sıkma insanları bu boş konuşmalarla boş boş
konuşuyorsun medan okuyorsun bireysel olarak gücün bu açıklamaya yetez
çevrendeki class manyağı adamlar olmadıkça senin o takımda işin
olmaz



haberin linki de yorumlara da buradan ulaşılabilinir; http://www.ntvmsnbc.com/id/25051829/

1 Şubat 2010 Pazartesi

Katkı


"Beyler, Frank Rijkaard'ın bu sezon Galatasaray'a katkısı, antremanlardan sonra futbolculara çay getiren adam kadardır"


Çay felan koy Ahmet Çakar...

Gang Bang!





Son zamanlarda gelişen olaylar falan derken böyle kahkaha attığımı hatırlamıyorum. Orkestradaki arkadaş, Şebnem Ferah ve Acun fena yakaladı Beyaz'ı. Bir de seyircilerden biriyle muhabbet süper. Üstüne cila niyetine de bir adet Yiğit Özgür karikatürü. Konuya girişde de yardımcı olur :)




"Gang bang" ne demek bilmiyorsan buraya tıkla.

31 Ocak 2010 Pazar

Baba Hakkı, Şeref Bey vs Şerefsizler!




İzmir, Bursa vb şehirlerden "davetiyeyle gelip, 5 yıldızlı otellerde misafir edilen", oyunu kime verdiği malum üyeler. "Murat Aksu AKP'li, Aksu Kürt kökenli" gibi Beşiktaş ile hiçbir bağlantısı olmayan sebepler yüzünden yine tüpçüye oy verenler. Daha 10 sandıkta verilen 2266 oyun sahibi, oy verme hakkı olmasına rağmen gelip de oy vermeyen 5279 kişi. İsmail Ünal ve benzeri menfaatçi kişiler. Şimdilik bunlar geldi aklıma.

Kısaca o adamın o koltukta olan adamı indirmek için hiçbir şey yapmayanlar. Bundan önceki yılları "tanıdınız", bundan sonraki yılların da suç ortağısınız. Eminin bu gece yatarken yastığa başınızı rahatça koyacaksınız, çocuklarınıza bırakacağınız "Beşiktaş"ı düşünün bi'...

Biraz huzurunuz kaçar inşallah.

Bugün Beşiktaş'tan menfaat bekleyen yarın ne beklemesini istiyoruz biliyorsunuz. Bu iğrenç lafı yazıp yazıp ortaya çıkarmanın anlamı yok ama dayanamıyor insan.


Sayın koltuk sahipleri;

Baba Hakkı'lar, Şeref Bey'ler hep bir efsane kalacak. Ben 20 yaşımda tanıyorum bu insanları ama o koltuk sahipleri tanımıyor herhalde. Onlar kadar olun istemiyorum(haddim/haddiniz değil) ama örnek alın istiyorum. Utanın utanın!

Not: "Demirören yönetiminin gerçekten beğenenlere, ona güvenenlere sözüm yok", varsa öyle birileri..



Hadi Git Artık!




Pek umudum yok ama temenni işte.

Satılmış oyların çokluğu gözümü korkutuyor açıkcası.

Oylama birazdan başlıyor. Sabaha kadar gözümü kırpmadım zaten; baş ağrısı falan aldı başını gitti, bu adamın koltuktan gittiğini görsem belki iyi gelir biraz.

Umut etmek Beşiktaşlının hobisi oldu zaten, alıştık.