20 Kasım 2010 Cumartesi

Merhaba, Biz Galatasaray'ın Yeni Sezon Transferleri


Öncelikle, bu fotoğraftan başlayalım. Bizim bir arada olduğumuz tek fotoğraf bu Galatasaray'a imza attığımızdan beri. Daha sonra yemek yerken bile bir araya gelemedik beşimiz. Ortak özelliğimiz ise 5 kuruş para verilmeden getirilmiş olmamız. Bunu da sağlayan kulübün maaşlı çalışanı Adnan Sezgin abi. Sağolsun. Yabancı transferde de son saate kadar çalıştı. Tabii son gün son saatten önceki güne kadar ne yapıyordu bilmiyoruz. Neyse, kısaca kendimizi tanıtalım. Fotoğrafa göre sağdan sola.

Merhaba, ben Çağlar Birinci. Çağlar Birinci takas şenlikleri kapsamında Galatasaray'a geldim. Karşılığımda bütün alt yapıyı verdiler. Ben de bana verilen güveni boşa çıkartmayıp Lig Tv'ye muhteşem açıklamalar yaptım. "Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerine solun ilacı ben olacağım"a kadar götürdüm işi. Antremanlarda da takılıyorum işte.

Merhaba, ben Ali Turan. Galatasaray için 2.devre tek dakika top oynamadım. Ama Galatasaray'a karşı olmak üzere topu topu 2-3 maçta sağ bek oynadığım için, sağ bek mevkiini bana verdiler. Ben de yapamadım haliyle. Stoper olarak da pek forma şansı bulamadım. Kısmet.

Merhaba, ben Mehmet Batdal. Boyum 1.95. Pivot santrafor kimliğim gereği sineğe bile kafa attığımı sanıyorsanız, yanıldınız. Dahası, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın ötesinde, bu fikirle yorum yapıyorsunuz. Kafa golü atmam. Atarım ama az atarım. Sıçramak gibi bir hobim yok. Ayağımı daha iyi kullandığımdan, kafa ile çıkılacak topa ayakla çıkarım. Sıçramam.

Merhaba, ben Serdar Özkan. Galatasaray ile ligde tek maçta forma giyemedim. PFDK tarafından 4 maç ceza aldım ama. Üstüne üstlük menajerlik yapıyorum. Futbolculuk kısmını geçip, direk menajerlikte de parayı kırıyorum. Galatasaray benle anlaşırken, menajere verdiği para da doğal olarak bana geldi. Hobilerim arasında, beyaz atletimle puro içerken kız kesmek, Arda'ya çalım atmayı öğretmek, maça çıkmadan para ve ceza almak var.

Merhaba. Ben kendimi tanıtmıyorum. Beni yolda görseniz tanımazsınız. Florya'da bile, üzerimde takım eşofmanları olmadan görseniz tanımayabilirsiniz. Beni, kim niye aldı bilmiyorum. Mustafa Abi'den bir şeyler kapmaya gayret edeceğim artık. Öncelikle, topa vuramamayı öğreniyorum. Daha sonra toptan uzak kalarak defans yapmayı, hücumda her pozisyonun içerisinde yer almayı, ceza sahasının dışından vurduğum her topu direğin 20m uzağına yollamaya çalışıyorum. Yaşım müsait. Yapabilirim.

İşte böyle. Adnan Sezgin sağolsun, aç kalmadık. Florya da güzel yer. Yalnız çok uçak geçiyor. Bir de sokakların ismi hep çiçek ismi. Florya olmasından malum. Metin Oktay heykeli var. Jupp Derwall antreman sahası var. Var da var. Ohh. Aşçımız da güzel yemek yapıyor. Hayat bize güzel. Sağol Adnan abi.

18 Kasım 2010 Perşembe

Suçlu & Suçsuz


Lincoln; disiplinsiz, 4. kaptan olmayı bile haketmiyor. Canı isteyince oynuyor. SUÇLU !
De Sanctis; Kaleci felan değil. Önünde Kewell oynamış felan, geçiniz. SUÇLU !
Kewell; Canı isteyince oynuyor. Hem hasta da zaten. Dopingçi. SUÇLU !
Baros; Fedakarlık yapamıyor. Sakat sakat oynamadı, ameliyat oldu. SUÇLU !
Gio Dos Santos; 2.ligden geldi. Eski havası yok. Paraya yazık. SUÇLU !
Keita; Karaktersiz. Terbiyesiz. İlk maçında ölümden dönmüş ama kime ne. SUÇLU !
Jo; Disko kralı. SUÇLU !
Elano; Oynamıyor. Canı isteyince oynuyor. Torpille Brezilya'da oynuyor. SUÇLU !
Misimovic; Disiplinsiz. Önünde santrafor yok. Sol açık oynuyor ama kime ne. SUÇLU !
Neill; Bundan 30 tane bulurum. Yüce Milli Takım'ın stoperleri varken ne hacet. SUÇLU !
Cana; Bundan da 40 tane bulurum. Hem hangi takımda oynamış Güntekin ? SUÇLU !
Insua; Bundan bulmayanı dövüyorlar. SUÇLU !
Haldun Üstünel; Bu adamları o getirdi. SUÇLU KERE SUÇLU !
Michael Skibbe; Hoca, futbolcu arkadaş olur mu hiç. Kamp da yaptırmıyor. Lincoln ile de kanka. SUÇLU !
Frank Rijkaard; Haşa. Futbolcularımız kalitesiz olur mu? Onun kazandıklarını ben her akşam Ps3 ve PC'imde kazanıyorum. Hem orada da tekniği 20 adamları alıyorum ben. SUÇLU !

Hocasına, "beni oynatmaması daha iyi, daha rakat kulüp bulurum" diyen,
Ligde tek maç oynamadan, sahaya adımını atmadan, 4 maç ceza alabilen,
Ligde 150 dakika bile görmeden, sürekli sakatlanabilen,
Yenildikten sonra, "dışarda taraftar var mı?" diyebildiği halde kaptanlık bandını taşıyan,
1.5 senede daha doğru düzgün pas vermeyi bilmemesine rağmen "hırs abidesi" olan,
Geldikten sonra 1 haftada Lincoln'ü ve Kalli'yi itin götüne sokup, bu "hırs abidesi"ni takıma kazandıran, Hamburg faciasının mimarı olan,
"Transferler ekip işidir, Haldun Bey bu işleri tek yapmıyor" dedikten sonra Haldun Üstünel'in kuyusunu kazıp gönderenlerden birisi olan, daha dün de "Şirket Birleşmesini ben tek başına yaptım" diyen,
Galatasaray'da Futbol Şube Sorumlusu olarak görev yaptığı sürede 5 ayda 1 hoca ortalaması ile çalışan, "kulübün maaşlı personeli" olan zat-ı muhterem,

SUÇSUZ.

Söylesene hâkim bey. Şimdi "suç kimde ?"

14 Kasım 2010 Pazar

Galatasaray 0 - 2 Manisaspor || O Maçı Satanın ...


Bir efsanenin son anlarında, yanında bulunmak için Ali Sami Yen'de olmaya gayret ediyorum. Ostoros sağolsun 2'dir bu imkanı da buluyorum. 3 maç sonra bitecek gidecek. 1.köprüden çıkarken, 1.köprüye giderken yolun kenarında duran o yapının ömrü sadece 3 maç işte. Aslında Galatasaray kazansaydı bunu yazacaktım ama yazılması gereken şeyler var.

Hagi'nin Galatasaray'da hoca olarak çıktığı 2004-2005 sezonunda ilk golü yediği 10 maç var. Bu 10 maçtan ligin başında karşılaştığı 2 rakibe karşı maçı çevirmiş Galatasaray. Diğeri de Akçaabat Sebat. Onlarda da Hakan Şükür sağolsun. Gollerin en az bir tanesinin altında imzası var. Yani; sıkışınca şişir, Hakan Şükür olayı. O maçlarda da maçları, "şimdi çevirebilir" denilebilecek, rakibin golünden hemen sonra ve devreden sonraki ilk 10 dakika periyotlarında bulmuştu Galatasaray. Geri kalan 7 maçta Galatasaray'ın galibiyeti yok. Galatasaray'ın o sezon 10 maçta puan kaybettiğini düşünürsek, Galatasaray'ın Hagi sisteminde ilk golü yedikten sonra maçı çevirmesi çok zor. İlk golü attığı sadece 1 maçı kaybetti Galatasaray, o sene. 2 maç da 0-0.

Şimdi, bu rakamsal analizden varmak istediğim yer şu. Galatasaray, 2 maçtır Servet Çetin'in hataları ile geri düşüyor. Geri dönemiyor. Zaten dönmesine sebep olacak santraforu da yok. Manisaspor, Antalyaspor, Trabzonspor, Fenerbahçe 4'lüsünün hücum hattının yedekleri, hatta kadroya giremeyenleri bile Galatasaray'ın şu halinin içerisinde ilk 11'e girer. Kadroya değil. İlk 11'e girer. Galatasaray'ın santrafor kimliği olan ismi Mehmet Batdal'ın da boyuna göre farklı bir santrafor olduğunu söylemiştim. Kafası ile topa vurmuyor. Al-ver tarzı bir adam. Her neyse, zaten alan savunmasını iyi yapıp, yerleşen Manisaspor'a karşı, hücumu zayıf bir takım olan Galatasaray'ın golü yedikten sonra dönmesi belki bir gaz ile 45-60 arası olabilirdi. Olmadı.

Şimdi bu saha içi durumların dışında saha dışı durum da var. Galatasaray'da kaptanlık pazubandının sahibi 3 isim, Galatasaray otobüsünün en arka sırasındaki 4 koltuğun 3'üne sahip. Bana bu garip geliyor. Kaptan dediğin adam, önde ya da ne bileyim gelen yabancılarla oturur, muhabbet eder. En azından 3'ü birden arkayı kapatmaz.

"Sizi buraya getiren yeteneğinizdir, kalmanızı sağlayacak ise karakteriniz" diye bir cümle vardır Florya'da. Serdar Özkan gibi bir kişiliğin hala Florya'da olması, korkunç.

Lorik Cana, "Galatasaray Ruhu" diye adlandırılan o laf-ı güzaf'a değer katan nadir isimlerden. Anlayamıyor tabii ki etrafındaki durumu. 70'de bütün stad O'na bağırdı, alkışladı. Penaltı yaptırdı. Buna rağmen herkes O'na bağırdı, alkışladı. Oyundan çıktı herkes alkışladı. Orta sahada kayarak mükemmel müdahaleler yaptı. Muhtemelen, 15'e yakın top çalmıştır ki, Manisaspor'un bu kaptırdıkları daha doğrusu Cana'nın çaldıkları dışında Galatasaray kalesine geldiği atak sayısı da 2'dir. İlk atak Murat Erdoğan'ın Ayhan'ı çalımlaması ile gelmiştir.

Servet Çetin, yalvarıyorum defol git.

Emre Çolak, seni havalandıran, 90.dakikada daha kaleye bile yetiştiremeyeceğin mesafeden şut atmanı sağlayan şey ne ise onu da bir yere bırak.

Harry Kewell, artık çok güçsüz. Muhtemelen son senesi olur.

Maç öncesi ısınmalarda da enteresan bir durum vardı. Kanatlardan yapılan ortalara ceza sahasında kafa vurma çalışılıyordu. Soldan Insua ve Kewell kesiyordu doğal olarak. Sağdan da ortalayanlardan birisi Elano idi. Ceza sahasında da Sabri vardı. Evet Sabri. 2.ortacı ise Ali Turan da değildi. Tugay Kerimoğlu idi. Şüphesiz ki, burada görmek isteyenler için bir olay vardır.

Neticesinde taraftar 80.dakikada "o maçı satanın anasını ..." diye sövdü bir ara Ankaragücü maçına ithafen. Taraftar cezayı bugün farklı kesti. O gün Rijkaard yüzündendi. Bu gün Rijkaard sadece bir rol sahibi. Baş rolün yakınında bile değil. Ayhan ve Servet'e yapılan aleyhte tezahüratların ardından da Kral Hakan Şükür diye bağırmak da ironik geldi bana. Abdul Kadir Keita'ya yapılan tezahüratlara ve ardından yapılması gereken I Love You Hagi'ye kadar kalabildim.

Sonrasında ne olur ? Kayseri deplasmanı var. Hagi alan savunmasını kurar yine. Kayseri'nin hatasını bekler. İçeride Beşiktaş maçının skoruna göre devre sonuna kadar gidilir. Beşiktaş'tan sonraki maçlar 3'er puanlarla kapatılır. Yeni stat, yeni heyecan derken, her şey idare edilir. Türkiye Kupası alınır. Ardından Fenerbahçe şu kadar sene alamadı ehehehehe denir. Mr.Delnan Polat, tek rakibine geçilmediğini böylece gösterir. Lig mi ? Fenerbahçe şampiyon olmasın da, kim olursa olsun... Benim cümlelerim değil. Yönetim stratejisi ;)

1.50


Fenerbahçe, Antep deplasmanında. Oranı 1.65. Kaybediyor.
Fenerbahçe, Ankara deplasmanında. Oranı 1.60. Kaybediyor.
Fenerbahçe, Bursa deplasmanında. Oranı 2.30. Berabere kalıyor.
Fenerbahçe, evinde Galatasaray ile. Oranı 1.50. Berabere kalıyor.
Fenerbahçe, evinde Beşiktaş ile. Oranı 2.05. Berabere kalıyor.
Fenerbahçe, deplasmanda Trabzonspor ile. Oranı 2.30. Kaybediyor.
.
.
.
Fenerbahçe, Young Boys deplasmanında. Oranı 1.75. Berabere kalıyor.
Fenerbahçe, Paok deplasmanında. Oranı 2.55. Kaybediyor.


İddaa diliyle Fenerbahçe'nin durumu bu. Fenerbahçe'ye 1.50 ve 1.50 oranının üstünde oran verilen hiç bir resmi maçı yeni sezonda Fenerbahçe kazanamadı. Hangi maçı kazanıyor Fenerbahçe. 1.50'nin altında oran verilen her maçı. 1.45, 1.15, 1.25 vs. vs. vs. Hem de handikap yaparak kazanıyor. Bu maçları kazanamayanlar da var.

Ne oluyor da bu fark oluyor derseniz, nedeni Aykut Kocaman'ın, zorluk derecesi yüksek maçlarda oyuna müdahale edememesi diyorum. Tabii bence...

not: Yılmaz Özdil tarzı da yazdım ya

***
sırtım

***

yere

***

gelmez

***