19 Haziran 2010 Cumartesi

Yiğidi Öldür, Hakkını Yeme



İlk olarak Toraman ile sözleşme imzalarken gösterdi kendisini. Konuşulanlara göre Toraman: "önceki yöneticilerle konuşmuştuk, xxx miktarda anlaşmıştık" diyince "hee peki" demek yerine;"seçim olacağını biliyorsunuz, ne diye konuşuyorsunuz eski yönetimle?" diyen bir adamdı. Beşiktaş'ın bir önceki yönetimine göre çok çok katı ve yerinde bir davranış.

Quaresma transferinde de başrolde o vardı. Dün havaalanında Quaresma'yı arabadan çıkartıp taraftarı selamlatan da oydu. Taraftarın isteklerini anlayan ve önem veren birine uygun davranış.

Ayrıca aynı başkan bir önceki dönem Tabata'ya 8 verip, şimdiki yöneticilerle Quaresma'ya 7.3 veriyorsa fark Başkan'ın altında çalışan yönetimde olabilir mi? Olabilir...

Şimdilik bir güven sözkonusu Serdal Adalı'ya, umarım devam eder.

18 Haziran 2010 Cuma

Beşiktaş 2010-2011 Siyah Şort Beyaz Forma




Taraftarın çok istediği ikili. Şükür kavuşturana.
Ayrıca kartal baskılarına dikkat. (tıklayıp büyük halini görebilirsiniz)

Pauuuuuu Pauuuuuuuu


Bir NBA Final serisinin 7.maça taşınması gibi olayı bu gözler 2.kez sabaha karşı canlı izledi. 1.sini Detroit - San Antonio serisi şeklindeydi. San Antonio'da seriyi evinde kazanmıştı. Hem de harika bir savunma mücadelesi şeklinde geçmişti o maç. Düşünün Tim Duncan 3 sayı çizgisinden atış kullanma sorumluluğuna bile büründü 7.maçta. Bu kez seri NBA tarihinin en efsane rekabeti şeklindeydi.

Serinin git-gelleri vardı. Derek Fisher'ın efsanevi turnikesi ile deplasmanda çalınan maç, Boston'un hızlı oyunu, Lakers'ın sıfır bench katkısı, Pau'nun mücadeleden kaçması derken 3-3 oldu seri. Sahada öyle bir mücadele vardı ki, Euroleague Final Four finali gibiydi. Titreyen ellerden de fazlası vardı. Kobe Bryant'ın basketbol kariyerinin en kötü seri mücadelesi idi. Detroit karşısında da bu kadar kötü duruma düşmüştü ama orada atabilmişti. Bu kez 30 adet şut denedi. Sadece 6 tane 2 sayılık isabeti buldu. Bir tanesi de kendisi için özel çizilmiş bir hücumdu bunların. Pau ise aynı şekilde. Pota altında 3.çeyreğe kadar kötüydü.

Boston cephesi ise Lakers'tan farksızdı. Serinin karakterinde deplasmana giden takımda bench katkısı rezildi. 2 maçta bu katkılar geldi ve deplasmanlarda maçlar çalındı. Sahada ayakta duran bir tek Kevin Garnett vardı. Rondo, Allen, Pierce, Wallace yine kötülerdi ama Rondo çok ama çok büyük bir hayal kırıklığıydı bu kez. Rasheed Wallace belki bu grupta bir adım öndeydi ama onun da faul ve bir an yaşadığı sakatlık problemleri kötü etkiledi.

Lakin sahada bir titremeyen el vardı. Serinin 7.maçında topu verecek el bellidir. Ya süperstara iner, ya pota altında bir buldozeriniz vardır ona iner veya serinin beklenmeyen bir eli vardır sahada. O el inanılmaz bir şekilde Ron Artest idi. Düşünün 3.çeyreğin ortalarında Kobe bile bir pozisyonda kendisine güvenememekten hücumu Artest'e çevirmişti. Artest de takımı aldı götürdü. Kendisini şöyle anlatalım; "Şampiyon oldun ne hissediyorsun" sorusuna "Yeni Single'ım çıkacak alın" diyebilecek bir mental yapısı vardı Artest'in. Odom zaman zaman inanılmaz ekstra katkılar verdi. İnanılmaz kötü bir hücumla oynayan 2 ekibe rağmen Boston 11 sayı fark yaptı. Bu oyun için çok çok büyük bir farktı bu. Bunun sebebi de Rondo'nun biraz biraz Rondo gibi oynaması idi. Garnett'e inmesi ve Garnett'in Gasol'u denize dökmesi idi. Sonra faullerle birer birer indi fark. Ta ki Derek Fisher'ın kilit üç sayısına kadar. İvme döndü. Maç döndü. İspanyol sahaya döndü. 3 kişi arasından bloktan kaçırarak mükemmel bir basket attı 1.30 kala.

Boston ise aradığı mucizeyi buldu 50 saniye kala. Rasheed Wallace. 3'lük attı. Ardından Artest. Hemen Ray Allen. Peşinden bitti denirken Rondo'nun 3'lüğü. 12.raundun son dakikalarında knock-out için savunmalarını bırakan boksörler gibiydiler adeta. Ama Boston getiremedi devamını. Ribaund'ları vermenin cezasını maç ile çektiler.

İlk yarı Lakers 11 fazla hücum yapmasına rağmen 6 sayı geride bitirdi. %50'nin üstünde hücum eden tek adam Lakers'ta Derek Fisher idi. Takımın tamamı %32.5 ile hücum etti. Korkunç kelimesi bile az bir 7.maç için. Aslında en korkutucu an Kevin Garnett'in Jack Nicholson koltuğuna doğru uçtuğu andı. Bir an KG'nin altında Jack Nicholson hayal ettim ama bir koltuk farkla kurtarmış kendisini Bay Joker. Kaan Kural'ın ifadesine göre oğlunun üstüne düşmüş KG. Biraz şabalak bir çocuğa benziyor Nicholson JR. Üstüne 2.11 boyunda 115 kilo bir dev düşen bir insan hem de o koltuğa 50.000 dolar vermişken ehe ehe diye sevinmez. Sevinmesin yani.

Harika bir finaldi. Korkunç atışlara rağmen harika bir final. Harika da bir anlatım vardı Murat & Kaan ikilisinden.

16 Haziran 2010 Çarşamba

Honduras 0-1 Şili (Foto)









Honduras 0-1 Şili (Grup H)
dk 34, Beausejour

14 Haziran 2010 Pazartesi

Uçmayan Hollanda'lılar


Şimdi buraya; "maçın 27.dakikasında uyuyup ilk golde gelen Erdoğan Arıkan sesi ile uyandım" dersem, linç edilebilirim ama öyle maalesef. 4-2-3-1'in temposuzu dünyanın en sinir bozucu sistemi. Bakın, Yunanistan sistemi gibi de değil. Daha beteri. Danimarka böyle oynadı ve sıktı. Karşısındaki Hollanda'lılar da, hücumu alınmış bir total futbol sergilemeye kalkınca böyle bir maç çıktı ortaya.

Hollanda'nın hücumu isimlerle çok iyi. Takımın en zayıf sayılacak noktaları bekler olarak gösterilebilir ki, Ajax forması giyen Van der Wiel'in de orada gayet sağlam durduğu göz önüne alınınca Gio'dan başka bir saldırma imkanı yok. Kontralar dışında. Hoş, Danimarka Van der Wiel'i de hiç zorlayamadı. Gelişen ataklarda da bıçak gibi kesti oraları. Hollanda ise turnuvalardaki Hollanda felan değil. 2008'de Fransa'ya, İtalya'ya karşı o etkili atakları, harika kontraları veya hızlı oyunları yoktu neredeyse.

Dediğim gibi uyuttu bir maç. Belki öğlen, belki vuvuzelalar, belki Hollanda'nın rakibinin mıymıy futbolu, belki Hollanda'nın mıymıylığı. Diyeceksiniz turnuvanın "ilk maçı". Kardeşim 2.maç olsa, "gruptan çıkma garantisi" diyeceksiniz. 3.maç olsa "artık garantilemiş, zorlamadı", "son 16, ama şimdi çeyrek final, yarı final, final, buralarda kontrollü oynamak gerekir" diye diye kupa bitecek. Herhangi bir takım herhangi bir maçı bahane uydurmadan iyi oynayamaz mı yahu ?
Umudumuz Brezilya..!

Hollanda 2-0 Danimarka (Foto)










Hollanda 1-0 Danimarka
dk 46, S Poulsen(kk)
dk 85, Kuyt

Dünya Kupası 2.ve 3.Gün || B, C ve D Grubu


Fifa Dünya Kupası sırasında hükmen elemeye geçsin şu Dünya Kupası'ndan sonra. Cezayir diye bir ülke, Allah'ın 20 senelik ülkesi Slovenya ile maç yapıyor, sanırsın ikisi de finale çıkacak. Öyle bir alan savunması, bir ciddiyet. Hayır kardeşim sahadaki 22 kişinin en az 18'i armut. Cavcav bile ucuzluktan almaz o 18'inden birisini. Blog'a yazmıştım izlenmeyecek 5 maç diye. Canlı izlemedim. Tekrarını gece izledim uydudan. İyi ki izlememişim dedim de. Lanet ettim futbollarına.

Neyse Maradona'ya dönelim. İz bırakmaya çalıştığı kesin bu kupaya. Öyle veya böyle. Arjantin takımının orta sahasında Barış, Ayhan ikilisi oynasa daha efektif olurdu muhtemelen. Veron - Mascherano ikilisinin orta saha olduğu, sağ bekte de Newcastle United'ın neden para verdiğini anlayamadığımız Jonas Gutierrez'in oluşturduğu bir takım Arjantin. Sağ beki Cihan Haspolatlı, sol açığı Rothen olan Ankaragücü gibi bir şey bu Arjantin. Kalecileri de evlere şenlik. Bahar şenliği gibi. Nijerya ise daha komik. Bireysel yetenekleri olmamasına rağmen bireysel oynamaya kalkan takım Nijerya. Hayır pas verseler değerleri düşüyor sanki. Bi' tane de çakma Keita var. En çakma Keita ödülünü vermek istiyorum kendisine.

Kore'nin Güneyi ise çalışıp duruyor. Takımın yıldızının Manchester United'da hamallık yaptığını düşününce yıldızlık kaprisleri de olmuyor haliyle. Basıyorlar, koşuyorlar, oynuyorlar. Yunanistan ise ne idi ne oldu. Eskiden 3 korner ile maç kazanırlardı. Şimdi ise 10 korner ile tehlike bile yaratamıyorlar. Bir futbol nesli bitti işte Yunanistan için.

İngiltere - Amerika ise Capello'nun İngiltere'si ile değil, 4-4-2 oynamaya çalışan standart bir İngiltere ile Amerika'nın maçıydı. Gerrard - Lampard'ın kanatlara çabuk inememesi, indiklerinde de Lennon ve Wright - Phillips'in özellikle sol kanattan sıfır yaratıcılık katmaları işleri zorlaştırdı. Heskey ise 20'lerinde bile bu kadar mücadele edip, top indirmemiş, boğuşmamıştır. Barry veya göbeğe Carrick'i çekip Gerrard'ı sola atmadan Capello işleri zor götürür turnuvada. Yedikleri golden sonra da Capello çok fena kızdı. Artık mimiksizliklerinden bile anlıyorum Capello'yu. Amerika ise işte turnuva keyfi. Oynuyorlar oynayabilecekleri kadar.

Gana - Sırbistan maçı da bir garip. Sırbistan'ın defansında Ümit Burnu'ndan aşağı atılabilecek derecede salak bir defans oynuyordu. Penaltı yaptırdı. Öyle bir maç.

Son maç ise Aussie'ler ve Panzerler. Panzerler'in 2014 için belki de yeni hoca yeni kadro prensipinin erken gelen haliydi bu kadro. 2014'te Badstuber - Serdar Taşçı göbeği izleyeceğiz 4 senede bir defans efsanesi yaratmazsa Almanlar. Yeni Ballack'ları Mesut olacak ve bu düzlemde değişecek kadroları. Ama bir turnuva öncesine rast gelince bu rejenerasyon, Avustralya'lılara kötü oldu. Aussie'ler, statik daha yavaş oynuyorlar futbolu. Koeman'ın Valencia'sı gibi bir oyun düşüncesindeler. Durup, alan savunması ile arada hücum ile oynayarak bir şeyler peşindeler ama yazık ettiler kendilerine. 2. ve 3.maçlardan sonra eve dönerler muhtemelen Aussie'ler. Tabii Harry "The Wizard of Oz" Kewell bir büyü yapmazsa.

5 Dakika sonra Hollanda'lılar var. İzleyin. Hem de rakip Danimarka.

Maradona Vuvuzela Çalarken...




Biz seni üstündeki takım ve elindeki tesbihle takındığın tavırlarla sevmiştik be.

Olmadı bu.

13 Haziran 2010 Pazar

Almanya 4-0 Avustralya (Foto)

















Almanya 4-0 Avustralya (D Grubu)
8, Podolski
27, Klose
67, Müller
70, Cacau

Quaresma Beşiktaş'da! (Capsli)
















Fotoları önceden hazırlamıştım. Transfer uzadıkça arşiv de uzadı. Daha sonra birkaç tane daha atarım.

Bu arada alttaki foto son hali. Büyük ihtimal bu saçlarla gelecek "Cigano".
Aferin diyorum.

Sırbistan 0-1 Gana (Foto)















Sırbistan 0-1 Gana(D Grubu)
dk 84, Gyan

Not: Sırbistan büyük hayalkırıklığı yarattı benim adıma.

Cezayir 0-1 Slovenya (Foto)












Cezayir 0-1 Slonevya(C Grubu)
dk 79, Koren