22 Ocak 2010 Cuma

Murat Çevik Önderliğinde Sağlık Heyeti


Bize Jo'yu, Neill'i, Dos Santos'u değil, Hans Müller Wohlfhart'ı getir Üstünel. Belki de sezonu kapatan Harry ile bu sağlık sınırı aşıldı artık çünkü...


not: Gregory House'da olur.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Bu muymuş Paranormal Activity?!



Bir süredir "Amerikayı sarstı ne zaman buraya gelecek" diye bekleniyordu film. Öyle çok büyük bir sinema birikimim ve kültürüm yok ancak filmin cacık olduğunu anlamak için eleştirmen olmak da gerekmiyor. Filmi izlemeden yaptığım önaraştırmalar sayesinde bayağı heyecanla gittiğimden, son sahnesine kadar umutla bekledim ama yok... hiiiiç olmamış. Zaten filmin son 15 dakikasına kadar "e hadi ama bi' konuya giriş yapın" diyorsun; o da olmuyor. Filmin ilgi çekici olabilecek tek yanı Katie Featherston. Sağ olsunlar kendisinin göğüslerini bol bol gözümüze batırıyorlar. Başka bir dalgası da yok filmin. (Ki kendisi benim beğendiğim kadın tipi değil ben ordan da kurtaramıyorum (: ) Kendileri budur:




"Kaydı Yayınla"madan önce Ekşisözlük'e aktım neler yazılmış diye. Vallaha bizim millet de bayağı korkmuş. Ben ki korku filmlerinden gerçekten etkilenirim tırsarım falan, bana zerre işlemezken millet neyden bu kadar korktu anlamadım. Sinemaya gideyim derseniz bu filmi tercih etmek gibi bir hata yapmayın derim.

Forzabeşiktaş.com Yönetimine Sevgilerimle(!)



Beşiktaş Kaptanına "kazma" derseniz; 2 ay No-Post cezası.
Beşiktaş Başkanına "çökerseniz"; sorun yok.

Başkan & Kaptan kim olursa olsun farketmez. Sizin de bahsettiğiniz "makam"a saygı zaten. Peki ben Üzülmez'e kazma diyince 2 ay no-post alıyorsam; Beşiktaş başkanına saygısızlık yapanlara ceza yok mu?

Demirören'i hiçbirimiz sevmiyor olabiliriz ama belki ben de Kaptan'ı sevmiyorumdur. Ayrıca benim kaptana "kazma" demem ile başkan'a "çökme" arasındaki farkı anlatmaya gerek yok.

Not: İşin bana göre en komik yanı; işaretlediğim yazıyı yollayan arkadaş, ben Üzülmez'e kazma diyince "Beşiktaş kaptanı hakkında düzgün konuşun, haddinizi bilin!" diye celallenen isim. Öyle konuşmakla olmuyor arkadaş.

19 Ocak 2010 Salı

#39




2004 - 2005 devre arasının 39'u, 2009 - 2010 devre arasının 39'u...

Rijkaard - Neeskens - Fatih Terim (Koltuk Kapmaca!)






Taç Çizgisi Blogundan Schumy e-mail yoluyla ulaştırdı. Önden bir teşekkürlerimizi iletelim kendisine bu paylaşım için :)

Gelelim olaya:

Aslında "olsa şaşırmam" diyeceğimiz bir senaryo gerçekleşiyor.

Arsenal Rijkaard'ı teknik direktörleri olarak görevlendiriyor. Rijkaard'ın yakaladığı tek başarı Avrupa Kupasında final oynamak. Bu süre zarfında Galatasaray'ın hocası kim oluyor? Johan Neeskens. Neeskens Galatasaray'a bir adet Şampiyonluk, bir adet Süper Kupa kazandırıyor. Ada'da işler burda olduğu kadar hoş gitmiyor. Arsenal tribünlerinde "istifa" sesleri yükselince Rijkaard yaka paça kovuluyor kulüpten. Yerine gelen adam ise Johan Neeskens. Rijkaard ikinci kez koltuğu aynı adama kaptırıyor.

Buraya kadar normal sayılabilir. Normal olmayan şey ise Galatasaray'a gelen yeni hoca. Fatih Terim! 3. Terim devri başlıyor Galatasaray'da. Hadi hayırlısı.

Olsa şaşırır mıydık..? Hiiç sanmıyorum, özellikle 3. Terim devri hiç de zor değil gibi.

17 Ocak 2010 Pazar

Avrupa'yı Sallayan Türkler / FM 2010




Bunu paylaşmazsam içimde kalırdı vallaha.

FM 2010'da oyuna yeniden başladık. Misyonumuz yerli & genç kadro oluşturmaktı. İki sene içinde takımda bir adet bile yabancı bırakmadık. Yerlilerin piyasası yüksek olsa da takımı bayağı güvlendirdik. Şampiyonlar Liginde zor grupta 1. olduk. Şimdi yarı finalde rakip Bayern. Galatasaray ise çeyrek finalde Lyon engeline takıldı. İşte bizim muhteşem gençler. Yaş ortalaması 22.

Her Beşiktaşlının hayalidir herhalde böyle bir takım. Altyapıdan oyuncular falan. Ahh ah...