18 Nisan 2009 Cumartesi

İbrahim Altınsay'ın Off(!) Düğmesi!


Tamam, maç ile ilgili güzel yorumlar yapıyor, hatta son yıllarda yorumladığı maç ile ilgili bilgileri bilip yorumcu olarak çıkartılan nadir isimlerden, tamam sürekli olarak Evra'nın 27 kardeşinden, Balotelli'nin "Yaprak Dökümü"ne taş çıkartan hikayesinden bahsetmiyor ama bu kadar konuşmaz ki yahu bir maçta bir yorumcu. Biz spikeri Ercan Taner sanmıştık oysa, meğerse yorumcu Ercan Taner'miş!

Konyaspor 0-0 Sivasspor




Son 4-5 dakikası hariç güzel maç olmadı.

Konya gol yememek istedi; atmak da istemedi.

Sivas gol atmak adına her şeyi yaptı ancak Konya gol yememe konusunda daha başarılı olunca GolsüzEşitlik kaçınılmaz oldu.

Konya atak yapmayı beceremiyor. Milos-Serhat-Veysel... Vasat adamlar. Bu üçü tabiî ki Bilica karşısında çaresiz kaldı. Sivas'ın Bilica'sı olmasa, bu elemanlar vasat defansı aşacak ancak orayı Bilica toparlıyor.

Fazla bir şey demeye erek yok. Sivas gole yaklaşmıştı ancak şans her zaman yanınızda olmaz.
Bu sefer şanssızlardı. Özellikle Balili'nın kafa topunun direkten dönmesi Sivas'ı kafa olarak bitirdi diyebiliriz; o andan sonra kazanamayacaklarına inandılar.

Konya maça -özellikle 2. yarı- kaybetmemek adına değil de, kazanmak adına çıksaydı; bu maçı alırdı.

Şimdi Beşiktaşlılar mutlu. Bursa maçını kazanmak daha da güzel olacak.

Futbol Kronoloji #7 / Profesyonellik & Futbol Ticareti




Sene 1879.
Glasgow'dan Darwen'a, para ve iş teklifleriyle futbolcu getirtiliyor ve bugünkü adıyla iş "profesyonelleşiyor".

Olaya biraz daha inersek:

Darwen FC, 1879'da FA Cup'da çeyrek finale ulaşma başarısı gösteriyor. Fergie Suter ve James Love'ı, Patrick Thistle FC isimli İskoç takımından getirtip kendi oyuncuları yapmaları İngiltere adına da bir ilk oluyor. Ancak bu "profesyolleşme" adımları tartışmalara yol açıyor.

Nereden nereye... Bundan tam 130 sene önce ilk kez "futbolcu transfer" piyasası oluşuyor. Bugün takımlar, oyuncularından habersiz onları satabiliyor bile.

Olayın Fotoğraftaki Terry ile hiçbir alakası yok bu arada.

İlginç Bir Fenerbahçe Analizi


Malumunuz artık sezon bitmekte, Avrupa'da yarı finalistler belli olurken, ilginç bir nokta dikkatimi çekti. Bu sene Fenerbahçe'nin grubunda yer alan ekipler Arsenal, Porto, Dinamo Kiev idi. Fenerbahçe'den geçen senenin çeyrek finalisti olarak grubu Porto ve Dinamo'nun üzerinde bitirmesi kuşkusuz beklenendi. Olmadı. Kiev'de en azından Uefa şansını alır beklentisi oldu. Olmadı. Evine döndü. Peki o gruptan gidenler mi ne oldu?

Arsenal: Şampiyonlar Ligi yarı finalisti. Chelsea ile eşleşti.
Porto: Deplasmanda oyun olarak ezdiği Manchester United'a turu evinde kaybetti. Çeyrek finalde kaldı.
Dinamo Kiev: Uefa Kupası yarı finalisti. Shakhtar Donetsk ile eşleşti. Elerse Kadıköy'e gelecek.

Peki ya Fenerbahçe. Kat be kat üstün bir takım olduğu Dinamo Kiev'in yerinde olmak, evinde final oynayabilmek varken, hiçbirşey yapamadı. Belki de bu tablo, başarısızlığın en belirgin örneği.

17 Nisan 2009 Cuma

7 Dakikalık Maç


14.12.2004 günü Garcia Ramon'un teknik direktörlüğündeki takım ile Nihat'lı Sociedad karşı karşıya geliyordu. Ramon'un takımı 1-0 öne geçmiş, sonrasında da Nihat 80'de 1-1 yapmıştı. Tam bu skorla biter derken 87'de bomba ihbarı nedeni ile maç bitirildi. Maçın geri kalanı 5 ocak günü yapılacaktı. Geri kalan 7 dakika için iki takım da sahaya geldi. Ama Ramon gönderilmiş yerine Luxemburgo takımın başına getirilmişti. O da bu 7 dakikaya Raul, Ronaldo, Owen, Zidane, Roberto Carlos, Beckham gibi oyuncularla çıktı. Onlar da yüzünü kara çıkartmayıp maçı Zidane'ın penaltı golü ile 2-1 bitirdi 7 dakikada. Roberto Carlos'da maç sonunda "bu maçı 7 dakikada ancak Real Madrid kazanırdı" diyerek olayı özetlemişti aslında.

Vay Anam Vay!


Selçuk Yula'yı tanıdınız zaten resimden. Resimdeki 2.isim ise pek bi' garip. "Vay anam vay Serhat neler dönmüş ya"nın Serhat Ulueren'i. T-shirti de iğrenç yahu.

Haydi Bozöyük Maça

Oğlum şanlı Bozöyükspor hafta sonu Darıca G. Birliği ile oynayacak. Bizim arkadaş da ilk 11'de, gol atarsa 50 lira filan alacak, içecez. Haydi millet, hep destek tam destek diyor, sizi maça davet ediyoruz. Gelin lan, n'olcak. Gelecekseniz aga, isim yazdırmanız rica olunur. İsim yazdırmak için şu numaraya baş vurabilirsiniz: 05438383177 Ha, gelecez deyip de gelmeyenleri, Bay Yanak'a havale edeceğizdir. Mujk. Özledim lan.

Komik Fenerbahçe'li!


"Ben Kadıköy'de içinde birkaç Fenerbahçeli yöneticinin de bulunduğu bir restoranttan geliyorum. Konuştuğum herkes Arda'yı sevmediğini söylüyor" dedi ve ısrar edip ekledi;
"Hayır Cüneyt'cim (Tanman) ben Kadıköy'den geliyorum diyorum sana ya Arda'yı kimse sevmiyor"

Tamam yahu sevmesinler. Ama nedir bu ısrarla sevmiyorlar da sevmiyorlar diye ısrar Selçuk Yula. Nedir bu holiganlık.

Sos Cagon!


2 gün sonra büyük maç...Andres Rios izleyeceğiz. Ha bu arada "zengin" olupta tezahürat eden bir takım arıyorsanız işte o River' dir! Video burada. Bu adamların ne kadar tutkulu olduğunu, sırf bu tezahurattan bile anlayabiliriz... Sesi alçalttıkları, vurguyu düşürdüklerini görebiliriz. Ayrı bi şey, yetenek bu. Var mı böyle taraftar?

16 Nisan 2009 Perşembe

Derbi'nin Cezaları!


Adnan Polat'a 45 gün hak mahrumiyeti,
Galatasaray'a 1 maç seyircisiz oynama, 1 maç saha kapatma
Arda Turan - Semih Şentürk - Volkan Demirel 3 maç,
Diego Alfredo Moreno Lugano 5 maç,
Emre Aşık, Sabri, 2 maç.

Örümcek Katilleri #1 Sergen Yalçın

Faraday

"Özlemişiz be abi"

Sel?


Resimdeki adam The Village' deki Joaquin Phoenix değil. Antakya' da gün itibariyle bir sel felaketi yaşandı; o da belediye başkanımız (!)


Evet ne de güzel ana cadde felç olduğunda, rogar kapakları kendi kendini bile taşıyamazken belediyeyi aradıktan hemen 4-5 saat sonra o yardıma koştu. Üstelik yalnız da gelmemiş. Şemsiyesi de var. Yağmurdan korumak için...

19.00'da Başlayan Maçın 21.00'da Bitmesi


Direkt olarak LigTv'yi konu alan bir yazı bu. Hala aklınız, fikriniz, zikriniz derbiden sonradaki kavga yüzünden tartışmalarda ise, yok Volkan bilmemneresini kaşıdı, Arda bize aslında böyle yaparak hareket çekti muhabbetlerine devam ediyorsanız, yıllardır bir adım ileri gidememenizin asıl sebebidir aslında. İçimde birikmişti bu sayede de attım. Ohh.

Neyse 28.Hafta geldi çattı. Yine kritik haftalar maçlar felan. Biliyorsunuzdur, Turkcell Süper Lig'de veya Fortis Türkiye kupasında canlı olarak yayınlanan maçlar klasik olarak bu haftalarda 19.00'da başlar. 2.yarının da doğal olarak 20.00'da başlaması gerekmekte. Ama asla saatinde başlamaz. Dünyada bu uygulamanın olduğu iki ülke var. Birisi Brezilya, diğeri Türkiye. Nedeni ise basit. Tribün, konfeti mevzuu değil. Yayıncı kuruluşun aldığı reklamlar. 2.yarı 20.00 değil, 20.05'ten önce başlamamakta. Diyeceksiniz ilk yarı uzatma olur, geç başlar felan. Geç başlamasının nedeni de bu reklam ya neyse. Ortalama her Turkcell Süper Lig ve Fortis Türkiye Kupası maçının ilk yarılarına 1 dakika ilave edildiğini düşünürsek, bu uzama anormal. La Liga, Serie A, Premier Lig, Bundesliga, Hollanda Ligi hatta İngiltere Championship maçlarında bile maç başladıktan 1 saat sonra 2.yarı başlar. Saat 16.00 maç başlama saati ise dakika sekmez bu liglerde. 2.yarı da 17.00'da başlar ilk yarıda ne olursa olsun. Bu aslında canlı yayınlanan yayınlarda var ligimizde. Yayınlanmayan herhangi bir maç, radyodan dinlerseniz dakika sektirmez mesela. Ama Tv karşısında bu durum yok. En az 20 dakika devre arası veriliyor bu reklamlar ya da yayıncı kuruluş yüzünden. Diyeceksiniz reklam, ekmek parası felan. Reklam arasını herkese reklam vermek için uzatırsan 3 tane LigTv'de kurarsın, maçları da 8.30'da başlatırsın. Maç içinde alınanlar da cabası. Reklam aralarını kısa tutup, bu araların fiyatlarını artırmak ve aynı parayı kazanmak yine onların yapabileceği bir iş. O kadar pazarlama ve reklamcılık bilgim yok ama zor bir iş olmasa gerek.

Neticede ekran başında ya da tribünde maç izleyen adamın 7'de başlayan bir maçın başından en erken 9 gibi kalkması bir tek bizde var Avrupa'da. İtalya, İngiltere, Almanya, İspanya gibi liglerin maçlarını ücretsiz izlerken, para verdiğimiz bir yayının izleyici değil kendisini ön planda tutması olmamalı. Bu saatler ile ilgili bir yazıydı. Görüntü kalitesi, yayıncılık anlayışını ise sonra yazacağım.

Ölümünün 20. Yılında BABA HAKKI




"Bu formayı bana taraftar giydirdi. Şimdi onlar isteyince de çıkarırım"
(Baba) Hakkı YETEN

Ölümünün 20. Yılında saygıyla ve minnetle anıyoruz.
(Bkz: Beşiktaşlı Duruşu!)

Anma Töreni hakkında Bilgi

Yok mu Artıran?


Fotomaç 7, Fanatik 9 oyuncuyu şimdiden Galatasaray adına gönderdi bile. Operasyonu yöneten aynı kimseler de, transfer için Avrupa turuna bile başlamış. Nonda, Linderoth, De Sanctis, Sabri, Lincoln, Hasan Şaş, Ümit Karan sabitler. Volkan Yaman, Aydın Yılmaz, Mehmet Güven ise değişkenler olarak listede. Peki ya Fotospor mu ne yapıyor? O da gidenlerin yerine transfer yapmakla meşgul...

15 Nisan 2009 Çarşamba

Beşiktaş - Bursaspor


Bir takımın evinde hem isteyeceği, hem istemeyeceği 3 maçı kaldı Beşiktaş'ın. Son yıllardaki kanlı bıçaklı rakibi Bursaspor ilki bunlardan. Bu iki takımın birbirinden nefret etme nedenini yazmayacağım. Biraz internet gezintisi ile hakkında bilgi edinebilirsiniz. Çok istenirse de yazarım olayı. Neyse ilk yarıda oynanan maçta, futbol adına hiçbirşey olmamış ve 0-0 bitmişti. Gelelim İnönü'ye.

Sağlam tekrar İnönü'ye geliyor. Beşiktaş taraftarı tabii ki onu ayrı bir köşede tutacaktır. Son yıllarda görmek istedikleri "Beşiktaş Duruşu"nun sahibi O'ydu. O da adeta kovulurcasına bıraktığı Beşiktaş'a bir mesaj için çıkacaktır İnönü'ye. Beşiktaş'ın son yıllarda İnönü'de Bursaspor'a maç verdiğini hatırlamam. Maçı normal şartlarda vermeyecektir fakat yine tek farklı bir skor görürsem şaşırtmaz beni. Aslında Beşiktaş öyle bir fisktüre sahip ki, maçlarının hepsini kazansa ya da kaybetse bu sezon aaa dedirtmez insana. Delgado yine yok muhtemelen. Yusuf eski takımına karşı oynayacak. Yine Ernst, Tello, Ekrem üçlüsü kritik. Beşiktaş'ı tekrar tekrar yazmak istemiyorum. Şampiyonluk için Serdar Özkan, Uğur İnceman gibi adamlar kendini aşmalılar 1-2 maçta.

Neyse Bursaspor ise Ertuğrul Sağlam'ın oturtmak istediği savunma anlayışının ne kadar başarılı olduğunu göreceğiz Beşiktaş'a karşı. Bu uyum sırasında en büyük yardımcıları da duran toplar olacak. Tabii bir de ofsayta düşmeyen Sercan Yıldırım. İlk golü yemeleri durumunda maçı çevirmeleri çok zor. Beşiktaş yerse de Sercan tehlikeli. İlk golün maçı yani. Duran topun kilidi açacağı bir maç olabilir. Tello'nun bu kez sazı eline almasını bekliyorum Beşiktaş adına. Yusuf'un 2-3 maçtır götürdüğü Beşiktaş'ta birileri daha çıkmalı şampiyonluk adına. Bursaspor'da da Romaschenko'nun duran topları ve Sercan Yıldırım. Onların son vitrin maçı bu. Bir de Trabzon deplasmanı var ama bu maçın gerilimi ile tansiyonu ile reytingi ile daha değişik oynayacaklardır.

Kısacası ilk golün maçı bu maç. Dengeli, risk almadan oynanan oyunun maçı. Bir de duran topların. Yine maksimum 3 golü görebileceğimiz maçlardan bir tanesi. Son olarak Bursaspor taraftarı da alınmayacak maça.

Türkçe | Hatırlatma



Tam boyut için taklayınız ve inceleyiniz iki dakika da olsa.

-Konu dışı, öyle bi' esti. Yarınki Türk Dili vizesiyle alakalı olabilir tabii (: -

14 Nisan 2009 Salı

İşte Premier Lig Bu!


Tanrı, insanlara Futbol'un aslında güzel birşey olduğunu hatırlatmak için bu maçı gönderdi.

Chelsea 4 - 4 Liverpool ( Yakın zamanda 90dakikasını izlemek isteyenler için link felan koyarım buraya)

Tezgahtar Adnan




ForzaBeşiktaş forumlarından Emre Yüksel'in çalışması.

Yorum Yok... Vizelere Devam...

Lincoln'e Saydırmak!


"G.saray’in sorunlu yıldızı Cassio Lincoln, F.bahçe derbisi sonrasında takım arkadaşlarını bir kez daha çıldırttı. Büyük umutlarla transfer edilen ve beklenen performansı bir türlü sergileyemeyen Lincoln, pazar günü bir hayli gergin geçen derbi sonrası soyunma odasına F.bahçe formasıyla gidince, sarı-kırmızılı futbolcular çileden çıktı. Sahada futbolcuların birbiriyle kavga ettiği sırada uzak bir köşede Roberto Carlos ile omuz omuza olayları izlemeyi tercih eden brezilyalı’nın karşılaşma sonrasındaki vurdum duymaz tavrı bardağı taşıran son damla oldu. Aydınus maçı bitirdikten sonra soyunma odasına F.bahçe formasıyla gelerek tepki toplayan Lincoln’ün rahat tavırları üzerine arkadaşları şaşkınlıklarını saklayamadı. Bir şey söylemeden duşunu alıp ardından soluğu F.bahçe soyunma odasında alan Lincoln’ün umursamaz hareketleri sert tepki gördü. Sahada varlık gösteremeyen Brezilyalı’nın halini gören futbolcular, “G.saray soyunma odasına F.bahçe formasıyla gelinmez. bu umursamaz davranışlara artık bir son ver” diyerek lincoln’e uyarı ateşinde bulundular. öte yandan karşılaşma öncesinde sarı-kırmızılı taraftarların üzerine emre belözoğlu’nun resimlerini yerleştirdiği ‘1 dolarları’ yerden “zengin olduk” diyerek toplayan lincoln, hasan şaş’ın hışmına uğradı. hasan’ın “bırak o paraları. alt yapımızdan yetişip, F.bahçe’ye gitmiş bir futbolcunun resimleri var o dolarların üzerinde” sözleri üzerine Lincoln paraları cebinden çıkarttı ve yere attı."

Vatan'ın bugün Lincoln'ün üzerinde Fenerbahçe forması montajlayarak verdiği haberdi bu. Formayı felan öperken. Peki Lincoln ne dedi?

Bu konuda çok kısa konuşmak istiyorum. Çünkü bu benim aslında hiç ilgilenmemem gereken bir mesele. Söylenebilecek tek bir şey var; bu fotomontajı hazırlayan kişi bence gerçekten karakter zaafları olan bir kişi. Her şeyden önce benim ne karakterime ne de profesyonellik anlayışıma böyle bir şeyi yapmak sığmaz. Bunu taraftarlarımız takdir edecektir. Bu fotomontajı hazırlayan kişi bana olduğu kadar, taraftarımıza da büyük bir saygısızlık yapmıştır. Bunu yapmaya cesaret edebilecek bir kişinin ben aile hayatını da merak ediyorum ve düzgün olabileceğini düşünmüyorum. Bence bu büyük bir karakter zaafı örneği. Türkiye’de giydiğim tek formanın Galatasaray forması olduğunu, öptüğüm tek armanın Galatasaray arması olduğunu tüm taraftarımız biliyor. 25 milyon Galatasaray taraftarına yapılmış çok büyük bir saygısızlıktır bu. Bu fotomontajı yapan ve bu haberi hazırlayan kişinin bize haberinin doğru olduğunu kanıtlamasını istiyorum. Çünkü bu inanılamaz ve kabul edilemez. Doğru olmadığı aşikâr bir haberin yanı sıra okurları kandırmak üzere hazırlanmış bir fotomontaj. Ve bu gazeteci ta ki gelip bizi yaptığının doğruluğuna ikna edene dek kendisini önemsememizi beklemeyecektir herhalde.

Bu haber beni ne yazık ki çok şaşırtmadı. Buradan Galatasaray taraftarına seslenmek istiyorum. Üzülerek söylemem gerekiyor ki hakkımda yazılanların yüzde 99’u asılsız. Bizi takip eden herkes benim hiç röportaj vermediğimi biliyor. Dolayısıyla benim ağzımdanmış gibi yazılanların ne yazık ki hiçbiri gerçek değil. İkinci dönemin başında bir basın toplantısı yaptım. Tüm basın mensubu arkadaşlardan saygılı olmalarını istedim. Fakat görüyorum ki bu saygıyı göstermiyorlar. Taraftardan rica ediyorum lütfen benim hakkımda gazetelerde okuduklarına inanmak yerine Galatasaray’ın iletişim kanallarında gördüklerine ve televizyonumuzda izlediklerine güvensinler ve onların doğru olduklarını bilsinler. Düşündüğünü söyleyen, söylemek isteyen biriyim. Bu tip asılsız haberleri hazırlayanlar gibi imzasız ya da isimsiz beyanlarda bulunup, söylediklerimin arkasında durmamak benim karakterime uymaz. Dolayısıyla kendimi bunları söylemek zorunda hissediyorum…

Türk basınının ileri bir adım atamayacağına olan ispatlardan birisidir bu. Batuhan olayı gibi, vur abalıya ya da Adriano Fener'de haberlerini yapan basın felan değildir. Basit bir saha içi fotoğrafını senaryo yapan gazeteci, gazeteci değildir. Tribünlerin ... bunu da yazın sloganının 1.kısmıdır.

Barcelona - Sivasspor


"Camp Nou'da, Şampiyonlar Ligi'nde yer alan temsilcimiz Sivasspor ilk maçında deplasmanda Katalan devi Barça karşısında"

Ligde yer alan 18 takım içerisinde istikrarlı ve belirli bir seviyede top oynayan, tek takım Sivasspor. Ertuğrul Sağlam daha erken gelse Bursaspor derdik ama şu an konumuz Sivas. 4 büyüklerin sürekli birbirine ikram ettiği Şampiyonlar Ligi yarışında en avantajlı o. 3.sırada yer alan Trabzonspor ile evinde oynayacak. Önünde yer alan Beşiktaş'ın Galatasaray ve Fenerbahçe maçları var. Şampiyonluk değil Şampiyonlar Ligi'ne girmesi Sivas'ın şu an bahsettiğimiz konu. Sivasspor'u Şampiyonlar Ligi'ne yolladık. Destekleyenlerin veya takımından umudunu kesen bir kısmın, "Sivas gitsin" isteğine artık refleks halini almış bir cevap olarak "ya Barcelona çıksa ne olacak" cevabını tartışalım istedim. Barça'dan kasıt o "büyük"ler. Neticede Şampiyonlar Ligi artık 1.torba ve diğerleri oldu. 1.torbadan Barça geldi. Camp Nou'ya gittiler, 5-6 tane yediler. O an mekanizma olarak "işte gördünüz Sivas'ı" cümleleri gelecektir. Gruplarda değil Barça, 1.torba'da yer alan takımları yenebilecek takım sayısı bir elin sayısından az. Ancak ve ancak, 90 dakikalık değil, 150 dakikalık koştuğun, oynadığın zaman Beşiktaş gibi 2-1 yeniyorsun, Fenerbahçe gibi 1-0 kazanıyorsun maçı evinde. O da evinde. Sen zaten bunu yapınca adamlar kendi evinde senle bir yolunu da bulup dalga bile geçerek kazanıyor.

Sivas'ın gitmesinin yadırganması da şu çok önemli "ülke puanı" mevzusu. Bir de "rezil olcaz olum"cular var ki aynı adamlar rakipleri Avrupa'da kaybedince kazanandan daha çok sevinenlerdir. Neticede böyle takımlar, böyle organizasyonlarda olmalı. En azından hedefi 3.torbadan gelecek olan takımın bir üstünde olmak olmalı. Kendine bunu yediremeyen 3 büyükler gibi sorun da olmaz onlar adına. Bir Aalborg, belki bir Famagusta'yı izlemeli Sivasspor. Ya da Kharkiv'i. 3 büyüklerden herhangi birisi, Şampiyonlar Ligi'ne gökten inmedi zamanında. Onlarda 4'ler 5'ler 6'lar 8'ler yedi o kupalarda. 3 büyükler elendi diye hayıflanmak yerine Sivasspor'un macerası erken bitti felan deriz. En azından bir yerden başlamak lazım.

Anne Roberto Carlos!

Ekran başında izliyordum bu maçı. Luxemburgo günleriydi. Real'in kötü günleri. Cadiz karşısında 1-0 geriye düştüler. Sonra Carlos attı. Beckham ilk frikik golünü attı Real forması ile. Robinho çok klas bir golle 3-1'de bitirdi. Ama Carlos öyle bir frikik attı ki, barajda duran adamların tepkisini görünce hak vereceksiniz.


Real Madrid 3 Vs 0 Cadiz - Watch today’s top amazing videos here

Fır"at" & 4


Tırnak içerisindeki "At" atmak anlamında olan "At". Binek hayvanı olan değil. Aydınus'un bundan bir önceki Galatasaray maçı Es-Es deplasmanıydı. Es-Es Galatasaray'a 4 atarken, O da 4 Galatasaray'lıya çatır çatır sarıları göstermişti. Bu maçta da aynı şekilde 4 kırmızı gösterdi. Aslında oyuncuları oyunda tutmaya çalışmıştı maç boyunca. Selçuk'un pozisyonunda, iyi niyeti ile yaklaştı. Oyundan atsa ne Selçuk'un ne de başkasının itirazı olmazdı da. Selçuk bile terse kaçmışken. Ama bu durum, halı altına süpürülen pislikler durumuna geçince, bir yerde halı kabardı ve halının altı üstüne geldi. Bünyamin Gezer tarzı yönetse de bu kadar kart çıkardı, Cüneyt Çakır tarzı da...

Aslında gerginlik tartışmadan, kafa atmadan, boğaz sıkmadan değil... Kaybedilen bir sezonun patlamasından.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Sivasspor, Bursaspor ve "Üçbeş" Yıldız


Anlamadım bunu. Bursaspor' da 5 takım birleşmesinden kurulu ama nedense logoda "yanlış anlaşılmalara/15+ şampiyonumsuluk kurnazlıklara" yer vermemiş?

Bülent Uygun' dan Aforizmalar #4


Bu gün Sabah Gazetesinde kupon keserken gördüm bunu. Haberin geçtiği gazeteyi kuponu kesip çöpe atınca orjinali direkt geçme şansım kalmadı. Aklımda kaldığı kadarı ile;


Ankaraspor maçında yedek klübesini tekmeleyip, ceza alan Bülent Uygun, kasığındaki yırtık sebebi ile tedavi için gittiği İzmir' de basının sorularını yanıtlarken olaya ilginç bir espri ile netlik kazandırdı. Uygun, "o klübe belediyeden ruhsatsızdı. Seçimden önce ruhsatsız yerleri yıkım kararı çıktığı için öyle bir girişimde bulundum" dedi.


not 1:Bu kadar kolay mı gazetecilik ya hu? Çöpü karıştırıp yazının orjinalini bulursam çok eksperiment olur aslında :)
not 2 (Director's Cut) : Eğer kadınlar "esprili" erkeklerden hoşlanıyorsa, Bülent Uygun Afrodittir!

12 Nisan 2009 Pazar

İçimizdeki Brezilya'lılar!



LigTv'nin fotoğrafçıları maç içerisindeki bu olayı iyi yakalamış. Maç esnasında spiker söylemişti orta sahada rahat takılanları. Carlos ne anlatıyordur acaba? Camp Nou'da hiç böyle kavgaya girmedim felan mı ya da haftaya al hatunu gel bize yemek organizasyonu felan yapalım mı?

kavga videosu linki de; http://ligtv.com.tr/VideoHaber/?r=1&hid=55139

Lugano - Sabri - Semih - Emre Aşık - Volkan - Arda

Türkiye liglerinde en sevdiğim, takımımda olsun istediğim tek yabancıdır Lugano. Servet ile beraber oynadığında geçmek için tank gerek düşüncesindeyim. Ama bu adam son 5 Galatasaray maçından 4'ünü bitiremedi. Diğer maçlarda pozisyon gereği, sakatlık, hakem hatası kabul edilebilir ama bugün yaptığı hepsini aştı. Mehmet Topal'ın bu adamın üzerine yürümesi bile yeterlidir gözümde yaptığına.
Sabri, Uğur iyileşsin, satsınlar şu adamı 2.lig B ya da 3.lige. 3.bir cümleyi hakkında kurmak dahi istemiyorum.
Semih, Yıllardır kendini ne kadar santrafor varsa aldıkları ile geliştirdi. Bugün anlamsız bir agresifliği vardı. Her derbide var. Arda'yı kavgadan değil, ortadan ikiye ayırmaya çalışıyordu muhtemelen.
Arda, Sahadaki 21 kişi, hatta bu ülkede top oynayan 500 kişi ayrı. Sen ayrısın. Şu yaptıkların sana yakıştı mı? Küçük Metin dediğimiz adama yakıştı mı? Sana saldırmak için ilk yanlışını bekleyenlere bu kozu vermen olmadı be.
Emre Aşık, müthiş profesyonelsin ama her maçı ha atıldın, ha atılacaksın korkusu yaşatarak ne kadar oynayacaksın. Bir tartışma ya da olayın sadece figüranı, izleyeni ol.
Volkan, hep bunlar Sami Yen'de oluyor bıdı bıdı... Komik olmana gerek yok. Derbilerde 2 gol bile yemeyen bir kalecisin. Bir sene kaleciliğinle öne çıksan, şu an Avrupa'da oynardın.

Resim felan da yok size.

Beşiktaş'ı Şampiyon Yapıyorlar | UYUMAYIN!




Spor dünyasında böyle bir ortam oluştu. Yöneticiler, yorumcular dahil sokaktaki vatandaşa kadar herkes Beşiktaş'ın başka kuvvetlerle şampiyon yapıldığına inandırdı kendini.

  • Beşiktaş açık ara farkla lider; değil.
  • Beşiktaş birinci ve arkasındaki en yakın takımla arasında 10 puan fark var; değil.
  • Beşiktaş iyi futbol oynamıyor, değil.
  • Fenerbahçe ve Galatasaray iyi futbol oynuyor; değil.

Değil de değil... Bir "Senaryo" geyiğidir almış başını gidiyor. Erman ve benzeri medya insanları; Mecnun Odyakmaz gibi çok konuşmayı seven yöneticiler sağ olsun Beşiktaş'ı şampiyon ilan ettiler! Daha bi' durun yahu! Beşiktaş şu an en zor fikstüre sahip takımken şimdiden ne bu sesler! Rıdvan biraz önce bir şeyler dedi NTV'de oradan duymuştur herkes. Biz de altına çizelim.

-Bu arada Rıdvan Dilmen bilirsiniz ki fanatik Beşiktaşlıdır(!)-

Bakın neler yapmış Beşiktaşlılar ve BJK yanlısı Federasyon:
  • Meira'yı sezonun ortasında satan Beşiktaşlılardı.
  • Skibbe'yi gönderip yerine daha iyimiş gibi Bülent'i getiren Beşiktaşlılardı.
  • Lincoln'u Beşiktaşlılar bir hafta Yurt dışına kaçırdı.
  • Son derbide ortalığı Beşiktaşlı Emre ile, yine bir Beşiktaşlı Sabri kızıştırdı.
  • Aurelio ve Tuncay'ı Beşiktaşlılar Fenerbahçe'den kaçırdı.
  • Josico'yu ve Maldonado'yu Fenerbahçe'ye Beşiktaşlılar getirdi
  • Fb ve Gs harika top oynarken Beşiktaşlılar hiçbir oyun ortaya koyamadılar.
  • Sivasspor Beşiktaş maçında yattı.
Say say bitmez.

Lütfen önce herkes kendisine baksın. Başkasına geçirip mesuliyeti üstünden atmak gayet kolay. Sözüm Galatasaraylı yöneticilere! Keşke okusalar şunları.

Objektif olalım biraz. Bu sezon özellikle ligin ikinci yarısında en iyi mücadeleyi hangi takımlar veriyor?

Vizeler dolayısıyla bir hafta yazmaya ara veriyordum ancak komik şeyler olmuyor değil; tutamadım kendimi.

Herkese sevgiler ve saygılar...

Dostluk Kazandı (!)

Derbi ile ilgili futbol anlamında birşeyler anlayan varsa yorumları beklerim. Aramızdan 11 Fenerbahçeli, 11 Galatasaray'lı çıkartıp sahaya koysak, 2 de yardımcıyı yine aramızdan çıkartsak şu maçı yapardık. Umut Sarıkaya ne de güzel özetlemiş.

Türk Sporcu




Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun; zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.

Mustafa Kemal Atatürk

-Bu güzide(!) futbol gecesine iyi gider diye düşündüm-

Galatasaray - Fenerbahçe Maçından Ne Öğrendik?

Cevap veriyorum... Dudak okumak. Üstelik iki dilde. Bütün maç boyunca, provokasyon orda başladı aslında. Yani anlaşılacağı üzre 90+ da olanlar bu "öğrendiğimiz" ile çok açık seçik belli idi. Bu arada Bay Kerahet' e dün "son on dakika kırmızı kart olur" bahisi yap demiştim. "yok lan öyle bi şey"demişti. Keşke olsaymış.

Bunu da Yaptım.




Geçenlerde Four- Four- Two nun eski sayılarını karıştırırken bir Dünya Kupası sayısı buldum, ve içinde bir Mehmet Demirkol röportajı. 2002 Dünya Kupasında yaşadıklarını anlatmış üstad. Yan taraftada tam sayfa bir resim vardı. Aldım kestim ve odaya astım. Sanırım bu adamı bu kadar seviyorum ya hu! Sülen Teyze' nin tepkisi de ap ayrı güzeldi tabi..


"Oğlum bu adam kim? Eski futbolcu mu? Gavura benziyor. Maradona' mı bu? Uyan odadan çık, temizlik var. Gözleri güzel..."

Maça Saatler Kala.


Nedense kadrolar hiç bi şekilde ilgimi çekmiyor. Galiba işin heyecanı eskisi kadar değil. Çünkü Galatasaray ya da Fenerbahçe' nin maçları olduğunda artık genelde saçma sevinçler (bkz: Deivid) saçma kavgalar (bkz: Lincoln' ün "bilmeden" Volkan' a küfretmesi) ya da Gözden kaçan dirsekler, yumruklar (bkz: gene Deivid) (durduk yere adama gareziniz olabilir) filan meydana geliyor... Böyle bir yapıda Alex oynamış oynamamış hiç fark etmez. Ya da Lincoln. Sahi Lincoln oynayacak mı ? Ama maç öncesi Işıl Alben üçlü çektirse hiçte fena olmaz.
Fotoya gelirsem; 2003 ün Mart ayının 8 i. Galatasaray 2 - Fenerbahçe 0. Unutamadığım ilk derbi sanırım.

Batuhan Modasına Uyalım!


Malumunuz Federico Macheda adında henüz 18 bile olmamış genç yetenek, 2 haftadır peşpeşe Manchester United'ı ipten alıyor. Ülkemizde bunu 1 maçta yapanlar 2 sene gündemde iken, adam 2 maçta üst üste yaptı. Şimdi ne yapmalıyız? Bu genci hemen indirmeliyiz. Balon lan bu laflarını çıkartmalıyız. Bir maçta gol atamaması ya da maç içerisinde birine pozisyon gereği de olsa höykürmesi bu sözler için yeter. Kızlarla olan fotoğrafı da benden.

1


Galatasaray'ın 27.Haftadan itibaren uçakla gideceği deplasman sayısı. O da Hacettepe.