24 Temmuz 2010 Cumartesi

Ama Arda Senin Örnek Olman Gereküyüüüüürrrr



Almanya'da Fenerbahçe maçının ardından bir vatandaşımızın, taraftarın yaptığı harekete karşılık olarak Arda'nın bir şeyler yapmasına verdiği cevaptı bu. "Senin örnek olman gerek ama sen yapamazsın" gibi bir cümleyi kurduğu için bile araştırma konusu olan bir insanın, karşısındakinin sosyal durumuna verdiği tepki bu.

Bir futbolcudan beklenti nedir? İyi futbol oynaması mı? Evet. Verilen görevi yapıp, takımının başarıya ulaşmasını sağlamak. Takımı başarıya ulaşamıyorsa da, kendisine verilen işi yapmak. Antreman yapmak, çalışmak vs. vs. Futbolcu dediğimiz insanın misyonu bu kadar değil midir? Evet. Ardından beklenen şey nedir? Örnek olması mı? Kim O'nun örnek olabileceği model? Gece 3'te gece kulübünde yeni hocası Guus Hiddink ile ilk kez tanışan Rıdvan Dilmen mi? Sabah 5'te çıktığı gece kulübünden hesap ödemek için ayaklanırken; "Hesabınız Fatih Terim tarafından az önce ödendi Sergen Bey" cümlesinin muhattabı Sergen Yalçın mı? İsviçre Maçından sonra tekme sallayan Şifo Mehmet mi? Bülent Korkmaz mı? Alex de Souza mı? Başkanı sevmediğinden takımı yıkmaya kalkan, "Küçükgiller" mi? Hazırlık maçında çelme takan Selçuk mu? Barış mı? Sabri mi?

Neden 3 büyüklerin kaptanı davranışları ile örnek olmak zorunda da, Batman Petrolspor'un kaptanının böyle bir yükümlülüğü yok. Popüler diye mi? Ondan daha popüler insanlar da var. Alex veya Delgado neden bu duruma düşmez? Are you player gibi lafları tesisinin kapısında taraftarından yiyen bir kaptan Fuck Off çekip evine giderken, Arda neden hala o kanal senin, bu twitter benim uğraşmak zorunda kalmaktadır. Bayern Münih kaptanı Mark van Bommel kaç maçta hakeme el hareketi çekti diye atılmıştır mesela? Chelsea kaptanı John Terry, sahada 20m solunda oynayan adamın karısı ile işi gizliden pişirmemiş midir? Liverpool kaptanı Steven Gerrard, barda adam dövmemiş midir? Kavga davası yüzünden hem de antremanların saati bunun yüzünden ileri saate alınmamış mıdır? Trabzonspor eski kaptanı Fatih Tekke bahis, iddaa muhabbetinden hala göz altına alınmıyor mudur? Biraz zihin yoklayınca aklınıza da bir sürü şey gelebilir. Bu isimlerden kaç tanesi futbolu ile konuşulurken, Arda ne kadar konuşulmaktadır? Yazın google'a Arda Turan diye. Görseller seçeneğinde size ne öneriyor görün.

Olay gayet açık. Şifreli ekranlarda maçlarını izleyemediğiniz Arda ile ekranların bir şekilde verdiği diğer isimlere ulaşma arasındaki fark en önemlisi. Sen 90 dakikasını izleyemediğin maçta, 3 dakikalık bozuk görüntülerin verildiği özeti izlerken, yorumcular, yazarlar ne derse onu kabulleniyorsun. Bilica'nın, Bekir'in, Baroni'nin hatta Stoch'un kısacası Fenerbahçe formasını giymiş herkesin Arda'dan en az 2 kere çalım yediği bir maçta Arda'yı görmüyorsun ama diğer ekranlarda 90 dakika Terry, Gerrard, van Bommel izleyebiliyorsun. Adamların sahip oldukları futbol profesyonelliğini ilgiyle izliyorsun. Terry'nin sürünürken topa kafa ile uçuşunu seyrederken kalıyorsun öyle. Ama bizde TV'yi bi' açıyorsun. Arda'nın psikolojisinde sorunlar var diyen ne idüğü belirsiz isimler, köşe yazarları. Psikoloji bilminin guruları sanırsın. Ne önerirsin dersen de "kaptanlığı bırakmalı" derler. Yani hayattan bıkarsa "intihar et" diyecek bu süper zekalar.

Düşünün, Galatasaray'ın bütün ataklarında Arda var. 2 frikik, Batdal'a çevirdiği top, son dakika pozisyonu, Cana'nın dağa taşa vurduğu topta yapılan orta... Hepsinde Arda var iken, kim sonra Arda analizi gördü? Kimse. Yok kavga, yok kıl, yok tüy.

Sonra Arda örnek olmalı diyeceksin. Böyle derken de, senin 10 metre yanındaki adam, Beşiktaş Kaptanı Tayfur iken, Fenerbahçe kaptanı Oğuz iken, Galatasaray kaptanı Hakan - Bülent iken maçları izleyerek bu yaşa gelmiş o adam, Arda'yı görünce; "araba alıyorlar, karılara biniyorlar, artistik yapıyorlar" derken hangi kaptanı örnek aldı bre geri kafalı. Sözüm sade sana da değil. Senin gibi düşünenlere. Sen 23 yaşında futbol oynayan bir adamın karakterini mi örnek alarak büyüyeceksin? Oğlunu başkalarını görerek, onu örnek göstererek mi büyütmek zorundasın. Sen, başkasını örnek alarak büyü, oğlun başkasını alsın, kızın başkasını sonra da evde Geppetto bekleyin ki sizi bir şeye benzetsin. İşi bitince de elele Master of Puppets söylersiniz. House M.D. de izletme sen o zaman "doktor olucam ben babaaa" diyen oğluna.

Ben, kendi babası, amcası, dedesi yerine Fenerbahçe sağ açığı, Galatasaray sol bekini, Beşiktaş ön liberosunu örnek olarak karakterini yerleştirmiş ve yetiştirmiş bir evlat veya bir ebeveyn hiç görmedim. Çok çok formasını giydiği adam gibi top sürmeye kalkar bir çocuk. O yüzden de halı sahada bir çok insan evladı gibi topu çizgiye kadar götürür götürür, tele çarptırarak avantaj sağlar, sonra da auta atar topu. Ekranda Arda gördü diye, Arda gibi davranmaya kalkmaz. Topa vururken Arda der sadece.

Biri Çıkıp Gelse, Her Şey Yalan Dese!





1969 yılında, İstanbul’da bir Kadırgalı olarak dünyaya geldi Optik.

Herkes babadan, o dededen Beşiktaşlı olarak altısında iken gittiği ilk maçında Beşiktaş yenilmiştir ve hüzne gark olup ağlar.

Gaziosmanpaşa’da orta mektepte iken, tribünle birlikte nefes almaya başladığında aynı dönemlerde sabahlamaların ortasındadır Optik. Kulağından çekilip, kıçına tekme vurularak hadi doğru eve bakiim denen çocuk. Annesinin gözünü yollarda bırakan çocuk.

Deplasman otobüsü hareket edip, uzaklaştıktan sonra geri gönderilmesini imkansızlaştırıp, ortaya çıkan çocuktur Optik. Kabataş Erkek Lisesi’nin 343 Mehmet Işıklar’ı, zeki ve Beşiktaşlı oluşu ile hafızalarda yer eder hep.

Pazartesinden sonraki her gün yoklamada mevcuttur Optik. Pazartesi, onun tatil günüdür. Ya pazardan Beşiktaş ile beraberdir, ya da deplasmandan yeni gelmiştir.

Aynı yıllarda çArşı’nın temellerini atarlar arkadaşları ile beraber.

Lise sonrası Mimar Sinan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenimine devam ederken, tarihten daha çok feyzaldığından olsa gerek üniversite sınavına tekrar girip, iyi bir derece ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’ne girer. Aksatmadan sürdürdüğü öğrenim döneminden sonra Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik stajını yapar.

Sonrası Çubuk’da bir yatılı lisede öğretmenliktir. Herkese hak ettiği kadar; ama Beşiktaşlı kardeşlerine gönül kanaati olarak bir not fazlasını veren bir öğretmen. Gönlündeki zenginlik ile fakir fukara babalığı yapan bir öğretmen. Öğrettikleri yalnızca sınıfındaki yatılı öğrencileri ile sınırlı değildir.

İki yıllık bir aradan sonra askerliğinin ertesinde bir daha terk edemez semti. Tribünlere kalıcı olarak döner.

Sokak köpekleri dahi sahipsiz değildir artık.

O bir liderdir. Liderliğini şöyle anlatır; “Anadolu’dan gelen kendimizin ve rakibimizin taraftarları ile bile tek tek ilgileniyorum; çünkü liderlik bunu gerektiriyor.”

Beşiktaş’ı mazeretsiz yasayan güzel insan...

Daha çok şey varken, bir umutken, birden perde kapanıyor. Daha çokça güzelliklerin hep birlikte yaşanabileceği ihtimali varken birden Işıklar gitti ve hepimizin ev ödevi yarım kaldı.


Son Barikat

23 Temmuz 2010 Cuma

Beşiktaş 2010-11 Kadrosu (?) (Erken de Olsa)

Henüz transferler bitmese de şöyle bir şey yazmak iyi olur. Bakalım mevcut durum ne Beşiktaş'da:

Kim gitsin?

Zapo-Ferrari ikilisinden biri gidecek belli ki. Schuster'in Ferrari'yi göndermesi gündemde. Sebep olarak basında oyun içinde "ağır" kalıyor olarak yazılsa da; gerek gece hayatı, gerekse dedidokusu dönen sakatlığı derim ben. Yoksa Schuster kör değildir Ferrari ile Zapo arasında kıyas yapsın. Ayrıca ben son ana kadar Zapo'yu pazarlama amaçlı yapıldığına inandırmaya devam edeceğim kendimi. N'apalım seviyoruz Matteo'yu.

Fink ile yollar ayrılacak gibi. Bence kalmalı. 6+2+2'nin son kısmına dahil olmalı en kötü. Onun dışında Holosko gönderilmek isteniyor. Anadolu'da potansiyel alıcıları hazır. Ayrıca Guti'nin gelmesinden sonra Tabata-Delgado ikilisinden birinin gideceği aşikar. Bence ikisi de gitsin; ancak biri gidecekse o da "kaptan" Delgado olmalı.

Neyse, gelelim kadroya. Schuster'in takımı izlediğimiz kadarıyla 4-4-2 oynayacak. Bu sistemin kilit rolü Guti'de olacak. Şimdiye kadar oynanan maçlarda Delgado'ya verilen görevi Guti üstlenecektir diyebiliriz. Şablon üzerinde sistemi şöyle gösterebiliriz:



Kale
Kaleci konusunda en rahat takım Beşiktaş'dır muhtemelen. Asıl kaleci Hakan olacak gibi. Arkasında tecrübesiyle Rüştü ve gelecek vadeden kaleci Cenk Gönen var. Yani en sorunsuz mevki kale Beşiktaş için.

Defans
Ferrari gider ise asıl stoper ikilisi Toraman-Sivok olur diye düşünüyorum. Böylece ileride oynayan yabancılara kontenjan açılır. Ayrıca Erhan Güven ve Ersan Gülüm gibi stoperler de mevcut ki Schuster'in 4 stoper istediğini biliyoruz. Yeterli mi? Bence değil. Toraman ve Sivok Ferrari'nin yancısı olurlar, ama ikisi de o "lider stoper" değil. Pozisyon bilgileri, oyun anlayışları yetmez buna. Bek konusunda solda İsmail Köybaşı ve Üzülmez var. Sağda Ekrem, Toraman, Rıdvan, Erhan... Bayağı adam var. Sakatlığı atlatmış iyi bir Rıdvan tam oranın adamı olacaktır.

Orta Saha
Defansif rolü üstelecek oyuncularda sıkıntı yok. Ernst gibi bir emniyet sibobu var. Arkasında genç Necip. Bu ikili oldukça iyi. Ayrıca zorlama bir Uğur İnceman var ki evlerden ırak. Neyse... Şablonda oyun kurucu yazdığım mevki Guti. Kalitesini, tekniğini konuşmaya gerek yok. Sistem oturdukça Guti'nin pasları kıymetlenmeye devam edecektir. Ayrıca zorlu deplasmanlarda iki önlibero önüne Guti de yapılacaktır. Ayrıca Onur Bayramoğlu var. Geçen sene A2'ye transfer edilmişt, Schuster ile A takıma yükseldi. Onu da kullanmak isteyecektir Schuster. Tabii ortayı üçlerken işe yarar. Ernst-Guti-Onur... Olabilir.

Kanatlar
Sağ açık ve sol açık konusunda Quaresma gibi bir fenomen var. Basit maçlarda bile mükemmel bir hırs ve sorumluluk ile oynadı. Maç içinde kanat değiştirdi, yardımlaşarak oynadı. Quaresma'dan gol değil asist katkısı bekliyorum. Ligin asist lideri olması olası. 4-5 gol atsa yeterlidir. Ki kendisi sayılarla ifade edilemeyen bir katkı yapacaktır Beşiktaş'a. Ayrı bir yazı konusu olur. Ayrıca Hilbert var safkan kanat. Bursaspor'un kanat oyuncularından birinin transferi de gündemde. Yedekte bekleyecek Ekrem'i, zamanında orada oynamış Nihat'ı da ekleyebiliriz bu bölgeye.

Forvet
Santrafor konusunda Bobo ve Nobre var elde. Nobre'nin adı bile değişlik yapıyor adamı ya neyse. Asıl adam Bobo olacaktır. Schuster'in "uzun boylu" pivot isteği vardı ki o pivot çok ahımızı alıp Eskişehirspor'a gitti. Bir kez daha yazıklar olsun diyelim ona. "SS" yazdığım mevki "Nihat bölgesi". Sezona süper bir başlangıç yaptı Nihat. İki resmi maçta 3 gole ulaştı. Oyunu, şutları geri geldiği takdirde "en büyük transfer" olacak tabii ki. Taraftar da arkasında "Beşiktaş'ın Çocuğu"nun. Zorlu deplasmanlarda o mevki ortasahaya çekilip 4-5-1'e dönüş yapılacaktır. Schuster de rakibe göre taktik uygulayabileceğini söylemişti. Ayrıca kaleye yakın oynadığında Tabata'nın ne kadar etkili olduğunu biliyoruz. Schuster değerlendirebilir onu orada. 40 maçı Nihat'ın üstüne yüklemek gereksiz olur. Ki sözkonusu "Bursasporlu genç" ve "dünya yıldızı" transferi de var. Beklemek gerek.

22 Temmuz 2010 Perşembe

Fotomaç Stayla (?)





Adanaspor Başkanı Bayram Akgül, Beşiktaş`a transfer olan Ersan Gülüm'ün, Türkiye'de sol açık eksikliğini kapatacağını söyledi. Akgül, "Türkiye'de sol ayaklı stoper bulmak çok zor. Ersan'da İngiliz stili var. Tatlı sert oynamayı sever. Beşiktaş ve Milli Takım'da uzun yıllar hizmet edecektir" dedi.

Fotomaç

Bayram Akgül demiş ki, "sol ayaklı stoper bulmak zor, o açığı kapatır", Fotomaç haberi nasıl değerlendirmiş? "Türkiye'nin sol açık eksiği kapanacak"... Nasıl lan? Kim yazıyor bu metinleri merak ediyorum? Ersan'ı pek bilmiyorum ama sol açık olmadığını, hatta sol bek de pek olmadığını biliyorum. Bu arada foto da pek bi' afili. Film Yıldızı maşallah.

Hazırlık Maçı Anlamını Bilmeyen Spor Yazarı Olmak


Maç sonrası ritüeli olarak Rıdvan Dilmen'i açtım. Ne diyeceğini bilsek bile izleniyor işte. Gayet normal, gayet maçın farkında konuştu. Bir de Levent Tüzemen vardı ek olarak. O da artık olanı ve görüleni yazarak bir şey elde edemeyeceğini anlamış ki, bu sezon haziran ayından itibaren Rijkaard ve Galatasaray'a sallayarak yazmanın ön plana çıkacağını düşünüyor. Düşünmüyor. Sallıyor. 5 gün önce 5 yiyen Fenerbahçe hazır iken, Galatasaray hazır değil. Herhalde Alman Pub'larında izledi maçı.

Diyorlar ki, X yerine Y neden başlamadı. Bre 0.5 uç karakterliler, adı üstünde hazırlık maçı. Bir şeye hazırlık. Bir şeylere hazırlık. Belki Rijkaard en zor duruma hazırlık yaptı. 2 sol bekinin sakat ve cezalı olması durumunu düşündü. Rijkaard'ın şablon resmi idi bu belki de. 4'lü defansın 3'lüsünün defansı iyi adamlardan kurulu olması fikri. 3 defansı iyi adam, 1 tane de ofansı iyi adam. 2 yarının da temel prensibi bu idi.

Neyse yaz yaz bitmez. Maçtan çıkartılabilecek şeyler neler madde madde yazayım ben en iyisi.

- Bu kadar psikolojik yorgunluğa sebep olabilecek olmasına rağmen 1.5milyon Euro her derbiyi açar.


- Galatasaray'da orta saha yetenek düşmanı adamlardan kurulu. Fenerbahçe'nin kalesine 35-40m yaklaşıp, diyagonal pas atarken kaptırmakta üstlerine yok.

- Barış Özbek hâlâ var. Hâlâ orta kesemiyor.

- Alex, ağırlığını, fazlalığını atmaz ise bu sistemde iş miş yapmaz. Atak yavaşlattı durdu. 2.hafta Trabzon deplasmanında idare eder. 5.hafta Beşiktaş maçında Alex gibi oynar.

- Fenerbahçe'nin sağ beki ancak Gökhan Gönül olabilir.

- Galatasaray, Fenerbahçe'ye yaptığı 2.yarıdaki baskı ve presi, ki bunu yapmadığını da iddia edenler var, her takıma yapsın, her maç 3-4 olur.

- Fenerbahçe, yapmak istediği hücum varyasyonlarını hızlandırırsa, hücumda zor durdurulur.

- Galatasaray orta sahasına mutlak suretle pas atabilen bir adam lazım. Elano lazım kere lazım.

- Deivid, Fenerbahçe açısından sezonun patlama yapanı olabilir. Stoch'u ve Dia'yı unutturabilir. Zekâsı ile top oynuyor.

- Bilica, bırak seni çöpe atacağım poşete, seni parçalayacak mikrobiyolojik bakterilere yazık.

- Arda olmasaydı Galatasaray çok sıradandı dün.

- Hakeme helal olsun. Biraz az faul düdüğü çalsaydı mükemmel yönetirdi ama yine iyi yönetti. Selçuk'un o hamlesine uzayda bile kart verebilecek Türk hakem yok bu ülkede.

- Maç sonunda da Galatasaray kafilesi ve imza vermedi, el hareketi yaptı diye tartışma yaratan taraftarlar meselesi ise ayrı bir mevzuu. Ben buradan kalkıp gitsem, demek ki Arda beni evime sırtında taşımalı, Alex akşama çayımı koymalı. Stada ev uzaklığı ile futbolcu alakası ters orantılı olmalı yani.

- Arda Turan, biz seni çok iyi biliyoruz. Biliyoruz diyenlerden de çok iyi biliyoruz. Sami Yen'de ilk lig maçında Ayhan'ın asistine attığın golden sonra tribünlere koşturmanı, bizim tribünden sevinçten neredeyse düşecek olmamızı da biliyoruz. Manisa'da oynarken Holosko'nun golüne sevinmemeni de biliyoruz. Herkesten de çok iyi biliyoruz. Ne olursa olsun, polis otosuyla eve bırakılmak zorunda bir kaptan asla olmayacağını da biliyoruz. Sen olmasan "yıldız futbolcu" kavramını edinmiş isimlerin sallayacakları bir isim, salladıklarında dikkate alınmayacak bir isim olmayacağını da biliyoruz.

Böyle bir derbi. Bir hazırlık maçı. Volkan Demirel'in Galatasaray maçlarında kaleye ne gömdüğünü, ne dualar veya büyüler ile çıktığını anlamadım.

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Galatasaray'ın Somon - Pembe Ne Derseniz O Renk Forması


1.Fotoğraf benim oldukça beğenerek takip ettiğim GalatasarayFormaları.blogspot.com'dan alıntıdır. 2.sini ise habertürk'ün galerisinden aldım. Aslında almayacaktım ama Sabri'nin verdiği poz ve Hakan Balta'nın "ne yapıyor bu" bakışı yüzünden aldım

Aslına bakarsanız Barça'nın formasının çok benzeri bir forma. Şort rengi ve çorapların rengi yüzünden takım olarak güzel durmakta. Ama o renk keşke olmasaydı.

20 Temmuz 2010 Salı

Fenerbahçe - Galatasaray Dostluk Maçı Üzerine




Diğer taraftan bu hafta iki dostluk maçına daha çıkacağız. İlkinde Genk şehrinin takımıyla karşılaşacağız.

Sonrasında Galatasaray ile oynayacağız. Ancak ben bu dostluk maçını tam olarak anlayabilmiş değilim. Çünkü benim bildiğim Fenerbahçe ve Galatasaray arasında bir "dostluk" yok ki.

Kaynak: Alex'in Kişisel Sitesi

Biz de anlamadık. Ama ağalar öyle istemiş, siz de oynayacaksınız.

Tello Eskişehirspor'da




Hiçbir şey olmasa da Old Trafford'da 19:03'de ManU'ya attığı gol ile hatırlanır. Çifte kupalı sezonda yaptıları da az değildi. Sol bek olarak geldi, son olarak orta sahada oyun kurucu olması bile istendi.

Bedavaya Beşiktaş'a kazandırılmış en önemli yabancılardan biriydi, bedavaya gönderildi. Belki güzel oyununu sezona yayabilseydi gönderilmezdi; ama öyle gerekti. Yerine gelen adamı bilmesek kızardık belki ancak şartlar böyle olduğu için güle güle Tello. Teşekkürler her şey için.


Güzel İnsan...




Sağlam Penaltıcı, Büyük Kaptan, Çok Güzel İnsan...

Ruhun Şad Olsun.


Bir de anektod:

Oynanan bir maç sırasında rakip takımın bir oyuncusu öyle sıkı bir tekme atıyor ki Vedat Okyar can acısıyla bir anlığına zerafeti falan unutup küfür ediyor. Oyuncu hemen öğretmene şikeyete giden bir talebe gibi hakemin yanına koşuyor. “Hocam, Vedat bana küfür etti!”

Hakem de bir efsane: Doğan Babacan. Vedat’ın küfür edeceğine ihtimal vermiyor ama yine de yanına gidip soruyor: “Vedat, sen küfür ettin mi falancaya!”

Vedat duraksamadan: “Evet, ettim” diyor.

Doğan Babacan’ın eli cebine gidiyor. Geri geldiğinde o el bir kırmızı kart tutuyor. Havaya kalkan kırmızı kart tüm stadı şaşkınlık temelli bir sessizliğe gömüyor. Olacak iş değil… Beyefendi Vedat kırmızı kart yiyor. Üstelik yediği tekmenin üstüne, tatlı niyetine…

Tezcan arkadaşının yanında tüm olan bitenlere şahit olmuş. O da şaşkınlık içinde:

“Oğlum” diyor Vedat’a, “Manyak mısın sen, niye ettim diyorsun. Etmedim deseydin ya”

“Üstümde Beşiktaş forması varken yalan mı söyleyecektim!”

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Adana Kebap!





Ersan Adem Gülüm, Beşiktaş'ın "resmi olarak açıklanmasa" da son transferi.

Bir aralar Galatasaray ile adı anılmış, 1.5 Milyonluk bonservis bedeli söylentileri çıkmıştı.

Şimdi Beşiktaş'a transfer oluyor. Transferi şöyle olacak konuşulanlara göre:

Ersan 1 sene Beşiktaş'da kiralık oynayacak. Satın alma opsiyonu olarak da 4 Milyon Euro'luk bir bedel belirlenecek. Beşiktaş, istediği takdirde Ersan'ın bonservisini Adanaspor vazgeçse de bu bedelden alabilecek. Yeter ki Ersan istesin.

Buraya kadar gayet normal, ancak Federasyonun Bilgi Bankasından görünen o ki, Ersan'ın sözleşmesi 31 Mayıs 2011'de bitiyor; yani gelecek sezon sonu. Sonuçta Beşiktaş, Ersan ile önümüzdeki Ocak ayında bonservis bedeli olmadan sözleşme imzalayabilir. (Bosman Rulez!)

E peki o 4 Milyon'un esprisi ne? Anlamadım gitti.

Birileri ya bizi yiyor, ya da Adanasporluları yiyor. Hadi bakalım.

Ersan'ın TFF Bilgi Bankası Sayfası

Not: Fotoğraf Ersan'ın Adanaspor'da arkadaşlarıyla vedalaşmasından. Duygusal anlar yaşanmış. Hayırlısı olsun.


Ekleme: Sefa Dündar söyledi. Serdal Adalı ile Adanaspor Başkanı akrabalarmış galiba. Öyle bir yamuk yapma falan olmazmış. Bekliyoruz bakalım.



Ekleme 2: Ersan, Adanaspor ile sözleşmesini uzatmış ancak TFF'nin sitesinde güncelleme yapılmamış. bilgi için Hüseyin Ataş'a teşekkürler.

Harry Kewell ile 1 Yıl Daha

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu...