10 Şubat 2011 Perşembe

Özgener'in Çarşı'ya Cevabı

T-Fi-Fi Başkanı Mahmut Özgener, Çarşı Grubu Resmi Sitesi Forza Beşiktaş'a yaptığı basın toplantısıyla cevap verdi. İşte Özgener'in açıklamaları:

"Beşiktaşlı yöneticilerin basın toplantısının ardından organize bir şekilde üzerimize gelen, verdiğimiz cevapla birlikte ataklarını daha da sıklaştıran Forza Beşiktaş'ı kınıyor, olayda sükunetini koruyan ve kendi işine bakarak "İstenmeyen olayları istiyoruz, Bursa değiliz...." gibi bir giriş sayfası yayınlayan GFB forumlarına teşekkürlerimi iletiyorum."

"Bazı gerçeklerin taraftarlar tarafından da bilinmesi gerekiyor.

1- Hakemler hata yapar. En üst düzey liglerde bile hata yapılıyor. Bu bizim değil, UEFA'nın sorunu. Bizim alanımız eyyam, onu da en iyi şekilde yerine getirdiğimize inanıyorum. Dünyanın en eğitimli hakemlerinin bile yapamayacağı eyyamı biz burada en iyi şekilde ortaya koyuyoruz.

2- Hakemlerimize istikrarlı bir şekilde klavyeden sallamayı biliyorsunuz. Oysa son salladığınız arkadaşımız Kamil Sabitoğlu, sizin iddia ettiğiniz gibi formaya göre değişkenlik gösteren bir hakemimiz değil, adı gibi sabit bir eyyamcıdır. Her gerek duyduğumuzda koşa koşa gelerek işinin gereğini yapan cefakar bir arkadaşımızdır. Böyle değerlerin kıymetini bilemezsek yakında görevini ifa edecek arkadaşlar bulamayız. Bu arkadaşlarımızı kimseye yedirmeyiz.

3- Özellikle Beşiktaş taraftarlarının açıklamaları futbolun dışına çıkmamıza sebep oluyor. Kupada iyi neticeler alınırken ligde alınan kötü sonuçlar ön plana çıkartılıyor. Kupayı başka bir federasyon başka bir MHK mi yönetiyor? Bakın, 30 yıldır kupayı alamayan kulüplerimiz var. Bu kulüplerimizin taraftarları hiç kupayı alamamalarından bizi sorumlu tutuyorlar mı? (Bıyık altından: Biz onlara ligi veriyoruz değil mi Sami? Muha :mrgreen:

4- Öhöm öhöm... Futbolda yorum yoktur, kararlar vardır. Futbolun anayasası vardır. Futbol bir kurallar oyunudur. Futbolun ruhunu bilmeyenlerin, zarar verenlerin alışkanlıkları değişene kadar mücadelemiz devam edecektir. Onlar sinene, bizim getirdiğimiz bu çarpık düzene alışana kadar biz sistemimizi uygulamaya devam edeceğiz. Ha bir de, futbolda demokrasi yoktur. Bakın ben bile TFF'nin başına aslında seçimle gelmedim, getirildim. Babam sağolsun."

Hepinize sesleniyorum, herkes işini yapsın. Siz tezahürata devam edebilin diye Beşiktaş'ı ligde tutmaya devam ediyoruz. Tüm bunlara siz takımınızı destekleyebilin diye göz yumuyoruz. Futbol bir oyundur, biz size oyun içinde Ali Cengiz sunuyoruz, yine de yaranamıyoruz. Velhasıl siz desteğe, biz eyyama devam şekerim.

Herkese sesleniyorum, TFF bu ülkede eli kolu uzun olanın kazanacağı bir ligin oynanması için mücadelesini sürdürecek. Geçmişte olduğu gibi biz de şerefiyle oynayıp hakkıyla kazananın önde olmasına izin vermeyeceğiz.

6 Şubat 2011 Pazar

Birtakım Tiksinç Taraftar Aksiyonları (vol. bilmemkaç)

Dünkü Karabük maçında yaşanan puan kaybından sonra yine benzer şeyler. Bir süre tahammül ettikten sonra "kapatıp gitmek en iyisi" dedim ve uzaklaştım bilgisayardan. Bir süredir gözlemlediğim kadarıyla özet geçeyim derdimi:

Her konuda ikiye ayrılıyor insanlar, olaylar buradan başlıyor. Mesela bir taraf Schusterci, diğer taraf anti-schuster gibi. Bir süre sonra takımdan çok bu önemli olmaya başlıyor. Hatta bazı denyolar takım kaybettiğinde sevinecek kıvama geliyor. "Ben bilyodum olm böyle olacağını (: " gibi. Hani biz bu tipleri basın içerisinde arıyoruz ama o kadar gitmeye gerek yok. Kendi içimizde dahi var. Hissediyorsun, Schuster'in hatalarından Beşiktaş kaybedince seviniyor adam adeta. Neyin kavgası bu? 2 gün önce Schuster'i beğenmediğini söylemiş, sonra biri "bence beğenilmeli" demiş. Bunlar birbirini yiyip bitirmişler. Sonra ikisi de kişisel hırslarını coşturup gerisini boşvermiş. Ciddi anlamda eleştiri yapanlara sözüm yok tabii. Ama bir gün kötü dedi diye ne yapsa beğenmez konuma gelen, artık ona hırsla bakanları anlayamıyorum.

Hani klasik bir muhabbet vardır. Ortamda Hoca eleştirileri artınca "Geçen 5 atarken iyidi, bu maçta puan kaybedince mi kötü oldu" derler. Yok abi, dikkat ettim ben. Bu iki farklı sonuçta iki farklı kitle ortaya çıkıyor. Hani 5-0'ın keyfini yaşayan adam, puan kaybının acısını böyle yaşamıyor. Kendi köşesine çekiliyor daha çok.

Schuster'i uzun süre eleştirmemekten yanaydım. Daha hazırlık maçlarında eleştirilmeye başlanan hocaya karşı bir korumacılık psikolojisiydi belki de. Sonuçta yıllarca teknik direktör-transfer rüzgarlarından çok çekmiş bir takımın taraftarı olarak oldukça geçerli sebeplerim vardı. İstikrarın gözünü seveyim, daha çok efsanelerde kalmış hücum eden Beşiktaş'a kavuşacaktık. Son zamanlarda büyük güven kaybı yaşadım hocaya karşı. Bazı hamlelerinin sebebini gerçekten anlayamıyorum. Ama olayın "Schuster Beşiktaş'ı siklemiyor, Zaten öyle iyi bir hoca da değil" kıvamına gelmesi?

Neyse ki şu durum tribüne "toplu olarak" yansımıyor henüz. Yarın yine "Bernd Schuster Oley!" diye bağırılır hatta. Ama sanal alemin böyle bir götlüğü var işte. Hepimiz üzülüyoruz da, şu ortalığı yakıp yıkma sevdamızdan bir vazgeçsek? 2 günde birbirimizden soğuyoruz.

Başlamışken içimde kalmasın. Tribünde gittikçe büyüyen bir ekip var. "ana-avrat skici" abiler. Dakika 1 başlıyorlar: Necip'den Guti'ye kadar. Hani lafınız kadar icraatiniz olsa bu topraklar bize dar gelir. Bir susun yalvarıyorum! Yalan değil, pozisyon icabı futbolcuya küfretmişliğim vardır heyecanla. "Hay ayağına sokim nasıl atamazsın?!" gibi. Ama bu abiler oyuncuların top kontrolüne bakıp ana avrat küfürü basabiliyorlar, ibretlik yemin ediyorum.

Başlıkta dediğim gibi. Kendimi farklı bir yere koyup soyutlnamak değil amacım. Hatta bu konuda yanlış anlaşılmaktan da çekiniyorum, neyse. Sadece belirli renklere özgü değil. Taraftarlığın doğasında böyle bir şey yer etti/ediyor. Tribünlere ortak ses yansır/yansımaz. Ancak hızlı etkileşim/sosyal platformlar böyle berbat bir ortam yarattı işte. Tek kelimeyle tiksinç.

Yok valla, şu kriz anlarında biraz soyutlanmak en iyisi. Ya da şurada gerçekten birlikte düzgün eleştiri yapabileceğin insanları ayıklayacaksın, sadece onları görmeye çalışacaksın.

Bir karar verelim, birbirimizi mi yiyeceğiz yoksa ortak çıkar için çalışacağız? Çünkü akil tartışmaları bulmak cidden güç.