27 Haziran 2009 Cumartesi

Şerefsiz Basın, Bunu da Yazın!




İlker Ateş: Ben bildim bileli BEŞİKTAŞ medyada sevilmez, ülkemiz takımı olduğundan ve ülke futbolunun öncüsü, lideri olduğundan mecburiyetten ufak da olsa gazetelerde yer verilir. Medya içerisinde BEŞİKTAŞ sempatizanı bir birey olsa da farketmez; çünkü o kişinin müdürü veya patronu başka takımlıdır.

En önemli konu ise şu ve bunu net olarak söyledi Sayın Ateş: BEŞİKTAŞ'lı bir medya mensubu bizim sektörde önemli yerlere gelemez, getirilmez. Benim Bab-ı Ali döneminden bugüne uzanan meslek hayatıma kadar bu böyledir.

(Medya kuruluşlarının bazı takımları kayırdığını bazı takımlara ise art niyetli yaklaştığını düşünüyor musunuz? sorusuna verilen cevap)

Gökhan'ın Hatay'daki Köyü




Haberi Çivili Kramponda gördüm. Denilecek ne varsa demiş zaten yazarı.

Ben sadece Busker isimli yazarımız görsün diye bloga koyuyorum. Gerçi kendisi her ne kadar burada yazar olsa da pek uğramaz bloga ama olsun... Görsün sevinsin bir Galatasaraylı olarak. Beşiktaş bayrakları yerine, Galatasaray bayrakları görecek şehirinde artık.

26 Haziran 2009 Cuma

Requiem For a Dream





bu müzik aslında dünkü maçın özetidir... 88 dakika boyunca 5 dünya kupası sahibi Brezilya'yı yenebilme rüyası düşleyen bir takımın vuzuvela'larının bile susması... Büyük bir ağıt... Maç özetinin sesini kısın, alttan bu müzikle izlemeyi deneyin bir de..

Peş Peşe 2 Doğru Yapamamak


Grup Vitamin'in İsmail adlı efsanesini hepiniz bilirsiniz. Yeni İsmail efsanesi ise Beşiktaş'tan geldi. Beşiktaş'ın transfer komitesinde kim varsa öncelikle onları bonservis bedelsiz yollamalı. Nihat konusunda böylesine bir başarıya imza atan transfer komitesinin böyle bir transfer yapması trajikomik.

Bahsettiğim İsmail'in alınması değil. Yeteneklidir, değildir tartışırız. 18 yaşında bir genç sol bek için Beşiktaş, Gaziantepspor'a Serdar Kurtuluş + Zapotocny (1 sene kiralık) ve 2.5 milyon euro verecek. Atmıyorum. Gerçekten. Karşılığında ise İbrahim Üzülmez'in yedeği alındı. Genç bir oyuncu, bu yaşta transfer ediliyorsa ona 25 yaşında edeceği değer değil, daha az para verilir hani. Pazarlık diye de birşey vardır transfer olayında. Bu kadar paraya Edu Dracena veya Fernando Meira'yı alınabilirdi bile devre arasında. 2.5'a sadece Bilica'yı bile alabilirdiniz. 2 tane defans ağırlıklı adam karşılığında bir sol bek alınması bu paraya yazıktır. St.Etienne'den Dabo'yu getirseydiniz yahu bu kadar para vereceğinize.

Şimdi bu hamleden sonra doğru bir hamle gelmesini beklemekteyim Beşiktaş'tan. Ama kardeşim Zapotocny + Serdar ve 2.5 milyon euro yazıktır. Günahtır. Bu transfer belki gelecek 10 senesini kurtarabilir Beşiktaş'ın. Alınmasına değil, bu kadar para ile alınmasına karşıyım. Dahası, alınması gereken 2 stoper daha var Beşiktaş adına.

Michael Jackson 1958-2009



50 yaşındayken Kalp Krizinden hayatını kaybetti.

24 Haziran 2009 Çarşamba

Beşiktaş'ta Transfer Gelişmeleri...




Antep'li İsmail Köybaşı ve kulübüyle anlaşma sağlanmış... Bu transfer neticesinde Riise ve Caner muhabbetleri kapanıyor Beşiktaş adına. Fotospor, Fotomaç gibi güzide gazetelerimiz Beşiktaş'a daha fazla sol bek transfer etmesinler lütfen.

Karşıyaka'dan Rıdvan Şimşek alınmış... (Vardır Denizli'nin bildiği)

Martins, Pavlyuchenko, Benayoun, Matteo Ferrari ve Utaka gündemdeymiş...

Gökhan Zan Beşiktaş'tan alamadığını almış; Galatasaray'dan senelik 2 Milyon indirmiş. "Ohaaa :/ "

Kişisel Yorum: Şu Murat Ceylan'ı alsanız diyorum artık?

Maria Wimbledon'da



Yıldırım'dan Arda'ya 15 Milyon Euro


Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz'ın haberi. Hani şu 90 Dakika dörtlüsünden birisinin. Başkanlardan izin alınarak yazılan bir yazı olduğunu belirtiyor zaten yazısında da. Doğan Holding çatısı altında yapılan bir yemek sırasında gerçekleşiyor olay.

Yıldırım, Polat'a yemeğe başlamadan: "Yemeğe oturmadan söyleyeyim, Arda için peşin 15 milyon Euro ödemeye hazırız" diyor.
Polat da: "Arda Galatasaray'lı. Size gelmez" diyor.
Yıldırım ise: "Arda ile konuşalım. Yarım saat verin, olmazsa olmaz zaten" diyor
Polat ise: "O zaman siz de izin verin, biz de Gökhan Gönül ile konuşalım" diye yanıtlıyor.

Konuşma uzun. Haldun Üstünel felan giriyor sonra muhabbete. En ilginç noktası ise Aziz Yıldırım'ın Arda kabul ederse "Hepimiz Galatasaray forması giyeriz" sözü.

Muhabbetin ciddiyeti tartışılır fakat, ortada dönen cümleler çok su götürür.

23 Haziran 2009 Salı

Zan Galatasaray'da Ne Yapar?


Aslında böyle bir analizi yaptığıma hala inanamıyorum ya neyse. Gökhan Zan, Şampiyonluk maçına Beşiktaş Kaptanı olarak çıkan, Ulusal Takım'da oynayan bir adam. Tanım güzel. Ama tanım, içeriğini ne kadar anlatıyor? Galatasaray topraklarında ne anlam ifade edecek bu? Biraz uzun olacak yazı ama umarım sıkılmazsınız...

Galatasaray, 8 sene önce Ahmet Yıldırım - Ayhan takası yapmıştı. O dönem Talay Erker "Bu transferi Galatasaray ne amaçla yaptı bilinmez. Performansı kötü bir Ayhan'a karşılık Ahmet Yıldırım'ın verilmesi çok ilginç. Ama neticede futbol bu. Bir bitki bir toprakta yetişmez. Aynı çiçeği alırsın 5 m ötedeki toprağa gömersin, orada filiz verir, büyür, gelişir. Ne olacağını futbolda bilemezsin" demişti bir hazırlık maçında. Aynen böyle olmuştu. Bu yetenekli oyuncuların aynı şehirde, büyüklüğü tartışılmaz camiaların birisinde vasat iken, diğerinde yıldızını parlatması nedendir?

Servet'ten örnek vererek açıklayalım. Servet, Galatasaray kariyerinin 3 ya da 4.haftasında bir açıklama yapmıştı Galatasaray Tv'ye. Orada; "Ben insanların bana güveniyle, oyunuma pozitif anlamda katkı yapıyorum. Üzerimde negatif anlamda baskı olunca, bana insanların güvensizliği arttıkça benim oyunumda aynı derecede etkileniyor. Taraftarlardan tek isteğim bana güvenmeleri, destek olmaları. O zaman daha faydalı olacağıma inanıyorum Galatasaray'a" demişti. Dediğini yaptı da. Belki de gerçek problem buradan kaynaklanıyor. Üzerinde var olan baskıdan. Daha doğrusu kafasının rahat olamamasından.

Camiaların dışarısından bakınca bir futbolcunun en rahat kafayla top oynayabileceği takım Galatasaray. Nedeni ise "Taraftar Baskısı"nın en az olduğu takım olması. Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarı sevmediği, performansını beğenmediği oyuncuyu sahada mahveder, eleştirir, homurdar. Özellikle çizgi adamları, sahaya yakın Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları konusunda üst düzey sıkıntılıdır. Baskı bu adamlar üzerinde aşırı derecededir. Baskı bu adamlar kadar olmasa da, diğer oyuncular içerisinde de yüksek miktarda vardır. Galatasaray ise bu konuda geride. En basitinden Fenerbahçe ya da Beşiktaş'ta takımda Volkan Yaman+Sabri ikilisi olsaydı, tribündeki taraftar sahaya inip kovalardı. Yıllardır Sabri'ye, bu sene sıfır olan Volkan'a tepki gelmemesi bunun bir örneği. Hele Sabri'nin hala kovalanmaması. Yani Galatasaray futbolcusu taraftarlarından en az tepkiyi gören futbolcu. Hatta maç içerisinde bireysel olarak futbolcularına en çok tezahürat yapan taraftara sahip Galatasaray. Bu sebeple diğer takımlardan daha rahat top oynamaktalar çoğu maçta. Eğer yetenekli iseler de performansları pozitif yönde artma göstermekte bu futbolcuların.

Yani Gökhan Zan'ın Beşiktaş'tan farklı olarak elinde daha az yiyeceği bir taraftar baskısı var. Lakin, bu kendisi hakkında şu an şüpheler besleyen Galatasaray taraftarı için iyi oynaması gereken, en azından iyi başlaması gereken bir sezon var. Servet gibi bir örneği daha taze yaşayan bir takım için Zan'ın bu çıkışı fazla şaşırtmaz. Aksi hiç şaşırtmaz. "El bombası" diyorum ben ona. Gerçekten nerede patlayacağı belli değil. Yapması gereken Rijkaard gibi bir teknik adamın elindeyken, sezona iyi bir başlangıç yapması. Bir Servet olamayacağını da bizim öngörmemiz, kendimize söylememiz gerekiyor tabii. Gerisini zaman gösterir.

Nasıl Yani Batuhan?


Ntv Muhabiri: "Önümüzdeki sezon için planın, durumun ne? Beşiktaş'ta mı oynayacaksın?"
Batuhan Karadeniz: "Valla Beşiktaş istemezse, ya Eskişehir'de ya da Avrupa'da oynarım"

Bu denklemi bir çözeyim, açıklarım...

Bir Cepten Diğer Cebe


Gökhan Zan, Mehmet Topuz, C.Ronaldo, Kaka felan derken gözümüzün önünde Türk futboluna balta, satır, hızar indirecek bir hamle yapıldı. En baba spor haberi yapan kanallar da dahil buna 2 dakika ayırdı. O da transferde giden isimleri saymaktan.


Türk futbolu aslında 2 senedir küme düşürülmesi gereken 2 takımı ya da hiç Turkcell Süper Ligi'ne çıkmaması gereken bir takım yüzünden aslında çok büyük zan altındaydı. Konuşulmuyordu. Çünkü takımlar güçsüzdü, konuşulmadı. Gençlerbirliği ve Gençlerbirliği Oftaş - Hacettepe'den bahsediyorum anladığınız üzere. Başkanı aynı 2 takım aynı anda, aynı ligdeydi. Neler olduğunu, neler geçtiğini maçları incelerseniz anlarsınız. En basitinden geçtiğimiz sezon 38 puanla kümede kalan Gençlerbirliği ile aynı puanda küme düşen Konyaspor'u örnek verebiliriz. Hacettepe'nin zor durumdaki Gençlerbirliği'ne 2 maçta da sıfır top oynayıp yenilmesi konuşulmadı. Aslında bu yazının asıl mevzuusu maçlar, puanlar felan da değil. Bu iki takım arasında yapılan transferler. Hiçbirimiz, hiçkimse gram konuşmadı bu transferleri. Haberlerde bile muhtemelen kanal değiştirdi.


Gençlerbirliği ve Hacettepe birbirinden 6'şar oyuncu takas etti. Aslında bir cepten aldı. Diğerine koydu. Kiralıkları geri çağırdı. 6 oyuncu da orada. 18 oyunculu bir transfer hamlesi. Kiralıklar önemli değil. Takas yapılan 6 adam önemli. Daniel Addo, Soner Aydoğdu, Emre Balak, Uğur Kapısız, Kemal Akbaba ve Mustafa Kayabaşı'nı Hacettepespor'a kiraladı. Gençlerbirliği, bunun karşılığında ise İbrahim Şahin, Kadir Bekmezci, Serkan Atak, Olgay Coşkun, Ante Kulusic ve Patiyo Tambwe'yi Hacettepespor'dan aldı. Orhan Şam, Murat Kalkan, Tozo, Sandro ve Ulaş Güler ise kiralıktı. Bu transferlerin diğer kulüplere karşı getirdiği haksız rekabet bir yana, bu kiralanan oyuncular yerine, oyuncuların transfer edilerek alınması daha bir vehamet örneği. Çünkü Hacettepe'nin elle tutulur 1-2 isiminin de adeta büyük abiye peşkeş çekilmesi, diğer camialar adına hem bir sorun, hem de geçtiğimiz sezon Hacettepe'nin puan aldığı takımlar bakımından büyük bir problem.


Ahmet Çakar veya Hıncal Uluç bakışı ile olaya yaklaşalım. Ben Konyaspor, Antalyaspor veya Denizlispor'um. Benim küme düşmeme rakibim Gençlerbirliği. Hacettepe ile oynuyorum. Hacettepe benden 1 puan koparıyor. O benden kopan 1 puan beni küme düşürüyor veya sıramı 2 sıra aşağı indiriyor. Gençlerbirliği'ne ise sıra avantajı sağlıyor. Sıradan dolayı ekstra para ve ligde kalma fırsatı doğuyor. Lig bitiyor. Bu iki takım birbirine oyuncu transferi yapıyor. Kağıt üzerinde belki doğru ama tamamiyle skandal. Bu adamlar benim puan kaybettiğim maçta oynayan adamlar. Bu adamların maçı kendi takımı için değil de "Büyük Abi"si adına oynamadığını nasıl ispat edebilirsin. İki takım da aynı ismin iken. Kiralıklardan bahsetmiyorum. Transfer edilen adamlar söz konusu. Hani 2.ligde veya 3.ligde oynayan bir takımdan alınır hepsi futbolcuların. Antep, Denizli'de örnekleri olduğu gibi. Ama beraber aynı ligde, aynı fikstürde oynayan takımlar arasında olan bir olay söz konusu. Diğer takımlara karşı tek elin yönettiği 2 takım.


Peki küme düşen Konya'nın ya da çabalayan Denizli'nin ne suçu vardı da 2 takımla oynayamadı aynı ligde. Emin olun 3 büyüklerin böyle bir durumu olsa Nisan'a girmeden Şampiyonluk turu atardı.

Gökhan Zan'ın Alternatifi ???




... Daha önemlisi Gökhan Zan'ın yerine takıma kim dahil edilecek?

Önümüzdeki sezon başlamadan Toraman-Sivok ikilisinden birisi daha satılmaz veya alternatifleri alınmazsa bu iki adam tandem olacak Beşiktaş'ta. Yedekte bir Erhan Güven(Hem bek hem stoper) var. Başka zamanlar olsa karşı çıkacağım ancak Denizli istediği için alındığını düşündüğümden nedense bir "güven" besliyorum kendisine karşı. 3 kulvarda sezona başlayacak takım içinde rotasyona iyi gidecektir. Bir 4. Stoper de şart bu takıma her ihtimale karşı. Onu da nerede bulacağımız belli.


Özkaynak!

Özkaynakları düzenli olarak takip etmesem de; Lütfü'leri, Mehmet'leri, Menderes'leri A takımda rotasyon amaçlı görmek güzel olacaktır. G. Zan'a verilecek o kadar Milyondan daha değerliler sonuçta. Bakalım bunu akıl edebilen olacak mı camiada?


Not: Zapo olayı karışık işin içine hiç girmedim. Yollanır yerine yabancı iyi bir stoper alınırsa tabii bu sefet Toraman beke geçer vs vs...

22 Haziran 2009 Pazartesi

Gökhan Zan Giderken...




Garip garip konuşuyor herkes. "Beşiktaş yönetimi opsyonu unuttu" diyenler bile var. Yuh ulan. Bir takım 3. kaptanının opsyonunu unutur mu? Unutmaz tabii ki... Herkes yönetimi eleştiriken ben Gökhan'ı hedef seçtim. Geçen sezon nasıl şartlarda imza attığını hatırlayın. Ahh ah, zamanında kaptanlar "boş mukavele"ye imza atardı; şimdi en fazla 1+1 imzalıyor ve para konusunda sıkıntı yaratıyor. Bu sene sözleşme uzatsaydı: Nobre şunu alıyor, Fink bunu alıyor, Delgado şu kadar alıyor... Uzar gider bu muhabbeti Gökhan Zan'ın. Bunları duymaktan daha güzeli Zan'ın takımdan ayrılışı.

Olayın Galatasaray cephesi daha ilginç. Geçen sezon sakatlıklardan büyük zarar gören kulüp gidip Türkiye'nin Millî maçlar zamanı dışında "full time" sakat oyuncusunu alıyor.

Neyse, umarım Riijkard bu adama ofsayt-pozisyon alma nedir öğretir. Yoksa Galatasaray'ın ve Milli takımın işi zor. 2 adamı iyi paraya satıp milli takımın defans oyuncusunu aldı diyorlar GS içi. Peki bu ülkede Milli takım oyuncusu olmanın kriterleri? İbrahim Toraman?

İşteyken Ceyhun Ayma haber verdi olayı. İlk olarak "Ohh be, iyi olmuş" dedim. O ise "bedavaya gitti adam" dedi. Fenerbahçe'nin, daha doğrusu Aziz Yıldırım'ın transfer piyasasını alt üst ettiği ve 1 milyonluk adamları 5 milyonluğa çevirdiği dönemde bu da Galatasaray'ın başarısı olsun.


1 Gökhan Zan, 1 Servet Çetin eder mi?
Gökhan Zan sayesinde Beşiktaş, Fenerbahçe maçı kazanamadı; Galatasaray kazanabilir mi?
...
..
.

Hayırlısı olsun Galatasaray ve Beşiktaş adına. Sevdiğim Galatasaraylı arkadaşlarım (Başta yazarlarımız Busker ve Felix olmak üzere) umarım bizim çektiklerimizi çekmezler bu adamdan. Yoksa o kadar da tın değil.

Yeni Trabzonspor Teknik Direktörü


Belli oldu sonunda. Hugo Broos. Parfüm markası gibi ama Broos bu. İlk kez duydum bir çok futbol takipçisi gibi. Trabzonspor.org'da yazılanlara göre başarılı denebilecek bir kariyeri var. Ama Türkiye'de hadi geçelim Türkiye'yi, Trabzon yerel basını ve camiasının içinde neler yapacak zamanla göreceğiz.


Arka Planda Kalmış Bir Transfer Haberi


Antalyaspor bu senenin bir Anadolu takımından diğerine yaptığı transferler anlamında ilk 3'e girebileceği bir transfere imza attı. Pini Felix Balili. Serge Djehoua ile beraber ileri uçta çok can yakacağa benziyor Antalyaspor. Tabii bunun arkasına iyi bir kadro kurabilirse Şifo.

Tobol Ne Yahu?


Haberlerde Tobol, Tobol diye duyunca herhalde Gençlerbirliği yine Lichtenstein 3.liginden birisini transfer etti sanmıştım. Galatasaray'ın rakibiymiş. Galatasaray'ın eşleşmeye göre rakibi Tobol'dan daha çok hazırlanamama ve küçük görme sonucu oluşacak rehavet gibi görünüyor. Neticede Galatasaray, Sami Yen'e ilk kez 23 Temmuz'da çıkacak. İlk maç 16'sında.


Tobol hakkında bilgi için buraya tıklayın.

Gökhan Zan Galatasaray'da


Buraya aslında Gökhan Zan'ın "bonservisim elimde, isteyen kulüp beni alabilir" cümlelerini yazacaktım ki, Galatasaray bile müthiş hızlı davrandı. El bombası aldı Galatasaray. Yahu kelime bulamıyorum. Ediz Bahtiyaroğlu bekliyordum aslında. Bir yabancı stoper ve Lucas Neill yanına Ediz beklerken Gökhan Zan geldi. Busker'ın kankasını aldık. Bize tek faydası, artık Busker Galatasaray maç kazanınca bütün Hatay sokaklarını Galatasaray forması ile görecek. Hayırlısı olsun.


21 Haziran 2009 Pazar

Bize de Yaz Geldi


Transformers: Revenge of the Fallen önümüzdeki çarşamba dünya ile aynı anda sinemalarda. Tabii merakla beklediğimiz Megan Fox'ta.

Trabzonspor Teknik Direktörü


Bir laf vardır; "Arap yağı bol bulunca, sürecek yer bulamazmış" diye. Böyle değil aslı ama neyse böyle kabul edelim. Trabzon'da hoca yokken, aday bile yokken hoca yollarsa olacağı bu. Sezon açılışına 4 gün var. Ama hoca yok. Transfer gerçekleşemiyor haliyle.


Trabzonspor'a teknik direktör olacak adamın Jose Mourinho tavırlarında olmalı. Yönetime, basına, özellikle yerel basına sağlam durmalı arada ayarlar vermeli yeni teknik adam. Ligde oynanan 34 maçta 34 galibiyet alınamayacağını öğretmeli en azından. Futbolun 3 ihtimalli olduğunu, her sene 1 takımın Şampiyon olabileceğini söylemeli.


Sezon ortası Ersun Yanal'ı gönderip yerine Ahmet Özen'i getirmek onları 2.likten etti. Song'u oynatmaması Fenerbahçe maçında son dakikada onları bitirdi. Trabzon'a gelecek teknik adam şu saatten sonra yerli olacaksa ancak Ertuğrul Sağlam olmalı. Ona da dayanamayacağından ya da gerçekçi olmak gerekirse alamayacağından Trabzon camiası yabancı arıyor. Yine Halilhodzic'e döndüler. 6 ay çalıştırıp yollamışlardı. Yine istiyorlar. Samet Aybaba olmamıştı ilk önce haliyle. Ne güzel Türkiye turuna Aybaba'da Trabzon'dan başlayacaktı. Neyse Halilhodzic olmazsa işleri zor. Adayları yok. Kalmadı. Yerlilerden de kaliteli hoca yok artık. Yabancı da şu saatten sonra Ersun Yanal'dan iyi olamayacak. En azından basından duyulan adaylara göre.


Gelecek sezon iyi bir hoca gelmezse ilk 4'e giremeyecek takım var karşımızda. Normal bir hoca ile bile 5.olur gelecek sezon Trabzonspor. Fenerbahçe, Galatasaray ve Sivasspor deplasmanlarından da 2-3 farktan aşağı yemeden dönmez. Beşiktaş deplasmanları da ilginç olur onların. Hiç atak yapmadan 1-0 da yenip gidebilirler, 5 yiyip de dönebilirler. Trabzonspor'a yeni Teknik Direktör'den önce yeni bir sabır gerek. Camia'ya sabırlı olunmasını gösterecek bir adam gerek. Arkasında durulacak bir adam. Yoksa devre arası camianın evlatları yine teknik adamlık koltuğuna geçer. Trabzonspor için de sene sonuna kadar öylesine geçer.

Süper Kupa & Barış Kupası


Süper Kupa finali 2 Ağustos 2009 olarak belirlendi. İşin komik tarafı Beşiktaş Barış Kupası'na katılıyor ve Barış Kupasının finali de aynı güne denk geliyor.

Beşiktaş diyelim ki Lyon ve Marsilya maçları sonucunda gruptan çıktı. Yarı finalde Aston Villa'yı da eledi; finalde rakip Real Madrid. Aynı gün Almanya'da Süper Kupa finali...

Soru: Beşiktaş, Barış Kupası'nda finale kalırsa ne olacak?

"Amaan, Beşiktaş o kadarını nasıl başaracak zaten?" değil; ya olursa? O zaman mı düşüneceksiniz?