22 Mayıs 2010 Cumartesi
Jose Mario Dos Santos Felix Mourinho
2000 Yılında başladığı teknik direktörlük kariyerine 2. Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunu ekledi The Special One. 2002-2003 sezonundan bugüne 2 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, 1 Uefa Kupası, 3 farklı takımda 6 lig şampiyonluğu, lig kupaları ve lig süper kupaları kazanan bir adam.
Porto tarihine peşpeşe 2 sene 2 Avrupa Kupası, Chelsea tarihine 50 sene sonra şampiyonluk, Inter'e 45 sene sonra Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu kazandıran adam.
Mourinho Başkaaaaaan..!!
Melih Şendil'in Ağzından; Zubizaretta Kimmiş !!
Rakip Valencia. Kaleci Zubizaretta. Spiker Melih Şendil. Nasıl kızmış ama Melih Şendil. Nasıl dolmuş.
"Dün görecektiniz cakasını"
Vedran Runje
Bir insan hatalı çıkar da bu kadar çıkmaz ki. Hadi çıktın, penaltı yaptırma abim... Neyse ki takım 2-1'e çevirdi de unutuldu bu. Runjeee Runjeee..!
21 Mayıs 2010 Cuma
Harry Kewell
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çok sevdik be abi...
i love you harry kewell
Yükleyen oli2077. - Daha fazla spor videosu.
Kara Kıtanın Yükselen Değeri | FİLDİŞİ SAHİLLERİ
Beşiktaşlılık blogundan yazar arkadaşım CeyKun'un Fildişi Sahilleri Millî Takımı incelemesini blogumuzdan yayınlıyoruz. Kendisine teşekkürler.
Fildişi Sahilleri'nin İsveçli teknik adam tarafından açıklanan 32 kişilik aday kadrosunda ise şu isimler yer alıyor:
Kaleciler: Copa Barry (Lokeren), Aristide Zogbo (Maccabi Netanya), Gnanhouan Gérard (Vannes),Vincent de Paul Angban (ASEC Abidjan)
Savunma: Arthur Boka (VfB Stuttgart), Steve Gohouri (Wigan Athletic), Guy Demel (Hamburger SV), Eboué Emmanuel (Arsenal), Kolo Touré (Manchester City), Souleymane Bamba (Hibernian), Abdoulaye Meité (West Bromwich Albion), Benjamin Brou Angoua, Marc Zoro, Siaka Tiéné (Valenciennes), Igor Lolo (AS Monaco)
Orta Saha: Didier Zokora (Sevilla), Yaya Touré (Barcelona), Gilles Yapi Yapo (Young Boys), Didier Ya Konan (Hannover 96), Romaric N’dri Koffi (Sevilla), Emerse Faé (Nice), Cheick Tioté (FC Twente), Kouamatien Koné (CFR Cluj)
Forvet: Didier Drogba, Salomon Kalou (Chelsea), Aruna Dindane (Portsmouth), Gervinho (Lille), Arouna Koné (Hannover 96), Bakary Koné (Olympique Marseille), Kader Keita (Galatasaray), Seydou Doumbia (Young Boys) ve Sékou Cissé (Feyenoord).
Drogba, Kolo Toure, Eboue gibi Premier Lig'de oynayan önemli futbolcuları sahip filler, bu oyunculara yardımcı Zokora, Romaric, Gervinho, Keita gibi isimlerle kupaya renk katacaklardır. S.G. Erikkson'un; oyuncuların normal sezonda gösterdiği performansa bakarak, şöyle bir 11 ile mücadele etmesi sürpriz sayılmaz.
İlk 11'inden de görüldüğü üzere çok önemli oyunculara sahip Fildişi'nin handikapları ise; 1 numarayı teslim edecek güvenilir bir ismin olmaması ve Kolo Toure'nin yanında görev alacak iyi ve formda bir stoperin bulunmaması. Kaleyi büyük ihtimal Barry'e teslim edecek Erikkson; savunmada ise, Meite, Demel ve Gohouri üçlüsünden birisini seçecektir.
Fillerin en büyük silahı ise şüphesiz Didier Drogba olacaktır. Fildişi Sahilleri'nin kaptanlığını da yapan Didier; şu ana kadar milli takım forması altında 66 maça çıkıp, 43 gole imza atmış. Chelsea'de çok iyi bir sezon geçiren (37 gol) ve takımının Premier lig ve FA Cup'ı kazanmasına büyük katkı sağlayan Drogba, İsveçli teknik adamın da en çok güvendiği isim olacaktır. Takımın bir diğer kaptanı Kolo Toure ise, Arsenal'de geçirdiği başarılı sezonların ardından, yüksek bir bonservis bedeliyle (15 milyon pound) Manchester City'e katılmıştır. Mavilerle ufak tefek sakatlıklara rağmen başarılı bir sezon geçiren Kolo, takımının son anda Ş. Ligi biletini kaptırmasına engel olamamıştır. Bu yaz ise, Afrika'da takımının savunmadaki en güvenilir ismi olacağı kesin.
Takımın hücumdaki bir diğer önemli ismi ise, Lille'de başarılı bir sezon geçiren Gervinho olacak. Bu yıl Ligue1'de 13, UEFA Avrupa Ligi'nde ise 5 gol kaydeden oyuncunun hedefi, kendini Afrika'da gösterip, önemli bir takıma transfer olmak olacaktır. 22 yaşındaki oyuncuyu Fransa'da iyi performans gösterip, yükselen oyuncuları kadrosuna katan Lyon'un alması sürpriz sayılmaz. Sidney Govou'nun da büyük ihtimal takımdan ayrılacağı düşünülürse, yerinde bir transfer olabilir.
Takımın orta sahasına gelirsek, bana kalırsa Erikkson'un en güvendiği bölgedir. Yaya Toure önderliğinde Zokora ve Romaric'den oluşan üçlü, fizik bakımından neredeyse hiç bir ülkenin ulaşamayacağı düzeydedir. Sevilla'nın Kral Kupası'nı kazanmasında ve ligi 4. bitirmesinde, işin hammallık kısmını yapan Zokora-Romaric ikilisinin katkısı yadsınamaz. Keza aynı şeyleri Barça'da Yaya Toure içinde söyleyebiliriz.
Tüm bu oyuncuların yanında Eboue, Salomon Kalou, Kader Keita, Boka ve B.Kone gibi isimleri de ekleyince potansiyeli çok yüksek bir takım ortaya çıkıyor. Tecrübeli teknik adam Erikkson kaleyi ve defansın göbeğini sağlama alırsa, fillerin Portekiz ve Brezilyalı gruptan çıkıp, çeyrek finale kadar uzanmaları bile beklenebilir.
"Bizans"ın Göbeğinde Bursaspor Bayrağı
Hep itelediğim ama aklıma olan bir Bursaspor yazısı vardı.
O yazıda değinmek istediğim noktalardan biri de, Bursaspor'un camia olarak tavrı. Tribüncülüğü seven, takım-şehir ilişkisini maksimuma çeken bir camia var, helal olsun derim. Sağlam bir yapıda devam ederse, ki bozulacaktır, başarılara devam edebilirler. Şampiyonluktan sonra zor bir süreç onları bekliyor. Çünkü artık daha da "popüler"ler.
"Bizans" geyiğini bırakmaları kendileri açısından faydalı olacak. Bir İstanbul takımı taraftarı "Anadolu"ya sempati ile bakmayı istiyor olabilir kimi zaman, ancak şu Bizans geyiği bitmeli. Düşman kazanmanın bir anlamı yok. Hâli hazırda Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi potansiyel iki "düşman"ları var.
He tabii, "ben onların paçasından tutunarak yükseleceğim" derlerse o ayrı. Zaten yıllardır karşılarına Beşiktaş'ı almaya çalışmak gibi bir çalışmaları var ki takdire değer.
İstanbul'un canını çok sıkarlarsa 3 ezeli rakip "kapalı kapıların ardında" dost olur; Bursaspor'a neler yapmaz? Büyüyen ekonomisiyle futbol daha da çirkinleşen bir ortam ne de olsa.
İstanbul Bizans, Bursa Osmanlı... Yürüyün Osmanoğulları!
Pehh..
Foto: Petit'in Yeri'nden.
"Usta ile Çırak"ın Büyük Finali
Mourinho'nun finale gelene kadar geçtiği takımların hikayesinden 1 sezon daha "Ezel" çıkar. Geceleri yatıp dua etse, böyle böyle bu takımlar istiyorum dese bu kadar olurdu. Önce Chelsea, ardından başkanının perde arkası takımı Cska Moskova, ardından tercümanlıktan başladığı ve beklenilen görev gelmeyince kendi yolunu çizdiği Barcelona. Şimdi de son takım Barcelona çatısı altında ustası olan Louis Van Gaal'li Bayern Münih.
Aslında 2 takımın buralara gelmesi kağıt üzerinde hiç ama hiç düşünülmüyordu malumunuz. Hatta Bayern Münih, Torino'da Juventus'a 4 atana kadar gruptan bile çıkamıyordu neredeyse. Onları Ferrera kurtardı. Ardından ofsayttan gelen bir gol ile Fio'yu 2-1 ve 3-2 elemeleri, peşinden 2 hatayı affetmeyip 2 gol ile içeride 2-1, Old Trafford'da Man.Utd'yi 3-2 ile geçmeleri Lyon'a rakip yaptı. Lyon maçlarında da Arjen Robben ve Ivica Olic'in becerileri onları finale kadar getirdi. Şimdi ise rakipleri bireysel olarak aşılamayacak bir savunma ve tek adamın etkilemeyeceği Inter.
Mourinho takımlarının klasiğidir güçlü orta saha. Arkasında da yardımlaşmalı bir savunma hattı. Bayern Münih'ten bu 2 alanda da çok çok iyiler. Sol bekleri Diego Contento veya Holger Badstuber olacak ki, Maicon Douglas karşısında o kanat paramparça olur. Koskoca Barça bile sol beki Maxwell diye 3 tane yemişti. Bayern Münih'in, Inter kadrosundan üstün tek yanı Arjen Robben. Onun da Mou'nun eski öğrencisi olduğunu söylemeye gerek yok zaten. Atacağı adımı bilse de neticede Robben. Ama Ronaldinho'ya, Messi'ye 10 kişi bile top göstermeyen bir adam Mou. Robben gibi hızını ön planda tutan bir adamı rahatlıkla durdurabilir. Inter'in zayıf karnı ise Wesley Sneijder. O var ise hücumda daha hızlı ve efektifler. Eğer oyunda yok ise atağa çıkmakta sıkıntılılar. Sakatlığı ve son durumu nedir bilinmez ama Mou onu sahaya sürer.
2 takımın bir de "Joker"i var. Thomas Müller ve Goran Pandev. İkisi de hücumu kuvvetli olmasına rağmen orta sahaya yardımcılığıyla da önemli yer tutuyor takımlarında. Lakin, Mourinho, Pandev yerine Stankovic - Zanetti - Cambiasso 3'lüsünü sahaya sürüp daha sağlam durmak isteyecektir. Van Gaal'in ise bildiğinden şaşacağını sanmıyorum.
Daniel Van Buyten - Martin Demichelis tandeminin Lucio - Samuel tandemine karşı 1 adım geride olmasına rağmen kanat bekleri sıkıntı vereceğinden bu 2'lilerden daha çok zorlanan Bayern tarafı olacaktır.
Yani, Mourinho'nun dediği gibi "Normal şartlar altında Inter şampiyon". Arjen Robben'in yaratacağı anormal şartlar ve Jose Mourinho'nun çizeceği bir yol olacak bu.
Rüştü vs. Gökhan Gönül
Aziz Yıldırım, iğne miğne çıkartmadan Rüştü'ye çuvaldızla, kılıçla felan daldı ya malumunuz, iğneye bakmak gerek diye düşünerek, maçın özetini bir kez daha izledim. Onur Recep Kıvrak hakkında zamanında yazdığım yazının ne kadar haklı çıkarttığının yanı sıra Fenerbahçe'nin kendi kendisini yaktığını da daha detaylı gördüm diyebilirim. Onur, kalesine top geldiğinde insanların kendisini rahat hissedebileceği bir adam. Volkan da öyleydi. Zaten yedikleri goller kendilerinin yapabileceği şeylerin çok üstünde. Lakin, Fenerbahçe'nin yediği golü bir kez daha aşama aşama izleyelim.
1- Selçuk Şahin'in faulü. Selçuk, orta sahada neden yıllardır yerine adam arandığını ispatlarcasına bir müdahale yapıyor. Kontrolsüz olarak rakibe çarpıyor. Önündeki topu da uzaklaştırmak için rakibine atıyor. Olduğu yerde bıraksa yine sorun olmayacak. Çünkü o noktaya 3-4 Fenerbahçe'li kümeleniyor. Topu kullandırtmayacaklar onlar.
2- Gökhan Gönül'ün hamlesi. Selçuk'un pozisyonunda Selçuk'un arkasında bulunan Gökhan, olması gerekenden ileride. Ataktan dönüyor olması veya önündeki adamın geri gelmemesi bunun sebebi olabilir. Selçuk, bu sırada faul yapıyor. Bu, kendi takımı için 4-5 saniyelik zaman kazanma demek. Ama Gökhan'a bir daha bakın. Alanını kapatmak yerine, hakeme koşturuyor. Selçuk zaten orada. Emre olmazsa olmaz.
3- Trabzon atağı ve Fenerbahçe yerleşimi. Selçuk'un attığı top Trabzonspor'luya gelince, o da topu hemen Colman'a atıyor. Colman nerede? Sol açıkta. Yani "Sağ Bek"te. Karşısına kim geliyor? Sağ stoper. Yani Lugano. Doğru hamle. Olması gereken adam olan bek nerede? Hakemin yanında. Peki, bekin kademesine girmesi gerek sağ açık nerede? O da yok. Çünkü hakeme itiraz ediyor o sırada Mehmet Topuz. Devamında da hakemle aynı tempoda koşuyor bir şeyler söylemek için. Peki o bölgeye arkadan gelen adam kim? Yine Gökhan. Peki Lugano'nun boşalttığı yeri kim kapatmaya giriyor? Bilica. Bu da doğru hamle. Bilica'nın yerine kademeye giren kim? Vederson. O da doğruyu yapıyor. Peki, Vederson'un yeri ne oldu? Boş. Sol açık geldi mi yardıma. Görünürde yok. Çünkü Özer Hurmacı'da hakemin yanına gelmeye hazırlanırken yakalananlardan. Top nereye gidiyor? Vederson'un boşalttığı alana. Neden o alan boş? Çünkü, Selçuk Şahin'in yaptığı faule itiraz etmeye giden Gökhan'ın boşluğunu doldurmak için yapılan hamlelerin defosu oradan patlıyor.
Şimdi, Rüştü'nün yaptıkları bir yana, Fenerbahçe futbolcularının hakeme sadece baskı kurmak için yalandan koşuşturmaları götürdü mü şampiyonluğu? 2 takımda kazanırsa şampiyon olabilecekken Fenerbahçe, kazanamadığı için kaybetmedi mi şampiyonluğu? O kayıba neden olan şey bu gol değil mi? Bu gol son 10 haftada ligde yenilen tek gol değil mi? Bu gol kimin hatası? Rüştü'nün mü? Bu golü yemese Fenerbahçe şampiyon olmuyor muydu? Bu hata 16 Mayıs akşamı maça çıkıp, 17 Mayıs sabahı ameliyathaneye yatacak ve her maç dikişlerine 1 dikiş eklenen ve belki de özverisinin, hırsının kurbanı olan Gökhan'ın mı?
ek: 2.fotoğraftaki taralı alanın boşluğu ve daire içerisindeki itiraz eden futbolcular, 3.fotoğraftaki ise Fenerbahçe savunmasının kayması ve daire içerisinde hala hakemle tartışmaktan kademeye gelemeyen Mehmet Topuz'dur. Fotoğraflar sonradan eklenmiştir. Videonun net görülememesi üzerine eklenmiştir.
20 Mayıs 2010 Perşembe
Bursa Televizyonunda Şampiyonluk
(Yanılmıyorsam) Bursa yerel televizyonlarından birisinde muhabirlik yapan arkadaşın hayatında geçirdiği en mutlu anlar sırasında muhabirlik yapmaya kalkınca böyle bir şey çıkmış ortaya. Elinin titremesi, konuşmaya çalışıp konuşamaması ve sonunda ağlaması...
2009 - 2010 Sezonunun En Güzel Golleri || #2 Bir Alex Klasiği
A2 Ligi Finalleri Başlıyor!
A Grubu:
Beşiktaş
Gaziantepspor
Gençlerbirliği
Antalyaspor
B Grubu:
Galatasaray
Konyaspor
Ankaraspor
Denizlispor
Adı geçen şehirlerdeki arkadaşlara tavsiye edelim. Gidip genç oyuncuları "keşfetsinler". Çocuklar A Takım'a gittikten sonra "aha ben bu çocuğu biliyordum" demenin keyfini yaşasınlar.
Maç Programı şöyle:
2009 - 2010 A2 LİGİ TÜRKİYE ŞAMPİYONASI - A GRUBU
20 MAYIS 2010 PERŞEMBE (1. Maçlar)
ANTALYASPOR A.Ş. - BEŞİKTAŞ A.Ş. - DR. TURHAN KILIÇCIOĞLU -15:30
GENÇLERBİRLİĞİ - GAZİANTEPSPOR - DR. TURHAN KILIÇCIOĞLU - 17:30
22 MAYIS 2010 CUMARTESİ (2. Maçlar)
GENÇLERBİRLİĞİ - ANTALYASPOR A.Ş. - DR. TURHAN KILIÇCIOĞLU - 15:30
GAZİANTEPSPOR - BEŞİKTAŞ A.Ş. - DR. TURHAN KILIÇCIOĞLU - 17:30
24 MAYIS 2010 PAZARTESİ (3. Maçlar)
BEŞİKTAŞ A.Ş. - GENÇLERBİRLİĞİ - DR. TURHAN KILIÇCIOĞLU - 15:30
GAZİANTEPSPOR - ANTALYASPOR A.Ş. - DR. TURHAN KILIÇCIOĞLU - 17:30
2009 - 2010 A2 LİGİ TÜRKİYE ŞAMPİYONASI - B GRUBU
20 MAYIS 2010 PERŞEMBE (1. Maçlar)
GALATASARAY A.Ş. - KONYASPOR - YOZGAT BOZOK - 15:30
ANKARASPOR A.Ş. - DENİZLİSPOR - YOZGAT BOZOK - 17:30
22 MAYIS 2010 CUMARTESİ (2. Maçlar)
ANKARASPOR A.Ş. - GALATASARAY A.Ş. - YOZGAT BOZOK - 15:30
DENİZLİSPOR - KONYASPOR - YOZGAT BOZOK - 17:30
24 MAYIS 2010 PAZARTESİ (3. Maçlar)
KONYASPOR - ANKARASPOR A.Ş. - YOZGAT BOZOK - 15:30
DENİZLİSPOR - GALATASARAY A.Ş. - YOZGAT BOZOK - 17:30
İki Resim Arasındaki Zihniyet Farkı
"Eski oyuncumuz Beşiktaşlı Rüştü, Kasımpaşalı oyuncuları arıyor ve ’Aman Fenerbahçe’yi yenin’ diyor. Ankaragücü antrenörünü arıyor, ’Sıra sizde’ diyor. Kupa maçından önce Trabzonlu futbolcuları arıyor. Ben de kendisine ’İnşallah Bursa’da iyi oynarsın da sana bir leke gelmez’ diye haber gönderdim. Serkan Kırıntılı, Murat Şahin, Ivesa bunlar hata yaptı. Rüştü ne yaptı? Rüştü çıksın söylesin, ’Ben bunları aramadım’ desin. Neden arıyorsun. Beşiktaş Kulübü’nün kalecisisin ne işin var bunlarla? O zaman Bursa’da yediği gol de bana şaibeli gibi geliyor. Ağzımdan kötü bir söz söylemek istemiyorum. Ayıp denen bir şey yok. Bana düşman olabilirsiniz ama Fenerbahçe camiasına düşman olamazsınız"
Futbol Komitesi Başkanı Serdal Adalı, sezon sonu mukavelesi bitecek Rüştü’ye “Sorun yok değil mi? Yıllık 1.5 milyon TL’ye anlaştık” der. Yıllık 1.5 milyon Euro alan Rüştü bu öneri karşısında Adalı’ya “Tamam Serdal Ağabey de, tek bir şartım kaldı” cevabını verir. Adalı hem şaşırır hem de merak içinde tecrübeli kaleciye şartını sorar ve Rüştü’den şu cevap gelir: “Ağabey ben Euro’dan TL’ye geçtim ve tek yılda kazanacağım parayı 2 yıla çektim. Bundan da şikayetçi değilim. İmza için şartım takımda aylık 3 bin TL’ye oynayan Necip’in şartlarının düzeltilmesi ve ona iyi bir gelecek için zemin hazırlanması. Bunun sözünü verin ben de şimdi imzayı atayım.”
İnsanların "SENİN" yüzünden Fenerbahçe'den nefret ettiğini düşündün mü peki Aziz Yıldırım ?
19 Mayıs 2010 Çarşamba
Kevin-Prince Boateng
"Olayın bir ayağı benim yaptığım faul ise diğer ayağı da Ballack'ın attığı tokattır. Bence şiddete başvurmak yapılan faulden daha çirkin bir hadisedir. Geçtiğimiz yıl Podolski'den tokat yediğinde bunu aylarca konuşmuştu. Şimdi ise üste çıkmaya çalışıyor. Bu nasıl bir davranıştır?"
Beşiktaş Altyapısı Görevlilerine!
Daha önceki yazılarda 93 doğumlu Atınç Nukan ve 91 doğumlu Erkan Kaş'ı not etmiştim ki; Mustafa Denizli Atınç'ı A takım kadrosuna aldı. Hatta Atınç, Manisaspor maçında 50 dakikaya yakın sahada kaldı.
Bir de not etmediğim, zaten çoğu taraftarın göz önünde bulundurduğu gençler var:
91 doğumlu Ali Küçik; 92 doğumlu Furkan Şeker, Sezer Özmen, Caner Turp ve Orhan Gülle vardı. He unutmadan 93'lü "Ciguli" Cumali Bişi var.
Bu isimlerden Ali ve Cumali de A Takım'a çıkmaya başladı. Bu oyuncular profesyonel sözleşmeleri kaptı. Cumali Bursaspor maçında sahaya çıktı bir de.
Ancak Orhan Gülle ve Erkan Kaş hâlâ beklemede. Hem de Orhan Ümit Millî Takım'a davet aldı. O takımın profesyonel sözleşmesi olmayan tek oyuncusu galiba. Sene sonunda "BEDAVA"ya gidecek kendisi. Kaybeden Beşiktaş olacak. "İçeriden" duyulan kadarıyla gençler de bu "umursamazlıktan" oldukça rahatsız.
Beşiktaş Altyapısı ile ilgilenen kim varsa duyurulur!
Beşiktaş'dan Resmi Açıklama
Şu bir gerçektir ki, Türk futbol kamuoyu Sayın Yıldırım’ın bu tarzından, bu yaklaşımından sıkılmıştır; kendisine kaybettiği zaman kaybettiğini ve hatalı olduğunu kabullenmenin de büyüklük olduğu hatırlatılmalıdır. Başkanı olduğu Fenerbahçe Spor Kulübü’nün büyüklüğüne yakışan yaklaşım ancak bu olur.Beşiktaş JK
Tamamı burada.
Bir yanda rakibinin adını yazmaktan aciz, rakibinin amblemini kendisininkiyle aynı boyutta yayınlamayı kompleks edinen Fenerbahçe; bir yanda ezeli rakibine "büyük" kulüp olduğunu hatırlatan Beşiktaş.
Hangisi işinize gelirse. Beşiktaş yönetiminden böyle bir açıklama görmek, hem de olay daha sıcakken ilginç. Ama doğru demişler.
Beşiktaş 2009-2010 Değerlendirmesi
Sezon sonu baktığımızda her zamanki gibi şampiyonluğu üç aday gösterilirken; Beşiktaş'ın aynı son şampiyon sıfatıyla ve eski hocasıyla yola devam etmesi avantajları olarak gösteriliyordu. Yaz dönemi yapılan hatalar büyük oranda eksikliklere yol açtı.
Daha kupalar yeni kaldırılmıştı ki Topuz olayı gerçekleşti. Sabah-Akşam Topuz ile yatarken bir anda Aziz Yıldırım'ın jip'inde gördük Topuz'u. İşte o anda Yıldırım Demirören ve ekibinin denge bozuldu.
Gökhan Zan yollandı, Ferrari alındı. Sol kanada İsmail Köybaşı, sağ kanada Rıdvan Şimşek, orta sahaya Onur Bayramoğlu transferleri yapılarak geleceğe güzel yatırımlar yapıldı. "Beşiktaş'ın çocuğu" Nihat Kahveci geri döndü. Ancak sezon öncesi kampına yetişmedi. Son gün Başkan'ın tarihe geçen hamlesi Tabata transferi yapıldı. Kaş, Getafe'den kiralandı. Aydın Karabulut, Erhan Güven ile değiştirildi. Geç de olsa özel bir turnuvayla sezon açıldı. Porto ve Lyon ile hazırlık maçları yapıldı. Bir de içeride Catania ile oynandı.
Sezona kötü başladı takım. Sonrasında 8'de 8'lik bir seri ile zirveye tutundular. O araya bir de efsanevi Manchester deplasmanı katıldı. Tam her şey yolunda derken "Kongre Etkisi" midir nedir her şey karıştı. Taraftar bölündü, taraftar dövdürüldü; bir kısım "yeter" dedi, bir kısım "sabote etmeyin UEFA'ya gidelim" dedi. O kaosdan hiçbir halt çıkmadı tabii. O sıralar sahaya takip edenlerin "umut"la beklediği Necip Uysal çıktı. Yarım sezonda bol bol şans buldu. Yıllardır İbo Kaş, Serdar Özkan, Batuhan üçlüsünden öteye bir şey çağırıştırmayan Beşiktaş altyapısının bir meyvesini sahada görmek mutlu etti.
Kupa'dan elendi takım. Kimine göre içerdeki Galatasaray maçında, kimine göre deplasmandaki Ankaragücü maçında lige havlu attı.
Kimilerine göre suçlu Mustafa Denizli idi, kimine göre tüm hücumcularımızın formsuz olması. Sezon sonunda taraftar son sözünü söyledi Mustafa Denizli'ye:
Canın sağ olsun Denizli
Bu taraftar hep arkanda
Seneye korkak oynatma
En isabetli Transfer; Matteo Ferrari(Genoa), Necip Uysal(Beşiktaş A2)
En isabetsiz Transfer; Rodrigo Tabata(Antep), İbrahim Kaş(Getafe)
En fazla çıkış yapan; Necip Uysal, Bobo
En dramatik olay; Rıdvan'ın ayağının kırılması
En umut beklenen; Necip Uysal, İsmail Köybaşı, Rıdvan Şimşek
En güzel maçlar; 3-2 Es-Es, 0-1 ManU, 3-0 FB
En kötü maçlar; Ankaragücü deplasmanı
En çok gelmesi istenen; Ricardo Quaresma
En çok yaralayan anlar; Denizlispor maçında tribündekiler
En güzel pankart; "FREEDOM TO PANCARTS" (!)
En güzel gol; Fink'in Fenerbahçe'ye golü
En bi' görülmeyen: Matias Delgado (:
2009 - 2010 Sezonunun En Güzel Golleri || #1 At Fink'e !
İbo'nun sağ ile kesmesi zaten gol. Fink ha vurmuuş, ha vurmamış. Ama iyi vurmuş. At Fink'e !
18 Mayıs 2010 Salı
Mehmet Batdal
Kendisini derinlemesine inceleyecek bir bilgi birikimim yok. İzlediğim 2-3 maçtan sonra şunu söylemeliyim ki Georgios Samaras'ın gelişmemiş hali. Gelişmemek derken şu, fizik, güç ve diğer etkenler. Eğer hava topları için hakimiyetini arttırırsa, boyunu iyi kullanır ve güçlenirse kornerden veya duran toptan rakibi açmak kendisiyle mümkün olacaktır. Bu bile Galatasaray adına oldukça önemli. Ayrıca santrafor rotasyonu için de faydalı olur. Boyuna rağmen tekniğinin de izlediğim maçlar ışığında iyi olduğunu da söylemeliyim. Hayırlı olsun.
Mart 2006'da Tigana'nın alın dediği, 2007'de Adnan Polat'ın getiremediği, 2008'de Ünal Karaman'ın uğruna İzmir'e git-gel'den bitap düştüğü adamdır Mehmet Batdal yani. Bir Hasan Kabze olsun bize yeter. Georgios Samaras'ı da oldukça severim bu arada.
Futbolda Ten Uyumu ve Serdar Özkan
Galatasaray, Beşiktaş'a atabileceği en güzel çalımlarından birini atmış, Gökhan Zan'ı transfer etmişti. Beşiktaşlılar "bayram" ederken; Galatasaraylılar "Millî Takım'ın tandemi bizde" diye sevinmişlerdi.
Bizim blog yazarlarından Felix, Talay Erker'in bir değerlendirilmesine yer vermişti.
"Ama neticede futbol bu. Bir bitki bir toprakta yetişmez. Aynı çiçeği alırsın 5 m ötedeki toprağa gömersin, orada filiz verir, büyür, gelişir. Ne olacağını futbolda bilemezsin"
Doğru bir sözdü bu. Zaten doğru olmasa, transfer denilen mevzu risksiz bir şey olurdu; bu işin bir heyecanı kalmazdı. Gökhan Zan için buna katılamazdım tabii ki. Afrika'nın susuz topraklarına da koysanız; Anadolu'nun en verimli bölgesine de koysanız Gökhan, Zan'dır.
Şimdi Serdar Özkan'ı transfer etti Galatasaray. Bir Beşiktaşlı olarak en çok güvendiğim gençlerden biriydi. "Hadi bi' umut, hadi bi' umut..." zorladık hep. Özellikle bu son sezonda kredisi sıfırlandı Serdar'ın.
Akla hayale sığmayacak goller kaçırarak başladı sezona,(ör: Gs deplasmanı) sonra kesik de yedi doğal olarak. Taraftarın sabrı tükendi. Taraftarla küstü; bizim hep eleştirdiğimiz ön tribünler de yanlış yaptı Serdar'a kabul ediyorum. Futbolcuya küfür edilmez! Serdar da kendisine yanlış yaptı. Zerre geliştirmedi kendisini. Belki taraftara, belki futbola küstü... Sonuçta "ten uyumu" bozuldu taraftarla Serdar Arasında. Genç oyuncu heyecanı da gitti Serdar için.
Sonuç olarak; yazının başında yaptığım alıntıya katılıyorum bu sefer. Ancak Galatasaraylıların da sabırlı olması gerekecek. Bu çocuk bir gün gider Liverpool defansını zorlar; bir gün gider 2 metreden şut çekemez.
Güle güle Beşiktaş'lı Serdar. Seni İnönü'de Kazım Kazım'a tekme tokat girdiğin o garip görüntüyle hatırlayacağım. Yolun açık olsun.
Bkz:
Bir Garip "Yerli Messi" Serdar Özkan
Ah ulan Serdar
Kapalı Tribün, Alt Taraf, Ön Sıra
Serdar Özkan
2005-2006 devre arasında Okan Koç gelecekti Galatasaray'a. Gecikmeli olarak bu kez. Yıldırım Demirören girdi araya, "izin vermiyoruz" dedi. O gün Galatasaray, efsane bir sezon geçiren Hasan Şaş'ın yerine 1 belki de 2 asist yapacak bir adam ararken eline bakarak dönmüştü. Sonra oyuna 26 numarasıyla daha 18 yaşında Aydın'ı sürdü Gerets. Normalde girmesi gereken adam Okan Koç idi. Ama yerine Aydın girmişti bu reddedilmeden dolayı. Aydın o gün golünü attıktan sonra şampiyonluğu getirdi ama ardından 3 sene sadece yattı. Yarım sezon Belediye'ye gitti. O gün de Aykut'un güçlükle çıkarttığı bir top attı. Geri döndü ve 1 sene daha yatmaya hak kazandı. Yine gidecek denirken harika bir maç daha çıkarttı. Bu kez yarım sezon yattı. Sonunda gitti.
Galatasaray yönetimi ise yokluğunu aratmasın diye bugün Serdar Özkan'ı getirdi. Ayhan diyorsunuz, deniliyor, diyoruz. Ayhan, Beşiktaş forması altında 10 numara, sol açık gibi hücum varyasyonlarındaydı. Luce geldi. Hasan Şaş ve Sergen hariç 9 adet sıfır tekniğe sahip adamın en kolay yapacağı işi yaptırdı. Birbirine yardımlaşmalı, yakın bir dizilişle sahaya sürdü. Savunma yaptırdı. Hatta bu adamları zaman zaman 65m'den ileri bile yollamadı. Bu dizilişte Ayhan iş yaptı. 1 sene boyunca bu sistemle Ayhan Akman oldu. Gerets geldi. Saidou ile yakın oynattı. Kalli geldi aynı işi yaptırdı. Beşiktaş forması altındaki Ayhan gelmedi bize. Başka bir adamdı o.
Serdar hakkında en iyisi hiçbir şey beklememek. Zaten hiçbir şey beklemeyince hayal kırıklığı da olmuyor. Bekleyince kötü. He olurda bir şeyler yaparsa oh ne ala. Son olarak, Aydın örneğini neden verdim, "yazıyla bağlantısı ne müdür" dersen söyleyeyim. Serdar'ın da Aydın gibi Arda'nın "çalım atmayı ondan öğrendim" lafı yüzünden hala bir yerlere geldiğine inananlardanım.
Thierry TAZEMETA Beşiktaş'da ?
Düzenleme: Biraz önce yetkililere ulaşıldı. Arkadaşın biri hacklemiş siteyi. Böyle şaka mı yapılır lan! Sayfa da düzeltildi. Aldığımız "ekran alıntısı" da arşivlere kaldı artık. Umarım yani, bir tazemeta faciasına kalp dayanmaz.
17 Mayıs 2010 Pazartesi
"GERÇEK BEŞİKTAŞ" Şampiyon
Maaşlar ödenmedi, deplasmanlara otobüsle gidildi, Seba'nın karşısındaki büfede taraftarla birlikte ekmek arası kaşar salamla öğün geçirdikleri görüldü, Şampiyonlukları bir adet kol saatiyle taçlandırıldı! Yine de "Gerçek Beşiktaş" sıfatını almak için çok çalıştıklarını gördük.
Edebiyatı (!) bırakalım;
Seba'da gerektiğinde 50 kişi önünde de, yeri geldiğinde 1000 kişi önünde geleni geçeni devirdiler.
Finallerde de bir süpriz gerçekleşmedi. İzmir'i kimi zaman sıkıntıya giren maçta yenerek Türkiye Şampiyonu oldular.
Zeliçler, Viktorlar, Ramazanlar, Bülentler, Ümitler, İbrahimler ve Gökhan Kaptan..
Müfit Hoca, İlker Hoca..
Hepsine teşekkürler.
Fanatik (!)
Şampiyon Kim? Bursaspor. Lig 2.si kim oldu. Fenerbahçe. E kardeşim Şampiyona zorla neden 1.sayfada yer ayırıyorsunuz ki? Madem ayırdınız bari Fenerbahçe maçının skorunu yazın. Bu kadar Fanatik olmayın.
Çok "Ah"lar Aldın Diyorlar
Dün gece Sercan Yıldırım maçtan sonra böyle bir açıklamada bulunmuş:
Belki de gelen şampiyonluk Bilica`nın Beşiktaş maçında kazdığı çukur yüzünden kaçan penaltının Allah katında adaletidir.
Hayır, Bursaspor'un başarısını küçümsemek gibi bir hata yapmayacağım, ancak Fenerbahçe'nin böyle şampiyonluk kaçırması da "kolay" bir iş değil. Son olarak Beşiktaş maçında yaptıkları da ortada. Orayı kazmasaydı Bobo kaçırmayacaktı da demiyorum. O "görüntü" yaşanan onca şeyin üstüne "dikilen mumdu"! Camia olarak "zafere giden yolda her yol mübahdır"ı benimsemiş bir görüntü çizdiler. Dün gece yaşanan "olağanüstü şeyler" bir de. İnanç meselesidir, isterseniz katılmayabilirsiniz bana.
Ne olursa olsun. Öyle sevince, böyle darbe?..
Ne dersiniz, seneye işe Mehmet Ekşi'den helallik isteyerek mi başlarlar? (Konuyla alakalı yazı)
İşte O Anonsu Yapan Adam
Böyle gazete flaş haberi gibi felan oldu. Adamın adı Hakan Bingöl (Bingül de yazılıyor kimi yerlerde) imiş. Karakola sevk etmişler arkadaşı da niyeyse? Aziz Yıldırım'ın da tekme tokat dövdüğü bile söyleniyor. Neticede arkadaşın yaptığı sadece tüy dikmek oldu. 93.dakikada serbest atış kullanan bir takım topu rakip saha yerine kendi kalesine çeviriyorsa ki rakibi aynı durumda iken 2 hafta önce kupa finalinde kaleye gidip gol atıyorsa, teknik adamı "herkes savunmaya" diye işaret yapıyorsa, "korkak Jose" aynı günün saat 17.00 sularında deplasmanda Balotelli - Sneijder - Eto'o - Pandev - Milito ile gol ararken, 21.45 sularında dahi Daum, "santrafor çıkartıp santrafor alıyorsa" o adamın yaptığı şey, 1 sene boyunca taraftarlarının yaşadığı şeyi sadece 30 saniyede yaşatmaktır.
Suçlu bulundu. Rahatlayabilirsiniz.
1 Kasım 2009 günü de ne demiş arkadaş; "90’lı yılların sonuna kadar takımını tribünden destekleyen bir taraftar olan Hakan Bingül, mesleği olan ses teknisyenliği sayesinde son 10 yıldır kulübü için ayrı bir önem taşıyor. Çünkü yaptığı anonslar bazen maçın dönmesini bile sağlıyor. Bingül bu işi yapmak için gereken özellikleri şöyle sıralıyor: “Müziği, sesi ve iletişimi iyi bilmeniz lazım. Kulübün size güveni tam olmalı. Çünkü yapacağınız hatanın telafisi olmaz. Bir yanlış sözcük bütün atmosferi bozabilir.”
Fikriyat
Biz bu adamı sevmedik; o adam başaramadı (çok uğraşsa da)...
16 Mayıs 2010 Pazar
Yıllar Sonra Yine Şampiyon Fenerbahçe!
"Umutlandırıp, utandırmak" bu olsa gerek. Önce süper bir çoşku, sonra muhteşem bir çöküş.
Sonradan öğrendik ki, Fenerbahçe Stadının dahili sisteminden Bursa'nın puan kaybettiğine dair anons yapılmış. Bir de maçın son 10 dakikası boyunca müzik çaldı. Onu da anlamadık zaten.
Kendi taraftarını böyle gülünç duruma düşürmek... Bayağı malzeme çıkacaktır bu olaylardan. Aziz Yıldırım'dan da bir iki güne istifa bekliyorum.
Şampiyon Bursaspor'a tebrikler. Dünya Kupasına kadar bol bol konuşuruz bu şampiyonluğu.
He bir de tarihten bir sayfa:
Pascal Nouma
"5 ay idman yapayım, bir sezonda en az 10 gol atarım" diyor Pascal Nouma. Gayet de ciddi. 38 yaşında kendisi, ligimizin Roger Milla'sı olur belki de.
Bu arada Pascal'ın Türkiye'de bir takıma transfer olacağı söyleniyor. Muhtemel aday Süper Lig'in yeni takımı Karabük.
Aslında Yılmaz Vural'ın takımına koyacaksın bu adamı. Sonra gör şenliği.
Artık Sağlık Olsun !
Galatasaray'ın Acıbadem grubu ile olan sponsorluk anlaşmasını biliyoruz. İyi haber şu; "KURTULDUK" Büyük harflerle yazdım belki de ilk kez bir şeyi. Galatasaray sağlık hizmetlerini artık Medical Park'tan alacak. Bayan Basketbol ve Bayan Voleybol takımının adları da artık Galatasaray Medicalpark olacak.
2 şubeye de 4'er milyon dolar ayrılacağından bahsediliyor. Para önemli değil. Kurtulalım şu Acıbadem'den yeter !
Kaynak; http://fossacimbom.blogspot.com/2010/05/2010-2011-galatasaray-medical-park.html
Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #6 Hakan Şükür
Serinin 6.yazısında sıra. Tarih 89'un Ağustos'u. Galatasaray'da Sigi Held var. Sezonun transfer olayı ise Hasan Vezir. Ergun Gürsoy tarafından kaçırılmış, Fenerbahçe ve Galatasaray arasında taraftarlar bakımından büyük bir gerilim yaşatmış o sezon. Yılmaz Vural ise yine sıkıntılı. Samsunspor'un başında. Hazırlık maçlarında takım sürekli kaybetmiş. O da ; "hazırlık maçları bir ölçü olamaz, gerçek performansımız sezon başlayınca görülecek" diyor.
Neyse tarihe geri dönelim. Transfer sezonunun bitmesine çok az var. Fenerbahçe'nin başında Veselinoviç, nam-ı diğer "Veysel" var. Sakaryaspor ile karşılıklı bir transfere girişiyor Fenerbahçe. Fenerbahçe'den gidecek isim sol açık Zafer. Sakaryaspor'dan gidecek isim ise santrafor Hakan. 1987 yılında futbola başlamış ve 1990'a kadar bu takımda kalacak olan, sonra da Bursaspor'a gidecek olan isim Hakan Şükür.
Fenerbahçe Futbol Şubesi Sorumlusu Metin Aşık, Sakaryaspor ile prensipte de anlaşıyor. İş 2 teknik direktörün onayına kalıyor. 2 teknik adamdan ve yönetimden çıkan sonuç ise takası reddedmek oluyor. Ertesi gün de Sakaryaspor, Zafer ile anlaşıyor. Daha sonra da sözleşme imzalanıyor. Hakan ise Sakaryaspor'da kalıyor.
Transferden 2 gün önce 4 Şampiyon Kulüpler Kupası Şampiyonunun katıldığı özel turnuvada Steaua Bükreş ile Real Madrid karşılaşıyor. 1-1 giden maçta Hagi 70.dakikada 30m'den atarak maçı Steaua'ya getiriyor. Hem de Real Madrid teknik direktörü olarak ilk maçına çıkan Toshack'a karşı. Bu takas olayından 4 gün önce de Galatasaray Milano topraklarında hazırlık maçı yapıyor. Maç öncesinde de hatıra için poz verirken arkada tanıdık bir isim var...
ek; serinin diğer yazıları için buradan; http://golsuzesitlik.blogspot.com/2010/05/futbol-tarihini-degistirecek_07.html