26 Mart 2010 Cuma

İBB'nin 2-1 Laneti!





Sezon 2007-08:(İBB'nin Süper Lige Çıktığı Sezon)
27. Haftada İBB evinde Beşiktaş'ı 2-1 yeniyor, liderlik el değiştiriyor. Beşiktaş tepetaklak gidiyor o sezonun kalanında.

Sezon 2008-09:
31. Haftada İBB deplasmanda Sivasspor'u 2-1 yeniyor, Lider Beşiktaş oluyor.

Sezon 2009-10:
27. Haftada İBB evinde Bursaspor'u 2-1 yeniyor, iki rakibinin birbiriyle maç yapacağı hafta önemli bir fırsat kaçıyor.

Başkan Danışmanı Haim Fresco


Lost'un bir bölümü vardı. Hurley'in bütün bölüm hayali, kel, pijamalı bir arkadaşından direktifler aldığı bölüm. Bölümün sonunda da Dave'in aslında hiç olmadığını öğrenip, hayal mi bunca şey diyorduk. Neyse mevzuu şu. Adnan Öztürk demiş ki; "Haim Fresco, Başkan Danışmanı olarak yönetimde görev alacak."

1.si Haim Fresco, gerçekte yok. Varsa bile gören yok. En azından bizim için yok.
2.si rahmetli başkan Canaydın döneminde de gelir, duruma el koyardı arkadaş. En son el koymasından sonra da Adnan Polat yardım topluyordu Star'da.
3.sü Abdurrahim Albayrak ile Haim Fresco'yu aynı listeye koymanın anlamı ne?
4.sü Haim Fresco aslında yok. Olmayan birinden de danışma fikri alınmaz. Bunu 2 kez yazdım. Çünkü yok.

Lost dedim de ben de yazıyı aynı resim ile bitireyim...

Ali Ece + Pascal Nouma Canlı Yayında





İzlemek için tıklayınız:
1903 Radyo (Radyonun Resimlisi)

Biraz geç haber verdik ama olsun. Yayın akışını da takip edebilirsiniz. Şu an acayip eğlence dönüyor programda. Nouma Zidane'a kafa atmayı nasıl öğrettiğini falan anlatıyor. :)

Şifo Mehmet Beşiktaş'ta!





Şifo Mehmet bugün Ümraniyedeki Beşiktaş tesislerine geldi, tesisleri gezdi; adını unutmadığı Toraman abisiyle top oynadı, fotoğraf çektirdi. Yarın Es-Es maçına da Toraman abisinin elinden tutup çıkacak sahaya. bjk.com.trdeki haber yazısı ile hayli ilginç. Resmi sitelerden alışık olmadığımız kadar samimi bir yazı.

Özellikle şu kısım çok samimi yazılmış. Eline sağlık kim yazdıysa:

Gazeteciler, Mehmet’e Toraman’ı işaret ederek, “Yanındakini tanıyor musun” diye sorduklarında Şifo, “siz tanınmıyor musunuz yoksa” der gibi bakıp “İbrahim Toraman” diye veriyor cevabını. İbrahim de, “Bundan sonra ben Mehmet’in bir abisiyim, ihtiyacı olduğu her zaman yanında olacağım” diye büyüklüğünü gösteriyor bir kez daha.

Şifo’nun bir hayali de İnönü Stadı’nda bir maç izlemekti demiştik. Bunun gerçekleşmesine de saatler kaldı artık. Mehmet Uzun yarın oynanacak Eskişehirspor maçında İbrahim Toraman’ın elini tutup sahaya çıkacak ve kendisinden desteğini esirgemeyen Beşiktaş taraftarlarına teşekkür edecek hiç eksik bırakmadıkları duaları için.

Hastalıklarda moral önemlidir diyor doktorlar. Yarın İnönü Stadı’nı dolduracak Beşiktaşlılar moralin en safını “O senin her gece efkarın / Gözündeki yaşın / Asla unutmadığın / O senin damarlarındaki kanın / Alnındaki yazın / Şanlı Beşiktaşın / Kalbinin en orta yerinde / Büyük bir yangın var / Alevler içinde / Mehmedim sen sakın vazgeçme / Bu mücadelende / Dualar seninle” diyerek verecekler Şifo’ya.

Yeri geldiğinde sonuna kadar eleştirdiğimiz Beşiktaş yönetimini ve bu organizasyonu gerçekleştiren herkesi tebrik ediyorum. Yakıştı gerçekten.


Yazının Tamamı Burada.
Aklında Bir Tek Beşiktaş Haberi.

FD on Twitter






"Orkunç" bir kaleci hatası...

24 Mart 2010/Feridun Düzağaç

25 Mart 2010 Perşembe

Boca Juniors 2 - 0 River Plate



Ertelenen derbinin bugün tekrarı vardı. Derbinin de tek bir kahramanı. Gary Medel.

Engin Baytar

Birileri bu adama demiş ki; "Sen yetenekli futbolcusun..!" Engin de bu cümlelerin üzerine düşünmüş, taşınmış ve şöyle bir çıkarım yapmış; "Madem yetenekliyim benim neden AMC triplerim yok!"

Bu adamın yetenek dahilinde ben bir şey yaptığını görmedim. Bu adamın yeteneği şehir efsanesidir. Herkes olduğunu söylüyor ama gören, gösteren, izleten yok. Mütemadiyen kırmızı kart görme, çemkirme özelliği olabilen, hem de bunları bir yetenek sergileyemeden yapan, başka bir isim daha görmedim ben...

Sen yetenekli felan değilsin Engin. Saç traşın öyle gösteriyor...

Sayın Beşiktaş Başkanından Mikro Talepler #2






4- Amatör Branşlar

Beşiktaş yönetiminin haberi var mı bilmiyorum ancak şu an Beşiktaş'ın öyle bir hentbol takımı var ki namağlup bilmemkaçıncı kez şampiyon olma yolunda ilerliyor. Kabaca baktığımızda en başarılı dal hentbol Beşiktaş'ta. Hentbola olan talebe, Türkiye'de tribünlerin genel durumuna baktığımızda -bazı maçlarda özellikle- taraftardan iyi bir destek aldığını söyleyebiliriz Beşiktaş'ın. Tabii bir de buna yönetiminin tutumunu eklememek lazım. Yönetim hiç tanıtımı yapmıyor, kendisi de gelmiyor. (son zamanlarda bir iki isim gelmeye başladı sanırsam) Tarafar elleriyle ayakta tutuyor Hentbolu diyebiliriz. İsteklerini karşılamayı geçtim hakkını versinler bari adamların. Geçen sezon kol saati hediye edilmişti Şampiyonlara. Dün TK Şampiyonu takım İzmir'den "otobüsle" döndü. Yazık! Tarifeli uçaktan bilet alaydınız bari...

5- Tribün & Destek

Tribün organizasyonlarından en önemli olan şeylerden biri de yönetimden alacağınız ufacık bir destek. Beşiktaş taraftarı bu konuda yıllardır sıkıntıda. Hani desteği geçtim, köstek olduğu zamanlar bile oluyor yönetimin. Hani bu desteğin maddi olması da gerekmiyor; maddi yönleri taraftar öyle ya da böyle hallediyor zaten. Ama önemli maçlarda "atmosfer yaratırken" bir ucundan da yönetim tutsa mesela. Bu kadar "itici" bir yönetimden fazla ince bir beklenti olur ama beklenti işte.

6- Medya ve İletişim

Özellikle Beşiktaşlı taraftarlara soruyorum: En son ne zaman birinci azığdan bir haber aldınız? Basında çıkan haberlerin doğrulandığını ya da yalanlandığını hatırlıyor musunuz hiç? Hani doğrulama zaten pek olmaz da; yalanlama da yok. Hadi futbolcular kendi hakkınde olanları yalanlıyor da kulüp hakkında iyi kötü hiçbir haber hakkında yorum yapılmaz. Ya da bir gelişme varsa hiçbir zaman kulüpten açıklanmaz. Hep haber dışarılara sızar; biz gazeteden okuruz. Neye inanıp neye inanmayacağımızı bilemiyoruz açıkcası. Şu iletişim kanalının düzelmesi lazım. Zannedersem düzelme yolunda ilerleyen bir isteğimiz varsa o da budur. Hadi hayırlısı.

Mikro Talepler #1

24 Mart 2010 Çarşamba

Ab Aeterno || Bravo J.J


"Por Favor"

Futbol'un Yazılan Matematiği


"X teknik direktörü aldığı galibiyet ile 1288 gün sonra lider oldu. Y futbolcusu 9820 gündür gol atamıyordu ve bugün attı" cümlelerini her okuduğumda diyorum ki, kardeşim bunu nasıl yazdın. Ardından da çıkıyorum markete veya büfeye, bakıyorum arkadan futbolun mahalle kültürünün sen, ben, o gibi spor yorumcularına, mesela; bir elinde sigara, diğer elinde gazetesi olan bıyıklı abi; "baksana ya 25000 gündür gol atamıyormuş, geldi bize patladı yææ" cümleleriyle ne kadar etkili bir iş yaptığını farkediyorum haberi yazanın. Ama buradan ulaşabildiklerime bu cümlelerin "hikaye" olduğunu göstersem yeter.

1.si; 1288 gün sonra lider olabilirsin, maç kazanabilir, 2.sıraya bile inebilirsin ama kardeşim bu adam 1288 günün 1285'inde maç felan yapmıyor. Belki de sadece 30 tane maç yapmış bu adam, takım. Belki de 12 maç. Ama 1288 deyince efsane felan olmuyor ki... Bir de benim favorim var. 488 gün sonra gol attı. Yahu adam zaten 450 gün antreman, tatil, sakatlık, kamp felan yapıyor. Sanki her gün sahada yatmış, vurmuşta girmemiş. Bildiğin balon oluyor arkadaş böyle yazınca.

2.si de Fiyat - Performans, Girdi - Çıktısı. Kardeşim Zlatan İbrahimovic yıllık 9 milyon euro alıyor. Ligde attığı gol de 12. Mundo Deportivo çıkıp "Her golü 800.000 Euro ediyor" diyor mudur? Kardeşim adam Ibrahimovic. Piyasası bu. Adam Daniel Güiza. 28 gol atmış La Liga'da. Piyasa bu. Baros var. Keita var. Dimitar Berbatov var. Var da var. Sen o da saati gösteriyor, bu da saati gösteriyor diyerek Franck Müller yerine Daniel Klein de alabilirsin. Tercih senin. Ama büyük takımsan, şık giyiniyorsan koluna Oris takacaksın, Vacheron Constantine takacaksın... Hatta ben bu işi daha da abartayım. Yılda kupalarla beraber 35 maça çıksa bir futbolcu, her maçı da 90 dakika oynasa toplam sahada kaldığı süre 52.5 saat. 2.5 saatini de oyundan çıkmaya felan harcasa, 1 haftalık devlet memuru işçiliği senin aslında gördüğün, bu paranın muhattabı. Ama değil işte o kadar kolay.

3.sü ve şimdilik sonuncusu. "Adam o paraya Van der Vaart'ı alıyor yææ biz X'i". Kardeşim o paraya Van der Vaart gidiyor. Takım almıyor ki. Sen ise alıyorsun. O gidiyor. Farkı bu. Adam gelmiyor kolay kolay. Bakıyor formalara. Real Madrid. Barcelona. Juventus. Milan. Diğer tarafa bakıyor. Sen, ben, O. Diyor ki Madrid'e 3. Bize diyor ki 3.5+ev+araba+uçak bileti. Sen adamı patates tarlasına sürüyorsun.

Neyse ne işte. Rahatladım.

Türkiye Kupası Finali



Final bu akşam 18.00'de İzmir'de. Başarılar Beşiktaş.

Diğer yanda da sempatik oyuncumuz Zeliç (taraftar arasında "zeliişşşş" de derler (: ) facebook'tan milleti gazlama çalışmalarında. İlk maç içeride 30-30 beraberlikle bitmişti. Deplasmanda kazanacak güçteyiz. Haydi!



Dönüp Gitmek




İkidir bana düşüyor bu görev; arkamı dönüp gidiyorum, gitmek zorunda kalıyorum.
Kızıyorsun da... sen arkamdan da olsa bakabiliyorsun bana;
Benim dönüp bakmaya bile ...
... olmuyor.

Son bi' kez sarıldım; kokladım, öptüm.

Yazdıklarını okumaya da cesaret edemedim bu arada.
Böylesine korkmayı da senin sayende öğrendim herhalde.

23 Mart 2010 Salı

Kayserispor - Sivasspor


Birincisi, her sene artık ligin kaderini değiştirecek, sezon sonu ilk 3'e girecek diye diye 4 senedir hep aynı senaryoyu oynayan bir Kayserispor. Önce Ertuğrul Sağlam ile başladı işe. Ondan öncesinde Hikmet Karaman'ın ligde tutması da var Gökhan Ünal'ın şampiyonluğu belirlemesi ile... Ertuğrul "Sağlam" durdu. Mehmet Topuz - Gökhan Ünal ikilisini parlattı. Ozan İpek - Volkan Şen ikilisi gibi. Lakin standartı hep 50 puandı Kayserispor'un. 83 puan da olsa şampiyonluk yarışı, 70'de de kalsa hep 50 idi puanları. Bu sene de Bursaspor'u darmaduman eden tek takım onlardı aslında. Lider oldular o gün o maç ile. Sonrası hep hüsran. Bugün, Tolunay Kafkas; "Sözleşmemi uzatmayacağım" dedi. Gökhan Emreciksin'i de kadro dışı bıraktı sezon sonuna kadar.

Diğer tarafta da Sivasspor. Son 2 senenin aşıp giden takımı. Şampiyonlar Ligi elemesi oynayabilen bir takım. 2 sene takımın kafaya oynamasında yaptığı transferlerle adı en yukarıda yazılan Bülent Uygun'un, "marifet takımda değil, bende" tripleri yüzünden, takımda kim var kim yoksa satmaları ve yerine Yasin Çakmak - Ersen Martin gibi isimleri alması takımı mahfetti. Şampiyonlar Ligi elemesine katılıp, küme düşme potasında olan kaç takım var bilmiyorum. Zamanında Hamburg böyle bir örnekti. Şampiyonlar Ligi'ndelerdi ama küme düşeceklerdi. Ivica Olic'i alıp kurtulmuşlardı. Neyse, Sivasspor 2.hocasını da dün yolladı. Muhsin Ertuğral, Uluslararası Arena'da kupa almayı başarabilen bir yerli antrenördü ama haliyle o da Bülent Uygun'un çorbasından bir şey çıkartamadı ve toplantıda ağlayarak gitti. Zaten açıklamalarıyla bile bu ülkenin alışık olmadığı tarzda bir adam olmadığını gösteriyordu.

2 tane hep kafaya oynaması beklenen takım, 8 hafta kala bu durumda. Birisinin hocası yok. Diğerinin hocası da gidecek sezon sonu. Nereden, nereye?

Ab Aeterno


Lost dizisinin bugüne kadar her şeyleri açıklanan, hakkında gösteren ama elletmeyen, ne idüğü belirsiz olan, zamanla efsaneleşen bir sürü karakteri oldu. Hepsinin hikayesini ya flashback'lerde, ya başkalarının hayatlarında ya da alt metinlerde öğrendik. Bu kez durum farklı. Ne balonla adaya düşen orijinal Henry Gale gibi, ne de bir akıl hastanesinde bir Desmond'a teknesini verirken gördüğümüz Libby gibi, ne Hurley'in akıl hastanesinde O'na rakamları söyleyen deli gibi, ne de "Hurley Bird" bir karakter bu. Üstünde koyu mavi gömleği, elinde kupası, gözlerinde sürmesi ile Richard Alpert...

1.sezon sonlarına doğru gördüğümüz ve Philedelphia Experiment'e bağladığımız Black Rock gemisinde zincirli olarak gördüğümüz iskeletler gibi bir köleydi Richard Alpert. Belki de gemi kaptanıydı Richardus. Her yerde o vardı dizide. Locke'ın doğumunda da vardı, Benjamin'in hayatında da...

Sonunda O'nun hayatını, belki de Jacob ve Black Smoke arasındaki savaşın asıl sebebi ile ilgili nedenleri öğreneceğiz. Hoş 5 sezon siyah-beyaz diye diye bundan bahsetmeleri ayrı bir olay ya neyse. Alvar Hanso veya Dr.Pierre Chang'de çıkarsa hele Dharma dönemi olursa 1-2 dakikalık pek güzel olur. 8 bölümdür "Jacob, sayıları severdi" "Ben, Black Smoke'ım. İyi peki akşama ne yiyeceğiz" muhabbetlerinden bıkan bünyelere bir ilaç olması umudundayız. Yap, "The Constant" gibi bir efsane daha J.J... Yaparsın sen.

Messi'yi Durdurmanın Yolu


"Onu durdurmak için yanınızda av tüfeğiniz olmalı. Bam-bam, hepsi bu!"


Mallorca Teknik Direktörü Gregorio Manzano, Messi'yi durdurma yolunu bulmuş...

Özhan Canaydın'ı Kaybettik


Bütün Galatasaray başkanlık kariyerini belki tek bir işe ayırdı. Aslantepe Ali Sami Yen Stadyumu. 8 sene bekledi. Uğraştı, kredi aradı, futbolculara verilen çekler bile karşılıksız çıktı O'nun başkanlığı zamanında. Her toplantı da bir maket, bir proje, bir sinevizyon gösterisi sundu, bu yüzden nice laflar bile işitti Divan Toplantılarında. Transfer fotoğraflarında sadece bir ismin yanındaydı kariyeri boyunca. O da Hagi'ydi. İyi bir yönetici miydi? O'nu başkaları tartışsın. 200 gün kala Ali Sami Yen Stadı'nın bitimine, o Ali Sami Yen'in yanına gitmeye karar verdi.

Mekânı cennet olsun.

22 Mart 2010 Pazartesi

Penaltı ??



4 büyüklerin maçlarında her olaya hakem faciası felan diyoruz da izlemediğimiz maçlarda olanları kaçırıyoruz aslında. Ben bir şey yapmadım diye elini kaldıran Antalyaspor'lu futbolcunun eline yakın mesafeden gelen topa penaltı + sarı kart verilmesinin ben anlamını, mantığını çözemedim.

Umarım siz çözersiniz... Hele aynı hakemin Ali Güneş'in pozisyonuna devam demesi akıllara gelince elle oynama konusunda sıkıntı çektiğini söylemekte şüphe olmasa gerek...

Bir Garip "Yerli Messi(?)" Serdar Özkan





Serdar 2002-2003 yılından beri Beşiktaş forması altında profesyonel futbolcu diyebiliriz. O sezon Beşiktaş forması altında paf liginde mücadele etti. O sezon ne kadar iyi bir performans gösterdi bilemeyiz ancak 2003-2004 sezonunda A takıma yükselmeyi başardı.

Ara ara A takım yedeklerinde yer buldu Serdar Özkan o zamanlar. 5-3'lük Rizespor galibiyetinde ilk defa A takımla birlikte sahaya çıktı. Ondan sonra bir kez daha A takımla kupa maçında sahaya çıktı. Ardından Paf Ligine geri döndü Serdar.

2004-2005 yılında Türkiye Kupasında Aliağa maçında ilk 11'de sahaya çıktı ve ilk yarın sonunda oyundan alındı. O sezon bir iki maç hariç kadroya alınmadı genç oyuncu.

2005-2006 yılında A. Sepatspor'a kiralık gönderildi. O sıralar 2. Ligde oynayan takımda düzenli olarak forma giydi. 4 tane de gol attı. Sonraki sezınu Samsunspor'da geçti.

2007-2008 sezonunda Ertuğrul Sağlam ile Serdar büyük çıkış yakaladı. Düzenli olarak forma giydi. O sıralar herkesin çok beğendiği, süratli ve tekniği yüksek bir genç oldu. Sadece fizik olarak kendisini güçlendirmesi beklendi. O günden beri bekleniyor işte güçlensin diye. Ertuğrul döneminin ardından Mustafa Denizli geldi ve Serdar bir var bir yok oldu.


Kendisini bir türlü geliştirememesi, son vuruşlardaki beceriksizliği onu yaktı diyebiliriz. Taraftarın da kredisi bitti bitiyor zaten. Hatta birçok kişi için bitti bile. Hele Galatasaray maçında kaçırdıkları ile tarih yazı diyebiliriz. Ne kadar güzel çalım atarsa atsın fiziğini geliştiremeyince iş görmez hale geldi. Son vuruşlardaki beceriksizliği de güçsüzlüğünden, savruk yapısından kaynaklanıyor gibi.

Serdar Özkan'ın sezon sonu sözleşmesi bitiyor. Görüşmeler var ancak yeni bir sözleşme imzalanmış değil. Menejeri birkaç Avrupa kulübünün Serdar'ı istediğini söylüyor. İsim vermiyor ancak özellikle Benfica'dan teklif geldiğini doğruluyor. Bir de Serdar'ın Galatasaray'la görüştüğü haberlerini yalanladı. Beşiktaşlıların bir kısmı ise Gökhan Zan olayından sonra ikinci bir kıyak bekliyor Haldun Baba'dan.

Altyapı hocası Ulvi Güveneroğlu ise Serdar'ın ya Beşiktaş'ta kalmasının, ya da Avrupa'ya gitmesi gerektiğini söylüyor. Haklı da; İbrahim Kaş gibi geri döner en kötü.

Üst Üste İki Hafta Hat Trick Yapmak





Böyle bir canlıya da yakışır işte. Aynı sezonda iki kez hat trick yapma şansı bile az oluyor genellikle oyuncuların.

Gerd Müller'in 1970 Dünya Kupasında önce Bulgaristan'a, 3 gün sonra Peru'ya Hat trick yapma olayı da tarihde yazıyor. Aynı turnuvada İtalya'ya iki tane atabilmiş sadece. Euro '72 ön elemlerinde ise Türkiye'ye 2 maçta anca 3 gol atabilmiş. Neyse orada yırtmışız yani.

Yoksa Norveç'e, Meksika'ya, Sovyetler'e, İsviçre'ye özel karşılaşma olmasına aldırmadan hat trickleri dizmiş ayrı mesele.

Neyse Messi diyorduk konu nereye geldi, hadi hayırlı olsun. Bu akşamki gollerinden sonra gol sayısı 25 oldu sanırsam. Maşallah...

21 Mart 2010 Pazar

Sadece Beşiktaş




Oğlum şu an benim ismimi bile hatırlamıyor. Çevresindeki hiçbir şeyi bilmiyor ve hatırlamıyor. Sadece Beşiktaş diyor ve televizyonda gördüğü futbolcuların isimlerini söyleyebiliyor.
Abdulkerim Uzun
SSPE Hastalığına Yakalanan "Şifo" Mehmet'in Babası

Haber burada. Ne diyelim, Allah acil şifalar versin.

Messi, Bu Neyin Nesi ?



Messi'ciğim, insan olmayanım, neden iç çamaşırı reklamında oynarsın? Maserati reklamında, Franck Müller reklamında, Christian Audigier reklamında oynasana be Messi'm. Ne güzel "Terry" diyordun Afrika'da. Bunlar ne? Gençlik hatası diyeyim.

Neyse bi' banner'ını koyayım da telafi edeyim şu halini...

Lucas Neill Etkisi


Galatasaray bu adamı neden aldı? Defansta topla çıkabilsin, sıkışıldığı anda bireysel olarak oyunu rahatlatsın, uzun topları rakibe vermesin diye aldı. Alındığına değdi. Lakin, gelgelelim Servet - Emre Güngör ikilisine de kötü örnek oldu. Neden mi? Basit. Servet defanstan uzun top atmaya başladı sık sık Neill gibi. Hepsi de istisnasız rakibe veya taca. Sonra da Emre bugün adam çalımlamaya kalktı ve ikramı yaptı. Gelişine vursana be Emre'm Güngör'üm. Es-Es 1, bugün 2 bu takımın aynı hata ile gol yediği.

Yapamıyorsunuz sevgili Aslanlar. Siz zaten top kullanmayı, topla oynamayı çok iyi bilen stoperler olsaydınız zaten Neill alınmazdı oraya. Aldırmazlardı. Aldırmazdık. Ama adam bu işin ehli. Siz topları kesin, emin olun Neill'den daha çok övülürsünüz. Bugün Emre bu maçın kahramanı olabilirdi kestiği toplarla. Ama olmadı. Olamadı. Çünkü kendisinden başka bir şey olmaya kalktı. Basit oynayın. Basit oynamak; en zor ve en güzel iştir futbolda.

Bu adam kötü örnek bizim savunmamıza. Çok kötü hem de.

Onur Recep Kıvrak 1 - 0 Emre Güngör



Galatasaray, bugüne kadar ilk 7'de yer alan kendisi hariç 6 takıma karşı deplasmanda sadece 2 puan aldı. 6 maçta sadece 3 gol attı. 8 gol yedi. Son 4 deplasman maçında sadece 2 puan aldı. Yarın Bursaspor yenerse puan farkı da 5'e çıkıyor.

Hayırlısı...

Muhammed Demirci | + Bonus




Hani bir aralar Barcelona'nın transfer etmek istediği ufaklık vardı Beşiktaş altyapısında. Kendisi şu an 15 yaşında ve geçtiğimiz ay Beşiktaş A2 takımına yükseldi.

A Millî Takımımızın Honduras ile yaptığı özel karşılaşmada top toplayıcı çocuklardan biri de Muhammed'di. Kendisine Barcelona transferinin neden gerçekleşmediği sorulduğunda cevaba biraz şaşırmıştım açıkcası. Barcelona, Muhammed'e ailesinden ayrılmasını ve tek başına oraya gitmesini istediğini söylemiş. O sıralar basına olay Beşiktaş'ın yüksek yetiştirme bedeli istediği yazılmıştı ama Muhammed böyle düşünüyorsa iyimiş ne diyelim.

Kimbilir belki gitseydi ilerde "Neden bizim bir Iniesta'mız, Messi'miz, Xavi'miz yok?" diye sormazdık. Bakalım ilerde bir yerlere gelebilecek mi Muhammed. Arda mı olacak, Batuhan mı olacak, Serdar Özkan mı olacak, Semih mi olacak... Şahsi isteğim "Muhammed" olsun bir adım daha da ilerisi olsun.

Muhammed Barca İdmanında Haberi

Muhammed İçin Barcelona'dan Servet
Muhammed Demirci TFF Bilgi Ekranı

Bu da bonus:
Muhammed vs Alex de Souza



Sos Cagon !!!



Alanzinho - Ferrari - Jo - Lugano'lu Avea Reklamı



Lugano'nun, Jo'nun "GS Mobile modemi kullan" cümlesine verdiği tepki reklamın olayıdır bence...