18 Eylül 2010 Cumartesi

Bucaspor 0 - 1 Galatasaray


Bülent Başgaaaaaaan der ve hiç bir şey yazmam bu maça...

Derbi Haftasında Galatasaray Maçı Beklemek


3 büyüklerden birisinin taraftarı olmanın şöyle bir avantajı var. Diğer 2 büyük birbiriyle oynarken o maçı izlemek. Şöyle de büyük bir dezavantajı var. Kendi takımının maçını mutlak suretle kazanmasını beklemek.

Galatasaray,
Bucaspor deplasmanına çıkıyor. Muhtemelen Gaziantepspor maçı kadrosundan sadece Elano değişikliği yaparak başlayacak. Maça başladığında, kendisinden 24 saat önce oynamış olan Trabzonspor'un kaybını düşünürsek, bu bile bir kazanç. Lakin, pazar saat 20.00'da oynanacak olan Fenerbahçe - Beşiktaş maçı ise 2.bir kazanç demek. Çünkü;

Beşiktaş kazanırsa, Fenerbahçe'ye 3 puan fark atılacak. Tablonun dışında ise, daha karışık bir Fenerbahçe olacak.

Fenerbahçe kazanırsa; Beşiktaş ile puanları eşitleyecek. 9 puana çıkacak. Dahası, aradığı morali, arzuyu, isteği bulmuş olacak. Trabzon'a yaklaşmış olacak.

Berabere biterse; yağlı ballı kızarmış ekmek.

Sözün özü şu; Galatasaray kazanırsa kendi göbeğini kesmeye devam edecek. Haftaya iç sahada oynayacağı İ.B.B maçı öncesi önemli bir adım daha atmış olacak. Ama puan kaybederse, turnuva elemelerinde averaj hesapları yapan Türkiye A Milli Futbol Takımı gibi olacak. O kaybetsin, bu kazansın felan... Ama böyle bir avantajı bir daha asla bulamayacak.

17 Eylül 2010 Cuma

Zorlasa da Oldu


Maçtan önce aramızda konuşurken 1-0'ın iyi olduğunu, takımın da taraftarın da aklında pazar günkü derbi olacağını söylüyorduk. Ancak 1-0'ın 90'da gelmesi sıkıntı oldu tabii. Gerçi -sizi bilmem ama- takım kimi zaman kabız bi' görüntü sergilese de bana her zaman bi' gol atacağımız hissini verdi. Bu sezonun alışkanlıklarından biri diyelim; Allah bozmasın.

Schuster, beni ve benim gibi bunlara çok kafa yoranları utandırmaya devam ediyor sağ olsun. Tabata'nın bu yaştan sonra orta sahada bu denli hareketli oynaması enteresan cidden. Kimi zaman top ezse de bu da ilginç geldi bana. Hele ki Guti-Tabata-Nobre üçlüsünün bazı anlarda içgüdüsel paslar yapması iyice şaşırtıcı. Eldeki kadrodan maksimum verim alma konusunda iyi gidiyor. Bu takımın defansına Sivok, orta sahasına Aurelio, forvetine de Fatih Tekke gelecek. Dayı'ya sevgim & saygım gün geçtikçe artıyor açıkcası. Hele ki Ferrari'nin sakatlandığı pozisyonda takımın baskı yerken Ernst'in stopere geçip adam kaçırmayı engellemesi beklediğimiz "aktif hoca" hamleleri sayılabilir eğer oyuncular düşünmediyse bunu. He oyuncular düşündüyse ayrı bi' saygı duyarım.

İbrahim Üzülmez ibretlik adam yemin ediyorum. Ekrem kendi etrafında dönmeye devam. Guti geldiğinden beri çatır çatır oynuyor. Yanılmıyorsam 4 asisti falan var. Ama fizik olarak eksilmeye başladı. Haftasonu derbide ne olacak merak ediyorum. Tamamen içime doğuyor; Dayı o maçın sistemine göre kesebilir Guti'yi. -durun vurmayın tamamen tahmin ahah- Nobre bu sene belli bi' seviyenin altına inmiyor. Ernst... keline kurban Panzer'im. O değil de bizim bi' Fink vardı? Gariptir dün Cenk'den sonra Hakan'a çok güvenemedim. Olsun olsun iyidir.

Sonuçta Avrupa Liginde içsahada tüm puanları almak önemli. Bu yolda ilk maçta zorlasa da başarılı oldu. Hadi hayırlı olsun.

16 Eylül 2010 Perşembe

Şampiyonlar Ligi 1.Hafta Maçlarının Ardından


Yazın bittiğini nereden anlarsın. Okulların açılmasından. Komşularının köyden, memleketlerinden dönmesinden, süpermarketlerde defter, kalem, kaplık gibi eşyaların ön plana çıkmasından ve Şampiyonlar Ligi'nin ilk hafta maçlarının başlamasından.

8 grup. 32 takım. 16 maç. Saatlerin 21.45 olması. İlk hafta maçlarında neler oldu, neler izledik yazayım grup grup.

A Grubu

Bu grubun takımları Inter, Werder Bremen, Tottenham ve Twente.

İlk maçlar ise Twente - Inter ve Werder Bremen - Tottenham idi.

Mourinho'nun ardından gelen olmak hem kolaydır, hem de çok zor. Benitez ise Mourinho ardından gelip, Benitez stili ile çalışmaya çalışınca zorlanıyor haliyle. Twente deplasmanında öne geçtiler. Mou ardından daha hücumcular ve bu yüzden savunmada inanılmaz basit goller yiyorlar. 2-1 yenik duruma düştükten sonra mükemmel bir Eto'o golü ile 2-2 bitirdiler maçı.

Tahmin edilebileceği üzere Werder - Tottenham maçından bol gol çıktı ilk yarıda. Tottenham'ın ilk Şampiyonlar Ligi golünü Pasanen kendi kalesine attı. Bu maçta 2-2 bitti.

B Grubu

Bu grubun takımları ise Lyon - Schalke - Hapoel Tel Aviv - Benfica.

Lyon, Schalke'yi beklendiği üzere 1-0 yendi. Lyon, ligde tepetaklak gitse de Şampiyonlar Ligi'nde yürüyor. Schalke de ise Magath yerinde olmayı kimse istemez. Haftasonu Ruhr derbisi var. Dortmund maçı öncesi bu da kötü oldu.

Benfica ise Hapoel'i 2-0 ile geçti. Schalke maçları ile kaderini belirleyip, Lyon'un ardından giden olmak isteyecek.

C Grubu

Grubun adı, salı gecesi Valencia oldu. Man.Utd - Valencia - Rangers - Bursaspor'un grubunda, takım olan Valencia, Bursaspor'a 4 tane attı.

Futbolcu olan Valencia'nın takımı Man.Utd evinde Rangers ile 0-0 berabere kaldı. Valencia'nın ise sol bileği kırıldı. Sezonu kapattı.

D Grubu

Barça - Pana - Rubin Kazan ve Kopenhag grubunda Barça'yı çıkartsak 1 gol ortalama ile maçlar biterdi herhalde. Barça, Pana ile evinde oynadığı mücadelede ilk golü yedi. Ama Pana'yı da attığına pişman etti. 5-1 kazandılar. Tahmin edeceğiniz gibi Messi tek başına ezdi geçti.

Kopenhag ise Rubin'i sahasında 1-0 yendi. Rubin, Pep Guardiola Barcelona'sının 2 maçta yenemediği tek takım.

E Grubu

Çarşamba gününün maçlarıydı E, F, G ve H grupları. Bayern Münih, Cluj, Basel ve Roma'nın grubunda Van Gaal ustanın takımı Münih, sabırla oynadığı maçta 2-0 kazandı. Cluj ise Basel'i ilk 20 dakikada bitirdi. Maç 2-1 Cluj galibiyeti ile bitti.

F Grubu

Chelsea gruptan çıksın diye yapılmış bir grup F grubu. Grubun dişe dokunur tek takımı Marsilya'nın rezil futbolu ile evinde Spartak Moskova'ya 0-1 kaybetmesi, Chelsea'nin de Zilina'yı deplasmanda 1-4 ile süpürmesi grubun sonucunu belirledi.

G Grubu

Şampiyonlar Ligi Şampiyonlarının grubu G grubunun bahtsızı Auxerre. Şampiyonları ise Ajax, Milan ve Jose Mourinho'nun ekibi Real Madrid. Mou, takımına sistem oturtana kadar böyle 1-0, 2-0'lar ile yavaş tempolar ile götürecektir ama taraftarlar ne kadar sabrederler bilinmez. Maç kontrollerindeydi. 70.dakikada Ronaldo - Higuain - De Maria 3'lüsünün kaleye toplam 28 şut denemesi vardı. Maçı 2-0 kazandılar. Maçın adamı Mesut Özil seçildi.

Milan ise 5 ayrı takımda Şampiyonlar Ligi maçına çıkan ve gol atan Zlatan Ibrahimovic ile güldü. Maçı 2-0 kazandı.

H Grubu

Bu grup da Arsenal çıksın, arkasından da Lucescu gelsin diye var. Sürprizlerin takımı Braga, Sevilla'yı eledikten sonra Arsenal'e ne yapar demeye bırakmadan Arsenal, açılış maçlarının en farklı skorunu alarak kazandı. 6-0 bir rekordu. Braga yine iz bıraktı.

Luce ise skoru bilmeyene ama Luce'yi tanıyan herkesin tahmin edeceği o skorla, hem de o dakikada kazandı. Ilic'li Partizan ilk maçını kaybetti.

İlk haftada Salı günü sürprizlerin günüydü. Çarşamba ise beklenen galibiyetlerin. Salı günü 3 maç berabere biter iken, Çarşamba günü kimse berabere kalmadı. Manchester United'ın evinde berabere kalması, diğer takımlar için iyi değildir. Bursaspor'a yazık olmasa bari...

15 Eylül 2010 Çarşamba

Gerçek Beşiktaş'tan Siftah


Parkenin kartalları bu sezon ilk defa düzenlenen Süper Kupayı da kazanmayı başardı. Çifte kupalı kartal, ilk yarıda açtığı 5 gollük farkın kapanmasına izin vermedi ve maçtan 27-23 galip ayrıldı.

Hocamızı ve oyuncularımızı kutlar, bize yaşattıkları başarılar için de teşekkür ederiz.

Q7 Etkisi


Uefa.com'un Avrupa ligi fantezi futbol oyununda en çok seçilen oyuncular...

Düriye'nin Güğümlerinin Tekrarı


Güğüm nedir?

Güğüm, köy ve kasaba gibi yerlerde su taşımak için kullanılan bir kap. Sobanın üstüne koyarsın bunu, orada böyle kendi halinde ısınır. Şofben, doğalgaz gibi şeylerin olmadığı yerlerde imdat çekici, can yeleğidir. Sapında da mükemmel derecede bir sıcaklık iletimi vardır. Her yeri ne kadar sıcaksa tutmak için kavrayacağınız sapı da sıcaktır. Bu yüzden tencereler gibi kenarlarından tutmak güven, özveri, tecrübe ister.

Argo'da da göğüs anlamına gelir. Şarkıda güğümlerden birden etek kısmına geçmesinin sebebi budur.


Niye yazdım bunu TDK tarzı bilgileri. Bu akşam Kupa 1, Şampiyonlar Ligi, Devler Ligi gibi sayısız isimle büyüklüğünü ifade ettiğimiz organizasyonun yerine Star'da, Düriye'nin Güğümleri dizisinin tekrarı var. Tekrarı hem de. Tekrar.

Real Madrid, Bayern Münih, Ajax, Roma, Milan felan güğümlerin yanında nedir ki...

not: çocuk anlamı da var diyorlar. olabiler aybalam.

Tino Costa #24


Arkadaş ne sol ayak varmış ya sende...

14 Eylül 2010 Salı

Maddi & Manevi Milli Takım


Türk Milli Basketbol Takımı Dünya 2.si oluyor. Aldıkları prim; 1.5 milyon TL, 500 cumhuriyet altını, 1 ev.

Litvanya Milli Basketbol Takımı Dünya 3.sü oluyor. Aldıkları prim; 4300 Euro.

Türk Milli Futbol Takımı Euro 2008 4.sü oluyor. Aldıkları prim 900.000 TL.

İspanya Milli Futbol Takımı Euro 2008 şampiyonu oluyor. Aldıkları prim 212.000 Euro.

Hidayet Türkoğlu, Başbakanın yanında yaptığı açıklamada hala Maddi - Manevi desteklerimizi beklediğini söyledi.

Bu prim olayında bir yanlışlık var ama nerede...

Bana Her Şey Seni Hatırlatıyor





Alanzinho'nun muhteşem "no-look" pası ve bu pası Cassio Lincoln yıllar evvel atıldığında anlamayan Yaser Yıldız'ın kaçırdığı pozisyonlar...

Emiliano Adrián Insúa Zapata


"Sonuçta sol bek yani ne olabilir ki hehe" diye yorumlar ile geldi Galatasaray'a. Oynadığı oyunu izleyince söylenecek şeyler, kendisinden çok, O'nu yetiştiren insanlara ve Rafael Benitez gibi rotasyon manyağı bir hocanın elinde 35'ten fazla maçta sahaya çıkmasına olabilir ilk olarak.

"Türk futbolunun sorunları nedir ? "diye sorulur. Cevaplanmaz. Adres bellidir. Altyapı. Oraya da kimse inmek istemez. Ama işin temeli orada. Bir kanatta Insua. Diğer kanatta ilk yarı Ali Turan, 2.yarıda Sabri var. Birisinin özelliği stoper. Diğerinin ise kariyerinin 10 numara olarak başlayıp, sağ açık derken o bölgeye yerleşmesi. Bakın maç içerisindeki, ince noktalarla anlatayım farklarını.

2.yarının ortaları. Galatasaray sol kanattan çıkıyor. Insua ilk pası veriyor. Hemen, karşılamaya gelen sağ açıktan kaçarak kendisine boş alana gidiyor. Top istiyor. Topu alıyor. Boşta olan adamı arıyor ama bulamıyor.

İlk pozisyonun üzerinden 5 dakika geçmemiş. Bu kez adres sağ kanat. Sabri taçtan pası atıyor. Top Ayhan'a geliyor. Sabri, karşısında oynayan Olcan'ın arkasında ve statik. Olduğu yerde duruyor. Yürümek bile yaptığı bir iş değil. Ayhan ise bu ikisini bir doğru gibi düşünürsek aynı doğrunun üzerinde. Ayhan dönüyor, duruyor ve topu Galatasaray 10 saniyeye kalmadan kaybediyor.

Futbol temelinin en basit örneği bu olay. Borussia Dortmund, Wolfsburg maçında skoru 2-0'a getiren golü atarken top yaklaşık 120 saniye boyunca Dortmund orta sahasında Dortmund'lular tarafından paslaşılarak kullanıldı. Nuri alıyor. Boşa kaçan bir isme hemen atıyor. Topu attıktan sonra Nuri, bir saniye bile durmuyor hemen boşa kaçıyor. Tekrar alıyor. Bu durum Dortmund orta sahasında 2 dakika boyunca sürekli gerçekleşiyor ve dikine doğru gidilerek 2.gol atılıyor. Galatasaray ise sol kanadından bunu denerken, sağ kanadından bunun ne olduğunu bile bilmiyor. Çünkü, öğretilmemiş. Bilmiyorlar. Insua ise biliyor. Liverpool'da 35 maça çıkmış bir isim olduğunu her saniye gösteriyor.

Insua'nın bir de savunma yanı var. Rakibi topla geçirtmiyor. Hadi geçti mi, hemen vücudunu koyuyor, futbolun o ince noktalarına sığınıyor, hafif çekip bırakıyor, elini ayağını koyuyor, ama o topu tehlike yarattırmayacak şekilde kullandırıyor. Mesela; 92.dakikada öyle bir ters kademeye girdi ki, ders olarak okutmaktan da öte, ayrı bir ana dal yapmak gerek. Kornerde bomboş kalan adamın şutuna kayarak, altıpas çizgisinde inanılmaz bir müdahale ile topu çıkarttı.

Ergün Penbe - Hakan Ünsal
ikilisinden beri sol bek izleyemeyen bu gözler, evlatlarına Insua'yı anlatabilirler bu gidişle. Ergün ile beraber tabii.

Galatasaray - Gaziantepspor


Zvjezdan Misimovic'in maç sonu açıklaması ile başlayayım maç yazıma; "Bugün ilk yarı çok kötü oynadık. Gaziantepspor bizden ilk yarıda iyiydi. Ama 2.yarının başlarında biraz toplandık ve neticede kazandık. Zor bir maçtı ama şampiyonluk yarışında gitmek istiyorsak böyle maçlarda da kazanmasını bilmeliyiz."

Almanya'da top oynamaktan Alman realizmini mi kapmıştır bilmiyorum ama ne eğdi, ne büktü. Olduğunu, gördüğünü söyledi. Galatasaray'ın oynadığı futbol, daha doğrusu oynayamadığı futbol can sıkıcıydı. Gaziantepspor, Tolunay Kafkas yönetiminde Kayserispor zamanını yaşamaya başladı. Kayseri günlerinde bir Ariza Makukula ile zirveye kadar çıkmıştı. Bu sene yine aynı işi Beto ve Mehmet Yılmaz ile yapmaya kalkıyor. Olmuyor. Oyunun savunma anlamını, rakibi bozmayı ve atağa çıkmayı iyi başarıyorlar. Ama gol ayağı yok. 30 m'den nedensizce topa vuruyorlar. Ceza sahasına girme düşünceleri ilk düşünceleri değil. Bugünkü Galatasaray gibi bir rakibi bu ligde daha kolay kolay bulamazlar. Konyaspor bile çatır çatır oynadı kendi sahalarında çünkü.

Gelelim Galatasaray'a. Futbolun temelinde ne var. Hız. Tempo. Rakip, kendi sahasında 40m'de 9 kişi. Atağa çıktıklarında bu sayı azalıyor. Rakip az iken boşluklarına nasıl sızarsın? Hızlı oyuncular ile yapabilirsin. İleride kim var? Misimovic - Kewell - Elano - Baros. Baros'a top geleceğine göre geri kalan 3'lünün hızı var mı? Yok. Tempo yapabilirler mi? Pek değil. Ama topu hızlı koşturabilirler mi? İşte o evet. Bu adamların topu koşturabilmesi, rakipten de marke kalmaları için, kapılan topun bir an önce bu 3'üne gelmesi gerek. Kim atacak ? Mustafa Sarp. Ayhan Akman. Daha buraya yazmıyorum. Anlayan anladı.

Peki, Galatasaray nasıl kazandı? Topu hızlandıramadığına göre, oyunu hızlandırdı Galatasaray. Sabri - Aydın ikilisinin 10 dakikalık oyunu, Insua'nın bu sürede yaptığı bindirmeler ve Baros'un zekası ile golü bulup yattı Galatasaray.

Emiliano Insua hakkında da başka bir yazı yazacağım. 10 sene boyunca Hakan Ünsal'ı unutturabilir.

Kötü oynarken kazanabilmek, bir başarıdır. Ama kötü oynayarak bunu devam ettirebilmek, işte bu imkansızdır.

Bekleriz Jimmy Bey


Jimmy Jump'ı tanımayan yoktur. Enteresan bir renk. Dünyanın en önemli organizasyonlarına katılıp atlar. En son dünya kupasına takıyordu Barretina'yı. (ilgili bilgi için tık) Düz sahaya-sahneye atlayan adam da değil. Genelde yaptığı tüm eylemlerin altında bir felsefe, simge, anlam var.

Geçenlerde bir röportajına denk geldim. Şimdiki hedeflerinden biri İstanbulmuş. Arkadaş Beşiktaşlı çıkmış bir de. Forması falan da varmış. Hedef olarak bizimkileri göstermiş hatta. İşte Radikal'de yapılan röportajın ilgili bölümleri:
Türk futbolunu takip ediyor musunuz?
Ediyorum. Büyük takımları biliyorum. Beşiktaş’ı tutuyorum. Bir tane Beşiktaş formam bile var.

Beşiktaş sevgisi nereden geliyor?
Beşiktaş’ın taraftarı çok etkileyici. Bence benzer bir ruha sahibiz onlarla. Azimli, çılgın ve tutkuluyuz. Beşiktaş için, İnönü Stadı’nda sahaya atlamak isterdim.

Bunu denemeye niyetiniz var mı?
Yapsam güzel olmaz mı? Beşiktaşlılar da beni orada, onlar için koşarken görmek isterse neden olmasın?
Ben isterim hacı valla. Ama kritik bi' maçta gelme. Geleceksen de maçtan önce veya devre arasında falan atla. Eto'o'ya biraz ayıp etmiştin hatırlarsan. Ama gel sen yine de, anlaşırız biz. Hatta t-shirt'ine işleyeceğin mesajı da ben vereyim: Özkaynak Geleceğimizdir, Geleneğimizdir. Kral olursun yemin ediyorum.

Röportajın tamamı burada.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Parçalı Forma Giyemeyen Bir Futbol Kulübü Olmak


Galatasaray, bugün Metin Oktay'ı anıyor. Tribünlerde devasa parçalı forma olacak. O da orijinal parçalı değil, bu senenin forması ya neyse. Müzesinde, efsanesinin "çubuklu 9 numarasını" sergilediği bir kulüp, bugün Metin Oktay'ı andığı gün sahaya Arslan forma ile çıkıyor. İç sahada parçalı giymekten zaten erinmekte bu kulüp.

Bari bugün parçalı giyseydiniz.

Bu Resimdeki Mantık Hatası Nedir ?


Not: Top değil.

Şahan Gökbakar Gözlüğü ile Biten Haftasonunun Geneli


- Neden NBA takımları dünyanın en iyisi gözümüzle gördük, anladık. Adamlar, evinde 48 dakika basketbol oynadıktan sonra, ülkelerinin bir ucundan diğer ucuna gidip tekrar bir 48 dakika daha oynayabilecek fizik sahibi insanlar. Bir gün önce yarı final oynayıp, ertesi gün hem de aynı şehirde basket maçına çıkmak hem de 40 dakika oynamak onları zorlamayabilir. Ama bizim gibi 1.5 milyon ytl'yi cebe atmış basketbolcuların (helal olsun), 40 dakika inanılmaz bir savaş verdiklerini, 4.3 saniyede 2 kez maçı çeviren hamleler yaptıklarını düşünürsek, hem de gece 2 gibi yemek yediklerini eklersek, hatta Tanjevic'in sözleri ile "uyumakta bile zorluk çektiler" sözleri ile bu skor normaldir.

- Ama, Şahan Gökbakar'ın gözlükleri normal değildir.

- Annemin ve diğer bütün bayan akrabalarımın Ntvspor'da yorum yapan İbrahim Kutluay'ı her görüşünde "oynamıyor mu İbo" sorusunu sormasının üstüne, "bıraktı o" cevabını duyup şaşırmaları ayrı bir not. Sadece benim başıma gelmiyordur diye sanmaktayım.

- Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık.

- Hakan Kutlu, görevi en erken bırakması kesin olan isimdi. 5 hafta gibi bir süre koymuştuk. Bu hafta istifa etti. İyi bir hocanın yanında yardımcı antrenörlük yapıp tekrar başlasa iyi olacak.

- Aslında düşündüm de Şahan Gökbakar normal değildir.

- Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık.

- Kalesinde Leo Franco olan her takım, takım değildir. Zaragoza evinde 34 dakikada 5 tane yedi. Rakibi acıdı da 3-5 bitti maç.

- Nobre, kanatları çalışan bir takımda işe yarayan bir eleman olmaya devam ediyor.

- Ümit Özat, Ümit Usta olmuş. Benim nacizane isteğim, ailesini de alıp, şöyle Geyikli, Erdek gibi bir yerde bir ev alıp orada kafasını dinlemesi. Kalp rahatsızlığı ağır, üstüne bu kadar kilo yapması iyi değil.

- Arda Turan'ın ayağında "plastik alçı" ile maçlara gitmesinde bir sakınca yok mudur ? Aslında yanında Sinem Kobal ile gitmesinde bir sakınca var ya neyse.

- Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık.

- Roma'yı yakmadılar, boyadılar ! 5 tane attı Cagliari.

- Cesena, Milan'la eğlendi. Statları çok güzel. İyi baskı ile çok can yakarlar.

- Juventus, neyse bir şey demiyorum.

- Barcelona, Hercules'e yenildi. Hercules'e bahis oynayan insan evladı varsa işte o insan değildir. Mascherano'ya 20 küsür vermeleri ise en hafifinden "salaklık!". Çok iyi bir kadroları var. Guardiola, takımının sürekli aynı isimlerle başarıya ulaşma yolunda bir sıkıntı çekme, bir heves kaçması yaşamasını engellemek için kadroya isimler katıyor ama Barça sistemine takılıyor. Barça sistemine uyan her parça kendisini 2 beden yukarı çıkartır iken, uymayan her parça takımı 1 beden aşağı indiriyor. Ibracadabra gibi.

- Fransa'da zirveye oynayan takımlar rezil. Lyon'un hocası kötü. Bordeaux'un hocası Tigana. Yeni Gourcuff'u Ben Khalfallah diye birisi. Adını duymuş, izlemiştim de Gourcuff üzerine orada işi ne ? Marsilya ise ayrı bir kötü.

- Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık.

- Kayserispor ve Şota Arvaladze ikilisini, zamanında Kayseri'li olan sınıf arkadaşımla çok konuşmuştuk. Hacı, ki lakabıdır ama hacılıkla alakası yoktur, kombinesini alıp maçlara gidecekti bu sene. Beklediği santraforlar, Cris Boyd vs., gelmedi ama Şota ikimizin de beklentisini çok aştı. Tolunay Kafkas zamanında yapılan takım savunmasının üzerine, özellikle Santana - Cangele ile hücumda oldukça efektif olunca, gerekli golü de buldular artık bu sene. Her maç en az 1 gol atıyorlar. Üstüne yine gol yemiyorlar. Ankaragücü maçında haddinden fazla bir çekince ve orta sahada üstünlüğü kaptırma yaşamasalardı o maçı da 1-0 bitirebilirlerdi.

- Fenerbahçe ve Aykut Kocaman ikilisi ise böyle maddeler meselesi değil. Ama şöyleyeceğim şey şu; 20-30 yaş arası Fenerbahçe'liler Aykut Kocaman'a destekten vazgeçmez ve "Başkan"a kızarlar iken, 30 yaş üstünde "Aykut hoca moca değil"e kadar keskin yorumlar var.

- Bu finalde bir yerlerde Murat Kosova olmalıydı. Tribünde de olsa bir saniye görülmeliydi ekranlara.

- Tello, Bursaspor maçında 10500 m koşmuş. Beşiktaş'ta bu mesafeye yaklaştı mı bilmiyorum.

- Kevin Durant hala basket atıyormuş. Üstüne de ; "financial and moral laylaylaylay" demiş.

- Billups ve Odom kupayı kaldırma zahmetinde bile bulunmadılar. Biraz kaldırın kupayı yahu.

- Galatasaray taraftarları, böyle deyince farklı birilerinden bahsetmişim gibi geldi, Metin Oktay anısına dev bir forma yaptırıyormuş. Öncelikle o taraftarlar bi' Galatasaray Müzesi'ne gitsinler de Metin Oktay'ın formasını görsünler. Müzenin yeri de, Nevizade'nin her çıkışında inlettiğimiz İstiklal Caddesi'nde. Hatta Lisenin tam karşısında. Bu arada, Galatasaray müzesinde balmumu Metin Oktay heykelinde bulunan forma orijinal parçalı değil. Çünkü, kolları 2 parça olmalıyken, tek parça renk. Metin Oktay'ın giydiği belirtilen ve müzede duran forma, sıkı durun, "çubuklu ve 9 numaralı forma". Şimdi, hangi forma yaptırılacak, hangisi doğru bir tartışıp doğruya varsınlar. Doğru bir tane. O da 10 numara parçalı.

- Şahan Gökbakar'ın gözlükleri çok rerörerö.

- Fenerium'da olan ürün çeşitliliğini Galatasaray Store örnek almalı. Kulübün lisanslı ürünü illa ki, üzerinde koskoca arma, sarı-kırmızı renkler taşıyan, koca koca mesajlar veren ürünler olmamalı. Enine çizgili beyaz-kırmızı, polo yaka t-shirtler felan daha çok olmalı. Yani, normal günler için, sade ve resmi lisanslı ürün olduğunu küçük bir logo ile felan gösteren ürünler olmalı. Fenerium'da suluboya bile var ve resmi ürün diye çok çok pahalı değil. Kırtasiye fiyatında. Kısacası; Çeşit inanılmaz fazla. Galatasaray Store gibi kuru kalabalık fazlalığı değil. Bir çok yan renk ve orijinal renklerin açık ve koyu tonlarından inanılmaz bir yelpaze oluşturulabilmiş.

- Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık. Kerem Tunçeri. Kazandıııık.

- See you another life brother. Evet Desmond Brother'ı özledim. Lost'u özledim.

- Namaste.

Bu Karaktere 2.lik Bile Çok

Sana sadece C.Sinan Sağıroğlu ile yani yine senle seslenmek istiyorum: "Yauuuvvv ilerleyin artık. At gözlüklerini çıkartın"

12 Eylül 2010 Pazar

4-1-2-1-2 ve Beşiktaş



Maçdan 1-2 gün önceden Bobo ve Nobre'nin aynı anda sahada olacağı söylenmeye başladığında "Bobo'yu aldı sola koydu eşşeoğlueşşek" Vol III geliyor, Tigana ve Denizli'den sonra Schuster de deneyecek diyorduk ki; sahada apayrı şeyle karşılaştık. Çift santrafor Nobre-Bobo ve arkalarında Nihat. Orta sahada sol iç Necip - sağ iç Guti ve arkalarında Ernst. Orta sahanın üstüne kelime söylemek gereksiz. Guti diye bir sanatçı, Ernst diye bir savaşçi var. Bir de yanlarında bizim evlat Necip. "Complete Midfielder"? peh. Övmeyeceğim zira nazardan fena korkmaya başladım.

Sistem gereği beklerin katkısı çok önemliydiki defansif olarak hatalar olsa da Ekrem ve İsmail bu maç için günü kurtardılar. Ekrem'e bir şey demiyorum, bu saatten sonra yapacağı şeyler bellidir zaten ama İsmail'e depolamamız gereken şey "güven". İlk günkü özgüveni yok ve çok belli oluyor. Tribündeki homurdanmalarımızın da bunda etkisi olmuştur. Umarım toparlarız beraber. Ferrari bu sezonki en iyi performansını gösterdi desek yeridir. Toraman klasik bombalarından birini patlattı ki Vittek direğe takıldı o pozisyonda. Toraman'ın en az riskle verim sağlayacağı mevki sağ bekdir demeye çok yakınız artık. Tabata yanılmıyorsam 4. asistini yaptı ligde. Nobre ve Bobo şimdiden 3'er gole ulaştı. Guti gözlerimizin pasını sildi. Quaresma'sız Beşiktaş'ı bekleyen aç çakalların ağzının payı verildi.

Bu konuda Schuster'in bilinçli veya bilinçsiz oyuncu koruma hamlesi de güzel oldu. Quaresma'nın mevkisinde kim oynarsa yazık olacaktı. 2 gol atıp 3 asist yapmadığı sürece "Quaresma'yı bu mu yedekleyecek?!" denecekti. Schuster o mevkiyi kaldırarak kökten çözdü olayı. Hoca'ya ısınma sürecimiz oldukça verimli geçiyor. Seviyoruz Schuster'i.

Bu arada maçtan önce Twitter'daki Beşiktaşlı ekiple buluştuk Kazan'da. Hatta onur konuğumuz da bize eşlik etti. Bir anda kendimi Itır Esen'in yanında kendisiyle konuşurken bulunca heyecanlanmadım değil. Gittiğimde onu görmeyi beklemiyorduk açıkcası. Güzel oldu ama. Sonuçta eğlenceli geçti, bayağı memnuk kaldık. Önümüzdeki maçlar ve özellikle Hentbol maçları için sözleştik. Oradaki herkese selamlar.

Not: Üst taraf, üst taraf; YETER ARTIK üst taraf. Tüm stadın enerjisi çekliyor yemin ediyorum.