13 Ağustos 2010 Cuma
2010-11 Sezonu Süper Lig Formaları
Federasyon bu sezonun kataloğunu yayınlamış.
İlk göze batanlar Beşiktaş'ın gri ve Galatasaray'ın çubuklu 4. forması. Ankaragücü'nün formaları ölümüne detaya boğulmuş. Kasımpaşa Pembe'ye el atmış galiba. Bir de Antalya her sene olduğu gibi güzel formalar tasarlamış.
Katalog Burada
Etiketler:
Bay Kerahet,
Forma,
tff
Oscar Cordoba
"Beşiktaş için Arsenal'ın teklifini geri çevirmiştim. Türk olmaya da hazırdım"
Oscar Cordoba
Hacı n'aptın sen yahu?
Etiketler:
Bay Kerahet,
Beşiktaş,
Oscar Cordoba
O, Nam-ı Diğer 8 Milyon Dolarlık Adam Pursaklarspor'da
Erkan Özbey'in hem genel menajer, hem de futbolcu olduğu Pursaklarspor, Adnan Sezgin'e nazire yaparcasına orta sahasına bir adam almış. Aldıkları adam Premier Lig görmüş, Fenerbahçe'ye ve Glasgow Rangers'a gol atmış bir isim. Ne kadar süslersek süsleyelim Bülent Akın kelimesinden sonra bunlar boşa gidiyor. O, artık Pursaklarspor forması giyecek. Ara sıra 2 adım ötesinde olmasa da kendisine yakın olan Çubuk'a gidip turşu yiyecek felan işte.
Ayrıca, Süper Kupa da kazandı Bülent Akın. Duy, Adnan Sezgin duuy. Eloğlu kimleri getiriyor. (son cümle ironi içermektedir)
Etiketler:
Bülent Akın,
Felix Mourinho
12 Ağustos 2010 Perşembe
Adnan Sezgin'e Transfer Önerileri
Tarih 12 Ağustos 2010. Günlerden Perşembe. Lig 14 Ağustos 2010 tarihinde başlıyor. Galatasaray takımı "uzun saçlarından sen suçlusun" bahanesi ile Haldun Üstünel'i ve getirdiklerini temizleme operasyonu ile herkesi yolladı. Taraftarın zorla "kalsın" baskısı yaptıkları Milan Baros ve Harry Kewell ise taraftar yüzünden kaldı zaten. Yoksa bir an bile sözleşme uzatılması düşünülemezdi.
Ee peki kim geldi. Lorik Cana. Juan Pablo Pino. Mehmet Batdal. Defalarca kez söylememize, Rijkaard'ın milletin artık gözünün içine batsın diye oynattığı Barış - Mustafa - Ayhan 3'lüsünün olduğu yere bir isim hala alınmadı. Alınmadı değil. A-lı-na-ma-dı. Becerilemedi. Gidenlerin zaten yeri doldurulamadı ama gelenler de bir yer doldurmuyor şu durum içerisinde. Biz isim önerelim de Adnan Bey getirsin. Daha kolay olur.
1- Junichi Inamoto; Bir kere Türkiye'yi biliyor. Japon turist çekme olasılığı da var. Hele yeni stadyuma her maç 250 kişilik kafile çeksek, parasını da çıkartırız. Kawasaki Frontale takımında. Tam bizlik yahu.
2- Alioum Saidou; Kayseri'de idi en son. 2005-2006'da orta sahanın iş gören, gariban, sesi soluğu çıkmayan ismi idi. Gittikten sonra "Arda'yı biz yıldız yaptık" sözleri dezavantaj. Ama takım içinde hallolur. Tam Galatasaray'ın aradığı adam. Ali Turan olayından sonra biraz zor da olsa anlaşılabilir.
3- Volkan Arslan; Evladım, evine dön deseler hemen koşar Volkan. Pitbull yahu. Orduspor'un başarısı için ter döküyor ama gel desek gelir. Hemen anlaş Adnan Sezgin.
4- Jan Polak; Efsane bir isim. Anderlecht'in 18 sene üstüste iç sahada Standart Liege'yi yenmesinde hep onun ismi imzası şekli var. 9 uefa kupası, 22 lig şampiyonluğu da cabası. Mustafa - Ayhan - Barış ve Jan Polak. Kork bizden Real Madrid.
5- Tekrar Mehmet Topal; Valencia ile dil sorunları yaşıyor. Antremanları dili anlayamadığından kaçırıyor. Konuşalım. 1 sene dil eğitimi ile bize kiralasınlar. Geri yollayalım sonra.
6- Ovidiu Petre; Yanında Bratu gelecekse ben havaalanında yatmaya razıyım. Ne olur alın.
7- Haim Fresco; Şu adı olup, kendi olmayan adam. Yerine de onu getir. En azından uçağa bindiriyor adamları.
Gidip orta saha yokken Baptista alıyoruz ya neyse. Ne diyelim. Hayırlı işler.
Etiketler:
Adnan Sezgin,
Felix Mourinho
Süreyya Soner
Şu takımda kimler geldi geçti bi' sen kaldın be Süreyya Abi. Zamanında Gerrard'ı bile teselli etmek sana kalmıştı falan. Şimdi de bakıyorum Quaresma'nın kankası olmuşsun. İyisin abi iyisin.
Sabah antrenmanında emektar malzemeci Süreyya’yı karşısında gören Ricardo Quaresma’nın birden bire gülmeye başlaması herkesi meraklandırdı. Portekizli yıldızın neden güldüğü daha sonra ortaya çıktı. Süreyya’nın, Quaresma’ya, Arif Şentürk’ün türkülerini dinlettiği ve Şentürk’ün kim olduğunu soran yıldız oyuncuya, “Türkiye’nin imparatoru” yanıtını verdiği öğrenildi.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Beşiktaş,
Süreyya Soner
Hazırlıksızlığın Hazırlığı
Birisi Emre için gelen teknik adamlara demeli ki; "Bu adam ön libero değil. Bu adam 10 numara denilen mevkiinin de adamı değil. Bu adam bu ikisinin arasında oynayabilecek bir adam. Hatta 4-3-1-2'nin solunda harikalar yaratmış bir adam. Ama 10 numara değil."
Kağıt üzerinde, saha üzerinde diziliş anlamında iyi bir kadro. Alternatifi bol, isimlerin 2'si (Emre - Hakan Balta) dışında yerinde oynamayan yok. Bir curcuna yok. Herkesin yapması gereken işi var. Paslaşma var, oyunu rahatlatma var. Topun arkasına geçme çabası var.
Lâkin, stoperimiz de yok. Servet'in dışında Hakan Balta'yı o bölgeye çekerek oluşturduğumuz göbeğe bir türlü İbrahim Toraman veya başka bir isimi asla oturtamadık. Hakan'ı stopere alınca İsmail'in o bölgede İbrahim Üzülmez'in arkasında kalmasının sebebini gördük sanki. Tersinde oynayan Gökhan Gönül ayrı bir yazı konusu.
Ortada Nuri - Aurelio ve önlerinde Emre 3'lüsü ile hem savunma anlamında hem de rakibe kolay pozisyon vermeme, ileride basabilme adına güzel görünen bir 3'lü olsa da Nuri ile Aurelio'nun, Erman Toroğlu'nun saçmalamadığı nadir anlardan birisinde söylediği sözü ispatlarcasına tek kişilik işi yapması, Emre'nin zaten o bölgede az olan etkinliğini, yaratıcılığını sıfırladı. Hamit'in de muhtemelen Bayern Münih kampında Van Gaal antremanları altında pestili çıktığından sadece ter atmaya gelmiş bir isim olması da hücuma bir şey katmadı.
Arda zaten bir başka. Ama hücum hattı içerisinde 90 dakika sahada kalan tek isim olması da düşündürücü. Şutlarını da geliştirmiş. İki ayakla da topu dikmiyor. 1.5-2 m seviyesinde vuruyor.
Mevlüt'e top gelmeyince, hele bir de ligde maç yaptıktan sonra buraya gelmesinin ardından oynadığı oyuna bir şey denemez.
Sezon başlamadan 3 gün önce yapılmış bir maç için söylenecek pek söz de yok. Kendisini haliyle sakındı herkes. Fazla üzmedi. Hakem de bizi üzmedi. Verdi penaltıyı.
Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar için de söylenecek söz yok.
Etiketler:
Felix Mourinho,
Türkiye A Milli Futbol Takımı
11 Ağustos 2010 Çarşamba
Necip #2
İsmail Er (aka Air İsmail) yine güzel bi' habercilik çalışması yapmış. Quaresma ve Necip'i kıyaslamış. Başlığı da çakmış "Q7'ye Q7, Necip ise Metrobüs'de" falan. Hani yüreğine hitap edecek insanın. Hatta Quaresma'dan soğuruz belki, başlık o derece etkili. Ama haberi okuyunca Necip'in açıklamalarına geçiyorsun. Yok yok... Tahtalara vurmaktan, dilimizi ısırmaktan yorulduk. Övmeyeceğim Necip'i bu sefer. Nazar değecek diye korkuyorum. İşte Necip'in konu hakkındaki açıklamaları:
"Kimseyi kıskanmıyorum. Hedeflerim var. Bunları zaten bir gün başaracağım. Yolun başındayım. Çıtayı yükselttiğimde benim de elime ağabeylerim kadar para geçtiğinde herşeyim olacak. Ama bugünleri de asla unutmayacağım”Aklıma Ali Ece'nin anlattığı bir şey geldi. Zamanında dergi için Necip ile röportaj yapıyorlar. Sonra Ali Ece, Necip değerlendirmesinde anlatıyor:
"Sabah idmanlarına gelirken, metrobüs ve diğer taşıma araçlarını kullanıyorum. Tesisler ile evim İstanbul’un iki ayrı yakasında. Araçla, Ümraniye’ye gitmeye kalksam en az 2 saat yollarda zaman harcayacağım. Metrobüsle daha çabuk evimden, karşıya geçiyorum. Benim de bir gün rahata erebilmem için çok çalışmam gerektiğinin farkındayım. Quaresma’ya çok lüks yeni bir araç hediye edildi. O büyük bir yıldız ve herşeyi hakediyor. Ben, hakkımı aldığıma inanıyorum. İleride de alacağımdan şüphem yok. Kendimi hiç kimseyle kıyaslamıyorum, kıskançlık yapmıyorum ve ileriye bakıyorum."*
O röportajda en çok hoşuma giden de şu olmuştu, müzik zevkini sorduğumda, birçok isim saymış, sonra da "Yanlış bir isim mi söyledim, insanlar yanlış anlarlarsa onu yazmasan da olur abi, hangisini uygun görürsen onu yaz sen, sonra camiaya leke sürecek bir şey olmasın da!" demişti.**Demiyorum bir şey. Önceki altyapı kurbanlarından sonra böylesine pırıl pırıl bi' yetenek. Nazar'dan korkuyorum. Cidden. Şşş.
*İsmail Er'in haberi
**Ali Ece'nin yazısı
Etiketler:
Bay Kerahet,
Beşiktaş,
Necip Uysal
10 Ağustos 2010 Salı
NTVSPOR.NET ve çok canim sikiliyor kuş vuralim istersen
Spor medyasinin artik daha çok yorum kabiliyeti üzerinden döndüğü bugünlerde ironik bi şekilde bir tek ben demode kaldim sanirim. Geçen sene kaçirdiğim futbol gündemini bu sene yakalamak amaciyla bir kaç aydir Ntvspor, izlemeye çaliştiğim tek kanal, ntvspor.net ise baktiğim tek haber kaynağiydi. Bu takip mekanizmamin Yanliş olduğunu - daha doğrusu futbola dair başka bi zeminin olduğunu- anladiğim/animsadiğim an ise; Devrim Çetin' in yanliş bilgi veren bu sezon değerlendirme yazisiydi. Birincisi, Kasimpaşaspor Yilmaz Hoca' nin talebi üzerine takimdaki veteran oyuncularla yollarini ayirmişti; bu yazida yok. Halbuki, bir kaç hafta evvel ben bu haberi Ntvspor' dan okumuştum... ama bu bir sikinti değil; çünkü gayet anlaşilir futbolcularin mevkiilerini açiklayarak yazilmiş bir yaziydi. Eksik olmasi başka. Bir daha Ntvspor.net okumayacak da değilim; ama Futbloglar ile arasindaki farki gösterdi...
Devam edeyim... Dün gece öylesine futbloglar' a bakiyordum ki, çoğu kişinin Ntv' nin ve Ntvspor' un Kenanonuk-esk tarzindan uzaklaştiğindan girip; tarafli bir yayin politikasi izlediğinden çikmiş. Hatta bir yerde de Ntv ve Ntvspor alehinde kampanya, logo yahut banner da gördüm... Bu konuda yorumum biraz abese iştigal edebilir ama, daha fazlasini arz eden; Ntvspor' u yetersiz bulan kitle sokakta top oynarken yeşilsahada top oynamayi hayal edemeyen çocuklardan oluşmuştur; ve o çocuklari şu anda geçmişe olan özlemleri yapaydir.
Mesela NTV' yi kökten değiştirmeye çalişmak çok güldüğüm ve de tehlikeli gördüğüm bi fikir. Tanil Bora' yi ya da şurda bloga yazan öteki entelektüel futbol insanlarini halkin karşisina çikartmayi istemek, absürd ve mebzul miktarda hayalperest ve elit bir yaklaşimdan öteye gidebiliyor mu? Kahvede açik bir Tanil Bora ya da Aceto Balsamico görmek mi gönülleri ferahlatiyor? Ki bunun yerine, Tanil Bora' ya gitmek ya da Tanil Bora, Yiğit Akin ya da Yavuz Yildirim; hiç olmadi İslam Çupi okumayi teşvik etmek, onlarla kollektif ya da en azindan dirsek temasiyla bir güruh yaratmaya çalişmak daha komünist ve yerinde bir fikir gibi gelmekte bana. Kaç kişi İletişim Yayinlarinin futbol serisi olduğunu biliyor? Daha da ötesi; bu absürd değişim beklentileriyle yanan ve Ömer Üründül yorumlarini eleştirenlere bir gerçeği sunayim; Kötü Çocuk Türk, futbolu Ömer Üründül'ü ya da Ridvan' i anlayip yorumladiği, Sergen gibi bazi kelimeleri seçemediği kadar anlar. Hatta Ntvspor' da spiker, yorumcu olsa; interpol dinleyip; festivalden festivale koşsa dahi pop şarkilari yapar... Hii "ben Xavi' nin ara pasini Ronaldo' nun çalimlarla attiği golden daha çok seviyorum" diyorsaniz; bloglara bakmaya, Tanil Bora' yi takip etmeye devam edin ama, futboldaki "ataletin" tezahürlerine sanal ya da görsel medyadan müdahale etmenin sentetik bir fikir olduğu gerçeğinden, tribünde kolkola bağirdiğiniz adamlarin çoğunun nereden geldiğinden; aranizdaki soyut uzakliğin da bilincinde olun- ve ben buna girersem biraz fazla sosyolojik olucak herhalde onun yerine diyeyim ki;
"Siz, Ntvspor' dan Devrim Çetin; yazinizda böyle ufak bir yanliş ve bir kaç cümle düşüklüğü bulunmakta."
9 Ağustos 2010 Pazartesi
Ayman Doğan, Babasıyla Buluşuyor
Bütün transfer dönemimi bu transferi bekleyerek geçirdim ben arkadaş. Hep bu anı bekledim. Hep bu saniyeyi. Ziya Doğan'ın Ayman'ı istediği anı. O an geldi işte.
Haber; Ziya Doğan Ayman'ı istiyor
Etiketler:
Ayman Abdelaziz,
Felix Mourinho,
Ziya Doğan