22 Şubat 2009 Pazar

Beşiktaş olmak.


Eskiden böyle değildik, hatta benim hatırladığım, bildiğim hiç bi zaman böyle olmadık. Kimin oynayacağını hep bilirdik; bildik.Sağ bek Cihan Haspolatlı, sol bek Orhan Ak olsa dahi bilirdik fakat şimdi "rotasyon" diye bir kelimeyi Spormax'te L'pool maçı izlerken duymuş bir hocamız var.

Maçın başı gene aynı sıkıntı ile karşı karşıyaydı taraftar. Nedir? "ya bu takımda kim nerede oynuyor?"
Emre Güngör, hayal kırıklığına uğratıyor; ofsayt kavramını idrak edememiş. Sabri Sarıoğlu Sağ Bek? Sağ kanat? Sağ Açık? hangisi birisi bunu da söylerse sevineceğim. Lig TV önce Skibbe' yi sonra da Fatih Terim' i gösteriyor benim sabrım taşıyor; tamam iyi rotasyon yaparsınız da, 21. haftaya geldik hala sistem belli değil mi? Hakan Balta bu ülkenin en iyi sol beklerinden biri değil mi? Bu kadar mı sistemden vazgeçiren bi kadro yapımız var? neyseki sonra Mehmet Topal atıyor bir tane de 30-40 dakika sonraki kıyamet e hazırlıyoruz kendimizi...

Tam bir film gibiydi aslında; şöyle düşününce Christopher Nolan filmleri yanında tırto kalır. Öyle bir Kocaelispor var ki; savunma yapmayı bilmiyor. Aynen sarı- kırmızı formalılar gibi. Ama sonra ne oluyor? Hücum oyuncuları giriyor oyuna daha fazla... Daha da fazla...


Devre arası yorumları geliyor; Bülent Tulun' un ağzından nadir de olsa veciz bir yorum; "Sabri' ye sol elle yemek yediremezsiniz." iyi de Skibbe paşa onu "sol" a alıyor?!?

İkinci yarıda Galatasaray da Arda oyuna giriyor, gene; yine; yeniden takımı kurtaran adam olmaya çalışıyor. Yahu birazda oyunu aklında tutsan be Arda Turan? Bu vesileyle de Güz Gülleri yaşanıyor Sami Yen' de...

Taner Gülleri; bu adamı hatırlamamız lazım, geçen yarı 4 büyüklere de gol attı. Bu yarı ise Galatasaray' a 4 gol birden attı.Takımını değil, ismini aklımızda tutturuyor.Gerçi Kocaeli' nin bir de sağ beki var ki İskoç. Travis, Manics filan dinlerken kendini "körfez" de bulmuş belkide.

Neyseki maç bitimine yakın aklımıza geliyor "Aynı Beşiktaş gibi olduk" Sinan Engin var, Tigana/Ertuğrul Sağlam/Denizli var...Tabii ki bunun akabinde saçma sapan bir takım var ve maçı tamamlıyor. Eve giderken cebimde erimiş çikolatalarım var ve maç öncesi "melenk" neşem kalmamış...

O değilde, Gheorge; Lincoln ne attı ama değil mi? Hatırladın mı 10' un sevincini?

2 yorum:

Angélique dedi ki...

Yaşama sevincim ruh emiciler tarafından hüp diye çekildi sanki.Melenklik filan kalmadı.
Hakan Balta konusunda kesinlikle katılıyorum.Önceleri sakattı,carttı curttu.Şimdi bahane ne peki?Maç öncesi Kocaeli 5-2 alır deseler tepkimiz baya sansürlü olurdu ama sonuç ortada...Yine yatıp kalkamayan Lincoln - bir golle sıyrılamaz artık işin içinden- bu gidişle yakında voleybol alanında başarılı günlerini göreceğimiz 'kırpılmış yıldız' Baros, Heroes'a özenen Arda, Defanstaki görevini başarıyla tamamlamanın verdiği güvenle rakip kalede gol arayan Meira, David Copperfield mi burda lan dedirten defans!(pardon biz göremedik), kaleciler ve forvetler arasında bakışları gidip gelen orta saha(pardon biz göremedik2)..Diyecek çok da söz yok aslında.Ben giden 3 puana ya da bu rezalete değil, Kewell'ın ve herşeye rağmen sevimli kahraman Arda'nın emeklerine yanıyorum.Kewell sağda defansta,solda defansta,sağda hücumda,solda hücumda,orda burda her yerde...Peki taktik nerde?Kadro nerde?Şampiyonluk nerde?

Adsız dedi ki...

galatasaray yönetimi şu saatlerde açıklama yapıyor. adnan polat gazetecilere posta koyarak söyledi: "suçluların cezası verilecek" diye...

Aman tanrım... Futbol dünyasında "Yıldırım Demirören" ideolijisi mi yayılıyor ne? Galatasaraylılar haklı olarak çok seviyorlar başkanlarını "20.45" geyikleri falan geliyor akla "adnan polat" diyince. ama gırla giden hatalarına bir tepki göstermek yok...

Az sonra otobüsüm kalkacak, istanbul'da bu konuyu at ve emo'yla tartışmam lazım.