18 Ekim 2010 Pazartesi

Sallanan Köprü Meselesi


Bilmem kaçıncı Avrasya Maratonu yapıldı. Ne amaçla yapılır bilmiyorum. Yıllarca İnşaat Mühendisliği bölümünde okumuş birisi olarak, bizim sahip olduğumuz asma köprünün temeli aslında en basit ifade ile bir "salıncak" ile ifade edilebilir. Evet basit bir salıncak. Salıncağı taşıyan şey nedir? Kenarlarındaki zincirler. Zincirleri de taşıyan nedir? Yukarıya sabitlendiği demir destek. Destek kolay kolay kırılmaz, kopmaz. Ama zincirler kopar. Nedeni ise aşınma ve güçsüzleşmesi.



Köprünün kenarlarındaki kalın halatları biliyorsunuz. Onlar üstlerindeki kalın kabloya bağlıdırlar ve ters bir V şeklindedir salıncak gibi. Yol da bu halatların üzerine getirilir. Normal yol gibi "asfalt dökelim" değildir yapılışı. Yol blokları kaydırılarak bu halatlara oturtulur. Basit bir salıncak mantığı anlayacağınız. Zincire oturmuş tahta gibi. Tabii bunu komplike hale getiren mühendislik hesapları, detayları, uğraşları var. Statik hesabı, deprem hesabı, rüzgar vs. vs. ve en önemlisi "rezonans" olayı var. Çünkü, köprünün kendisinin sahip olduğu bir titreşim periyodu vardır. Köprü, kendi dengesini sağlamak adına bazı derecelerde salınım yapar. Bu rezonans ile eşit rezonansta bir kuvvet geldiğinde ise köprü olduğundan daha çok zorlanmaya, sallanmaya başlar. Köprü kendi içerisinde bir denge içerisinde sallanırken aynı şekilde bir kuvvet alırsa salınımı daha çok artar. Bu kuvveti de yaratabilecek olan şey, birden çok fazla kuvvetin buraya etkimesidir.

Salıncak dedik ya, şöyle söyleyeyim, sallanmakta olan bir salıncağı en tepesinden iterseniz, onun hızını daha çok arttırırsınız ama tepeden önce normal bir seviyede iken iterseniz, salıncağı yavaşlatırsınız. Bu kuvvetin büyüklüğünün, tepede iken yaptığınız kuvvet ile bir ilişkisinin olmasına gerek yoktur. Bu, bir rezonans yani titreşim meselesidir. Salıncak en tepeye 3 saniyede ulaşıyorsa ve siz de 3 saniyede bir etki edip, kuvvet etkitiyorsanız, bu salınım artacaktır. Salıncak daha da hızlanacaktır.

İçerisinde bulunduğumuz binalarda da bir titreşim vardır. Bir frekans vardır. Hesaplamalar yapılırken, deprem hesabı yapılırken bu frekans değeri göz önüne alınarak hesap yapılır. Ama deprem kuvveti, binanın frekansı ile aynı frekansta olursa, deprem etkisi 2, 3, 5, 10 kat olur. Aynı, köprünün sallanması gibi.


Boğaz Köprüleri, yıllardır bu koşular ile tehlike atlatmaktadır. F.S.M köprüsünün açılmasından sonra yayalar köprüde yürümüşler, koşturmuşlar, lakin sallanmak sebebiyle büyük korku yaşamışlardır. Yani 200 tane arabanın yapamadığı etkiyi, 2000 kişi çok fazlası ile yapmaktadır. Hasbelkader, hepsi birden uygun adım yürüseler, köprüyü de yıkabilirler. Çünkü, sahip olunan sallanma kuvvetini 2'ye 3'e 5'e katlamaktır bu.



Rezonans, titreşim, frekans yani ne derseniz diyin, en önemli etkidir.
Tacoma Köprüsü, bu göz önüne alınamadığından yıkılmıştır. Hem de rüzgar yıkmıştır. Esen rüzgar ve köprü frekansı çakışmış, köprü beşik gibi sallanıp, yıkılmıştır. Yani, yapı rezonansa girmiştir. Boğaziçi Köprüsü de bu tehlikeyi atlatmıştır. Eğer, sallanma dikkate alınmamış olsaydı, insanlar kendilerini sakınıp, yavaşlamasaydılar, çok kötü bir facia olabilirdi. Ucuz atlattık...

0 yorum: