28 Mart 2010 Pazar

Galatasaray Başkanlık Seçimleri


Beşiktaş Kongresinden başlayarak bu olayı bağlamak istiyorum. Beşiktaş tarihini pek iyi bilmem. En azından başkanlar ve faaliyetlerini pek iyi bilemem. Fakat, Yıldırım Demirören Dönemi kadar da kötü yönetim gösterildiği bir zaman aralığı daha yoktur muhtemelen. O Demirören, 20-0 sandıklarda, 4500'e 2800'de oylarda kazandı. Tarihin belki de en kötü başkanı, hem de ilk seçilişi değil, 2.seçilişi değil, 3.seçilişinde yine kazandı. Rakibi Murat Aksu ise sadece Demirören antipatisinden 2800 oy aldı. Ne bir proje, ne bir düzgün vaat ile çıkmadı. Sadece Anti Y.D. ile 2800 oy aldı.

Galatasaray Kongresi yapıldı. 5300 oy sayıldı. Adnan Polat 2900, Adnan Öztürk 2400 oy aldı. Adnan Polat, en başarılı başkan değildir muhtemelen. 2 senelik periyotta da belli olamaz bu. Ama şu var. Yaptığı, çabaladığı işlerde başarılı, Galatasaray Tarihi'nde Derwall - Denizli devrimi kadar önemli, Terim dönemi kadar önemli, Rijkaard - Neeskens dönemi başlattı Galatasaray'da. Amatör branşlarda kupa kazanma, hem de uluslararası alanda kupa kazanma gibi işlere imza attı. Stat inşaatı, kredi vs. vs. gibi işleri de var. Peki karşısındaki Adnan Öztürk ne ile geldi? Lise ile. Sadece lise ve bir avuç isim, hayal, fikir ile. Somut projesiz. Adaya ücretsiz giriş, bedava çay, liseli abilere imtiyazlar vs. vs. gibi şeyler sundu. Üstüne bir de Haim Fresco tabii.

Sonuç 500 oy farkı. "Abi'lere imtiyaz tanı, çayları, adaya girişleri bedava yap. 4-5 koltuk bedavaya ver. Başkanlık senindir. Galatasaray Futbol Kulübü değil, sadece Lise'dir." 500 oy farkının kapanması sorun değil aslında bir sonraki seçimde. Lisenin ileri gelenlerinden önemli 2-3 kişiyi saflara katıp, yanına alırsan o oy farkı da kapanır. Beşiktaş tarihinin en kötü başkanlarından birisi 1800 oy fark atıyorsa, Galatasaray Başkanı da bi' o kadar o farkı atmalıydı. Galatasaray Başkanlık Seçimleri'nin verdiği mesaj budur. "Galatasaray, Lisedir. Lise zihniyetidir."

0 yorum: