22 Eylül 2010 Çarşamba

Hello, My Name is Harry Kewell


Merhaba. Ben Harry Kewell. 22 Eylül 1978 günü, Sydney'de New South Wales adını taşıyan bölgede dünyaya geldim. Adım Harold Kewell. Ama Harry diyorlar. Sizin Mehmet, Memo gibi.

Dünyaya geldiğim gün, ama benden 2 sene önce benim gençliğimi izleyen gözlerin gördüğü en büyük santrafor olan Ronaldo doğdu.

New South Wales liginde Marconi adlı bir takımda futbol hayatıma başladım. Yaşım daha o zamanlar 12. Tayland'da, İtalya'da ve İngiltere'de bu takımla bir çok maç yaptım. Bu sıralarda da Leeds United beni kaptı. Yaşım o zaman 17 idi.

As takıma çıkmam 18 yaşında oldu. İlk golümü de sizin "Tuncay'ın takımı" diye adlandırdığınız Stoke City'e attım. Yıl 1997.



1999-2000 sezonu takımım adına en iyi sezonlarımdan birisidir. Uefa Kupası'nda yarı finale çıktık. 6 Nisan 2000 tarihinde çıktığım bir deplasmanda taraftara bakmak için sahaya geldiğimde, polislerin kalkanlarını kaldırmış bir şekilde beni koruduğunu gördüm. Dahası, çıkan gürültüyü ve desteği görüp çekindim. Maçı da 35 dakikada yediğimiz 2 golle kaybettik. O maçta da gözüme bir top toplayıcı çarptı. Koca kafalı. Yüzü tanıdık geliyor bana ya neyse.

Rövanşı alırız biz diye çıktığımız maçta, daha 4.dakikada, 10 numara attığı penaltıyla fişimizi çekti. Ben de 5 numaralı oyuncuya hareket çektim. 3 numaralı oyuncuyla omuz omuza mücadele verdim. Yetmedi.



Leeds'ten L'pool'a gittim. Aslında Inter'in bana 25 milyon dolar önerdiğini duymuştum. Neyse, 7 numarayı giydim. Ama o sakatlık belası yok mu... Her neyse. 5 numaralı bir Çek santrafor da bize geldi. 2002 - 2003 ve 2003 - 2004 sezonlarında Premier Ligde sol ayağı ile en çok golü atan bendim.



Sonra bir baktım. Yine İstanbul'dayım. Bu kez kalkanlar yok. Şampiyonlar Ligi finali oynuyorum. Rakip Milan. Karşımda 5 numaralı santrafor. 10.dakika olmadan sakatlanıp çıktım. 3-0 geriye düştük. Ama maçı da kupayı da aldık. Efsaneviydi. Bu şehirde bir şeyler vardı. O, 5 numara daha sonra 15 olacak, ben 19 olacaktım ve yine beraber santra yapacaktık.



Daha sonra bir baktım, o kalkanların arkamdan kalktığı stada transfer olmuşum. At kuyruklu bir yönetici beni ikna etti. Kıramadım. 1 sene oynar, paramı alır, işimi yapar ve dönerim diye düşünmüştüm. Yanlış düşünmüşüm. Daha sonra "I was reborn at Galatasaray" dedim.

Havaalanında, inanılmaz bir kalabalık. Nereye geldim ben dedim. Verdiler elime 19 numaralı formayı. Leeds günlerindeki gibi, ben daha bitmedim, demek için.

Florya'da arkadaşlarımla tanışmak için gezerken, top sakallı bir arkadaş geldi. Hayatımda duyduğum en hızlı "Welcome" telaffuzunu yaptı. Diğer arkadaşlarla da tanıştık. Sabri, bana çekirdek yemeyi de öğretti. Sabri'yi de rakibiyle karşılaştırırken böyle anlattım.



İlk maçım bir kupa maçıydı. Hoca beni oyuna aldı. Ben de koştum, koştum, koştum. Yerime gitmek için koşarken, bir baktım, o "kel" yine yardırıyor arka direğe doğru gittim. Vurdum. Gol oldu. 7 saniye sürdü golle buluşmam. Anladım ki, bu takımla yapacaklarım, kariyerimde yaptıklarımın yanında çok ayrı olacak.



Bir gün Bordeaux maçı geldi. Ulrich Rame'ye kızgınım. İlk maçta 3m'den topumu çıkarttı çünkü. Golün de gazıyla bir vurdum. Top 90'a gitti. Rame de o günden sonra iflah olmadı zaten. Yerine başka adam aldılar.



Bir tur sonra ise hala unutamadığım bir şey oldu. Stoper oynuyordum. O, Leeds'te omuz omuza mücadele ettiğim adam kenarda idi ve beni stopere yazdı. Ben de oynadım. Oynadım yani.



Sonra Frank ve Johan geldi. Devre arasına kadar beraber çok iyi işler yaptık. O da beni santrafor oynattı. Geldiğimde görev yapan Skibbe'de sağ açık ve bir maçta yarım saat ön libero oynatmıştı. Devre arasında sakatlandım. Sözleşmemi dondurma kararı almaları söz konusuydu. Ama taraftarlar buna izin vermedi.



Sezon sonu sözleşme yenilemek istemediler. Taraftarlar yine buna karşı geldiler. Beni istediler. Ben de onlara borcumu ödemek için döndüm. Benim her golümden sonra şarkılarla beni çağırıyorlar. Ben sakatken beni destekliyorlar, ben yokken bile bana bağırıyorlar. Dahası, 20 Nisan günü bize penaltıyı atan adamdan sonra beni seviyorlar. Bana özel pankartlar yapıyorlar.



Ben Harry Kewell. Bugün doğum günüm. 32 yıl bitti. 33 oldum. Galatasaray için elimden geleni yapacağım. Son saniyeme kadar.


İyi ki doğdun Daddy Cool. İyi ki doğdun Harry Potter.

4 yorum:

İsmail dedi ki...

Muhteşem bir yazı. Tam Kewell'a layık.

Görkem dedi ki...

daha güzel bir doğumgünü yazısı yazılamazdı sanırım..

Ufuk KURT dedi ki...

süper bi yazı olmuş, ellerine sağlık ..

Hakan Özkan dedi ki...

Büyük emek harcamışsın ellerine sağlık..