18 Ağustos 2010 Çarşamba

Beşikt'aşk' Edebiyatı


Geçenlerde Afili Filintalar'da Emrah Serbes ile bir röportajı okudum. Röportajı yapan Fenerbahçeli kişi bir soru soruyor:
Beşiktaş’ın bu kadar edebi adama sahip olmasının sizce bir açıklaması var mı? Ben bir Fenerbahçeli olarak olayı şöyle özetlemek isterim; bizim tribünden Uğur Dündar, Bedri Baykam çıkıyor, İnönü’ den Vedat Özdemiroğlu, Emrah Serbes, Feridun Düzağaç vs.
Harbiden, nedir bunun kaynağı?

Tribünlerin, taraftarların yaratıcılığından örnek vermeye bile gerek yok. Tartışmasız bi' gerçek var orada. Daha uçlardan iki örnek vereceğim.

Mesela Sinan Engin'e (aka Ayı Sinan) "Futbol, Dolmabahce'den esen ruzgari Kapali'dan koklamaktir" gibi bir söz söylemeyi bahşetmiştir Beşiktaş. Konu futbol olsa da ilham oradan geliyor işte. Yıldırım Demirören'e ait bir söz geçti tarihe. "Beşiktaş bir başarının etrafında toplanan insanların oluşturduğu bir kültür değildir, bir kültürün etrafında toplanan insanların başarısıdır" Büyük ihtimal o yazmamıştır ancak bu muazzam söz Yıldırım Demirören adıyla tarihe geçecek.

Emrah Serbes: "Biz sevinmek için sevmedik lafı var ya. Beşiktaş tribününden bu kadar çok edebi adam çıkmasının nedeni bu herhalde." şeklinde cevap vermiş.

Sahiden, neden bu kadar zengin Beşiktaş'ın tribününden çıkan edebiyat? Feridun Düzağaç gibi bir adam geldi mi şuralara mesela? Ya da tribün çapında da çok sağlam şeyler dönüyor. Farklı bir aşk yaşanması mı bunun sebebi? "Eros aşkı bizden öğrensin" sesleri de çıktı oralardan. Haksızlar mı?

1 yorum:

Şairler Parkı dedi ki...

Manevi anlamda "tribünden beslenmek" diye bir şey var. Ben buna inanıyorum gerçekten. Sadece maç izleyen insanlar topluluğu şeklinde düşünmemek lazım ki anlaşılabilsin.

Ege