Galatasaray' a transferi Jun-ichi Inamoto ile aynı gün olan, Anfield' ta son anlarında liman işçilerini/KOP' u gerim gerim gerdiğimiz maçta ilk defa Galatasaray forması giymiş, yani tam 10 gün önce toplasan bin kişiye maç yaparken bir anda kendini Avrupa' nın en ateşli taraftarlarının önünde bulmuş; hocasının oyunda verdiği misyonu; gene "Avrupa' nın en" diye başlayan bir futbolcusunu marke etmek olan bir şahıs, 14 numarayı giyen, Patrick Vieira' yı kendisine model alan (ki bu bile bir zeka göstergesidir) Mehmet Topal' ın Galatasaray forması içerisindeki ilk anlarıydı bunlar.
Peki ya şimdi?...
O, sahaya çıktığında Galatasaray taraftarının yüzünde direkt olarak değilde dolaylı yoldan(mesela maçın başında kaptırılan bir top ile gelişen kontra da çaldığı top ile) bir tür rahatlık oluşuyor. Sahada hiç elini kolunu savurmuyor, haksız yere alehte faul çalınsa dahi ağzını açmıyor. Topu aldığında nereye atacağını o kadar iyi biliyor ki, sanki bir taraflarında radar filan sakladığını düşünürsünüz. 35-40 metreden daha fazla açılmadan, "vursam da taraftar beni sevse" kaygısı yaşamadan, aldığı topu illaki bir şekilde olumlu değerlendiriyor, aldığı toplara bakarsak ta arkasındaki iki stoperin olmaması dolayısıyla yaşanılan pozisyonlar her zaman nedense...
Ve geleyim beni en çok mutlu eden olaya...
Bir Galatasaray taraftarı olarak şu anda takımda bulunan oyuncular arasında en çok kaptanlığı hak ettiğini düşündüğüm 3 oyuncudan 1. sıradaki isimdi Mehmet Topal. Ve Denizlispor maçında Ayhan Akman' ın atılmasıyla kaptanlık pazubandını o kadar "kurt" un arasından kaptı taktı koluna...
Umarım bir kaç sezon daha giyecek o güzel formayı; ve umarım da artık bi gün takımın lideri olarak sahaya çıkacak; Galatasaray "aristokrasisi"nin sahadaki bir yansıması olarak...
1 yorum:
aslında bakarsan ligin tek ön liberosu. milli takım için de güven kaynağı hem. avrupayı fethetmesi lazım acilen.
Yorum Gönder