24 Ağustos 2010 Salı

Aurelio ve Beşiktaş


Ta eskilerden dönen muhabbet sonunda gerçekleşti. Ben de blogun arşivine bir göz attım Aurelio için. Zamanında çok kızdırmıştı beni ve tüm taraftarları. Bir Beşiktaşlı olarak kolayca kabullenebileceğim bir transfer değil.

Olaya "amaan Rico da ne yaptı yeaa" rahatlığı ile bakamıyorum. Benim bildiğim tek şey Aziz Yıldırım ve köpeklerininin "Saraçoğlu Otoparkı Wars vol. bilmemkaç"a Beşiktaşlı bir sporcunun kurban gitmesidir. Ve o olaya şimdi Beşiktaş'a geldiği söylenen Aurelio'nun da karışmış, el kaldırmış olmasıdır.

Bu dakikadan sonra karşı gelmenin anlamı yok. Zira stadyumda bu sefer Beşiktaş Arması taşıyan taraf'ın aşağılanmasını da istemem. Elbetteki takıma kaptan olması gibi manyaklıklar yaşamadığı sürece. (Olmaz deme!) Burdan eleştirmesini bildiğimiz kadar sevmesek de oyuncuya saygı duymayı da biliriz. Ön sıralara koşup topçuya küfür de etmeyiz. Kalbimizde ağır-hafif bi' burukluk olur, oturur takımızı destekleriz. Zira bu atılan kazık bir değil iki değil. Bunlarla yaşamayı öğrendik uzun yıllar sonunda. Beterin beteri var, (ölümü görüp sıtmaya razı olanlar) rakip-eskisi topçuları toplarken de gördük bu insanları. Manevi yanlışların yanında sportif anlamda başarılı bir transfer olabilir bunu kabul ediyorum.

Twitterdan falan yeterince tartıştık bunları. Adam daha forma giymeden adını eskittik. Neyse, yazının sonuna hoşgörüsüne sığınarak Cartalete abi'min sözleriyle son verip, altına imzamı atıyorum. Ki ben Delgado'yu en sevmeyenlerdenim hatırlatırım.
... Beşiktaş-Fenerbahçe maçında müthiş bir devasa posterle karşılanmış, maç öncesi adını haykırtarak, gırtlak yırtmış olmasına rağmen "3 kuruş top oynayamarak"; akabinde, Tigana'nın veda için uzanan eline tenezzül etmeyen isimlerden biri olarak; aslında hiç bir zaman "Beşiktaş'ın oyuncusu" olmadığını kanıtlamıştır.. Bu durum Aurelio'yu haklı çıkarmaz, sevgisizliği geri getirmez elbette. Ama bir Bilica gözüyle de bakmıyorum kendisine açıkcası... Bir de işin "deve ve nerem doğru ki?" muhabbetinde olduğu üzere bir Beşiktaşlı profili var... Ne zaman ki; dar gününde olan bir futbolcu ıslıklanarak değil, alkışlanarak oyundan çıkar; o zaman Beşiktaşlı'ya Aurelio ve benzerlerine en sağlamından bir "hayır" deme hakkı doğar... Zirâ, Nihat ve Delgado belki dayak yememiştir, ama yaraları o günün Rico'sundan daha derindir...
Son olarak hayırlı olsun diyorum.

2 yorum:

Aytek Teoman dedi ki...

Ne sevmeli ne de dövmeli bu adamı. Zamana bırakmalı...

Son paragrafta, koyu yazı ile vurgulanan kısım da gayet düşündürücü ve doğruluk payı çok yüksek.

Pamukk dedi ki...

ıslıklanan yuhlanan delgado ve nihat için içim acıyor. orelyo bu formayı giyeerse de acır.