25 Ekim 2011 Salı

17 - 24 Ekim || Haftanın Genel Görünümü


* Antalyaspor - Galatasaray maçını izlerken vallahi billahi, düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine, futbol dışı sporlara olan ilgim arttı. Hentbol, curling gibi spor dalları, düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine, hiç bir yere ilerlemeyen ağır aksak diziler, düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine... Böyle bir yazıyı okumak insana ne kadar keyif verirse o maç da o kadar keyifliydi işte. düüüüt Yunus Yıldırım'ın düdüğü faul atışı Antalyaspor lehine... Bak Yunuscuğum, eskiden asker devletiydik, asker hakem doluydu memleket, şimdi de polis devletiyiz diye de polis hakemler dolmasın memleket. Gerçi sen polis felan değilsin ama benim gözümde bir trafik polisinden farkın yok. 7.5 dakikalık uzatmayı zorlaya zorlaya 3 dakika oynattın ya sana ne desem az. Gerçi 2008-2009 sezonundaki Antalyaspor - Galatasaray maçının son 10 dakikasını izleseniz, orada da ayrı bir katliam olduğu gerçeğini de görürsünüz.

Bak sana da bir kıyak geçeyim, haydi yine iyisin Yunuscuğum. TFF binasından Vatan Caddesi'ne yol tarifi yaptım sana. Gidersin Vatan Caddesi'ne akşama kadar düdük çalar durursun.

* Yunus Y. için tarif; http://g.co/maps/9fgb3

* Ertuğrul Sağlam hala diyor ki; "Maçta sadece 1 hata yaptık, kalemize 1 kere geldiler o da gol oldu." E zaten golleri yediğin takımlara bak; Beşiktaş. Galatasaray. Trabzonspor. Sen hata yaparsan tabii affetmezler. Sen Galatasaray'a karşı nasıl golü attın. Sercan'ın tek hatasıyla.

* Ziya Doğan'ın kırılma noktalarından bıktım. Hatta illallah artık. Her kaybedilen maçtan sonra bir kırılma noktası var, o anda kaybettik vs. vs. vs. 3 sezondur hoca Diyarbakırspor, Konyaspor ve Ankaragücü'nde görev yapıyor. 3 sezondur bu 3 takımla şu ana kadar aldığı galibiyet 6. Yazıyla altı. 2 takım küme düştü. 3.sü de yolda. Ben söyleyim; Ziya Doğan'ın bir takımın başına gelmesi o takımın küme düşme yolundaki kırılma noktasıdır.

* Rıza Çalımbay'ın takımlarındaki "korkunç ve bireysel defans hataları", "basit gol yeme" durumları da beni öldürüyor.

* Marco Simoncelli.

* Gattuso'nun futbola dönüp, kazandığı bir maçtan sonra rakibinin üzerine gidip sevineceği anı bekliyorum. O sakatlıktan döner. Gözündeki problem yüzünden 6 ay yok deniyor. Pippo'nun da direğe yardıracağı anı özledim. "Bunlar futbolu bırakmasın istiyorum" cümlesini kurduğuma göre biz yaşlanıyoruz yahu.

* Carlos Carvalhal diye bir adam geldi. Bu adam geldiğinde bizim Buşker'i askerden aradım. Dedim bu adam ne iş. Cevabı şu oldu; "Biz o kadar çok Portekizli aldık ki, madem hocamız da yok, diploması olan ilk Portekizliyi de hoca yapalım, gelsin takılsın" diye getirdiler heralde bu adamı da. Zamanla empati yapınca bu adam için, gerçekten ağır eleştiri yapamıyorum. Hele hele Rıdvan ile neydi adı Güntekin'in karşısında verdiği bir cevaptan sonra asla... Mesela, öyle bir takıma geldi ki bu adam; takımı sezon başında bir kondüsyoner-antrenör hazırlamış, gelirken "Tayfur Havutçu gelirse sen gidersin" demişler, takım kazandığı kupayı geri vermiş, başkanı taraftara yaranma, daha az yuhalanmak için habire taraftarın istediği adamları getirmiş, getire getire de kulübün burnundan getirmiş, kadrosunda neredeyse Porto kadrosundaki Portekiz'li kadar Portekiz'li var diye Simao-Quaresma kontenjanından gelmiş bir adam bu adam. Dahası tutup röportajlarda Türkçe konuşmaya çalışıyor, Rüştü'ye yardıra yardıra koşup sarılıyor, Burcu Esmersoy'a yazıyor, kenarda taraftar gibi heyecanlanıyor felan... Teknik anlamda kötü, taktik anlamda zayıf vs. vs. Özetle dedim ki; kabahat sen de değil, seni getiren de... Çünkü, Rıdvan ve Güntekin'e "bana Türkiye'den 1-2 takımdan geçen sezon teklif yapıldı" dediği zaman Buşker dedi ki; "abi bu adama teklif götüren takımın bırak Beşiktaş'ı, Gaziantepspor veya Kayserispor hatta ve hatta İBB kalibresinden daha aşağıda bir takım olduğu geçen sezon ki kadrolar ve hocalara bakıldığında bal gibi ortada ve bu adamı Beşiktaş takımın başına getiriyor." Bu yüzden dedim ya, kabahat sende değil seni getiren de...

* Aykut Kocaman'ın kadrosu ve oynadığı oyun 2009-2010 sezonundaki Daum kadrosundan farksız. Kenarda kanat özelliği zayıf ama oradan oraya koşturan bir sürü orta saha adamı, deplasmanda rakip ceza sahasına bile girmeden atılan gollerle kazanılan maçlar, oyun anlamında Alex'in olmadığı her an Fenerbahçe'nin sahada 11 Özer Hurmacı varmış gibi bir şeyler yapması felan. Çok koşayım, basayım ama hücumda da Alex'e bakayım. Özeti bu.

* Özer'in attığı gol de yılın golü olabilir ama gününde bir Bekir o topu da rahatlıkla çıkartabilirdi...

* Six and The City. Ahahahahaha.

* Why always me ?

* Bu City gidip Villareal'i 100.dakikada attığı gol ile zorla yenerken, United'a nasıl 6 atıyor sorusunu şöyle cevaplayayım. Villareal ile City iki Premier lig takımı olsa Villareal de 6 tane yer. United ile City şampiyonlar ligi çeyrek finalinde karşılaşsalardı, United bu maçı 2-0 kazanır. Neden ? City, şampiyonlar ligi denilen şeyi bilmiyor. Oyuncular 200 kez oynamış olsalar dahi takım olarak olmuyorlar. Villareal dediğimiz takımın Riquelme'nin penaltısı gol olsa Barça ile bir finali olacaktı belki de. City ise Kiev'e elenen bir takım. Fark bu.

* Barça - Sevilla maçının 90-98.dakikaları arasını Barça değil Real Madrid oynamış olsaydı, aman aman. Ne Mou'nun çirkefliği kalırdı, ne penaltı yaptıranın futbolculuğu, ne de hakemin satılmışlığı... Allahtan Barça oynadı.

* Javi Varas Reyiz.

* Jeoloji mühendisine "bina neden yıkılmış" diye sormak var ya, Fransızca hocasına "'How are you' ne demekti" diye sormaktan farksız. Yani aptalca. Salakça. İnşaat Mühendisliği diye bir bölüm de var. Okudum oradan biliyorum. Betonarme, statik, dinamik, gerber, cross vs. Bina bizim işimiz yani.

* Oraya buraya para yardımı yapmayın. Bakın bir daha yazıyorum. Yap-ma-yın ! Deprem vergilerinin hesabını sorun. 30 Milyar YTL. 6 tane daha sıfır eklenince eski parayla inanılmaz bir para oluyor. Hesap edin. 5 lira için sms atıyorsunuz onun zaten 2 Tl'si vergiye gidiyor. O vergi zaten bu işler için var. Bunun üzerine gidin. Bunu sorun. Bunu sorgulayın. "Somali'de, Gazze'de, Suriye sınırında Türk Kızılayı çadırı varsa Van'da neden çadır bitiyor ?" diye sorun. Bunun dışında da ebelek göbelek derneklere bir şey vermeyin. Adına, duruşuna, kuruluşuna sokaktaki 100 kişiden 100'ünün de güveneceği bir derneğe yardımınızı yapın. Yapamıyorsanız, güvenemiyorsanız, Van'a giden birilerini bulun onlara verin. En olmadı kendiniz gidin. Memleketteki insanları yaptıkları yardımdan bile şüphe ettirecek duruma getirdiler ya, yolladığım para birisinin cebine girer korkusu yerleştirdiler ya, yazıklar olsun...

Astsubay Kıdemli Başçavuş İbrahim Geçer - Konya
Jandarma Üsteğmen Murat Bek
Jandarma Er Koray Özel - Adana
Uzman Çavuş Mustafa Aslan
Jandarma Komando Onbaşı Yavuz Çoban
Er Eyüp Çolakoğlu
Piyade Astsubay Bilal Özcan

Jandarma Çavuş Birol Elmas
Piyade Er Ufuk Bozkurt
Jandarma Komando Er Süleyman Kalkan
Jandarma Komando Er Mehmet Çetin
Jandarma Er Mesut Cengiz
Er Mehmet Ağgedik
Er Reşit Ercan

Uzman Çavuş Halil Özdoğru
Piyade Er Fikret Özel
Jandarma Er Fevzi Kazak

Er Yunus Yılmaz
Piyade Çavuş İdris Çam
Er Hüseyin Güldal
Jandarma Piyade Onbaşı Soner Ateşsaçan
Onbaşı Mesut Kazanç
Er Ramazan Akın
Piyade Er Ahmet Tuncel

Hepsi burada...

0 yorum: