11 Kasım 2010 Perşembe

Mehmet Batdal Yanılgısı


Blog'un diğer yazarlarından birisi olan Bu$ker'a verdiğim örnek ile başlamak istiyorum Batdal yazısına. Giriş yapamadım çünkü. Her şişe geçirilmiş kıymalı harç nasıl "Adana Kebap" (aslında sadece Adana demek gerek şanı gereği) olmuyorsa, her uzun boylu santrafor da "Pivot Santrafor" olmuyor maalesef.

Mehmet Batdal için geldiğinde Giorgios Samaras benzetmesi yapmıştım ama yanıldığımı daha iyi anlıyorum artık. Mehmet Batdal, Zlatan Ibrahimovic'in parçaları eksik bir modeli. Çünkü, boyuna göre harika bir tekniği ve ayak hakimiyeti var. Üstüne gittiğinde, güçlendirdiğinde ceza sahası çevresinden görsel açıdan muhteşem goller atabilir. Ama asla ve asla Hakan Şükürvari gollerin altında imzası olmayacaktır. Duran toplarda kafa golleri atmasını beklememeliyiz. Bunu ben değil, izlediğim 2-3 maçı da değil, rakamları söylüyor.

TFF'nin sitesinde, golleri için yazan rakamlar bunlar. 2008-2009 sezonunda attığı 7 golün 7'si de ayakla. 2009-2010 sezonunda attığı gollerin sayısı 19. Kafa ile attığı gol ise 5. 13 adet ayakla. 1 adet kendi kalesine. Daha eskiye gidiyoruz. 2007-2008 sezonunda attığı ilk 3 gol kafa ile. Sonrasında attığı 11 golün sadece 1 tanesi kafa. Daha eski sezonlara gidildikçe gol rakamları düşüyor. Kafa ile attığı gol sayısı yine az. Bu sene OFK Belgrad'a attığı gol yine ayak ile. Hem de bir kenar ortasına sıçrayıp, ayakla vurmuştu.

Şimdi, 1.95 m boya sahip bir ismin attığı goller içerisinde bu kadar düşük bir oranda (%22.5 yani 40'da 9) kafa golü sahibi olması şaşırtıcı ve üzerine konuşulması gereken bir konu ve Batdal adına handikap. Dahası, hepimizde olduğu gibi "boyu uzun, o zaman iyi hava topuna çıkar" yanılgısının içerisine de düşmemize sebebiyet verdiği için, Batdal adına 2.handikap bu. Batdal'ın kendisi adına artısı ise tekniği var. Ayaklarını düzgün kullanıyor. Bunun üzerine gitmesi gerek. Daha çok gitmesi gerek. Kafa toplarındaki zaafiyetini gidermek adına çalışmalar yapar mı şu saatten sonra bilmiyorum. Yaşı 25'e geldi çünkü Batdal'ın. Hakan Şükür, 18'ine gelmeden babasının 2-2.5m'ye astığı toplara kafa vurmaya çalışarak geliştirdi bu özelliğini. Güçlü olduğu, kendisinin güvendiği özelliğinin üzerine gitmesi gerek. Tanju Çolak gibi ayak içi ile dişe kanal tedavisi yapabilecek bir isimin bile her antremandan sonra ayak içi şut çalışması yaptığını düşünürsek, şutlarını hele o ince çalımları attıktan sonra ceza sahasından attığı şutları kesinlikle çok ama çok geliştirmeli.

Şu Galatasaray'da santrafor mevkiisini bir kaparsa, kimseye vermez. Ama yine bu Galatasaray'da, 18.haftada yani 2.devre başlarken, eğer Galatasaray santraforluğu için tartışılmayan, ismi 1.sırada düşünülmeyen bir isim olursa Batdal, büyük şeyler kaybeder. Hem kendisi kaybeder. Hem Galatasaray kaybeder. Hem Türk Futbolu kaybeder....

4 yorum:

turhanatakan dedi ki...

güzel bir çalışma olmuş, öncelikle elinize sağlık.

ben de batdalın oyun yapısının fizik özellikler üzerine kurulu olmayacağını başından beri düşünüyorum. ancak hakan şükür veya başka bir benzer yapıdaki forvetin gol istatistiklerine bakmak da lazım. 20-30% kafa golü bana pek de düşük gelmedi, ama sadece rakam oyuncunun oyun karakteristiğini belirtmekte de yetersiz kalabilir. 25 yıldır izlediğim futbolda tamamen sezgilere dayanarak söylüyorum -üşenmezsem araştıracağım, açıkçası ilgimi çekti- stoperler dışında attığı gollerin yarıya yakını kafayla olan oyuncunun çok az çıkacağını tahmin ediyorum.

ama dediğim gibi isterse attığı gollerin yarısı kafayla olsun oyun yapısı olarak batdal hakan şükür ile alakalı bir oyuncu değil bence de.

kolay gelsin.

felix mourinho dedi ki...

hakan şükür'ün zaten 400golü felan olduğundan %20 bile efsanevi olur. ama hakan, sineğe bile kafa atar, adama 95.dakikada pres yapar, sıçrar, kafasının arkası ile bile gol atar. hakan'ın durumu bambaşka. batdal da zaten bakınca bu durum olmadığı belli. sıçramıyor. kafaya sıçramıyor. ayağını deniyor hep. bir 90 dakika bile batdal'ı anlamakta oldukça yeterli. fotoğraflarda bile kafa toplarına sıçramadığı görülüyor batdal'ın. ayakları hep yerde. hep ama.

turhanatakan dedi ki...

hakan şükür ile mehmet batdal'ın aynı tip oyuncu olduğunu söylemek zaten yanlış. yazıda dediğin gibi her uzun boylu oyuncunun hava toplarına hakim olduğu yanılgısı var. aslında yıllardır savunduğum iki şeye geliyor bu yazı. birincisi hakan şükür 1.90 üzeri santrforlar arasında en atletlerinden birisiydi, duygusal davranıyor olmamak adına en atleti demiyorum ama hakkını vermek lazım. genelde 1.80-1.85 sıçrama ve hareket çabukluğu açısından daha avantajlı, stoperlerde de uzun olsun düz mantığıyla zaman zaman ağır oyuncular (hızdan ziyade hamle açısından) tercih ediliyor. ikincisi, 6-7 sezon önceleriydi sanırım, fatih tekke en çok kafa golü atan oyuncuydu. hemen hava toplarına çok hakim klişesine başvuruldu. fatih tekke'nin kariyeri boyunca çok kafa golü attığı doğrudur ama golcü sezgisi ve arda'da, alex'te veya sergen'de zaman zaman gördüğümüz teknik oyuncu vuruşu sayesinde de gelmiştir pek çok gol. hava topu hakimiyeti salt atılan gollerle değil, savunmayla birlikte çıkılan topları alma ve doğru yerlere indirebilme (bunu faulsüz yapabilme tabii ki, semih gibi 3 hava topunun 2 tanesinde faul yaparak değil), kısacası baskı altında hava hakimiyetini sürdürebilme ile de ölçülmelidir. bunun da önemli kıstasları sıçrama kabiliyeti yanında zamanlama, kuvvetini doğru harcama ve pozisyon almadır.

kolay gelsin.

felix mourinho dedi ki...

aslında bu yazıyı yazma sebebim, ekranlarda batdal'ı tek santrafor koyup "kanatlar çalışsın bu adama" veya maç sıkıştığında "batdal, kafa golüyle çözer" diyenlere karşılık yazmıştım. ilk ofk maçında dikkat etmiştim batdal'a. maalesef, 15 cm kısa olsa daha etkili olabilirdi.

hakan ise bambaşka zaten. tamamen türk mantığı ile çalışan bir santrafor. sürekli koş. pres yap. ayakla at. kafayla at. at da at. çok çalışınca da böyle oluyor neticesinde. hakan şükür oluyorsun.