14 Temmuz 2010 Çarşamba

Birbirlerine Dönüşen 3 Büyükler


Bay Kerahet arada yazıyor, söylüyor; "Galatasaray, Fenerbahçe'lileşiyor" diyerek. Haklı. Ama eksik artık. "Beşiktaş'ta Galatasaray'lılaşmaya başlıyor" çünkü.

Galatasaray, Adnan Polat yönetiminde Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığında yaşadığı ilk seneleri andırıyor aslında. Bir sürü yıldız transfer, getirilen önemli teknik adamlar, ardından getirilen ve gönderilen kulübün sembol isimleri ve başkanı bir şekilde koltukta tutan sportif başarı değil de, yapısal anlamda başarı. Aziz Yıldırım'dan farklı olarak, kulübü tek adam hegamonyası etkisinde değil. Başarısız adamı 2.senesinde takımda tuttu. Tabii ismin Rijkaard - Neeskens olmasındandır muhtemelen. Ondan önce Skibbe - Bülent Korkmaz döneminde Lorant - Oğuz - Tamer Güney 3'lüsünün sinerjisi oluşturuldu vs. vs. Yani, anlayacağınız bir dejavu var ortada. Aziz Yıldırım döneminin çaylaklık günlerinin özeti gibi.

Peki, Beşiktaş. Adnan Polat yönetiminin 2.senesinin başlangıcını yaptılar. Bernd Schuster gibi kalitesi gerçekten tartışılmayacak bir hoca geldi Frank Rijkaard gibi. Ricardo Quaresma, Schuster isminden sonra geldi. Guti, yolda. Yine önemli isimler konuşuluyor. Tamam. Serdar Adalı'nın bir Haldun Üstünel oluşunu izliyor gibiyiz. Muhtemelen de Beşiktaş ilk 8-9 hafta geleni gideni süpürecek. Normaldir. Ama anormal olanlar şunlar; Beşiktaş, Galatasaray gibi Şampiyonlar Ligi'ne gidemedi. 1 önceki sezon kazanılan gelirlerin de futbolculara yansımadığı malum. Tabata - Nobre derken işte... Gelir getirecek bir satış da yapılmadı. Denizli'ye verilen para Schuster'e verildi ki bu bir sıkıntı değil. Q7, Guti veya bir başkası için harcanan kaynak isimlerin cebinden çıkıyorsa, ki öyle görünmekte, Beşiktaş iyice isimlere bağlanıyor. Yok eğer rezidanslardan gelen gelir bu bütçenin asıl kaynağı ise Beşiktaş adına gelir kaynağı olacak yeni yerler bulunsa iyi olabilir. Bu durumun en basit örneği şu; Galatasaray, Tobol Kostanay adlı köy takımı için en düşük maç biletini 35 TL yapmış idi gelen isimler yüzünden. Beşiktaş ise Vikingur adlı köy takımı için en düşük maç biletini eski açık için 40, yeni açık için 50 tl yapmış durumda. Buna da taraftarın "çok pahalı" itirazı yapmaya pek hakkı yok. En azından kendi yaşadıklarımızdan edindiklerimiz bu.

Şimdi, resmin ileride görünen parçası şu. "Başarısızlık" halinde, ya biraz daha Demirören Jimnastik Kulübü'ne döner ortalık ya da Galatasaray gibi futbolcu satılmasından 16 Milyon Dolar'lık bir kaynak sağlanması için çabalanır. Gelecek sezonun çarkları döner. "Başarı" halinde zaten çark kendisini döndürür. 3.ihtimal olarak da, Yeni İnönü'nün temelleri atılır, Beşiktaş, Stat kaynağını kullanmaya başlar. Yani Beşiktaş, büyük oynamaya karar verdi. Ya büyük bir kazanım gerekli ya da büyük bir kayıp. Direkt olarak gidilemese bile, elemelerden Şampiyonlar Ligi'ne gidilmesi takımın selameti açısından önemli. Hele yerli isimlerin bir tanesinin bonservis ile satılması veya alt yapı gençlerinden birisinin değişmez olması çok önemli. Mesela Necip'in orta sahayı alması, bir yabancı orta saha ve onun ücretinden takım adına kurtulmak demektir. Zaman, herşeyi gösterecek anlayacağınız...

Fenerbahçe ise zaten 3-4 senede bir kendisini tekrar etmekte. Loop'a aldı yani. Hikayenin sonu aslında tekrar başına bağlanıyor. Kara Kule serileri gibi... Gelecek sene sonu Zico gelebilir yani.

1 yorum:

MuratE. dedi ki...

ohhh fotoğrafa bak lan.

neyse. iyi güzel demişin de; taraftar açısından olaya dokunmamışsın. ona da ben atlayayım bir ara. gerçi twitter yüzünden 140 karakteri zor aşıyorum artık. bu yorumu da yarım saatte yazdım :(