27 Haziran 2010 Pazar

Bir İngiliz Klasiği & Bir Alman Klasiği


Manchester United'ı 1 sezon boyunca sırtında taşıyan Rooney, Liverpool kaptanı Gerrard, Chelsea 1.ve 2.kaptanı Terry & Lampard vs. vs. vs. kenarda da başarının ismi Fabio Capello. Peki bu isimlerin sonucu hezimet ve hüsran desek...

10 maç yapmıştı İngilizler grupta. Grupta rakip yerine konulacak 2 ekip vardı. Ukrayna ve Hırvatistan. Gerisi çerez. Bu 2'linin de iç sahada sıkıntı çıkartmaması gerekti normal şartlarda ama 2-3'lük İngiltere - Hırvatistan maçı hala akıllardaydı. Neyse grup maçları da Hırvatları içerde 5, dışarıda 4 atarak bitmek üzereydi ki, intikam hala bitmemişti. Hırvatlar hala bir umut sahibiydi. Ukrayna, İngilizlere puan kaybederse Hırvatlar gidiyordu. Ukrayna, İngiltere'yi 1-0 yendi. Hırvatlar 3.olarak elendi.

Tablo müthiş. Ama tek taraflı. İngilizlerin 5 Wembley ve 3 deplasman maçı tek taraflı, tek sahada geçti oyunun büyük kısmında. Yani, mükemmel oyunun temeli olan birbirine yakın ve yardımlaşmalı oyunu rakip sahada oynadılar bu 8 maçta. Hırvat deplasmanı 10 kişi rakip rahat geçildi. Ukrayna deplasmanında da zaten yatıldı.

Peki, ne oldu bu ekibe ? Sezon sonu desek cevap hemen hemen ortaya çıkar. İngiliz Milli Takımı'nın diğer ülkelerden farkını biliyorsunuz. Bütün futbolcular İngiltere Premier Ligi'nden. Bu şu anlama geliyor. 38 lig maçı. 6-7 kupa maçı. Tek kupa da yok İngiltere topraklarında malumunuz. Bu futbolcuların üst düzey kupalarda da yer aldığını düşününce ve elemeleri de ekleyince İngiliz takımında futbolcular bu sene ortalama 55 - 60 maç oynadılar. Bu oyunları da iyi performans vererek oynadılar. Diğer ülkelerde de böyle derseniz, Fransa gitti, İtalya gitti, İspanya ise Xavi ve Iniesta biraz yürüyünce devam etmekte, ki Xavi ve Iniesta'yı da izliyoruz sezondan çok farklılar.

Sezon sonu olması, Capello'nun son yıllarda lig usulü elemelerde canavar, kupa elemelerinde kedi olmasını da göz ardı etmemek lazım. Bunlardan daha çok üstüne konuşulması gereken ise taktik.

Gerrard veya Lampard'ı orta sahasında istemeyen takımı döverler. Ama ikisini birden alıp, bir oyun sistemi kurmak ise ayrı bir teknik direktörlük uzmanlığı. Rooney'in esip gürlediği Man.Utd. hücumu ile de İngilizlerin sistemini karıştırmamak gerek. Bugün İngiliz takımının 4-4-2 sistemine uygun 2 adet kanat adamı yok. Arayınca 1 tane bulabiliyorsun ama diğer kanatta bulamıyorsun. Uzun topu indirme üzerine üstüne adam olmayan Crouch'un 1 dakika bile oynamaması aslında eleme maçlarının üstüne bir intihar.

Kanatlara inemiyorsunuz, orta sahada birbirinin aynısı 2 adam ile oynayıp, birini sol öne atıyorsunuz ve burada aksıyorsunuz, sağ önde oynayan Milner'dan 0 (sıfır) katkı alıyorsunuz, Rooney'den faydalanamıyorsunuz ve daha da korkuncu savunma efendilerinden birisi Capello'nun takımı olarak defansta rezilliğin de ötesinde rezil oynuyorsunuz. Elenmeniz doğaldır. Çünkü 1 sene boyunca tempo, tempo, tempo diye oynadığınız ligden sonra bekle, bekle, sabret sistemini oturtamamanız normaldir. Ne zaman 2-1 oldu ve tempo konmaya başlandı, hatta 2-2 bile oldu ama verilmedi, devreye kadar Almanlar zorlandı. Ne zaman tempo düştü, Almanlar dağıttı.

Daha önce de söylemiştim. Almanlar için bu jenerasyon 2014 Dünya Kupasının iskeleti olacaktı. Biraz erken geldi. Serdar Taşçı gelecek, Mesut 4 senede daha iyi olacak ve biz Tv'den izledikçe soylu Türk kanından değil, milliyetçi hiç değil diye kadroya almayan Terim'e buralardan yazacağız, Thomas Müller daha etkili olmaya devam edecek ve Almanlar yine 90 dakikayı kazanarak bitirecek. Dün ve bugün olduğu gibi...

İngilizler ise İngiltere Premier Lig'inin kurdunu bulacaklar ve takımın başına getirecekler. Bu kadroyu oynatabilecek isim, o ligin artık her deliğini bilmeli. Sir Alex Ferguson rica minnet mi getirilir, Harry Redknapp mı bilemedim.

0 yorum: