14 Kasım 2010 Pazar

Galatasaray 0 - 2 Manisaspor || O Maçı Satanın ...


Bir efsanenin son anlarında, yanında bulunmak için Ali Sami Yen'de olmaya gayret ediyorum. Ostoros sağolsun 2'dir bu imkanı da buluyorum. 3 maç sonra bitecek gidecek. 1.köprüden çıkarken, 1.köprüye giderken yolun kenarında duran o yapının ömrü sadece 3 maç işte. Aslında Galatasaray kazansaydı bunu yazacaktım ama yazılması gereken şeyler var.

Hagi'nin Galatasaray'da hoca olarak çıktığı 2004-2005 sezonunda ilk golü yediği 10 maç var. Bu 10 maçtan ligin başında karşılaştığı 2 rakibe karşı maçı çevirmiş Galatasaray. Diğeri de Akçaabat Sebat. Onlarda da Hakan Şükür sağolsun. Gollerin en az bir tanesinin altında imzası var. Yani; sıkışınca şişir, Hakan Şükür olayı. O maçlarda da maçları, "şimdi çevirebilir" denilebilecek, rakibin golünden hemen sonra ve devreden sonraki ilk 10 dakika periyotlarında bulmuştu Galatasaray. Geri kalan 7 maçta Galatasaray'ın galibiyeti yok. Galatasaray'ın o sezon 10 maçta puan kaybettiğini düşünürsek, Galatasaray'ın Hagi sisteminde ilk golü yedikten sonra maçı çevirmesi çok zor. İlk golü attığı sadece 1 maçı kaybetti Galatasaray, o sene. 2 maç da 0-0.

Şimdi, bu rakamsal analizden varmak istediğim yer şu. Galatasaray, 2 maçtır Servet Çetin'in hataları ile geri düşüyor. Geri dönemiyor. Zaten dönmesine sebep olacak santraforu da yok. Manisaspor, Antalyaspor, Trabzonspor, Fenerbahçe 4'lüsünün hücum hattının yedekleri, hatta kadroya giremeyenleri bile Galatasaray'ın şu halinin içerisinde ilk 11'e girer. Kadroya değil. İlk 11'e girer. Galatasaray'ın santrafor kimliği olan ismi Mehmet Batdal'ın da boyuna göre farklı bir santrafor olduğunu söylemiştim. Kafası ile topa vurmuyor. Al-ver tarzı bir adam. Her neyse, zaten alan savunmasını iyi yapıp, yerleşen Manisaspor'a karşı, hücumu zayıf bir takım olan Galatasaray'ın golü yedikten sonra dönmesi belki bir gaz ile 45-60 arası olabilirdi. Olmadı.

Şimdi bu saha içi durumların dışında saha dışı durum da var. Galatasaray'da kaptanlık pazubandının sahibi 3 isim, Galatasaray otobüsünün en arka sırasındaki 4 koltuğun 3'üne sahip. Bana bu garip geliyor. Kaptan dediğin adam, önde ya da ne bileyim gelen yabancılarla oturur, muhabbet eder. En azından 3'ü birden arkayı kapatmaz.

"Sizi buraya getiren yeteneğinizdir, kalmanızı sağlayacak ise karakteriniz" diye bir cümle vardır Florya'da. Serdar Özkan gibi bir kişiliğin hala Florya'da olması, korkunç.

Lorik Cana, "Galatasaray Ruhu" diye adlandırılan o laf-ı güzaf'a değer katan nadir isimlerden. Anlayamıyor tabii ki etrafındaki durumu. 70'de bütün stad O'na bağırdı, alkışladı. Penaltı yaptırdı. Buna rağmen herkes O'na bağırdı, alkışladı. Oyundan çıktı herkes alkışladı. Orta sahada kayarak mükemmel müdahaleler yaptı. Muhtemelen, 15'e yakın top çalmıştır ki, Manisaspor'un bu kaptırdıkları daha doğrusu Cana'nın çaldıkları dışında Galatasaray kalesine geldiği atak sayısı da 2'dir. İlk atak Murat Erdoğan'ın Ayhan'ı çalımlaması ile gelmiştir.

Servet Çetin, yalvarıyorum defol git.

Emre Çolak, seni havalandıran, 90.dakikada daha kaleye bile yetiştiremeyeceğin mesafeden şut atmanı sağlayan şey ne ise onu da bir yere bırak.

Harry Kewell, artık çok güçsüz. Muhtemelen son senesi olur.

Maç öncesi ısınmalarda da enteresan bir durum vardı. Kanatlardan yapılan ortalara ceza sahasında kafa vurma çalışılıyordu. Soldan Insua ve Kewell kesiyordu doğal olarak. Sağdan da ortalayanlardan birisi Elano idi. Ceza sahasında da Sabri vardı. Evet Sabri. 2.ortacı ise Ali Turan da değildi. Tugay Kerimoğlu idi. Şüphesiz ki, burada görmek isteyenler için bir olay vardır.

Neticesinde taraftar 80.dakikada "o maçı satanın anasını ..." diye sövdü bir ara Ankaragücü maçına ithafen. Taraftar cezayı bugün farklı kesti. O gün Rijkaard yüzündendi. Bu gün Rijkaard sadece bir rol sahibi. Baş rolün yakınında bile değil. Ayhan ve Servet'e yapılan aleyhte tezahüratların ardından da Kral Hakan Şükür diye bağırmak da ironik geldi bana. Abdul Kadir Keita'ya yapılan tezahüratlara ve ardından yapılması gereken I Love You Hagi'ye kadar kalabildim.

Sonrasında ne olur ? Kayseri deplasmanı var. Hagi alan savunmasını kurar yine. Kayseri'nin hatasını bekler. İçeride Beşiktaş maçının skoruna göre devre sonuna kadar gidilir. Beşiktaş'tan sonraki maçlar 3'er puanlarla kapatılır. Yeni stat, yeni heyecan derken, her şey idare edilir. Türkiye Kupası alınır. Ardından Fenerbahçe şu kadar sene alamadı ehehehehe denir. Mr.Delnan Polat, tek rakibine geçilmediğini böylece gösterir. Lig mi ? Fenerbahçe şampiyon olmasın da, kim olursa olsun... Benim cümlelerim değil. Yönetim stratejisi ;)

0 yorum: