24 Kasım 2010 Çarşamba

60's


Bernd Schuster'in, her zamanki tavrıyla, lafı evirip çevirmeden "pat" diye söylemesi ve bu söylemin yankıları spor gündeminin ana konusu oldu. Söylediği cümlenin, arkasındaki anlamı aramak yerine, söylediği cümlenin şekil olarak anlamına bakmak üzerine yoğunlaşılınca tabii ki sonuç olarak hiç bir yere varamadık. Sonra "neden Türk futbolu Azerbaycan'a yeniliyor" sorusunu sorup, oturduğumuz yerden "Mehmet, biraz çalışsan sende Azerbaycan'a karşı oynarsın" cümlesi ile durumu özetliyoruz aslında 60'lar meselesini.

Schuster ne dedi? Konyaspor, 60'ların futbolunu oynatıyor. Az bile dedi. Ziya Doğan'ın son 6-7 senedir gittiği ve çalıştırdığı takımlardaki futbolculara bakın. 22'de 13-14'ü aynı. Konyaspor forması altında oynayan takımın, geçtiğimiz sene Diyarbakırspor forması giyen oyunculardan kurulu olması ve bunun üstüne Ziya Doğan'ın çıkıp, "Ben 1.5 trilyon ile takım kuruyorum" cümlesini kurmasının övüldüğü bir ülke, kafa olarak 60'lardan da geridedir. Bir insan evladı çıkıp da; "ee kurdun da Diyarbakırspor şimdi nerede, sen başındayken neredeydi, bıraktığında neredeydi ? Şimdi kurduğun takım ne halde peki?" sorusunu sorduğu gün, o 60'lardan ilerleriz aslında.

Ziyadoğanspor, evet bu bir takımdır, her sene aynı oyuncuların farklı takımlarda birleştiği bir kurumdur. Trabzonspor'un ilk 11'inde de Celalettin oynuyordu, bugün Konyaspor'un da ilk 11'inde de. Erdinç Yavuz, Gökhan Tokgöz, Tazameta ... her sene gidilen bir takımdan yapılan 2-3 takviye ile devam ediyor bu takım hayatına. Ortak özelliği de gerideyken rakibe bam güm vurmak. 60'ların sembolüdür bu. Gidilen her takımın aynı futbolu oynamasıdır. Sadece gidilen takımda bulunan oyunculardan bir iki tanesi Gökdeniz-Yattara felan ise alınan puan 10-15 artıyor işte.

Bugün, Konyaspor yöneticisi açıklama yapıyor; "Kasımpaşa'yı 60'ların futbolu ile yeneceğiz" diye. Bahsettiği takımın sistemi 4 defans, önünde 4 tane stoperden bozma ön libero, Krajcar ve Tazameta. Aklı sıra dalga geçtiği takım da Beşiktaş. 17 maç sonra Konya'ya tam kadro gitse 4-5 tane sallayıp, ayıp olur diye durması kendi elinde olan takım. 60'ların futbolu dediği şey Schuster'in, 1960 yılının Milli Küme sonuçları felan değil. Marty McFly'ın Delorean'i ile geçmişe gittiği tarihin de 5 sene sonrası değil. Geri kafalılık. Bu futbol kafası ile bir yere varabileceğini sanan insanların olması. Üstüne bir beraberlik ile dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan insanların varlığı. Yıllardır bir yere varamayan, daha sonra da "neden yabancı antrenör getiriyorlar ki yæææ uffff cicişleeer" diyen futbol adamlarının çözemediği mesele bu. Futbola hiç bir şey katamamanın yanı sıra, olandan da bir şeyler götürme düşüncesidir 60'ların futbolu meselesi. Daha sonra da gelen adamlardan bir şey beklemenin ve bunu da bağıra çağıra yapmanın göstergesidir 60'ların futbolu meselesi. Yıllardır bir tane adam katamamaktır 60'ların futbolu meselesi. "Bakın biz genç oynatıyoruz, Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a, Beşiktaş'a karşı ben 18 yaşında bilmemkim diye bir genç oynattım bugün" cümlelerini kurup, 4-5 yemenin arkasına sığınmaktır 60'lar. Galatasaray'ı yendiği gün canlı yayınlarda slayt gösterileri ile maçı özetleyip, Bursa'ya kaybedince, "ben bugün şunu oynatamadım" cümlelerinin arkasına sığınmaktır 60'lar.

Bu ülkede 60'ları temsil eden aslında tek bir adam var. Şenol Güneş. Ama o 2060'da şu an. Onu da biz, bizim gibiler anlatacak ama anlaşılmayacak, ileride bizim çocuklarımız anlamış olacak O'nu. Onun pantolonunu eleştirenleri, 60'lar olarak bile nitelendirmeyecek tarih. Umuyoruz.

Evet, 60'lardan bi' 25 sene sonra felan doğdum. 60'lardan bahsediyorum. Benden önce gidip Murat Bardakçı'ya, İlber Ortaylı'ya dalaşın. Adam Miryokefalon savaşını felan anlatabiliyor. Halbuki arada 800 sene var. Di' mi? Di' mi? Dimi abi çıktı...

1 yorum:

Arif dedi ki...

Sen modern futbol filan diyosun 60ların futbolunu oynayan takımını yenemiyosun, gerekçe olarak da çok sert oynadılar pwepwe diyosun.olmadı dayı.