Turkcell Süper Lig ihalesinin gelecek sene yapılacak olması ve şu an kullanılan havuz sisteminin gelir olarak kulüplere özellikle 3 büyüklere yetersiz gelmesi bu isteği oldukça arttırmakta. Ama bu parayı verebilecek yayın kuruluşu tek başına çıkarsa "imkansız", 2 kuruluş rekabet içerisinde çekişirse "belki"ye geliyor. 400 - 450 Milyon Dolar herkes için bir ideal.
Şu an içerisinde bulunduğumuz havuzda dağıtım, yüzde 11'i Süper Lig'de şampiyon olan takımlara, şampiyonluk sayılarına göre, yüzde 35'i 18 Süper Lig kulübüne eşit olarak, yüzde 45'i puan performansına bağlı olarak, yüzde 9'u ise Süper Lig'i ilk altı sırada bitirecek takımlara sezon sonu ödülü şeklinde yapılmakta. Şu an ise havuz sisteminde dağıtılan para 148 milyon dolar. İstenen ise yaklaşık %270 zam. 400 milyon dolar. Peki diğer ülkelerde bu ücret ne kadar derseniz;
-Premier Lig 2010-2013 havuz sistemi geliri 1 milyar 782 milyon pound olarak düşünülmekte.
-Ligue 1 ise 600 milyon Euro'da.
-Bundesliga'da ise 450 milyon Euro.
-La Liga ve Serie A'da ise havuz yok. Ama özellikle La Liga gelirinin Premier Lig kadar olduğu söylenmekte. Son transferlerden sonra ise tahtı sallamakta bir hayli hakkı.
Premier Lig dağılımın en başarı endeksli olduğu lig. %46'sı eşit olarak 20 takıma dağılıyor. %27'si sıralamaya göre, %26'sı ise maç yayınlarına göre dağılıyor. Kalan %8 ise düşen ekiplere veriliyor. Kıtalararası gelirler de olursa, bunlar da eşit olarak dağıtılmakta. Buna rağmen ise dünyada yayın gelirinde ilk sıradaki takımlar La Liga ve Serie A'da. Inter'in 140 Milyon Euro gibi bir yayın geliri var. Şampiyonlar ligi de dahil. Onu Barça, Real, Manchester takip ediyor haliyle.
Bizde ise 4 büyükleri kollamak adına şampiyonluk payı adı altında para verilmekte. Aslında bir mutualizm söz konusu burada. Çünkü havuzu ve sistemi yaşatan 4 büyükler ve onların taraftarlarının aldıkları receiver'lar. Onlar da bu imkanı bu şekilde paraya dönüştürüyor.
Gelelim asıl istenen mevzuu'ya. 400-450'ye. Beklenen miktar 300 milyon dolar civarında gelecek denmekte. Biraz az biraz fazla. 450 olur mu? Zor. Liginin en değerli maçı Galatasaray - Fenerbahçe maçı, dünya derbisi, 1 numara, asrın rekabeti" şeklinde süsleyip, 10 tane yabancı basın mensubu gelmiyorsa, 5 yabancı kanal vermiyorsa, realizme geleceksin. Her maçtan sonra 4 saat hakemleri yerin dibine sokmak bile senin değerini indirir. Liginde oynanan futbol kalitesiz. Tabandan zirveye bir zaafiyet söz konusu.
Tabii bu değerin artırılmasında kulüplerin rolü de üst düzeyde var. Mesela lig kalitesinin artırılması adına iyi futbolcuların gelmesi, veya 2.sınıf oyuncuların gelmesi için dökülen üst düzey paraların sonra haliyle geri gelememesinin önüne bir set çekilmeli. Olan gelirlerin saçma şekilde dağıtımı ise en büyük problem. Kaliteli oyuncunun uyum sağlayamadan gitmesi bahsettiğim konu değil. Bahsettiğim doğru da olsa oyuncunun aşırı paralarla getirilmesi. Bonservisi 4.5 milyon Euro'ya alınmışken Matteo Ferrari'ye senelik 2.4 milyon Euro verilmesi büyük bir hatadır mesela. Bunun ideali 5'te 1'i ya da 4'te 1'i olmalıdır. Veya başarısızlıklarını Bülent Korkmaz'a bağlayan bazı başkanlar gibi de Zimbabwe 7.liginden ucuz oyuncu getirip, ya tutarsa prensibi ile satar para kazanırım düşüncesi ile sahada 6 tane kalitesiz yabancı izlettirilmesi de engellenmelidir kulüpler veya federasyon tarafından.
"Havuzdan para gelsin, biz de daha iyilerini alalım" sözleri de haklılık payı içerir. Havuzdan gelecek üst düzey paraya da federasyon önlem koymalıdır. Kulüplere yaptırımlar, daha iyisi için şartlar koymalıdır. Yayın durumu konusunda da her maçın yayınlanması konusunda çalışmalara başlamalıdır. En azından ligde yer alan şehir takımlarının bu sayede havuza gelir getiren izleyici olması sağlanmalıdır. Ligi sadece 4 büyükler paketi yerine atıyorum Bursaspor için almalı, onu alması sağlanmalıdır. Yayın kalitesi şiddetle artırılmalıdır. 3 temel kamera ile, ofsayt çizgisi çekemeyen, hizalarla alakasız kameralar, kale içine açı kameraları şirinlikleri yerine, sahayı adamakıllı seyirciye izletmelilerdir. Pozisyonun aslı "22 kamera ile çekiyoruz" cümlelerini yanıltacak şekilde ertesi gün alakasız bir detay kamerasına yakalanmamalı. Maç içerisinde seyirciye sunulmalı. En basitinden salak kale içi parmak kameraları, kale direklerine konulmalı ki, çizgi tartışmaları için fayda sağlasın.
Kulüp yaptırımları demiştim, federasyon tarafından. 1-2 cümle de ona yazayım. Roman oldu zaten. Yabancı şartı. 6+2 yerine 4+3 gelmeli mesela. Burada +'dan kasıt bir yabancı gelecekse milli olma sınırı konulmalı. Sadece 2 maç için Chelsea'ya gelemeyen Psv'li Alex en güzel örneğidir bunun. 10 kez A milli olmayan yabancı 5.yabancı olarak gelemesin. Yani sahada yer alan yabancılar da belli kalitede olsunlar istiyorum. Bir yerden kaliteyi arttırdıkça, diğer yerlerde domino gibi artmaya çalışacak buna gayret gösterecektir.
Yıldız oyuncu olarak lanse edilen futbolcular da korunmalıdır hakemler ve camialar tarafından. Ligin değeridir onlar. Kimse bir takımda Arda ya da Alex varken tutup Orkun'u, Volkan Yaman'ı izlemeye gitmez. Tutup haşırt diye Arda'nın aşil tendonuna basan, Alex'in dizini alan, Tello'nun kaval kemiğinden kaval çalan da saniye tutulmamalıdır. Çok örneği var sarı ile kalan. Camialar da ezdirmeyecek tabi bunları, yem yapmayacak basına...
Neyse çok uzadı bu mevzuu.. Yeter bu kadar.
1 yorum:
iyi güzelde 400 milyon dolar.bu parayı nasıl çıkaracak ihaleyi alan.diğer ülkelerde kendi liglerini bütün dünyaya satıyorlar.ve rakam bundan dolayı çok yükseliyor.bizim ligi kimse almıyor.ondan sonrada başkanlar rakam yükselsin diyorlar.sen önce iyi transferler yap kaliteyi yükselt sonra ligini pazarla.ondan sonra fiyat yükselsin de.bu 400 milyon dolar yine milletin cebinden çıkacak.yada millet akıllanıp decoder almayacak.
Yorum Gönder