Aziz Yıldırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aziz Yıldırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Eylül 2010 Pazartesi

Büyüklük Analistleri Beri Gelsin


Geçtiğimiz sezon "geride oynayan" Beşiktaş hakkında "Büyük takım böyle mi oynar, Beşiktaş'a da bu yakışır, Beşiktaş anca böyle oynar yeaeae"cılar, üstteki istatistiklere bakın; uykularınız kaçsın e mi. Son 10 yıllık dönemde ağızlarından düşürmedikleri "büyüklük" geyiğini kişilere-günlük verilere bağlayanlar, ağzından salyalar saçan başkanları ile mutlu mesut yaşasınlar.

Sahada oyun olarak -tabii ki- her takımın taraftarı büyüklüğüne yakışır bi' şekilde önde oynayan ve sahada ezilmeyen-ezen takım ister. Ama olmadı mı küçüklüğe yaklaşmak nedir ki? Bunu geçtiğimiz zamanlarda bir kısım angutlara anlatamadık. He, şimdi çıkıp "Fenerbahçe küçük takımdır" derseler samimiyetlerine inanır eyvallah derim de; nitekim Fenerbahçe'nin adı konulamayan büyüklüğeaöö.

21 Mayıs 2010 Cuma

Rüştü vs. Gökhan Gönül



Aziz Yıldırım, iğne miğne çıkartmadan Rüştü'ye çuvaldızla, kılıçla felan daldı ya malumunuz, iğneye bakmak gerek diye düşünerek, maçın özetini bir kez daha izledim. Onur Recep Kıvrak hakkında zamanında yazdığım yazının ne kadar haklı çıkarttığının yanı sıra Fenerbahçe'nin kendi kendisini yaktığını da daha detaylı gördüm diyebilirim. Onur, kalesine top geldiğinde insanların kendisini rahat hissedebileceği bir adam. Volkan da öyleydi. Zaten yedikleri goller kendilerinin yapabileceği şeylerin çok üstünde. Lakin, Fenerbahçe'nin yediği golü bir kez daha aşama aşama izleyelim.



1- Selçuk Şahin'in faulü. Selçuk, orta sahada neden yıllardır yerine adam arandığını ispatlarcasına bir müdahale yapıyor. Kontrolsüz olarak rakibe çarpıyor. Önündeki topu da uzaklaştırmak için rakibine atıyor. Olduğu yerde bıraksa yine sorun olmayacak. Çünkü o noktaya 3-4 Fenerbahçe'li kümeleniyor. Topu kullandırtmayacaklar onlar.



2- Gökhan Gönül'ün hamlesi. Selçuk'un pozisyonunda Selçuk'un arkasında bulunan Gökhan, olması gerekenden ileride. Ataktan dönüyor olması veya önündeki adamın geri gelmemesi bunun sebebi olabilir. Selçuk, bu sırada faul yapıyor. Bu, kendi takımı için 4-5 saniyelik zaman kazanma demek. Ama Gökhan'a bir daha bakın. Alanını kapatmak yerine, hakeme koşturuyor. Selçuk zaten orada. Emre olmazsa olmaz.



3- Trabzon atağı ve Fenerbahçe yerleşimi. Selçuk'un attığı top Trabzonspor'luya gelince, o da topu hemen Colman'a atıyor. Colman nerede? Sol açıkta. Yani "Sağ Bek"te. Karşısına kim geliyor? Sağ stoper. Yani Lugano. Doğru hamle. Olması gereken adam olan bek nerede? Hakemin yanında. Peki, bekin kademesine girmesi gerek sağ açık nerede? O da yok. Çünkü hakeme itiraz ediyor o sırada Mehmet Topuz. Devamında da hakemle aynı tempoda koşuyor bir şeyler söylemek için. Peki o bölgeye arkadan gelen adam kim? Yine Gökhan. Peki Lugano'nun boşalttığı yeri kim kapatmaya giriyor? Bilica. Bu da doğru hamle. Bilica'nın yerine kademeye giren kim? Vederson. O da doğruyu yapıyor. Peki, Vederson'un yeri ne oldu? Boş. Sol açık geldi mi yardıma. Görünürde yok. Çünkü Özer Hurmacı'da hakemin yanına gelmeye hazırlanırken yakalananlardan. Top nereye gidiyor? Vederson'un boşalttığı alana. Neden o alan boş? Çünkü, Selçuk Şahin'in yaptığı faule itiraz etmeye giden Gökhan'ın boşluğunu doldurmak için yapılan hamlelerin defosu oradan patlıyor.

Şimdi, Rüştü'nün yaptıkları bir yana, Fenerbahçe futbolcularının hakeme sadece baskı kurmak için yalandan koşuşturmaları götürdü mü şampiyonluğu? 2 takımda kazanırsa şampiyon olabilecekken Fenerbahçe, kazanamadığı için kaybetmedi mi şampiyonluğu? O kayıba neden olan şey bu gol değil mi? Bu gol son 10 haftada ligde yenilen tek gol değil mi? Bu gol kimin hatası? Rüştü'nün mü? Bu golü yemese Fenerbahçe şampiyon olmuyor muydu? Bu hata 16 Mayıs akşamı maça çıkıp, 17 Mayıs sabahı ameliyathaneye yatacak ve her maç dikişlerine 1 dikiş eklenen ve belki de özverisinin, hırsının kurbanı olan Gökhan'ın mı?

ek: 2.fotoğraftaki taralı alanın boşluğu ve daire içerisindeki itiraz eden futbolcular, 3.fotoğraftaki ise Fenerbahçe savunmasının kayması ve daire içerisinde hala hakemle tartışmaktan kademeye gelemeyen Mehmet Topuz'dur. Fotoğraflar sonradan eklenmiştir. Videonun net görülememesi üzerine eklenmiştir.

20 Mayıs 2010 Perşembe

İki Resim Arasındaki Zihniyet Farkı



"Eski oyuncumuz Beşiktaşlı Rüştü, Kasımpaşalı oyuncuları arıyor ve ’Aman Fenerbahçe’yi yenin’ diyor. Ankaragücü antrenörünü arıyor, ’Sıra sizde’ diyor. Kupa maçından önce Trabzonlu futbolcuları arıyor. Ben de kendisine ’İnşallah Bursa’da iyi oynarsın da sana bir leke gelmez’ diye haber gönderdim. Serkan Kırıntılı, Murat Şahin, Ivesa bunlar hata yaptı. Rüştü ne yaptı? Rüştü çıksın söylesin, ’Ben bunları aramadım’ desin. Neden arıyorsun. Beşiktaş Kulübü’nün kalecisisin ne işin var bunlarla? O zaman Bursa’da yediği gol de bana şaibeli gibi geliyor. Ağzımdan kötü bir söz söylemek istemiyorum. Ayıp denen bir şey yok. Bana düşman olabilirsiniz ama Fenerbahçe camiasına düşman olamazsınız"

***

Futbol Komitesi Başkanı Serdal Adalı, sezon sonu mukavelesi bitecek Rüştü’ye “Sorun yok değil mi? Yıllık 1.5 milyon TL’ye anlaştık” der. Yıllık 1.5 milyon Euro alan Rüştü bu öneri karşısında Adalı’ya “Tamam Serdal Ağabey de, tek bir şartım kaldı” cevabını verir. Adalı hem şaşırır hem de merak içinde tecrübeli kaleciye şartını sorar ve Rüştü’den şu cevap gelir: “Ağabey ben Euro’dan TL’ye geçtim ve tek yılda kazanacağım parayı 2 yıla çektim. Bundan da şikayetçi değilim. İmza için şartım takımda aylık 3 bin TL’ye oynayan Necip’in şartlarının düzeltilmesi ve ona iyi bir gelecek için zemin hazırlanması. Bunun sözünü verin ben de şimdi imzayı atayım.”

İnsanların "SENİN" yüzünden Fenerbahçe'den nefret ettiğini düşündün mü peki Aziz Yıldırım ?

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Fenerbahçe Kupayı Alınca (:


Edit: Foto yalan olmuş. Buradan ulaşabilirsiniz.

Bunu paylaşmamak olmazdı değil mi ama?

10 Şubat 2010 Çarşamba

Herkes Kendi Kapısının Önünü Temizlese





Şunu görüyorum ki saha içinde, tabir çok hoşuma gitmese de, "kasap" diye taraftar tarafından adlandırılan futbolcular çok vicdansızca yıldız futbolcuları tekmeleyerek durdurmaya çalışıyorlar.

Adnan Polat / 5.2.2010
Fakat acele işe belki şeytan değil ama hayatın kendi adaleti karıştı ve mesela Jo Alves sakatlığıyla, Galatasaray yönetiminin bilinmeyen denklemini, daha da bilinmeyen ve hesap edilemeyen noktalara savurdu. Bu ortamda da, Adnan ‘Ali’ Polat ‘Şen’, geçmişte de kimi örneklerini gösterdiği o şark kurnazlıklarından birine daha sığındı ve ‘Kasap futbolcular’ tartışmasıyla hem gündem saptırdı, hem de olası bir başarısızlık için şimdiden gerekçeler oluşturma yoluna gitti. Ve bu noktada da kurban olarak, takımın eski bir futbolcusu, Antalyasporlu Yalçın Ayhan seçildi. Buraya kadar hiç yeni bir şey yok; geçmişi Bizans’a dayanan bu topraklar, tarihi boyunca bu türden yalanlara çok tanıklık etti. Lakin işin kötü yanı, bu kez günaha Frank Rijkaard gibi bir Batılıyı ortak etmekti.
Uğur Vardan'ın yazısı bu üstteki. Güzel yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Galatasaraylı taraftarlar mevcut durumdaki diğer başkanlara bakarak kendi yönetimlerine toz kondurmamak konusunda haklı olabilirler. Ancak bazı şeyleri görmek gerek.

Aziz Yıldırım da bu konuda eleştirmiş Galatasaray'ı. Ne gerek var yahu? Galatasaray da "Madem Kulüpler Birliği Başkanısın işimizi çöz" diyerek kapattı olayı. Aziz Yıldırım'ın da Kulüpler Birliği Başkanı olmaktan duyduğu sıkıntı buydu sanırsam. Bir istifa daha gelir mi? E hazır gündemi Galatasaray işgal etmişken patlat bir istifa daha Aziz Başkan!

Başlıkta dediğim gibi, "herkes kendi kapısının önünü temizlese"...

Kayseri Onursal Başkanına da bir şey demek gelmiyor içimden. Zamanında bunlar yoktu da zirvelere yaklaşınca bunlar oluyorsa camiada, Büyük Takım olmanın gerekliliği budur zannetmiş olabilir. Özhaseki'nin davranışları hiç de yabancı değil. Bizde herkes, her sene masaya yumruğunu vurur(!) Kayserili Özhaseki vurunca mı sorun oldu?

Kulüpler Birliği resmi jingle'ı da bu olsun: Masum değiliz, hiçbirimiz...

Sezen Aksu'dan gelsin;

29 Ocak 2010 Cuma

Sabah Erman, Akşam Erman, Yeter!




Bu iş neden bu kadar geyiğe sardı anlamış değilim. Erman Toroğlu Aziz Yıldırım isteği doğrultusunda kanaldan çıkartılmış falan filan. Bazen o kadar fantezilere dalıyoruz ki olayın en rasyonel, en basit açıklamasını kaçırıyoruz.

Lig TV bir pazarlama kanalı, bir haber kanalı değil. Bu kanalın asıl amacı Turkcell Süper Ligi olabilidiğince çok kişiye pazarlamak ve buradan "yayın hakkı" parasını çıkarmak, hatta üstüne koymak.

"Kaç kişi Erman Toroğlu için Lig TV satın alır?" sorusunun cevabını düşünürsek son seneler için, istenilen şey elimize geliyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları farklı zamanlarda protestolar yapmıştı mesela. Digiturk'ler iade edilmeye başlanmıştı. Çoğu kişi de sebep olarak bu iki insanı söylüyordu Digiturk'e. Eh, insanların haberi var yani bundan.

Aziz Yıldırım'ı Erman düşmanı, Erman Toroğlu'nu halk kahramanı yapıp duygusal oyunlar çevirmenin hiçbir anlamı yok. Kimileri "Erman Toroğlu'nun ekmeğiyle oynanmaya çalışıyor falan diyor. Yok artık.

Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner be Erman Hocam! Ya da "gün olur devran döner, horoz domalır tavuk gömer" mi desek sizin jargonunuzla, seversiniz bu işleri siz.

6 Aralık 2009 Pazar

Yıldırım'ın "Çifte Standartlı" Çarpması


Benim Kulüpler Birliği Başkanlığı yaptığım dönemde hakemleri korumaya çalıştık, diğer başkanlara da teşekkür ediyorum herkes elinden geldiğince duyarlı oldu. Ama yeter artık; ben Kulüpler Birliği Başkanlığı bırakıyorum. Herkes aklını başına toplasın vs.



Hakemler hata yaparsa herkes susacak; bana yaparlarsa ortalığı yıkarım.

"Ben zamanında istedim sustular, ama şimdi benim başım yandı; Atış Serbest!"

Hayret etmemek elde değil...

Antu.Com da savaşa ortak çıktı. Büyük Başkan bazı taraftarları da iyi kandırdı. Şimdi Fenerbahçe Camiasında oklar Federasyona & Hakemlere döner mi?

Bence dönmez.

Mesela Beşiktaş taraftarı yemiyor artık bu hakeme yöneltmeleri, Fenerbahçe taraftarı da yemez, Galatasaray taraftarı da. Ne kadar "cahil" başkanlarımız varsa o kadar da bilinçli taraftar kitlesi olduğuna inanıyorum; inanmak istiyorum. Çoğu Fenerbahçeli blog yazarı da bu konuda haksız çıkartmadı bu görüşlerimi.

Cümleler arasına "tamam takımımız kötü" sözlerini serpiştirse de talihsiz bir açıklama oldu Aziz Bey adına.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Aziz Yıldırım vs Kokain-Büyük Camia İlişkisi




"Sn. Daum’la ilgilenmemiz daha önceydi. Kokain içmekle suçlanan bir kişinin, büyük camiamızın başına getirileceğini yazmanız, sizin bir ayıbınız"


Fenerbahçe Spor Kulübü Adına Aziz Yıldırım. 22 Ekim 2000 tarihli Türkiye gazetesinde çıkan haberle ilgili.

24 Haziran 2009 Çarşamba

Yıldırım'dan Arda'ya 15 Milyon Euro


Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz'ın haberi. Hani şu 90 Dakika dörtlüsünden birisinin. Başkanlardan izin alınarak yazılan bir yazı olduğunu belirtiyor zaten yazısında da. Doğan Holding çatısı altında yapılan bir yemek sırasında gerçekleşiyor olay.

Yıldırım, Polat'a yemeğe başlamadan: "Yemeğe oturmadan söyleyeyim, Arda için peşin 15 milyon Euro ödemeye hazırız" diyor.
Polat da: "Arda Galatasaray'lı. Size gelmez" diyor.
Yıldırım ise: "Arda ile konuşalım. Yarım saat verin, olmazsa olmaz zaten" diyor
Polat ise: "O zaman siz de izin verin, biz de Gökhan Gönül ile konuşalım" diye yanıtlıyor.

Konuşma uzun. Haldun Üstünel felan giriyor sonra muhabbete. En ilginç noktası ise Aziz Yıldırım'ın Arda kabul ederse "Hepimiz Galatasaray forması giyeriz" sözü.

Muhabbetin ciddiyeti tartışılır fakat, ortada dönen cümleler çok su götürür.

18 Haziran 2009 Perşembe

Sana Yakıştı mı Ergun Babahan?


Dün Aziz Yıldırım hakkında çok sert bir köşe yazısı yazdı Ergun Babahan. Belli ki Mehmet Topuz transferine kızmış. Tuttuğu takımı bilmiyorum. İlgilendirmiyor da beni. Bir kulüp başkanı hakkında çetecilerle iş birliği ağır bir ithamda bulundu dünkü köşe yazısında. "Yıldırım'a da Yakıştı" adındaydı yazısı.

Çete üyeleri ile işbirliği yapıyor ile iddialı girmiş yazısına. Topuz transferinde yanında götürdüğü bir isimden dolayı Aziz Yıldırım'ı çeteci ilan etti 2 dakikada. Tamam sütten çıkmış ak kaşık olarak görmeyebilirsin, iddia ettiğin ithamları doğru olarak da görebilirsin, hiç sevmeyebilirsin de, mevdiven diye dalga da geçebilirsin, ama çetecilerle, mafya üyeleri ile beraber gezmek sana çok yakıştı diye yazmak bir başkan ise, hem de böyle bir camianın başkanı ise ayıptır. Yazman gereken de "102 yıllık Fenerbahçe camiasının başkanının böyle kişiler ile gezmesi ayıptır vs." minvalinde olmalıyken Başkan'ı çetecilikle suçlaman, bunu feyz alarak göndermelerde bulundurman da sana yakışmıyor...

8 Haziran 2009 Pazartesi

Şakşakçılar ve Provokatörler ||| ... Ve Mehmet Topuz



-Salih Memecan'dan...-

- Aziz Yıldırım:
"Topuz baskı altında. Benim yanıma kralı gelsin 2 ayda Fenerbahçeli yaparım" gibisinden iğrenç konuşmalarına devam ediyor. Önemli bir konu hakkında "atıp tutulan" geceye yakışır biçimde gayet "gevşek gevşek" konuşuyor. Ya benimsin ya Kayseri'nin diyor. Beşiktaş'ın iki kupalı senesinin ve Galatasaray'ın Rijkaard başarısının gündemden düşmesi için her şeyini ortaya koyuyor. Hatırlarsanız Galatasaray şampiyon olduğunda "İstifa edeceğim" diyerekten "şakşakçı" basının desteğiyle gündem yaratmıştı. Büyük Başkan Vesselam!

- Yıldırım Demirören: Gecenin adamı(!) Geldiği günden beri ilk defa bir süreliğine mantıklı konuştu, ama deneyimsizliğine yenildi. -Bu adamın gün geçtikçe saf olduğuna dair inancım artıyor- Duygularına ve sinirlerine hakim olamayıp Ahmet Çakar isimli "provokatör" ile muhattap oluyor. "Sen pipinle oyna" gibisinden sözlerle sinirlerine hakim olamadığını ortaya seriyor. Aziz Yıldırım ne kadar soğukkanlı ve gevşek ise Demirören de o kadar amatör ve heyecanlı. "Oyun çevirme" konusunda tecrübesiz dedik ya...

- Rıdvan Dilmen: Bir gün ansınız ortaya çıkıyor. Manşetlerde kendi ağzından "Mehmet bana Fenerbahçeli olduğunu söyledi" diye okuyoruz. Önce destekliyor bunu, sonra çark ediyor. Hatta Aziz Yıldırım dün gece oalyları anlatırken bir ara "Rıdvan bu çocuk seni arayıp ben Fenerbahçeliyim demedi mi?" diye soruyor; Rıdvan: "Yok Fenerbahçe'de oynamak istiyorum dedi" diyor. Piyasaya ne diye çıktı anlamadım vallahi. Biz onu NTV Spor'da severdik, Millî maçlarda severdik; Ne işin var senin Telegol'de? Başkanın mı rica etti?

- Recep Mamur: Kayserili iş adamı. O kadar işte... He bir de "Anadolu Çocuğu" imiş. Bırakalım bence bu "Anadolu Çocuğu" ayaklarını. Bence bu millet yemez bu saatten sonra bu ayakları. Başımıza ne geldiyse "Anadolu Çocuğu" ayağı çekenlerden geldi!

-> İlaç: Federasyon alacak 3 başkanı karşısına, yanına da Mehmet Topuz ve Menejerini. "Bu işi çözün kendinizi daha fazla rezil etmeyin" diyecek. Ahh ah, Nerede o federasyon?!

19 Mayıs 2009 Salı

Yıldırım'ın Öpen Fenerbahçe'si


Sabah'ın haberine göre Aziz Yıldırım rakibi öpen futbolculardan kurulu bir takım kuracakmış. Bu kadro için de şimdiden çalışmalara başlayan Aziz Yıldırım'ın ilk hedefi de defans.

Şimdi şu habere göre, Aziz Yıldırım ismi de varsa, defansa Juan, Naldo, Alex, Senderos felan gelir sanırsın. Öpen takımın ilk iki ismi; Bekir ve Bilica. Toplayınca bir Lugano ediyorlar zaten. Kazım yerine de Mehmet Topuz, Topuz eğer zorluk çıkartırsa da Musa Aydın getirilecek. Orta sahaya da Busker'ın favori adamı Jem Paul Karacan alınacak. Forvet'e Birmingham'dan 1.91'lik Semih Aydilek ve Manisa'dan da Nizamettin diğer adaylar. Haberde yer alan isimler bunlar.

Hayır ben Aziz Yıldırım ismi bir haberde yer alınca Ronaldinho'dan aşağısı olmamalıydı ama. O değilde bu transferlerle rakibi öpen, Fenerbahçe felan olmaz.

ek: aynı sabah Senderos'u Galatasaray'a getiriyormuş. Bekir'i de.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Aziz (Yıldırım) Demirören Buluşmasının Ardındaki Gerçek




- Şimdi Demirören. Sivas'ı şampiyon yapmamız lazım. Ama biz bir hıyarlık ettik onları yendik, şimdi siz de bu hafta bize kesin yenilin de işleri garanti olsun. Türkiye Kupasını da size veririz canım ne olacak. Yıllardır alamıyoruz zaten.

- Ne demek Azizciğim lafı mı olur. Zaten İnönü'de bizi yenmeniz, bizim Türkiye Kupası almamız olağan işler. Mecnun'u ara da haber ver rahat olsun.

- Tamam canm arıyorum hemen...


Önceki senaryo tutmayınca bu daha gerçekçi(!) geldi !!!

29 Mart 2009 Pazar

Görev 1: Lugano'yu Bitir!





Şimdi de Lugano'nun Roma'ya gideceği iddiası gündemde. Juan Figer yine bi' dolaplar çeviriyor anlaşılan. Aziz Yıldırım'ın şu sıralar şampiyonluktan da önemli bir görevi var: Lugano'yu yeniden bağlamak. Yoksa Fener'in sok kalesi de yıkılcak. Böylesine hırslı & golcü bir stoper giderse yerine nasıl biri bulunacak merak ediyorum.

Elden kaçan Aurelio'nun yerine Josico gelmişti; ikinci bir Josico vakası (bu sefer stoperde hem de) Yıldırım'ı o koltukta daha fazla tutamaz. Sonuçta Josico'nun yerine Maldonado(?), Deniz Barış ve Selçuk vardı ki iyi kötü doldurdular orayı, yanlarında da Emre destekçi olunca. Ancak stoperler Can Arat ve Yasin Çakmak o kadarını dahi başaramaz.

3 Mart 2009 Salı

Genç Fenerbahçeliler ve Aziz Yıldırım





Fenerbahçe'de gün geçtikçe ilginç şeyler olmaya devam ediyor seçimler yaklaşırken.

Normalde böyle bir post'a diğer blogger arkadaşlarım ne der bilmiyorum ama: Mutlak Gol'de son yaşanan tribün olaylarıyla ilgili mükemmel bir yazı var, paylaşayım dedim. Alttaki linki takip ediniz:

U/mut/suz

Fenerbahçe-Sivasspor karşılaşması, taraftar kazanacağını biliyor. Aynı Galatasaray, Beşiktaş maçlarındaki "Kadıköy" Fenerbahçesi sahada.


Yıkık Adam'ın, kulübün resmi yayın organına yaptığı açıklamalar taraftarı da bir hâyli etkilemiş gibi.

28 Şubat 2009 Cumartesi

Yıkık Bir Adam




Beyefendiyi sevmeme için herkes bi' şeyler söyler. Fenerbahçeliler ise çok sevdikleri başkanlarını "Yaa adamı kıskanıyorlar, ondan sevmiyor kimse" diyerek korurlar. Tamam da kıskanılacak neyi var bu adamın? Elde ettiği bir başarı varsa geçen sene Şampiyonlar Ligi performansı. Tamam da onun "tesadüf" (!) olduğunu hepimiz biliyoruz. Evet evet, Aziz Yıldırım kendisi dedi onun tesadüf olduğunu. Tam tarihi hatırlamıyorum ama "Galatasaray UEFA'yı tesadüfen almıştı, devamı gelmeyen başarıların hepsi tesadüftür" gibisinden bir açıklamayla futbol dünyasına renk katmıştı kendisi. Eh, geçen sene yarı final oynayan Fenerbahçe nerede, bu sezonun Fenerbahçe'si nerede?..
Demek ki tesadüfmüş o da. Başkan bu aralar yorgun, üzgün ve yıkık. Takımı kötü bir sezon geçiriyor. Daha da kötüsü reklamını yapacak bir şeyi kalmadı. GS şampiyon olduğunda bile "Başkanlığı bırakıyorum" diyerek ilgiyi üstüne çeken bu adam. 13 yaşında kardeşlerim var, ikizler. Biri iyi bir şey yapınca diğeri ya hasta olur ya da bir yeri ağrır falan. (bilmem anlatabildim mi?) Şimdi GS Kadıköy'e yaklaştıkça neler hissediyor merak ediyorum. Ligden zaten kopmuşlar. Sivas, Ts, BJK haberleri artık prim yapıyor. Fenerbahçe ile alakalı en fazla Aragones gitsin mi tartışmaları.

Başkan aylık yayın organına açıklamalar yapmış yine.
Tüm çalışmalarımıza ve harcadığımız mesaiye rağmen, futbol takımımızın bizlere bu sezon yaşattığı hayal kırıklığı maalesef sürmekte, kupa ve lig şampiyonluğu şansımız devam etse de, takımımızın oynadığı futbol bizleri gelecek için umutlandırmıyor. Tüm başarıların sorumluluğu bizler nasıl taşıyorsak başarısızlıkların sorumluluğunu da yine bizler taşıyoruz.
Hatırlatayım diyorum, Fenerbahçe'nin kongre-seçim yaklaşıyor. Aziz Başkan'da bir ateşlenme söz konusu. Bence Başkan Fenercell'leri seçim aracı olarak kullansın.

23 Şubat 2009 Pazartesi

Demirörenleştiremediklerimizden misiniz?



Türk futbolu son yıllarda hatalarla yönetiliyor adeta. Hata yapan, diğerinin yolunu açıyor. Tabii bu doğal bir şey; ancak çoğu zaman kişiler/kulüpler sadece başkalarının hatalarıyla "görünürde" başarılar yakalasa da aslında hatalar diz boyu. Sosyolojik tespit yapma gereği duymuyorum ki zaten hepimiz milletcene "dün"leri çok çabuk unutuyoruz; işimize geldiğinde.

Yıldırım Demirören... Son 20 yılda Türk Futbolunun başına gelen en ilginç isimlerden biri. Yönetciliğine tabii ki diyecek bir şeyimiz yok. Aynı şeyleri binlerce kez farklı kişilerden duymaya herkes sıkılmıştır zaten. İşin ilginç yanı, diğer kulüp yöneticilerimiz bu adamdan hiç mi ders çıkarmaz?...

Aziz Yıldırım: Yıldırım Demirören'in daha bir "ağır abi" olanı, daha bir paralı olanı. Transfer alanında en çok eleştirilen adam olan Yıldırım Demirören'den ne farkı var Aziz Yıldırım'ın?
Josico, Maldonado, Gûiza, Aragones... Hepsi Yıldırım Demirören'in balonlarından çok daha balon, çok daha pahalı adamlar. Sonuç mu? "Bidon dolusu Fenerbahçe"...
Hepimizin elinde malzeme var rahatız. Yıldırım Demirören Başkanlık yaptığı sürece çok daha malzeme verir kendisini eleştirmeyi seven bizlere. Ancak Aziz Yıldırım'ın malzemeleri de az değil hani.

Adnan Polat: Adnan Polat'ın çok sevilmesindeki birkaç etken
  • Özhan Canaydın'dan sonra başkanlığa gelmesi
  • 20.45 Muhabbetinin tutması
  • Galatasaray çıkışlı olmaması (tabandaki taraftar kitlesi, tabunun yıkılmasından memnun)
  • Ağır Abi hareketleri
Peki hatırlayalım bir. Beşiktaş'ın hakları yeniliyor, sürekli hakem hataları falan... Ortalık kızışcak, ancak basın Demirören'e karşı bir tavır alıyor. Barkovizyonda oynatılan hatalarla falan dalga geçiyor basın adeta. Aynı dönemlerde Galatasaray hakemleri destekliyor, "arkanızdayız" diyor yönetim. Pekala Kayseri ve Sivas maçları sonra olanlar. Dünyanın en komik itirazları... Adnan Sezgin bir gösteri yapıyor, video'lar falan. Cidden Adnan Polat beğendiğim bir yöneticiydi; bu sene adeta sildi kendisini. Çok başarısız bir yönetim gerçekleştirdi. Skibbe'nin otoritesini kendi elleriyle yıktı. Teknik Direktör yurt dışındayken yardımcıları takımdan gönderildi, sezonun ortasında "kafasının üstüne" bir "kalli" yerleştirildi. Futbolcuları da aynı şekilde yarıştan kopartan adam da Adnan Polat oldu. Galatasaray futbolcusu artık gamsız! Kaybetmek artık koymuyor belli ki. Maç biter bitmez yönetici hakemlere saldırmaya başlıyor, taraftar da öyle. Galatasaray futbolcusu neden üzülsün ki? Suçlu belli! Aklıma ister istemez Yıldırım Demirören'in
hâl ve hareketleri geliyor, hataları geliyor. Adnan Polat'ın önünde böyle bir örenke varken nasıl aynı hataları kendi de yapıyor anlamış değilim.

Aziz Yıldırım ve Adnan Polat. İlginç bir şekilde Türkiye'nin en başarısız kulüp başkanının izinden gidiyorlar. Anlayabilmiş değilim!

İddiam devam ediyor: Let's kick out of football!