Arda Turan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arda Turan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ekim 2010 Çarşamba

Arda Turan'ın Osteitis Pubis'i


Anlayacağımız dilde ifadesi kasık bölgesinde meydana gelen bir sakatlık. Erkeklerde kadınlara oranla 5 kat kadar daha fazla görülebilen bir sakatlık aynı zamanda. Ana maddeler halinde "ne durumlarda" meydana geldiği söyleniyor. Fiziksel yapı, futbolcunun ayağının içine doğru basması gibi nedenler var. Ama tahmin edebileceğiniz üzere asıl nedeni, fazla kuvvet çalışması yapmayan, güçsüz, zayıf bacaklar.

Vücudun ani hareket yapması nedeniyle kasık bölgesinde meydana gelen sakatlanmalar olarak ifade ederse ani bir dönüş, kasığın esnekliğini kullanmaya çalışmak, mesela zıplamak, bu sakatlığın ortaya çıkma sebebi olabiliyor. Aynı zamanda da çok sinsi, alçak bir sakatlık. Düz koşu yaptırabiliyor. Ağrı hissettirmeden tempo ile koşuya izin veriyor. Antremanlarda yapılan sıçrama, ani durma ve dönmelerde ise birden hissettiriyor kendisini. Antremanlardan hatta maçlardan sonra ağrıların üzerine 1-2 gün dinlenme ağrıları geçirse de hatta düz koşularda hissettirmese de ilk kasık zorlamasında orada olduğunu gösteriyor.

Anlayacağımız dille söyleyelim; Arda Turan, 4 hafta boyunca yaşadığı bilek sakatlığının üzerine güçsüz bir ayak yapısı ile beraber Ulusal Takım'a gidip, "o sahada ölen şehit olacaktır" şeklindeki Fatih Terim mantığı ile yardırınca, bu kez kasığından sakatlandı. Galatasaray'da fizyoterapistler eşliğinde tek başına çalışırken, Almanya'da 3-4 kişiyi çalımlaya başlayınca normal. Bu kez 6 hafta yok deniyor. Tedavinin seyrinin ameliyat veya ilaç şeklinde olması durumunda süre değişebilir.

Grubun 5. ve 6. maçına yetişir yani Oğuz Çetin ve Hiddink. Sakat olsa da siz çağırın ya. Lütfen. Sezonu kapatmadan bırakmayın.

Aklıma geldi. Karabükspor maçının devre arasında kasığında ağrı hisseden Neill oyuna devam etmedi. Milli Takım'a da gitmedi. Kafası çalışan adam başka. Maçı kaybettik ama Neill kendisini kaybetmiyor.

5 Ekim 2010 Salı

Var Bu İşte Bir Bit Yeniği


Arda Turan, Hakan Balta, Sabri Sarıoğlu ve Servet Çetin. Galatasaray'ın kadrosundan A Milli Takım'a çağırılan 4 isim. Servet'i ayıralım. O sürekli olarak oynadı. Arda. Hakan. Sabri. Belçika maçından sonra 3'ünün toplam oynadığı süre 20 dakika. Toplam 4 maç. 3 futbolcu. Toplam süre 20 dakika.

A Milli Takım'a çağırılıyorlar. Bu konuyu herkes yazacak. Bunu yazdık da zaten. Aynı nakarat.

A Milli Takım forması altında takımla beraber antremana çıkıyorlar. 2 gün önceye kadar takımdan ayrı çalışmalarına devam eden isimler. Sakatlıklarını öne sürüp çalışmayan isimler. Bugün at gibiler. En sağlıklıdan da sağlıklılar. Cuma günü de sahada en fazla koşan, mücadele eden isimler olacaklar. Milli Takım'da kimin eli ayağı değiyor da kendilerine geliyorlarsa artık..?

Aslında resim çok açık ortada ama neyse... Rijkaard'ı gönderdiklerinde adam başı 11'er km koşup ayaklarına kramp girecek duruma gelecekler... Neyse işte...

9 Eylül 2010 Perşembe

Arda Turan'ın Sakatlığı


Sağlık ekibinin yaptığı açıklamada verdiği süre, Marouane Fellaini'nin tekmesinden sonra oyuna devam edemeyen Arda Turan'ın iyileşme süresi olsaydı, sadece Fellaini'ye biraz daha fazla sövecektik. O kadar. Ama göz göre göre meydana gelen bir gerçek var ki, bu sakatlık 4 hafta ise en fazla 1 hafta - 10 günü Fellaini yüzündendir. Gerisi Arda'nın zorlaması.

Futbolcu zeki olacak. Oyun zekası kadar, sağlıklı düşünme yeteneği de olacak. Arda sakattı. Devrede oyuna girmeyecekti Arda. Oldu da girdi mi oyuna? 2 ihtimali var sonrasının;

1- Arda Turan oynamak istemeyecek; takım 1-0 gerideyken "sırtına binilen isim" görevini bırakmak istememiştir. Ama durum 1-1'e geldikten sonra hemen değişiklik işareti yapacak Arda. Kendisini bilecek. Kendisini sakınmasını bilecek. Çünkü, kendisi de görmüştür ki, maçı kopartan değişiklikler ile Hamit Altıntop olmuştur.

2- Guus Hiddink oynatmayacak; Teknik Direktör'ün, özellikle Ulusal Takım teknik direktörünün, hem de Hiddink'in, hem de grubun daha 2.maçında bileğine soğutucu sıka sıka zor üstüne bastığı, zor yürüdüğü bir ismi sahaya sürmeyecek. Sürdü mü, takımı rakibi yakaladığı anda çıkartacak. Yapmadı. 90'ı çıkarttı. 1-1 iken Nihat'ı alsa ne zararımız olurdu 15 dakika? Hiç.

Özetle; Arda 3 hafta yok. 3 haftada dönse bile o forma 3 hafta ulaşamaz. Suçlusu kim? Fedakarlık yapmak isteyen Arda suçlu. Ama kariyerinde bundan sayısız kere daha önem kat sayısına sahip maçlara çıkan Hiddink'te bir oyuncunun sakatlığı uğruna bir maçı düşünmemeli. Oynatmama sakinliğine sahip olabilmeli. Arda da oynamama sakinliğine sahip olabilmeli.

Sonunda Arda attı, Türkiye kazandı. Mutlu son değil mi? Tabii. Omuz sakatlığı tekrar nükseden Gökhan Gönül için de mutlu son mu yaşatacak Kayseri'de. Sami Yen'de Arda'sız Galatasaray gibi.

1 Eylül 2010 Çarşamba

Quod Me Nutrit Me Destruit *


31 Ağustos 2010 Tarihi Galatasaray için zaten kader olacaktı ama resmi siteye dikkatli bakanlar, baktıklarının arkasını görenler için kaderden öte olduğunu görmüşlerdir. 31 Ağustos'un öncesi ve sonrasına bakmakta da fayda var bu kader için.

Öncesinde ne vardı? Rijkaard'ın gitmesi mesele idi. Muhtemelen; Adnan biraderler, Galatasaray orta sahasının Ayhan - Mustafa - Barış - Cana 4'lüsü ile rahat rahat gideceğini düşündüler. Hatta Elano satıp, yerine bir isimle işi bitirme tarafındalardı. Ama olmadı. Galatasaray tepe taklak oldu. O kadar tepe taklak oldu ki, Es-Es maçı transfere para harcama ile Rijkaard sonrası Galatasaray yapılandırması arasında bir köprü bile oldu. Bu bir gerçek. Arda için de her zaman olduğu gibi mevzuular türedi. Otobüse binmese dert oldu. Otobüsten inse dert oldu. Oldu, bitti. Galatasaray ise köprüden önce son çıkışta ligde kendisini kurtarabilecek 2 anadolu takımından birisi ile oynayarak kurtardı kendisini. Ya Bursa'yı yenecekti, ki evinde yenildi, ya da 2 senedir yenemediği Es-Es'i. Es-Es'i yendi. 3 tane attı. Arda - taraftar barıştı. Takım oldukça güzel sevindi.

Sıra yönetime geldi. Rijkaard - Yönetim meselesi büyüdü. Büyütüldü. Transfer yapılmamasından, sakat adamın yerine kullanacak adamı olmamasına kadar her şeyi Rijkaard'a bağlayan, hatta Rijkaard'ın uçkuruna bağlayanlar yüzünden "Rijkaard gitsin"cilerin sesi yükseldi. Yönetim 3 - 0 Rijkaard idi. Ama Lviv maçı durumu 4-0'a getirecekken bir anda Rijkaard savunmadan hücuma çıkarak durumu 4-3 yaptı. Açıklamalarını biliyoruz. Es-Es maçı ile 5-3 yaptı. Yönetim ise Misimovic ve Insua ile 5-5 yaptı durumu. Ama golleri ofsayt. Bayrağın kalkıp kalkmadığını daha sonra göreceğiz. Ofsayt olma sebebi ise Galatasaray'ı 4-3-3'ten, kağıt üzerinde 4-2-3-1, saha üzerinde 4-2-1-3'e çevirilmesi oldu. Ofsayt mı, aslında aynı hiza mı, çizgi mi yamuk göreceğiz. Galatasaray'ın 1 senedir aradığı, rakibe basan ve 5-10 m önüne pas atabilen adam hala alınmadı. Ofsayt pozisyonu 2 ise bu.

31 Ağustos'tan sonrasına gelelim. Arda Turan takımı deplasmanda kurtardı. Sesleri biraz kesti. Ama futbol meselesi olmadığından Arda'nın derdi Arda'nın kurtulması gerekiyordu. Resmi Sitede yayınlanan Arda haberi Arda imajı için bir altın hatta elmastı. Eski Başkan Faruk Süren de dahil olmak üzere; "Arda'ya teklif yok, Arda'ya kim 10 Milyon verir" cümlelerini kuranlara karşı Arda'nın bir yetenek olduğu, Uefa Şampiyonu tarafından istendiği, hem de 11 Milyon Euro ettiği gösterildi. Hatta bu sezon gelen Q7, Niang, Stoch, Misimovic'ten en az 3-4 Milyon Euro daha fazla ettiği vurgulandı. Yoksa, "teklif geldi vemedik" değil olay. Her şey normale hatta iyiye döndü ama sonrası yok.

Arda'nın 11 Milyon Euro ettiği malum. Küçük Abi'ler tayfasının sözüne, gazına gelip; "Sen Misimovic'ten daha fazla ediyorsun, yıldızlık senin hakkın, ipleri sen eline al, takımın 10 numarası sırtında, sahada da 10 numara ol. O kadar para ediyor, koşmuyor, bir topuk pası atıyor ve taraftar hemen O'na bağırıyor. İpleri eline al." cümlelerini duyması ve bu cümlelerin özümsetilmesi çok yaşanmış bir hikaye. Yeni Galatasaray sisteminde, ki Misimovic ile yeni bir sistem olacak, Arda'nın kanatlara gideceği çok açık. Misimovic ve Arda'nın beraber performansını daha da arttıracağı malum. Ama Arda'nın Lincoln döneminde olanlar da hala hafızalarda. Gelenin de bir Lincoln olmadığı da ortada. En azından saha dışında. Başlıktaki sözün uyduğu yer aslında Arda'nın durumu.

Galatasaray için 31 Ağustos bu sezonun "milat"ıdır. İyi - kötü zaman gösterir. Hoş, bu durumdan daha kötüsü olamazdı zaten.

*: Beni besleyen şey, beni yok eder.

Galatasaray'dan Açıklama "Sıçtığımızın Resmidir"

Arda için bir tren daha kaçtı. Ama sözkonusu "Galatasaraylılık Duruşu" imiş. Fevkalade.Ah Arda ah.

bkz: Arda Turan Gitmeli

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Ama Arda Senin Örnek Olman Gereküyüüüüürrrr



Almanya'da Fenerbahçe maçının ardından bir vatandaşımızın, taraftarın yaptığı harekete karşılık olarak Arda'nın bir şeyler yapmasına verdiği cevaptı bu. "Senin örnek olman gerek ama sen yapamazsın" gibi bir cümleyi kurduğu için bile araştırma konusu olan bir insanın, karşısındakinin sosyal durumuna verdiği tepki bu.

Bir futbolcudan beklenti nedir? İyi futbol oynaması mı? Evet. Verilen görevi yapıp, takımının başarıya ulaşmasını sağlamak. Takımı başarıya ulaşamıyorsa da, kendisine verilen işi yapmak. Antreman yapmak, çalışmak vs. vs. Futbolcu dediğimiz insanın misyonu bu kadar değil midir? Evet. Ardından beklenen şey nedir? Örnek olması mı? Kim O'nun örnek olabileceği model? Gece 3'te gece kulübünde yeni hocası Guus Hiddink ile ilk kez tanışan Rıdvan Dilmen mi? Sabah 5'te çıktığı gece kulübünden hesap ödemek için ayaklanırken; "Hesabınız Fatih Terim tarafından az önce ödendi Sergen Bey" cümlesinin muhattabı Sergen Yalçın mı? İsviçre Maçından sonra tekme sallayan Şifo Mehmet mi? Bülent Korkmaz mı? Alex de Souza mı? Başkanı sevmediğinden takımı yıkmaya kalkan, "Küçükgiller" mi? Hazırlık maçında çelme takan Selçuk mu? Barış mı? Sabri mi?

Neden 3 büyüklerin kaptanı davranışları ile örnek olmak zorunda da, Batman Petrolspor'un kaptanının böyle bir yükümlülüğü yok. Popüler diye mi? Ondan daha popüler insanlar da var. Alex veya Delgado neden bu duruma düşmez? Are you player gibi lafları tesisinin kapısında taraftarından yiyen bir kaptan Fuck Off çekip evine giderken, Arda neden hala o kanal senin, bu twitter benim uğraşmak zorunda kalmaktadır. Bayern Münih kaptanı Mark van Bommel kaç maçta hakeme el hareketi çekti diye atılmıştır mesela? Chelsea kaptanı John Terry, sahada 20m solunda oynayan adamın karısı ile işi gizliden pişirmemiş midir? Liverpool kaptanı Steven Gerrard, barda adam dövmemiş midir? Kavga davası yüzünden hem de antremanların saati bunun yüzünden ileri saate alınmamış mıdır? Trabzonspor eski kaptanı Fatih Tekke bahis, iddaa muhabbetinden hala göz altına alınmıyor mudur? Biraz zihin yoklayınca aklınıza da bir sürü şey gelebilir. Bu isimlerden kaç tanesi futbolu ile konuşulurken, Arda ne kadar konuşulmaktadır? Yazın google'a Arda Turan diye. Görseller seçeneğinde size ne öneriyor görün.

Olay gayet açık. Şifreli ekranlarda maçlarını izleyemediğiniz Arda ile ekranların bir şekilde verdiği diğer isimlere ulaşma arasındaki fark en önemlisi. Sen 90 dakikasını izleyemediğin maçta, 3 dakikalık bozuk görüntülerin verildiği özeti izlerken, yorumcular, yazarlar ne derse onu kabulleniyorsun. Bilica'nın, Bekir'in, Baroni'nin hatta Stoch'un kısacası Fenerbahçe formasını giymiş herkesin Arda'dan en az 2 kere çalım yediği bir maçta Arda'yı görmüyorsun ama diğer ekranlarda 90 dakika Terry, Gerrard, van Bommel izleyebiliyorsun. Adamların sahip oldukları futbol profesyonelliğini ilgiyle izliyorsun. Terry'nin sürünürken topa kafa ile uçuşunu seyrederken kalıyorsun öyle. Ama bizde TV'yi bi' açıyorsun. Arda'nın psikolojisinde sorunlar var diyen ne idüğü belirsiz isimler, köşe yazarları. Psikoloji bilminin guruları sanırsın. Ne önerirsin dersen de "kaptanlığı bırakmalı" derler. Yani hayattan bıkarsa "intihar et" diyecek bu süper zekalar.

Düşünün, Galatasaray'ın bütün ataklarında Arda var. 2 frikik, Batdal'a çevirdiği top, son dakika pozisyonu, Cana'nın dağa taşa vurduğu topta yapılan orta... Hepsinde Arda var iken, kim sonra Arda analizi gördü? Kimse. Yok kavga, yok kıl, yok tüy.

Sonra Arda örnek olmalı diyeceksin. Böyle derken de, senin 10 metre yanındaki adam, Beşiktaş Kaptanı Tayfur iken, Fenerbahçe kaptanı Oğuz iken, Galatasaray kaptanı Hakan - Bülent iken maçları izleyerek bu yaşa gelmiş o adam, Arda'yı görünce; "araba alıyorlar, karılara biniyorlar, artistik yapıyorlar" derken hangi kaptanı örnek aldı bre geri kafalı. Sözüm sade sana da değil. Senin gibi düşünenlere. Sen 23 yaşında futbol oynayan bir adamın karakterini mi örnek alarak büyüyeceksin? Oğlunu başkalarını görerek, onu örnek göstererek mi büyütmek zorundasın. Sen, başkasını örnek alarak büyü, oğlun başkasını alsın, kızın başkasını sonra da evde Geppetto bekleyin ki sizi bir şeye benzetsin. İşi bitince de elele Master of Puppets söylersiniz. House M.D. de izletme sen o zaman "doktor olucam ben babaaa" diyen oğluna.

Ben, kendi babası, amcası, dedesi yerine Fenerbahçe sağ açığı, Galatasaray sol bekini, Beşiktaş ön liberosunu örnek olarak karakterini yerleştirmiş ve yetiştirmiş bir evlat veya bir ebeveyn hiç görmedim. Çok çok formasını giydiği adam gibi top sürmeye kalkar bir çocuk. O yüzden de halı sahada bir çok insan evladı gibi topu çizgiye kadar götürür götürür, tele çarptırarak avantaj sağlar, sonra da auta atar topu. Ekranda Arda gördü diye, Arda gibi davranmaya kalkmaz. Topa vururken Arda der sadece.

22 Haziran 2010 Salı

Elano "Neden" Orada İyi, Burada Kötü ?


İki resim arasındaki 5 farkı bulduğunuz zaman göreceğiniz bir olay aslında. Düşünün, Dünya tarihinin en çok ego birikimi yaşaması gereken takımı Brezilya Milli Takımı. Her şeyleri var. Herkesten büyükler. Diğer 31 takımın banko 11 oynatacağı adamları bile almıyorlar. Neden? Cevap yine aynı. Bu ego. Hırs. Oyuncunun kafasını doldurma. Bunları istemiyorlar.



Robinho var, Kaka var, oynadığında Alves var, Maicon var, şimdilerde belki Bastos var ama kornerlerin başında hep aynı, hep tek isim var. Elano. İki tarafta da o kullanıyor. İyi kullanıyor, kötü kullanıyor ama hep 2 tarafta da o kullanıyor. Kadroda yer alan 23 kişi de biliyor ki, kişiler için verilmiş görevler, o kişileri ilgilendirir. Diğerleri kendisine verilmeyen işlere girmezler. O işlere girişmezler. Kendi oyunlarını oynarlar.

Bugün ekranda ne oluyor peki? 1 sene boyunca neredeyse futbolculuğu kalmamış Elano'nun, Afrika'da ki oyunundan sonra Ömer Üründül, Elano'yu sınıflandırmıyor bile. Kötü diyemiyor. İyi demiyor. Diyemiyor değil demiyor. Hiç bir standarta koymuyor. Sergen zaten David Silva'yı ön libero sanıyor. Rıdvan'a göre "mesela Messi ...", Mustafa Doğan'a göre de her maç 3 ihtimalli. Adam gibi Elano neden konuşulmuyor ? Ronaldo'ya top göstermeyen takıma Elano nasıl atabiliyor. Elano nasıl gol attırıyor ?

Peki, neden Galatasaray'da kornerlere Arda gidiyor? Her topu inatla ön direğe kesmesine rağmen neden ? Neden Brezilya takımı kornerlerini Dünya Kupası'nda Elano'ya emanet etmişken, neden ? Neden ? Elano neden orada iyi, burada kötü oynuyorsa o yüzden. Anelka'yı sisteme uyduramadı bu ülke. Domenech çapında o kişiler işte. Ekranlarda sallamışlardı o zaman Anelka'ya. Şimdi "elden kaçtı" oldu. Elano gidecek. Elden kaçmış olacak. Bilmiyor muyuz? 2000 jenerasyonu takımdaki yabancıları baltalamaya çalışırken, yerlileri de buduyorlar. Arda'ya bin, Arda'yı gazla. Arda'ya giydir. Arda ne yapsın ? Kendi olmak dışında her şey olmaya çalışıyor. Ondan kornerlere gidiyor. Frikiklere vuruyor.

Elano orada bu yüzden iyi. Rahat. Herkesin bi' işi var çünkü. Kimse kimseye karışmıyor bu ince işlerde. O yüzden oyundan çıkarken kulübedeki herkesle sarılıp, sevinç yaşayarak 2 dakikada anca oturuyor Elano. Bi' de Arda rahat olsa. Rahat bırakılsa.

not: kötü oynuyor lafı, kötü oynuyor diyenler içindir. Yoksa gayet iyi oynar Elano. Oynadı da.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Umarım İzliyorsunuzdur..!


Sen adamın sevgilisine, keyfine, giysisine, sinemasına laf et, yuhla, yeni beste üret, onu sitenin girişine koy, aleyhine tezahürat yap, üstüne karaborsadan da bilet sat, sonra da de ki; "Ya bizde böyle oynamıyor yæææææææ"

3 maçtır Arda'nın oyununu izledikten sonra yaptığınızdan utanmışsınızdır diyeceğim de, nerdeee..!

14 Nisan 2010 Çarşamba

Arda & Ali Sami Yen


Nasıl bir evlilik diye düşündün mü hiç?

Güzel şaşalı bir düğün yaparız, Allah izin verirse. Belki Ali Sami Yen'de yaparız, Nevizade Geceleri çalarken Ali Sami Yen'de düğünü patlatırız. Kim bilir belki de tribünlerde 25 bin kişi, masalar sahanın ortasında, güzel sanatçılar... Hem konser hem Nevizade Geceleri eğleniriz işte!


Arda Turan


Kimisi gece aleminde
Kimisi "sinem"a peşinde...


Kendisine Galatasaray taraftarı diyip, "protesto yapıyoruz" diyerek Galatasaray armasını ters asabilen taraftarlar...


11 Nisan 2010 Pazar

5-10 Kendini Bilmeze


Ultraslan adını kullanıp takıma bunları yapan 3-5 kişiye bir yazı yazmıştım. Bir kez daha söyleyim. Olur da görür, okurlarsa diye. Aranızda Galatasaray'ı bu kadar seveniniz varsa Arda'yı yuhalasın. Öyle yalandan "ölürüz, perişan oluruz" diye de değil. Gerçekten Arda kadar seveceksin. 3-5 kuruş avanta sağlamak için biletini hem de Fenerbahçe maçının biletini karaborsada satarken sen, o senelik 2 milyon yerine 4 milyon Euro'yu sadece parayı veren takım Fenerbahçe diye reddeden bir adam.

Mesela kriz geçireceksin sahada. Ertesi hafta maça çıkacaksın. Sonra ayağının arkasını böyle delecekler. Ama 3 gün sonra da Hamburg'a karşı takım daha eksik kalmasın diye maça çıkacaksın. O maçta da 2.dakikada gözüne el gelecek, o gözün şişik oynayacaksın maçta.

Hadi maç da yapmayın siz. Bu darbeler sonunda hayatınızda normal bir gün yaşayın ve işinize devam edin. Sevgilinizle de gezmeyin. Madem Arda yapınca "kaka" siz de yapmayın. Bu darbelerle 24 saat geçirin sadece. Gözünüz şiş 24 saat. Ayağınızın arkası delik 24 saat. İşiniz nedeniyle kalp spazmı geçirdiğiniz bir günün ardından 24 saat. Sonra teker teker özür dilerim sizden Arda'yı yuhalamanıza yazdığım bu yazı sebebiyle. Terbiyesizler...

Aşkımız Galatasaray'a. Sizin gibilere değil....

5 Ocak 2010 Salı

Ya Saymasını Bilmiyor, Ya da Futbolu


Yıl 2006

'' Arda, 5 Ribery eder ''


Yıl 2010

Messi kim yahu? Arda ile kıyaslanacak futbolcu mu? Bana sorarsanız eğer ikisi için bir takas yapmam gerekirse Arda için üste para isterim.. Tabata'nın 8 milyon Euro olduğu bir dönemde, Arda'nın 12 değil en az 50 milyon Euro olması gerekir. Adnan Polat ya kendinde değil, ya da futbolu bilmiyor.

20 Aralık 2009 Pazar

Abdelkader - Elano - Harry - Arda


Bu 4'lünün aynı anda oynaması gibi bir şans, ancak 2 santraforun sakatlanması şanssızlığı ile geldi ayaklara. Daha önce söylediğimi tekrar etmeliyim. Elano, bu takımda Harry Kewell'ında, Keita'nın da, Arda'nın da oyununu 1 seviye yukarı çıkartabilecek bir adam. Lakin Arda, bir kez daha Elano'yu görmeme üzerine oyun oynuyor. Görmedi, görmedi. 78'de bir gördü. Gol oldu. Elano'nun bir seviye üste çıkartması işte bu. Kanattan otoban misali git-gel yapan Keita'yı tek topla buluşturup, Keita'ya asisti yaptırdı. Keita'nın önüne atılan toptur aslında asist. Hatta gol o toptur.

Harry ise müthiş, harika, şahane. Şair'in dediği gibi; "Bilmezdim kelimelerin kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce". Onun durumu dert değil. Bizim durumumuz dert. Gittikten sonra içerisinde bulunacağımız dert. Efsane bu adam.

Gelelim Kaptan'a. Kaptan, takımın üstündedir. Galatasaray'da Profesyonel Takımın Kaptanı, Galatasaray çatısı altında futbol oynayan herkesin kaptanıdır. Onlara örnektir. Sadece davranışları ile değil, oyunu ile de örnek olmalıdır. Sahada beraber top oynadığı 10 arkadaşının her birisine diğerinden ne bir adım uzak olmalı, ne bir diğerinden bir adım yakın olmalıdır saha içerisinde. Pas atman gerekiyorsa, pası atacaksın arkadaşına. Bir kere attın, o da golü attırdı. Tarih bugün Elano'yu yazar. Yarın skoru yazar, kaptanı yazar. Ama bu pasları atmazsan, tarih seni sadece Kaptan olarak hatırlamaz. Elano ile beraber bu olanlarla hatırlar. Sen Arsenal'de Arshavin'e pas atmazsan, Arsene Wenger seni atar.

8 Aralık 2009 Salı

55 Milyon Euro'luk Adam


"Sezon başında Arsenal, Arda Turan'ı istedi. Fakat oyuncu ile yeni bir sözleşme imzalayan Galatasaray Yönetimi, Arda'yı bu sezon kesinlikle bırakmayacaklarını söylediler. Eğer 55 milyon euro civarında bir para teklif eden olursa ancak o zaman bırakabileceklerini belirttiler"

Ahmet Bulut'un Sport.co.uk sitesine yaptığı açıklamanın Türkçe çevirisi bu bugün yayınlanan basın-yayın organlarında. Sport.co.uk'taki açıklamaları da burada.

"At this moment in time I have no contact with any clubs. I had a lot of interest in the summer for him, but the club did not want to sell him, even for £50 or a £100 million. Arda is the best player in Turkey at the moment. He is now the new captain of Galatasaray and the club has new elections for President in March, so I don't think he will be sold in January. However, I do think he will be sold in July. I think they will sell him in the summer"

Peşinden de son olarak bunu söylemiş Ahmet Bulut; Arsenal are interested, and if they want him, Arda's first choice is Arsenal.”

6 Aralık 2009 Pazar

Arda Turan Bu Ülkeden Gitmeli

Hem Galatasaray, hem Arda Turan için en hayırlısı bu olur.

Arda'yı Adnan Polat & Aziz Yıldırım & Frank R. el ele verip dibe çekiyor sezon başından biri.

Kendi başkanı kaptanlık bandını koluna takıyor, sürekli yukarıya taşıyor, daha hazır olmayan Arda'yı baskıların altına koyuyor.

Aziz Yıldırım sezon başlarken "Arda'yı bana satın" derken herkes onla dalga geçti ancak gündemi öyle bir yere getirdi ki olan yine Arda'ya oldu. Bu sezon Arda'nın futbolundan çok saha dışı konuları konuşuldu.

Galatasaray teknik heyeti ve futbolcular her şeyi Arda'nın üzerine yıkıyor. Arda top alsın, Arda top kapsın, Arda çalım atsın, Arda gol atsın. E kardeşim biraz sorumluluk almazsa herkes bu adamlar ne işe yarayacak? Elbette Arda'ya göre sistem bile yaparsınız mükemmel oyuncu ama bu kadar da yapılmaz.

"Arda Turan Galatasaray'dır" romantik ve güzel bir söylem olabilir ancak Arda 40 yaşındayken bunu söylersek anlamı olur.

Arda öyle bir hale geldi ki "kötü oynama" kredisi kalmayacak. Çünkü Arda'nın kötü oynadığı maçları Galatasaray kazanamayacak.



Üzülüyorum Arda için. Geç olmadan gitsin Avrupa'ya, hiç olmazsa hızlı oynamayı öğrenir. Kendisi için de iyi olan bu olur.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Biyolojik Olarak Saçmalayabilmek


Sabah gazetesinin bugün yer alan haberini, Batman'in azılı düşmanlarından The Riddler'a okutsanız, ben bırakıyorum soru işaretlerini, bilmeceleri felan, Da Vinci Şifresi ve Ömer Çelakıl'la Kur'an-ı Kerim'in şifrelerini okuyarak, hayatımı sürdürmeye imkan tanıyan bir kasabaya yerleşiyorum der.

Haber şu; "Arda'nın Galatasaraylılığı"na genetik kanıt! DNA'yı oluşturan maddelerden adenin, timin ile, guanin de her zaman sitosin ile eşleşiyor. Ortaya da A.T ve G.S çıkıyor: Arda Turan ve Galatasaray"

Zaten, Dna dediğin zımbırtının genel özelliği bu arkadaşım. Arda Turan'da da, Ali Turan'da da, Ankaralı Turgut'ta da, Atilla Taş'ta da, Ludwig van Beethoven'da da, Yann Tiersen'de de Adenine ile Thymine eşleşir. Guanine ile de Cytosine. Bak G ile de C eşleşti. Gitti Arda'nın Galatasaray'lılığı. Gençlerbirliği taraftarı oldu İngilizce ile de. Zaten Sitozin'in biyoloji de yanılmıyorsam eşleşmesi G - C şeklinde. Okunduğu gibi yazılmamakta kısacası.

Şimdi eşleştirelim. A.T ve G.C. Gitti mi sana Galatasaray. Yedirirsen Galatasaray Cafe Crown diye belki...

10 Kasım 2009 Salı

Arda'nın Kıyafet Devrimi



Üstteki fotoğrafta spor ayakkabılarla ve kadife, sütlü kahve renkli pantolon tartışılmalı bence. Şu ceketten daha çok gündem oluşturur vallahi...


Bu da küçük Arda...

27 Ekim 2009 Salı

Arda Turan


"Daha büyüğü yok, ben “Allah bana Fenerbahçe forması nasip etmesin” diyorum."

Amin...

9 Ağustos 2009 Pazar

Total Futbol Total Futbolcuyla Oynanir


Arda Turan.. Dakika 35 civari. Diken ustunde "sicakta birsey olur mu?" diyerek 2-1'in rahatligi bile yok ustumde.. G.Antep'li Cesar, Keita gecmesin diye boynuna dirsegi vuruyor.. Ilk an kriz diyerek ekrana dikkat kesiliyoruz.. Herkes etrafini aciyor. Ayhan ve bir Antep'li sirt ustu yatirmak istiyor. O sirada Arda hemen olaya giriyor. Keita'yi tutup sirt ustunden cevirip yan yatiriyor. Elini Keita'nin agzina goturmeye calisiyor o sirada. Nefes alinamayan 1 saniye bile bir ömurken o an bilincli davranan bir isim. Inanilmaz bir hareket o saniyede telas yapmadan..
Dakika 8. Bos kosu yapip gelisine vurup Galatasaray'in ilk golunu atiyor.
Dakika 21. Duran topta harika bir serbest vurusla asisti yapiyor.
Dakika 80. Nonda'ya harika bir ara pasi ile asist yapiyor.
Daha adam eksiltmeleri, vucut calimlari ile yaptigi hareketler var. Aydin'in yazik ettigi bir top var. Var da var.. Muthis bir macin, muthis basrolu..
5 resmi macta 8 asist yapan bir adam. 16'da 8. 1 tane de gol.

31 Temmuz 2009 Cuma

Arda Turan Etkisi



Arda Turan, Galatasaray tarihinde var olan bir isim olmasaydı neler kazanırdı acaba Galatasaray? Kaybedeceği onlarca şey olmasına rağmen Galatasaray'ın..

Mesela yapılmış 4 tane transfer, Galatasaray taraftarı için mevkiisi değiştirilemeyecek adamlar olurdu. Galatasaray, 8 sene önce Liverpool'u Sami Yen'de 1-0 yenerdi. 2 sene üst üste çeyrek finalist olurdu Galatasaray. O topu hızla Riise'ye vermeyecek, Riise hızla kullanıp golü attırmayacaktı mesela. Neyse asıl konu bu değil. Yapılan 4 yıldız adı altındaki transferin nasıl takımdaki yerleri, değerleri değişti konusu.

2006 senesinde Galatasaray, "size genç ama süper bir yıldız getiriyoruz" diyerek Marcelo Carrusca'yı getirmişti. Hemen motomot spor yazarları genç Aydın var kadroda, daha yetenekliler var diyerek 3 tane ismi bir araya getiremeyeceklerine rağmen aynı makamdan şarkılar söylüyordu. 2006 - 2007 Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Galatasaray, Mleda Boleslav ile eşleşirken, daha 4 ay önce Vestel Manisa'nın Fenerbahçe'ye 5 atıp, Galatasaray'a 3 puan avantaj verdiği maçta, sağ bek olmasına rağmen şov yapan genç Arda, o maçtan beri Aydın'dan başka isim bilmeyen isimlerin kahramanı oluyordu bir maçta. Arda o maçtan sonra sol açık olarak transfer edilen Carrusca'yı gelmemek üzere kulübeye yolluyordu. Gerets 4-3-1-2'si onun için 4-4-1-1'e dönüyordu.

2007 senesine geldi sıra. Cassio Lincoln geldi bu kez. Karl Heinz Feldkamp ile beraber. Feldkamp Galatasaray'ı yıllardır Avrupa'nın ve Türkiye'nin zirvesine ulaştıran sistemi uygulatacaktı Gerets gibi. O klasik 4-3-1-2'de Arda'ya sol iç'te yer yoktu. "Lincoln'ün yedeği olarak onu düşünüyorum" diyen Kalli'ye inat edercesine kadroda fırsat bulduğu ilk maçta, Beşiktaş'a karşı olmayan 2 pozisyon yarattırıp maçı kazandırıyordu. O sene Arda orada kalmayacak, Lincoln'ün sakatlanması ve sonradan kadroya dönmesine rağmen kendisinin kadroya girmesi, 2.santraforu santraforluktan çıkartıp, sağ kanata yaklaştıracaktı. Şampiyon yaptı o sene oyunuyla Arda. Lincoln pek görünmedi. 4-3-1-2 sistemi O'nun uğruna bozuldu. İyi de oldu.

2008'e gelindiğinde, Adnan Polat'ın yönetiminde olan, genç bir yönetici Galatasaray'da yıldız transfer yapar, hem de bir sezonda birden fazla dercesine Fernando Meira'yı, Milan Baros'u ve Arda'nın 9 sene önce reklam panolarının üstünde 10 numaralı beyaz forması ile seyrettiği Harry Kewell'ı getirmişti takıma. Kewell sola gelince, Arda sağa yol aldı. "Sağda oynayamam, beni solda oynatın size gerçek Arda'yı göstereyim" diyen 66 numara, ilk Trabzonspor maçında Tolga Zengin'in kalecilik kariyerini bitirdi, sonra da krizler geçirinceye kadar sahada oynadı. Ayağını kasaplar delse de 3 gün sonra maça çıktı. Yılların sol kanatı Harry Kewell, sağ açık, ön libero hatta stoper oldu ama Arda varken solda pek kalamadı.

Yıl 2009. Arda bu kez 10 numarayı giydi. 4-3-3'ün kiliti oldu. Iniesta mevkiisine geçti yani. "Solda iyiyim" dedi yine. Takımının 7 golünden 5'inin asistini yaptı. Şimdi emaneten oynadığı yere ise bu sene Elano Blumer geldi. Tam oraya alışıyorken hemde.

Yıllardır Galatasaray hocaları, kafasındaki sistemde Arda Turan'a bir yer bulamadılar. Veya 10'a göre kurmadılar. Buldukları yerde doğru yerler olmadı. Şimdi bakalım Arda Turan etkisi Galatasaray'ı bu kez hangi sistemlere, oyunlara götürecek.

3 Temmuz 2009 Cuma

Arda Üzerinden Siyaset


Eskiden adetti. Birisi birşey yapınca konusu ne olursa olsun ünlü olmak adına Hülya Avşar'a sallardı. Gündeme oturur ve yok olurdu tabi. Basın olayı bıraktı, eski isimler sardı buna.

Ümit Karan, Hasan Şaş ve Necati açıklamalarında sonunda Arda'nın ve Sabri'nin durumunun kendileri gibi olacağını söylemekte. Sabri'yi bilemem ama Arda sizin gibi olmaz. Olamaz.

Galatasaray camiası özellikle Adnan Polat içerisine girdiğinden beri temizliğe girdi. Temizliğin nedeni açık, net, belli. Galatasaray'da sahada ayaklarından çok, saha dışında çenesi çalışan adamları yollamak amaç! Bu isimler de yabancı değil. Bu isimleri camia aptal mı durup dururken yollamak istesin? Hem de onca başarının ardından.. Ankaraspor maçında boş Lincoln'e pas atmayan Hasan'ın durumu gibi, Ümit'in sıfır golle sezon kapaması gibi su yüzüne vuran nedenlerden sonra bu temizlik yapılıyor. Yeni bir hava aranıyor yani. Profesyonelliği 1.sırada olan bir takım amacında Galatasaray. Liseli havası 1.sırada olan değil. Hocanın 1.sırada olduğu bir takım yani... Oyuncuların değil...