Transfer Sezonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Transfer Sezonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Engin Baytar Galatasaray'da!


Bu adamı oldum olası çok sevmişimdir. Yani hiç tanımasam olur. Adama sanki birileri "felaket yeteneklisin, deli çalım atıyosun aslanım" demiş de; o da "lan o zaman ben neden problemli değilim?" diyerek karakterini bulmuş gibi... Forma numarası belli olsun, ilk formasını ben alacağım...


Bu arada Miss Universe 2006 güzeli Felix askerden hepinize selam yolladı. geldiğinde zayıflama çayı reklamlarında oynayacakmış.

31 Mayıs 2011 Salı

Kısaca Veli Kavlak



Veli Kavlak'ı izlemekten ziyade, hakkında konuşulanlardan tanıyoruz. Bir de sene başında Beşiktaş'a attığı gol ile akıllara iyice oturdu. Football Manager verileri %60-70 yeterli bir referanstır benim için. Oyuncu hakkında komple doğru detayları vermez ancak fikir sahibi eder. Eh, elde fırsat varken bir iki maçını da izleyelim dedik. İki maçta oyuncuyu tamamen tanımak zor ama "karakteri" tanımak açısından yeterli.

Aston Villa deplasmanında 4-2-3-1'in sağ kanadında oynamış. Geriye yardım ve orta sahada pres konusunda dikkatli. Sürekli maçın içinde ve pozisyonunu kaybetmiyor. Ekstra hızlı koşan biri değil ama seri ve atik oyuncu. Zor işlere kalkışmaz, yardımlaşır. Topsuz alanda boş bölgeleri kovalayıp pas ister. "Şok pres" dediğimiz olaydan haberdar. Ülkenin hantal defanslarının üzerine salınması yararlı olur. Örneğin bu maçta takımın attığı ikinci golde arkadaşıyla yardımlaştı. Daha sonra topu tam kaybetti ki anında presle geri kazandı. Sağ ayağıyla çok düzgün kesti. Veli'nin asistiyle golü attı takım. 75'den sonra da orta sahanın ortasına geçti taktik gereği. Orada da işe yarar bir izlenim verdi. Sahada alan doldurmayı, pozisyon almayı biliyor. Nitekim Rapid Wien'e turu garantileyen üçüncü golde orta sahada topu kapan ve golü başlatan isim yine Veli Kavlak.

Başlamışken bir de Beşiktaş'ın Rapid deplasmanındaki maçını izledim. O maçta yine aynı sistemde ancak bu sefer sol kanatta oynamış Veli. O maç gerçekten hiç ölçü alınacak gibi değil. Beşiktaş'ın maçın büyük kısmında hakimiyeti var. Rapid'in belki de tek organize olabilirdiği atak var. O da Yahsin Pehlivan'ın güzel pasını daha da güzel bir şekilde Veli'nin gole çevirdiği hücum. Yani böyle ekstra işleri de var diyebiliriz.

Özetle Veli; ilk 11'in değişmez elemanı olamaz direk. Ancak kadro derinliği açısından çok büyük nokta atış. 4-3-3'ün göbeğinde, 4-4-2'in kanatlarında ve 4-2-3-1'in kanatları ve forvet arkası mevkilerinde yararlanmak mümkün. Kendisinin bir röportajında ısrarla "asıl yerim orta saha" dediğini okumuştum. Ancak kanatta oynaması daha yararlı gibi. Mücadesi olduğu kadar teknik-taktik katkısı da olumlu. Genç olması da gözden kaçmasın. Bir patlama sayesinde seneye 11'in ideal oyuncusu kıvamına bile gelebilir. Hayırlısı olsun.

Bonus: Beşiktaş - Rapid maçında bir diğer transferimiz Tanju Kayhan sol bekte oynamış. Pek etkinliği yok. Anladığım kadarıyla çift ayağını kullanabiliyor. İsmail kadar hücumcu değil. Taktik anlamda yararlanmak daha mümkün gibi. Pozisyon bilgisi olarak daha öndedir yani. Normal şartlarda İsmail'den formayı kapması zor ama Tayfur'u fazla bilmediğimizden yorum yapmak doğru değil. Sağ bekte de "aranan adam" olmadığı aşikar.

23 Aralık 2010 Perşembe

Simao Sabrosa Beşiktaş'ta!




Bizimkilerden önce Atletico Madrid'in Resmi Sitesi açıkladı. Yarın İspanya saati ile 12.30'da bir basın toplantısı ile Madrid'e veda ediyor Simao. Hayırlı olsun diyelim. Teknik yazılar falan yazılır. Aklıma gelen tek şey Quaresma'nın artık sağ kanatta oynayacağı ve orada daha etkili olacağı. Simao önemli oyuncu Güntekin.

9 Eylül 2010 Perşembe

2011 Yılında Sözleşmesi Bitenler


Trabzonspor'un hayatında yaşayacağı en zorlu yılı 2011 olacak desem, hatta Ahmet Çakar gibi; "Beyler bakın, Trabzonspor'un kaderi ocakta yazılacak. Ya şampiyon olurlar ya da 5."desem de gayet sağlam temeller üzerinde bir iddia olur. 2011 yılında sözleşmesi biten isimleri yazmadan önce 2-3 cümle ile genel anlatmak gerekirse; "Yıllık 20-25 Milyon Euro maliyetle çok kaliteli bir ekip kurulup, ilk 4'e oynanabilir veya bu isimler içerisinden direkt ilk 11'e yerleştirebileceğin oyuncularla güçlendirebilirsin. Hatta iş bitirebilen bir yöneticin varsa şampiyonluğu bile garantileyebilirsin."

Malum, Bosman Kuralları, Fifa'nın kararları, ülke federasyonlarının kararları, geçici lisanslar gibi etmenlerin hepsi futbolcuların özgürce takım değiştirmesi için varlar. Bu varlık da kulüpler için zorluk demek. 2011'de sözleşmesi biten futbolcu demek, 2011'in 1 Ocak gününde bu futbolcularla kulübünü hiiiç mi hiiiç dinlemeden anlaşabilirsin demek. Kulüpler için baş ağrısı, elden bedavaya oyuncu kaptırmak demek. Kim kimi kaybedebilir veya alabilir yazayım istedim.

Mevkii mevkii gitmek daha iyi olur.

Kaleci

Onur Recep Kıvrak ; Martin Luther King gibi "I have a dream" diye haykırmak istiyorum adını her duyduğumda. Hayalim; üzerinde Galatasaray arması bulunan 1 numaralı kaleci kazağı ile Aslantepe'de maça, Florya'da da Claudio Taffarel ile antremanlara çıkması. Ama çok çok zor bir olasılık Onur'u Trabzonspor'dan koparabilmek. Şenol Güneş ile beraber iken hem de çok zor. Hatta Trabzonspor'un Umut'u satmak istemezken yurtdışına kaptıracağı bir isim bile olabilir.

Serdar Kulbilge ; Yaşadığı sakatlık, Fenerbahçe'den çok para istemesi sebebiyle sözleşme yapılmaması vs. vs. Her zaman kalede iyi duran bir isimdir. Standartı vardır. İyi konsantre iken zor gol yer. 4 büyüklerden birine geri döner mi bilemem ama Trabzonspor, Onur'u kaptırırsa bir ihtimal işte. O'nun da artık ne kadar böyle riskler alacağına bağlı.

Dimitar Ivankov - Suleyman Hamidou - Ömer Çatkıç; Yaş ortalamaları 35. Dante gibi ortasındalar mı ömürlerinin bilemem ama futbol hayatlarının sonlarına geliyorlar. Hamidou hala Milli Takım'ına gidiyor, Ivankov hala gol atıyor, Ömer ise zaman geçirme konusunda hala 1 numara. Belki de son transferleri olacak bu transfer dönemi.

Diğer İsimler ise Kenan Hasagic - İlker Avcıbay - Vanja Ivesa - Oğuzhan Bahadır. Takımlarında sözleşmelerini yenilerler mi bilmiyorum ama İ.B.B'nin bu karambolde İlker'i alması sürpriz olmayabilir. Ivesa ise Es-Es açısından önemli.
Defans

Egemen Korkmaz; Yaşı 27. Ersun Yanal döneminden önce 3 büyükler açısından belki denebilecek bir isim iken, Ersun Yanal döneminden sonra "niye aldınız" denmeyecek bir isim haline geldi Egemen. Trabzonspor'un dertleri Onur'la başlıyor ama Egemen ile bitmiyor.

Lucas Neill; Yaşı 32. Galatasaray'ın 2 sene daha defansını emanet edebileceği Aussie. Bırakılmamalı. Hatta genç takımların defanslarını bir araya toplayıp Lucas'tan 1 saat ders almalı.

Giray Kaçar; İlhan Eker ile beraber Oftaş zamanlarını bilen bilir. Oyun merkezini kendi yarı sahasına kurmak isteyen her takım için oldukça iyi bir stoperdir. Alternatif olarak iyidir. İlk 11'de de sırıtmaz. Zaman zaman sağ bekte de oynar.

Orhan Şam; Busker'in hayallerinin sağ beki. Yıllardır Galatasaray sağ kanadını Orhan Şam ve önünde bir isim şeklinde hayal eder. Orhan Şam - Sabri Sarıoğlu olsa gayet savunma - hücum dengesi açısından iyi olur. Tabii bu gözler Abdel Kader ve Sabri kanadını izledikten sonra...

İ18; Q7 bahane, İ18 şahane. İsmail'e yazık olacak arkasında. 2 sene daha gider İbo.

Diğer İsimler
ise Sedat Bayrak ve Abdurrahman Dereli ikilisinin, Bucaspor ligde kalırsa Bülent Uygun kıskacında olacağı çok açık. Çünkü 34-35'lik Tomas'a emanet göbekleri. O da 1 senelik. 1.97'lik stoper Luka Vucko'nun da Es-Es defansı açısından önemi var. Galatasaray maçlarının belalısı, anlamsızca da sağ bekte oynayan K.A. yani Koray Arslan'da boşta kalacak isimler.

Gökhan Zan ise sakatlığı sebebiyle son anda listeden çıkartıldı. O'nun da sözleşmesi bitiyor.

Orta Saha

Fabian Ernst; Selçuk - Ceyhun denilirken sessiz ve derinden görülmeyen bir isim Fabe. Yanında bir partneri olduğu zaman mükemmel bir isim. Olmasa da mükemmel. Ama 90 dakika da her yere yetişemiyor tek başına iken. Alman Ernst candır.

Ceyhun Gülselam; Trabzonspor'un dertleri bitmez dedim ya, bitmiyor. 2 stoper, 1 kaleci derken 2 de orta saha derdi var. Dünya futbolunun giderek "üstün ırk" fiziğine ulaştığı bir zamanda uzun boylu, fizikli, ayağı düzgün bir isim bulup, onu geliştirebilmek ve kullanmak büyük iş. Ceyhun'u alıp, O'nu iyi kullanabilmek, daha önemlisi bedavaya alabilmek önemli bir iştir.

Selçuk İnan; Manisaspor'un efsane bir kadrosu vardır. 2005 - 2006 sezonunun 18.ile 34. haftaları arasında top oynayan Vestel Manisaspor'un kadrosuna bir bakın derim sadece. O kadronun sivrilip bir yerlere dağılan ve Ersun Yanal'ın Manisaspor'dan sonra bırakmadığı isimlerden. "Her eve lazım"gillerden anlayacağınız.

Yekta Kurtuluş; Yılmaz Vural'ın; "bir yere oynatacak 2 adamınız var ise ve ikisinden Türk olan en az diğeri ile aynı kalitede ise Türk olanı oynatırım, kötüyse de oynatarak iyi olması için Türk olanı oynatırım, kalitesiz yabancıya ne hacet" fikrinin kazandırdığı bir orta saha Yekta. Galatasaray - Beşiktaş - Fenerbahçe maçlarında attığı, attırdıkları ile sahip olduğu oyun zekasını gösterdi. Oyunu ile de gösterdi. İyi bir seçim olur.

Ekrem Dağ; Yanılmıyorsam, Mustafa Denizli'nin; "Köprüden geçerken takımdan yollayacağım ilk isim olarak Ekrem'i düşünmüştüm" sözlerini duymuştum bir yerde. Hocasına mı inat yaptı bilmiyorum ama sağ bek, sol bek, ön libero, sağ açık, sol açık her yerde oynadı. Yetmedi üstüne Eskişehirspor deplasmanında golcü de oldu. Joker denilen şey Ekrem'den sonra tekrar düşünülmeli.

Ivan Ergiç; Şaşırdım. 2 senelikmiş sözleşmesi. Bursaspor'u Batalla ile beraber yükselttikleri çıta ortada. Bursa bırakmasa iyi eder.

Hüseyin Cimşir
; Bir şey demiyorum.

Barış Özbek; ... (Asıl buna bir şey demiyorum)

Şener Aşkaroğlu; Rizespor'da Yılmaz Vural ile forvet arkası oynayıp Fenerbahçe'ye 90.dakikada golü atan da O, Manisaspor'da Yılmaz Vural ile bek oynayıp Galatasaray'dan 6 tane yiyen de O. O işte o.

Diğer isimlerden ön planda olanlar ise sakatlığı ve Sevilla'yı bir türlü atlatamayan Uğur Boral ilk isim. Yiğit İncedemir, Saidou, Musa Aydın ve Olcan Adın da var ayrıca. Doğa Kaya ismi de bir yere not edilmeli.

Forvet

İsimlerden önce 2-3 kelime etmem gerekli. Öyle isimler ki, 3 büyüklerin 4 kilit ismi var. Aralarında bir transfer hamlesi olsa öyle 2-3 günde gündemden düşmez. Hep konuşulur. 2011'de sözleşmesi bitenler kimler mi?

Alex de Souza; Aykut Kocaman'ın sezon sonu O'na teşekkür edip, sözleşme yenilemeyeceği ortada. Aldığı parayı verebilecek bir Avrupa kulübü olmadığı da ortada. Ama Alex varsa sorun yok. Sistemleri kendisine bağımlı kılabilen, koşmadığı 88 dakikanın ardından kalan 2 dakikada maçı çevirebilen bir adam Alex. Alex işte.



Harry Kewell; Galatasaray yönetimi bu adamla sözleşme yenilerken diyecek ki; "İstediğin kadar kalacaksın ama alt yapıda oynayan gençlere her hafta 1 saat boyunca ders vereceksin." Harry Kewell candır. "I love you Hagi"den sonra en içten tezahürata mazhar olmuştur. O başkadır.



Bobo; Beşiktaş'ın santrafor tarihi yazımda yazmıştım Bobo'yu. Bonservissiz muhtemelen gideceği takıma imza atmak için Ocak ayını bekliyordur. Ev felan da bakmıştır. Bu kadar genç, bu kadar fiziği yerinde bir adamı bedava kapan takım büyük iş yapacak.

Semih Şentürk; Gidecekti, gidemedi. Muhtemelen son transfer trenine binip Almanya veya Hollanda'ya gidecek, orada 10 gol üstü için çabalayacak, koşturacak, gollerini de atacak.

Diğer isimler ise bildik Anadolu Takımları arasında dönüp duranlar. İlgi çekici isim ise Yannick Kamanan. Fiziğine göre hantal değil. Uzaktan iyi vuruyor. Uzun boylu. Önemli bir hamle olur. Tita, Veysel Cihan, Mehmet Yılmaz, Herve Tum ise dönüp duracak bir yerlerde. Mehmet Çakır ise yine "devlet dairesinden özel sektöre çıkmam" fikrinin yılmaz öncüsü olarak Ankara dışına çıkmayacak.

Ben nacizane bir 4-3-1-2 kurdum bu isimlerden. Başlarına Cavcav opsiyon kullanmazsa Thomas Doll'u de getirirsin. Alman stili bir 4-3-1-2 ile gayet iyi maçlar çıkartırlar.

Onur - Orhan Şam, Neill, Egemen, İ18 (Ekrem Dağ) - Ceyhun, Ernst(Ergiç), Yekta(Selçuk) - Alex - Kewell, Bobo (Semih sonradan girmezse olmaz)

Yedeklere de Serdar Kulbilge, Giray, Ergiç, Koray, Doğa Kaya'yı yazacaksın. Yaratıcılığı Alex - Kewell'a kalmış olsa da takım savunması oldukça sağlam, dinamik bir kadron olacak. Doll olmazsa Denizli'yi getireceksin, bu kadroyu 34 hafta 1-0'lar ile şampiyon yapsın. Yapabilen menajerlik oyunlarında bir denesin işte en azından.

Erken oldu mu? Evet. Ama transferin günü, ayı, saati yok. Hiç bir şey olmazsa, yönetimde transfer hamlelerini yapanlardan birisinin tanıdıkları hasbelkader görür, görür de kanına gireriz, aklında 2-3 saniye bir isim dolaşır, belki yol haritası olur. Olmasa da işte oldu derler.

Blog içi not; Busker, Şener Aşkaroğlu'nu sol bek oynatsın.

24 Ağustos 2010 Salı

Aurelio ve Beşiktaş


Ta eskilerden dönen muhabbet sonunda gerçekleşti. Ben de blogun arşivine bir göz attım Aurelio için. Zamanında çok kızdırmıştı beni ve tüm taraftarları. Bir Beşiktaşlı olarak kolayca kabullenebileceğim bir transfer değil.

Olaya "amaan Rico da ne yaptı yeaa" rahatlığı ile bakamıyorum. Benim bildiğim tek şey Aziz Yıldırım ve köpeklerininin "Saraçoğlu Otoparkı Wars vol. bilmemkaç"a Beşiktaşlı bir sporcunun kurban gitmesidir. Ve o olaya şimdi Beşiktaş'a geldiği söylenen Aurelio'nun da karışmış, el kaldırmış olmasıdır.

Bu dakikadan sonra karşı gelmenin anlamı yok. Zira stadyumda bu sefer Beşiktaş Arması taşıyan taraf'ın aşağılanmasını da istemem. Elbetteki takıma kaptan olması gibi manyaklıklar yaşamadığı sürece. (Olmaz deme!) Burdan eleştirmesini bildiğimiz kadar sevmesek de oyuncuya saygı duymayı da biliriz. Ön sıralara koşup topçuya küfür de etmeyiz. Kalbimizde ağır-hafif bi' burukluk olur, oturur takımızı destekleriz. Zira bu atılan kazık bir değil iki değil. Bunlarla yaşamayı öğrendik uzun yıllar sonunda. Beterin beteri var, (ölümü görüp sıtmaya razı olanlar) rakip-eskisi topçuları toplarken de gördük bu insanları. Manevi yanlışların yanında sportif anlamda başarılı bir transfer olabilir bunu kabul ediyorum.

Twitterdan falan yeterince tartıştık bunları. Adam daha forma giymeden adını eskittik. Neyse, yazının sonuna hoşgörüsüne sığınarak Cartalete abi'min sözleriyle son verip, altına imzamı atıyorum. Ki ben Delgado'yu en sevmeyenlerdenim hatırlatırım.
... Beşiktaş-Fenerbahçe maçında müthiş bir devasa posterle karşılanmış, maç öncesi adını haykırtarak, gırtlak yırtmış olmasına rağmen "3 kuruş top oynayamarak"; akabinde, Tigana'nın veda için uzanan eline tenezzül etmeyen isimlerden biri olarak; aslında hiç bir zaman "Beşiktaş'ın oyuncusu" olmadığını kanıtlamıştır.. Bu durum Aurelio'yu haklı çıkarmaz, sevgisizliği geri getirmez elbette. Ama bir Bilica gözüyle de bakmıyorum kendisine açıkcası... Bir de işin "deve ve nerem doğru ki?" muhabbetinde olduğu üzere bir Beşiktaşlı profili var... Ne zaman ki; dar gününde olan bir futbolcu ıslıklanarak değil, alkışlanarak oyundan çıkar; o zaman Beşiktaşlı'ya Aurelio ve benzerlerine en sağlamından bir "hayır" deme hakkı doğar... Zirâ, Nihat ve Delgado belki dayak yememiştir, ama yaraları o günün Rico'sundan daha derindir...
Son olarak hayırlı olsun diyorum.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Oh Ulan!


Yakışıklı çocuk, sempatik adam, alçakgönüllü bık bık.

En sevindiğim şey taraftarlar arasındaki gereksiz Delgado kavgasının bitecek olması. Son maçta ıslıklarla gönderilmesini istemezdik tabii ki ancak yeter. Gereken sistemde oynayamadı, sistem kurbanı oldu, aslında bu sene patlama yapacaktı... Delgado iyi oyuncu, kötü oyuncu tartışmalarına son, zira yorgan gitti kavga bitti.

Yolun açık olsun. Sana kaptanlık bandını verenler utansın, Beşiktaş kaptanın arkasından salladığım için de ben utanayım.

Ekleme: Resmi açıklama da geldi. Tıklayınız 

30 Haziran 2010 Çarşamba

Michael Fink / Kalmalı mı Gitmeli mi?





Yönetim transfer anlamında 2'de 2 nokta atış yapmışken yollanacak yabancı konusunda da süpriz yapmazsalar güzel olacak. Zapo herkesin gönderdiği isimlerin başında geliyor, Tabata da öyle gibi. Ondan sonra Tello, Delgado, Fink tartışılan isimler.

Bana kalsa Fink kalsın derim. Özellikle 6+2+2 kuralının ardından kesinlikle kalmalı. Özellikle Necip için kalmalı Fink.

Necip henüz çok genç, senede 40 maçı sırtına yüklemek anlamsız olur. Ayrıca Ernst-Necip ikilisinden biri sakatlandığında onları yedekleyecek adam Uğur İnceman olmamalı. Çünkü Uğur tam anlamıyla bir önlibero değil. Bana kalsa kadroda tutarım elbet, ortasahayı üçleyeceğin dakikalarda kalabalık yaratırken işine yarar. Ancak ilk 11'de koyamazsın işte. Fink ise oraya koyabileceğin bir görev adamı. İlk senesinde beklentilere oranla "başarılı" bir sezon geçirmiştir. Eğer ki satılmayacaksa (ki çok zor görünüyor) bedavaya göndermek anlamsız olacak.

Sonuçta Fink kalmalı derim. Necip için kalmalı en azından. Bakalım Schuster ne diyecek?..

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Bedava Transfer İmkanları || #3 Serie A


Serinin 3.ligi. Şampiyonunun, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu, 2.sinin, Uefa'da Panathiniakos'a elendiği, 3.sünün, Man.Utd'den 2 maçta 7 gol yediği lig. Basın ve ülke futbolu tarafından sevilmemesine rağmen yine kupayı kazanarak, ülkenin ŞL temsilci sayısının 3'e düşmesini Mou'nun engellediği lig. Serie A. Bu ligdeki ücretsiz isimlere bir bakalım.

1- Dida; 2000-2001 sezonunda yedek kaleciydi Milan forması altında. Bir gün as takım kalecisi olarak Sami Yen'e çıktı, Hagi efsanevi bir gol atarak selamladı O'nu da. Önünde Stam-Nesta-Cafu-Maldini 4'lüsünün olmasının hakkını verdi her zaman. Milan'ın oynadığı 3 ŞL finalinde kalede o vardı. Inter maçında kafasına meşale inene kadar kalede efsaneydi. Milan'da o yokken hep sıkıntı çıktı. Storari, Abbiati, Roma bile geçti kaleye. O'nun güvenini veremedi. 35'ine merdiven dayadı şimdilerde. Sözleşmesi bu yaz bitiyor. Milan formasını giymeye belki devam eder. 40'ına kadar oynayan Van der Sar'ı gördükçe hala oynar dedirtiyor Dida bana.

2- Fabio Simplicio; Her sene bir Türk takımı için "transfer gündemine girdi" haberi yazılmazsa futbol oynamayanlardan birisi Simplicio. Orta sahada hücum yönünde forma giyer. Buna rağmen fazla gol atan bir isim değildir. 8 maçta 1 gol gibi bir ortalaması vardır. Sözleşmesini yenilemeyeceğini hem kendisi hem Palermo açıkladı. 30'unda o da.

3- Rodrigo Taddei; Roma orta sahasının işçilerinden. Bilenler zaten bilir. Yıllardır orada oynar. Yeri gelir Aquilani'nin arkasında bekler. Yeri gelir forma giyer çalışır, çalışır. Sağdan gider. Yeri gelir girer ceza sahasına voleyi vurur. Yeri gelir, Ronaldinhovari hareketler yapar. Sözleşmesi bu senenin sonunda sona ermekte. Al, koy orta sahana çalışsın. Bir nevi Hamit işte.



4- Mark Bresciano; Bir Aussie. Kafadan +1 yani. Hücumun her alanında oynar. Kanattan bindirir, içeri girer asist yapar, ceza sahası dışından vurur, bir anda boş pozisyonu tamamlar, hücuma yardım eder. Golden sonra da herkes koştururken olduğu yerde durarak pozunu verir. O da Palermo'lu. Niye aldınız dedirtmeyecek bir isim.

5- Savunma Bakanı Fabio Cannavaro; İtalyan gazetelerinin 2006'da kendisine uygun gördüğü lakap buydu. İtalya'nın değişmez stoperiydi. Önce Juve düşürülünce, ardından Capello Madrid'e geçince Pavon'lu, Mejia'lı defans hattına O'nu getirdi. O ve Ramos'lu defans hattı o sene ve sonraki sene şampiyonluğu göğüsledi. Cannavaro için ne desek az. Havadan, yerden her türlü iyidir savunmada. Tek sıkıntısı 36'lık olması. Napoli'de bırakmak istiyordu. Napoli istemedi. Belki başka bir İtalyan takımı olur ama Cannavaro, Cannavaro'dur!

6- Hernan Crespo; Chelsea santraforuydu. Mou Chelsea'de futbolcularla ilk buluşması için takımca bir kahvaltı ayarlamıştı. Herkesi eksiksiz istiyordu. O toplantıya bir kişi katılmadı. O da saçları ile uğraştığı için geç gelen Crespo idi. Mou, hemen Crespo'yu kiraladı. "Saçına takımdan daha çok önem verenin takımda yeri yoktur" diyerek. O Crespo, Milan, Inter derken en sonunda Parma'da kaldı. Onun da sözleşmesi bitiyor bu sene. Büyük golcü.

7- Allah Allah Allah Stephen Appiah; Ne ara sözleşme yaptı, nerede oynadı, ne yaptı demeye kalmadık ki Appiah, Bologna'da ve sözleşmesi bitiyor. Buralara gelmez de yazalım yine.

28 Mayıs 2010 Cuma

Bedava Transfer İmkanları || #2 İşte Premier Lig Bu


Haldun Üstünel'in Harry Kewell'ı getirmesi ile, Lucas Neill için İngiltere'den gelmemesi ile aşina olduk İngiltere'ye. Kolay kolay kimseyi getiremezdik İngiltere'den. Gelmezlerdi de zaten. Şimdilerde; özellikle Euro 2008 maceramız, Fenerbahçe'nin Chelsea karşısındaki oyunu ve çeyrek finali, Türkiye'de oynayanların da Ulusal Takım'larında da rahatlıkla forma bulması, İspanya'dan naklen yayınlar derken artık geliyorlar. Peki, bonservissiz kim gelir onları yazayım madde madde.

1- Joe Cole; Belki de Ada'nın ilk sırasındaki isim Cole. Mou'nun sisteminin prensi olmuştu. Bir kanatta Robben, diğer kanatta Cole ile önlerindeki Drogba ile herkesi devirmişlerdi. Uzun süren sakatlıklarının handikapını çok çekti. Scolari'nin çok oyunculu orta saha prensipinde önce kayboldu, sonra Ancelotti döneminde tekrar sakatlık ve Malouda'nın formu derken görünmedi ortalarda. Tabii uzun süren sakatlığı başrolde yine. Sözleşmesi bitiyor bu sene. Tottenham'a gidecek deniyor. Nereye gideceğini belki kararlaştırmıştır ama İngiltere'nin en gözde ismi kendisi. Şampiyonlar Ligi ve ilk 11'in değişmezi olması ilk istekleridir. Hakkıdır da.

2- Michael Ballack; Alman Panzeri. Kendisini böyle tanımlarım hep. Bir de kaybedilen finallerin adamı olarak... Çıktığı hemen hemen her finali kaybetmiştir oynadığı takımlar. Aklınıza gelen her finalde bir kaybı var Ballack'ın. Ama bu onun takım lideri, yıldız futbolcu olduğu gerçeğini değiştirmez. Orta sahadır. Hücumda da savunmada da vardır. Ön direğe kes vursun kafayı. Ya da bırak korneri kullansın atsın kafana. Frikik atar. Takım kaptanıdır. Muhtemelen Almanya'ya döner ama 2 numara olmayı hak eder. Tek dezavantajı 34 yaşında olması.

3- Martin Petrov; Kağıt üzerinde, fantezi futbol kadrolarında, akla gelen sol kanat dendiğinde aklıllara gelen ilk isimlerdendir benim için. Giggs, Kewell, Robben, Petrov... Atletico Madrid zamanlarında "çok iyi kadro kurdular, sağda Maxi, solda Petrov ileride Kezman ve Torres. Harika oldular" düşüncemi mahfetmişti Atletico ama Petrov yine de Premier Lig'e attı kendisini. Sol kanatta eskisi kadar görülmese de iyi bir sol kanattır. Sürekli bilek sakatlığı ve aşil tendonu ara ara kendisine sıkıntı yaşatsa da Man.City'nin bu bolluğunda kendisini başka takıma atar. Bakarız, Haldun Üstünel, Kewell ile anlaşmayıp O'nu getirir.

4- Fabio Aurelio; Çağlar Birinci karşılığında bütün altyapıyı vermek yerine alabilirdi Galatasaray. İstikrarlıdır. Sol bektir. Savunma yapmanın yanı sıra hücumda da bulunur. Zaman zaman bekin önünde de yer alabilir. Gider Old Trafford'da da baraj arkasına topu keser. Öyle güzel bir bektir Aurelio. Sao Paolo, Valencia ve Liverpool kariyerine sahip bir sol beki kim istemez ki... 30'unda Fabio.

5- Patrick Vieira; 35'ine gelmiş Patrick. Orta sahanın futbol efsanesi. Duvar. Fizik üstünlüğü denince akla gelen. Anlatmaya kelimeler yetmez. Orta sahada adamı yer bitirir(di). Ama eski hali kalmadı. Şu hali bile iş yapar ama İngiltere'de. Burada da yapar.

6- Manuel Almunia; Jens Lehmann'ın arkasında bekledi, bekledi. Sonra zamanla düşe kalka, yiye kurtara kaleciliğini üst seviyeye çıkarttı. Zaman zaman armutlaşsa da iyi bir kalecidir. Bir çok maçta takımının en iyisidir. Fabianski gibi bir ismin önünde ise kraldır. Sözleşmesi bu yaz bitiyor ama Arsenal bırakmaz kendisini.

7- Simon Davies; Tam bir Premier Lig futbolcusu. Ne akar, ne de kokar. Orta sahanın her 2 kanadında oynasa da en etkili olduğu yer sağ kanattır. Fulham'ın bu sene Uefa finalinde attığı golün de sahibi Davies. Ayağını çok iyi kullanır. Zaman zaman yaradana sığınıp sağlam vurur. Sözleşmesi bu senenin sonunda bitecek gibi görünmekte. Ama Fulham'ın onu bırakacağını düşünmemekteyim. Alan iyi iş yapar kendisini.

8- Yıldıray Baştürk; Arkadaş yaşıyor mu bilmiyoruz ama sözleşmesi bu sene bitiyor. Gelsin Türkiye'ye. Bulsun kendisine göre güzel bir takım. Güzel güzel oynasın. Takımını da bir seviye üste çıkartsın. Kendisi de rahat etsin.

Daha Sol Campbell, Mikael Silvestre, Ricardo Fuller'lar, Belletti'ler var ama kolay kolay gelmezler. Silvestre aslında iyi olur. Tabii bırakırsa İngiltere'yi.

27 Mayıs 2010 Perşembe

Bedava Transfer İmkanları || #1 Bundesliga


Artık, bedava transfer yapmak, transfer yapmaktan daha çok maharet isteyen bir iş oldu kabul edeceğiniz üzere. Hatta Bosman kanunları izin verdiğince sözleşmesi sene sonunda bitse bile erkenden anlaşabiliyorsunuz. Bunu becerebilmek artık bir yetenek. Bu transferleri yapabileceğimiz futbolcuları ise biraz araştırayım istedim. Önce Almanya'dan başlıyoruz.

1- Hamit Altıntop; Artık malumunuz, Hamit'in durumu herkes tarafından biliniyor. 30.06 günü Hamit serbest. Franck Ribery'e Münih servet verince Hamit'in işi Münih ile bitti gibi. Hamit bu listenin ilk sırasında. Sağ kanata koy, gayet güzel oynasın. Bakın "bek"e değil. Açık oyuncusu. Hatta 4-3-1-2 için sağ iç bile gayet uygun ama sağ bek değil. 28 yaşında kendisi. Şampiyonlar Ligi finali görmüş ve ilk 11 oynamış olması da kendisi için büyük bir artı.

2- Halil Altıntop; Hamit'in ikizi ve santrafor olanı. Sözleşmeleri aynı gün bitmekte. Hücum için gayet iyi bir silah. Almanya'dan bir çok takımın kendisini istediğini söylemek gerek. Özellikle Skibbe'nin ısrarcı olabileceğini de belirtmeliyiz. Ama Gekas'tan sonra bilinmez tabii. Oynadığı her takımda da iyi performans verir.

3- Jaroslav Drobny; Hertha Berlin'in kalecisi. 30 yaşında. Ülkemizde pek kaleci sıkıntısı çekilmediğinden kendisinin işi Almanya'da devam eder gibi geliyor tabii ki... Hele hele takımı küme düşmüşken...

4- Timo Hildebrand; Arkadaş bir ara Koeman'lı Valencia'nın kalecisiydi. O Valencia küme düşüyordu bu arkadaş varken. Suç tabii ki Koeman'ın da neyse. Hoffenheim'da da kaleye geçti. Hoffenheim'den haber alamaz olduk. Armut gibi goller yemek gibi huyları vardır. Almanya'da iş bulur, aç kalmaz. Hele hele 884 dakika gol yememe rekoru kendisindeyken...

5- Pierre Wome; Kadronun sol bekine koy çalışsın Wome. Sözleşmesi onun da 30 Haziran'da bitiyor. Kamerun'lu. 30 yaşında. Werder Bremen'de de, Roma'da da hatta Inter'de de oynamışlığı vardır. Alper Tezcan'ın ayağının kırılması olayının da başrolündedir. Almanya, İtalya, İspanya ve İngiltere liginde top oynamış 6 oyuncudan birisidir. Bu 6'dan 2'si Galatasaray stoperi oldu. Birini de Galatasaray zamanında Avrupa Şampiyonası bitsin öyle alırız diyerek reddetmişti. İsimleri de vermiyorum.

6- Roberto Hilbert; Stuttgart'ın 25 yaşındaki oyuncusu Hilbert. Kendisini en iyi şöyle açıklayabiliriz. Bizim Hamit Altıntop'un saf Alman olanı. Zaten Beşiktaş ile de adı geçmişti kendisinin. Sağ kanatta oynar. Bekte değil. Ama bir Hamit midir, tabii ki değil. Alternatifi midir. Münih için değilse de diğer takımlar için olabilir.


Bundesliga'dan alınabilecek elle tutulur 5-6 isim bunlar. 2 kaleci var. Gekas'ı Frankfurt kapınca Halil'in orada işi zorlaştı. Gentner'i Stuttgart hemen kaptı. Hilbert'i boşa çıkarttı. Bunlar olan malzemeler işte...

18 Mayıs 2010 Salı

Futbolda Ten Uyumu ve Serdar Özkan




Galatasaray, Beşiktaş'a atabileceği en güzel çalımlarından birini atmış, Gökhan Zan'ı transfer etmişti. Beşiktaşlılar "bayram" ederken; Galatasaraylılar "Millî Takım'ın tandemi bizde" diye sevinmişlerdi.

Bizim blog yazarlarından Felix, Talay Erker'in bir değerlendirilmesine yer vermişti.

"Ama neticede futbol bu. Bir bitki bir toprakta yetişmez. Aynı çiçeği alırsın 5 m ötedeki toprağa gömersin, orada filiz verir, büyür, gelişir. Ne olacağını futbolda bilemezsin"

Doğru bir sözdü bu. Zaten doğru olmasa, transfer denilen mevzu risksiz bir şey olurdu; bu işin bir heyecanı kalmazdı. Gökhan Zan için buna katılamazdım tabii ki. Afrika'nın susuz topraklarına da koysanız; Anadolu'nun en verimli bölgesine de koysanız Gökhan, Zan'dır.

Şimdi Serdar Özkan'ı transfer etti Galatasaray. Bir Beşiktaşlı olarak en çok güvendiğim gençlerden biriydi. "Hadi bi' umut, hadi bi' umut..." zorladık hep. Özellikle bu son sezonda kredisi sıfırlandı Serdar'ın.

Akla hayale sığmayacak goller kaçırarak başladı sezona,(ör: Gs deplasmanı) sonra kesik de yedi doğal olarak. Taraftarın sabrı tükendi. Taraftarla küstü; bizim hep eleştirdiğimiz ön tribünler de yanlış yaptı Serdar'a kabul ediyorum. Futbolcuya küfür edilmez! Serdar da kendisine yanlış yaptı. Zerre geliştirmedi kendisini. Belki taraftara, belki futbola küstü... Sonuçta "ten uyumu" bozuldu taraftarla Serdar Arasında. Genç oyuncu heyecanı da gitti Serdar için.

Sonuç olarak; yazının başında yaptığım alıntıya katılıyorum bu sefer. Ancak Galatasaraylıların da sabırlı olması gerekecek. Bu çocuk bir gün gider Liverpool defansını zorlar; bir gün gider 2 metreden şut çekemez.

Güle güle Beşiktaş'lı Serdar. Seni İnönü'de Kazım Kazım'a tekme tokat girdiğin o garip görüntüyle hatırlayacağım. Yolun açık olsun.

Bkz:
Bir Garip "Yerli Messi" Serdar Özkan
Ah ulan Serdar
Kapalı Tribün, Alt Taraf, Ön Sıra

Thierry TAZEMETA Beşiktaş'da ?




Haydaa... Bu ne yahu? Thierry Tazemeta BJK resmi sitesinde takım kadrosunda görünüyor. Allah'ım sen bunlara akıl, fikir vs ver.

Düzenleme: Biraz önce yetkililere ulaşıldı. Arkadaşın biri hacklemiş siteyi. Böyle şaka mı yapılır lan! Sayfa da düzeltildi. Aldığımız "ekran alıntısı" da arşivlere kaldı artık. Umarım yani, bir tazemeta faciasına kalp dayanmaz.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Transfer Dönemine Doğru Beşiktaş #2





Daha önce "Kim Gider" yazısıyla yabancılardan kimlerin gönderileceği konusunda bir şeyler yazmıştık.

Gidecek 1 yabancı belli olmazken, kimyası artık Beşiktaş'da tutmayan iki kartal uçtu.

Problem çocuk Batuhan ve Arda'ya çalım atmayı öğreten Serdar Özkan gitti. Batuhan'ın transferi hakkında yazmıştık zaten. (Yazı Burada) Serdar Özkan hakkında da önceleri yazılar yazmıştık, her defasında ona da "bir umut, bir umut" demiştik. Yıllardır üstüne koyacaktı, koyamadan gitti. Galatasaray ile anlaştığını artık sağır sultan bile duydu; bugün de tesislerde takıma veda etmiş.

Artık yalanlanacak bir tarafı da kalmamıştır herhalde. Tottenham'a gitmesi muhtemel Arda'yı Gio ve Serdar transferiyle doldurmak istiyor gibi görünüyor Galatasaray. Beşiktaş taraftarının büyük bir kısmı da Gökhan Zan'dan sonra ikinci çalım için teşekkürlerini sunuyor.

Beşiktaş tarafına geri dönelim. Yerli transferde gözde isim Volkan Şen bitti deniliyor. Hatta bazı futbol komplo teorisyenleri Volkan'ın bu haftaki maç için cezalı duruma düşmesini "referans" gösteriyor. Referans absürd olsa da duyumlar kol geziyor.

Bir başka yerli transfer Necati Ateş olarak görünüyor. Nobre'nin yollanması haline müthiş bir hareket olur. Tabii Nobre yollanabilinir mi? O maaşı başka bir yerde alamayacak adam bir yere gitmez; gitse de Figer izin vermez. Nobre, Bobo, Necati aynı 11'de; sahada tek forvetli sistem varken gereksiz olur gibi.

Not: Necati Galatasaray'la da anlaşabilirmiş.

13 Mayıs 2010 Perşembe

Transfer Sezonu Açıldı (?)

Sezonu Fenerbahçe'ye oranla çok daha erken kapatan Beşiktaş ve Galatasaray'da inceden başladı transfer operasyonları. Fenerbahçe için de dedikodular mevcut.

Beşiktaş Batuhan'ı göndererek ilk resmi transferini yaptı. Eskişehirspor'a 2 Milyon artı değişik koşullarla satıldı Batuhan Karadeniz. O konuda hakkındaki yazımın son kısmında görebilirsiniz koşulları. Bir de iki yıllık muhabbet Ricardo Quaresma. Resmi olarak görüşmelere başlandığı açıklandı. Önce taraftar bunu olumlu aldı. "Galiba Ricardo Geliyor" dedik biz de. Önce sponsor aranıyor dendi, sonra Mustafa Denizli istemedi dendi. Şimdi iş yattı deniyor. Çok malzeme çıktı bundan. Son olarak da Necati Ateş tartışılıyor. Necati sözleşme imzaladığını yalanladı. Ancak istenirse imzalamaya hazır olduğunu da söyledi. (Necati sezon sonu bedavaya istediği takıma gidecek) Arada bir de Kuranyi denmişti. O da gideceği takımı erkenden seçti de rahatladık milletcene.

Fenerbahçe'de ise Krasic konuşuluyor. Önce Beşiktaş ile adı çıktı bu adamın. Mansimov getirtecek falan dendi. Sonra Fenerbahçe muhabbetleri dönmeye başladı. Menejeri ise Bayern ve Man U devrede dedi. Bonservisi de muhtemelen 17-20 Milyon arası olacakmış. Premier Lig'e yakın görüyorum ben onu. Bir ihtimal de bu transfer İnönü'de bitti. Kaptan, Krasic'in senelik 5 Milyon isteğini kabul etti. (:



- Five Captain Five...
- Five?.. Hee, 5 mi? N'aptın aga sen?

Resmi açıklamalardan biri de Galatasaray'dan geldi. Mehmet Topal için Valencia devredeydi uzun zamandır. Sonunda tatlıya bağlandı. Geçen seneden ertelenen transfer gerçekleşti belki de. Bir süre Guti konuşuldu. Hatta transfer şartlarından biri de Guti'nin gelip kaptan olmasıydı dendi. Bunlar GS yönetimi tarafından yalanlandı.

Sercan, Volkan, Ozan... Bursa'nın bu üçlüsünü satmak istemiyor Ertuğrul Sağlam. Ancak yarın bir anda her şey değişebilir.

Teknik Direktörler konusunda ise Mustafa Denizli dışında kimsenin yeri garanti değil. Daum'un başarılı olsa da gönderilmesi konuşuluyor. Benim bildiğim Aziz Yıldırım bırakmaz Daum'u. Bir de Rijkaard'a talipler var. Milan falan deniliyor. Aslında gayet mantıklı senaryo. Paragrafın başında Mustafa Denizli'nin yeri garanti demiştim de, vazgeçtim demiyorum.

13 Nisan 2010 Salı

Transfer Dönemine Doğru Beşiktaş / Kim Gider?





İlk önce Kuranyi meselesi çıktı ortaya. Kuranyi'nin sözleşmesi sezon sonu bitiyor ve şu an Almanya gol krallığının önemli ismi olduğunu düşünürsek çok önemli bir sözleşme karşılığı anlaşılabilinir. Daha sonra ortaya klasik Quaresma muhabbetleri çıktı. Taraftarın uzun zamandır istediği adamdı Quaresma. Beşiktaş'ın en acil transfer gereken bölgesi de kanatlar olduğundan itiraz edilmeyecek transfer budur. Yoksa Bobo mu, Kuranyi mi tartışılır; ben gerek yaş farkından, gerek yıllardır takımda olduğundan Bobo'dan vazgeçmem mesela.

Şimdi bir de Joe Cole haberleri çıktı. Tek kelimeyle "oha!" diyorum afedersiniz. Hani geçmiş dönem yönetimlerin getirdiği adamların yanında "Messi" transferi gibi bir şey kalıyor. Ancak Serdar Adalı'nın güven veren yapısı falan ortaya çıkınca imkansız değil gibi yıldız transferi. Joe Cole biraz ütopik tabii.

Geçen sezon "yıldız geliyor yıldız" denmişti, Deco işi yatınca japon asıllı pembe dizi kahramanı Brezilyalı Tabata gelmişti. Gerçi Tabata 8'e değil de gerçek değeri olan 2 Milyon'a falan alınsaydı bu kadar batmazdı ama "yıldız geliyor" dendikten sonra istersen bedavaya al o da var.

Geçmiş yönetimlerin hatalarını unutmadan bir transfer dönemi daha. Beşiktaş'ın elinde 10 yabancı var hali hazırda. Zapo Bursa'ya verilir. Tello ve Holosko'nun Dünya Kupasında iyi oynamaları için dua edilir. 3 gitti kaldı 7. Tabata-Delgado'dan biri gönderilir. Balkanlar ve Arap ülkeleri potansiyel alıcı. Kaldı 6.

Ferrari, Ernst, Bobo, Sivok, Delgado takımda kalsa; Fink elden çıkarılsa operasyon tamamlanır. Maliyet de yaklaşık 50 Milyonlara dayanır herhalde bu yaz. Geçmiş olsun.

Zordur transfer döneminde Beşiktaşlı olmak.

14 Ocak 2010 Perşembe

Sabaha Çok Şey Olacak Gibi


Twitter'da, Facebook'ta, haber sitelerinde, sözlüklerde, fısıltılarda Galatasaray ve Fenerbahçe için 2 santrafor konuşuluyor. Hatta Trabzon'dan da bir isim gelecek sabaha kadar görüntüsünde her şey. İsimleri de yazayım da ayıp olmasın hani. Trabzonspor, Tefilo Gutierrez'i alıyor. Bunun akabinde Fenerbahçe'ye Gökhan Ünal'ı veriyor. Para + Burak Yılmaz deniyor bu transfer için. Galatasaray adına da herkes sabaha kadar zor duruyor sanki. İlginçtir, ilk kez görüyorum böyle bir durum. Galatasaray adına beklenen isim ise Ruud van Nistelrooy. Neticede Haldun Üstünel bu. Ruud derken Roman Pavlyuchenko da getirebilir ama Ruud ismi nedense yüksek sesle söyleniyor.

Neticede söylenti bunlar. Fotospor'a benzedik gibi ama sitelerde dolanınca böyle bir sinerji, böyle dedikodu kulisleri var. Dedikodu kulisi kelimesini de kullandım ya yazarlık hayatımda isimlerin hiçbirisi gelmese de olur. Sabah ola hayrola...

24 Aralık 2009 Perşembe

Batuhan Karadeniz Eskişehirspor'a mı?





Kaynakçı & Duyumcu
mevsimi bu duyumla birlikte resmi olarak açılmıştır.

Hayırlı transfer bir dönemi olsun inşallah. İlk haber böyle geldi. Forza Beşiktaş forumlarından bir vatandaşın iddiası böyle. Bire bir Rıza Hoca ile konuşma fırsatı bulmuş bu arkadaş. Rıza Hoca "Neredeyse bitti, artık Batuhan Eskşehir'de diyebiliriz" diyormuş. Tabata'yı da istemişler ancak yönetim bırakmamış. Ancak bırakılırsa Es-Es'e öncelik sağlanacakmış.

Biraz da kendi "duyum"larımdan ekliyeyim. Batuhan'ın Eskişehir'e gittiği dönemin, Youla'nın Eskişehir'den ayrıldığı döneme denk gelmesi isabet oldu. Saha dışındaki "ortaklıkları"na tanık olmuş biri olarak Youla'nın pek güzel "abilik" yaptığını söyleyemem Batu'ya. Hani şu Batuhan hakkında gazetelerde okuduğumuz haberler vardı ya geçen sezon Es-Es'teyken. Kaptan kaçmalar, alem yapmalar. Yazılanların bir kısmı yalandı ancak gerçek olanlarda yanında hep Youla vardı.

Batuhan Nobre ve Bobo'nun arkasında 3. forvet kalacaktı büyük ihtimal. Şu yaşlarda futbol oynanaması büyük zarar olacaktı, inşalah Eskişehir'de forma bulur ve gelişimini sağlar.

3 Eylül 2009 Perşembe

Transfer Sezonunun Ardından | Üç Büyükler Genel



Önce üç büyüklerle başlayalım. Transfer sezonunun tartışmasız "gündem" olan iki takımı Beşiktaş ve Galatasaray. Galatasaray isimlerler, Beşiktaş paralarla gündeme yerleşti. Fenerbahçe hızlı başladı ancak sonra daha sakin ve emin adımlar attı.

Başlayalım Galatasaray'la:

Gelenler:
Elano Blumer (Manchester City), Mustafa Sarp (Bursaspor), Gökhan Zan (Beşiktaş), Leonardo Neoren Franco (Atletico Madrid), Abdul Kader Keita (Olympique Lyon), Caner Erkin (CSKA Moskova-Kiralık), Ufuk Ceylan (Manisaspor)

Gidenler:
Ümit Karan ve Volkan Yaman (Eskişehirspor), Hasan Şaş (Futbolu bıraktı), Ferdi Elmas (Serbest), Lincoln Cassio de Souza Soares (Sözleşmesi feshedildi), Morgan De Sanctis (Napoli), Yaser Yıldız, Mehmet Güven ve Orkun Usak (Manisaspor), Necati Ateş (Antalyaspor)

Transfer yorumum yapmayacağım ancak sevindiğim bir nokta var: Dakika 70'de Kewell oyundan çıkarken Mehmet Güven sahaya girmeyecek. Geçen sezon iki hocası da bu tercihi yapıyordu Galatasaray'ın. Garip mi ne?.. Ayrıca bir diğer önemli olay Lincoln'un gönderilişi. Galatasaray daha fazla prestij kaybetmeme adına yollamalıydı Lincoln'u. Tabii bu olay nereye bağlanacak onu da merak ediyorum. Ancak sezonun transferi Arda Turan'dır! 10 numarayı sırtına geçirip koluna da bandı taktı yönetim. Daha güzeli olamazdı!



Beşiktaş:

Gelenler:
Erhan Güven (Ankaraspor), İsmail Köybaşı (Gaziantepspor), Rıdvan Şimşek (Karşıyaka), Matteo Ferrari (Genoa), Michael Fink (Eintracht Frankfurt), Nihat Kahveci (Villarreal), Onur Bayramoğlu (Bozüyükspor), İbrahim Kaş (Getafe-Kiralık), Rodrigo Barbosa Tabata (Gaziantepspor)

Gidenler:
Aydın Karabulut (Ankaraspor), Edouard Cisse (Olympique Marsilya), Gökhan Zan (Galatasaray), Serdar Kurtuluş (Gaziantepspor), Tomas Zapotocny (Bursaspor-Kiralık)

Beşiktaş'ta "transferler işe yarar mı?"dan çok; "transferler bu kadar para eder mi?" sorusu soruldu. Onlar unutulut zaten. Bence geçen sezonun üstünde bir kadro var. Tabii ilk 4 haftada orta sahadaki eksiklik kendini fazlaca hissetiriyordu; şimdi o tutukluk gider. Tabata ilaç olur; ama lig için. Son ana kadar bırakmasaydı daha usta bir isim alabilirdi. E tabii bir de "VİZYON" meselesi; Demirören yönetiminde o vizyona sahip kaç adam var ki? 0,5 falan! Sezonun transferi tabii ki Nihat. Özlemiş Beşiktaşlılar onu.



Fenerbahçe:

Gelenler:
Andre Clarindo Dos Santos, Cristian Mark Junio Nascimento Oliveira Baroni (Corinthians), Özer Hurmacı (Ankaraspor), Mehmet Topuz (Kayserispor), Bekir İrtegün (Gaziantepspor), Fabio Alves Da Silva ''Bilica'' (Sivasspor)

Gidenler:
Burak Yılmaz (Eskişehirspor), Josico (Las Palmas), Claudio Maldonado (Flamengo), Can Arat (İstanbul Büyükşehir Belediyespor), Gökhan Emreciksin (Kayserispor), İlhan Parlak (Ankaraspor), Yasin Çakmak (Sivasspor), Gürhan Gürsoy (Antalyaspor), Edu Dracena (Sözleşmesi feshedildi)

Fenerbahçe'da sezon "Ya benimsin ya kara toprağın" çerçevesinde izlenen politikayla alınan Topuz'la açıldı. Bekir olaylı bir şekilde gelmişti zaten. Bir de Brezilyalıları paketleyip getirdi Aykut Kocaman. Bence Fenerbahçe'nin adına yılın transferi Özer'dir. O çocuk eğer Fenerbahçe'ye gelen diğer gençler gibi kulübede kaybolmazsa Fenerbahçe yaşadı. Sakin ancak verimli bir sezon geçirdiler. En önemli transfer Aragones'in yerine gelen Daum. Daha iyi bir hoca olamazdı Fenerbahçe adına.


24 Haziran 2009 Çarşamba

Beşiktaş'ta Transfer Gelişmeleri...




Antep'li İsmail Köybaşı ve kulübüyle anlaşma sağlanmış... Bu transfer neticesinde Riise ve Caner muhabbetleri kapanıyor Beşiktaş adına. Fotospor, Fotomaç gibi güzide gazetelerimiz Beşiktaş'a daha fazla sol bek transfer etmesinler lütfen.

Karşıyaka'dan Rıdvan Şimşek alınmış... (Vardır Denizli'nin bildiği)

Martins, Pavlyuchenko, Benayoun, Matteo Ferrari ve Utaka gündemdeymiş...

Gökhan Zan Beşiktaş'tan alamadığını almış; Galatasaray'dan senelik 2 Milyon indirmiş. "Ohaaa :/ "

Kişisel Yorum: Şu Murat Ceylan'ı alsanız diyorum artık?