Bernd Schuster etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bernd Schuster etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15 Mart 2011 Salı
Yolun Açık Olsun Dayı!
Şimdi yoldan geldim. Yol boyunca internete telefondan bile bakmayınca olayları kaçırmışım. Dayı istifa etmiş. Yolu açık olsun. Kısa sürede kanımın ısındığını söylemiştim hep, severdim. En güzel fotoğrafıyla süsleyelim yazıyı da. Dayı'nın bakışlara gel. O zamanlar herkes severdi onu.
Yabancı hocaların istifasına çok alışkın değiliz. Genelde kovulurlar. Hafiften neler konuşuluyor diye baktım. Her zamanki iki yüzlülükler. Adam kovulup tazminatını alsa: "para için gelmişti zaten yeaea" demesi gerekenler, istifa gelince "Takımı sattı" diyor. İçten içe seviniyorlar da, giderayak bok atacaklar işte. Gerçi onlar da haklı. Sevmeye yer yok, duygusallığın koy götüne gitsin. Böyle diyince "Schuster Beşiktaş'tan daha mı önemli yeae" diyen de çıkar. Diyecek laf yok, siz de haklısınız.
Neyse, üzgünüm işte. Tamam futbol alanında hatalar yaptı ama Dayıyı sevdiğimi bin kere söyledim. Basına atarlanmaları, gol sevinçleri, aslında "siyah-beyaz bir kalp ile oynayın..." diyecek kadar duygusal olması. Sanırım dışarıya soğuk davranması hep antipatik bir imaj çizdi. Olsun, öyle de sevdik biz be. Yolun açık olsun dayı!
Tayfur'a başarılar. Bakalım önümüzdeki sene için kim ile anlaşılacak. Sen her şeyin daha iyisine layıksın Beşiktaş'ım, umarım öyle olur.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster
25 Şubat 2011 Cuma
Schuster Gider/se
Son maçların getirdiği nokta: kaçınılmaz istifa sesleri.
Neden böyle olduk?
Devre arası transferler kağıt üstüne mükemmel gelişme olmasının yanında, ardından gelen Schuster tercihleri tüm dengeyi bozdu. Kritik dönem: İBB ve Ankaragücü deplasmanları arasındaydı. O ara hataları geldi Schuster'in bana göre. Oyuncu tercihlerininden öte; iyi giden, en azından "iyi gitme yolunca ilerleyen" sistemi bozdu. Niye bozdu? İşte buna hiçbir açıklama getirememek can sıkıcı.
Ancak o dönem yapılan hataları olmasaydı, gelinen nokta son üç maçın skorlarından bağımsız daha sevimli olabilirdi. Çünkü o maçlarda şiddetli hatalar yapan Schuster'e takımı nasıl tepetaklak götürdüğü konusunda kızmak hakkımızdır. Neden lan neden? İki Kiev maçı ve Fenerbahçe maçı. Benim açımdan taktiksel olarak biraz önce belirttiğim "kritik dönem"in ötesindedir. Hatta oyuncu ve sistem tercihleri bakımından önceki maçlara oranla ideale yakındır. Maçların oynandığı sırada hata yaptığı söylenenibilir. Gelinen noktanın sorumlusu büyük oranda Schuster'dir diyebiliriz.
Ne yapmalı?
Meseleye Schuster özelinden değil, kulüp genelinden bakıyorum daha çok. Schuster gider; ahmet gelir, mehmet gelir. Mesele o değil. Ne değişir? Hiçbir şey, o gelen de bir sene sonra gider. Kimlere sabrettik, dayandık. Ve kimleri kovduk, cezasını -maddi/manevi- çektik. O yüzden "kovmaya" karşıyım ısrarla. İstifa etmediği sürece kalsın derim. Yönetim akıllı olmalı. Gidecekse şimdiden gitsin hoca. Seneye kamp bittikten, sezon açıldıktan sonra giderse çöpe atılan sene sayısı artar.
İstifa ederse de kendi bilir. Kaybettiğimiz şey bir sene olur. Beşiktaş hocasız kalmaz herhalde. Yönetimin getirebileceği hocayı da merak ediyorum. Yeni hoca, yeni menajerler, yeni oyuncular. Ve kondisyonerden öte kaleci antrenörüne kadar yeni ekip. Sil baştan.
Yönetim; Emin olun dayı'nın yerine gelecek adam da kibirli, adam değil, hoca değil, Türkiye'yi tanımıyor vs olacak. Şimdi sizi takdir edenler, 2 sene sonra "bilmem kaç yılda, bilmem kaç hoca değiştirdiler yeae" diyecekler. Onun arkasında durabilirsiniz umarım.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
Beşiktaş
13 Şubat 2011 Pazar
Dayı, Canımız Yanıyor Hafiften
Skordan öte durum. İkinci 45'de goller de çok rahat gelebilirdi ancak olmadı. Genel tabloya değinmekte yarar var.
Günümüz "futbol dünyası" dediğimiz şey acımasız. İnsanlara bireysel sevgiyi yasaklayacak durumda. Bir zamanlar efsane gördüğüm adamları bile sevmek yasak. Dün sahada/tribünde beraber gol atıp sevindiğimiz, rakibe birlikte tokat atıp isyan ettiğimiz adam; bugün dans yarışmalarında, çükko reklamlarda boy gösteriyor. Bunun muhabbetini yaptığımız bir arkadaş "olm geçin şunları. efsane diye gördüğünüz adamları futbolundan sonra da aynı yerde bulmayı beklemeyin." diyordu. Diyecek lafımız yok, gönül söz dinlemez. Sevmek için de bahaneye gerek yok.
Geçen seneye kadar Mustafa Denizli. Kabul ederim; oynattığı futbol sonuca yönelik ve heyecansızdı. Öyle ki hayalimiz "gol MAF'yasının Beşiktaşı" olduğundan kabul edilebilir bir şey değildi. Üstelik o adam daha önce Fenerbahçe ve Galatasaray gibi iki ezeli rakibimizde çalışmıştı. "Geç Kavuştuk" dediği Beşiktaş'ı bize nasip oldu, futbolundan öte kendisini sevdik. Sahada futbol ışığı sıfır iken: "Canın sağ olsun Denizli" demeyi bildik. Bugün kazandırdığı 2 kupadan bağımsız, hâlâ çok seviyorum Denizli'yi. Arada şu videoya rastgelirim. Gözlerimin dolduğu zamanlar tribünde, şimdi de tüylerimi ürpertir.
Bugün Schuster var başımızda, sahamızın yanında. Ciddi anlamda "sevgi" duyduğum biri. Canımı sıkan da bu. Hani sevdiğiniz biri kötü bir şey yapar, ama siz yakıştıramazsınız. "Yok canım" dersiniz, "yapmaz". Benimki de o misal, anlam veremiyorum. Normal şartlarda can sıkıcı olan durum, bu vaziyette "can yakıcı" oluyor.
4-3-3 neden bozuldu?
Bobo'nun bir anda yedek kalması?
Ernst'in kızağa çekilişi?
Nobre?..
Yazılacak tonla şey var. Zira şu an hiçbiri umurumda değil. Normal eleştiriler başımız üstüne ama bir de "biz dedik olm şusterle olmayacak" kafasındakileri dinleme vakti biraz. Geçen gün bahsettiğim, eleştiriden ziyade kişisel çatışma kafası ve egoların durumu. Schuster'in formda olduğu dönemde bile antipatiden çatanlar sevinebilir. Zira biz sadece sevdiğimiz için hatalarını görmemekten yana değiliz. Ciddi hatalar yapıyor hoca. Geldiği gün bu sistemle başlasaydı evelallah, ancak bu dönüşün sebebi nedir? Ciddi bir özeleştiri gerekir mi hocam? Yoksa eldeki UEFA kupasında geçilecek bir tur baharımızı geri getirir mi? Ve sanırım hocanın ayakta kalabilmesi için en azından Türkiye Kupası gerekir.
Kulübün borcu 266.000.000 TL olarak açıklandı bugün. Sözleşmeli hocayı kovup yerine aynı ayarda birini getirmek, büyük maddi külfet yaratacaktır. İstikrardan yana tavrımızı değiştirmek de olmaz. Ama Dayı, sen de kırma bizi be. Yaşlarımız, gözlerimizde hala; lütfen orada kalsınlar.
Neyse, canım sıkkın. Sigara üstüne sigara yine. Futboldan uzaklaşıyoruz bir süre daha. Perşembe günü maç öncesi bayram gibi -marşlar, bayraklar, atkılar- olacak Şeref Bey'de. Bizde bayramda küsler barışır dayı'm, gel kırmayalım birbirimizi.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
Beşiktaş
22 Aralık 2010 Çarşamba
2 Aralık 2010 Perşembe
Bernd Schuster
"Futboldan anlamayan kişiler futboldan geçinip, her konuda söz sahibi oluyorlar"
Bernd Schuster
Sen git göbeğini öptür amk.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
Sergen Yalçın
5 Kasım 2010 Cuma
Nostalji || #2 Bernd Schuster

Frank Rijkaard'dan sonra 2.konuğumuz Bernd Schuster. Futbolculuk geçmişi kadar, özel hayatı da bir o kadar hareketli bir adammış Schuster. Kafası bir şeye atınca birden kesip atabilen bir adam, lafını 20 yaşında da şimdi de pat diye söyleyebilen, herkesle hakkını aramak adına her yerde tartışabilen bir isim kendisi. Neyse Schuster'in geçmişinden 2-3 haber verelim biz.
Yıl 1980. France Football yılın futbolcusu ödülleri veriliyor. 1. isim Karl Heinz Rummenigge. 2.sıradaki isim ise 21'indeki Bernd Schuster. Fakat Schuster'in bunun tebrikleri ile uğraşacak zamanı yok. Çünkü, eşi Gaby, bir dergi için çıplak pozlar vermiş. Barça yönetimi de bundan oldukça rahatsız oluyor haliyle. Helenio Herrera, ki kendisi Catenaccio denince akla gelmesi gereken ilk, ikinci hatta üçüncü isimdir, Schuster'e biraz dikkat gibisinden uyarılarda bulunuyor. Schuster ise aynı tabii ki o zamanlar. "Özel hayatıma kimse karışamaz" diyor Herrera'ya en hafifinden. Araları bozuluyor doğal olarak. Tabii daha sonra gelen Aragones gibi hocalarla tartışmaları da sürüyor 8 sene boyunca.
Sıradaki isim kim olur, daha bilmiyoruz. Mustafa Denizli de olabilir, Jupp Derwall de... Yılmaz Vural bile olabilir...
Etiketler:
Bernd Schuster,
Felix Mourinho
3 Kasım 2010 Çarşamba
Sonra Biz Küfretmiş Oluyoruz

Yok anasını satayım. Bize böyle adamlar ciddi anlamda fazla. Mustafa Denizli Hoca'm kalacaktı Beşiktaş'ta. Koyacaktı 9 defans + Quaresma-Bobo bitecekti bu iş. Yok Necip'i iki yönlü oynatmış, yok Hilbert'i sağ beke koyarak hücuma yönlendirmiş çok da fifi. Son Sivasspor maçını dahi rakibin tekmeleri üzerinden değerlendiremeyen, "vurun abalıya" edebiyatından yüklenen basından irite olmamak elde değil. Milliyet'de haftanın panaromasını yazan gerizekalıyı bir okuyun mesela. En "köşe" köşe yazarından en diptekine kadar iliklerine dahi işledi dallamaların hoca'ya sallama huyu.
Basın Dayı'ya yükleniyor, Dayı da maytap geçiyor adamlarla. Safımız bir kez daha belli olsun. Bu şerefsizlere laf diyince de biz "küfürbaz, heyecanlı gençlik işte eheh" oluyoruz. Siktirtmeyin dünyanızı.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
İbne Basın
26 Ekim 2010 Salı
Dervişin Fikri, Zikri
Bernhard "Blonde Engel" Schuster / 1983
Yok efendim, bize fazla böyle adamlar. Getireceksin "Saldırın aslanlarım"cı bir hoca başarı isteyeceksin. Olmazsa eldeki oyunculara göre, hiçbir sistem ya da zihniyet oturtmaya gerek duymayan bir takım kuran hoca. Bitti işte. Oyun yapısıymış, uzun vadeli sistemmiş falan çok da sikime afedersin.
Sergen çıkar adamın oturuşuna kadar takar. Ahlaksız bitirim! Bekliyoruz senin de Beşiktaş hocası olacağın günleri. 6 ay alt yapı hocası oldu diye kulübün sahibi zannediyor kendini. Biz seni "Sergen attı şampiyonluk geldi, Stamford Bridge'de Beşiktaş sesleri..." ile sevdik ama 5 para etmez bir adam olduğun ortaya çıkıyor işte. O koltuğa kim gelse aynı saygısızlık. Biri kesecek havlamanı inşallah.
Bir de Ertem Şener çıkmış. Be arkadaş, yıllardır Avrupa maçlarını anlattın da, Evra'nın kardeşlerinden öte bir şey göremedin mi orada? Maçtan sonra "Schuster go home" triplerine girmek ne? Bir de şöyle bir şey yazmış kamil: "Turkıye bunlar para cennetı bjk,fb,gs umurlarında dııl,yazık!!!" Kaynak burada. Kuru şovenizm, yaraktan duygusallık, popülizm, hafiften millî duygular vs. Ne güzel.
Biz üzülmüyor muyuz arkadaş? Biz kızmıyor muyuz dayıya? Ama haddinizi bilin az. Schuster'i yedirmeyiz size. Dönelim başlığa, haberdeki manşet özetidir durumun. (alttaki foto) Yok yok, Denizli hocam kalacaktı takımın başında. 1-2 şampiyonluk falan tamamdır. Güzel futbol vs neyimize bizim. Köpekler pusuda bekliyor görüleceği üzere.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
Beşiktaş,
İbne Basın
22 Ekim 2010 Cuma
Üzülüyoruz be Dayı
Aman yanlış olmasın. Suçlu falan bile aramıyorum artık o derece. Skordan öte üzüntüm varsa ne olayım be Dayı. İçeride bu kadar kaybetmek koyuyor ama "bir umudum sensin, anlıyor musun?". Hani şu tribünde söylediğimiz romantik laflarımız değil. Ciddi anlamda umudum sende Dayı.
Mustafa Denizli'yi hâlâ severim o ayrı. Ama Müdür'ün maçlarında skordan başka bir şey kafada olmadığından puan kayıplarında sinir krizleri geliyordu kolayca. Ancak Dayı öyle bir ortam yarattı ki, puan tablosunu alıp elime bakmışlığım kaç keredir bu sezon bilmiyorum. Hatalarıyla doğrularıyla yeni bir şeyler yaratıyor dayı. Biz Beşiktaşlılar sahip çıkalım. Önümüzde daha taptaze bir Rijkaard örneği var. Gerçi bunu bizden önce engelleyecek olan takım elbiseli tayfadır. Umarım GS'nin son 1 senedir yaşadıklarından ders almışlardır.
Ali Kuçik, itiraf etmek gerekirse altyapının çok şey beklediğim elemanlarından değil. Ama Holosko'ya gösterilen sabır ona gösterilsin. Necip'in yolu Premier Lig olsun. Ama 30'undan sonra geri gelip Nihat olmasın. Tabata, bir İbrahim Üzülmez kadar Brezilyalı olsun. Beşiktaş'ın kalecisi hafiften Cenk olsun. Nobre mi? Sözleşmesi bittiği an bize uzak, Alex'in önüne santrafor olsun. Bobo, yeni sözleşmen uygun şartlarda uzun vadeli olsun koçum. Haddimiz değil ancak Fabian'a tavsiye, bir maç kötü oyna da insan olduğunu hatırlayalım. Sonuçta 1-2-3 gol yetmez, 4-5-6 olsun; ama artık çabucak birileri koysun.
Başlığı "Üzülüyoruz" diye attık ama, böyle üzüntünün başımızın üstünde yeri var. Ben hayatımda bu kadar istikrarlı şekilde pozitif oynayan Beşiktaş izlediğimi bilmem. "1,2,3 gol yetmez" efsane olmaktan öteye geçsin istiyorum hayatımda. Güzel olan tarafı dayı da bunu istiyor sağ olsun.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
Beşiktaş
7 Ekim 2010 Perşembe
Schuster'den Mal Beyanı
Son zamanlarda yoğunluktan blogu geçtim spor haberlerini bile göremez oldum. Bu akşam biraz vakit bulunca öyle bir tarıyordum ki Beşiktaş'ta gündem bu olmuş.
İki senaryo var. Ya iddia edildiği gibi Schuster basın mensuplarına dönüp "ipne basın bunu da yazın" ayarı vermiş, ya da "o anı" yakalayan objektifler altına metin olarak bunu demişler. İlk yazdığım senaryo doğruysa ellerine sağlık dayı'nın. Sevgim kat kat artar. Tabii ki insan olarak oradaki basın mensubu arkadaşlar görevlerini yapmaya çalış-... amaan. Ayarı vermiş işte dayı. "Öyle başlık atan kaleme böyle hareket çekilir" der geçerim. Diğer senaryo da basına yakışır zaten ki bence %51 ile öndedir. Bu arada taraftara hocayı antipatik göstermek için yanlış zamanlama olmuş. İnanıyoruz ki -geçenlerde Doruk'un da yazdığı üzere- "Güneşin Zaptı Yakın". Hadi canım hadi.
Dayı'cığım eline sağlık. Öptüm. Bye.
İki senaryo var. Ya iddia edildiği gibi Schuster basın mensuplarına dönüp "ipne basın bunu da yazın" ayarı vermiş, ya da "o anı" yakalayan objektifler altına metin olarak bunu demişler. İlk yazdığım senaryo doğruysa ellerine sağlık dayı'nın. Sevgim kat kat artar. Tabii ki insan olarak oradaki basın mensubu arkadaşlar görevlerini yapmaya çalış-... amaan. Ayarı vermiş işte dayı. "Öyle başlık atan kaleme böyle hareket çekilir" der geçerim. Diğer senaryo da basına yakışır zaten ki bence %51 ile öndedir. Bu arada taraftara hocayı antipatik göstermek için yanlış zamanlama olmuş. İnanıyoruz ki -geçenlerde Doruk'un da yazdığı üzere- "Güneşin Zaptı Yakın". Hadi canım hadi.
Dayı'cığım eline sağlık. Öptüm. Bye.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
İbne Basın
4 Ekim 2010 Pazartesi
Sistem Kazanamadı, Ama Neden?
Maçtan önce konuştuklarımızdan başlayayım. Şu twitter dalgası yüzünden bloga yazı yazmaz olduk vallaha. Neyse, maç öncesinde konuştuklarımız diyordum.. hmfs..
Schuster kadrolarını tahmin etmek zor. Ancak sebebi Mustafa Denizli gibi tavşanları değil, Schuster farklı kafada bir hoca, rotasyondan öte düşüncelerine de alışkın değiliz. Örneğin zorlu maçlarda biz Üzülmez'i kadroya yazarken hoca İsmail'i kazanıyor. Ben yine de ortaya bir kadro attım. Sadece Tabata'nın rotasyona kurban gideceğini, Necip'in ilk 11'e gireceğini düşünürken yanılmıştım. Hatta forveti Holosko-Nobre yazdık diye linç ediliyorduk ki neyse :)
Maç hakkında beraberliğin iyi olacağını falan düşünüyordum. Trabzon'un bu zamana kadarki oyunu, maçın sonuçta bir deplasman olduğunu falan hesaba katarsak normal. Hatta Trabzonspor'un kontraatak konusunda dünyanın en kötü takımı olması falan benim kafamda öne çıkartıyordu Beşiktaş'ı. Tabii tek şart vardı, Beşiktaş'ın dayının oyununu oynaması. O olmadı, her şey bozuldu işte.
Bahaneler? Hakemi direk geçiyorum. Bu hakem rezaletini mümkün olduğunca az konuşmak gerek. Bir süre sonra ufacık şeyler göze batmaya başlar, paranoyaya döner iş. Siz de öyle yapın, çözümü olan şey değil bu. Tecavüzden zevk alın falan. Şu maçta oynaması gereken ancak oynamayan tek adam Bobo idi. Onun da Viyana'dan sakat dönmesi, şu maçta alınacak risk ile daha ciddi sakatlanma riski falan. Yorgunluk, konsantrasyon sorunu falan da ekleyebiliriz. Yorgunluğu sadece fiziksel olarak algılamayın. İki gün önce zorlu bir Avrupa deplasmanından mükemmel bir geri dönüşle maç kazanmışsınız. Mental açıdan bile yorar adamı. Sonraki maça böyle bir eksiklik getirmesi olağan.
Teofilo'nun Toraman'a yaptıklarına diyecek söz yok. Egemen'in 70'lerden kalma sakalları(buna karışamayız tabii) ve barbarlardan kalma oyununa(hele buna hiç karışamayız) da şaşırmıyorum. Bunlar olağan şeyler, ama Toraman'ın kendini yere atması çok ayıp. cıkcık. Erdem & Ahlak. Sene 2010, Dünya Barışı şart! Ayrıca Toraman da bilica gibi yea. Bi' sizin kafa basıyor bunlara denyolar. Markus Merk'in pozisyon hakkındaki yorumları da izleyin ligtv'nin sitesinden. Böyle saçmalık görmedim.
Canın sağ olsun Beşiktaş, Canın sağ olsun Schuster. Bunlar olur. Çirkinliklere prim vermeyin yeter. Guti, Quaresma ve Ernst gibi yabancıların takımı bu derece sahiplenmesi de ayrı güzel. Onur Bayramoğlu önümüzdeki yıllarda bolca konuşulacak. A Millî seviyesinde en çok oyuncu gönderen takım Beşiktaş. Yıllar sonra 7 oyuncumuz gitti. Hele üç kalecimizden ikisinin birden gitmesi ayrı olay. Bir de Necip'imiz A Millî Takım'a gidiyor, yolun açık olsun kardeşim.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Bernd Schuster,
Beşiktaş,
Trabzonspor