Sergen Yalçın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sergen Yalçın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2011 Cumartesi

"Biliyor musun Platini'den Daha İyisin"


Sergen Yalçın'ın muhtemelen sahada adım attığı her an bir hikaye olacak derecede enteresan. Üşenmeyip kitap yazsa, bu ülkede her futbolu seven veya sevmeyen her insanın elinin altında olacak derecede hikayelere sahip. Neyse, uzatmayayım geçeyim bir Sergen anısına.

Ceyhun Yılmaz: Lucescu ile ilk tanışmanızı bir anlatır mısın bize Sergen ?

Sergen Yalçın: Ben Galatasaray'a 2.kez geldiğimde 2001-2002 sezonuydu ve liglerin başlamasına çok yakın bir zamanda geldim, yani sezon öncesi kampı kaçırdım.

CY: Sen de çok üzülmüşsündür zaten "kaçırdım" diye.

S: Beni sıkıyor o kamplar. Gidiyorsun sabah akşam antreman. Zaten antremandan turşun çıkmış oluyor, yatıyorsun. Başka bir şey yok. Antreman, yemek, uyku. Bana göre değil yani.

CY: Eee sonra ?

S: Neyse Galatasaray'a transfer oldum. Tabii kilo fazlalığım var. Lucescu beni antremandan önce görmüş ve demiş ki; "bu adamın bu takımda oynayabilecek duruma gelmesi için 1.5-2 ay gerekli."

CY: 2 ay demek. Peki sonra ne oldu da "değişmez"i oldun ?

S: Antremana çıktım, çift kalede oynadım, sonra bir baktım, ilk maçta ilk 11'deyim.

CY: Peki en sevmediğin hoca kimdi ? Söylemek zorunda değilsin tabii, ayıp olur diyorsan.

S: Yok canım dobrayım ben o konuda. Tigana. Hiç sevmezdim.

CY: Aranızda bir Platini muhabbeti olmuş hatta.

S: Evet oldu. Geldi bir gün yanıma. Dedi ki; "Biliyor musun sen Platini'den daha iyisin, daha yeteneklisin."

CY: Peki sen ne cevap verdin ?

S: "Biliyorum" dedim. Başka da bir şey demedim, gittim.

19 Aralık 2010 Pazar

Zidane vs Sergen





"Guti is the only player you can never stop, not because he is stronger or faster than you, but because he is smarter."
Zinedine Zidane


"Guti’yi yıldız oyuncu diye getirdiler. Hiç beğenmiyorum. 35 yaşındaki adamı yıldız oyuncu diye lanse edersen, işler yürümez. Hiçbir zaman Kenan İmirzalıoğlu, Erkan Petekkaya olmadı, hep yan roldeydi. Real Madrid’ de de, Zidane’ın, Ronaldo’nun yanında sırıtmadı. Guti’ye tek başına sorumluluk ver, kesin mantarlar! Onun verdiği pasları gözlerimi bağlasan atarım."
Sergen Yalçın


Guti'yi alınca Sergen'i göndermiş olsa yönetim anlarım. Ama bu ne kıskançlık mnkym?

yeter lan, daha Sergen hakkında bir şey yollamam bloga. fotoğraf da Sami Yen deplasmanından. tam arşivlik. çalınız.

2 Aralık 2010 Perşembe

Bernd Schuster





"Futboldan anlamayan kişiler futboldan geçinip, her konuda söz sahibi oluyorlar"

Bernd Schuster


Sen git göbeğini öptür amk.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Sergen Sergen Sergen


Sergen Yalçın: Bizim 2003'te Şampiyon olduğumuz sene Gençlerbirliği maçı ne günüydü Ersin? Cumartesiydi heralde.

Ersin Düzen: Bilmiyorum ama olabilir.

Sergen: Ya ben maçtan sonra akşam Bodrum'a gittim. Çarşamba mıydı, Perşembe miydi döndüm, sonra Galatasaray ile şampiyonluk maçına çıktım. Volkan Şen'in gitmesi normal yani...


Mehmet Demirkol'a üzülmemek elde değil. Medyum Memiş'in Keto'ya saldırması gibi saldıracak birisine programda ya neyse...

15 Nisan 2010 Perşembe

Sergen Yalçın & Atlar




"Sergen Beşiktaş'a ilk geldiğinde benim yanıma verdiler. Daha 17 yaşındaydı. 'Al bu çocuğa göz kulak ol, at yarışı oynuyormuş' dediler. Aradan iki hafta geçti. Bir baktım ben, Metin ve Sergen beraber at yarışı kuponu yapıyoruz"

Gökhan Keskin

24 Aralık 2009 Perşembe

A2 Görevini Bırakan Sergen Yalçın #2




Biraz önce "A2 Görevini Bırakan Sergen Yalçın" başlıklı bir kayıt yolladı yazar arkadaşım Felix.
Onun üstüne laf söylemiş gibi olacağım belki ama bu konuda çok doluyum a dostlar. Hem blogun Beşiktaşlısı olarak bana da birkaç söz söyleme hakkı düşer. (:

Bir kısım insan Sergen'e sallıyor. Bir kısım insan da Sergen'den etkilenmiş Mustafa Denizli'ye sallıyor. Aklıma gelen bazı şeyler var ki...

- Öncelikle Sergen'in neden altyapıda olduğunu incelemek lazım. Sergen'in yetenekleri falan tartışılmaz. Yetenekleri ile kariyerinde varabildiği maksimum nokta arasındaki dengesizlik gençlere ibret olur, o da güzel. Beşiktaşlı falan ona da eyvallah, bir de lisans yeterliliği için yapması gereken staj vardı. O stajı yapacaksa Beşiktaş'ta yapacak tabii, ancak merak ettiğim "ne kadar staj yaptığı"? Hani staj süresinin bitimi bu aralarsa, bir de Sergen çok yakında bir takıma hoca olursa. Aman diyelim.

- Beşiktaş'ta malumunuz bir kongre yaklaşıyor. Kongre yaklaşırken bir "herkes safını belli etsin arkadaş" ortamı varsa o da olabilir. Murat Aksu başkan seçilirse Sergen'in nerede olacağına bakmak gerekir ki bu da pek tutarlı bir senaryo olmuyor. Sonuçta Sergen dışarıdan değil içeriden bir adam. Bir başkan ya da bir başkan adayına malzeme olmamalı.

- Paraların ödenmemesi... Şimdi bunun tepki yolu bu mudur? Bir insan böyle mi gösterir tepkisini? Sahaya çıkartmazsın oyuncuları, antremanları bırakırsın, içerinden mesaj yollarsın vesaire. İstifa için asla bir sebep değil! Dışarıdan bir hoca olsa anlarım da Sergen içeriden biri Beşiktaş için. Paralar ödenmemiş falan olabilir ama istifa sebebi bu değil.

- Beşiktaş teknik direktörü Mustafa Denizli'nin A2'ye gereken önemi vermemesi. Allah'a dua ediyorum sebebi bu olsun ve bu da gerçekçi olsun. Bir Beşiktaşlı olarak herkes gibi gençleri görmek istiyorum sahada. Korcan'ın yediği goller de afiyet olsun. Hakan'lar, Rüştü'ler ne maçlar kaybettirdi ilk maçında iki hata yaptı diye bizim çocukları mı idama götüreceğiz? Konu sapmadan devam edeyim, Sergen'in "hiçbir oyuncum A takımda oynaycak kafaya sahip değil" dediğini de biliyoruz. E bu tepki niye o zaman?

Peki Sergen gitsin mi, kalsın mı?

Eğer ki TV'de A takımın hocasına sallamaya devam edicekse gitsin. Bu nasıl bir yapılanmadır lan? Sanki Beşiktaş A takımı ile Beşiktaş A2 takımı ayrı camiaların takımları. A2 takımın hocası, A takımın hocasına sallayıp duruyor. Herkes eleştirir ama Sergen'in buna hakkı yok. Ya medyadan, ya Beşiktaş'tan vazgeçsin. Bu konunun direk muhattabı Demirören'dir bunlara izin verdiği için ama Allah'ın tüp kafalısına laf mı anlatılır?


***
Laf arasında:
Senin yeniden seçildiğin gün benim hayata küstüğüm gündür Yıldırım Demirören!
***

Bakalım daha neler yaşanılacak. Mustafa Denizli klasik gazetecilerle muhabbetini yapar Sergen'e bir şeyler der belki. Bu arada yönetimin Sergen'in istifasını geri çevirdiği söyleniyor. Ne olacaksa olsun, A2'deki gençlerden başka bir kişiye üzülüyorsam şerefsizim. Sergenmiş, Mustafa Denizli imiş... severiz sayarız belki ama zerre umrumda olmaz kulübün kapısından çıkıp bir daha gelmeseler.

A2 Görevini Bırakan Sergen Yalçın


Sergen Yalçın; Ntv, Ntvspor arada Acun'un programında halı sahalarda takılmak haricinde görevini yaptığı A2 teknik direktörlüğünü bıraktı. Hani böyle söyleyince sanki alelade bir iş yapıyor gibi görülebilir. 16 maçta 14 galibiyet, 1 beraberlik, 1 de mağlubiyet alıp, devreyi en yakın rakibinin 9 puan önünde lider tamamlamıştı Sergen.

Nedenini ise; “Bu kararımın arkasında bir şey aranmasın. Her teknik direktör, bırakması gerektiği anda bırakmasını bilmeli” diyerek açıkladı Sergen. Anlaşılır yakında elbet. Belki de cidden sıkıldı be. NTV güzel tabi. Playstation'da oynuyordur arada. Olan ise arkada "bırakma" diye ağlayan gençlere oldu.

10 Eylül 2009 Perşembe

Aphorismus by Sergen Yalçın #2



Birinci bölümde bir şeyler yayınladım.(Aphorismus by Sergen Yalçın #1) Oldukça eğlenceli şeyler çıkmış Sergen'in ağzından. Bir yandan eğlendiriyor, bir yandan da "ah ulan biraz futbolcu olsaydın" dedirtiyordu Sergen. Dün biraz daha bakındım fazlası da varmış, hatta bayağı komikleri. İşte birkaç parça daha:

Barbie skandalında adının geçmesiyle ilgili haberlerle ilgili olarak: "Ne yani karaoke bara mı gitseydim?" "Bekâr bir insanım. Telefonum birçok insanda var. Beni herkes arayabiliyor açık açık. Her türlü de konuşabiliyor. O yüzden verilecek bir hesap yok. Bu benim özel hayatım. Beni aramış olabilirler, ben de konuşmuş olabilirim, çok doğal bir şey bu."

Muhabir: sergen pozisyonlardan sonra hakeme çok itirazın oldu neler söyledin?
Sergen: Vallaha ağzıma ne gelirse söyledim!!!

Saba Tümer'le Bu Gece'de anlattığı anısı:
Sergen çok hoşlandığı bir kıza mesaj atmak için arkadaşından yardım istemiş.Arkadaşı da ona 'bu dünyada iki kör tanıdım, biri senden başka hiç kimseyi görmeyen ben, diğeri beni hiç görmeyen sen...' diye bir mesaj yazmasını tavsiye etmiş.Sergen de mesajı çok uzun bulunca kısaltıvermiş. 'Bu dünyada iki kör tanıdım biri sen,diğeri de ben'

Muhabir: Hiçbir golü kız arkadaşına hediye ettiğin oldu mu?
Sergen: Aynı golü iki farklı kıza hediye ettiğim bile oldu.

Fenerbahçe maçı sonrası Sergen:
Alex'le aynı topu almak için yanyana koşu yaptık, kendimi Carl Lewis gibi hissettim.

Ömer Güvenç: sigara içmezsin, alkol almazsın ne anlıyorsun bu gece hayatından?
Sergen: Yoo. İçiyoruz bazen, guzel oluyor.

Muhabir: Sergen kız arkadasın seni göbeginden öpmüş ne diyeceksin
Sergen: En kral yerimden öpmüş valla


Not: anılar sözlükler ve forumlar gibi birçok paylaşım ortamında mevcut. Hani kaynak göstermek zor oluyor biraz. (:

8 Eylül 2009 Salı

Aphorismus by Sergen Yalçın


İlginç adamdı Sergen Yalçın. Garip garip cevaplar verirdi bazen. Basit ve eğlenceli genellikle. Başlayalım:

Vedat Okyar: Sergen koşmadığın için eleştiriliyorsun.
Sergen: Öyle de, koşunca yoruluyorum abi.

Beşiktaş ile Fenerbahçe arasındaki rekabet bitmistir. Ne zaman Alex veya Anelka kaleye gecer, Fenerbahçe bizi İnönü'de 9 kişi ile yener; o zaman tekrar başlar.

İbrahim (Deli/Üzülmez) topu aldığı zaman ben içeri koşmuyordum çünkü orta açamayacağını biliyordum.

Birbirimize yakın olalım ki rahat gol atalım, geridekilerin dördü de kazma. (Ahmet Dursun'la konuşuyo)

Bu da son olsun, sonra devam ederiz:



Aczık hırslı adam olsan neler yapardın tüm Türkiye biliyor be Sergen Yalçın.


* Aphorismus=Aforizma

5 Mayıs 2009 Salı

5 Fotoğrafla Bir Futbolcu || #1 Sergen Yalçın


İlk konuğumuz Sergen Yalçın... Ahaha süper yahu bu adam.


90'ların başında Beşiktaş'ın yeni yıldızı olarak lanse ediliyordu. Oynadığı top bunun kanıtıydı. Ama çalışmayı pek sevdiği söylenemezdi. İstikrarı sağlayamadı. Beklenen Sergen o zamanlarda gelemedi.


Giymediği 4 büyük forması kalmadı. Cem Uzan zamanında asrın takımı düşüncesiyle İstanbulspor'a alındı. Sahada beklenen performans gelmeyince, Cem Uzan tarafından oynadığı bir maç esnasında telefonla talimat gelmiş ve takımdan gönderilmişti.

Beşiktaş formasını 2.kez giydiğinde 2.baharını yaşadı ve yaşattı. Takımın 100.yılındaki şampiyonluktaki mimarıydı. Chelsea'yi Stamford Bridge'de 2-0 yenerken takımı, başrol onundu. Maç için Sergen'in kendi lehine bahis oynadığı iddia edilmişti o zamanlar. Cola Turka reklamında adım geçiyor diye de telif istemişliği vardır. Oturarak bile gol atmıştır.

Buna yazacak bir şey bulamadım...

"Sahada neden koşmuyorsun?" sorusu kendine yöneltildiğinde "Valla, koşunca yoruluyorum" cevabını verecek kadar pişkin, "Hakeme çok itiraz ettin maçta, şimdi yanına gittin, ne söyledin?" sorusuna "Valla ağzıma geleni söyledim" diyecek kadar rahat, "Ben bırakın gece hayatını, gece dışarı çıkmaya korkuyordum. Ben böyle şeyler yapmazdım" diyen bir 10 numaraydı. Ne yaptıysa kendine yaptı, kendine yaşadı. Orta sahadan sol ayağı ile basket atabilecek kadar usta bir sol ayağı vardı. (Bunu yaptı) Açık söylemek gerekirse, kendine yazık etti.

Bu da Bonus olsun..

16 Nisan 2009 Perşembe

Örümcek Katilleri #1 Sergen Yalçın

21 Mart 2009 Cumartesi

"10 Numara" ve Galatasaray Kimliği.

Yazının çıkışı pek ala çok emprovize oldu fakat bu sıra Galatasaray yönetimi kafayı sık sık yorduğum bi merci olduğundan konu Felipe' den bilmediğim Prekazi' ye kadar bile gitti.Ve artık kronolojik başlasam sanırım daha akılda kalıcı ve akıcı olur. Hagi' nin oynadığı doksanların ortasında kısa şort giydiğim var sayılırsa; Prekazi' nin Galatasaray' ı bana sadece frikikse, ben seneyi 2001 e getirmek istiyorum, ilk adamımız Sergen Yalçın;
Aslında onun Galatasaray kariyeri daha öncesine de dayanıyor fakat o zaman zarfı içerisinde önündeki Hagi olduğunu düşünürsek akılda 2. Galatasaray "macerası" ile kalması çokta ilginç değil doğrusu. Sergen bir sezon kiralık oynadığı Galatasaray' da pekte kötü performanslar sergilemedi aslında fakat, 1 sezon sonra "yönetimsel yöntemler" ile klüpten uzaklaştırıldı. (Özhan Canaydın' ın gelişi, kiralık sözleşme sonrası başka yönelimler vesaire... Hani Galatasaray adının kimseye ihtiyacı yok ya.)
İşte Canaydın dönemi ile başlayan "liselileşme" (ben ona herkesin söylediği gibi elitleşme diyemiyorum maalesef !) doğrultusunda ilk isim Felipe oldu. Aslında Felipe' nin gelişi öncesi Galatasaray' ın yeni başkanının en büyük vaatleri ilk olarak takımın hocasını Fatih Terim yapmak, ikinci vaadi ise; alınacak bir yıldız idi. (bunlardan biri Milan' dan "10 numara" Rui Costa' ydı.) Felipe' nin Galatasaray kariyeri; Galatasaray' ın Felipe "açılımı" uymayınca, Felipe olaylı bir şekilde klüpten ayrıldı. Galatasaray' a katkısına gelince ligde oynadığı 15 civarı maçta attığı 2 gol vardı. (Kocaelispor ve Samsunspor a, hatta bunlardan birisi penaltıdır) Ve geleyim önemli ayrıntı olan o "açılım" a; bir Barcelona maçında ön libero başlatılınca film koptu. Çünkü Galatasaray "isminde" oyuncu egosunun takımın ihtiyaçlarının önünde bir yeri yoktu. Çünkü Felipe orta sahaya her "açıdan" katkı yapmalıydı ve yapamaz/madı; çünkü o Latin karakterliydi. Ve olmadı gitti...
Daha sonrasında gelen isim ise Fenerbahçe' deki kariyeri artık "demode" olan Revivo. Sezonu tamamlayan 10 numara olurken onunda verdiği performans beğenilmedi ve yollar ayrıldı. Ki zaten Revivo' nun ne derecede bir yönetim hatası olduğunu söylemeye dahi gerek yok. Hele o zamanki yönetimin öteki hamleleri akla gelince.
2. Fatih Terim Dönemi Part II ye gelirsem; Bu dönemi hiç bir Galatasaraylı hatırlamak istemez sanırım ama bu yazı içerisindeki yeri başka bir şey; nedir? Bu sezonki Galatasaray Şablonu içerisinde "10 Numara" olmaması... Belkide son 10 sezondur yaşanılan "en kötü" Galatasaray' ı anımsıyorsak; o sezonun sonunda 6. oluşumuzu bu konuya da bağlayabiliriz.
Sasa Ilic e ne demeli? Türkiye' ye gelmiş en ilginç oyunculardan. Şu anda ikinci bir Galatasaray deneyimi olsa, hiç hayır demezdim sanırım. (yaşı filan da önemli değil) Terim gider, Hagi gelir -gider ve ardından Eric Gerets ve Sasa Ilic dönemi. Yıl 2005. 2 sezon oynadı ve bu adam Galatasaray forması ile 59 maçta 22 gol attı. Bu rakamları tuttururken Galatasaray sistemi 4-2-1-3 idi diyebiliriz fakat, Ilic' in gidişide görgüsüzce (ve elitist) oldu. Avusturya ekibi Redbull' un verdiği ücrete hayır denemedi ve Sırp 22 numara klüpten ayrıldı.
Ve artık Cassio Lincoln... Çok yazıldı çizildi fakat bu kadar şeyden sonra benim onunla ve Galatasaray Yönetimleriyle ilgili toptan kanım, Galatasaray eğer bu kadar rahatsız ise Latin sosyo-kültürel tarzına bağlı olarak Lincoln' ün tavırlarından, biraz düşünüp, sistemde bir değişiklik, klübün ana alterlerinde (yani alt yapıda) farklı bir uygulama getirebilir. Evet hiç bir takımın bir oyuncu üzerine kurulması gerekmez, lakin elinizde taraftarın izlemeye doyamadığı, size katkı yapan bir isim varsa onu palazlamazsınız. Oyunu ya onun kurallarıyla oynarsınız ya da ülkeyi terk ederken havaalanında sizinle alakalı söyleyeceği ileri geri şeyleri sindirirsiniz. Sonuçta Galatasaray kalibresindeki takımların "10 numara" pozisyonuna oyuncularını bulabileceği en verimli topraklar Latin toprakları. Ve bu topraklardan yetişen, bu pozisyonun yeteneklerine sahip oyunculardan bu kadar da rahatsızsak Gerrard Stili, Ballack Stili oyuncu bulup/yetiştirilip, bu yapıda bir takım yaratılır. Nasıl sürekli (hatta TDK yakında deyim bile sayabilir yakında) "Barcelona Kimliği" diyoruz. Bir Galatasaray Kimliği yaratıp, 10 numarasız bir takım seçilebilinir bence. Displin açılımımızdaki bu hitaben "Abilikte" bu oyunculardadır aslında. Belkide.
Bir kaç gün önce Galatasaray klübünü ülkede en iyi bilen isimlerden/basın mensuplarından biri olan Bülent Timurlenk kendi kişisel sayfasında yazmıştı. Okuyunca daha iyi anladım ki var böyle bir şey. Sonra da bu geçmişi düşündüm, Felipe' nin, Ilic' in, Revivo' nun Sergen' in geliş gidişlerini... Galiba burdan sonuç buraya bağlandı.
Ha ayrıca, Galatasaray yönetimi "Hiç bir kurum ya da kişi Galatasaray adından üstün değildir" diye daha çok söylenecektir. Fakat ben eminim bu ülkede en azından bir tane "Galatasaray adından üstün" adam var. Hatta o adam gayette Galatasaray içinden...

bir not: Bloga toplu fotoğraf ekleme olayından nefret ediyorum.

bir teşekkür: lincoln fotoğrafı için Kâmil' e teşekkür ediyorum.

22 Şubat 2009 Pazar

Lucescu & Sergen


ve Tuuşşş...