elano blumer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
elano blumer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Aralık 2010 Çarşamba

Galatasaray Yönetimi Tarzı Kâr Etme Yöntemleri


Galatasaray, Elano Blumer'i yine mükemmel bir Adnan Sezgin yöneticiliği tarzı ile satınca, bu kez bize sadece örnek almak düştü. İşin aslında yatan sebeplerden önce bir kaç tane daha bu tarzdan kâr etme yöntemi sayayım da, siz de kâra geçin.

Mesela, Messi'yi alıyorsunuz, 5 senelik sözleşme yapıyorsunuz, senelik 13 milyondan. 1.senesinin sonunda da sözleşmesini iptal ediyorsunuz, cebinizde 52 milyon Euro kalıyor. Pardon. 52 milyon Euro + 12000 Dolar.

Kendimden örnek vereyim. Kavgalı, tartışmalı olduğum sevgilime Swatch yüzüklerden almayı planlıyorum. Ama durumumuz kötü olduğu için, 2 yüzük parası cebimde kalıyor. Muhteşem kâr ettim. Dahası, düğün, ev eşyası vs. vs. ooooo enfes kâr. Benim düşüncem değil, GS yönetiminin fikriyatı bu.

Fıkra ile örnek vereyim. Temel'in oğlu, Temel'in yanına gelmiş ve demiş ki, "baba bugün 2 lira kâr ettim, otobüse binmedim, okula kadar arkasından koştum". Temel de cevap vermiş; "oğlum, madem kâr edecektin, taksinin arkasından koşsaydın da 20 lira kâr etseydin".

Böyle onlarca örnek var. Kendinizden de yazabilirsiniz. Her neyse. Asıl mevzuu, Haldun Üstünel'in yapılandırması sonunda el birliği ile bitirildi. Haldun Üstünel'in düşüncesi neydi, biliyorsunuz. Ama yılların Galatasaray geleneğinin bir anda yıkılması, hele bu geleneğin Hakan Şükür gibi bir ismi silerek yıkılmaya başlanması, aslında durumu kötü temeller üzerine inşaa etti.

Lincoln, Meira, Dos Santos, Keita, Elano, Misimovic, Rijkaard-Neeskens vs. vs. hepsinin karşısına bir sürü eleştiri konuldu. Hepsinin eleştirilerine cevap vermesi gereken Galatasaray'lı basın mensuplarının temeli de Hıncal Uluç ve Hakan Ünsal temelli olunca, yangına körükle gidilmesi kaçınılmaz oldu. Bülent Korkmaz ve Hagi gelir gelmez de Hakan Ünsal temelli isimlerin sesi bir anda kesildi. Hıncal Uluç temeli hep konuşuyor zaten. Bu Hakan Ünsal temelli basın olayının düşüncesi belli aslında. Kendi kafa yapılarını görmek istiyorlar sadece.

Sürekli Hakan Ünsal demeyeyim. 2000 kadrosu diyelim. Anlaşılsın o topluluk. 2000 kadrosunun mentalitesi belli. Sabaha kadar koşan adamlar olacak, az para alacak, nereye koyarsan oynayacak ve ses etmeyecek vs. vs. Gelen yabancıların bittiği nokta burası zaten. Bu yüzden de takımın iskeleti Arda Turan temelli olup, Ayhan-Barış-Mustafa Sarp gibilerden oluşan birbiri arasında kalite farkı olmayan, düz adamlardan oluşan, ekstra yeteneklerden oluşmayan 9-10 kişi ve ses edilemeyecek bir tane üstün tek yetenek sistemine dönüyor. Döndürülüyor. Bunun üstüne de bu kadrolaşmayı yapan takım içi elemanlar belli olmasına rağmen, 2000 kadrosunun köşe yazarlığı sıfatına sahip isimleri tarafından eleştirilmiyor. Direkt olarak yönetim eleştiriliyor. Çünkü, bu isimleri eleştirmek demek, kendilerini eleştirmek demek. Kendi bindikleri dalı kesmek demek.

Kalli'nin 2007-2008 kadrosu, muhteşem bir toplama takım olmuştu Kalli sayesinde. Her birisi küme düşmeye aday veya küme düşen takımlardan gelmişti. Ama bu takımı bir araya getirip, bağlayan o bağlayıcılar, yine 2000 takımı ve bu takımın yeni versiyonları, yeni nesilleri olunca, sadece görünüşler değişmiş oldu. Kafa yapısı değişmedi. Değişemez de maalesef. 6 hafta kala hoca gönderecek kadar büyük bir güç olunca takımda, değiştiremezsin. Ya onlardansındır ya da düşmanısındır. O zaman da barınamazsın. "Sen az alıyorsun, o çok alıyor ama bunu yapmıyor, ilk tribüne o çağırılıyor" düşüncesi bir isme yerleştirilince, üstüne "senin ondan bir farkın yok, hatta artı yönlerin var" cümleleri kurulunca ve bu cümleler de sağa sola yazılıp, sen-ben-o gibi sokakta yürüyen adamın kafasına yerleştirilince, yapacak bir şey kalmıyor. Hedef belirlenmiş oluyor. Gerisi ise basının magazinine kalıyor. Yok kulübeye değil, soyunma odasına gitmiş, yok kulübeden çıkmamış vs. vs.

Özetle; Elano, daha önce yenilen bir sürü isim gibi yenildi sadece. Baros'a gelecek sıra. Oynamıyor, diyerek. "Biraz da fedakarlık yapsın" cümlesini uyguladığı için oynayamıyor bu sefer de. Ama mesele oynamaması bu küçük 2000 takımı için. Kewell'a gelecek. Formu yok diyerek. Neill'a gelecek. Yaşı fazla denecek. Sözleşmesi yenilenmeyecek. Cana'ya gelecek. Gelecek de gelecek. Gelmesi gerekenlere gelemeyecek. Çünkü, onlar sadece 1 futbolcu değil. Görünüşte tek kişi gibi görünebilir ama bu 2000 takımının bir parçası artık. Bunlardan birisini göndermek demek, bu 2000 takımına ateş etmek demek. Bir dalını keserek, ağacı yok edemezsiniz. Gövdesini de kesseniz, yine kökleri bir yerlere ulaşmıştır o ağacın. O kökü kazıyabilecek isim de Galatasaray Camiasının herhangi bir yerinde yok ! Bir Aziz Yıldırım olmalı yani. Takımın içerisinde takım kurdurtmayacak. Dahası, dışarıda da kurdurtmayacak. Gerektiğinde, istediğin yere gidebilirsin dedikten sonra, kapıyı gösterecek ve formayı daha yukarıda tutacak bir isim anlayacağınız. Kulüp 1 günlüğüne kaybetse de 1 ay sonra kazanan olmalı yani. Ama, bu Galatasaray için imkânsız. Çünkü, 2000 takımı, unutuluncaya kadar Uefa Kupası ve Süper Kupa sahibi takım olacağı ve erişilemeyecek bir takım olacağı için, dokunulamayacak. Ta ki, bir başka kupaya kadar.

Özetin özeti; yüzük alıp, zarar etmek, borca girmek istiyorum. 1 günlük veya 1 aylık zararın, 1 ömürlük mutluluğun yanında lafı bile olmaz.

22 Haziran 2010 Salı

Elano "Neden" Orada İyi, Burada Kötü ?


İki resim arasındaki 5 farkı bulduğunuz zaman göreceğiniz bir olay aslında. Düşünün, Dünya tarihinin en çok ego birikimi yaşaması gereken takımı Brezilya Milli Takımı. Her şeyleri var. Herkesten büyükler. Diğer 31 takımın banko 11 oynatacağı adamları bile almıyorlar. Neden? Cevap yine aynı. Bu ego. Hırs. Oyuncunun kafasını doldurma. Bunları istemiyorlar.



Robinho var, Kaka var, oynadığında Alves var, Maicon var, şimdilerde belki Bastos var ama kornerlerin başında hep aynı, hep tek isim var. Elano. İki tarafta da o kullanıyor. İyi kullanıyor, kötü kullanıyor ama hep 2 tarafta da o kullanıyor. Kadroda yer alan 23 kişi de biliyor ki, kişiler için verilmiş görevler, o kişileri ilgilendirir. Diğerleri kendisine verilmeyen işlere girmezler. O işlere girişmezler. Kendi oyunlarını oynarlar.

Bugün ekranda ne oluyor peki? 1 sene boyunca neredeyse futbolculuğu kalmamış Elano'nun, Afrika'da ki oyunundan sonra Ömer Üründül, Elano'yu sınıflandırmıyor bile. Kötü diyemiyor. İyi demiyor. Diyemiyor değil demiyor. Hiç bir standarta koymuyor. Sergen zaten David Silva'yı ön libero sanıyor. Rıdvan'a göre "mesela Messi ...", Mustafa Doğan'a göre de her maç 3 ihtimalli. Adam gibi Elano neden konuşulmuyor ? Ronaldo'ya top göstermeyen takıma Elano nasıl atabiliyor. Elano nasıl gol attırıyor ?

Peki, neden Galatasaray'da kornerlere Arda gidiyor? Her topu inatla ön direğe kesmesine rağmen neden ? Neden Brezilya takımı kornerlerini Dünya Kupası'nda Elano'ya emanet etmişken, neden ? Neden ? Elano neden orada iyi, burada kötü oynuyorsa o yüzden. Anelka'yı sisteme uyduramadı bu ülke. Domenech çapında o kişiler işte. Ekranlarda sallamışlardı o zaman Anelka'ya. Şimdi "elden kaçtı" oldu. Elano gidecek. Elden kaçmış olacak. Bilmiyor muyuz? 2000 jenerasyonu takımdaki yabancıları baltalamaya çalışırken, yerlileri de buduyorlar. Arda'ya bin, Arda'yı gazla. Arda'ya giydir. Arda ne yapsın ? Kendi olmak dışında her şey olmaya çalışıyor. Ondan kornerlere gidiyor. Frikiklere vuruyor.

Elano orada bu yüzden iyi. Rahat. Herkesin bi' işi var çünkü. Kimse kimseye karışmıyor bu ince işlerde. O yüzden oyundan çıkarken kulübedeki herkesle sarılıp, sevinç yaşayarak 2 dakikada anca oturuyor Elano. Bi' de Arda rahat olsa. Rahat bırakılsa.

not: kötü oynuyor lafı, kötü oynuyor diyenler içindir. Yoksa gayet iyi oynar Elano. Oynadı da.

16 Nisan 2010 Cuma

Hanginiz Yalancı ?


Elano Blumer hakkında 2 görüş yazacağım buraya. 2'si de Lucescu ağzından. Birisi Sabah. Diğeri Vatan.

Önce Sabah gazetesi. 31 Temmuz günü.

"Elano transferini duyunca bütün gün telefonumu kapattım. Başıma geleceği biliyordum. Türkiye'den sayısız gazeteci arayacaktı. Bana ulaşan ilk gazetecisin" yanıtını verip Elano'yu anlatmaya başladı: "Çok zeki bir oyuncu. İnanılmaz yeteneklidir. Hem zeki hem de yetenekli bir futbolcu bulmak zordur. Ve Elano tam böyle bir oyuncudur. Sahada sorumluluk alır; lider özelliğini ortaya koyar. Rakip kaleye gitmenizi kolaylaştırır. Maç tıkanmış, forvette sıkıntı yaşanıyorsa, bu alana daha fazla destek olur. Uzaktan isabetli şutlarıyla bize çok maç kazandırdı. Duran toplarda da ustadır. Korner ve frikikte Shakhtar'a ondan daha iyisi gelmedi."

Bu kadar övdüğü bir oyuncuyu neden sattığını da sorduk. Samimi bir şekilde; "Galip, İngiltere Premier Ligi'ne gitmek isteyen bir oyuncuyu tutamazsın. İngiltere'ye gitmeyi çok istiyordu. Üstelik bu transferden para da kazanıyorduk. Dolayısıyla satma kararı aldık. Sonuç itibariyle Galatasaray gerçekten çok çok iyi bir transfer yaptı. Bence son yıllarda yaptıkları en iyi transfer" yanıtını verdi.


Diğer haber de Vatan gazetesi. 15 Nisan 2010.

“BİR futbolcu Brezilya Milli Takımı’na gidiyor diye ’yıldız’ olamaz. Elano sert liglerin futbolcusu değil. Ne sert bir karakteri var ne de sert futbola uyum sağlayabilir. Sahada sorumluluk almaz. Hocasına sorun çıkartan bir karakter. Keşke G.Saray onu alırken, ona bu kadar büyük yatırım yaparken beni arayıp, sorsaydı.. Ben bir dost olarak onlara gerekeni söylerdim. Böyle büyük para harcarken iyi araştırmak lazım. G.Saray için 7.5 milyon Euro bonservis, yılda 3.5 milyon Euro’dan 4 yıllık sözleşme ekonomik olarak ağır bir yatırım. Bunun karşılığını almaları gerekir.

BREZİLYA Milli Takımı’na onun nasıl seçildiğini biliyorum. Dunga ile ortak bir noktası var. Benim takımımda Fernandinho oynuyor. O çok iyi ama seçilemiyor. Zamanında Matuzalem vardı. En iyisi oydu. O da seçilemedi. Elano’nun Brezilya Milli Takımı’na gidiş nedeni özel.. Keşke G.Saray onu alırken iyi araştırsaydı.”


Şimdi 2'sinden birisi bildiğin "yazmış". Benim kanaatim Haldun Üstünel'e şantaj girişiminde bulunan İbrahim Seten'in aracısı Gökmen Özdemir. Tutup Lucescu'nun Elano'nun mali işlerine bakacak hali yok ya...

ek: Elano da hocasına ne sorun çıkartır ya...

25 Ocak 2010 Pazartesi

Elano'da Böbrek Taşı


Galatasaray resmi sitesi bu aralar, Florance Nightingale gibi. Mütemadiyen sakatlık haberleri. Elano'da da böbrek taşı çıkmış. Florya'dakilere bir daha sormalı. Mazallah, apandisit felan olabilir.

3 Ocak 2010 Pazar

Şamaroğlanı Robinho


Bu Robinho'nun Elano'dan çektiği nedir bilemedim. Bi' akşam tutar arabasına not yazar, başka bir gün başka bir şey yapar. City günlerinden bu kez fotoğraf. Elano, kafaya balyozu indirmiş. Enseye de bir miktar kaçırmış olmalı ki, Robinho'da "enseye giren kar ifadesi" var. Bu ifade ne derseniz, Robinho'nun suratındaki ifade.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Elano'yu Sahada Gören Oldu mu? || Alex Gol Hariç Hiç Yok


Başlıktaki 2 cümleyi birden söyleyen birisini ekranda gördüğünüzde anlayın ki o adam için futbol; kendi takımının gol yemesine anlam verememek, her maçı 5 tane atarak kazanamamaya höykürmek anlamına geliyor. Futbolu anlamamak, bilememek derdim de o kadar büyütmeye gerek yok. Daha vahimi ise birisini kullanıp, diğer ismi övücü sözler kullanıyorsa anlayın ki o adamın amacı yıpratmak. Sadece karalamak amacı.

Alex kimdi? Geldiğinde fizik olarak, şimdiki fiziğinden haliyle daha güçsüz, yıllarca Brezilya futbolunun temposundan bir anda daha hızlı bir tempoya ayak uydurmaya çalışan bir adamdı. Alex bu duruma uyumu 3 günde mi sağladı? Hayır. Mevkiisi ne peki bu adamın. Santrafora, kanatlara top dağıtımı yapan, gerektiğinde santraforun arkasından içeri kat ederek, savunmanın bir anlık boşluğunu gol olarak değerlendiren bir adam. Bu adamın koşmak gibi bir özelliği olabilir mi? Savunmaya yardım etmek gibi bir misyonu olabilir mi bu adamın doğru topları attıktan, doğru şutları kullandıktan sonra? Korneri bile ön direğe zor atan adamların olduğu bir yerde, kafaya topu atıyorsa yetenek değil midir?

Gelelim Elano'ya. Sahada göremiyorlar bu ara kendisini bazıları. Kimileri onun paslarını ben kulağımla atarım diyor. Kimisi Dunga'ya kadar saydırıyor. Bu adama sahada atılmayan pasları herkes görüyor. Amaç, yetenek pası kulak ile atabilmek değildir. Sahada o topu, o adama kendi etrafında 3 kere dönmeden ayakla atabilmektir. Tetikçilerin "işte sahada yoktu, top almıyor" bıdı bıdılarına maruz kalıyor. Geleli 4 ay olmuş bir adama söylenen sözler bunlar. Sen adama pas atmazsan göremezsin. Pası attığında golü görürsün. Keita'nın, Arda'nın arkadan Sabri'nin, Uğur'un defalarca bindirmesi ile gol bulamazken, tek topla savunma arkasında topla buluşturuyor adamı. Hem de 1m defansın gerisinden çıkartarak. Sahada gören görüyor Elano'yu.

Alex, sahada savunma misyonuna sahip olabilecek bir adam değil. Hatta en son adam Alex. Alex'ten defanstan top çıkartmasını beklemek abestir. Alex'in yapabileceği mevkiisinde alan savunmasıdır ki bunu da yapması istenmiyor muhtemelen kendisinden. Takımı 10 kişi bırakıyor gibi bir cümleye de maruz kalıyor Alex. Sen düşün artık, adam -1 isim iken kadronda asistin veya golün adı olabiliyorken, +1 olunca neler yapabilecek. Elano'yu zaten yazdım 2-3 kere. Galatasaray hücumunu 1 adım yukarı çıkartacak kapasitede bir adam. Kafası çalışan kullanır, çalışmayan cezasını ayakları ile çeker.

Alex'in koşanını görmek isterseniz veya Elano'nun sahada her an varolanını görmek isterseniz 8-10 veya 20 milyon euro ile kurtaramazsınız. Diğer bir Brezilya'lıya 65 Milyon Euro'yu vermek zorundasınız.

20 Aralık 2009 Pazar

Harry Kewell Dansı


O parmağın yanağa gidip sağa sola bakma hareketini ben denedim ayna karşısında, afedersin şebek gibi oldum. Bu adam yapınca hayran kaldım. Elano'nun da dansa sempatiklik kattığını belirtmeliyim. Süper be bu.

Abdelkader - Elano - Harry - Arda


Bu 4'lünün aynı anda oynaması gibi bir şans, ancak 2 santraforun sakatlanması şanssızlığı ile geldi ayaklara. Daha önce söylediğimi tekrar etmeliyim. Elano, bu takımda Harry Kewell'ında, Keita'nın da, Arda'nın da oyununu 1 seviye yukarı çıkartabilecek bir adam. Lakin Arda, bir kez daha Elano'yu görmeme üzerine oyun oynuyor. Görmedi, görmedi. 78'de bir gördü. Gol oldu. Elano'nun bir seviye üste çıkartması işte bu. Kanattan otoban misali git-gel yapan Keita'yı tek topla buluşturup, Keita'ya asisti yaptırdı. Keita'nın önüne atılan toptur aslında asist. Hatta gol o toptur.

Harry ise müthiş, harika, şahane. Şair'in dediği gibi; "Bilmezdim kelimelerin kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce". Onun durumu dert değil. Bizim durumumuz dert. Gittikten sonra içerisinde bulunacağımız dert. Efsane bu adam.

Gelelim Kaptan'a. Kaptan, takımın üstündedir. Galatasaray'da Profesyonel Takımın Kaptanı, Galatasaray çatısı altında futbol oynayan herkesin kaptanıdır. Onlara örnektir. Sadece davranışları ile değil, oyunu ile de örnek olmalıdır. Sahada beraber top oynadığı 10 arkadaşının her birisine diğerinden ne bir adım uzak olmalı, ne bir diğerinden bir adım yakın olmalıdır saha içerisinde. Pas atman gerekiyorsa, pası atacaksın arkadaşına. Bir kere attın, o da golü attırdı. Tarih bugün Elano'yu yazar. Yarın skoru yazar, kaptanı yazar. Ama bu pasları atmazsan, tarih seni sadece Kaptan olarak hatırlamaz. Elano ile beraber bu olanlarla hatırlar. Sen Arsenal'de Arshavin'e pas atmazsan, Arsene Wenger seni atar.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Elano'nun Ayak Sesleri

Yavaş yavaş geliyor. Ama sert geliyor. Galatasaray'ın sürekli olarak bahsedilen hücum zenginliğine bir oda daha altın geliyor. Bu tabir Arda varken biraz fazla olabilir, lakin hakediyor bunu Elano.

Elano, Kewell - Keita - Arda - Baros - Nonda'dan farklı olarak, iyi oynarsa takımı üst seviyeye taşımasının yanı sıra bu saydığımız isimleri de yukarıya çıkartıyor. Çünkü Elano'nun oyunu bu isimlere katkı sağlama ve kendi başına katkı verme üzerine. 2 haftadır da Galatasaray, Elano'nun iyi performans vermesi ile rakip kalede çok pozisyona girmeye başladı. Pozisyonlara girmesinin yanısıra ceza sahasına tehlikeli giriyor Galatasaray. Bugün Keita'nın golünde Kewell'a attığı top ve attığı golde önüne aldığı top, sonuca giden ürünler olsa da sonuca gitmeyen bölümlerde saha içerisinde harika işler yapıyor. Çünkü, oyun karakteri bu yönde. Bugün sağ kanatta Keita ile oynadığı oyunda eğer bek Sabri olsaydı, çizgiden 7-8 kere orta açabilirdi Sabri.

Devre arasında takıma oturması tamamlanırsa takımın ilk 5-6 haftadaki hücum zenginliğini bir üst seviyeye çıkartılmış olarak görürüz. Dikine oynayabilen ve oynatabilen bir futbolcu çünkü Elano. Yeni bir transferden bile faydalı olur devre arasında...

4 Aralık 2009 Cuma

Elano


Bugünkü maçta oyundan alınmasının 2 ihtimali var. 1.si kendisine atılmayan paslardan dolayı kenara sakatlık bahane ederek çıkmayı istedi. 2.si gerçekten sakatlandı. Bana kalırsa 1.ihtimalden dolayı bunu yaptı.

Bu maç içerisinde özellikle 50.dakikadan sonra Elano'yu özellikle takip ettiğim için böyle bir varsayımda bulunuyorum. Oyundan çıkana kadar boş pozisyonda olmasına rağmen kendisine 3 adam sonra gelen topların, bulunduğu noktanın tam tersi kanatta geliştirilen atakların yüzünden bu düşüncem. Bu ters kanat ataklarında Emre Tilev'in sürekli olarak "ısrarla Elano top istiyor"larının bu fikrimde etkisi var. Hatta sinirlenip sert dalmalarını da ekliyorum bu fikirlere. Saha dışında, barbekü partisinde sadece takımdan Baros'la oturması bile yanlızlığının göstergesi.

Elano, Galatasaray için ilginç bir noktaya gelmeye başlıyor. Devre arası olsa da Elano meselesinin iç yüzü iyice açığa çıksa. Aslında O'na Baros gerek. Baros'tan önce de bir gol ve bir asist.

8 Kasım 2009 Pazar

Elano ?


Ligtv, Sporx gibi sitelerin muhtemel ilk 11'lerinde Elano Blumer var. Şunu anlamadım. Bu adam Bucaspor maçında direkt kırmızı kart gördü. Demek ki cezası 2 resmi maç. Sivasspor maçında ilk maç cezasını çektiğine göre bu maçta 2.maçı. Neyin kadrosunda Elano ? Göz göre göre maçı mı vericez hükmen ? Yoksa Pfdk 1 maç mı ceza verdi?

Ligtv muhtemel Galatasaray kadrosu; Leo Franco, Sabri, Gökhan Zan, Servet, Hakan Balta, Barış, Mehmet Topal, Arda, Elano, Kewell, Nonda

30 Temmuz 2009 Perşembe

Elano Sao Paulo lu mu?!


Galatasaray lig için bu yılın, hatta belki de Avrupa nın en mühim transferini yaptı... Tabii denilecek şeylerden birisi; "neye göre kime göre?" olacak...

Şahsi kanaatim, Galatasaray seviyesindeki bi takımın, böyle bir oyuncuyu renklerine bağlaması için gereken koşulların çok zor olduğu yönde. Yani ne bileyim, bir Anderlecht, bir Benfica, bir Panathinaikos- Olympiakos; Beşiktaş, Fenerbahçe vesaire... Elano Blumer' i getirmek okazyon bir hamle. Bunu başarmak, işte bu yüzden "en mühim" mertebesine eriştiriyor.

Neyse, şunu diyeceğim, Lincoln den farklı olarak bir Sao Paulo lu olması, onu karakterize ettirebilir aslında. Tabii bir de Lincoln ün aksine futbolun memleketinde oynamış bir adam olması... Bir de; Luce ile çalıştı yanılmıyorsam yahu!!

Ha bir de... hani saç ektirme şirketlerinin "önce- sonra" resimleri olur ya... Klüp binasına Haim Fresco ile Haldun Üstünel' in yan yana fotoğrafını asalım... Farkı gözetelim.


---ekstra bir Galatasaray Taraftarı yorumu----
ulan ne transfer yaptık be!! lakin, kim yedek kalacak lan!!!!
---ekstra bir Galatasaray Taraftarı yorumu----