Manchester City etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Manchester City etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Manchester City





Şampiyon Chelsea'yi yaptıkları iki maçta da yenmeyi almayı başaran takım.

City of Manchester'da Adebayor ve Tevez'in golleriyle kazanmışlardı. Deplasmanda ise skoru ikiye katlayıp Tevez'in ve Bellamy'nin 2'şer golüyle 2-4 kazanmışlardı. Chelsea'nin evinde kaybettiği tek maç da buydu. Bir kez de Everton ile berabere kaldılar. Kalan maçlar güzel galibiyetlerle dolu.

Çok konuşulacak bir şampiyonluk değil belki de ama bize daha çok malzeme çıkar bu takımdan. Bugünkü kupa için de tebrikler.

17 Nisan 2010 Cumartesi

Manchester Derbisi / Tecrübe !



Ev sahibinin Şampiyonlar Ligi vizesi, deplasman takımı için Şampiyonluk yarışından kopmama maçıydı. İki takımda disiplinden fazla kopmadan gergin bir maç çıkardı. Böyle maçların güzelliği bir anlık hatayla ya da ekstra işle maçın değişebilmesidir ki aynen öyle oldu.

Manchester City ev sahibi olmanın avantajıyla daha hücuma yönelik bir kadroyla çıktı.

Savunmada Onuoha, Bridge, Toure, Kompany ve önlerinde Barry - De Jong ikilisi defansif, Bellamy, Johnson, Tevez ve Adebayor dörlüsü ile ofansif iki blok halinde oynamak üzere 11 sahaya çıkartmıştı İtalyan Hoca. Defansif olarak hatasıza yakın oynadılar.

Benim dikkatle izlediğim isim ise genç Onuoha oldu. M. Richards'dan sonra aynı karakterde bir sağbek-stoper daha elinde tutuyor Manchester City. İkisin de korkusu yeni sezonda transferi yapılacak Maicon olsa gerek. İkisi de genç, ikisi de stoper de olabilidiğinden gerek rotasyon gerek 11'de yer bulmaya devam edeceklerdir.

Hücumda ise Bellamy, Adam Johnson, Tevez ve Adebayor dinamik bir biçimde 3. bölgeye dağıldılar sürekli. Ancak maçı kaybetmemek isteyen sistem gereği arkadan gerekli destekler gelmeyince gole ulaşamadılar. Özellikle kanatlar rakip bekler ve açıklar yardıma dönünce çok etkisiz kaldı.

Manchester United ise tipik bir deplasman takımı gibi sahadaydı. Neville, Evra, Vidic, Evans 4'lüsü en geride. Önlerinde Fletcher-Scholes vardı. Sağda Valencia oldukça defansif oynadı diyebiliriz. Giggs ise tahtaya "sol kanat" olarak yazılmış belki ancak daha çok içe doğru oynayan adamdı. Tek santrafor ise Rooney. Giggs ve Scholes tercihi Sir'ün tecrübeli oyuncularından faydalanmak istiyor olmasından kaynaklanıyordu belki de. Gerilimli maçlarda işe yarar.

Sol kanadı Mustafa Denizli nasıl İbrahim Üzülmez'e verip Tello'yu serbest oynatıyorsa Sir de aynısını yaptı diyebiliriz. "İç" oyuncularından yardım geldiği oranda Evra ile etkili olmaya çalıştı oradan ancak City defansı sağlam konsantre olduğundan açık vermedi pek. City gibi Man United da kaybetmemeyi tercih ettiğinden ileride çoğalmayı tercih etmedi. Zaman zaman baskı kursada doğal olarak genele yayamadı. Bazı anlarda Scholes ile dışarıdan etkili olmaya çalıştı ancak o da tutmayınca duran topların ManU'yu kurtarması gerekiyordu.

Bu arada Beşiktaş'a İnönü'de attığı golden beridir uyuz oluyorum şu Scholes'un kafa gölü atmasına. Attırmayın arkadaş şu adama. Geliyor gereken yerde duruyor atıyor kafa golünü. Tecrübe budur belki.

Manchester City 0-1 Manchester United
Gol: Dk 90+3 P. Scholes



Sırada Londra derbisi var. Bekliyoruz efendim.

6 Aralık 2009 Pazar

Carlos Tevez İronisi


Dalga mı geçiyor bu adam yahu?

Daha geçenlerde "futbola & paraya doydum, bırakmak istiyorum" gibisinden konuşuyordu.

Bu hafta Man City'nin, Arsenal ve Chelsea maçlarını izledim.

Bir insan bu kadar hevesle oynarken bu sözleri der mi?

Sahada bulunduğu süre içerisinde yaptıklarını görenler o sözlerin Tevez'in ağzından çıktığına inanmaz. Benim gibi bir City antipatisine sahip biri bile takıma onun sayesinde ısındı neredeyse...(tamam Micah Richards ve SWP de etkili takımı sevmeye başlamamda ama..)

Profesyonellikdir belki de bu ya da sadece ironi yapmıştır; ne bileyim ben. (:

13 Mart 2009 Cuma

uefa gecesi.


Bu gecenin en büyük süprizi hiç kuşkusuz Udinese. Yaklaşık 3 dakika kadar dar bi sürede 2 gol atıp Rusya topraklarına bolşevik sonrası neler değişmiş bunu görmeye gidecekler büyük ihtimal. "Zenit eski Zenit değil" bu cümle çok klişe fakat öyle; Arshavin sonrası yeni sezonda en büyük kozları Meira olursa kötü.

Marsilya -Ajax maçı sonucunu merak ettiğim karşılaşmaların ikisinden biriydi. Ajax sürpriz yapamadı. Aslında deplasmanda gol atan iki takımdan biri oldular (diğeri Galatasaray) ve 2-1 kaybettiler; belki o dünyanın en robotumsu stadyumu Amsterdam Arena' da bu skor işlerine yarar. Tabi söylemeliyim ki onlar da deplasmanda 1 kişi eksik kalan takımlardan. (ki atılan isim van der Wiel gelecekte çok bel bağlayacakları bi isim olacak)

Ve aslında sadece benim değil tüm Türk taraftarının merak ettiği maça; nedir? İki Ukrayna ekibi karşılaşıyor. Jaja Jacksongiller filan hani... Metalist' in pili bitmiş midir ki? Kiev ismini telafuz edemediğim bi isimden ikinci yarının başında golü bulup üstüne yatmış olacak ki 1-0 kazanmışlar.

CSKA' da Luce' ye güzel bi sürpriz yapmış; Vagner Love' un penaltı golüyle kazandılar. (bu gece kaç penaltı oldu?)

City e gelirsem, geçen turun sürprizlerinin başında idi AaB bir zamanların fırtınası Depor' u içerde dışarda üçlüklemişlerdi; bu sefer yemedi, City 2-0 net kazandı. Ha Wright- Phillips hala hayattaymış bunu da öğrenmiş oldum bu maçtan dolayı.

Veee.. PSG, League 1 gibi bir maç oynamışlar galiba; Braga deplasmanda 0-0 avantajının kritik bir durum olduğunu bilirse belkide kendi sahasında rakibini alt edebilir fakat işlerinin de zor olduğunun bilincindelerdir. Tabi geçen turda Standart ile deplasmanda berabere kalıp içerde yendiklerini de unutmamak gerek.

Yitik Bremen ile bitireyim; 1-0 kazandılar, onlar için lig tatil iken Avrupa' da yaptıkları pek ilginç olmuyor; lige asılan, sürprizler yapan takımdan eser yok bu sezon.Zaten büyük ihtimal Diego' da ellerinde patladı.
Foto: Final yeri, Kadıköy Şükrü Saraçoğlu. Oradan bir kaç kere dolmuş-minibüs ile geçmiştim; yeri güzel midir ki?