
Portekiz elendiğinde bir çok görsel basında, bir çok yazılı yayın organında Ronaldo'nun hiç bir şey yapamadığı söylenmişti. Arjantin elendiğinde ise Messi'nin iyi bir takımda çok çok çok iyi bir futbolcu olduğu, Arjantin takımının takım oyunu oynamadığı söylendi ve Messi savunuldu. Bu tezatlığa anlam veremekteyim Dünya Kupası'nda bu 2 takımı iyi izlemiş olmama rağmen. Anlayamıyorum Haşmet. İnanamıyorum Mehmet.
Portekiz takımının hücum ve defans organizasyonu ile ilgili 2 adet yazı yazdım. 1.si Mourinho futbolu ile arasındaki fark, 2.si ise İspanya maçı sonrası daha rakamsal bilgiler. Arjantin ile ilgili de yazı yazmadım. "Maradona'nın bu şampiyonaya damga vurmak için geldiği açık" dedim sadece bir yazımda. Öyle ya da böyle Maradona ismi artık bu kupanın ön sıralarında yer alıyor. Arjantin takımının orta saha denilen, artık günümüz futbolunda ön libero özelinden çıkıp, bütün bloğun bir anlam ifade ettiği bölümde hiç var olamaması zaten ilk maçta kendilerinin kupa kazanamayacağını belli etmişti. Maxi Rodriguez, Angel Di Maria ikilisinin orta sahaya yardım olarak bir şey katamayacağı da ortaya çıktıktan sonra iş; savunmanın yeteneklerine, duran toplara ve Messi'ye kalıyordu. Messi'ye en mahalle takımı bile artık diğer isimleri bırakıp 5 kişi gelince iş Messi'yi de aştı. Arjantin'i de. Ama Arjantin takımının orta sahasının ve takım oyununun olmadığı söylendi bir şekilde. Ronaldo'ya tezat olarak.
Messi sempatizanlığı, Ronaldo düşmanlığı mı bilemem. Bize sevimli geleni savunup, diğerini kötülemek daha mantıklı bu fikir ayrılığı için. Aslında ikisinin de birbirinden farkı yoktu bu turnuvada. Gerçek ise şu; ikisi de çok iyi hocaların ellerinde, çok iyi düzenlenmiş bir takımın bir parçası olunca efsane oluyorlar. İkisi çok kötü teknik direktörlerin elinde ise millete laf olup, yeteneksiz ilan ediliyorlar. Şundan iyi değil diyorlar. Bireysel yetenek olayı Zidane ile selasını verdi. Totti ile de gömülecek.