Arsenal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arsenal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Nisan 2011 Perşembe

Kuzey Londra Keyfi




Son yılların şüphesiz hakettiğinin altında değer gören derbisi Tottenham - Arsenal karşılaşmaları. Uzağa gitmeye gerek yok, ligin ilk yarısındaki "epic comeback" temalı maç dün gibi.

Arsenal "beklenen", Tottenham açısından ise nispeten daha süprizli kadroyla başladı maç. Crouch - Pavly gibi kağıt üstünde bile eğreti duran santrafor ikilisi, arkalarında/yanlarında Van der Vaart. Solda Bale. Orta sahada sakatlıktan çıkan Huddlestone ve tabii ki maestro Modric.

Karşılaşma zaten başlar başlamaz niyetini belli etti. Dalgın Tottenham defans bloğu bir kere hata verdi, VDV rolünü oynadı, Nasri uzaktan iğne deliği kıvamında attı derken 1-2 başladı maç. Üstüne bir de RV Persie'nin süprizi. Devre arasında soyunma odasına, hele ki iç sahada, 2-3 yenik durumda gitmek kolay olmasa gerek. Üstelik sahaya dönerken en önemli silahlarınızdan Bale'ı çıkartmak zorunda kalıyorsunuz.

Neyse ki ikinci yarı işler yoluna girdi. Wenger "skoru koruyayım", oyuna sonradan giren Lennon "hoca beni neden maçta 11 başlatmadın" dedi. Modric'di, Lennon'dı, Van der Vaart'dı -penaltıdan önceki pozisyonda Ekotto'nun hakkını vermek gerek- derken maç 70'de yeniden başladı. Bu andan itibaren Wenger'in çocuklarının jeton düştü ve "lan biz şampiyonluk kovalıyoruz" demeye başladılar. O kalan 20 dakikada Tottenham iki adet gol kaçırdı ki Szczesny'i tebrik etmek gerek. Sonuçta 3-3 bitti. Arsenal'in son anda kazanmasını hiçbiriniz beklemediniz değil mi? eheh

Maç sonrası internette "is it time for arsene wenger to leave?" muhabbetlerinin başladığını gördüm. Ne yalan söyleyeyim, bir Tottenhamlı olarak hiç istemem. Şu maçtaki garip değişiklikleri bir yana. Baskı altında ezilme konusunda bu kadar üstün bir adam olamaz. Sekseninci dakikada sapsarı olmuştu. Sahadaki futbolcu olsam, Wenger'i değil Mustafa Denizli'yi falan tercih ederim o anda. Maçtan önce Redknapp'in "Suddenly when Arsenal started to lose, he became one of the biggest nutters of all" (tr: arsenal kaybetmeye başlayınca bu da balataları sıyırdı) açıklaması boşa değil.

Su şişesiyle oynamları falan. ahah. Kendisi bunlardan ziyade "taç atışları ayakla kullanılsın yeaa" davalarının peşine koşsun. (ps: Yalnız o açıklamasının ardından taçtan gelen tople gol yemişlerdir. Epic!) Neyse, Wenger'den öte Redknapp'in de bazı tercihleri cinnet noktasına getiriyor adamı. Ancak başka bir yazıya ayırayım onu. Uzun zamandır yazmıyordum. Twitter, blogları öldürüyor arkadaş.

Güzel, hatta mükemmel maç oldu. El Clasico ile çakışınca belki ülkede 1000 kişi anca izlemiştir maçı. Ama inanın çok şey kaçırdınız.

Yalnız o dördüncü golü atacaktık be.

18 Nisan 2010 Pazar

Wigan 3 - 2 Arsenal


Kalede Lukasz Fabianski olması ile kalenin boş olması arasındaki tek fark, birisinin enine 2, diğerinin enine 2 + hareketli 1 direğe sahip olmasıdır.

Wigan 3-2 Arsenal / Epic Comeback!





Ohoo, arkadaş ne yaptınız siz yahu?

İlk yarının sonlarında ve ikinci yarının başlarında gelen iki gol. Baktık maç rölantiye gidiyor kanalı değiştirdik. Biraz Sampdoria - Milan, biraz Bisiklet Turu falan derken maç skoruna bakmak adına Spormax'e bi' döndük. Maç 0-2'den, 3-2'ye dönmüş. Hayır benim izlediğim süre boyunca Wigan öyle bir performansın ucundan geçmiyordu. Şaka gibi yahu.

Önümüzdeki hafta Manchester City'i evinde ağırlıyor Wenger'in ekibi. Bir darbe de oradan yiyecekler gibi geliyor. Tottenham'ın dördüncülüğünü istediğimden, Spurs'un Manchester United maçı haftasında Arsenal'in maçı vermemesi lazım. Hadi bakalım.

Wigan 3-2 Arsenal
42' Walcott 48' Silvestre
80' Watson 88' Bramble 90' N'zogbia

11 Nisan 2010 Pazar

Tersten Görmek


Arkadaşların derdi neydi ki acaba? İnsan Messi'nin aleyhinde pankart açar mı yahu?

7 Nisan 2010 Çarşamba

Arsenal Resmi Sitesinden Maç Raporu




...

With Arsenal undermanned at the back, he weaved through Eboue and Vermaelen only to see his first shot beaten away.

His second went through the keeper's legs.

Messi 4 Arsenal 1.


Tüm rapor burada.

4 Nisan 2010 Pazar

Kocaelispor - Arsenal



Siz, Kocaelispor'un Arsenal'i, hem de as kadroya çok yakın Arsenal'i 4-1 yendiğini biliyor musunuz? Hem de bunun 2001 yılında olduğunu biliyor musunuz? Bilmeyenlere Hikmet Karaman'ın Türk Futbol tarihinin efsane olarak lanse edilen maçlarından birisine imza attığı güne götürelim.

25 Temmuz 2001. Sezonu Fenerbahçe lider bitirmiş. Şampiyonluğun Galatasaray adına gittiği maçta da yine Hikmet Karaman var. Kocaelispor 2-0 öne geçiyor Ali Sami Yen'de. Ardından Galatasaray 2-2'yi yakalıyor. 90.dakikada Galatasaray maçı çevirdi derken Kocaelispor maçı 3-2'ye getiriyor. Galatasaray'a ağırdan da öte bir darbe vuruyor. Arsenal de 1 sene önce Uefa'yı finalde aynı Galatasaray'a kaybetmiş bir ekip. Hikmet Karaman'ın ekibi ile Arsenal aynı yerde kamp yapıyorlar.

Muhtemelen bir gün Hikmet Karaman, Arsene Wenger'e maç teklif ediyor. Ya da tam tersi. Tabii Hikmet Karaman altta kalmıyor. Diyor ki; "Sizin kupada yenildiğiniz takımı, ben kendi sahasında yendim. As takım ile mücadele edin". Wenger'de bundan mı çekinecek, as takımı çıkartıyor. As takım da as takım hani. Keown, Seaman, Vieria, A.Cole, Dixon, Berkgamp hatta İnamoto bile var. Yedekten Henry bile giriyor oyuna. Kocaelispor'da Ayman, Lazarov, Serdar Topraktepe, Nuri, Alex Yordanov, Timko'lu as kadrosu ile çıkıyor.

Maçın ilk yarısı 2-1 bitiyor. Yetmiyor Hikmet Karaman'a. İlla ki iz bırakacak. Yine Arsene Wenger'e final skoru yaşatıyor. 4-1 bitiyor maç. Penaltısız hem de. Arsenal'e Kocaeli'nin plakasını bırakıyor. Sonrasında da Hikmet Karaman'ın o bildik zafer gülümsemesi ile elinde sembolik kupası... Arsene Wenger, Kocaeli bile diyemiyor şaşkınlıktan...

9 Mart 2010 Salı

Arsenal Karşısında Porto Olmak


Düşünün bir ülkenin son 10 yılının en iyi takımısınız. En iyisi derken isimde de kalmamış, hep bulunduğu yerde kalmanın yanı sıra, maddi anlamda da, başarı anlamında da hep belirli bir çıtada yer bulmuşsunuz. Ayağa pası en iyi yapan, genç yetenek bulmak ve oynatmak konusunda uzmansınız. Yıllardır yerleşmiş bir sisteminiz var. Yine Şampiyonlar Ligi'ndesiniz. İlk maçı da içeride 2-1 kazanmışsınız. Lakin rakibiniz Arsenal. Kalesinde de Tolga Zengin'in Arsenal şubesi Fabianski yok.

"Öyle bir top oynadı ki Arsenal" demek abes aslında. Standartında oynadı. Ne standardı derseniz. Ciddi maç standartı. Karşısındaki Porto ise sanki ilk maçı 2-1 kaybeden tarafmış gibi sahadaydı. İlk 10 dakika baskısını atlatamadılar. Nedeni ileri 3'lünün hiç dönmemesi idi. İlker Yasin'in bile Hulk'un "adı çıkmış 9'a aslında 5 etmez"e getirdiği cümleler işin özetiydi. Bu stada gelen ve kazanan her takım harika kademeli savunma ile durdurup sonra vuruyordu. Hem de en az 2-3 tane atıyordu. Tamam, Porto bunlar kadar değil lakin, 5 yiyecek bir takım da değil.

Arsenal, Fabregas yokluğunda Song - Diaby önüne Nasri 3'lüsü ile çıktığı orta saha düzeni ile oldukça hücumcuydu. Normalde Song - Denilson önüne Fabregas'ı atıyordu Wenger. Hücum oynamak gerektiğinde ise Denilson - Diaby önünde Fabregas olurdu. Bu kez Nasri, Fabregas rolündeydi. Tabii solda Arshavin, sağda Rosicky kanatlarının ardından gelen Sagna - Clichy ikilisi boğdu Porto'yu.

Porto olmak zor. Porto'lu olmak daha zor bugün vallahi. 2-0'dan sonra 2.yarı bir empati yaptım. Porto'lu gibi izleyim dedim. 4-0 olunca Bayern - Fio maçına geçtim hemen. Düşünün ülkenin en iyisisiniz ama perişan ediyorlar. Yapacak hiçbirşeyiniz de yok. Yaptırmıyorlar...

Nasri'ye de Zidane olamazsın dedik, inadıma bir eser yarattı oralarda. Ben böyle 3 maç Arda'ya yazayım kopar gider. Son olarak Hikmet Karaman'ı bir ekran karşısına felan çıkartın, futbol muhabbeti ettirin be. Sistemden uzak, anıları hikayeleri felan. Yılmaz Vural'ı da çağırın. Ne güzel olur.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Efsane Defans 4'lüleri || I. Bölüm


Kaleci olsanız, önünüzde kim oynasın isterdiniz veya hücumcu olsanız ne de olsa bu savunmayı geçemezler diyeceğiniz savunma hattı kimindir? Aklınıza hemen bir savunma hattı geliyordur muhtemelen. Ben de aklıma gelen bir tanesini yazayım, zamanla yenileri de gelecektir.

Arsenal 2003-2004 ; İngiltere, Jose Mourinho zamanında bile böyle bir defans 4'lüsü daha görmedi. Jose işi 4'lüye değil 11'e yığıyordu çünkü. Sir Alex Ferguson'un o efsane kadrolarını araştırırsak, ki ileride buna da değineceğiz, belki buna denk bir 4'lü bulabiliriz. Arsene Wenger'in 2003-2004'teki kadrosu, belki de o hep arzuladığı Fransız tipi savunmanın gücü ile İngiliz Futbolu'nun hızı karışımının en oturduğu kadro idi. Ama defansı o kadar sağlamdı ki, sorun değildi. Önlerindeki Patrick Vieria - Gilberto Silva ikilisinin de büyük payı var ama bu 4'lü gerçekten dönemin savunma anlayışında mükemmeldi. İsimlere gelelim artık yavaş yavaş.

Sol Bek Ashley Cole; İngiliz bir sol bek. Hızlı oyun konusunda alışık. Savunma beki konumunda ama kanat atakları bakımından oldukça faydalı bir bek. Yorulmayan, savunmanın her ihtiyacı olduğunda orada olan bir adam.

Sağ Bek Bisan Lauren; Wenger'in o zamanlar Sevilla, Mallorca gezerken tutup Premier Lig'e çektiği Kamerun'lu Lauren. Arsenal almadan, Galatasaray ile Mallorca forması altında karşılaşıp Mallorca'da 4-1 biten maçtaki tek golü atmıştı. Golden başka ayakta kalan tek isimdi belki de o gün. Wenger, O'nu çekti aldı, sağ beke zamanla oturttu. Duvar oldu oralarda. Hücumu zayıfladı ama defansı asla aksamadı. 32 yaşında şimdi Lauren.

Stoper Kolo Toure; Fransız savunması dedik ya, sıfır Fransız olacak tabii. Afrika'dan gelecek, siyahi olacak, fiziksel olarak üstünlük kuracak işte. Kolo Toure bu tanımın ta kendisi. Ta kendisi değil aslında. Bir eksiği. Partneri ve kanatlardaki arkadaşları ile beraber o sene harikaydı. Bazen Lauren'in yerine sağ beke geçerdi ki, eğer yerine oynayan Cygan veya Senderos o dönemler iyi olsalardı bu hat daha efsane olurdu. Bekte de iyidir tabii.

Stoper Sol Campbell; Murat Kosova, Ntv'de Arsenal maçlarını anlatırken, Arsenal'le oynasam en çok kimden çekinmeliyim bu takımda derdim ve cevap defansta topa müdahale eden Sol Campbell olurdu. Bırakın bunu karşı karşıya gelirken müdahalesi ile tren çarpmışa dönmekten korkardım. Rakipleri ne düşünürdü acaba? Fiziği müthiş, hava toplarında sineğe bile kafa atan, uzun bacakları ile yerden de iyi, duran toplarda goller bile atan bir stoperdi Sol Campbell.



2003 - 2004 Arsenal'i o sezon hiç bir lig maçını kaybetmedi. 73 gol attı ve sadece 26 gol yedi. Bu gol rakamı başarı sayılabilirdi. Tabii 1 sene sonrasında 38 maçta sadece 15 gol yiyen Jose Mourinho Chelsea'sine kadar.

5 Mayıs 2009 Salı

Türk Usulü Yorumla Yarı Final


Sol bek diye yetiştirdik, traş köpüğü çıktı bu Kieran Gibbs! Wenger böyle bir maça böyle tecrübesiz adamlarla çıkmakla neyi amaçlıyor?! 4 senedir genç sevdası yüzünden Gunners ne hale geldi!

Neyse yapamıyorum bunu ben. Gibbs ikramı ve Almunia hediyesi 2 golle maç 11.dakikada bitti. Arsenal beklerinin orta konusunda zaafiyeti var. Hatta bütün takımın bir zaafiyeti var. Her orta bomboş arka direğe gitmekten harap düştü. Ferdinand ve Vidic desen zaten duvar. Manchester'ın kendisi bir duvardı bu maçta. O'Shea, Evra, Ferdinand, Vidic, Carrick, Fletcher, Anderson, Park ve arkalarında Van der Sar gibi bir dev olunca zaten gol yeme olayını kapatıyorsunuz. 8 tane savunma özellikli adam. Ronaldo'nun hızına, Rooney'in çabalarına kalmışlardı. Arsenal yardım etti onlara. Ferguson'da 3 olmuş, rakip saha bomboş, Tevez gibi bir at dururken Berbatov gibi bir pivot santraforu atıyor oyuna. Manchester United balı var. Bunu anladım.

Arsenal ise, gençlerin dezavantajını çekiyor. Genç + 3-4 tecrübe yapsalar takımı, bugün hala uzatmalara giden maçı bile konuşuyor olabilirdik. Olmuyor tabii onlar adına. Kolay demoralize oluyorlar, kale önünde çok pas yapıyorlar ve Adebayor böyle maçlarda yok oluyor. Sene bitti onlar adına. Gelecek sene artık onlar için hedef. Arshavin'li bir Arsenal daha farklı olacaktır.

Manchester, Ronaldo ile çıktı bir üst tura. Şu Park'ta nasıl bir adamdır, ben hiç sevemedim. Ama en sevmediğim O'Shea. Cihan Haspolatlı'nın İngiltere görmüşü adam.

bomba!!

emirateste panik mi desem bizde mi asıl panik desem bilemiyorum! tribünlerin orta kısımı boştu "ne çabuk yıldılar lan?" dedik; sonra gösterdi kamera, bomba alarmı var galiba!

Legend is Back!


Arsenal vs. Manchester United. Efsane olan maç değil. Ertem Şener anlatıyor yahu. Yeni hayat hikayelerine hazırlanın. Kamera Arsene Wenger'e döndüğünde, içinde çoluk çocuk geçen bir cümle kuracak diye iddia ediyorum. Bahsi olsa çok düşük bir oran olur ama neyse.. İzleyin, keyif alın, izlettirin...