Antalyaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Antalyaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2010 Pazar

Galatasaray - Antalyaspor || İdare Etme Maçları




Ostoros sağolsun, piyango gibi bir şekilde Galatasaray - Antalyaspor maçına gitme imkanı buldum. Gitmişken, stadyum atmosferi, Store çadırı ve bir sürü diğer şeyleri inceleyeyim dedim. İyi de oldu aslında.

Store'dan başlamak gerekirse, gelen taraftarın büyük yoğunluğu, havanın da etkisi ile atkılara sarıldı. Her gelen bir atkı aldı neredeyse. Sarı ve kırmızı renklerin dışında bu sene kullanılan "mercan" renginin hakim olduğu atkı modelleri güzeldi. Ama en çok beğendiğim, gri ve siyah renklerin kullanıldığı bir atkı idi. Store'larda satılan ürünlerin, gündelik hayatta kullanışlı olması ne kadar fazla olursa benim gözümde o kadar güzel üründür. Üzerinde kocaman kocaman sloganların olduğu t-shirtler, sweatshirt'ler, kapşonlu sweat'lerin ne kadar kötü bir düşünce ürünü ile yapıldığını anlayamıyorum.

Neyse maça geleyim. Sahaya zemine bakmak için adımını attığı andan, çıkana kadar en çok baskı altında olan adam Ömer idi. Herkes istisnasız, bireysel ve toplu olarak Ömer'in dikkatini dağıtmak için elinden geleni yaptı. Maç öncesinde de Servet'i çağıranları gördüğümde içimden bir parça koptu gitti. Bağırmadım. Golünde bile sevinmedim. Taraftarın, üzerinde siviller ile Harry Kewell'ı gördüğünde birden ayağa kalkıp bağırmaya başlaması ise harikaydı. Neyse maça gelelim artık. Gelemiyorum bir türlü...

Hagi, derbinin iyi oynayan takımının düzenini bozmak istemedi. Bu yüzden de Elano ve Ayhan'ın eksikliklerini direkt olarak değişiklikler ile halletti. Yine tek başına Pino. Arkasında gezinen Misimovic. Şöyle bir durum vardı maçta. Antalyaspor, Necati - Tita ve Veysel gibi 3 orijinal santrafordan değişik hücum aksiyonları yaratabilecek bir hatta sahipti. Gel gelelim Galatasaray kadrosunda tek santrafor Mehmet Batdal'dı, o da takımın ilk ısınmaya giden adamıydı. Lâkin, 2 oyuncuyu sakatlıktan dolayı değiştirince Galatasaray, O'na sıra gelemedi.

Galatasaray'ın oyun şablonu ve oyunu her maçı 1-0 veya 2-1 şeklindeki skorlarla kazanma üzerine. İç sahada kolay görünen rakiplere karşı bile bu sistemle 2 gol civarı skorlar ile maç bitirilecektir büyük oranda. Tabii erken gol gelmesi işi değiştirir. Galatasaray da 30-40 arası bir tempo ile bir saldırma ile 3-0, 4-0'a götürebilecek şekilde oynadı. 2-0 bitirdi ilk yarıyı.

Sonrasında da, sağolsun, Ufuk Ceylan rakibi maça ortak etti. Çünkü, Antalyaspor'da Necati oyundan çıkmıştı ve baskı sebebiyle defansını oldukça ileriye çıkartıyordu. Ama 2-1 olduktan sonra da Antalyaspor hakkını verelim, oyunu çevirebilecek duruma geldi. Oyunu bir 15 dakika Galatasaray sahasında oynadı. Lâkin, son anlardaki skoru koruma olayları yüzünden verilen 2 pozisyon yüzünden, oyun o dakikalarda Galatasaray adına sıkıntılı geçtiyse de Hagi'nin beklentisi içerisinde muhtemelen bu pozisyonlarda olduğunu düşünüyorum.



Teknik Direktör değiştirmiş ve "Şampiyonluk" hedefinin olduğu bir takımda, bu skorlar ve bu oyuna laf söylemeye özellikle yönetim başta olmak üzere basının laf söylemeye hakkı olmadığına inanıyorum. Güzel oyun oynatacak adamı el birliği ile yolladık, şimdi hem güzel oynatsın, hem 3-4 atsın, hem de bunu her maç yapsın, yok öyle 3 köfte 5 liraya.

Bireysel olarak; Emre Çolak'ın pas vermesi gereken yerde şut çektiği, şut çekmesi gereken yerde pas verdiğini söylemem gerekli.

Insua'nın kat ve kat Hakan Balta'da çok daha iyi bir sol bek olduğunu da söylemeliyim. Bir bekin kanat bindirmesi yaparken yaptığı boş koşuları izlemek oldukça keyifli. Atağı kesmeleri ve atağa katılmaları bakımından oldukça faydalı bir isim. Umarım, bonservisi alınır.

Ufuk Ceylan'ın Aykut Erçetin golü yemesine anlam veremedim.

Sabri, taraftarın en çok bağırdığı isimdi. Sağ kanatta ve oyun genelinde mücadele anlamında oldukça iyiydi. Ama açık oynadığında da sanki hiç bek oynamamış gibi savunmaya dönmekte aksamasına şaşırıyorum.

Taraftarın, daha doğrusu Kapalı'nın da Beşiktaş'ın "Gücüne Güç Katmaya Geldik" sloganına yaptığı anlamsız kontraya sadece baktım. Kimse de umursamadı zaten. Gereksiz olmuş.

Neyse, skor maçları bunlar. Hagi'nin oyunu ligde 76 puan yapmıştı. Trabzon - Fenerbahçe ve Beşiktaş'a karşı ligde yaptığı ilk 4 maçta gol yememişti 100.yılda. Ama bu maçlardan birisini kazandığında gidip deplasmanda Diyarbakır'a 2-0 kaybettiği zamanlar da olmuştur. Hagi'nin oyunu böyle. 5 tane ilk 11 oyuncusu yokken, Antalyaspor gibi ters bir takımı yenmesi iyidir.

7 Mart 2010 Pazar

Şemsiye Ömer, Nasılmış ?


Dakika 90. 4 dakika uzatma gösterilmiş. Orta sahada Güiza yatıyor sakatlıktan. Antalyaspor'lular topu taca atıyor. Güiza çıkıyor, taç Fenerbahçe'lilerde. Baroni'ye top geliyor. Baroni topu Antalyaspor'luların olmadığı taraftaki köşe gönderine doğru güzelce vuruyor. Top direğe çarpıp taca gidiyor. Haliyle Antalyaspor'un yerleşmesi, atak yapması derken maç bitiyor.

Bir gol attıktan sonra Anti-Futbol'un tüm gereklerini uygulayan Antalyaspor'a karşı bu hareketin yapılmasından duyduğum mutluluk için sağol Baroni. Yaptığın futbol adına hoş değil ama Antalyaspor ise, kalesinde Ömer var ise değil.

Bu sene, 85'ten sonra her maçta oynadığı açık oyun yüzünden hemen hemen her maç puan kaybeden, ama bu ülkeye pozitif futbol seyrettirmek adına, kalitesiz yabancıları sadece yabancı oyuncu kadromuzda bulunsun diye oynatmayıp, Yekta gibi, Şahin gibi yerli ve genç yetenekleri seyrettiren Yılmaz Vural'a bir kez daha teşekkür edeyim buradan da... Keşke Kasımpaşa maçları da yayıncı kuruluş tarafından yayınlansa...

12 Aralık 2009 Cumartesi

Antalyaspor 2-0 Öne Geçmesin

Geçen sezonun Beşiktaş'ın ilk maçıydı.

Antalya deplasmanında Tello sol bek oynuyordu Ertuğrul Sağlam'ın sisteminde. Antalya Beşiktaş'ın sol kanadından iki gol atıyor, benzer goller.

Ertuğrul Sağlam oyuncu değişikliği falan toparlıyor sol kanadı.

Beşiktaş Delgado'nun bir, Bobo'nun iki golüyle 3-2 öne geçiyor bir anda.

Dün akşamda benzer sahne yaşandı. Antalyaspor aynı golden iki tane attı, daha sonra 3 tane yedi. Ancak Beşiktaşla maç yaparken Şifo değil başka bir hoca vardı takımın başında. Şehrin kültüründe var bu herhalde.

Dün maçın 2-3'e döneceğini tahmin etmek çok zor olmadı yani.

2 Mart 2009 Pazartesi

#14 : Rodrigo Alvaro Tello Valenzuela / Ufaklık!


Türkiye liglerinin gördüğü en yetenekli sol ayaklardan biri. Kısacık boyu, sempatik tavırları, maç sırasındaki hırsı taraftarın gönlünde taht kurmasında en önemli etkenlerden biri. (kısa boylu futbolcu her zaman potansiyel semtapik futbolcudur)

2007-08 sezonunda gerek sol bek sorunu gerekse takımın genel sorunları dolayısıyla, 2008-09 sezonunda ise Ertuğrul Sağlam'ın onu bekte değerlendirmek istemesi sonucunda "gol yollarına" çok etki edemese de Mustafa Denizli'nin gelişiyle çok farklı bir rol üstlenmeye başladı.

Ters ayak/ters kanat bence futbolun en muhteşem olaylarından biri. Yetenekli sol ayakları sağ açıkta değerlendirebilenler futbolcularına enfes gol şansları yaratabiliyor; Tello da bunu değerlendiriyor. Gerçi bu İbrahim Üzülmez'i iyice sıkıştırıyor. Sağ kanatta Toraman, Ekrem Dağ, Tello oynarken; Solda tek başına "deli" kalıyor ancak bu aralar formda olduğundan Tello'nun sola dönmesi pek gerekmiyor.

Bu kadar ters ayak muhabbeti yapmışken Antalyaspor'a attığı şu enfes golü izletmemek olmaz:



Bu arada, takıma bir kaptan seçilecekse o ne Delgado'dur, ne Nobre'dir ne de başka biri. Bu takımın kaptanı Rodrigo Tello'dur. Bu performansı sezon boyunca sürdürür ve Delgado Beşiktaş'tan ayrılırsa umarım o pazubandını Tello takacaktır. Seneye yaşı 30 olacak, geç keşfedilmiş bir adam; Yıldırım Demirören'in en güzel icraatı diyelim bir de. Şunun gibi 6-7 adam gelmiş olsaydı şu takıma...

1 Mart 2009 Pazar

Akdeniz vs Karadeniz




Beşiktaş önündeki kötü futbolu ile ancak bir puan alan ve ardından evinde Denizlispor'a yenilen Karadeniz Fırtınası Trabzonspor. Şifo'nun gelişiyle ayrı bir takım havasına bürünen, evinde UEFA kupasının 16 finalistinden birini yenen Antalyaspor.

Trabzon kazandığı takdirde yeniden Beşiktaş'ın üstüne çıkacak ve daha da önemlisi lider Sivasspor'la aynı puanı tekrar yakalayacak. Antalyaspor kazandığı takdirde ise bir anda 3 basamak daha atlayıp düşme tehlikesinden biraz da olsa uzaklaşacak.

Tabii insanın aklına şu geliyor ister istemez. Şifo'nun nasıl Beşiktaşlı olduğu bilinir. Antalya Trabzon'u yenecek olursa Beşiktaş ikinci sırada kalacak ve bu "kritik" haftanın en kârlı takımı olacak. Profesyonel futbolda bunlara yer yok ancak sonuçta "gönül" meselesi. Yıllarca uğruna ter döktüğü takımın bu durumunu Şido da görecektir ve ayrı bir motivasyonla sahaya çıkacaktır.