NTVSPOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NTVSPOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2010 Salı

NTVSPOR.NET ve çok canim sikiliyor kuş vuralim istersen


Spor medyasinin artik daha çok yorum kabiliyeti üzerinden döndüğü bugünlerde ironik bi şekilde bir tek ben demode kaldim sanirim. Geçen sene kaçirdiğim futbol gündemini bu sene yakalamak amaciyla bir kaç aydir Ntvspor, izlemeye çaliştiğim tek kanal, ntvspor.net ise baktiğim tek haber kaynağiydi. Bu takip mekanizmamin Yanliş olduğunu - daha doğrusu futbola dair başka bi zeminin olduğunu- anladiğim/animsadiğim an ise; Devrim Çetin' in yanliş bilgi veren bu sezon değerlendirme yazisiydi. Birincisi, Kasimpaşaspor Yilmaz Hoca' nin talebi üzerine takimdaki veteran oyuncularla yollarini ayirmişti; bu yazida yok. Halbuki, bir kaç hafta evvel ben bu haberi Ntvspor' dan okumuştum... ama bu bir sikinti değil; çünkü gayet anlaşilir futbolcularin mevkiilerini açiklayarak yazilmiş bir yaziydi. Eksik olmasi başka. Bir daha Ntvspor.net okumayacak da değilim; ama Futbloglar ile arasindaki farki gösterdi...

Devam edeyim... Dün gece öylesine futbloglar' a bakiyordum ki, çoğu kişinin Ntv' nin ve Ntvspor' un Kenanonuk-esk tarzindan uzaklaştiğindan girip; tarafli bir yayin politikasi izlediğinden çikmiş. Hatta bir yerde de Ntv ve Ntvspor alehinde kampanya, logo yahut banner da gördüm... Bu konuda yorumum biraz abese iştigal edebilir ama, daha fazlasini arz eden; Ntvspor' u yetersiz bulan kitle sokakta top oynarken yeşilsahada top oynamayi hayal edemeyen çocuklardan oluşmuştur; ve o çocuklari şu anda geçmişe olan özlemleri yapaydir.

Mesela NTV' yi kökten değiştirmeye çalişmak çok güldüğüm ve de tehlikeli gördüğüm bi fikir. Tanil Bora' yi ya da şurda bloga yazan öteki entelektüel futbol insanlarini halkin karşisina çikartmayi istemek, absürd ve mebzul miktarda hayalperest ve elit bir yaklaşimdan öteye gidebiliyor mu? Kahvede açik bir Tanil Bora ya da Aceto Balsamico görmek mi gönülleri ferahlatiyor? Ki bunun yerine, Tanil Bora' ya gitmek ya da Tanil Bora, Yiğit Akin ya da Yavuz Yildirim; hiç olmadi İslam Çupi okumayi teşvik etmek, onlarla kollektif ya da en azindan dirsek temasiyla bir güruh yaratmaya çalişmak daha komünist ve yerinde bir fikir gibi gelmekte bana. Kaç kişi İletişim Yayinlarinin futbol serisi olduğunu biliyor? Daha da ötesi; bu absürd değişim beklentileriyle yanan ve Ömer Üründül yorumlarini eleştirenlere bir gerçeği sunayim; Kötü Çocuk Türk, futbolu Ömer Üründül'ü ya da Ridvan' i anlayip yorumladiği, Sergen gibi bazi kelimeleri seçemediği kadar anlar. Hatta Ntvspor' da spiker, yorumcu olsa; interpol dinleyip; festivalden festivale koşsa dahi pop şarkilari yapar... Hii "ben Xavi' nin ara pasini Ronaldo' nun çalimlarla attiği golden daha çok seviyorum" diyorsaniz; bloglara bakmaya, Tanil Bora' yi takip etmeye devam edin ama, futboldaki "ataletin" tezahürlerine sanal ya da görsel medyadan müdahale etmenin sentetik bir fikir olduğu gerçeğinden, tribünde kolkola bağirdiğiniz adamlarin çoğunun nereden geldiğinden; aranizdaki soyut uzakliğin da bilincinde olun- ve ben buna girersem biraz fazla sosyolojik olucak herhalde onun yerine diyeyim ki;

"Siz, Ntvspor' dan Devrim Çetin; yazinizda böyle ufak bir yanliş ve bir kaç cümle düşüklüğü bulunmakta."


29 Temmuz 2010 Perşembe

#nontvspor Üzerine


Aslında Galatasaraylıların başlattığı bir "hareket". Öyle ya da böyle Beşiktaşlılara da destek olmak gerek diyorum. Bir Beşiktaşlı olarak aynı şeyleri yazmaya gerek yok. Kanalda Güntekin Onay gibi çok sağlam bir "Babadan Beşiktaşlı" olsa da son sözü "reyting" söylüyor işte. Ülkedeki "Rıdvan her şeyi bilir" algısı üzerine milyon kelime sayılır. (Zamanında Erman Toroğlu, Hıncal Uluç bilirdi her şeyi hatırlatırım) Ntvspor'un yayıncılık anlayışı da zaten FB TV'den reyting çalmakdan başka bir şey değil. Koy ikisini üst üste; al sana #nontvspor.


Farklı bir şeye daha bakmak lazım.
Sadece onlara mı kızacağız? Hadi biraz da kendi kulüplerimize bakalım:

Gs Tv, Digiturk üzerinden yayın yapıyor. Aylık 5 lira, uzun süreli alım yaparsanız kampanya dahilinde daha ucuza geliyor falan. Bjk Tv desen zaten ölmüş ağlayanı yok. Binlerce dolar sürekli harcanmakta. Ses yok, götüntü yok; adı kaldı.

Gelgelelim FB Tv. Normal TV izleyicisinin en kolay ulaşabileceği kanal. Üyelik yok, sorun yok. İnternetten legal yollarla izlemek de mümkün.

Şimdi NtvSpor hangi takımın taraftarını izleyici olarak çekmeye çalışsın? Biliyor ki Galatasaraylısı ve Beşiktaşlısı "el mahkum" gözünü bu ekrana bir kere de olsa çevirecek.

Birilerinin çok acil NtvSpor'un alternatifini ortaya çıkarması lazım. Karasal yayın falan derken "kanser" büyüyor. Oysa ki güzel başlamıştı. Hatırlıyorum ilk zamanlar sevmiştik bu kanalı. Lig Tv ve ölü D-Smart kanalları değil kastettiğim yalnız. Açık bir kanal.

#nontvspor - twitter
no ntv spor- chaogrey
ntv üzerine - borges

12 Mayıs 2009 Salı

Tarih Yazanlar ve Ötekileri.


Yarın öğlenleyin NTV Spor Servisinin bir güzelliğini daha göreceğiz. İşin soru işareti kısmı bir hayli fazla. Misal Emre Belözoğlu... Bu şahsiyetsiz insan ile NTV Spor Servisi, Galatasaray filan yan yana gelince dizim kadar hikaye çıkar. Lakin; Emre de bunun farkında olacak ki gelmemiş yahut çağrılmamış. Sebebi nedir? Mehmet Demirkol' un program ile aynı saatte programının olması? Galatasaraylı kimliğinin artık üzerinde sakil durması? Ve bana kalırsa gelmemesinin sebebi olarak burdaki resim bahane olabilir... Final' de oynamayan tarih yazamıyor belkide. Son olarak ben bir Alper Tezcan sorusu bekliyorum yarın. Nasıl sorulacak bilmiyorum ama açıkcası bu konuda bana kalırsa en yetkili ağız döneminde tüm konuya hakim olan adam Terim' dedir. Ha bir de Hakan Ünsal' ın Galatasaray lılığı mevzuusu var ki bu konuda Felix Mourinho' nun yorumları çok dikkat çekici olabilir.
Foto: Lee Bowyer bile senden daha sempatik.

23 Nisan 2009 Perşembe

Ntv 23 Nisan Maçı


Ntv ve Ntvspor ortak yayını 23 Nisan maçı vardı. 3 büyüklerin altyapısından minikler ve Sergen, Mustafa Doğan, Hamza Hamzaoğlu, Hakan Ünsal, Oktay ve Kral Hakan Şükür'ün kadrolara karma olarak dağıtıldığı bir maçtı. Yorumcu Yılmaz Vural anlatan da Ercan Taner olunca daha da bir matrak geçti hani. Hakemi de Ahmet Çakar'dı. Genç yetenekler gerçekten umut vaat ediyor. Yılmaz Vural'da yorumculukta iyi hani. Hakan Şükür'ün karşı karşıya kaçırdığı bir gol sonrası "Hakan'ın gençliğini hatırladım. Bursa'da da yarım metreden atamazdı" demesi, Mustafa Doğan'a takılmaları, altyapıdan yetişen gençler için "altyapıda iyi eğitiliyorlar, 8-14 yaş arası en iyi öğrendikleri yaş, sonra kondüsyon, taktik derken, bize bir geliyorlar, daha nerede duracağını bilmiyor" demesi müthişti. Ahmet Çakar'a laf atmadan duramaması hele Ahmet Çakar için "bugün ilk doğru kararını verdi, o da korner" demesi güzeldi. Neyse tekrarını görürseniz izleyin bu maçın, Hakan Ünsal ve Hamza Hamzaoğlu'yu adeta rezil ederek gol atan gence ve 3 numaralı sol ayaklı miniğe dikkat edin. O gol sırasında Yılmaz Vural'ın "eyvaaaah"larını da kaçırmayın. Yılmaz Vural'dan her maça bir tane lazım.

13 Şubat 2009 Cuma

Hard - Easy geçişi gibi şeyler.


Yazan habere göre futbol' a bir takım değişiklikler gelecekmiş, ne güzel. Anlayamadığım değerlendirmeler genel olarak yapılan değişikliklere göre değil, daha çok oyunun mantalitesiyle alakalı, "zaten tadı kaçmıştı" "hızlılık getirir oyuna" tarzında.

Gözden kaçan bir şey var bence, bana göre futbolun yegane rakibi diğer eğlence sektörleridir. (Bunu Mehmet Demirkol da söylemiş galiba) Şehirde stadın cezbediciliği, gelecek takımın kalitesi; tuttuğumuz takım filan değildir. İlk başta sektörel olduğundan şehirdeki sinemadır, tiyatrodur, bowling salonudur vesaire. Bunun akabinde, oyunun içerisindeki kolaylıklar sadece ve sadece hikayeyi "başarılılaştırır" hatta bu birazcık futbol ile alakalı pc oyunlarında oyuncuların özelliklerini arttırmaya benzer gibi.

Yunanistan o meşhur avrupa şampiyonluğunu yaşadığında "kaleleri büyütelim" diyenler bile çıktı mesela, yahut çizgiden geçen top "ötmediğinden" çip takalım diyenlerde, fakat bunun akabinde önemli ayrıntı şu ki; oyunun dramatiklik seviyesindeki ufacık artma albenisini de arttırıyor. Bu da gene diğer eğlence sektörleriyle alakalı olaya getiyor bizi; nasıl 2005te Liverpool' un şampiyonluğunun hikayesi "efsane"olduysa, nasıl The Shawshank Redemption izleyicisi tarafından beğenildiyse yahut nasıl birileri kaybederken kazandıysa, orası hep sempatikleşti.

Ve gelirsem hepsinden öteye, Galatasaray 2000 de Büyük Kaptan' ı oyundan alsaydı, Cesur Yürek sadece Braveheart' ın Türkçesi olarak aklımızda kalacaktı.