Ersun Yanal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ersun Yanal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Aralık 2010 Pazartesi

"Trabzonspor'un Şampiyonluk Süreci Başlamıştır"




2007-2008 sezonunun 9. haftası idi. Gittiği her takımda, istisnasız, kadro sıkıntısı çeken ve gittiği her takımda 2-3 yeni isim dışında çekirdek kadrosunu değiştirmeyen Ziya Doğan'ın Trabzonspor'u, 5.dakikada 2-0 öne geçtiği maçta Beşiktaş'a yenilince, suyu kaynamış, kaynamanın da ötesinde artık Altar'ın oğlu Tarkan'ın içerisine girip kemiklerini iyileştirdiği o su sıcaklığı seviyesine kadar gelmiş ve Trabzonspor'dan eriyip gitmişti. Yerine Trabzonspor Lig Tv yorumculuğundan bir transfer yaptı tabii ki. Ersun Yanal.

Ersun Yanal, gelir gelmez Trabzonspor gibi bir takım için, Trabzon gibi bir şehrin dinamiklerine ters çalışmaya başladı. "Her maçı kazanmalıyız" düşüncesinin 2.planda olduğu bir düşünce ile geldi. Geleceğin sezonunun takımını kurmak için sistemini kurmaya başladı. Bu uğurda öyle kötü maçlar çıkarttı ki, başkan desteği olmasa kupada aldıkları Adana Demirspor mağlubiyetinden sonra bile Trabzon dinamiklerinde yollanabilirdi. Beklendi. Hoca da bekledi. Avantajı, yönetimin değişecek olması ve yeni gelen isim olan Sadri Şener'in ona verdiği destek idi.

2008 - 2009 yazında Trabzonspor, haberlerin gündemindeydi. "20 oyuncu aldılar, 21 oyuncu aldılar, 22. de geldi" cümlelerinin ardından "bu kadar adam uyum sağlar mı" cümlelerini duymaya başladılar. Bu cümleler aslında Ersun Yanal'ın işine yarayacak cümlelerdi. Çünkü "20-25 adam aldılar" cümlesinin aslı 7-8 transfer yapmış olmaları idi. Geri kalan futbolcular Trabzon Karadenizspor, Akçaabatsebatspor gibi takımlara giden futbolcular idi. Her neyse, asıl önemli konu ise Ersun Yanal'ın 13 Temmuz 2008 günü Gerede kampında söyledikleri ve basına düşen sözleridir. O gün, şunları söylemişti Yanal;
''Bizden beklentilere cevap vermek gerekiyor. Öncelikle uzun yıllar oynayabilecek bir kadro kuruldu. Camiamızın, yönetimimizin, taraftarlarımızın ve bizlerin tam mutabakatı ile kurulmuş olan bu takımın kaynaşması ve uzun yıllar bir arada oynamasını sağlamalıyız. Avrupa kupalarına katılmak, hatta bu güveni vermek öncelikli hedefimiz. Milli takımlarda çok sayıda oyuncu bulundurmak, taraflı tarafsız herkesin ilgisini çekecek, izlemek isteyeceği bir takım ortaya çıkarmak amacımız olacak. Trabzonspor'un kriteri şampiyonluklar yaşayacak bir kadronun oluşumudur. Bu süreç başlamıştır. Bundan sonra da şampiyonluğa ulaşacak, merdivenleri tek tek çıkacak bir takım yaratılmıştır. Taraftarlarımızın da bu takıma karşı kredili ve toleranslı, yaklaşmaları, herkesi ortak düşüncesiyle alınan bu oyunculara destek vermeleri gerekiyor. Eğer bunu başarabilirsek mutlu yarınların hayalini pek ala şimdiden kurabiliriz.''

Hani, filmlerde, romanlarda, dizilerde bazı karakterler olur, kendilerini birileri veya bir şeyler için feda ederler, bizler de izlerken üzülürüz ardından ama en sonunda birisi çıkar ve karakter hakkında "o zaten kanser idi, en fazla 3 gün yaşardı, zaten ölecekti ama söylemedi" cümleleri ile zaten malum olan şeyi bize ilan eder. İşte Ersun Yanal, bu filmlerde öleceğini bilmesine rağmen kendisi feda eden adam olmuştur aslında. Bunu da biz, yeni görüyoruz, o kadar.

Ersun Yanal'ın kadro hataları yok mudur ? Zamanında vardır. Evet. Rotasyonu yapacak oyuncu sayısının az olması, Ceyhun gibi transferleri takıma bir türlü yerleştirememesi, 2007 - 2008 sezonunun son 3 haftasında Tolga'nın yerine görev verdiği, üstelik kendisinin transfer ettirdiği Onur Kıvrak'ı yeni sezonda Tolga'nın hatta Sylva'nın arkasında kullanaması, Gökhan Ünal ve Umut Bulut'un becereksizlikleri, 29 kişilik kadroda sadece 20 kişiyi kullanması, Yattara'nın 4 hafta derken 15 hafta sakatlık yaşaması ve Katar mevzuusu vs. vs. Her birisi dönemde konuşulabilecek teknik taktik idari mali konular. Dahası, Trabzon şehrinde "Şampiyonluk" kelimesi geçen cümleleri kurup, üstüne 2-3 maç kazandığınız zaman, üzerinizdeki baskının hesaplanabilecek bir değeri yok. Sadece "çok fazla" demek yeterli. Şu da var aslında. Trabzon, yönetim ve şehir olarak hep Şenol Güneş'i bekledi. Teknik, taktik gibi şeyler de aslında şimdiki zaman için bir anlam ifade etmiyorlar. Anlam ifade eden şey de kurulan kadrodur aslında.

Bakın, 2007 - 2008'in son maçında Trabzonspor'un son maç kadrosunu yazayım;
Onur - Çağdaş Atan, Musa Büyük, Mustafa Keçeli, Ferhat Çökmüş, Hüseyin Cimşir, Ayman Abdelaziz, Serkan Balcı, Ergin Keleş, Yattara, Umut Bulut.

2008 - 2009'un ilk maçında Trabzonspor'un ilk 11 kadrosu ne idi ? Tolga, Serkan, Song, Egemen, Cale, Colman, Hüseyin, Selçuk, Yattara, Gökhan Ünal, Umut. Bu kadro, içerisinde değişen 2-3 isim (Tayfun Cora-Giray vs.) ile beraber ilk 17 haftada sadece 2 kez yenildi. Birisi Galatasaray deplasmanı, ki Gökhan - Umut biraz düzgün vurabilseler toplara ilk 30 dakika daha farklı olabilirdi, diğeri de Bursa deplasmanı, ki bu deplasman öncesinde de Sercan'ın cezası maçtan 1 gün önce 1 maç indirildi ve aynı Sercan 5 m ofsayttan 90.dakikada attığı gol ile maçı getirdi. Dahası, bu sezonda son haftalarda, son saniyede Fenerbahçe'ye yenilmemiş olsalar idi, Şampiyonlar Ligi elemesi oynayacak olan takım 2.sıraya yükselen Trabzon olabilirdi.

2010 - 2011 sezonunda 16.haftada çıkan kadro ise şu; Onur, Serkan, Giray, Egemen, Cale, Selçuk, Colman, Yattara, Umut, Jaja, Burak. Bu kadrodan Giray'ın da Ersun Yanal transferi olduğunu söylemeye gerek yok sanıyorum. Her ne kadar O'na hakkını helal etmemiş olsa da... Sonradan giren Alanzinho'nun da. Ceyhun Gülselam'ın da. İlk yarıyı lider bitirdikleri gerçeği de var.



Bundan sonra sorun ne olur, derseniz, yönetim de değişmeyeceğine göre sözleşmesi biten futbolcular konusu bir sorun olmazsa, bu temponun verilecek ara sebebiyle durması, dönüşte sekteye uğraması ihtimalinden başka bir şey görünmüyor ufukta. Ama bir ihtimal daha var kardeş, o da orası Trabzon. Her şey olabilir.

Ama gerçeği söyleyelim, bu şampiyonluk ihtimali, bu güzel oyun, ilk yarı liderliği nasıl Öğretmen Şenol Güneş'in hakkı ve payı ise FM ve CM'ci ve bu kadronun yaratıcısı Ersun Yanal'ın da payıdır... Dahası, 2002'de saç traşı ve takım elbisesinden dolayı yerin dibine sokulan ve olması gereken bir teşekkürü çok görenler için, bu tebriklerin ne zaman yapılacağı da ayrı bir muamma ya neyse...

27 Nisan 2009 Pazartesi

Siz de Futbolu Biliyorsanız!


Derler ki, Trabzonlular futbolu herkesten iyi bilir, yemez numaraları ıvır zıvır... Taraftarını bilemem ama "Yönetim"i futbolu biliyorsa, bu işi bırakırım. Ersun, istifa ettirildi. Kendi istedi felan, yenmez bunlar. 3.sırada Uefa kupasının göbeğinde bir takım Paf takım hocasına bırakılır mı yahu hele Trabzon camiasında. Altyapı hocan Jupp Heynckes ayarında bir adam olur tamam. Takımında bir Hakan Şükür tarzı ağabey olur hani futbolcuları kenetlemek maksatı ile. O da yok. Olanın da kulübü baltalamaktan başka işi yok. Eee ne olacak şimdi. Seneye Jose Mourinho'cuğum Internazionale'i bırakıp Trabzon'a mı gelecek? Yerli getirsen Ersun'un yerine kim gelecek? Şenol Güneş'i mi getireceksin 5.kez. "Adam gibi Adam" mottosu ile Ziya'yı getirin tekrar. 6.Haftada lige havlu atın ne güzel. 2.dakikada 2-0 önde iken kalede Bobo'nun olduğu Beşiktaş'a maçı versin. Ama önce Allah size akıl, fikir ve en önemlisi futbol bilgisi versin. Bu kafa sizi Şampiyon felan yapamaz. 5 hafta kala Uefa'nın en büyük adayı iken bu imkanı vermenizden sonra hiç yapamaz. Hele hele seneye şampiyonluğu kaçırmış Galatasaray ve Fenerbahçe kadrolarının önünde, Şampiyonlar Ligi için alternatifi bol Beşiktaş kadrosunun önünde, kimi koysan oynar Sivas kadrosunun önünde şansınız artık hiç yok. Seneye en iyi 5.olursunuz artık.

Alakasız ama; Kayserispor'da bu şansı bir denemeli bence. Tolunay Kafkas yerine adaylar arasına Yanal'ı da yazmıştım ama bir şartla tabi. Ersun hocanın da kafasını dinlemesi söz konusu olabilir bu periyotta. Ayrı kalmak istediği süre belirler kendi durumunu. Ama Kayseri onun için Ertuğrul Sağlam-Bursa ikilisi gibi olabilir. Tabii Trabzonspor olayını üstünden atarsa. Saçları da iyi beyazlamıştı hocanın bir senede hani.

7 Mart 2009 Cumartesi

Gökhan/Umut/Ersun Çerçevesinde Trabzonspor

Gökhan Ünal: Turkcell Süper Lig'i 2005/06 gol kralı. 6.200.000 €'ya Trabzonspor'a transfer edildi sezon başında. Bu sezon Milli Takım'a da yeniden çağırıldı. Hatta Fatih Terim, Trabzon'a onun için gitti belki de.

Umut Bulut: 2006/07 yılında 1.750.000 €'ya Trabzonspor'a transfer edildi. Hiçbir zaman istenileni veremedi. Bu sezon Gökhan ile iyi bir ikili olup ligi gole boğacaklardı; şu anki tabloya göre yalan oldu.

Ersun Yanal: Türkiye'de en büyük başarısını Gençlerbirliği'nde yakalamış, sonra düşüşe geçmiş. Manisa'da bir süre zirveye oynamış, düşüşe geçmiş. Trabzonspor'da zirveye oynadı, düşüşe geçiyor. Klasik Ersun Hoca işte.

İki adamın 2008/09 sezonunda şu ana kadar 9 golleri var. 23 maçta vasatın üstünde bir istatistik. Sonuçta iki santrafor Trabzonspor'un şu ana kadar attığı 30 golün 18'ine imza attılar. %60'a yakın, tabii bir de kaçırdıkları var. İki forvet, sezon başından beri kaç kere saç baş yoldurtmuştur Trabzonlulara bilemiyorum.

Trabzon'un kale emin ellerde sayılabilir, defansına diyecek bir şey yok. Song'un mükemmel futbolculuğu Egemen'i bile iyi bir stoper yaptı. Vasatın üstünde, iyi bekleri var. Orta sahada Kaptan Hüseyin, Colman, Yattara gibi iyi oyuncular. Hiçbir zaman beğenmediğim iki forvet ise beni hiç şaşırtmıyor. Sene başında büyük umutlar bağlanmıştı bu iki adama. Tamam, ikisi de 9 gol atmış iyi sayılabilir ancak atamadıkları kadar gol inanılır gibi değil, her hafta öyle goller kaçıyor ki. Zaten Ersun Hoca da düşüşe geçerek beni şaşırtmadı. Trabzon Alanzinho gibi "bidon" alacağına sağlam bir forvet alsaydı şu an çok daha rahattı bence.

Bu kadar konuşmuşken iki de kaçırdıkları gol gösterelim. Bunlar gibi kaç tane vardır ben sayamadım.

İzliyoruz:




28 Şubat 2009 Cumartesi

2009 Model Trabzonspor

Kafa yormayı sevdiğim takımların başında yer alır Trabzonspor. Artık geçmişine baktığımda gördüğüm hikaye midir? Yoksa bu ligde izlemekten en çok keyif aldığım adam ve hoca orda diye midir? Bilemem.
Evet şu andaki kadrolarındaki 14 oyuncu da yeni olan bir klüp, daha da ötesi; 2-3 sezondur süre gelen karman çorman yönetimlerinden kurtulup bir düzlüğü çıkmış gibi görünmektedir.Bu seneye gelirsem; oldukça iyi başladılar sezona 6 maçta sadece Beşiktaş' a puan verip; 3 gol yediler. Galatasaray deplasmanı ile birazcık tempoyu düşürmüş olsalar da İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçından itibaren yeni takım olmanın tortularını attılar. En azından artık izlediğimiz takımın ne olduğunu anlayabiliyorduk. O takım; geri dörtlüsünde iki adet iyi bek, bir adet kariyeri dağ gibi, iki adette gelecek için umut veren stoper; ilerisinde ligin en garip hücum oyuncusu; parlak kariyerli bir kaç iç/göbek/önlibero oyuncusu,( -ki Selçuk İnan' ın neler yapıp neler yapamayacağını herkes biliyordu, şaşırtmadı performansıyla) ve hücum hattında geçmiş sezonlarda kalitesini ispatlamış iki adet golcü... Tamam bir kaç makyaja ihtiyacı vardı takımın, bol gollü maçlar; rahat galibiyetler alamıyorlardı ama futbol oynuyorlardı ve devre arasına da 2. sırada girdiler.
Devam edersek; klübün bir kaç problemi oldu mesela; Yattara' nın transferinin arapsaçı olması.. . Fakat bana kalırsa takımın oyun şeklini totalde etkilemedi, tabii bunun sebeplerinden bir tanesi de açık alanda oynayan Gökhan gibi bir oyuncunun olması gösterilebilinir. Ki zaten Hücum zenginliğini de ikinci yarının ilk maçı olan Fenerbahçe maçında gösterttiler.Nedir mesela? Cale... Öyle bi Fenerbahçe maçı çıkarttı ki; rakibin kariyerli sol beki bi dönem nasıl oynuyorsa adeta o oyunu oynadı.Gitti geldi...Keza Beşiktaş maçında da aynı oyunu bir ara pası asisti ile gösterdi. Aynı zamanda göbek o kadar sağlam işler yapıyordu ki (Gerçi Beşiktaş maçında Nobre nin golünde bir soru işareti yarattılar ama) ileri kısır kalsa da en azından fazla gol yemiyerek maçlar tamamlanıyordu içerde dışarda.
Trabzonspor bu sene bana kalırsa ligin şampiyonluğu en çok hak eden takımı görüntüsünde; ha büyük maç kazanamıyorlar belki ama ben o fikrinde 34. hafta içerde oynayacakları Fenerbahçe maçıyla değişeceğini düşünüyorum... Ha o süre içerisinde, içeride Galatasaray ve dışarda Sivasspor u da yenerlerse zaten şampiyonluk "kolbastısı" başlar.