CeyKun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
CeyKun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mart 2011 Pazar

Reaksiyon



Sezon başından bu yana geri düştüğü maçlarda mağlup olan -Rapid Wien, K. Karabük hariç- takımımız, Tayfur hocanın ilk resmi maçında güzel bir reaksiyon göstererek; geri dönüşü başardı.

Her ne kadar dayıyı çok sevsek de -BayKerahet ile bendeniz- Tayfur Havutçu'yu teknik adam olarak, takımlar içerisinde görmek güzeldi. Maçtan önce tribünlere doğru gelip alkışlaması da, Mustafa hoca sonrası beklenen taraftar-teknik adam bütünleşmesi adına güzel bir görüntüydü.

Uzun bir aradan sonra 4 golü bir arada görmek ve savunmada az pozisyon vermek de sevindirici yanları bu 90 dakikanın. Necip'in her maç üstüne koyarak oynaması, Quaresma'nın mükemmel golü ve Almeida'nın özgüvenini kazanması gecenin diğer renkleri. "Stad kayıyor, stad kayıyor" tezahüratı ise gecenin akılda kalan kısımlarından biriydi.

19.03' de gelen anlamlı bir galibiyetti. Teşekkürler ve hoşgeldin Tayfur hocam; teşekkürler Beşiktaş taraftarı ve Halis Özkahya der ve son noktayı koyarım.

27 Ocak 2011 Perşembe

Ah Be Gülüm...


Keşke seni kaybedeceğimize maçı, kupayı kaybetseydik be...

14 Ocak 2011 Cuma

Hak Ettiğinin Altında Değer Verilen Adam | #9 Roberto Hilbert


Quaresma transferi, Guti söylemleri ve Robinho dedikoduları nedeniyle transferi hep 2. planda kaldı Roberto'nun. Sessiz sedasız geldi diğer arkadaşlarına nazaran ve hep burun kıvrılan bir transfer oldu. Taraftarlar: "Aman Guti, Quaresma, Robinho gibi isimler konuşulurken neden alındı.", "İnşallah gelmez de kontenjan kaplamaz.", "Mustafa Denizli'nin son kazığı" gibi laflar ettiler. Hatta giydiği 9 numaraya bile takıldı. Sağ kanat o numarayı giyermiymiş de o numara uğursuzmuşta vs vs...

Sezona orta sahanın sağında başladı Robeto. Sağ önde gösterdiği performans pek parlak değildi ama Guti ve Quaresma'nın inanılmaz hızlı uyum süreci gözlerden kaçmış olacak ki; Hilbert'den de böyle bir performans beklendi. Sürekli eleştirildi. Top kontrol edemiyor, adam eksiltemiyor, orta açamıyor diye o dönemlerde. Belki doğruydu ama adam Kasımpaşa'dan transfer edilmemişti ki. Elbette ki bir uyum süreci olacaktı. Kariyeri boyunca Almanya dışında top koşturmamıştı.

Rıdvan ve Ekrem'in uzun süreli sakatlıkları,Erhan'ın yetersiz olması, İ.Toraman'ın tandemde düşünülmesi sonucu "mecburiyetten" sağ bek bölgesine kaydırıldı kendisi. Kariyerinin bir bölümünde sağ bek olarak oynamasına rağmen, başlarda orada da sırıttı. Mükemmel bindirmelerine rağmen, topu iyi kullanamaması ve defansta yaptığı hatalar nedeniyle yine beğenilmedi.


Maç öncesi tribünler tarafından yarım ağızla çağrıldı ama o ismini duyar duymaz koşarak geldi bizlere. Gençlerbirliği deplasmanında, 90. dakikada golünü attıktan sonra koşarak gitti; sevincini seyirciyle paylaşmak için. Guti dışındaki oyuncularımızın yapmadığı düşünülürse çok güzel bir davranıştı bu.

İlk devrenin ortalarını geçtiğimiz dönemde ise artık Hilbert, sağ bek mevkine iyice alışmıştı. Önündeki Nihat, Holosko ve Tabata gibi verimsiz ve top tutmayı beceremeyen oyunculara rağmen hücumlara yeterli desteği sağlamış, defansta da görevini yapmıştı. Toraman ve Zapotocny'nin yaptığı hatalarda, ters kademede de başarılı olarak rakiplere gol şansı vermemişti. Ama tüm bu yaptıkları görülmedi ve orta yapamamasına takıldı tekrardan. Topu kontrol edemediği, isabetli orta yapamadığı zamanlarda homurtular yükseldi hep tribünden. İlk devre sona erdiğinde ise, Ernst ile birlikte takımın en istikrarlı oyuncusuydu bana kalırsa.

Ara transfer döneminin gelmesi ve Quaresma'nın mahalleden arkadaşlarını getirmesi sonucu kontenjana takılıyordu Hilbert , hemen hemen herkesler tarafından. Hücumdaki altılıya takılan çoğu Beşiktaşlı, kafasından siliyordu Sivok ve Hilbert'i ülke sınırları içinde. Oysa alternatifi olmayan bir bölgeydi sağ bek bölgesi. Rıdvan ve Erhan'ın yetersizliği ve Ekrem'in sakatlığı, aslında vazgeçilmez kılıyordu Roberto'yu. Ama kimse bunun farkında değildi.

Haftaya cuma günü ikinci devreyi açıyoruz. Büyük bir özlemle Şeref Bey'e koşacağız. Yeni transferlerimiz ve takımımızla kucaklaşacağız. Roberto'yu da Simao veya Quaresma'nın arkasında, sağ bek mevkinde izleyeceğiz tekrardan. Maç boyu inanılmaz temposuna hayran kalacağız, Portekizlilerle uyumuna bayılacağız, hep bir ağızdan haykıracağız adını tribünlerden ve en sonunda fark edeceğiz Mustafa hocanın kazığı değil son kıyağı olduğunu Roberto'nun...

İsabetli orta yapamasan da, savunmada hata yapsan da; Hilbert, Hilbert, Hilbert...Seviyoruz seni...

not: Hilbert'e ön yargılı bakmayan ve yeni transferler sonucu bir kalemde silmeyenler, "herkes" ve "kimseler"e dahil değildir.

7 Ocak 2011 Cuma

Hey Gidi Günler Hey



İlk geldiğinde bu videoyla heyecanlandırmıştı hepimizi.



Bugün ise bambaşka bir heyecanla; A takımla ilk maçına çıkmasını bekliyoruz.
Çok çalış çocuk, yüzümüzü kara çıkarma...



6 Ocak 2011 Perşembe

Bidon Oğlu Bidon


Yukarıdaki arkadaş, aşağıdaki videoda göreceğiniz tekmeyle; takımını henüz 17. dakikada 10 kişi bırakıyor ve mağlubiyete davetiye çıkarıyor. Hatırlayacağınız üzere bu arkadaş, Juve'ye geldiği ilk sezonki performansıyla Altın Bidon ödülünü kazanıyordu.

2010 Dünya Kupası çeyrek finalinde de Hollanda'ya karşı kendi kalesine gol atıp, daha sonra da takımını yalnız bırakıyordu. Portakallar da Sneijder'in golleriyle kupa dışına itiyordu Brezilya'yı. Brezilya sana minnettar Melo...

13 maçtır yenilmeyen Juve'nin kaybetmesini sağladı F. Melo Giovinco ile birlikte. Juventus da sana ne kadar teşekkür etse az Melo...He bu arada Fiorentina yönetimi de bu adamdan kazandığı 25 milyon euroya mı sevinsin, yoksa kendisinden kurtulduğuna mı? Bilemedim...

5 Ocak 2011 Çarşamba

Hoşgeldin Hocam


3 sezon önce Beşiktaş Cola Turka'yı çalıştıran Ergin Ataman, yeniden koç olarak göreve geldi. Burak Bıyıktay'ın kovulmasının ardından önümüzdeki 1.5 sezon bizimle olacak hocamız.

Burak hocaya bu zamana kadar yaptığı katkılar için teşekkür ederiz. En zor zamanlarda takımın başında bulundu ve elinden geleni yaptı. Kariyerinin geri kalanında başarılar dileriz.

Ergin Ataman da son 5 dakikada 16 sayı farktan yenilen, savunma konusunda çok büyük problemler yaşayan basketbol takımımızı ayağa kaldırabilir umarım. Yapılacak bir kaç takviyeyle bu sezonu kotaracağız artık fakat gelecek sezon ondan beklentilerimiz yüksek olacak. İnşallah bu beklentilerimizi boşa çıkarmazsın koç. Tekrar hoş geldin...


29 Eylül 2010 Çarşamba

Kurban Berdiyev


Barça'ya ve Guardiola'ya 2 senedir kök söktüren teknik adam.
Ne diyelim, helal olsun...

15 Eylül 2010 Çarşamba

Gerçek Beşiktaş'tan Siftah


Parkenin kartalları bu sezon ilk defa düzenlenen Süper Kupayı da kazanmayı başardı. Çifte kupalı kartal, ilk yarıda açtığı 5 gollük farkın kapanmasına izin vermedi ve maçtan 27-23 galip ayrıldı.

Hocamızı ve oyuncularımızı kutlar, bize yaşattıkları başarılar için de teşekkür ederiz.

Q7 Etkisi


Uefa.com'un Avrupa ligi fantezi futbol oyununda en çok seçilen oyuncular...

Tino Costa #24


Arkadaş ne sol ayak varmış ya sende...

4 Eylül 2010 Cumartesi

Rıdvan Dilmen ile Avrupa Futbolu


Biliyorum başlık biraz ütopik oldu, kabul ediyorum. Yazıya da Rıdvan Dilmen'in Türk Milli Takımını ve oyuncularını abartmasına değinerek başlıyorum. Öyle bir anlatıyor ki sanırsınız İspanya'dan, Brezilya'dan bahsediyor. Senin takımın şöyle iyi, senin Ardan böyle iyi, sağ bekin Fransa'nınkinden iyi vs vs...

Dün akşam Kazakistan maçı sonrası, Belçika ile ilgili tartışılan bölümde M.Doğan 2.lik için rakibimiz onlar diyor. Rıdvan Dilmen oradan atlıyor, işte senin 25 kişilik kadron daha iyi, kulüp takımların daha başarılı, bık, bık. Belçika kulüplerinin ne başarısı var diyor Avrupa'da. Futbolun beşiği sayılabilecek ve dünyanın en önemli futbolcularını yetiştiren Hollanda, Fransa ve Portekiz kulüplerinin ne başarısı var peki. Daha sonra Güntekin Onay araya giriyor hocam işte Vermaelen, V.Buyten Avrupa'nın büyük takımlarında oynuyor. Senin Servet'in, Gökhan Gönül'ün oynayamaz mı diyor bu seferde.Olan şeyleri kabul etmeyip, varsayımlar üzerinden konuşmayı daha çok seviyor. Oradaki 4 kişiyi de dinlemiyor ve bildiğini okuyor program sonuna dek.

Birileri, uluslarası futbol bilgisi Xavi ve Messi ile sınırlı olan şu zat-ı muhtereme; Avrupa futbolu hakkında bilgisi olmadan konuşmamasını söylemeli.



30 Ağustos 2010 Pazartesi

Cenk Gönen #1


İlk veya ikinci resmi maçıydı 18'de olduğu. Taraftar daha tam tanımıyordu, bilmiyordu. Maç öncesi ısınmasında tribüne dahi çağrılmamıştı. Kapalıdan gelen "oOooOooOoo Hakan Arıkan" sesleriyle birlikte, abisi onu da elinden tutup götürmüştü taraftarı selamlamaya. Bunlar yaklaşık 1-1.5 ay önce yaşananlar. Vikingur ya da Plzen maçlarında biriydi.

İlk olarak Villareal ile oynanan hazırlık maçında şans buldu ve kendisini gösterdi. İlk 15 dakikada 3-4 farkla geriye düşmemizi tek başına önledi adeta. O maçın normal süresi 2-2 bittiyse bunda en büyük pay ondaydı.

Daha sonra sezona çok iyi başlayan Hakan abisi sakatlandı ve kendisini ilk 11de buldu. Şeref Bey Stadındaki Helsinki maçıydı ilk resmi maçı. Maça olan konsantrasyonun yüksek olduğunu gösterdi dakikalar 90'ı gösterirken ve Finlandiya deplasmanına rahat gitmemizi sağladı.

Daha sonra ligde forma giydiği iki maçta da elinden gelenin en iyisini yaptı. Hatta K.Karabük maçının kırılma anında Emenike'ye geçit vermeyerek 3 puanın mimarlarından oldu. Bu galibiyetle beraber de Beşiktaş taraftarları arasında Necip ve Quaresma'dan sonra en çok konuşulan isim oldu ve bunu da kesinlikle hak etti. Umarım bu performansını hep devam ettirir ve Beşiktaş'ımıza uzun yıllar hizmet edersin.

Cenk Gönen oley oley oley...

edit: Akşama doğru gelen haberlere göre Hakan'ın sakatlanmasıyla, A milli takım kadrosuna çağrılmayı da başardı kendisi.

29 Ağustos 2010 Pazar

Mascherano Out, R. Meireles In


Liverpool, 21 milyon euroya gönderdiği Mascherano'nun alternatifini Portekiz'de buldu. 14 milyon euro karşılığında Porto'dan Raul Meireles'i kadrosuna kattı. Aslında tam olarak Mascherano'nun yerinde düşünülen bir oyuncu değildir fakat Aquilani'nin de gittiği düşünülürse orta saha için önemli bir takviye olduğu söylenebilir. Geçen sezon X. Alonso'nun yerini dolduramayan Liverpool, Hodgson'un Meireles hamlesiyle bunu başarabilir.

Lucas-Mascherano ikilisinden Poulsen-R.Meireles'e geçecek olan kırmızılar -orta sahadaki sertliklerini kaybetmeden- Portekizlinin de katılımıyla daha modern bir orta sahaya kavuşacaktır. Bu transferlerle yaklaşık 7 milyon euro kara geçen Liverpool'da işin görünen kısmı bu şekilde.

Bir de işin Porto tarafına bakalım. Yıllardır önemli oyuncularını büyük meblağlara satıp, yerlerini en iyi şekilde dolduran Porto, Meireles'in boşluğunu da bir şekilde dolduracaktır. Transfer döneminde 18 milyon euroluk bir karla B.Alves-Otamendi değişimini gerçekleştiren, J. Rodriguez gibi önemli bir genç oyuncuyu kadrosuna katan Porto'nun bu transfer sonrası yapacağı hamle merakla bekleniyor.

Tüm bunların dışında, işin maddi tarafını düşünmeden, Alves ve Meireles gibi iki önemli oyuncusunu kaybeden bir Porto ile karşılaşmak, Beşiktaş'ımız için de bir avantaj olabilir.

24 Ağustos 2010 Salı

Golsüz Eşitlik Splash Out Blog Record

Bay Kerahet'in uzun uğraşları sonucu, aylık 2 öğün ev yemeği ve Beşiktaş'ın deplasman maçlarını ücretsiz izleme karşılığı; Golsüz Eşitlik Blog'da yazmaya başlıyoruz. İsteklerimi kırmayıp, transferimi gerçekleştiren Bay Kerahet'e teşekkürü bir borç bilirim :)

Şaka bir yana, Beşiktaşlılık blogunda başlayıp, Golsüz Eşitlik'de devam ettireceğimiz "amatör" yazarlığımıza bu postla merhaba diyoruz.

Sevgiler, selamlar...